• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Aylık Arşivler : Temmuz, 2012

İŞÇİLERİN KURUMLAR ARASI NAKLİ

Tem24
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

             İş hukukumuzda, işçilerin istihdamı ve işçilere uygulanan diğer hususlar, çok az farklılıklarla birlikte kamu kurumları ile özel hukuk tüzel kişilerinde aynı kurallara tabidir. Özel hukuk tüzel kişilerinin, işçileri işe almadan tutunda, istihdamdaki bazı hususlardaki serbestlikleri, kamu kurumlarına nazaran daha fazladır.Özel hukuk tüzel kişiliklerinde çalışanlarla, kamu tüzel kişiliklerindeki işçi istihdamı konusunda farklılık oluşturan hususların başında işçilerin iş sözleşmesinin devri konusu gelmektedir.Yeni Borçlar Kanunu yürürlüğe girinceye kadar sözleşmelerin devri ile ilgili olarak mevzuatımızda doğrudan hiçbir hüküm mevcut değildi. 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun TBMM’ne sevk edilen tasarısının 6. maddesinde “İşyerinin veya bir bölümünün devri” 7. maddesinde “İş sözleşmesinin devri” 8. maddesinde “Ödünç İş İlişkisi” düzenlenmiş ancak tasarının iş sözleşmesi devrini düzenleyen 7. maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nun 12.3.2003 tarih ve Esas No: 1/534 Karar No: 25 sayılı kararı ile tasarıdan çıkarılmıştır.Tasarının 7. maddesinde “Bir iş sözleşmesinin tarafı olan işveren, işçinin rızası ile işin görülmesini talep hakkını sürekli olarak başka işverene devredebilir. Devir işlemi ile birlikte devreden işveren ile işçi arasındaki iş ilişkisi sona erer ve devralan işveren bütün hak ve borçları ile birlikte iş sözleşmesinin işveren tarafı sıfatını kazanır. 6 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü (Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür) iş sözleşmesinin devrinde de uygulanır.” hükmü bulunmaktaydı.

           4 Şubat 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanıp 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren olan yeni Borçlar Kanunu’nun “Sözleşmenin devri” başlıklı 429. maddesine göre; “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir.Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.”İşçilerin kurumlar arası nakli olarak adlandırılan,iş hukuku açısından iş sözleşmesinin devri olarak ifade edilen hususun, bugüne kadar kamu kurumlarında uygulanamayacağı genel kanaat olmakla beraber, özel hukuk tüzel kişilerinde, yani özel sektörde uygulanması da Yargıtay içtihatlarına göre şekillenmiştir.Konunun değerlendirilebilmesi için, kamu kurumlarında da işçi istihdamı konusunda özel hukuk hükümlerinin uygulandığını, bu açıdan bakıldığında kamu tüzel kişileri (kamu işverenleri) ile özel hukuk tüzel kişileri (özel sektör işverenleri) açısından hiçbir farkın bulunmadığını, tek farkın işçilerin işe başlatılması noktasında, işçilerin temin şeklinde oluştuğunu tespit etmemiz gerekmektedir.İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğince 28.07.2006 tarih ve 7598 sayı ile verilen görüşte, mevcut mevzuatımızda, işçilerin naklen atanması ile ilgili düzenleme olmadığından; bir mahalli idareye bağlı olan bir işçinin, başka bir mahalli idareye geçmesinin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar mümkün olamayacağı değerlendirilmiştir.Bu görüşün talebine ilişkin Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 24.06.2006 tarih ve B.050.MAH.0.71.00.01/6723 sayılı yazısında ise, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü konuyla ilgili olarak; “Devir işlemleri sonunda mahalli idare personeli olan işçilerin başka bir mahalli idareye naklinin bütçe imkanları ve iki kurumun kıdem tazminatının üstlenilmesine ilişkin karşılıklı muvafakati dahilinde yapılabileceği” ni belirtmiştir.Özel sektörde; şirket birleşmeleri, iş yerlerinin devri ile birlikte esnek çalışma ihtiyaçları nedeniyle son dönemde yoğun olarak işçi ve işyeri devri yaşanmaktadır. Günümüzde çalışma hayatının dinamikliği ve tarafların ihtiyaçları dikkate alındığında genellikle holding ve şirket topluluklarında olmak üzere bir şirketten diğer şirkete yönelik olarak işçinin tüm haklarının korunması şartıyla işçinin transferi yaşanmaktadır.

Diğer bir ifade ile işçinin sözleşmesinin devri gerçekleşmektedir.Bununla birlikte mevzuatta şimdiye kadar iş sözleşmesinin devrine ilişkin hükümlerde eksiklikler mevcuttu. Her ne kadar iş sözleşmesinin devri direkt olarak İş Kanununda düzenlenmemiş olsa da, bu durum birçok Yargıtay kararlarında görüldüğü gibi iş sözleşmesinin devrine engel oluşturmamaktadır. Bununla birlikte yeni Borçlar Kanununda yukarıda da belirttiğimiz gibi yapılan düzenleme ile iş sözleşmesinin devrine ilişkin mevzuat eksikliği tamamlanmıştır.

(Mahalli İdareler Araştırma ve Geliştirme Merkezinin” web sayfasından özetlenerek  alınmıştır.)

Yazıldı Makale ve Görüşler

Akaryakıt İstasyonları ve Ruhsatlandırma

Tem24
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

                      AKARYAKIT VE LPG SATIŞ İSTASYONLARI               ÜZERİNE DEĞERLENDİRME

Akaryakıt Satış İstasyonunun ek tesisi olarak imar mevzuatında bir tanım bulunmamakla birlikte satış ofisi, yıkama yağlama, lastik bakım ve onarımı, WC üniteleri gibi servis-bakım ve yönetim üniteleri istasyonu tamamlayıcı nitelikteki tesisler olup, imar planı kararı ile tanımlanması gereken tesislerdir

Akaryakıt satış istasyonları ve LPG satış istasyonlarının imar planı içindeki yer seçimi ve ruhsatlandırılma aşamaları, belediyelerin en sık karşılaştıkları sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gerek mevzuatın sürekli olarak yenilenmesi nedeniyle mevzuatın takibinde yaşanan güçlük, gerekse yerel idarelerdeki personelin konu hakkında yeterli bilgi ve birikime sahip olamamaları, petrol ve LPG piyasasından sorumlu idarece konu hakkında yeni yorumlar oluşturması, merkezi idare tarafından sürekli olarak bilgilendirme ve yönlendirme yapılması gereğini ortaya çıkarmaktadır.

Bu değerlendirme yerel idarelerin imar sistematiğinden farklı olarak parça parça bilgilendirilmeleri sonucu yaşanan sıkıntıların, genel bir değerlendirme ile tek bir başlık altında toplanmasının sağlanmasıdır. Yapılan değerlendirmede, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile 3194 sayılı İmar Kanunu arasında, planlama ve ruhsata ilişkin hükümlere yer verilecek ve mevzuatın uygulanmasına yönelik yönlendirici açıklamalarda bulunulacaktır.

Bilindiği gibi, 14.6.1997 tarih ve 23019 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan Tebliğ’de, belediye ve mücavir alan sınırları içinde, karayolu kenarında, aynı istikamette olan akaryakıt satış istasyonlar arasındaki mesafenin 2 km., belediye mücavir alan sınırları dışında ise 10 km. olması gerektiği belirtilmiş, köy yolları bu kapsam dışında bırakılmıştı. Aynı Tebliğle 19.6.1996 tarihinden önce bu konuda ilgili makamlar nezdinde yapılmış bulunan ve halen işlemleri sonuçlandırılmayan akaryakıt satış istasyonlarına ait her türlü müracaatın, müktesep hakların korunması maksadıyla, Tebliğ hükümleri kapsamında değerlendirilmeyeceği belirtilmişti.

Ancak; 04.12.2003 tarihlinde kabul edilen, 20 Aralık 2003 tarihli ve 25322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 8. maddesinde; bayiler ve dağıtıcıların, lisanslarına göre kurdukları akaryakıt istasyonlarını Kuruma bildirerek işletmeye başlayacakları, Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafelerin, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda 10 (on) kilometreden, şehir içi yollarda 1 (bir) kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak ve 01.01.2005 tarihinde yürürlüğe girecek Yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

Petrol Piyasası Kanununun 22. maddesinde, piyasa faaliyetlerine ilişkin hususların bu Kanununun ilgili maddelerine atıfta bulunanlar yönetmelikler ve piyasanın işleyişi esnasında ihtiyaç duyulan hususlarda Kurum tarafından yürürlüğe konulacak yönetmeliklerin düzenleneceği, bu yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanacağı, ayrıca Kurumun yetkilerini Kurul kararıyla özel nitelikli kararlar almak suretiyle de kullanabileceği, özel nitelikli kararlardan kamuoyunu ilgilendiren hususlar ile yapılacak düzenlemeleri açıklamak amacıyla çıkarılacak tebliğlerin basın ve yayın araçlarıyla veya özel bültenlerle duyurulacağı ifade edilmiştir.

Kanunun Geçici 1. maddesinde de; bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükte olan petrol ürünleri ile ilgili Kararname, yönetmelik ve tebliğlerde yer alan hükümlerin Kurumca düzenleme yapılıncaya kadar saklı olduğu, kurum tarafından oluşturulacak yönetmelik ve diğer mevzuat yürürlüğe girene kadar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve/veya Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nce yürütülmekte olan işlemlere ilişkin görevlerin sürdürüleceği hüküm altına alınmıştır.

17.06.2004 tarih ve 25495 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 45. maddesinde; “iki akaryakıt ve/veya LPG istasyonu arasındaki mesafe, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda 10, şehir içi yollarda 1 km’den az olamaz” hükmüne yer verilerek, daha evvelce uygulanan mesafe tahdidi uygulamasında değişikliğe gidilmiştir.

Aynı Yönetmeliğin 59. maddesi gereğince; kilometre tahdidi uygulaması, 01.01.2005 tarihinden itibaren geçerli olup, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 27.06.2005 tarih ve 9390 sayılı yazısı aynı parselde hem akaryakıt hem de LPG tesisinin, gerekli izinlerin alınması ve durumun yapı ruhsatının kullanım amacı bölümünde ayrı ayrı işlenmesi koşulu ile yapılmasının mümkün olduğu belirtilmiştir. Anılan Petrol Piyasası Kanunu ve Yönetmeliklerinde köy yollarına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olması, uygulama aşamasında yeniden Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun görüşüne ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca, köy yollarında da yolun durumuna göre (şehirlerarası ve şehir içi) mesafe tahdidinin uygulanması gerektiği, mücavir alan sınırları içindeki tüm yolların şehir içi, bunun dışında kalan yolların ise şehirlerarası yol olarak değerlendirildiğinin belirtilmesi üzerine, daha evvelce aralarında mesafe bulunma zorunluluğu olmayan ve köy yolu olarak değerlendirilen güzergahlar üzerindeki akaryakıt ve LPG satış istasyonları da mesafe tahdidine tabi olmaya başlamıştır.

Akaryakıt Satış İstasyonları arasındaki mesafe tahdidine ilişkin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 26.07.2005 tarih ve 11154 sayılı yazısı ile; 01.01.2005 tarihinden önce akaryakıt veya LPG istasyonu olarak tanzim edilmiş yerler için halen geçerli olan yapı ruhsatı veya yapı kullanma izni olmayan parsellerde, imar planı onayı veya başka bir işleme ilişkin başvuruların, mesafe tahdidi açısından müktesep hak oluşturmayacağı belirtilmiştir. Ayrıca anılan yazıda; düzenlemelerde yer alan asgari mesafe koşulunu sağlamayan mahallerde, istasyonlarla ilgili izin, ruhsat ve benzeri diğer belgelerin verilmemesinin gerektiği, bunun dışındaki hususların ise idarece değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.Bu açıklama, imar planında akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonu kullanımına ayrılmış olan ancak herhangi bir ruhsat ve/veya yapı kullanma izni almayan istasyonlar için büyük önem taşımaktadır. Bilindiği üzere 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca, ruhsat parsele düzenlenen bir belge olup, ruhsatın, imar planına, yönetmeliklere ve Kanuna uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. 3194 sayılı İmar Yasasının 3. maddesinde herhangi bir sahanın her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamayacağı kuralının yer aldığı göz önünde tutularak,Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 4/24. maddesi ile konut dışı kentsel çalışma alanlarına ilişkin tanım yapılmış ve içerisinde motel ve lokanta da bulunabilen akaryakıt satış ve bakım istasyonları, resmi ve sosyal tesisler, dumansız, kokusuz atık ve artık bırakmayan ve çevre sağlığı yönünden tehlike arz etmeyen imalathaneler ile patlayıcı, parlayıcı ve yanıcı maddeler içermeyen depoların yapılabileceği alanlar olarak tanımlanmış olup, aynı Yönetmeliğin 2.9.1999 tarih ve 23804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelikle değişik 13. maddesinin 3. fıkrasında konut dışı kentsel çalışma alanlarındaki uygulamaların plan kararı ile yapılması zorunluluğu getirilmiştir.

Herhangi bir parsele, imar planındaki kullanım amacından farklı olarak ruhsat düzenlenmesi söz konusu olmayıp, bir parselde, Akaryakıt ve LPG Satış İstasyonu yapma talebinin karşılanabilmesi için öncelikle söz konusu parselin imar planında “akaryakıt istasyonu” veya “LPG İkmal İstasyonu” veya “Akaryakıt ve LPG İkmal İstasyonu” kullanımına ayrılmış olması gerekmektedir.10.01.2009 gün ve  27106 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Yönetmelikle yürürlükten kaldırılan 7.8.2003 tarih ve 25192 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) İle Çalışan Motorlu Taşıtlar için İkmal İstasyonlarının Kuruluş, Denetim, Emniyet ve Ruhsatlandırma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik’in 2. maddesi ile değiştirilen 5. maddesinin 1. paragrafında “LPG ikmal istasyonlarının kurulacağı alanın 1/5000 ve 1/1000’lik imar planlarına LPG ikmal istasyonu olarak işlenmesi şarttır” hükmü  yer almıştır.

5393 sayılı Belediye Kanununun 80. maddesinde de; “Belediye sınırları ve mücavir alanları içinde, karayolu ile yolcu taşıma hakkına sahip gerçek ve tüzel kişilerin şehirlerarası otobüs terminali kurmalarına ve işletmeleri ile her türlü akaryakıt ile sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) istasyonlarına nazım imar ve uygulama imar plânına uygun olmak kaydıyla belediye tarafından izin verilebilir. Akaryakıt istasyonlarına izin verilmesi için nazım imar planında akaryakıt istasyonu olarak gösterilmesi şarttır” hükmü yer almaktadır.

Diğer yandan; 14.5.2004 tarih ve 25462 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Mecburi Standart Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”de yayımlanan “Akaryakıt İstasyonları – Emniyet Kuralları” standart ile, akaryakıt satış istasyonu içerisinde yer alan yapıların birbirleri ile olan mesafelerinin belirlenmektedir.

Dolayısıyla; akaryakıt ve LPG satış istasyonu yapılacak olan parselin, içerisinde yapılacak olan tüm yapılar dikkate alınarak, bu yapıların birbirlerine, parsel sınırlarına ve parselin dışında kalan yapılara olan yaklaşma mesafeleri, sağlık koruma bandı, karayoluna ve kavşaklara olan minimum yaklaşma mesafelerinin Yönetmelik, Tebliğler ve Standartlara uygun olmasını sağlayacak şekilde yeterli büyüklükte olması, imar planı kararı ile düzenlenen ruhsat eki projelerinde de bu hususların belirtilmesi gerekmektedir.

Akaryakıt Satış İstasyonunun ek tesisi olarak bir tanım imar mevzuatında bulunmamakla birlikte satış ofisi, yıkama yağlama, lastik bakım ve onarımı, WC üniteleri gibi servis-bakım ve yönetim üniteleri istasyonu tamamlayıcı nitelikteki tesisler olup imar planı kararı ile tanımlanması gereken tesislerdir. Bunların dışında kalan lokanta, otel, yatakhane, mescit, çay salonu, alışveriş üniteleri gibi tesisler tamamlayıcı nitelikte olmayıp, yapılma zorunluluğu bulunmayan tesislerdir. Bu tesislerin olası tehlike ve telafisi olanaksız sakıncalarının önüne geçmek, insan ve çevre sağlığı, toplum güvenliği ve kamu yararı bakımından, sağlık-güvenlik bantları tespit edildikten sonra imar planı kararı ile tesis edilmesi gerekmektedir.

Maalesef yaşanan sıkıntılar, sadece yukarıda anlatılmaya çalışan çözümlerle sınırlı kalmamış, mevcut bir istasyona yapılmak istenen ilave istasyon talepleri de, istasyonlar arasındaki mesafe tahdidine ilişkin konunun yeni baştan ele alınmasını zorunlu kılmıştır.

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile Akaryakıt ve LPG satış istasyonları arasındaki mesafe tahdidine ilişkin olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 27.06.2005 tarih ve 9390 sayılı yazısında; mevcut bir istasyonun yapı ruhsatına ikinci bir istasyon eklenmek istenmesi halinde, bu durumun ruhsat tadili ile yapılabileceği, ancak yeni bir mevzi imar planı düzenlenmek istenmesi halinde ise asgari mesafe şartı aranması gerektiği ve istasyonlar arasındaki mesafenin tespitinde istasyonda satış yapılan maddenin önemi olmayıp, istasyonlar arasındaki mesafenin esas alınması gerektiği belirtilmiştir.

Buraya kadar ki açıklamalar, her ne kadar mesafeye ilişkin olarak değerlendirildiğinde yeterli gibi görünse de, konu ruhsata ilişkin olarak değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunundan bağımsız bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı açıktır. Nitekim belediyelerce yapılan ilave istasyon taleplerinin çoğunun sadece ruhsat tadilini gerektirmeyen, imar planı üzerinde değişiklik yapılmasını zorunlu kılan değişiklikler ve ilaveler olduğu göze çarpmaktadır. İmar planı değişikliği yapılırken ise, ilavesi yapılacak istasyon ve diğer tesislerin, parsel içindeki konumları ve yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında gerek sağlık-güvenlik bantları, gerekse Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)-İkmal İstasyonu-Karayolu-Taşıtları İçin Emniyet Kuralları, TS 11939 Standardı ve “Mecburi Standart Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” hükümleri çerçevesinde, ruhsatı düzenleyen idare tarafından değerlendirme yapılmasını gerekli kılmaktadır.

Diğer yandan, mevzi imar planları dahil tüm planların yasal olarak geçerlilik süresi bulunmayıp, 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili Yönetmelikleri, yapılan planların, günün ve geleceğin ihtiyaçları ve eğilimleri kapsamında yeniden ele alınarak revizyonunun ve değişikliklerinin yapılmasına olanak sağlamıştır. Dolayısıyla; akaryakıt ve LPG satış istasyonuna yönelik olarak yapılan mevzi imar planının yasal olarak geçerlilik süresi bulunmayıp, planın yapıldığı alan üzerinde kullanım amacına yönelik herhangi bir inşaat ve imalatın yapılmamış olması, söz konusu planın geçerliliğini de ortadan kaldırmamaktadır. Akaryakıt Satış İstasyonları arasındaki mesafe tahdidinde müktesep haklara ilişkin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 26.07.2005 tarih ve 11154 sayılı yazısı ile alınan görüş yukarıda açıklanmıştı. Aynı yönde olmak üzere arasında 1 km den daha az mesafe bulunan akaryakıt ve LPG satış istasyonu taleplerinin değerlendirilmesi aşamasında da, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 15.08.2006 tarih ve 19763 sayılı yazısında, akaryakıt istasyonları arasındaki kilometre tahdidi uygulamasına yönelik tüm hususların ilgili imar ve petrol piyasası mevzuatı hükümlerinin esas alınması suretiyle başvuruya muhatap idari merci tarafından değerlendirilerek sonuçlandırılması gerektiği ifade edilmektedir.

Ancak; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nca mevzi imar planının mesafe tahdidi açısından müktesep hak olarak değerlendirilmemesi hali, anılan Kurum’dan “İmar Kanununa göre yapılacak işlemlerde petrol piyasası mevzuatında düzenlenen asgari mesafe tahdidi hükümlerine uygun hareket edilmesi gerektiği” doğrultusunda alınan görüş ile uygulama aşamasında ters düşmektedir.

Öyle ki;

a-) Akaryakıt ve LPG istasyonu kullanım amacına yönelik olarak yapılan mevzi imar planlarının, müktesep hak oluştursun veya oluşturmasın, mesafe tahdidi açısından dikkate alınması halinde; plan kararı olduğu halde, 3194 sayılı İmar Kanunu ve yönetmelikleri uyarınca ruhsat alınmayan veya ruhsat süresinin dolması nedeni ile ruhsatı hükümsüz hale gelen yapıların bulunduğu parseller, aynı yöndeki diğer istasyonlar için mesafe tahdidinde dikkate alınması zorunlu parsel konumuna geleceğinden, bu durum, mesafe tahdidi açısından mümkün olmayan ancak yapımı talep edilen diğer istasyonlar için kısıtlayıcı bir engel oluşturabilecektir.

b-) Akaryakıt ve LPG istasyonu olarak kullanım kararı getirilerek onaylanan mevzi imar planları, müktesep hak oluştursun veya oluşturmasın, mesafe tahdidi açısından dikkate alınmadığında ise; bir çok yerde akaryakıt ve LPG istasyonu yapım amacına yönelik mevzi imar planı yapılacağı, bu durumun ise, kısıtlı ve değerli bir kaynak olan arazinin verimli kullanılmasına engel teşkil edebileceği gibi, bu uygulama şehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile de ters düşecektir.

Bu durumda uygulamada karşılaşılan asıl sorunun, mevzi imar planının yapımı olmadığı, asıl sorunun, plan kararlarının uygulamaya geçirilmesinde zaman yönü ile karşılaşılan aksaklıklar olduğu ortaya çıkmaktadır.

Diğer yandan; yapılacak değerlendirmeler neticesinde, parselde mevcut tesise ilave LPG veya akaryakıt istasyonu yapılmasında herhangi bir sakınca olmadığının tespit edilmesi halinde ve birden çok başvurunun hangisine öncelik verileceğinin belirlenmesinde de sorunlarla karşılaşılmaya devam edilmektedir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 27.06.2005 tarih ve 9390 sayılı yazısında, önceden yapılmış başvurulara ilave bir imkan sağlanması hususunun idarenin takdirinde olduğu belirtilse de, istasyonlar arasında uygulanması gereken mesafe şartını da içeren Kanun ve Yönetmelikler Enerji Piyasası Yüksek Kurumu tarafından hazırlandığından, ilave istasyona GSM ruhsatı verilmesine yönelik konunun, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan alınacak görüşler doğrultusunda değerlendirmeye alınması gerekmektedir. El değiştiren parsellerde, daha önce yapılan başvuruya ilişkin işlemlerin idarece sonuçlandırılmamış olması durumunda, söz konusu işlemlerin yeni mülk sahibi adına yürütülmesinde fayda görülmektedir. Daha sonradan sorun çıkmaması için, herhangi ilave bir işlem yapılmadan, yeni başvuru yapılması gerektiği düşünülmekte olup, imar planı değişikliklerinde öncelikli konu; yapılacak plan değişikliğinin niteliği, plan değişikliği ile ilgili yapılan işlemler, akaryakıt ve LPG istasyonu açısından en uygun alan, mesafeler, ilgili mevzuat ve şehircilik esasları açısından yerinde incelenerek karar verilmesidir.

Bu kapsamda; Petrol Piyasası Kanununun yürürlük tarihinden önce onaylanmış planlarda akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonu olarak belirlenen parsellere yapı ruhsatı alınarak akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonları yapılmamış ise, bu planlara istinaden anılan istasyonların ne zaman yapılacağı belli olmadığından, bu arada başka parseller için gelen akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonu taleplerinin de karşılanabileceğine ilişkin bir düzenleme yapılabileceği gibi, buna ilave olarak, akaryakıt ve /veya LPG satış istasyonu olarak planlanmış alanda kalmakla birlikte, inşai faaliyetlerini geçekleştirmeyen veya tamamlamayan veya ruhsatı hükümsüz hale gelen yapıların bulunduğu parseller ile plansız olmakla birlikte yapıldığı tarihteki mevzuata uygun yapı ruhsatı düzenlenmiş veya 2981 sayılı Kanuna tabi akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonlarına müktesep hak tanınmasına ilişkin bir düzenlemenin, 5015 sayılı Kanunun 22. maddesi kapsamında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yapılması halinde, bir takım sorunların da ortadan kalkacağı düşünülmektedir.

Yukarıda yapılan tüm açıklamalar doğrultusunda, bir akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonu yapımının, birden çok konuyu ilgilendirdiği görülmektedir. Yapılacak olan tesisin içeriği, diğer tesisler, yapılar ve hatta kavşaklara olan minimum yaklaşma mesafeleri, tesisin plan üzerinde verilmiş basit bir karar içeriğinde olmadığını, birden çok faktörün bir arada değerlendirmeye esas olduğunu gözler önüne sermektedir. Ancak, dikkat edilmeye değer asıl husus, değerlendirmeye tabi tutulacak mevzuatın ve kriterlerin çokluğu değildir. Asıl husus, bu güne kadar yapılmış ve yapılması talep edilen istasyonlar hakkında tüm ilgili mevzuatın yorumlanması ve uygulamaya esas görüş verilmesi aşamasında, Türkiye’de maalesef sıkça görülen kurumsal formalitelerin, prosedürlerin ve yetkinin kurumdan kuruma geçerek uzaması ve yaşanan sorunların tek bir yerde ve tek bir aşamada çözüme kavuşturulamamasından kaynaklandığı görülmektedir.

Belediyelerin dikkat etmesi gereken asıl husus, herhangi bir akaryakıt ve LPG satış istasyonunun imar planı kararı olmaksızın yapılmasının mümkün olmadığı, imar planı olmaksızın yapılan ve dolayısıyla da ruhsat ve yapı kullanma izni bulunmayan istasyonlar hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun 32. ve 42. maddelerine göre belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyece, bu sınırlar dışında ise il özel idaresince yasal işlem tesis edilmesi gerektiği hususudur.

6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında  Kanunun Karayollarında kurulacak tesisler ve yasaklanan faaliyetler başlığı altındaki 18.maddesinde “Erişme kontrolü uygulanan karayolu sınırları içinde Genel Müdürlüğün izniyle kurulacak tesis veya yapılacak faaliyetler dışında tesis kurulması veya faaliyette bulunulması yasaktır.

Erişme kontrolü uygulanan karayolu sınırları içinde Genel Müdürlüğün izniyle kurulacak tesisler ve eklentileri mimarî, statik, tesisat ve her türlü fennî mesuliyeti Genel Müdürlükte olmak kaydıyla 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen yapı ruhsatiyesine tâbi değildir. Bu tesislerin plan ve projesi ile mülkiyet bilgileri inşaat başlamadan önce ilgili idarelere bildirilir. Bu tesisler erişme kontrolü uygulanan karayolunun müştemilatından sayılır. Bu tesislerin işletilmesi ile ilgili resmi makamlarca verilecek izin, ruhsat ve lisanslar bakımından, ilgili tesislerin kesinleşmiş karayolu güzergâh planlarına işlenmesi yeterli olup, ayrıca imar planına işlenme şartı aranmaz.Erişme kontrolü uygulanan karayolları dışında kalan diğer karayollarının kenarında yapılacak tesislerin yola uzaklığı, yola giriş ve çıkış bağlantıları  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde Genel Müdürlüğün uygun görüşü ile belirlenir.” denilmektedir.

Kanunun karayolu güzergâhının tespiti başlığı altındaki 19. maddesinde “Genel Müdürlük; otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolu güzergâhlarına ve bunların değişikliklerine ilişkin planlarını hazırlayarak, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerde imar  planlarına işlenmesini belediye veya ilgili kurum ve kuruluşlardan talep eder. Belediye veya ilgili kurum ve kuruluşlar, karayolu güzergâhlarına ilişkin söz konusu planlara varsa itirazlarını en geç otuz gün içinde bildirir. Bu süre sonunda itiraz edilmemişse güzergâh planları, ilgili kurum veya kuruluşlar açısından imar planına esas olmak üzere kesinleşir. İlgili kurum ve kuruluşlarca itiraz edilmesi halinde ise karayolu güzergâh planlarına yapılacak itirazlar Genel Müdürlükçe değerlendirilerek, itiraz tarihinden itibaren en geç yirmi gün içinde sonuçlandırılır. Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan yerlerde ise karayolu güzergâh planları, il özel idareleri veya ilgili kurum ve kuruluşlarla koordine edilmek suretiyle Genel Müdürlükçe doğrudan tayin ve tespit edilir ve uygulaması bu çerçevede yapılır.

Kesinleşen imar planlarında karayolu ve çevresine ilişkin daha sonra yapılacak her türlü ilave, değişiklik ve diğer çalışmalarda, trafik ve karayolu güvenliği açısından Genel Müdürlüğün görüşü alınır. Bu plana ilişkin değişiklikler hakkında ilgili mevzuatına göre ilan süresinin başladığı tarihte Genel Müdürlüğe bilgi verilir.Bu madde hükümleri çerçevesinde kesinleşen karayolu güzergâh planları kapsamında karayollarının yer aldığı alanlara ilişkin olarak, belediyeler veya il özel idarelerince, ilk kez yapılan imar planı düzenlemelerinde, otoyollar hariç olmak üzere, kesinleşmiş güzergâh planlarındaki karayolları, 3194 sayılı Kanunun 18 inci maddesi hükümleri dâhilinde oluşturulacak düzenleme ortaklık payları hesabına dâhil edilir. İlgili belediyeler veya il özel idareleri, söz konusu işlemleri Genel Müdürlük ile koordineli olarak ve ivedilikle sonuçlandırır.” hükmü vardır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun Belediye sınırları dışında Karayolu kenarındaki yapı ve tesisler başlığı altındaki 17. maddesinde “Karayollarında her iki taraftan sınır çizgisine elli metre mesafe içinde bağlantıyı sağlayacak geçiş yolları yönünden; akaryakıt, servis, dolum ve muayene istasyonları, ……………vb. işyerleri ve benzeri trafik güvenliğini etkileyecek yapı ve tesisler için,o karayolunun yapım ve bakımı ile sorumlu kuruluştan izin alınması zorunludur. Verilen izinler, ilgili valiliğe bildirilir. İzinsiz yapılan bu gibi tesislerin yapımı ve işletilmesi yetkililerce durdurulacağı gibi, yönetmelikteki şartlar yerine getirilmeden işletme izni verilmez ve bağlantı yolu, her türlü gider sorumlulara ait olmak üzere yolun yapım ve bakımı ile ilgili kuruluşça ortadan kaldırılır.

Kanunun Belediye sınırları içinde bulunan karayolu kenarındaki yapı ve tesisler başlığı altındaki değişik 18.maddesinde; Belediye sınırları içindeki karayolları kenarında  yapılacak veya açılacak 17.maddede sayılan yapı ve tesisler için;

“a) Belediyelerden izin alınması,

b) Belediyelerce bu iznin verilmesinde, trafik güvenliği bakımından bu tesisler hakkındaki Yönetmelikte belirlenen şartların yerine getirilmesini sağlamaları ve ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğünün yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolu kenarında yapılacak ve açılacak olanların bu yollara bağlantıları için bu Genel Müdürlüğün ilgili bölge müdürlüğünden uygun görüş almaları,zorunludur.

İzinsiz yapılan bu gibi tesislerin yapımı ve işletilmesi yetkililerce durdurulacağı gibi,yönetmelikteki şartlar yerine getirilmeden işletme izni verilmez ve bağlantı yolu, her türlü gider sorumlulara ait olmak üzere yolun yapım ve bakımı ile ilgili kuruluşlarca ortadan kaldırılır” hükmü yer almaktadır.

2918 sayılı Kanunun Belediye trafik birimleri,görev ve yetkileri başlığı altındaki değişik 10. Maddesine göre ,”Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülmelidir.

Karayolları Kenarlarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmeliğin Geçiş yolu izin belgesi başlığı altındaki 4. maddesinde “Bu Yönetmelik kapsamındaki tesisler için, karayoluna bağlantıyı sağlayacak geçiş yolları yönünden Geçiş Yolu İzin Belgesi alınması zorunludur. Bu Belge sadece yol ve trafik güvenliğinin sağlanması ile ilgili olup 3194 Sayılı İmar Kanunu gereğince alınması gerekli ruhsatlar yönünden geçerli değildir. Ancak Geçiş Yolu İzin Belgesi alınmadan, 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun öngördüğü ruhsat alınsa dahi, inşaata başlanılamaz.Tesis sahibince, yapılanma, arazi kullanımı ve diğer hususlarla ilgili olarak görevli ve yetkili kuruluşlardan gerekli iznin alınması zorunludur” hükmü vardır.

Yönetmeliğin Geçiş Yolu İzin Belgesi başlığı altındaki 16. maddesinde ” Belediye sınırları dışındaki karayolları kenarında yapılacak ve açılacak tesislerden karayoluna bağlantı yapılmak istenmesi halinde, yolu  yapan ve bakım altında tutan kuruluştan Geçiş Yolu İzin Belgesi alınması zorunludur.” hükmü vardır.

Yönetmeliğin Belediye Sınırları İçerisindeki Tesislere İlişkin Geçiş Yollarının Kaplanması başlığı altındaki 38. maddesinde “İlgili belediye başkanlıklarının, Karayolları Genel Müdürlüğünün yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolları kenarında yapılacak ve açılacak tesislere Geçiş Yolu İzin Belgesi verilmesinden önce tesise ait onaylı vaziyet planının bir örneğini de eklemek suretiyle Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili Bölge Müdürlüğünden uygun görüş almaları zorunludur. Yapılmak istenilen tesis yerinin incelemeye alınabilmesi için yolun trafiğe açılmış olması şarttır.

Projeleri onaylanarak kesinleşmiş, kamulaştırma işlemleri tamamlanmış, ancak inşaatı bitirilip tamamı trafiğe açılmadığı halde, başkaca bir alternatifi olmadığı için yöresel trafiğin zorunluluk nedeniyle kullandığı KARAYOLU kenarında yapılmak istenen tesis başvuruları da incelemeye alınır.

Bu Yönetmelik gereğince verilen Geçiş Yolu İzin Belgesinin bir örneği Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili Bölge Müdürlüğüne gönderilir .Bu tesislerin yapılması ve işletilmesinin, verilen izne ve bu Yönetmelik şartlarına uygunluğu ,ilgili belediyeler ve Karayolları Genel Müdürlüğü yetkililerince denetlenir.” hükmü vardır.

Yönetmeliğin 39. maddesinde “İlgili Belediye Başkanlıklarının,  Karayolları Genel  Müdürlüğünün  yapım ve bakımından sorumlu olduğu  karayolları  kenarında  yapılacak ve açılacak  tesislere Geçiş Yolu  İzin Belgesi  verilmesinden önce  Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili Bölge Müdürlüğünden  uygun görüş almaları zorunludur. Bu Yönetmelik gereğine göre verilen Geçiş Yolu İzin Belgesinin bir  örneği Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ilgili Bölge Müdürlüğüne gönderilir ve bu tesislerin yapımı veya işletilmesinin; verilen izin ve bu Yönetmelik şartlarına uygunluğu, ilgili Belediye ve Karayolları Genel Müdürlüğü yetkililerince denetlenir.” hükmü mevcuttur.

Yönetmeliğin Cephe Genişlikleri başlığı altındaki 40 ıncı maddesinde “Devlet ve il yolları kenarında yapılacak ve açılacak tesisler için cephe genişliği;

a) Devlet ve il yolları kenarındaki akaryakıt istasyonları ile yolcu terminalleri için enaz 40 metre.

b) Devlet ve il yolları kenarındaki diğer tesisler için münferit geçiş yolu talep edilmesi halinde enaz 20 metredir.

c) Devlet ve il yolları kenarındaki tesislere ait geçiş yolu ile adalar;

Akaryakıt istasyonları ile yolcu terminallerinde devlet ve il yolunun bölünmüş veya iki yönlü olma durumuna göre Ek-7 veya Ek-8 deki proje örneğine,

Diğer tesislerde devlet ve il yolunun bölünmüş veya iki yönlü olma durumuna göre Ek-9 veya Ek-10 daki proje örneğine,uygun olarak düzenlenir.

Cephe genişliğinin tahkikinde, mülkün karayolu sınır çizgisine kesintisiz olarak çakışan ortak kenar uzunluğu esas alınır.” hükmü mevcuttur.

 

Yönetmeliğin Yapı Yaklaşma Mesafesi başlığı altındaki değişik 41 inci maddesinde “Tesisler bünyesindeki yapıların cephe hattı ile karayolu sınır çizgisi arasındaki mesafe;

a) Tesisler bünyesinde yapılacak olan yer üstü akaryakıt, sıvılaştırılmış gaz ve diğer tehlikeli madde depolan için en az 50 metre,

b) Her türlü yer altı depoları ile akaryakıt ve (LPG “Sıvılaştırılmış Petrol Gazı”/CNG “sıvılaştırılmış doğal gaz” ) istasyonları, akaryakıt ve sıvılaştırılmış gaz dolum istasyonları, umuma açık park yerleri ve garajlar, yolcu ve yük terminalleri, atölye, fabrika, işhanı, çarşı, pazaryerleri, ticari bina, sinema ,tiyatro, gazino gibi eğlence yerleri, turistik yapı ve tesisler, müstakil olarak yapılan otel-motel lokanta ve kahvehaneler, araç bakım ve onarım yerleri ,araç teşhir ve satış yerleri, hububat, fındık, tütün, pamuk, pancar vb. tarım ürünlerinin muhafaza edildiği kapalı depolar,sürücü kurs yerleri,toptancı hal ,üretme-besi çiftliği ve ahırlar ,maden ve petrol şantiye, ocak ve tesisleri,havuzlar,sabit kantarlar,eğitim,sağlık,dini ye kültürel vb. kamu ve özel yapılar ile yukarıda sayılan tesislere ait her türlü ana binalar ve sundurmalar için en az 25 metre,

Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce onaylanmış ve yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında yer alan yapı yaklaşma mesafelerine ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü mevcuttur.Yönetmeliğin Devlet ve İl Yolları Dışındaki Yollara Bağlantı Yapılması başlığı altındaki değişik 42 inci maddesinde “Belediye ve mücavir alan sınırları içinden geçen devlet ve il yolları kenarında, KARAYOLU sınır çizgisinden itibaren her iki tarafta 50 metre mesafe içinde yer alan ve geçiş yollan yönünden devlet ve il yolu dışındaki yollara bağlantı yapmak isteyen tesisler için bu Yönetmeliğin 5, 8, 9,10, 37 ve 41 inci madde hükümleri aynen uygulanır.” hükmü mevcuttur.

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun 8. Maddesi ve bu Kanun’a bağlı olarak çıkarılan Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 45. Maddesi gereğince; iki akaryakıt ve/veya LPG istasyonu arasında, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda on, şehir içi yollarda bir kilometre mesafe olması gerekmektedir. İki akaryakıt ve/veya sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) istasyonu arasındaki mesafeye ilişkin uygulama Karayolları Genel Müdürlüğünce yürütülmeyip,bu Yönetmelik hükümleri Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından yürütülmektedir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 08/04/2005 tarih ve  473/6 no.lu Kurul Kararında;  İki akaryakıt ve/veya sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) istasyonu arasındaki mesafeye ilişkin uygulamanın;

a -Belediye ve mücavir alan sınırları içinde, ilgili belediye başkanlıkları tarafından,

b – Belediye ve mücavir alan sınırları dışında, ilgili valiliklerce, yerine getirileceği” belirtilmiştir.

Belediye mücavir sınırları dışında;Karayolları Kenarlarında bulunan tesisler, karayoluna bağlantıyı sağlayacak geçiş yolları yönünden Geçiş Yolu İzin Belgesi alınması zorunludur. Bu belge sadece yol ve trafik güvenliğinin sağlanması ile ilgili olup 3194 Sayılı İmar Kanunu gereğince alınması gerekli ruhsatlar yönünden geçerli değildir. Ancak Geçiş Yolu İzin Belgesi alınmadan, 3194 Sayılı İmar Kanununun öngördüğü ruhsat alınsa dahi, inşaata başlanılamaz. Tesis sahibince, yapılanma, arazi kullanımı ve diğer hususlarla ilgili olarak görevli ve yetkili kuruluşlardan gerekli iznin alınması zorunludur.

Yol geçiş İzin Belgesi almak için aşağıdaki belgeler aranmalıdır;

1 – Tesis yapılacak yerin tapusu,

2 – Çaplı tasarruf belgesi,

3 – Zilyetlik ilmühaberi veya kira kontratından herhangi birinin aslı veya noterden tasdikli bir örneği,

4 – Vaziyet planı : Teknik elemanlarca hazırlanmış ve imzalanmış tesisin arazi üzerindeki konumunu, her türlü giriş çıkış yollarını gösteren ve arazideki halihazır durumun işlenmiş olduğu vaziyet planlarından beş adet,

5 -Tesis yerinin belediye sınırı veya mücavir alan dışında olduğuna dair ilgili Belediyeden alınmış resmi yazı.

Tesis yerine ait müşterek veya iştirak halindeki mülkiyette, sahiplerinden her birinin noterden tasdikli muvafakatleri ayrıca istenir.

6-Yol Geçiş İzin Belgesi Harç Makbuzu

Belediye mücavir alanları dahilinde ise bu işlemler belediyesince yapılacaktır.

Sonuç olarak; yeni gündeme gelen akaryakıt satış istasyonu taleplerinde; mesafe tahdidi dikkate alındığında, mevzi imar planı yapılıp yapılamayacağı hususunda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan görüş alınması gerekmekte olup, alınan görüş doğrultusunda, mesafe tahdidine uygun olarak yapılması mümkün olan tesisler için, genel olarak değerlendirmeye alınması gereken mevzuata aşağıda yer verilmektedir.

3194 sayılı İmar Kanunu, imar planı, plan notları, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği,

• 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği, 14.09.2005 tarih ve 25936 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik”,

• 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 16.09.2005 tarih ve 25938 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Lisans Yönetmeliği”, 12.02.2002 tarih ve 24669 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)” hükümleri,

• 14.5.2004 tarih ve 25462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Mecburi Standart Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”, Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)-İkmal İstasyonu-Karayolu-Taşıtları İçin Emniyet Kuralları TS 11939 Standardı,

• 5393 sayılı Belediye Kanunu,

• 06.01.1998 tarih ve 23222 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmelik

• 10.08.2005 tarih ve 25902 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik” hükümleri kapsamında, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu uyarınca Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararları.

               Danıştay Sekizinci Daire,Esas No : 2008/1088,Karar No : 2009/8114, 25.12.2009

                            ÖZÜ: İmar planında akaryakıt istasyonu olarak ayrılma ve akaryakıt tesis izni alınması ; akaryakıt ruhsatı verilmesinde, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası ve Petrol Piyasası Yönetmeliğinde kurala bağlanan mesafe şartı için kazanılmış hak teşkil etmez.

Uyuşmazlık; akaryakıt satış ve servis istasyonu kurmak üzere ruhsat verilmesi istemiyle yapılan 23.6.2004 günlü başvurunun reddine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gayri Sıhhi Müesseseler İnceleme Kurulunun 8.12.2006 gün ve 9846 sayılı işleminin iptali isteminden kaynaklanmıştır.20.12.2003 gün ve 25322 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının “bayiler” başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrasında; “Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere göre bayilik kategorileri oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları kategorilerine göre düzenlenir. Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafeler, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda on kilometreden, şehir içi yollarda bir kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak ve 01/01/2005 tarihinde yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

17.06.2004 gün ve 25495 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’ nin “Mesafe Kısıtlamaları” başlıklı 45. maddesinde; “İki akaryakıt ve/veya LPG istasyonu arasındaki mesafe, aynı yönde olmak üzere; a) Şehirlerarası yollarda on, b) Şehir içi yollarda bir, kilometreden az olamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.Aynı Yönetmeliğin “Yürürlük” başlıklı 59. maddesinde ise; 45. maddenin 1.1.2005 günü yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

Dosyanın İncelenmesinden; İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Cevizli Mahallesi, Bağdat Caddesi, … Numara, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazda akaryakıt satış ve servis istasyonu kurmak üzere ruhsat verilmesi istemiyle yapılan 23.6.2004 günlü başvurunun, akaryakıt istasyonu ile aynı istikamette 800 m öncesinde ruhsatlı akaryakıt istasyonu bulunduğu; 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının 8. maddesinde yer alan 1 km şartına uyulmadığından bahisle reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “belirlilik” tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması zorunludur. Ancak bu durumda birey, kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Bu kapsamda; belirlilik, kamu yararı ve hukuki güvenliği sağlamakla birlikte, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı yönetimde istikrarı sağlar.

Olayda; akaryakıt satış ve servis istasyonu kurulmak üzere alınan 26.3.2004 gün ve 2004/777 sayılı akaryakıt ve ticaret olmak üzere imar durum belgesi sonrası, 23.4.2004 günü akaryakıt ruhsatı verilmesi istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvuruda bulunulmuş; akaryakıt satış ve servis istasyonu inşaatının 10.2.2005 gün ve 9098/437 sayılı akaryakıt yer seçimi ve tesis izni verilmesi sonrası başlanılarak tamamlandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasında açıkça kurala bağlanan ve 01/01/2005 günü yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenleneceği belirtilen mesafe şartının akaryakıt yer seçimi ve tesis izni verildiği gün itibarıyla da yürürlükte bulunması ve henüz dava konusu olan akaryakıt ruhsatının düzenlenmemiş olması karşısında, İdare Mahkemesinin haklı beklenti içinde bulunulduğu ve kazanılmış hak edinildiği gerekçesine katılmak, belirlilik ilkesi gereği mümkün değildir.Öte yandan; yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinde, akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafenin, aynı yönde olmak üzere, şehir içi yollarda bir kilometreden az olamayacağı belirtilmiş olmakla birlikte; bu düzenlemelerde muafiyete veya mesafe şartı ile ilgili geçiş sürecine ilişkin hükümlere de yer verilmemiştir.Ayrıca; lisans başvuruları için imar planına dayalı olarak muafiyet sağlayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 27.06.2007 gün ve 1232/3 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada da; düzenleyici bir idari işlem niteliğinde olan imar planında taşınmazın akaryakıt istasyonu alanı olarak ayrılmasının, bu yer için 5015 sayılı Yasanın 8. maddesinde öngörülen asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmayacağından, dayanağı yasal düzenlemeye uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay 13. Dairesinin 16.01.2008 gün ve E:2007/11823 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş; bu karara yapılan itiraz ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2008/529 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında da benimsendiği üzere; imar planında taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak ayrılmasının 5015 sayılı Yasanın 8. maddesinde öngörülen asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmadığı açıktır. Bu açıdan bakıldığında;davaya konu taşımaz için kullanım amacı akaryakıt istasyonu olmak üzere; Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği yürürlükte iken alınan 2.5.2006 gün ve 2006/2-7 sayılı yapı ruhsatı ile 28.9.2006 gün ve 2006/1-31 sayılı yapı kullanma izin belgesinin anılan asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmayacağı kabul edilmelidir. Bu durumda; dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde kurala bağlanan, mesafe şartının sağlanamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.Açıklan nedenlerle. … 5. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 25.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi .

 

Yazıldı Makale ve Görüşler, Yargı Kararları

4734 Yönetmelik ve Genel Tebliğ Değişikliği

Tem19
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

15 Temmuz 2012 gün ve 28354 sayılı Resmî Gazete’de Kamu İhale Kanunu Uygulama Yönetmelikleriyle Kamu İhale Genel Tebliğinde değişiklikler yayınlandı.

             HİZMET ALIMI İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 – 4/3/2009 tarihli ve 27159 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 29 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Kanunun 48 inci maddesinde yer alan danışmanlık hizmet alımlarından, yaklaşık maliyeti, Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalanların ihalelerinde ise; (a) ve (b) bentlerinde sayılan belgelerin istenilmesi zorunludur.”

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 44 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yaklaşık maliyeti, Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendindeki üst limit tutarının dört katının altında kalan ve hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilen danışmanlık hizmetlerine ilişkin iş deneyimini gösteren belgelerin düzenlenmesi, verilmesi ve değerlendirilmesinde 4/3/2009 tarihli ve 27159 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 38 inci maddesi ile ikinci kısmının beşinci ve altıncı bölümlerinde yer alan hükümler uygulanır.”

MADDE 3 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

             DANIŞMANLIK HİZMET ALIMI İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 – 4/3/2009 tarihli ve 27159 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Ancak yaklaşık maliyeti Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmetleri, hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilebilir.”

MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Kamu İhale Kurumu Başkanı yürütür.

 

 

             KAMU İHALE GENEL TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

MADDE 1 – 22/8/2009 tarihli ve 27327 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu İhale Genel Tebliğinin 74.8. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“74.8. 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan ve hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilecek olan danışmanlık hizmeti alımlarında kalite ve standarda ilişkin belgeler kapsamında sadece kalite yönetim sistem belgesi istenebilecektir.”

MADDE 2 – Aynı Tebliğin 84.1. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“84.1. 4734 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, yaklaşık maliyeti 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmetleri, Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğine göre gerçekleştirilebilecektir.”

MADDE 3 – Aynı Tebliğin 84.2. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“84.2. Anılan Yönetmeliğin 44 üncü maddesinde, Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmeti alımı ihalelerinin Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğine göre gerçekleştirilmesi halinde, iş deneyimini gösteren belgelerin düzenlenmesi, verilmesi ve değerlendirilmesinde Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde yer alan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.”

MADDE 4 – Aynı Tebliğin ekinde yer alan “Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğine göre istenilecek belgeler” başlıklı Ek-H.1 tablosunda yer alan “Yaklaşık maliyeti 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının altında kalan ve hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilen danışmanlık hizmet alımlarında” ibaresi, “Yaklaşık maliyeti 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan ve hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilen danışmanlık hizmet alımlarında” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 5 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 6 – Bu Tebliğ hükümlerini Kamu İhale Kurumu Başkanı yürütür.

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Akaryakıt İstasyonu ve Ruhsatlandırmaya Dair Karar..

Tem19
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

         

 Danıştay Sekizinci Daire,Esas No : 2008/1088,Karar No : 2009/8114, 25.12.2009

                            ÖZÜ: İmar planında akaryakıt istasyonu olarak ayrılma ve akaryakıt tesis izni alınması ; akaryakıt ruhsatı verilmesinde, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası ve Petrol Piyasası Yönetmeliğinde kurala bağlanan mesafe şartı için kazanılmış hak teşkil etmez.

Uyuşmazlık; akaryakıt satış ve servis istasyonu kurmak üzere ruhsat verilmesi istemiyle yapılan 23.6.2004 günlü başvurunun reddine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gayri Sıhhi Müesseseler İnceleme Kurulunun 8.12.2006 gün ve 9846 sayılı işleminin iptali isteminden kaynaklanmıştır.20.12.2003 gün ve 25322 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının “bayiler” başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrasında; “Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere göre bayilik kategorileri oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları kategorilerine göre düzenlenir. Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafeler, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda on kilometreden, şehir içi yollarda bir kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak ve 01/01/2005 tarihinde yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

17.06.2004 gün ve 25495 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’ nin “Mesafe Kısıtlamaları” başlıklı 45. maddesinde; “İki akaryakıt ve/veya LPG istasyonu arasındaki mesafe, aynı yönde olmak üzere; a) Şehirlerarası yollarda on, b) Şehir içi yollarda bir, kilometreden az olamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.Aynı Yönetmeliğin “Yürürlük” başlıklı 59. maddesinde ise; 45. maddenin 1.1.2005 günü yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

Dosyanın İncelenmesinden; İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Cevizli Mahallesi, Bağdat Caddesi, … Numara, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazda akaryakıt satış ve servis istasyonu kurmak üzere ruhsat verilmesi istemiyle yapılan 23.6.2004 günlü başvurunun, akaryakıt istasyonu ile aynı istikamette 800 m öncesinde ruhsatlı akaryakıt istasyonu bulunduğu; 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının 8. maddesinde yer alan 1 km şartına uyulmadığından bahisle reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “belirlilik” tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması zorunludur. Ancak bu durumda birey, kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Bu kapsamda; belirlilik, kamu yararı ve hukuki güvenliği sağlamakla birlikte, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı yönetimde istikrarı sağlar.

Olayda; akaryakıt satış ve servis istasyonu kurulmak üzere alınan 26.3.2004 gün ve 2004/777 sayılı akaryakıt ve ticaret olmak üzere imar durum belgesi sonrası, 23.4.2004 günü akaryakıt ruhsatı verilmesi istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvuruda bulunulmuş; akaryakıt satış ve servis istasyonu inşaatının 10.2.2005 gün ve 9098/437 sayılı akaryakıt yer seçimi ve tesis izni verilmesi sonrası başlanılarak tamamlandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasında açıkça kurala bağlanan ve 01/01/2005 günü yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenleneceği belirtilen mesafe şartının akaryakıt yer seçimi ve tesis izni verildiği gün itibarıyla da yürürlükte bulunması ve henüz dava konusu olan akaryakıt ruhsatının düzenlenmemiş olması karşısında, İdare Mahkemesinin haklı beklenti içinde bulunulduğu ve kazanılmış hak edinildiği gerekçesine katılmak, belirlilik ilkesi gereği mümkün değildir.Öte yandan; yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinde, akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafenin, aynı yönde olmak üzere, şehir içi yollarda bir kilometreden az olamayacağı belirtilmiş olmakla birlikte; bu düzenlemelerde muafiyete veya mesafe şartı ile ilgili geçiş sürecine ilişkin hükümlere de yer verilmemiştir.Ayrıca; lisans başvuruları için imar planına dayalı olarak muafiyet sağlayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 27.06.2007 gün ve 1232/3 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada da; düzenleyici bir idari işlem niteliğinde olan imar planında taşınmazın akaryakıt istasyonu alanı olarak ayrılmasının, bu yer için 5015 sayılı Yasanın 8. maddesinde öngörülen asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmayacağından, dayanağı yasal düzenlemeye uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay 13. Dairesinin 16.01.2008 gün ve E:2007/11823 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş; bu karara yapılan itiraz ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2008/529 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında da benimsendiği üzere; imar planında taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak ayrılmasının 5015 sayılı Yasanın 8. maddesinde öngörülen asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmadığı açıktır. Bu açıdan bakıldığında;davaya konu taşımaz için kullanım amacı akaryakıt istasyonu olmak üzere; Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği yürürlükte iken alınan 2.5.2006 gün ve 2006/2-7 sayılı yapı ruhsatı ile 28.9.2006 gün ve 2006/1-31 sayılı yapı kullanma izin belgesinin anılan asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmayacağı kabul edilmelidir. Bu durumda; dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde kurala bağlanan, mesafe şartının sağlanamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.Açıklan nedenlerle. … 5. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 25.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi .

 

Yazıldı Yargı Kararları

Şirket Ana Sözleşme Örnekleri

Tem19
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Anonim Şirket Esas Sözleşme Örneği

(Yeni TTK Hükümlerine Göre)

6102  Sayılı Türk Ticaret Kanununun getirdiği yeni hükümlere göre oluşturulan anonim ve  limitet şirket ana sözleşme örneği Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanarak kamuoyunun istifadesine sunulmuştur.

 ANONİM ŞİRKET ESAS SÖZLEŞMESİ

KURULUŞ:

Madde 1-Aşağıda adları, soyadları, yerleşim yerleri ve uyrukları yazılı kurucular arasında bir anonim şirket kurulmuştur.

Sıra no 1

Kurucunun Adı ve Soyadı ……Yerleşim Yeri…..Uyruğu….T.C. Kimlik No……. 

(Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla kurucuların en az bir gerçek veya tüzel kişi olması gerekmektedir. Tüzel kişi kurucu ortakların unvanları, merkezleri ve ticaret sicili numaralarının yazılması zorunludur. Madde 338, 330)

ŞİRKETİN ÜNVANI:

Madde 2- Şirketin ünvanı ……………………………………………Anonim Şirketidir.

(İşletme konusunun ticaret unvanında gösterilmesi zorunludur. Madde 43)

AMAÇ VE KONU

Madde 3-Şirketin amaç ve konusu başlıca şunlardır:

a.

b.

(Şirketin işletme konusunun esas noktaları belirtilmeli ve tanımlanmalıdır. Anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilir. Madde 339, 331)

 

ŞİRKETİN MERKEZİ

MERKEZ:

Madde 4: “ Şirketin merkezi ……………………………………………………………..’dır. Adresi ………………………………………………………………………….dir. Adres değişikliğinde yeni adres, ticaret siciline tescil ve Türkiye ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan ettirilir. Tescil ve ilan edilmiş adrese yapılan tebligat şirkete yapılmış sayılır. Tescil ve ilan edilmiş adresinden ayrılmış olmasına rağmen, yeni adresini süresi içinde tescil ettirmemiş şirket için bu durum fesih sebebi sayılır.

 

ŞİRKETİN SÜRESİ:

Madde 5- Şirketin süresi, kuruluşundan itibaren (…) yıldır. Bu süre şirket sözleşmesini değiştirmek suretiyle uzatılıp kısaltılabilir.

(Şirketin varsa süresi belirtilmelidir. Herhangi bir süre belirlenmemiş ise “Süresiz” ibaresi yazılmalıdır. Madde 339)

SERMAYE VE HİSSE SENETLERİNİN NEV’İ:

Madde 6- Şirketin sermayesi ………………………………………….. Türk Lirası değerindedir. Bu sermaye, her biri …………………………. Türk Llirası değerinde ……………………………….. paya ayrılmıştır.

Bundan ………………. paya karşılık …………………… Türk Lirası, ……………………………..

Bundan ………………. Paya karşılık …………………… Türk Lirası, ……………………………..

Bundan ………………. Paya karşılık …………………… Türk Lirası, ……………………………..

tarafından tamamı taahhüt edilmiş ve nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin ¼ ü şirketin tescilinden önce ödenmiş olup, geri kalan ¾’ü ise yönetim kurulunun alacağı kararlara göre şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenecektir.

Hisse senetleri ……………………………………………… yazılıdır.

Hisse senetleri ( ………………………………………………………… ) küpürler halinde bastırılabilir. Sermayenin tamamı ödenmedikçe hamiline yazılı hisse senedi çıkarılamaz.

(Esas sermaye ellibin Türk Lirasından aşağı olamaz. Bir payın itibari değeri en az bir kuruş veya katları şeklinde belirlenebilir. Madde 332, 476)

YÖNETİM KURULU VE SÜRESİ :

Madde7- Şirketin işleri ve idaresi genel kurul tarafından Türk Ticaret Kanunu Hükümleri çerçevesinde seçilecek (………) üyeden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yürütülür.

İlk Yönetim Kurulu Üyesi olarak:

………………………………………………

………………………………………………

seçilmişlerdir. Yönetim kurulu üyeleri en çok 3 yıl için seçilebilirler. İlk yönetim kurulu üyeleri (…….) yıl için seçilmişlerdir. Görev süresi sona eren yönetim kurulu üyeleri yeniden seçilebilirler.

(Yönetim kurulu en az bir kişiden oluşur. Yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olması zorunlu değildir. Tüzel kişiler yönetim kuruluna seçilebilir. Esas sözleşmeye, görev süresi sona eren yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilemeyeceğine ilişkin hüküm konulabilir. Madde 359, 362)

ŞİRKETİN TEMSİLİ VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN GÖREV DAĞILIMI:

Madde 8- Şirketin yönetimi ve dışarıya karşı temsili yönetim kuruluna aittir. Şirket tarafından verilecek bütün belgelerin ve yapılacak sözleşmelerin geçerli olabilmesi için, bunların Şirketin unvanı altına konmuş ve Şirketi ilzama yetkili (……) kişinin imzasını taşıması gereklidir.

(Esas sözleşmede, yönetim kurulu başkanının ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir. Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Madde 367)

GENEL KURUL:

Madde 9- Genel Kurullar, olağan ve olağanüstü toplanırlar. Olağan genel kurul, şirketin hesap devresi sonundan itibaren 3 ay içinde ve senede en az bir defa; olağanüstü genel kurullar ise, Şirket işlerinin gerektirdiği hallerde ve zamanlarda toplanır.

Genel kurul toplantılarında, her pay sahibinin oy hakkı, sahip olduğu payların itibari değerleri toplamının, şirket sermayesinin itibari değerinin toplamına oranlanmasıyla hesaplanır. Pay sahibi genel kurul toplantılarına kendisi katılabileceği gibi pay sahibi olan veya olmayan bir temsilci de yollayabilir.

Şirket genel kurul toplantılarında, Türk Ticaret Kanununun 409.maddesinde yazılı hususlar müzakere edilerek gerekli kararlar alınır. Genel kurul toplantıları ve bu toplantılardaki karar nisabı, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabidir.

Genel kurul, şirketin merkez adresinde veya yönetim merkezinin bulunduğu şehrin elverişli bir yerinde toplanır.

(Esas sözleşme ile genel kurul toplantılarında pay sahiplerini temsil edecek kişilerin pay sahibi olması zorunluluğu getirilemez. Esas sözleşmede bir payı olsa dahi her pay sahibine en az bir oy hakkının tanınması zorunlu olup birden fazla paya sahip olan pay sahipleri için ise oy sayısı sınırlandırılabilir. Genel kurul toplantılarının şirketin merkez adresinden veya yönetim merkezinin bulunduğu şehrin elverişli bir yerinden farklı bir yerde yapılabilmesi için söz konusu yerlerin esas sözleşmeye açıkça yazılması gerekmektedir. Madde 425, 434/2, 409)

 

İLAN:

Madde 10- Şirkete ait ilanlar, Türk Ticaret Kanununun 35 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla şirket merkezinin bulunduğu yerde çıkan bir gazete ile en az onbeş gün önce yapılır. Mahallinde gazete yayımlanmadığı takdirde ilan, en yakın yerlerdeki gazete ile yapılır.

Genel kurulun toplantıya çağırılmasına ait ilanlar Türk Ticaret Kanununun 414 üncü maddesi hükmü gereğince ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere en az iki hafta önce yapılması zorunludur.

(Kanunun zorunlu tuttuğu şekil ve şartlar saklı kalmak kaydıyla şirkete ait ilanların nasıl yapılacağı esas sözleşme ile serbestçe düzenlenebilir.)

HESAP DÖNEMİ:

Madde 11- Şirket hesap yılı Ocak ayının birinci gününden başlar ve Aralık ayının sonuncu günü sona erer. Fakat birinci hesap yılı Şirketin kesin olarak kurulduğu tarihten itibaren başlar ve o senenin aralık ayının sonuncu günü sona erer.

KARIN TESPİTİ VE DAĞITIMI:

Madde 12-

Şirketin net dönem karı yapılmış her çeşit masrafların çıkarılmasından sonra kalan miktardır. Net dönem kârından her yıl %5 genel kanuni yedek akçe ayrılır; kalan miktarın %5’i pay sahiplerine kar payı olarak dağıtılır. Kar payı, pay sahibinin esas sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesaplanır.

Net dönem karının geri kalan kısmı, genel kurulun tespit edeceği şekil ve surette dağıtılır. Pay sahiplerine yüzde beş oranında kar payı ödendikten sonra kardan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu genel kanuni yedek akçeye eklenir.

(Esas sözleşme ile yıllık karın %5’inden fazla ve ödenmiş sermayenin %20’sini aşabilecek tutarda yedek akçe ayrılması belirlenebilir.Pay sahiplerine esas sözleşme ile yüzde beşten daha yüksek bir oranda kar dağıtımı öngörülebilir. Esas sözleşme ile kar dağıtımına ilişkin farklı bir hesaplama yöntemi belirlenebilir. Esas sözleşme ile pay sahiplerine kar payı dağıtımından önce isteğe bağlı yedek akçe ayrılması öngörülebilir. Bu durumda, genel kanuni yedek akçe ile birlikte söz konusu yedek akçeler ayrılmadıkça kar dağıtımı yapılamaz. Madde 521, 511, 508/1)

YEDEK AKÇE:

Madde 13- Şirket tarafından ayrılan ihtiyat akçeleri hakkında Türk Ticaret Kanununun 519 ila 523. maddeleri hükümleri uygulanır.

KANUNİ HÜKÜMLER:

Madde14- Bu esas sözleşmede bulunmayan hususlar hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.

 

KURUCULAR

Kurucunun Adı ve Soyadı İmza
……………………….……… ……

LİMİTED ŞİRKET SÖZLEŞMESİ

KURULUŞ:

Madde1– Aşağıdaki adları, soyadları, yerleşim yeri ve uyrukları yazılı kurucular arasında bir Limited Şirket kurulmuştur.

Sıra no1

Kurucunun Adı ve Soyadı……………………………….Yerleşim Yeri……………….. Uyruğu……. T.C. Kimlik No ………………

(Kurucuların en az bir gerçek veya tüzel kişi olması ve ortak sayısının elliyi aşmaması gerekmektedir. Tüzel kişi kurucu ortakların unvanları, merkezleri ve ticaret sicili numaralarının yazılması zorunludur. Madde 573/1, 574/1)

 

ÜNVAN:

Madde 2- Şirketin ünvanı …………………………………………………….. Limited Şirketidir.

(İşletme konusunun ticaret unvanında gösterilmesi zorunludur. Madde 43)

AMAÇ VE KONU:

Madde 3- Şirketin amaç ve konusu başlıca şunlardır.

  1. ……………………………………………………..
  2. ……………………………………………………..
  3. ……………………………………………………..

(Şirketin işletme konusunun esas noktaları belirtilmeli ve tanımlanmalıdır. Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, limited şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilir. Madde 576, 573/3)

ŞİRKETİN MERKEZİ:

Madde 4- Şirketin merkezi ……………………’dır. Adresi …………………… dir. Adres değişikliğinde yeni adres, ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan ettirilir. Tescil ve ilan edilmiş adrese yapılan tebligat şirkete yapılmış sayılır. Tescil ve ilan edilmiş adresinden ayrılmış olmasına rağmen, yeni adresini süresi içinde tescil ettirmemiş şirket için bu durum fesih sebebi sayılır

SÜRE:

Madde 5- Şirketin süresi, kuruluşundan itibaren (…) yıldır. Bu süre şirket sözleşmesini değiştirmek suretiyle uzatılıp kısaltılabilir.

(Şirketin varsa süresi belirtilmelidir. Herhangi bir süre belirlenmemiş ise “Süresiz” ibaresi yazılmalıdır. Madde 587)

SERMAYE :

Madde 6- Şirketin sermayesi …………………… paya ayrılmış ………………Türk Lira

olup bunun,

…………………. paya karşılık olan …………………….. Türk Lirası ………………………..

…………………. paya karşılık olan …………………….. Türk Lirası ………………………..

tarafından tamamen taahhüt edilmiş ve nakden taahhüt edilen esas sermaye paylarının itibari değerlerinin ¼ ü şirketin tescilinden önce ödenmiş olup, geri kalan ¾’ü ise genel kurulun alacağı kararlara göre şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenecektir. Bu husustaki ilanlar şirket sözleşmesinin (….) maddesine göre yapılır.

(Şirket sermayesi onbin Türk Lirasından az olamaz. Farklı itibari değerde paylar belirlenebilir. Ancak, esas sermaye paylarının değerleri yirmibeş Türk Lirası veya katları şeklinde belirlenmelidir. Madde 580, 583)

İLAN:

Madde 7- Şirkete ait ilanlar…………………………………………………………. yapılır.

(Şirkete ait ilanların ne surette ve hangi sürede yapılacağı açıkça belirtilir. Genel kurul toplantılarına ilişkin ilanların toplantı gününden en az on gün önce yapılması zorunludur. Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin ilanların Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve internet sitesi açma yükümlülüğü varsa internet sitesinde yapılması zorunludur. (Madde 576/1-e, 617/2, 617/3)

ŞİRKETİN İDARESİ:

Madde 8- Şirketin işleri ve işlemleri genel kurul tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütülür.

İlk …………..yıl için …………………………………………….. şirket müdürü olarak seçilmiştir.

TEMSİL:

Madde 9- Şirketi müdürler temsil ederler. Şirketi ilzam edecek imzalar genel kurul tarafından tespit, tescil ve ilan olunur.

(Şirket ortaklarından en az birine şirketin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin verilmesi gerekir. Madde 623)

HESAP DÖNEMİ:

Madde 10- Şirketin hesap yılı Ocak ayının birinci günü başlar ve Aralık ayının 31. günü sona erer. Yalnız ilk hesap yılı şirketin kesin surette kurulduğu tarihten başlayarak Aralık ayının sonuncu günü biter.

KARIN TESPİTİ VE DAĞITIMI:

Madde 11- Şirketin net dönem karı yapılmış her çeşit masrafların çıkarılmasından sonra kalan miktardır. Net dönem kârından her yıl %5 genel kanuni yedek akçe ayrılır; kalan miktar, genel kurul kararı ile pay sahiplerine kar payı olarak dağıtılır. Kar payı, esas sermaye payının itibari değerine, yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğünün tutarı eklenmek suretiyle oluşacak toplam miktara oranla hesaplanır.

(Şirket sözleşmesi ile kar dağıtımına ilişkin farklı bir hesaplama yöntemi belirlenebilir. Madde 608/2 )

YEDEK AKÇE

Madde 12- Genel kanuni yedek akçe ödenmiş sermayenin %20 sine ulaşıncaya kadar ayrılır. Bu miktarın azalması halinde yeniden genel kanuni yedek akçe ayrılmaya devam olunur.

Genel kanuni yedek akçe ile bu sözleşme hükümlerine göre ayrılması gereken miktar net dönem karından ayrılmadıkça pay sahiplerine kar dağıtılamaz.

(Şirket sözleşmesi ile yıllık karın %5’inden fazla ve ödenmiş sermayenin %20’sini aşabilecek tutarda yedek akçe ayrılması belirlenebilir. Şirket sözleşmesi ile başka yedek akçe ayrılması da öngörülebilir ve bunların özgülenme amacıyla harcanma yolları ve şartları belirlenebilir. Madde 521)

KANUNİ HÜKÜMLER:

Madde 13- Bu ana sözleşmede bulunmayan hususlar hakkında Türk Ticaret Kanununun hükümleri uygulanır.

Kurucunun Adı ve Soyadı İmzası

 

Yazıldı Güncel Mevzuat, Pratik Bilgiler

İŞÇİLERİN KURUMLAR ARASI NAKLİ

Tem19
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

İŞÇİLERİN KURUMLAR ARASI NAKLİ

             İş hukukumuzda, işçilerin istihdamı ve işçilere uygulanan diğer hususlar, çok az farklılıklarla birlikte kamu kurumları ile özel hukuk tüzel kişilerinde aynı kurallara tabidir. Özel hukuk tüzel kişilerinin, işçileri işe almadan tutunda, istihdamdaki bazı hususlardaki serbestlikleri, kamu kurumlarına nazaran daha fazladır.Özel hukuk tüzel kişiliklerinde çalışanlarla, kamu tüzel kişiliklerindeki işçi istihdamı konusunda farklılık oluşturan hususların başında işçilerin iş sözleşmesinin devri konusu gelmektedir.Yeni Borçlar Kanunu yürürlüğe girinceye kadar sözleşmelerin devri ile ilgili olarak mevzuatımızda doğrudan hiçbir hüküm mevcut değildi. 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun TBMM’ne sevk edilen tasarısının 6. maddesinde “İşyerinin veya bir bölümünün devri” 7. maddesinde “İş sözleşmesinin devri” 8. maddesinde “Ödünç İş İlişkisi” düzenlenmiş ancak tasarının iş sözleşmesi devrini düzenleyen 7. maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nun 12.3.2003 tarih ve Esas No: 1/534 Karar No: 25 sayılı kararı ile tasarıdan çıkarılmıştır.Tasarının 7. maddesinde “Bir iş sözleşmesinin tarafı olan işveren, işçinin rızası ile işin görülmesini talep hakkını sürekli olarak başka işverene devredebilir. Devir işlemi ile birlikte devreden işveren ile işçi arasındaki iş ilişkisi sona erer ve devralan işveren bütün hak ve borçları ile birlikte iş sözleşmesinin işveren tarafı sıfatını kazanır. 6 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü (Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür) iş sözleşmesinin devrinde de uygulanır.” hükmü bulunmaktaydı.

4 Şubat 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanıp 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren olan yeni Borçlar Kanunu’nun “Sözleşmenin devri” başlıklı 429. maddesine göre; “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir.Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.”İşçilerin kurumlar arası nakli olarak adlandırılan,iş hukuku açısından iş sözleşmesinin devri olarak ifade edilen hususun, bugüne kadar kamu kurumlarında uygulanamayacağı genel kanaat olmakla beraber, özel hukuk tüzel kişilerinde, yani özel sektörde uygulanması da Yargıtay içtihatlarına göre şekillenmiştir.Konunun değerlendirilebilmesi için, kamu kurumlarında da işçi istihdamı konusunda özel hukuk hükümlerinin uygulandığını, bu açıdan bakıldığında kamu tüzel kişileri (kamu işverenleri) ile özel hukuk tüzel kişileri (özel sektör işverenleri) açısından hiçbir farkın bulunmadığını, tek farkın işçilerin işe başlatılması noktasında, işçilerin temin şeklinde oluştuğunu tespit etmemiz gerekmektedir.İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğince 28.07.2006 tarih ve 7598 sayı ile verilen görüşte, mevcut mevzuatımızda, işçilerin naklen atanması ile ilgili düzenleme olmadığından; bir mahalli idareye bağlı olan bir işçinin, başka bir mahalli idareye geçmesinin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar mümkün olamayacağı değerlendirilmiştir.Bu görüşün talebine ilişkin Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 24.06.2006 tarih ve B.050.MAH.0.71.00.01/6723 sayılı yazısında ise, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü konuyla ilgili olarak; “Devir işlemleri sonunda mahalli idare personeli olan işçilerin başka bir mahalli idareye naklinin bütçe imkanları ve iki kurumun kıdem tazminatının üstlenilmesine ilişkin karşılıklı muvafakati dahilinde yapılabileceği” ni belirtmiştir.Özel sektörde; şirket birleşmeleri, iş yerlerinin devri ile birlikte esnek çalışma ihtiyaçları nedeniyle son dönemde yoğun olarak işçi ve işyeri devri yaşanmaktadır. Günümüzde çalışma hayatının dinamikliği ve tarafların ihtiyaçları dikkate alındığında genellikle holding ve şirket topluluklarında olmak üzere bir şirketten diğer şirkete yönelik olarak işçinin tüm haklarının korunması şartıyla işçinin transferi yaşanmaktadır.

Diğer bir ifade ile işçinin sözleşmesinin devri gerçekleşmektedir.Bununla birlikte mevzuatta şimdiye kadar iş sözleşmesinin devrine ilişkin hükümlerde eksiklikler mevcuttu. Her ne kadar iş sözleşmesinin devri direkt olarak İş Kanununda düzenlenmemiş olsa da, bu durum birçok Yargıtay kararlarında görüldüğü gibi iş sözleşmesinin devrine engel oluşturmamaktadır. Bununla birlikte yeni Borçlar Kanununda yukarıda da belirttiğimiz gibi yapılan düzenleme ile iş sözleşmesinin devrine ilişkin mevzuat eksikliği tamamlanmıştır.

(Mahalli İdareler Araştırma ve Geliştirme Merkezinin” web sayfasından özetlenerek  alınmıştır.)

Yazıldı Makale ve Görüşler

140 Soruda Ticaret Kanunu..

Tem19
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

  6012 sayılı YENİ TÜRK TİCARET KANUNU (Soru-Cevap) AÇIKLAMALARI

(14/2/2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.)

 

1- YENİ TTK’ya göre; anonim şirketler en az kaç kişi tarafından kurulabilecektir?

YENİ TTK’ya göre; anonim şirketler, bir veya birden fazla gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulabilecektir. Böylece, anonim şirketlerin en az beş kişi tarafından kurulabilmesine ilişkin ESKİ TTK hükmü kaldırılmış ve anonim şirketlerin bir kişiyle de kurulabilmelerine olanak tanınmıştır. Bu bir kişi, gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilecektir.

 2- YENİ TTK’ya göre; anonim şirketin sermayesi asgari kaç Türk Lirası olmalıdır?

Anonim şirketin sahip olması gereken asgari sermaye tutarı, ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK’da da 50.000 TL olarak belirlenmiştir. Bu tutar, Bakanlar Kurulu kararıyla artırılabilecektir.

3- YENİ TTK’ya göre; anonim şirketin kurulabilmesi için hangiBakanlıktan izin alınması gerekmektedir?

ESKİ TTK’ya göre, bazı alanlarda faaliyet gösterecek olan anonim şirketlerin (bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, sigorta şirketleri, holdingler gibi) kurulabilmeleri için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin alınması gerekiyordu.

YENİ TTK’ya göre de bazı alanlarda faaliyet gösterecek olan anonim şirketlerin kurulabilmeleri için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin alınması gerektiği ve bu şirketlerin de Bakanlıkça çıkarılacak tebliğ ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 3/6/2011 tarihli ve 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, YENİ TTK’da geçen “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı” ibaresi “Gümrük ve Ticaret Bakanlığı” olarak değiştirildiğinden bazı alanlarda faaliyet göstermek üzere kurulacak anonim şirketlerin gerek kuruluşlarına gerekse de esas sözleşme değişikliklerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca izin verilecektir.

 4- YENİ TTK’ya göre; anonim şirketin kurulabilmesi için hangi işlemler yapılmalıdır?

Anonim şirket kurmak isteyen kişi veya kişiler sırasıyla aşağıdaki işlemleri yerine getirmelidirler.

1. Adım: Kurulacak olan anonim şirkete; gayrimenkul, marka, patent, taşıt, makine gibi varlıklar sermaye olarak konulacak ise bunların değerlerinin bilirkişiler tarafından belirlenebilmesi için kurulacak şirketin merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvuru yapılmalı ve mahkemece atanan bilirkişiler tarafından düzenlenen “Değerleme Raporu” alınmalıdır.

2.Adım: Kurulacak olan anonim şirketin esas sözleşmesi, yazılı şekilde hazırlanmalı, kurucu veya kurucular tarafından imzalanmalı ve bu imzalar notere onaylatılmalıdır. Ayrıca, imzaları onaylayan noterce, esas sözleşmenin altına, esas sermayeyi oluşturan payların tamamının kurucular tarafından esas sözleşmede taahhüt olunduğuna ilişkin şerh konulmalıdır.

3.Adım: Esas sözleşmede, esas sermayeyi oluşturan payların nakden ödenmesi taahhüt edilmiş ise taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az % 25’i bir bankaya, kurulmakta olan şirket adına ve sadece şirket tarafından kullanılabilecek şekilde açılacak özel hesaba yatırılmalı, bu durumu teyit eden ve yetkili ticaret sicili müdürlüğüne hitaben ilgili banka tarafından düzenlenen banka mektubu alınmalıdır.

4.Adım: Mahkemece atanan bilirkişiler tarafından değerleri belirlenen gayrimenkuller tapu siciline, marka, patent, taşıt gibi varlıklar da özel sicillerine kurucular tarafından şerh verdirilerek şirket adına kaydettirilmeli, taşınırlar da güvenilir bir kişiye tevdi edilmeli ve bu işlemler belgelendirilmelidir.

5.Adım: Şirketin kuruluşu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın iznine tabi ise kurucular tarafından Bakanlığa başvuru yapılmalı ve kuruluş izni alınmalıdır.

6.Adım: Kuruluş işlemlerinin denetlenebilmesi için, kurucu veya kurucular tarafından bir veya birden fazla işlem denetçisi atanmalıdır.

7.Adım: Kurucular tarafından, gerekçeli, emsal gösteren, karşılaştırmalara yer veren, anlaşılır bir dille yazılan “Kurucular Beyanı” hazırlanmalı ve imzalanmalıdır.

8.Adım: Aşağıda sayılan belgeler, kuruluş işlemlerini denetlemek için atanan işlem denetçisi veya işlem denetçilerine verilmeli ve şirketin kuruluşunun Kanun’a uygun olduğunu teyit eden işlem denetçisi raporu alınmalıdır.

1- Esas sözleşme

2- Kurucular beyanı

3- Ayni sermaye konuluyor ise mahkemece atanan bilirkişiler tarafından düzenlenen değerleme raporu

4-Nakdi sermaye konuluyor ise taahhüt edilen sermayenin en az % 25’inin bankaya yatırıldığına dair banka mektubu

5- Şirketin kuruluşu Bakanlığın iznine tabi ise Bakanlığın izin yazısı

9.Adım: 8.Adımda sayılan belgeler ile işlem denetçisi raporu kuruluş dosyasına konulmalı ve şirketin tescili ve ilanı için şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret sicili müdürlüğüne başvuru yapılmalıdır.

10.Adım: 9. Adımda belirtilen başvuru, şirketin kuruluşu Bakanlığın iznine tabi ise Bakanlıktan izin alınmasını izleyen 30 gün içinde, Bakanlığın iznine tabi değil ise esas sözleşmedeki imzaların noterce onaylanmasını izleyen otuz gün içinde yapılmalıdır.

 5- YENİ TTK’ya göre; anonim şirket hangi tarihte kurulmuş sayılacak, hangi tarihte tüzel kişilik kazanacaktır?

Anonim şirket, kurucuların esas sözleşmedeki imzalarının noterce onaylandığı tarihte kurulmuş sayılacaktır. Ancak, kurulan şirketin hakları elde edebilmesi ve borçları üstlenebilmesi için tüzel kişilik kazanması gerekmektedir. Şirket, ticaret siciline tescil edildiği tarihte tüzel kişilik kazanacaktır.

6- Anonim şirketlerin kuruluşunda, YENİ TTK, ESKİ TTK’ dan farklı olarak hangi işlemlerin yapılması şartını getirmiştir?

YENİ TTK, anonim şirketin kurulabilmesi için ESKİ TTK’dan farklı olarak aşağıda belirtilen işlemlerin yapılması şartını getirmiştir.

1- Sermayenin, kurucu veya kurucular tarafından nakden taahhüt edilmesi halinde bu sermayenin en az % 25’i, şirketin tescili öncesinde bankaya yatırılmalı ve bu durum alınacak banka mektubu ile ispat edilmelidir. Örneğin, anonim şirketin esas sermayesi esas sözleşmede 200.000 TL olarak belirlenmiş ve bu sermayenin de kurucular tarafından nakden ödenmesi taahhüt edilmiş ise taahhüt edilen sermayenin en az % 25’ine tekabül eden 50.000 TL’nin şirketin tescili öncesinde kurucu veya kurucular tarafından şirket adına ve sadece şirket tarafından kullanılabilecek şekilde bankaya yatırılması gerekmektedir. Bu şartın yerine getirilmemiş olması halinde Ticaret Sicili Müdürü şirketin tesciline ilişkin talebi reddedecektir.

2- Anonim şirketin, kuruluş işlemleri işlem denetçisince incelenmeli ve kuruluş raporunda, şirketin Kanun’a uygun şekilde kurulduğu açıklanmalıdır.

3- Kurucular Beyanı, Kanun’a uygun içerikte kurucular tarafından hazırlanmalı ve imzalanmalıdır.

   7- Anonim şirketin kuruluş işlemlerini denetleyecek işlem denetçisi tarafından hangi hususlar incelenecektir?

Anonim şirketin kuruluşunu inceleyen işlem denetçisi veya işlem denetçilerince aşağıda yer verilen hususlar incelenecektir.

1- Payların tamamının, kurucular tarafından taahhüt edilip edilmediği,

2- Nakdi sermaye konuluyor ise bu sermayenin en az % 25’inin bankaya yatırılıp yatırılmadığı ve buna ilişkin banka mektubunun kuruluş belgeleri arasında yer alıp almadığı,

3- Ayni sermaye konuluyor ise bunların değerlerinin mahkemece atanan bilirkişilerce tespit edilip edilmediği, düzenlenen değerleme raporunun mahkemece bir kararla onaylanıp onaylanmadığı,

4- Kurucu menfaatlerinin Kanun’a uygun olup olmadığı,

5- Kurucular beyanı ile ilgili açık bir uygunsuzluğun, aşırı değerlemenin, işlemlerde görünür bir yolsuzluğun bulunup bulunmadığı,

6- Kuruluş belgelerinin mevcut olup olmadığı,

7- Gerekli noter onaylarının ve izinlerinin alınıp alınmadığı.

 8- Kimler işlem denetçisi olarak görev yapabilecektir?

Anonim şirketin kuruluş işlemleri, konusunda uzman kişiler tarafından denetlenebilecektir. Kimlerin işlem denetçisi olarak görev yapabileceği, bu kişilerin çalışma esasları, denetimleri sonucunda düzenleyecekleri raporların şekli ve içeriği Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca çıkarılacak bir tebliğle düzenlenecek ve Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte kamuoyunun bilgisine sunulacaktır.

 9- Anonim şirketin kuruluşuna yönelik olarak YENİ TTK ile getirilen düzenlemeler hangi tarihte yürürlüğe girecektir?

Anonim şirketin kuruluşuna yönelik YENİ TTK ile getirilen düzenlemeler, 1/7/2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu tarihten sonra kurulacak anonim şirketlerin ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazanabilmeleri için; ayni sermaye konulacak ise bunların değerlerinin mahkemece atanan bilirkişilere tespit ettirilmesi, esas sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve imzalanması, gerekli noter onaylarının yaptırılması, nakdi sermaye konulacak ise taahhüt edilen sermayenin en az %25’inin şirketin tescili öncesinde bankaya yatırılması, kurucular beyanının hazırlanarak imzalanması, şirketin kuruluşu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın iznine tabi ise adı geçen Bakanlıktan izin alınması ve kuruluş işlemlerinin de işlem denetçisine denetlettirilmesi gerekmektedir.

 10- Kuruluş işlemlerine, 1 Temmuz 2012 öncesinde başlanılmasına karşın bu tarih öncesinde ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazanmamış olan anonim şirketlerin kuruluş işlemleri, ESKİ TTK’ya mı yoksa YENİ TTK’ya mı tabi olacaktır?

6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 21 inci maddesinde; YENİ TTK’nın anonim ve limited şirketlerin kuruluşuna ilişkin hükümlerinin, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren hemen uygulanacağı, ancak, YENİ TTK’nın yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2012 tarihinde, kuruluş hâlinde bulunan anonim şirketlerde esas sözleşmenin yapılmış ve kurucuların imzaları noter tarafından onaylanmışsa, bu onay tarihinden itibaren bir ay içinde şirketin tescili için ticaret siciline başvurulduğu takdirde, kuruluşa ESKİ TTK hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC İnşaat Anonim Şirketi’nin esas sözleşmesindeki imzalar, noterce 30 Haziran 2012 tarihinde onaylanmıştır.

Kurucular en geç 31/7/2012 tarihine kadar şirketin tescili için yetkili Ticaret Sicili Müdürlüğüne başvuru yaparlar ise şirketin kuruluşu ESKİ TTK’ya, 31/7/2012 veya bu tarih sonrasında başvuru yaparlar ise YENİ TTK’ya tabi olacaktır.

Şirketin kuruluşuna ESKİ TTK hükümlerinin uygulanabilmesi için birinci şart; şirketin kuruluşuna yönelik esas sözleşmenin YENİ TTK’nın yürürlüğe gireceği 1 Temmuz 2012 tarihi öncesinde yapılmış ve kurucuların imzalarının noter tarafından onaylanmış olması, ikinci şart da imzaların noterce onaylandığı tarihten itibaren bir ay içinde şirketin tescili için ticaret siciline başvuru yapılmış olmasıdır.

Bu durum, şirketin kuruluş işlemlerine 1 Temmuz 2012 öncesinde başlanılmasına karşın 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle tescil edilmemiş şirketler için geçerlidir. Eğer şirket tescil edilerek tüzel kişilik kazanmış ise kuruluş işlemleri de tamamlanmış olacağından bu düzenleme tescil edilen şirketleri kapsamayacaktır.

 11- YENİ TTK’ya göre, nakden taahhüt edilen sermayenin en az % 25’inin şirketin tescili öncesinde bankaya yatırılması gerekmektedir. Sermayenin ödenmeyen % 75’lik kısmı hangi sürede şirkete ödenmek durumundadır?

YENİ TTK’ya göre, % 75’lik kısmın, şirketin tescilini izleyen 24 ay içerisinde ödenmesi gereklidir. Örneğin, şirketin sermayesi 500.000 TL olarak belirlenmiş ve bu tutarın % 25’ine tekabül eden 125.000 TL’si şirketin tescili öncesinde şirket adına bankaya yatırılmıştır. Şirket 1/8/2012 tarihinde tescil edilmiştir. Bu durumda, 375.000 TL tutarındaki sermayenin en geç 1/8/2014 tarihine kadar taahhüt edenler tarafından şirkete ödenmesi gerekir.

 12- YENİ TTK’ya göre; anonim şirketler, esas sözleşmelerinde sayılan işletme konuları dışında kalan ticari bir işlemi yapabilecekler midir?

ESKİ TTK’ya göre, anonim şirketler esas sözleşmelerinde sayılan işletme konuları dışında kalan ticari bir işlemi yapamıyorlardı. Bu kurala “ultra vires” denilmekteydi ve bu kural nedeniyle de örneğin bir anonim şirket işletme konusu içinde otel işletmeciliği yoksa uygun şartlarda satışa çıkarılan bir oteli işletmek üzere satın alamıyordu. Oteli satın alabilmek için ise genel kurul toplantısı yapmak ve esas sözleşmesindeki işletme konularına otel işletmeciliğini de ekletmek durumunda kalıyordu. Bu süre içinde de otelin bir başkası tarafından satın alınmış olması durumunda karşısına çıkan bu fırsattan anılan kural nedeniyle yararlanamamış oluyordu.

YENİ TTK, “ultra vires” diye adlandırılan bu kuralı kaldırmıştır. 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren bir anonim şirket, esas sözleşmesindeki işletme konuları arasında örneğin otel işletmeciliği yer almasa bile satışa çıkarılan oteli alabilecektir.

 13- YENİ TTK’ya göre; anonim şirket pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanamayacakları, borçlanırlarsa da cezalandırılacakları doğru mu?

YENİ TTK’da, iştirak taahhüdünden doğan borç hariç pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanması yasaklanmıştır. İştirak taahhüdünden doğan borçtan anlaşılması gereken, gerek şirketin kuruluşunda gerekse de sermayesini artırması sırasında pay sahipleri (ortaklar) tarafından şirkete ödenmesi taahhüt edilen borçtur. Örneğin, şirket esas sermayesini 50.000 TL’den 100.000 TL’ye yükseltmiş ise ortakların sermaye artırımı nedeniyle şirkete ödemek durumunda oldukları 50.000 TL, iştirak taahhüdünden doğan borç olup bu durum yasak kapsamında bulunmamaktadır.

Eğer borç şirketle, şirketin işletme konusu ve pay sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş ise ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tabi tutulmuşsa, bu durum da borçlanma yasağının dışında kalmaktadır.

Örneğin, hazır beton üretimi yapan anonim şirketin ortaklarından Bay (A) konut üretimiyle iştigal etmektedir. Anonim şirket, 1 ton hazır betonu 5 taksitte 5.000 TL’ye satmaktadır. Bay (A)’da ortağı olduğu şirketten 1 ton hazır betonu 5 taksitte 5.000 TL’ye almış ve şirkete borçlanmıştır. Bu durum borçlanma yasağı kapsamına girmemektedir. Çünkü, Bay (A) da ortağı olduğu şirkete, diğer müşterilere uygulanan şartlardan borçlanmıştır. Ancak, Bay (A) 1 ton hazır betonu 5 taksitte 4.000 TL’ye veya 1 ton hazır betonu 5.000 TL’den almakla birlikte 8 taksitte satın alırsa bu durumlarda borçlanma yasağını ihlal etmiş olacaktır.

Yine, Bay (A)’nın herhangi bir ticari işe dayanmaksızın şirketten borç alması borçlanma yasağına aykırılık oluşturmaktadır.

YENİ TTK’da borçlanma yasağına aykırı davranan ortakların, 300 günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılmaları hüküm altına alınmıştır.

 14- Borçlanma yasağına aykırı olarak şirkete borçlanan pay sahipleri (ortakları) hakkında uygulanacak adli para cezasının Türk Lirası karşılığı ne kadardır?

YENİ TTK’da, borçlanma yasağına aykırı davranan pay sahiplerinin (ortakların) üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre, adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesi şeklinde tanımlanmıştır.

Hâkim tarafından, bir gün karşılığı olan adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak en az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olarak takdir edilecektir.

Bu durumda, söz konusu yasağın ihlal edilmesi durumunda Devlet Hazinesine ödenmesi gereken en az ceza tutarı 6.000 TL (300 gün x 20 TL), en fazla ceza tutarı da 73.000 TL (730 gün x 100 TL) olacaktır.

 15- Borçlanma yasağı hangi tarihte uygulamaya girecektir?

Pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanma yasağı 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulamaya girecektir. Anılan tarih sonrasında borçlanma yasağına aykırı şekilde şirketten borç alan pay sahipleri cezai müeyyideye tabi olacaklardır.

 16- 1 Temmuz 2012 öncesinde ortağı olduğu anonim şirkete, borçlanma yasağı kapsamında borcu bulunan ortaklar, bu borçlarını hangi tarihe kadar şirkete ödemek zorundadırlar?

6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 24’üncü maddesinde; YENİ TTK’ya aykırı olarak anonim şirkete borçlu olan pay sahiplerinin bu borçlarını YENİ TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl içinde, nakdî ödeme yaparak tamamen tasfiye etmek zorunda oldukları, borcun kısmen veya tamamen başkası tarafından üstlenilmesi, borç için kambiyo senedi verilmesi, ödeme planı yapılması veya benzeri yollara başvurulmasının bu madde anlamında tasfiye sayılmayacağı, bu süre içinde tasfiye gerçekleşmemişse, bu kişiler hakkında cezai müeyyide uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Konuyu örneklersek, anonim şirket ortağı Ali Bey’in şirkete 300.000 TL borcu bulunmaktadır. Ali Bey’in bu borcunu, şirkete 1 Temmuz 2015 tarihine kadar nakit olarak ödemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, Ali Bey cezai müeyyideyle karşılaşacaktır.

 17- YENİ TTK’ya göre; halka açık olmayan anonim şirketlerde de ortaklara kâr payı avansı ödenebilecek mi?

ESKİ TTK’ya göre, ortaklara kâr dağıtımı yapılabilmesi için, şirketin dönem sonunda kâr etmiş olması, Kanun gereği ayrılması gereken yedek akçelerin ayrılmış olması ve bu konuda da genel kurulca karar alınması gerekiyordu.

Bu kurala, halka açık anonim şirketler için Sermaye Piyasası Kanunu ile istisna getirilmiş ve dönem sonunda dağıtılacak kâra mahsuben üçer aylık dönemler halinde oluşan kârların avans olarak ortaklara dağıtılabilmesine olanak tanınmıştır.

Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca sadece halka açık anonim şirketlere tanınan bu imkân YENİ TTK ile halka açık olmayan anonim şirketlere de tanınmıştır. Böylece, bu şirketlerin ortakları da dönem sonunda oluşacak kârdan paylarına düşecek tutarları, dönem sonunu beklemeden avans olarak alabileceklerdir. Kâr payı avansı ödenmesine ilişkin esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca çıkarılacak bir tebliğle düzenlenecektir.

Kâr payı avansı ödenmesine yönelik uygulamayla esasen borçlanma yasağına istisna getirilmiştir. Çünkü, dönem içindeki faaliyetleri kârlı olan şirketler, ortaklarına dönem sonunu beklemeksizin paylarına düşecek olan kâr payının bir kısmını bölümler halinde avans olarak verebileceklerdir. Bu avans tutarı aslında ortaklara verilen bir borçtur. Avans tutarının, dönem sonunda oluşan ve dağıtılabilir kârdan fazla olması halinde ise fazlaya ilişkin tutarların, ortaklar tarafından şirkete iadesi gerekecektir.

 18- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu en az kaç kişiden oluşacaktır?

ESKİ TTK’ya göre yönetim kurulunun en az üç kişiden oluşması gerekirken, YENİ TTK ile bu sayı bire indirilmiştir. Dolayısıyla, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren yönetim kurulu bir kişiden oluşabileceği gibi daha fazla sayıdaki kişiden de meydana gelebilecektir.

 19- YENİ TTK’ya göre; pay sahibi (ortak) olmayan gerçek kişiler, yönetim kurulu üyeliğine seçilebilecekler mi?

ESKİ TTK’ya göre, ortak olmayan kişiler yönetim kurulu üyeliğine seçilebilmekte ancak bu kişilerin göreve başlayabilmeleri için şirkete ortak olmaları gerekmekteydi.

YENİ TTK ile şirket ortağı olmayan kişiler yönetim kurulu üyesi olarak seçilebilecek ve bu görevlerine de ortak olma şartını yerine getirmeden başlayabileceklerdir.

 20- YENİ TTK’ya göre, şirketin tüzel kişi pay sahipleri (ortakları) yönetim kurulu üyeliğine seçilebilecekler mi?

ESKİ TTK’ya göre, pay sahibi olan tüzel kişiler yönetim kurulu üyeliğine seçilememekte, fakat bunların temsilcisi olan gerçek kişiler yönetim kurulu üyesi seçilebilmekteydi.

YENİ TTK ile tüzel kişi pay sahiplerinin yönetim kurulu üyesi olarak seçilmelerine olanak tanınmıştır.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC İnşaat Anonim Şirketi, DEF Turizm Anonim Şirketi’nin pay sahibidir. ABC İnşaat AŞ, DEF Turizm AŞ’nin genel kurulu tarafından yönetim kurulu üyesi olarak seçilebilecektir. Yönetim kurulu üyesi seçilen ABC İnşaat AŞ, yönetim kurulu toplantılarına kendi adına katılacak olan gerçek kişiyi kendisi belirleyecek, bu kişiyi de istediği zaman değiştirebilecektir.

 21- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu üyeliğine seçilecek kişilerin hangi şartları taşımaları gereklidir?

YENİ TTK’ya göre, yönetim kurulu üyeliğine seçilecek gerçek kişiler ile tüzel kişi adına toplantılara katılacak olan gerçek kişinin tam ehliyetli olması gerekmektedir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile YENİ TTK’nın konumuza ilişkin hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yönetim kuruluna seçilecek kişilerin aşağıdaki şartları taşımaları gerekmektedir.

1- Ayırt etme gücüne sahip olması (Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıfl ığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmaması)

2- Ergin olması (18 yaşını doldurmuş olması veya evlenme ya da mahkeme kararıyla ergin kılınmış olması)

3- Kısıtlı olmaması

4- İfl asına karar verilmemiş olması

Türk Medeni Kanunu’na göre, aşağıdaki durumların varlığı halinde ergin olan bir kişinin ehliyeti kısıtlanmaktadır.

1- Akıl hastalığı veya akıl zayıfl ığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanmaktadır.

2- Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanmaktadır.

3- Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanmaktadır.

4- Yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilmektedir.

 22- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu üyeliğine seçilecek kişilerin yüksek öğrenim görmüş olmaları zorunlu mudur?

YENİ TTK’ya göre, yönetim kurulu üyelerinin en az dörtte birinin yüksek öğrenim görmüş olması gerekmektedir. Tek üyeli yönetim kurullarında ise bu zorunluluk aranmayacaktır.

2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 3 üncü maddesine göre, yükseköğretim; milli eğitim sistemi içinde, ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yılı kapsayan her kademedeki eğitimin ve öğretimin tümü şeklinde; ön lisans da ortaöğretim yeterliliklerine dayalı, en az iki yıllık bir programı kapsayan nitelikli insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan veya lisans öğretiminin ilk kademesini teşkil eden yükseköğretim şeklinde tanımlanmıştır.

Dolayısıyla, yönetim kurulu üyeliğine seçilebilecek kişilerin yüksek öğrenim görmüş olma şartını yerine getirmiş sayılabilmeleri için en az ön lisans düzeyinde eğitim veren yükseköğretim kurumlarını bitirmiş olmaları bir başka deyişle ön lisans diplomasına sahip olmaları gerekmektedir.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu bir kişi ise bu kişinin yükseköğrenimli olması gerekmemektedir. Bu şirketin yönetim kurulu 4 kişi ise bu durumda 4’ün, ¼’ü, 1 olduğundan en az 1 kişinin yükseköğrenimli olması gerekmektedir.

 

23- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu bir kişiden oluşuyorsa bu kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması zorunlu mudur?

YENİ TTK’ya göre, yönetim kurulu bir kişiden oluşuyorsa bu kişinin yerleşme yerinin Türkiye’de olması ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması şarttır. Eğer yönetim kurulu birden fazla kişiden oluşuyor ise temsile yetkili en az bir üyenin de yerleşim yerinin Türkiye’de olması ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekmektedir.

24- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu üyeleri en çok kaç yıl görev yapmak üzere seçilebileceklerdir?

ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK’da da yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebileceklerdir. Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa görev süresi sona eren kişiler tekrar yönetim kurulu üyeliğine seçilebileceklerdir.

 25- YENİ TTK’ya göre; esas sözleşmeyle atanan veya genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyeliğine seçilen kişiler görevden alınabilir mi?

YENİ TTK’ya göre, yönetim kurulu üyeleri ister esas sözleşmeyle atanmış olsunlar ister genel kurul kararıyla seçilmiş olsunlar, gündemde görevden alınmaya yönelik madde bulunsun veya gündemde bu yönde madde bulunmamakla birlikte haklı bir sebebin varlığı halinde genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilecekledir.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu üyeleri esas sözleşmeyle 3 yıl süreyle görev yapmak üzere atanmışlardır. Bu kişiler, genel kurul gündeminde madde olması veya madde olmasa dahi haklı bir sebebin varlığı halinde (yolsuzluk yapmaları, birçok şirkette üyelik sebebiyle görevin ifasında güçlük gibi) genel kurul kararıyla görevden alınabileceklerdir.

 26- YENİ TTK yürürlüğe girdiğinde, görevde olan yönetim kurulu üyeleri bu görevlerine devam edebilecekler mi?

6103 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinde; YENİ TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin, görevden alınmaları veya yönetim kurulu üyeliğinin başka bir sebeple boşalması hâli hariç, sürelerinin sonuna kadar görevlerine devam edecekleri, ancak, tüzel kişinin temsilcisi olarak yönetim kurulu üyesi seçilmiş bulunan gerçek kişinin, YENİ TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde istifa edeceği, onun yerine tüzel kişinin ya da başkasının seçilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu 4 kişiden oluşmaktadır ve bu kişiler şirketin 20 Mart 2012 tarihli genel kurul toplantısında 3 yıl süreyle görev yapmak üzere seçilmişlerdir. Bu kişilerin hiçbiri yükseköğrenimli değildir. Bu durumda, seçilen kişiler görevlerine 21 Mart 2015 tarihine kadar devam edebileceklerdir. Seçilen yönetim kurulu üyelerinden bir veya birkaçı şirketin tüzel kişi ortaklarını temsilen seçilmiş iseler bu durumda bu kişilerin 1 Ekim 2012 tarihine kadar istifa etmeleri gerekmektedir. İstifa suretiyle boşalan kişilerin yerine de şirket genel kurulunca ya şirket ortağı olan tüzel kişi ya da başkaları seçilmelidir.

 27- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulunca bir karar alınabilmesi için en az kaç üyenin toplantıda hazır olması ve en az kaç üyenin aynı yönde oy kullanması gerekmektedir?

ESKİ TTK’ya göre, yönetim kurulunun bir karar verebilmesi için, üyelerin en az yarısından bir fazlasının toplantıda hazır olması ve kararların da toplantıya katılan üyelerin çoğunluğuyla alınması gerekiyordu.

YENİ TTK’ya göre, esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanıp, kararlarını da toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alabilecektir.

Konuyu örneklemek gerekirse; ESKİ TTK’ya göre, 5 kişiden oluşan yönetim kurulu en az 4 kişiyle (5÷2=2,5 +1=3,5 » 4) toplanabilecek ve en az 3 kişinin aynı yöndeki oyuyla karar alabilecek iken YENİ TTK’ya göre, en az 3 kişiyle (5÷2=2,5 » 3) toplanabilecek ve en az 2 kişinin aynı yöndeki oyuyla karar alabilecektir.

Oylarda eşitlik olması durumunda konu gelecek toplantıya bırakılacak, ikinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılacaktır. Örneğin, 4 kişiden oluşan yönetim kurulu, şirkete ait bir taşıtın satılması konusunu görüşmek üzere toplanmışlar ve 2 üye taşıtın satılması, 2 üye de taşıtın satılmaması yönünde oy kullanmış ise bu konuda karar alınmayacak ve konu gelecek toplantıya bırakılacaktır. İkinci toplantıda, 3 kişi taşıtın satılması yönünde oy kullanırsa taşıt satılabilecek yine eşitlik olması halinde taşıtın satılmasına yönelik öneri reddedilmiş olacak bir başka deyişle taşıt satışı yapılamayacaktır.

28- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu toplantıları elektronik ortamda yapılabilecek mi?

YENİ TTK’ya göre, esas sözleşmede düzenlenmiş olmak kaydıyla, yönetim kurulu toplantıları tüm üyelerin bu toplantıya elektronik ortamda katılmaları veya bazı üyelerin fiziken mevcut oldukları toplantılara diğer üyelerin elektronik ortamda katılımıyla da icra edilebilecektir. Böylece, yönetim kurulu üyeleri fiziki olarak bir araya gelmeden de toplantı yapıp karar alabileceklerdir. Bu toplantılarda alınan kararların geçerli olabilmesi için de 27.soruda yer verilen çoğunlukların sağlanması gerekmektedir.

 29- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu üyeleri toplantılara vekil aracılığıyla katılabilecekler mi, toplantılarda birbirlerini temsilen oy kullanabilecekler mi?

ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK’ya göre de yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen toplantılarda oy kullanamayacaklar ve toplantılara da vekil aracılığıyla katılamayacaklardır. Bir başka deyişle, yönetim kurulu üyelerinin gerek fiziki gerekse de elektronik ortamda yapılacak toplantılara bizzat katılmaları ve oylarını da bizzat kullanmaları gerekmektedir.

 30- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu üyeleri şirketin iş ve işlemleriyle ilgili bilgi alma ve inceleme yapma haklarını nasıl kullanabileceklerdir?

YENİ TTK’ya göre, her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında yönetim kurulu toplantısında;

1- Bilgi isteyebilecek,

2- Soru sorabilecek,

3- İnceleme yapabilecektir.

Her üye, yönetim kurulu toplantısında; herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesini, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesini ve tartışılmasını ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınmasını talep edebilecektir.

Yine, her bir üye, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerin ve komitelerin yönetim kurulu toplantılarında hazır bulunmalarını, bilgi sunmalarını ve sorulan sorulara cevap vermelerini isteyebilecektir.

Ayrıca, her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilecek ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını da isteyebilecektir.

 31- YENİ TTK’ya göre; bilgi alma ve inceleme yapma hakkı, yönetim kurulunun diğer üyelerince engellenen yönetim kurulu üyesi ne yapmalıdır?

Şirketin iş ve işlemleriyle ilgili olarak bilgi alma ve inceleme yapma hakkı engellenen yönetim kurulu üyesi, bu haklarını kullanabilmek için şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilecektir.

Yapılan başvuru, mahkemece dosya üzerinden incelenecek ve karara bağlanacaktır. Mahkemenin konu hakkındaki kararı kesindir.

 32- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu üyelerinin mali hakları nelerdir?

YENİ TTK’ya göre, yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilecektir.

 

33- YENİ TTK’ya göre; yönetim kurulu üyeleri veya bunların yakınları şirkete borçlanabilirler mi?

YENİ TTK’ya göre;

1- Yönetim Kurulu üyelerinin,

2- Yönetim Kurulu üyelerinin, alt ve üst soyundan birisinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarının,

3- Yönetim Kurulu üyelerinin veya bunların alt ve üst soyundan birisinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarının ortağı oldukları şahıs şirketleri ve en az yüzde yirmisine katıldıkları sermaye şirketlerinin, şirkete nakit veya ayın olarak borçlanmaları yasaklanmıştır. Ayrıca, bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz.

Anılan yasağa aykırı davranan yönetim kurulu üyeleri ile bunların yakınları hakkında en az 6.000 TL en fazla da 73.000 TL tutarında adli para cezası uygulanacaktır.

 

34- Genel kurul tarafından seçilen ve şirketi denetleyen murakıplar

YENİ TTK ile kaldırıldı mı?

ESKİ TTK’ya göre, anonim şirketin işlemleri, genel kurul tarafından şirket ortağı olan veya olmayanlar arasından seçilen en az bir, en çok da beş kişiden oluşan murakıplarca denetleniyordu.

YENİ TTK, bu denetim sistemini dolayısıyla da bu denetimi yerine getirmek üzere genel kurulca şirket ortağı olan veya olmayanların murakıp olarak seçilmesine ilişkin düzenlemeleri yürürlükten kaldırmış ve anonim şirketlerin konusunda uzman kişilerce denetlenmesini hüküm altına alarak anonim şirketleri bağımsız denetim kapsamına almıştır.

 

35- Bağımsız denetim nedir?

Anonim şirketin finansal tablolarının ve diğer finansal bilgilerinin gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığının tespit edilebilmesi için şirkete ait defter, kayıt ve belgelerin incelenmesidir.

Örneğin, şirket bilançosunda; kasada 100.000 TL, Bankalarda 500.000 TL olduğu ve şirketin de 1.000.000 TL kâr ettiği bilgileri yer alıyor ise bu bilgilerin doğruluğu ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, bağımsız denetim kapsamında incelenecektir.

 

36- Anonim şirketin bağımsız denetimi kim veya kimler tarafından yerine getirilecektir?

Anonim şirketin bağımsız denetimi, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren bir veya birden fazla bağımsız denetçi ya da bağımsız denetim kuruluşu tarafından yerine getirilecektir. Bağımsız denetçiler veya bağımsız denetim kuruluşu şirket genel kurulunca seçilecektir.

 

37- Kimler bağımsız denetçi olabilecektir?

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca, bağımsız denetim yapmak üzere yetkilendirilen Yeminli Mali Müşavirler veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler bağımsız denetçi olarak görev yapabileceklerdir. Yetkilendirilen kişiler, Kurumun internet sitesinden ilan edileceklerdir.

 

38- Bağımsız denetim kuruluşu nedir?

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca, bağımsız denetim yapmak üzere yetkilendirilen sermaye şirketleri, bağımsız denetim kuruluşudur. Bu kuruluşlar da Kurumun internet sitesinde ilan edileceklerdir.

 

 

39- ESKİ TTK’ya göre seçilen murakıpların görevleri hangi tarihte sona erecektir?

ESKİ TTK’ya göre seçilmiş olan murakıpların görevleri, YENİ TTK uyarınca bağımsız denetçinin veya bağımsız denetim kuruluşunun şirket genel kurulunca seçilmesiyle birlikte sona erecektir. Bağımsız denetçinin de en geç 1 Mart 2013 tarihine kadar seçilmesi zorunludur.

Konuyu örneklemek gerekirse, YENİ TTK’ya göre şirketi denetleyecek bağımsız denetçi 31 Ocak 2013 tarihinde seçilmiş ise ESKİ TTK’ya göre seçilmiş olan murakıp veya murakıpların görevleri bu tarih itibariyle sona erecektir.

 

40- Hangi anonim şirketler, bağımsız denetimlerini yaptırmak üzere bir bağımsız denetim kuruluşunu seçmek zorundadırlar?

Halka açık anonim şirketler, bankalar, sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, finansal kiralama şirketleri, varlık yönetim şirketleri, emeklilik fonları, ihraççılar ve sermaye piyasası kurumları ile faaliyet alanları, işlem hacimleri, istihdam ettikleri çalışan sayısı ve benzeri ölçütlere göre önemli ölçüde kamuoyunu ilgilendirdiği için Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca kamu yararını ilgilendiren kuruluş olarak değerlendirilen anonim şirketlerin bağımsız denetimi, bağımsız denetim kuruluşunca yerine getirilecektir.

Yukarıda sayılan anonim şirketler dışında kalan anonim şirketler ise bağımsız denetimlerini yaptırmak üzere Kurum tarafından yetkilendirilmiş bir bağımsız denetim kuruluşunu seçebilecekleri gibi yine Kurumca bağımsız denetim yapmak üzere yetkilendirilmiş olan bir veya birden fazla Yeminli Mali Müşaviri ya da Serbest Muhasebeci Mali Müşaviri de bağımsız denetçi olarak seçebileceklerdir.

 

41- Bağımsız denetçi veya bağımsız denetim kuruluşu tarafından neler denetlenecektir?

Anonim şirketin; a) Finansal tabloları (1- Bilanço, 2-Gelir Tablosu, 3- Nakit Akış Tablosu, 4- Özkaynak Değişim Tablosu ve 5-Dipnotlar), b) Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu ve c) Riskin Erken Saptanması ve Yönetimi Sisteminin işleyişi denetlenecektir.

 

42- Bağımsız denetçi veya bağımsız denetim kuruluşunca finansal tabloların denetimi sonucunda düzenlenecek rapor, hangi hususlara ilişkin açıklamaları içerecektir?

Finansal tabloların denetimi sonucunda düzenlenecek rapor;

1) Defter tutma düzeninin ve finansal tabloların Kanun ile esas sözleşmenin finansal raporlamaya ilişkin hükümlerine uygun olup olmadığını,

2) Yönetim kurulunun bağımsız denetçi tarafından denetim kapsamında istenen açıklamaları yapıp yapmadığını ve belgeleri verip vermediğini,

3) Defterlerin öngörülen hesap planına uygun tutulup tutulmadığını,

4) Finansal tabloların, Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde, şirketin malvarlığı, finansal ve kârlılık durumunun resmini gerçeğe uygun olarak ve dürüst bir şekilde yansıtıp yansıtmadığını, açıkça ifade edecektir. Hazırlanan rapor imzalandıktan sonra yönetim kuruluna sunulacaktır.

 

43- Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporunun denetimi sonucunda düzenlenecek rapor hangi hususlara ilişkin açıklamaları içerecektir?

Raporda; yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu içinde yer alan finansal bilgilerin, denetlenen finansal tablolar ile tutarlı olup olmadığına ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığına ilişkin açıklamalara yer verilecektir.

YENİ TTK’ya göre, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun aşağıdaki unsurları içermesi gerekmektedir:

1- Şirketin, o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile finansal durumu; doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtılacaktır.

2- Şirketin finansal durumu, finansal tablolara göre değerlendirilecektir.

3- Şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere açıkça işaret edilecektir.

4- Faaliyet yılının sona ermesinden sonra şirkette meydana gelen ve özel önem taşıyan olaylar meydana gelmiş ise bunlar belirtilecektir.

5- Şirketin araştırma ve geliştirme çalışmalarının neler olduğu gösterilecektir.

6- Yönetim Kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilere ödenen ücret, prim, ikramiye gibi malî menfaatler, ödenekler, yolculuk, konaklama ve temsil giderleri, aynî ve nakdi imkânlar, sigortalar ve benzeri teminatlar bu raporda belirtilecektir.

Konuyu örneklemek gerekirse; yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunda, şirketin zararı 500.000 TL, satışları 2.000.000 TL, yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretler 100.000 TL olarak gösterilmiş ise bağımsız denetçi bu tutarların finansal tablolarla uygun olup olmadığını raporunda belirtecektir.

 

44- Riskin Erken Saptanması ve Yönetimi Sisteminin, denetimi sonucunda düzenlenecek rapor hangi hususlara ilişkin açıklamaları içerecektir?

YENİ TTK’ya göre; pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhal kurulacaktır. Kurulan komite ilk raporunu, kurulmasını izleyen ayın sonunda verecektir.

Komite, yönetim kuruluna her iki ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirecektir ve varsa tehlikelere işaret ederek, çareleri gösterecektir. Bu Rapor bağımsız denetçiye de yollanacaktır.

Bağımsız denetçi raporunda; yönetim kurulu tarafından, şirketi tehdit eden veya edebilecek nitelikteki riskleri zamanında belirlemeye uygun bir sistem kurulup kurulmadığını, kurulmuşsa bu sistemin yapısını ve uygulamalarını açıklayacaktır.

 

45- YENİ TTK’ ya göre; bağımsız denetçi hangi sürede seçilmek zorundadır?

YENİ TTK’ya göre, bağımsız denetçinin her faaliyet dönemi için ve her faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar seçilmesi şarttır. Seçimden sonra, yönetim kurulu, gecikmeksizin denetleme görevini hangi bağımsız denetçiye verdiğini ticaret siciline tescil ettirecek ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile internet sitesinde ilân edecektir.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC Anonim Şirketi, kamu yararını ilgilendiren bir kuruluş ise (banka, halka açık anonim şirket, sigorta şirketi gibi) ve faaliyet dönemi 31/12/2013 tarihinde sona eriyorsa, bir bağımsız denetim kuruluşunu en geç 1/4/2014 tarihine kadar yapacağı genel kurul toplantısında seçecek, kamu yararını ilgilendiren kuruluş değil ise bir bağımsız denetim kuruluşunu ya da bir veya birden fazla bağımsız denetçiyi yine 1/4/2014 tarihine kadar yapacağı genel kurul toplantısında seçecektir.

 

46- Bağımsız denetçi, anonim şirket genel kurulunca faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar seçilmemiş ise bağımsız denetçi kim tarafından atanacaktır?

YENİ TTK’ya göre, bağımsız denetçi, faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar seçilmemiş ise bu durumda bağımsız denetçi, yönetim kurulunun, her bir yönetim kurulu üyesinin veya herhangi bir pay sahibinin istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi tarafından atanacaktır. Mahkemenin bağımsız denetçi atanmasına ilişkin kararı kesindir.

47- Seçilen bağımsız denetçi, hangi şartların varlığında görevinden ayrılabilecektir?

Anonim şirket genel kurulunca, bağımsız denetim yapmak üzere seçilen bağımsız denetçi ancak haklı bir sebebin varlığı halinde (ücretinin ödenmemesi, gerekli bilgi ve belgelerin verilmemesi gibi) veya hakkında görevden alınma davası açılması halinde görevinden ayrılabilecektir.

 

48- Bağımsız denetçiler veya bağımsız denetim kuruluşları hangi hallerin varlığında, anonim şirket genel kurulunca bağımsız denetim yapmak için seçilemeyeceklerdir?

Bağımsız denetçiler veya bağımsız denetim kuruluşu ve bunun ortaklarından biri ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler;

A) Denetlenecek şirkette pay sahibiyse;

B) Denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa;

C) Denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir ticarî işletmenin kanunî temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek şirketin yönetim kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan biri, eşi veya üçüncü derece dâhil, üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısımı ise;

D) Denetlenecek şirketle bağlantı hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa;

E) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa;

F) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için (E) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanunî temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise;

G) (A) ilâ (F) bentlerinde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,

H) Son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa, şirket genel kurulunca bağımsız denetçi olarak seçilemeyeceklerdir.

Bir bağımsız denetleme kuruluşunun, bir şirketin denetlenmesi için görevlendirdiği denetçi yedi yıl arka arkaya o şirket için denetleme raporu vermişse, o denetçi en az iki yıl için değiştirilecektir.

Bağımsız denetçi, denetleme yaptığı şirkete, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet veremeyecek ve bunu bir yavru şirketi aracılığıyla da yapamayacaktır.

 

49- YENİ TTK’ya göre; bağımsız denetim sırasında yönetim kurulu üyelerinin yükümlülükleri nelerdir?

Şirket yönetim kurulu;

1- Finansal tabloları ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu düzenlettirip onaylayarak, gecikmeksizin, bağımsız denetçiye verecektir.

2- Yönetim Kurulu, şirketin defterlerinin, yazışmalarının, belgelerinin, varlıklarının, borçlarının, kasasının, kıymetli evrakının, envanterinin incelenerek denetlenebilmesi için denetçiye gerekli imkânları sağlayacaktır.

 

50- YENİ TTK’ya göre; bağımsız denetim sırasında bağımsız denetçinin yetkileri nelerdir?

YENİ TTK’ya göre, bağımsız denetçi; şirketin defterlerinin, yazışmalarının, belgelerinin, varlıklarının, borçlarının, kasasının, kıymetli evrakının ve envanterinin incelenmesi için anılan belgelerin kendisine ibrazını, özenli bir denetim için gerekli olan tüm bilgilerin kendisine verilmesini ve işlemlere dayanak oluşturan belgelerin tarafına sunulmasını istemeye yetkilidir.

 

51- Bağımsız denetçiler denetim sonucunda kaç tür görüş yazısı düzenleyeceklerdir?

Bağımsız denetçiler;

– Şirketin finansal tablolarının doğru olduğunu, malvarlığı ile finansal duruma ve kârlılığa ilişkin resmin gerçeğe uygun bulunduğunu ve tabloların bunu dürüst bir şekilde yansıttığı sonucuna ulaştıklarında “OLUMLUGÖRÜŞ”,

– Finansal tabloların şirketin yetkili kurullarınca düzeltilebilecek aykırılıklar içerdiği ve bu aykırılıkların tablolarda açıklanmış sonuca etkilerinin kapsamlı ve büyük olmadığı durumlarda “SINIRLANDIRILMIŞ OLUMLU GÖRÜŞ”,

– Şirketin finansal tablolarının doğru olmaması, malvarlığı ile finansal duruma ve kârlılığa ilişkin resmin gerçeğe uygun bulunmaması halinde ise “OLUMSUZ GÖRÜŞ”, vereceklerdir.

Şirket defterlerinde, denetlemenin uygun bir şekilde yapılmasına ve sonuçlara varılmasına olanak vermeyen ölçüde belirsizliklerin bulunması veya şirket tarafından denetlenecek hususlarda önemli kısıtlamaların yapılması hâlinde bağımsız denetçi görüş vermekten kaçınabilecektir.

 

52- Bağımsız denetçi tarafından, sınırlı olumlu veya olumsuz görüş verilmesi ya da görüş verilmesinden kaçınılması durumunda hangi işlemler yapılacaktır?

Olumsuz görüş yazılan veya görüş verilmesinden kaçınılan durumlarda genel kurul, söz konusu finansal tablolara dayanarak, özellikle açıklanan kâr veya zarar ile doğrudan veya dolaylı bir şekilde ilgili olan bir karar alamayacaktır. Bu hâllerde yönetim kurulu, görüş yazısının kendisine teslimi tarihinden itibaren dört iş günü içinde, genel kurulu toplantıya çağıracak ve görevinden toplantı gününde geçerli olacak şekilde istifa edecektir.

Genel kurul yeni bir yönetim kurulu seçecek ve yeni yönetim kurulu altı ay içinde, kanuna, esas sözleşmeye ve standartlara uygun finansal tablolar hazırlatıp, bunları denetleme raporu ile birlikte genel kurula sunacaktır. Sınırlı olumlu görüş verilen hâllerde genel kurul, gerekli önlemleri ve düzeltmeleri de karara bağlayacaktır.

 

53- Şirket ile bağımsız denetçi arasında ortaya çıkan görüş ayrılıkları nasıl giderilecektir?

Şirket ile bağımsız denetçi arasında şirketin yılsonu hesaplarına, finansal tablolarına ve yönetim kurulunun faaliyet raporuna ilişkin, ilgili kanunun, idarî tasarrufun veya esas sözleşme hükümlerinin yorumu veya uygulanması konusunda görüş ayrılıkları çıkarsa, yönetim kurulunun veya bağımsız denetçinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi dosya üzerinden inceleme yaparak görüş ayrılığını giderecektir. Mahkemenin verdiği karar kesindir. Dava giderleri şirket tarafından ödenecektir.

 

 

54- Bağımsız denetçilerin sorumlulukları nelerdir?

Bağımsız denetçiler, kanunî görevlerini yerine getirmede kusurlu hareket ederlerse hem şirkete hem pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumlu olacaklardır.

Bağımsız denetçiler ile bağımsız denetim kuruluşunun denetleme yapmasına yardımcı olan temsilcileri, denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlüdürler. Faaliyetleri sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili olan iş ve işletme sırlarını izinsiz olarak kullanamazlar. Kasten veya ihmâl ile yükümlerini ihlâl edenler şirkete ve zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karşı sorumludurlar. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinde ihmâli bulunan kişiler hakkında, verdikleri zarar sebebiyle, her bir denetim için yüzbin Türk Lirasına, pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde ise üçyüzbin Türk Lirasına kadar tazminata hükmedilebilecektir.

Sır saklama yükümlülüğünü ihlal eden veya gerçeğe aykırı rapor düzenleyen bağımsız denetçiler ayrıca Türk Ceza Kanunu uyarınca cezalandırılacaklardır.

 

55- Anonim şirket tarafından bağımsız denetim yaptırılmamasının sonuçları nelerdir?

Bağımsız denetçi tarafından denetlenmemiş olan finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş sayılacaktır.

 

56- YENİ TTK’ya göre; olağan genel kurul toplantılarının hangi süre içinde yapılması gerekmektedir?

ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK’ya göre de olağan genel kurul toplantısının her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması gerekmektedir. Şirketin faaliyet dönemi 31 Aralık tarihinde sona eriyorsa, olağan genel kurul toplantısının en geç izleyen faaliyet yılının 31 Mart tarihine kadar yapılması gerekmektedir.

Yine, ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK uyarınca da genel kurul gerektiğinde olağanüstü toplanabilecektir.

 

57- Şirket pay sahipleri (ortakları) genel kurul toplantılarına katılmak zorunda mıdır?

ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK’da da ortakların genel kurul toplantılarına katılmaları onlara tanınan bir hak olup ortakların genel kurul toplantılarına katılmak gibi bir yükümlülükleri bulunmamaktadır. Ancak, YENİ TTK uyarınca, murahhas üyeler (şirket yönetiminin kısmen veya tamamen devredildiği yönetim kurulu üyeleri) ile en az bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında bulunması şarttır. Ayrıca, bağımsız denetçi ile kendilerini ilgilendiren konularda işlem denetçilerinin de genel kurul toplantısında hazır bulunmaları gerekmektedir.

 

58- Anonim şirket genel kurul toplantılarına, Bakanlık Komiseri (Bakanlık Temsilcisi) katılması uygulaması YENİ TTK uyarınca da devam edecek midir?

ESKİ TTK’ya göre, anonim şirket genel kurul toplantısında alınan kararların geçerli olabilmesi için toplantıya Bakanlık Komiserinin katılması ve toplantı tutanağının da bu kişi tarafından imzalanması gerekiyordu.

Bu zorunluluk, kuruluşlarına Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca izin verilen anonim şirketler için devam edecek, bu şirketler dışında kalan şirketlerde hangi durumların varlığı halinde genel kurul toplantılarına Bakanlık Komiseri (Bakanlık Temsilcisi) katılacağı Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte düzenlenecektir.

 

 

59- YENİ TTK’ya göre, pay sahipleri (ortaklar) şirket ortağı olmayan bir kişiyi genel kurul toplantısında kendilerini temsilen görevlendirebilecekler mi?

ESKİ TTK’ya göre; ortaklar, genel kurul toplantılarındaki oylarını, bizzat katılarak, şirket ortaklarından birini temsilci tayin ederek veya esas sözleşmede aksine hüküm yoksa şirket ortağı olmayan birini de temsilci belirleyerek kullanabiliyorlardı. Şirket ortağı olmayan kişinin genel kurul toplantısına temsilci olarak katılabilmesi için ise esas sözleşmede aksine hüküm olmaması gerekiyordu. Bir başka deyişle, esas sözleşmeyle, şirket ortağı olmayan bir kişinin temsilci olarak genel kurul toplantısına katılması yasaklanabiliyordu. YENİ TTK ile esas sözleşmeyle getirilebilen bu yasak kaldırılmıştır.

 

60- YENİ TTK’ya göre; genel kurul toplantısında bilgi alma veya inceleme istemleri karşılanmayan pay sahipleri (ortaklar) hangi mercie başvurabileceklerdir?

YENİ TTK’ya göre; pay sahipleri (ortaklar) genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; bağımsız denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebileceklerdir. Verilecek bilgilerin, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olması gerekir. Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir. Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen veya ertelenen pay sahipleri, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabileceklerdir.

 

61- YENİ TTK’ya göre; azlığın belli konuların incelenmesi amacıyla özel denetçi atanmasına yönelik talebi genel kurulca reddedilirse bu durumda hangi mercie başvuru yapılabilecektir?

YENİ TTK’ya göre; genel kurul özel denetim istemini reddederse, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebileceklerdir.

Dilekçe sahiplerinin; kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde özel denetçi atanacaktır.

 

62- YENİ TTK’da, genel kurulun yetkilerinde ve görevlerinde değişiklik yapılmış mıdır?

ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK’da da; a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi, b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları, c) Kanunda öngörülen istisnalar dışında bağımsız denetçinin ve işlem denetçilerinin seçimi ile görevden alınmaları (ESKİ TTK’da murakıpların seçimi genel kurula bırakılmıştı), d) Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması ve e) Kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin feshine karar verilmesi, genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

ESKİ TTK’dan farklı olarak YENİ TTK ile önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı yetkisi ve görevi de genel kurulun devredilemeyecek görevleri ve yetkileri içine alınmış böylece önemli miktardaki şirket varlığının yönetim kurulu kararıyla satılabilmesine ilişkin uygulamaya son verilmiştir.

63- YENİ TTK’da, genel kurulun toplantıya çağrılma şekline ilişkin değişiklik yapılmış mıdır?

ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK uyarınca da, genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılacaktır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılacaktır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilecektir.

YENİ TTK ile çağrı şekline getirilen tek değişiklik, çağrı ilanının ayrıca şirketin internet sitesinde de ilan ettirilecek olmasıdır.

 

64- Şirketin tek bir pay sahibi (ortağı) varsa bu durumda genel kurul toplantısı nasıl yapılacaktır?

YENİ TTK ile anonim şirketlerin tek kişiyle kurulabilmesine olanak tanınmıştır. Şirketin tek pay sahibi varsa bu durumda çağrı şekline uyulmadan genel kurul toplantısı yapılabilecek ve bu tek kişi tarafından genel kurula ait tüm yetki ve görevler kullanılabilecektir. Eğer şirketin kuruluşu Bakanlığın iznine tabi ise bu toplantıya Bakanlık Temsilcisi de katılacaktır. Genel kurul kararlarının geçerli olabilmesi için de yazılı olması şarttır.

 

65- YENİ TTK uyarınca çağrı merasimine uyulmadan genel kurul toplantısı yapılabilecek midir?

ESKİ TTK’ya göre, bütün payların sahipleri (ortaklar) veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanıp karar alabiliyorlardı.

Aynı sistem, YENİ TTK ile de sürdürülmüştür. Ancak, genel kurulun karar alabilmesi için tüm ortakların toplantı sürecinde toplantıda bulunmaları gerekmektedir. Örneğin, anonim şirketin 3 ortağı varsa bunların veya temsilcilerinin toplantı sürecinde bir arada olmaları zorunludur. Ortaklardan veya temsilcilerden biri toplantının devamı sırasında toplantıdan ayrılırsa genel kurul karar alabilme yeteneğini kaybedecektir.

 

66- YENİ TTK’ya göre; sermaye artırımının, sermayenin azaltılmasının ve menkul kıymet ihracının işlem denetçilerince incelenmesi zorunlu mudur?

YENİ TTK’ya göre, anonim şirketin kuruluş işlemlerinde olduğu gibi sermayenin artırılmasına, azaltılmasına ve menkul kıymet ihracına ilişkin işlemlerin Kanuna uygun olup olmadığının işlem denetçileri tarafından incelenmesi gerekmektedir.

 

67- YENİ TTK’ya göre; anonim şirketler genel kurul toplantılarını elektronik ortamda yapabilecekler mi?

Anonim şirketler genel kurul toplantılarını elektronik ortamda yapabileceklerdir. Elektronik ortamda yapılacak genel kurul toplantılarına ilişkin usul ve esaslar çıkarılacak tüzükte düzenlenecektir.

 

68- YENİ TTK’ya göre; anonim şirketlerin internet sitesi kurmaları zorunlu mudur?

YENİ TTK’ya göre; her anonim şirket bir internet sitesi açmak, şirketin internet sitesi zaten mevcutsa bu sitenin belli bir bölümünü aşağıdaki hususların yayımlanmasına özgülemek zorundadır. Yayımlanacak içeriklerin başlıcaları şunlardır:

a) Şirketçe kanunen yapılması gereken ilanlar.

b) Pay sahipleri ile ortakların menfaatlerini koruyabilmeleri ve haklarını bilinçli kullanabilmeleri için görmelerinin ve bilmelerinin yararlı olduğu belgeler, bilgiler, açıklamalar.

c) Yönetim ve müdürler kurulu tarafından alınan; rüçhan, değiştirme, alım, önerilme, değişim oranı, ayrılma karşılığı gibi haklara ilişkin kararlar; bunlarla ilgili bedellerin nasıl belirlendiğini gösteren hesapların dökümü.

d) Değerleme raporları, kurucular beyanı, payların halka arz edilmesine dair taahhütler, bunlara ait teminatlar ve garantiler; ifl asın ertelenmesine veya benzeri konulara ilişkin karar metinleri; şirketin kendi paylarını iktisap etmesi hakkındaki genel kurul ve yönetim kurulu kararları, bu işlemlerle ilgili açıklamalar, bilgiler, belgeler.

e) Ticaret şirketlerinin birleşmesi, bölünmesi, tür değiştirmesi hâlinde, ortakların ve menfaat sahiplerinin incelemesine sunulan bilgiler, tablolar, belgeler; sermaye artırımı, azaltılması dâhil, esas sözleşme değişikliklerine ait belgeler, kararlar; imtiyazlı pay sahipleri genel kurulu kararları, menkul kıymet çıkarılması gibi işlemler dolayısıyla hazırlanan raporlar.

f ) Genel kurullara ait olanlar dâhil her türlü çağrılara ait belgeler, raporlar, yönetim kurulu açıklamaları.

g) Şeffaflık ilkesi ve bilgi toplumu açısından açıklanması zorunlu bilgiler.

h) Bilgi alma kapsamında sorulan sorular, bunlara verilen cevaplar, diğer kanunlarda pay sahiplerinin veya ortakların aydınlatılması için öngörülen hususlar.

ı) Finansal tablolar, kanunen açıklanması gerekli ara tablolar, özel amaçlarla çıkarılan bilançolar ve diğer finansal tablolar, pay ve menfaat sahipleri bakımından bilinmesi gerekli finansal raporlamalar, bunların dipnotları ve ekleri.

i) Yönetim kurulunun yıllık raporu, kurumsal yönetim ilkelerine ne ölçüde uyulduğuna ilişkin yıllık değerlendirme açıklaması; yönetim kurulu başkan ve üyeleriyle yöneticilere ödenen her türlü paralar, temsil ve seyahat giderleri, tazminatlar, sigortalar ve benzeri ödemeler.

j) Denetçi, özel denetçi, işlem denetçisi raporları.

k) Yetkili kurul ve bakanlıkların konulmasını istedikleri, pay sahiplerini ve sermaye piyasasını ilgilendiren konulara ilişkin bilgiler.

 

69- YENİ TTK’ya göre; internet sitesi kurma yükümlülüğü hangi tarihte uygulamaya girecektir?

Anonim şirketlerin internet sitesini kurmaya ilişkin yükümlülükleri, 1 Temmuz 2013 tarihinde uygulamaya girecektir. Bir başka deyişle, her anonim şirket en geç bu tarihe kadar internet sitesini kuracaktır.

Söz konusu yükümlülüğün kasıtlı olarak yerine getirilmemesi halinde ise şirket yönetim kurulu üyeleri cezai müeyyideyle karşılaşabileceklerdir.

 

70- YENİ TTK’ya göre; limited şirketin kurulabilmesi için en az kaç kişi gereklidir?

Limited şirket, bir veya birden fazla gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulabilecektir. ESKİ TTK’ya göre, limited şirket kurulabilmesi için en az iki kurucunun olması gerekirken, YENİ TTK ile bu sayı bire indirilmiştir. Bu bir kişi, gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilecektir. Ancak, ortak sayısı ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK uyarınca da 50’den fazla olamayacaktır.

 

71- YENİ TTK’ya göre; limited şirketin sermayesi asgari kaç Türk Lirası olmalıdır?

Limited şirketin sahip olması gereken asgari sermaye tutarı, ESKİ TTK’da 5.000 Türk Lirası iken YENİ TTK’da bu tutar 10.000 Türk Lirasına çıkarılmıştır. Bu tutar, Bakanlar Kurulunca on kata kadar artırılabilecektir.

72- YENİ TTK’nın yürürlüğe gireceği 1 Temmuz 2012 tarihinde asgari sermayesi 10.000 TL’nin altında olan limited şirketler bu sermayelerini hangi tarihe kadar artırmak zorundadırlar?

6103 sayılı Kanun’un 20 nci maddesinde, limited şirketlerin, Türk Ticaret Kanununun yayımı tarihinden (14/2/2011 tarihinde yayımlanmıştır) itibaren üç yıl içinde sermayelerini, 10.000 TL’ye yükseltecekleri, aksi hâlde bu sürenin sonunda infisah etmiş sayılacakları, sermayenin Türk Ticaret Kanununda öngörülen tutara yükseltilmesi için yapılacak genel kurullarda toplantı nisabı aranmayacağı ve kararların toplantıda mevcut oyların çoğunluğu ile alınacağı, bu sürenin birer yıl olmak üzere en çok iki defa Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca uzatılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda yer verilen hükümden hareketle, eğer şirketin esas sermayesi 10.000 TL’nin altında ise bu durumdaki şirketlerin en geç 14 Şubat 2014 tarihine kadar sermaye artırımına giderek sermayelerini en az 10.000 TL’ye yükseltmeleri zorunludur. Bu süre, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca en çok 14 Şubat 2016 tarihine kadar uzatılabilecektir.

 

73- YENİ TTK’ya göre; limited şirketin kurulabilmesi için hangi işlemler yapılmalıdır?

Limited şirket kurmak isteyen kişi veya kişiler sırasıyla aşağıdaki işlemleri yerine getirmelidirler.

1.Adım: Kurulacak olan limited şirkete; gayrimenkul, marka, patent, taşıt, makine gibi varlıklar sermaye olarak konulacak ise bunların değerlerinin bilirkişiler tarafından belirlenebilmesi için kurulacak şirketin merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvuru yapılmalı ve mahkemece atanan bilirkişiler tarafından düzenlenen “Değerleme Raporu” alınmalıdır.

2.Adım: Kurulacak olan limited şirketin, şirket sözleşmesi, yazılı şekilde hazırlanmalı, kurucu veya kurucular tarafından imzalanmalı ve bu imzalar notere onaylatılmalıdır.

3.Adım: Esas sermayeyi oluşturan payların nakden ödenmesi taahhüt edilmiş ise taahhüt edilen payların karşılıkları nakit olarak ve tamamen ödenmelidir.

4.Adım: Mahkemece atanan bilirkişiler tarafından değerleri belirlenen gayrimenkuller tapu siciline, marka, patent, taşıt gibi varlıklar da özel sicillerine kurucular tarafından şerh verdirilerek şirket adına kaydettirilmeli, taşınırlar da güvenilir bir kişiye tevdi edilmeli ve bu işlemler belgelendirilmelidir.

5.Adım: Kurucular tarafından, gerekçeli, emsal gösteren, karşılaştırmalara yer veren, anlaşılır bir dille yazılan “Kurucular Beyanı” hazırlanmalı ve imzalanmalıdır.

6.Adım: Şirketin tescili için, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline başvuru yapılmalıdır. Başvuru dilekçesine; bütün ortakların adları ve soyadları veya unvanları, yerleşim yerleri, vatandaşlıkları, her ortağın üstlendiği esas sermaye payı ve ödediği toplam tutarlar, ister ortak ister üçüncü kişi olsun, müdürlerin adları ve soyadları veya unvanları ile şirketin ne suretle temsil edileceği yazılmalı, bu dilekçe müdürlerin tümü tarafından imzalanmalı ve aşağıdaki belgeler de bu dilekçeye ek yapılmalıdır.

a) Şirket sözleşmesinin onaylanmış bir örneği.

b) Ekleri ile birlikte kurucular beyanı,

c) Yerleşim yerleri de gösterilerek şirketi temsile yetkili kişileri ve denetçinin seçimini gösterir belge.

Bu başvuru, şirket sözleşmesindeki imzaların noterce onaylanmasını izleyen otuz gün içinde yapılmalıdır.

 

 

 

 

74- YENİ TTK’ya göre; limited şirket hangi tarihte kurulmuş sayılacak, hangi tarihte tüzel kişilik kazanacaktır?

Limited şirket, kurucuların şirket sözleşmesindeki imzalarının noterce onaylandığı ve taahhüt edilen sermayenin nakit kısmının hemen ve tamamen ödenmesiyle kurulmuş sayılacaktır. Ancak, kurulan şirketin hakları elde edebilmesi ve borçları üstlenebilmesi için tüzel kişilik kazanması gerekmektedir. Şirket, ticaret siciline tescil edildiği tarihte de tüzel kişilik kazanacaktır.

 

75- Limited şirketlerin kuruluşunda, YENİ TTK, ESKİ TTK’dan farklı olarak hangi işlemlerin yapılması şartını getirmiştir?

YENİ TTK, limited şirketin kurulabilmesi için ESKİ TTK’dan farklı olarak taahhüt edilen sermayenin nakit kısmının şirketin kurulduğu anda ödenmesi ve kurucular beyanının hazırlanması şartlarını getirmiştir. ESKİ TTK’ya göre, örneğin şirketin esas sermayesi 100.000 TL olarak belirlenmiş, bu sermayenin nakden ödenmesi öngörülmüş ise sermayenin ¼’üne tekabül eden 25.000 TL tescil tarihinden itibaren 3 ay içinde, kalan kısmı da 3 yıl içinde ödenebilmekteydi. TENİ TTK ile 100.000 TL’nin taksitler halinde üç yıl içinde ödenmesine yönelik uygulama kaldırılmış ve 100.000 TL’nin tamamının kuruluş anında nakit olarak şirkete ödenmesi şartı getirilmiştir.

 

76- Limited şirketin kuruluş işlemleri anonim şirketlerde olduğu gibi işlem denetçisi tarafından denetlenecek mi?

YENİ TTK’ya göre; limited şirketlerin kuruluş işlemleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca gerekli görülmesi halinde işlem denetçisi tarafından denetlenecektir.

 

77- Limited şirketin kuruluşuna yönelik olarak YENİ TTK ile getirilen düzenlemeler hangi tarihte yürürlüğe girecektir?

Limited şirketin kuruluşuna yönelik YENİ TTK ile getirilen düzenlemeler, 1/7/2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu tarihten sonra kurulacak limited şirketlerin ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazanabilmeleri için, ayni sermaye konulacak ise bunların değerlerinin mahkemece atanan bilirkişilere tespit ettirilmesi, şirket sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve imzalanması, imzaların noter tarafından onaylanması, nakdi sermaye taahhüt edilmiş ise tamamının nakit olarak ödenmesi, kurucular beyanının hazırlanarak imzalanması gerekmektedir.

 

78- Kuruluş işlemlerine, 1 Temmuz 2012 öncesinde başlanılmasına karşın bu tarih öncesinde ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazanmamış olan limited şirketlerin kuruluş işlemleri, ESKİ TTK’ya mı yoksa YENİ TTK’ya mı tabi olacaktır?

6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 21 inci maddesinde; YENİ TTK’nın limited şirketlerin kuruluşuna ilişkin hükümlerinin, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren hemen uygulanacağı, ancak, YENİ TTK’nın yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2012 tarihinde, kuruluş hâlinde bulunan limited şirketlerde şirket sözleşmesi yapılmış ve kurucuların imzaları noter tarafından onaylanmışsa, bu onay tarihinden itibaren bir ay içinde şirketin tescili için ticaret siciline başvurulduğu takdirde, kuruluşa ESKİ TTK hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC İnşaat Limited Şirketi’nin şirket sözleşmesindeki imzalar, noterce 30 Haziran 2012 tarihinde onaylanmıştır. Kurucular en geç 31/7/2012 tarihine kadar şirketin tescili için yetkili Ticaret Sicili Müdürlüğüne başvuru yaparlar ise şirketin kuruluşu ESKİ TTK’ya, 31/7/2012 veya bu tarih sonrasında başvuru yaparlar ise YENİ TTK’ya tabi olacaktır.

Şirketin kuruluşuna ESKİ TTK hükümlerinin uygulanabilmesi için birinci şart; şirketin kuruluşuna yönelik şirket sözleşmesinin YENİ TTK’nın yürürlüğe gireceği 1 Temmuz 2012 tarihi öncesinde yapılmış ve kurucuların imzalarının noter tarafından onaylanmış olması, ikinci şart da imzaların noterce onaylandığı tarihten itibaren bir ay içinde şirketin tescili için ticaret siciline başvuru yapılmış olmasıdır.

Bu durum, şirketin kuruluş işlemlerine 1 Temmuz 2012 öncesinde başlanılmasına karşın 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle tescil edilmemiş şirketler için geçerlidir. Eğer şirket tescil edilerek tüzel kişilik kazanmış ise kuruluş işlemleri de tamamlanmış olduğundan bu düzenleme tescil edilen şirketleri kapsamamaktadır.

 

79- YENİ TTK’ya göre; limited şirketler, şirket sözleşmelerinde sayılan işletme konuları dışında kalan ticari bir işlemi yapabilecekler midir?

ESKİ TTK’ya göre, limited şirketler şirket sözleşmelerinde sayılan işletme konuları dışında kalan ticari bir işlemi yapamıyorlardı. Bu kurala “ultra vires” denilmekteydi ve bu kural nedeniyle de örneğin bir limited şirket işletme konusu içinde otel işletmeciliği yoksa uygun şartlarda satışa çıkarılan bir oteli işletmek üzere satın alamıyordu. Oteli satın alabilmek için ise genel kurul toplantısı yapmak ve şirket sözleşmesindeki işletme konularına otel işletmeciliğini de ekletmek durumunda kalıyordu. Bu süre içinde de otelin bir başkası tarafından satın alınmış olması durumunda karşısına çıkan bu fırsattan anılan kural nedeniyle yararlanamamış oluyordu.

YENİ TTK, “ultra vires” diye adlandırılan bu kuralı kaldırmıştır. 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren bir limited şirket, şirket sözleşmesindeki işletme konuları arasında örneğin otel işletmeciliği yer almasa bile satışa çıkarılan oteli alabilecektir.

Ayrıca, YENİ TTK ile limited şirketlerin sigortacılık yapamayacağına yönelik ESKİ TTK’da yer alan yasak kaldırılmıştır.

 

80- YENİ TTK’ya göre; limited şirket ortaklarının şirkete borçlanamayacakları, borçlanırlarsa da cezalandırılacakları doğru mu?

YENİ TTK’da, limited şirket ortaklarının şirkete borçlanmaları yasaklanmıştır. Ancak, borç şirketle, şirketin işletme konusu ve ortağın işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş ise ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tabi tutulmuşsa, bu durum borçlanma yasağının dışında kalmaktadır.

Örneğin, hazır beton üretimi yapan limited şirketin ortaklarından Bay (A) konut üretimiyle iştigal etmektedir. Limited şirket, 1 ton hazır betonu 5 taksitte 5.000 TL’ye satmaktadır. Bay (A)’da ortağı olduğu şirketten 1 ton hazır betonu 5 taksitte 5.000 TL’ye almış ve şirkete borçlanmıştır. Bu durum borçlanma yasağı kapsamına girmemektedir. Çünkü, Bay (A) da ortağı olduğu şirkete, diğer müşterilere uygulanan şartlardan borçlanmıştır. Ancak, Bay (A) 1 ton hazır betonu 5 taksitte 4.000 TL’ye veya 1 ton hazır betonu 5.000 TL’ye almakla birlikte 8 taksitte, satın almış ise bu durumda borçlanma yasağını ihlal etmiş olacaktır.

Yine, Bay (A)’nın herhangi bir ticari işe dayanmaksızın şirketten borç alması borçlanma yasağına aykırılık oluşturacaktır.

YENİ TTK’da borçlanma yasağına aykırı davranan ortakların, 300 günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılmaları hüküm altına alınmıştır.

 

81- Borçlanma yasağına aykırı olarak şirkete borçlanan ortaklar hakkında uygulanacak adli para cezasının Türk Lirası karşılığı ne kadardır?

YENİ TTK’da, borçlanma yasağına aykırı davranan ortakların üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları hüküm altına alınmış olup söz konusu yasağın ihlal edilmesi durumunda Devlet Hazinesine ödenmesi gereken en az ceza tutarı 6.000 TL en fazla ceza tutarı da 73.000 TL olacaktır.

 

82- Borçlanma yasağı, hangi tarihte uygulamaya girecektir?

Ortakların şirkete borçlanma yasağı 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulamaya girecektir. Anılan tarih sonrasında borçlanma yasağına aykırı şekilde şirketten borç alan ortaklar cezai müeyyideye tabi olacaklardır.

 

83- 1 Temmuz 2012 öncesinde ortağı olduğu limited şirkete borcu olan ortaklar, bu borçlarını hangi tarihe kadar şirkete ödemek zorundadırlar?

6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 24 üncü maddesinde; YENİ TTK’ya aykırı olarak limited şirkete borçlu olan ortakların bu borçlarını YENİ TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl içinde, nakdî ödeme yaparak tamamen tasfiye etmek zorunda oldukları, borcun kısmen veya tamamen başkası tarafından üstlenilmesi, borç için kambiyo senedi verilmesi, ödeme planı yapılması veya benzeri yollara başvurulmasının bu madde anlamında tasfiye sayılmayacağı, bu süre içinde tasfiye gerçekleşmemişse, bu kişiler hakkında cezai müeyyide uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Konuyu örneklersek, limited şirket ortağı Ali Bey’in şirkete 300.000 TL borcu bulunmaktadır. Ali Bey’in bu borcunu, şirkete 1 Temmuz 2015 tarihine kadar nakit olarak ödemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, Ali Bey cezai müeyyideyle karşılaşacaktır.

 

84- YENİ TTK’ya göre; şirketin yönetimi ve temsili için en az kaç kişi müdür olarak seçilebilecektir?

ESKİ TTK’ya göre, şirket sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamış ise ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirketi yönetmeye ve temsile yetkili kılınmışlardır. Yine, şirket sözleşmesiyle veya genel kurul kararıyla ortaklardan biri veya birden fazlası müdür olarak seçilebilmektedir.

YENİ TTK ile şirket sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamış ise ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirketi yönetmeye ve temsile yetkili kılınmış sayılacağına ilişkin düzenleme kaldırılmış ve müdür veya müdürlerin şirket sözleşmesiyle atanması veya genel kurul kararıyla seçilmeleri gerektiği hüküm altına alınmıştır.

YENİ TTK uyarınca da ESKİ TTK’da olduğu gibi şirketi yönetmek ve temsil etmek için ortaklardan en az bir kişinin müdür olarak seçilmesi gerekmektedir. Birden fazla kişinin müdür olarak seçilmesi de mümkündür.

 

85- YENİ TTK’ya göre; ortak olmayan kişiler, şirket sözleşmesiyle müdür olarak atanabilecek veya genel kurulca seçilebilecekler mi?

ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK uyarınca da ortak olmayan kişiler şirket sözleşmesiyle müdür olarak atanabilecek veya genel kurul tarafından seçilebileceklerdir.

 

86- YENİ TTK’ya göre; şirketin tüzel kişi ortakları müdür olarak seçilebilecekler mi?

ESKİ TTK’ya göre, ortak olan tüzel kişiler müdür seçilememekte, fakat bunların temsilcisi olan gerçek kişiler müdür seçilebilmekteydi.

YENİ TTK ile tüzel kişi ortakların müdür olarak seçilmelerine olanak tanınmıştır.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC İnşaat Limited Şirketi, DEF Turizm Limited Şirketi’nin ortağıdır. ABC İnşaat Limited Şirketi, DEF Turizm Limited Şirketi’nin genel kurulu tarafından müdür olarak seçilebilecektir. Müdür seçilen ABC İnşaat Limited Şirketi, bu görevi yerine getirecek gerçek kişiyi belirleyecektir.

87- YENİ TTK’ya göre; müdür olarak seçilecek kişilerin hangi şartları taşımaları gereklidir?

Gerek ESKİ TTK’da gerekse de YENİ TTK’da şirket sözleşmesiyle veya genel kurul tarafından bir veya daha fazla sayıda kişinin müdür olarak atanabileceği veya görevlendirilebileceği belirtilmesine karşın, müdür olacak kişilerin sahip olmaları gereken ehliyet şartlarına yer verilmemiştir.

YENİ TTK’nın 1 inci maddesinde; Türk Ticaret Kanunu’nun 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ayrılmaz parçası olduğu hüküm altına alınmıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, bir kişinin kendi fiilleriyle hak edinebilmesi ve borç altına girebilmesi için fiil ehliyetine sahip olması şarttır.

Bir kişinin fiil ehliyetine sahip olabilmesi için de;

1- Ayırt etme gücüne sahip olması (Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıfl ığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmaması),

2- Ergin olması (18 yaşını doldurmuş olması veya evlenme ya da mahkeme kararıyla ergin kılınmış olması),

3- Kısıtlı olmaması, gerekmektedir.

Aşağıdaki durumların varlığı halinde de Türk Medeni Kanunu’na göre, ergin olan bir kişinin ehliyeti kısıtlanmaktadır.

1- Akıl hastalığı veya akıl zayıfl ığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.

2- Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.

3- Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır.

4- Yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.

Yukarıda yer verilen açıklamalardan hareketle, müdür olarak seçilecek kişilerin fiil ehliyetine sahip olmaları gerekmektedir.

 

88- YENİ TTK’ya göre; müdürlerden en az birinin yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması zorunlu mudur?

YENİ TTK’ya göre, şirket müdürlerinden en az birinin yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması ve bu müdürün de şirketi tek başına temsile yetkili olması şarttır. Ticaret sicili müdürü tarafından, bu şartın yerine getirilmediği tespit edilirse, bu anılan şartın yerine getirilmesi için şirkete uygun süre verilecek, bu süre içinde de gereken yapılmadığı takdirde ticaret sicili müdürünce şirketin feshi mahkemeden istenecektir.

 

89- YENİ TTK’ya göre; şirket müdürleri kaç yıl görev yapmak üzere seçilebileceklerdir?

Gerek ESKİ TTK’da gerekse de YENİ TTK’da müdürlerin hangi süreyle görev yapacaklarına yönelik bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu durumda; şirket müdürleri, genel kurulca belirlenen süre kadar görev yapabileceklerdir. Bu süre bir yıl olabileceği gibi 5 yıl, 10 yıl şeklinde de belirlenebilecektir.

 

 

90- YENİ TTK yürürlüğe girdiğinde şirket sözleşmesiyle atanan veya genel kurul kararıyla seçilen müdür veya müdürler görevlerine devam edebilecekler mi?

1 Temmuz 2012 tarihi öncesinde, şirket sözleşmesiyle müdür olarak atanan veya genel kurul tarafından müdür olarak seçilen kişilerin görevleri devam edecektir.

Konuyu örneklemek gerekirse, 30 Haziran 2012 tarihinde tescil edilerek tüzel kişilik kazanan ABC İnşaat Limited Şirketi’nin müdürlüğüne 10 yıl süreyle görev yapmak üzere şirket ortaklarından Bay (A) atanmıştır. Bay (A)’nın görevi, 1 Temmuz 2012 tarihinden sonra da devam edecek ve bu görevini genel kurul tarafından değiştirilmemiş ise 10 yıl süreyle yerine getirecek ve bu sürenin sonunda tekrar seçilebilecektir. Bay (A)’nın, genel kurul kararıyla müdür olarak seçilmiş olması halinde de durum değişmeyecektir. Bir başka deyişle, Bay (A) 30 Haziran 2012 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 10 yıl süreyle görev yapmak üzere seçilmiş ise bu görevine devam edecektir.

 

91- YENİ TTK’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte, tüm ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idare ve şirketi temsil ettiği limited şirketlerde durum ne olacaktır?

ESKİ TTK’ya göre, müdür atanmadan da tüm ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idare ve şirketi temsil etme hakları bulunmaktaydı.

Ancak, YENİ TTK bu sistemi değiştirmiş ve müdür veya müdürlerin ya şirket sözleşmesiyle ya da genel kurul tarafından atanması şartını getirmiştir. Eğer, ESKİ TTK uyarınca tüm ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idare ve şirketi temsil ediyorlarsa, bu durumda en geç 1 Ekim 2012 tarihine kadar şirket genel kurulunca müdür veya müdürlerin seçilmesi gerekmektedir.

 

92- YENİ TTK’ya göre; müdürler birden fazla ise kararlar hangi çoğunluğun sağlanmasıyla alınabilecektir?

YENİ TTK’ya göre, müdürler birden fazlaysa bunlardan biri genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak atanacaktır. Birden fazla müdürün varlığı halinde, kararlar çoğunlukla alınacak, eşitlik halinde ise başkanın oyu üstün sayılacaktır.

Konuyu örneklemek gerekirse; müdürler kurulu iki kişiden oluşuyorsa, karar alınabilmesi için 2 kişinin aynı yönde oy vermesi gerekir. Eşitlik halinde müdürler kurulu başkanının oyu üstün tutulduğundan karar müdürler kurulu başkanının oyu istikametinde alınacaktır. Müdürler kurulu üç kişi ise en az 2 kişinin aynı yöndeki oyuyla karar alınacaktır.

 

93- YENİ TTK’ya göre; müdürler kurulu toplantıları elektronik ortamda yapılabilecek midir?

YENİ TTK’ya göre, şirket sözleşmesinde düzenlenmiş olması şartıyla müdürler kurulu toplantıları, tüm müdürlerin elektronik ortamdan katılımıyla yapılabileceği gibi, bazı müdürlerin fiziken mevcut bulundukları bir toplantıya diğer müdürlerin elektronik ortamdan katılmalarıyla da yapılabilecektir.

Konuyu örneklemek gerekirse; şirket müdürler kurulu Bay (A) ve Bayan (B)’den oluşmaktadır. Şirketin merkezi Ankara’da bulunmaktadır. Şirket işlerini takip için Bay (A) Muğla’da, Bayan (B)’de İstanbul’dadır. Müdürler kurulunun acil olarak karar alması gerekmektedir. Bu durumda, Bay (A) ile Bayan (B) elektronik ortamda Ankara’ya gelmeden Muğla’dan ve İstanbul’dan toplantıya katılıp karar alabileceklerdir.

 

 94- YENİ TTK’ya göre; müdürler kurulunun üyesi olan müdürler şirketin iş ve işlemleriyle ilgili bilgi alma ve inceleme yapma haklarını nasıl kullanabileceklerdir?

YENİ TTK’ya göre, limited şirketlerde müdür sayısı birden fazlaysa her müdür şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında müdürler kurulu toplantısında;

1- Bilgi isteyebilecek,

2- Soru sorabilecek,

3- İnceleme yapabilecektir.

Her müdür, müdürler kurulu toplantısında; herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin toplantıya getirtilmesini, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesini ve tartışılmasını ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınmasını talep edebilecektir.

Yine, her bir üye, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerin ve komitelerin müdürler kurulu toplantılarında hazır bulunmasını ve bilgi verilmesini, sorulan sorulara cevap verilmesini isteyebilecektir.

Ayrıca, her müdür, müdürler kurulu toplantısı dışında, müdürler kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilecek ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, müdürler kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını da isteyebilecektir.

 

95- YENİ TTK’ya göre; bilgi alma ve inceleme yapma hakkı engellenen müdürler kurulu üyesi olan müdür ne yapmalıdır?

Şirketin iş ve işlemleriyle ilgili olarak bilgi alma ve inceleme yapma hakkı engellenen müdür, bu haklarını kullanabilmek için şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilecektir. Yapılan başvuru, mahkemece dosya üzerinden incelenecek ve karara bağlanacaktır. Mahkemenin konu hakkındaki kararı kesindir.

 

96- YENİ TTK’ya göre; limited şirketler de anonim şirketler gibi bağımsız denetim kapsamına alındılar mı?

YENİ TTK uyarınca, anonim şirketler için zorunlu hale getirilen bağımsız denetim, limited şirketlere de uygulanacaktır. Dolayısıyla, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren limited şirketler de finansal tablolarını denetletmek üzere genel kurullarınca bağımsız denetçi veya bağımsız denetçileri seçmek zorunda olacaklardır.

 

97- Limited şirketin bağımsız denetimi kim veya kimler tarafından yerine getirilecektir?

Limited şirketin bağımsız denetimi, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren bir veya birden fazla bağımsız denetçi ya da bağımsız denetim kuruluşu tarafından yerine getirilecektir. Bağımsız denetçiler veya bağımsız denetim kuruluşu şirket genel kurulunca seçilecektir.

 

98- Bağımsız denetçi veya bağımsız denetim kuruluşu tarafından neler denetlenecektir?

Limited şirketin; a) Finansal tabloları (1- Bilanço, 2-Gelir Tablosu, 3- Nakit Akış Tablosu, 4- Özkaynak Değişim Tablosu ve 5-Dipnotlar), b) Müdür veya Müdürler Kurulu tarafından düzenlenen Yıllık Faaliyet Raporu ve c) Riskin Erken Saptanması ve Yönetimi Sisteminin işleyişi denetlenecektir.

 

99- Finansal tabloların denetimi sonucunda düzenlenecek rapor hangi hususlara ilişkin açıklamaları içerecektir?

Finansal tabloların denetimi sonucunda düzenlenecek rapor;

1) Defter tutma düzeninin ve finansal tabloların Kanun ile esas sözleşmenin finansal raporlamaya ilişkin hükümlerine uygun olup olmadığını,

2) Müdür veya müdürlerin, bağımsız denetçi tarafından denetim kapsamında istenen açıklamaları yapıp yapmadığını ve belgeleri verip vermediğini,

3) Defterlerin öngörülen hesap planına uygun tutulup tutulmadığını,

4) Finansal tabloların, Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde, şirketin malvarlığı, finansal ve kârlılık durumunun resmini gerçeğe uygun olarak ve dürüst bir şekilde yansıtıp yansıtmadığını, açıkça ifade edecektir.

Hazırlanan rapor imzalandıktan sonra müdüre veya müdürler kuruluna sunulacaktır.

 

100- Şirketin yıllık faaliyet raporunun denetimi sonucunda düzenlenecek rapor hangi hususlara ilişkin açıklamaları içerecektir?

Raporda; yıllık faaliyet raporu içinde yer alan finansal bilgilerin, denetlenen finansal tablolar ile tutarlı olup olmadığına ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığına ilişkin açıklamalara yer verilecektir.

YENİ TTK’ya göre, yıllık faaliyet raporunun aşağıdaki unsurları içermesi gerekmektedir:

1- Şirketin, o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile finansal durumu; doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtılacaktır.

2- Şirketin finansal durumu, finansal tablolara göre değerlendirilecektir.

3- Şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere açıkça işaret edilecektir.

4- Faaliyet yılının sona ermesinden sonra şirkette meydana gelen ve özel önem taşıyan olaylar meydana gelmiş ise bunlar belirtilecektir.

5- Şirketin araştırma ve geliştirme çalışmalarının neler olduğu gösterilecektir.

6- Müdüre veya müdürlere ve üst düzey yöneticilere ödenen ücret, prim, ikramiye gibi malî menfaatler, ödenekler, yolculuk, konaklama ve temsil giderleri, aynî ve nakdi imkânlar, sigortalar ve benzeri teminatlar bu raporda belirtilecektir.

Konuyu örneklemek gerekirse; yıllık faaliyet raporunda şirketin zararı 500.000 TL, cirosu 2.000.000 TL, müdürlere ödenen ücretler 100.000 TL olarak gösterilmiş ise bağımsız denetçi bu tutarların finansal tablolarla uygun olup olmadığını raporunda belirtecektir.

 

101- Riskin erken saptanması ve yönetimi sisteminin denetimi sonucunda düzenlenecek rapor hangi hususlara ilişkin açıklamaları içerecektir?

YENİ TTK’ya göre; küçük ölçekli limited şirketlerde risklerin erken teşhisi ve yönetimi komitesi kurulmayacaktır. Orta ve büyük ölçekli limited şirketlerde ise bu komite bağımsız denetçinin gerekli görüp bunu müdüre veya müdürler kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhal kurulacak ve ilk raporunu kurulmasını izleyen ayın sonunda verecektir. Komite, müdüre veya müdürler kuruluna her iki ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirecektir ve varsa tehlikelere işaret ederek, çareleri gösterecektir. Bu rapor bağımsız denetçiye de yollanacaktır. Bağımsız denetçi raporunda, müdür veya müdürler kurulu tarafından, şirketi tehdit eden veya edebilecek nitelikteki riskleri zamanında belirlemeye uygun bir sistem kurulup kurulmadığını, kurulmuşsa bu sistemin yapısını ve uygulamalarını açıklayacaktır.

 

102- YENİ TTK’ya göre; bağımsız denetçi hangi sürede seçilmek zorundadır?

YENİ TTK’ya göre, bağımsız denetçinin her faaliyet dönemi için ve her faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar genel kurul tarafından seçilmesi şarttır. Seçimden sonra, müdür veya müdürler kurulu, gecikmeksizin denetleme görevini hangi bağımsız denetçiye verdiğini ticaret siciline tescil ettirecek ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile internet sitesinde ilân edecektir.

Konuyu örneklemek gerekirse, ABC Limited Şirketi’nin faaliyet dönemi 31/12/2013 tarihinde sona eriyorsa, genel kurulca en geç 1/4/2014 tarihine kadar bir bağımsız denetim kuruluşu ya da bir veya birden fazla bağımsız denetçi seçilmek durumundadır.

 

 

103- Bağımsız denetçi, limited şirket genel kurulunca, faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar seçilmemiş ise bağımsız denetçi kim tarafından atanacaktır?

YENİ TTK’ya göre, bağımsız denetçi, faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar seçilmemiş ise bu durumda bağımsız denetçi, müdürün veya müdürler kurulunun ya da herhangi bir ortağın istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi tarafından atanacaktır. Mahkemenin kararı kesindir.

 

104- Bağımsız denetçiler veya bağımsız denetim kuruluşları hangi hallerin varlığında, limited şirket genel kurulunca bağımsız denetim yapmak için seçilemeyeceklerdir?

Bağımsız denetçiler veya bağımsız denetim kuruluşu ve bunun ortaklarından biri ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler;

A) Denetlenecek şirkette pay sahibiyse;

B) Denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa;

C) Denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir ticarî işletmenin kanunî temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek şirketin yönetim kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan biri, eşi veya üçüncü derece dahil, üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısımı ise;

D) Denetlenecek şirketle bağlantı hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa;

E) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa;

F) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için (E) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanunî temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise;

G) (A) ilâ (F) bentlerinde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,

H) Son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa, şirket genel kurulunca bağımsız denetçi olarak seçilemeyeceklerdir.

Bir bağımsız denetleme kuruluşunun, bir şirketin denetlenmesi için görevlendirdiği denetçi yedi yıl arka arkaya o şirket için denetleme raporu vermişse, o denetçi en az iki yıl için değiştirilecektir.

Denetçi, denetleme yaptığı şirkete, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet veremeyecek ve bunu bir yavru şirketi aracılığıyla da yapamayacaktır.

 

105- YENİ TTK’ya göre; bağımsız denetim sırasında müdürün veya müdürler kurulunun yükümlülükleri nelerdir?

Şirket müdürü veya müdürler kurulu;

1- Finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporunu düzenlettirip onaylayarak, gecikmeksizin, bağımsız denetçiye verecektir.

2- Müdür veya müdürler kurulu, şirketin defterlerinin, yazışmalarının, belgelerinin, varlıklarının, borçlarının, kasasının, kıymetli evrakının, envanterinin incelenerek denetlenebilmesi için denetçiye gerekli imkânları sağlayacaktır.

 

106- YENİ TTK’ya göre; bağımsız denetim sırasında bağımsız denetçinin yetkileri nelerdir?

YENİ TTK’ya göre, bağımsız denetçi; şirketin defterlerinin, yazışmalarının, belgelerinin, varlıklarının, borçlarının, kasasının, kıymetli evrakının ve envanterinin incelenmesi için anılan belgelerin kendisine ibrazını, özenli bir denetim için gerekli olan tüm bilgilerin kendisine verilmesini ve işlemlere dayanak oluşturan belgelerin tarafına sunulmasını istemeye yetkilidir.

 

107- Bağımsız denetçiler denetim sonucunda kaç tür görüş yazısı düzenleyeceklerdir?

Bağımsız denetçiler; anonim şirketlerde olduğu gibi, “OLUMLU GÖRÜŞ”, “SINIRLANDIRILMIŞ OLUMLU GÖRÜŞ” veya “OLUMSUZ GÖRÜŞ” verebileceklerdir.

Şirket defterlerinde, denetlemenin uygun bir şekilde yapılmasına ve sonuçlara varılmasına olanak vermeyen ölçüde belirsizliklerin bulunması veya şirket tarafından denetlenecek hususlarda önemli kısıtlamaların yapılması hâlinde bağımsız denetçi görüş vermekten kaçınabilecektir.

 

108- Bağımsız denetçi tarafından, sınırlı olumlu veya olumsuz görüş verilmesi ya da görüş verilmesinden kaçınılması durumunda hangi işlemler yapılacaktır?

Olumsuz görüş yazılan veya görüş verilmesinden kaçınılan durumlarda genel kurul, söz konusu finansal tablolara dayanarak, özellikle açıklanan kâr veya zarar ile doğrudan veya dolaylı bir şekilde ilgili olan bir karar alamayacaktır. Bu hâllerde müdür veya müdürler kurulu, görüş yazısının kendisine teslimi tarihinden itibaren dört iş günü içinde, genel kurulu toplantıya çağıracak ve görevinden toplantı gününde geçerli olacak şekilde istifa edecektir. Genel kurul yeni bir müdür veya müdürler kurulu seçecek ve yeni müdür veya müdürler kurulu altı ay içinde, kanuna, esas sözleşmeye ve standartlara uygun finansal tablolar hazırlatıp, bunları denetleme raporu ile birlikte genel kurula sunacaktır. Sınırlı olumlu görüş verilen hâllerde genel kurul, gerekli önlemleri ve düzeltmeleri de karara bağlayacaktır.

 

109- Şirket ile bağımsız denetçi arasında ortaya çıkan görüş ayrılıkları nasıl giderilecektir?

Şirket ile bağımsız denetçi arasında şirketin yılsonu hesaplarına, finansal tablolarına ve yıllık faaliyet raporuna ilişkin, ilgili kanunun, idarî tasarrufun veya şirket sözleşmesinin hükümlerinin yorumu veya uygulanması konusunda görüş ayrılıkları çıkarsa, müdürün veya müdürler kurulunun veya bağımsız denetçinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi dosya üzerinden inceleme yaparak görüş ayrılığını giderecektir. Mahkemenin verdiği karar kesindir. Dava giderleri şirket tarafından ödenecektir.

 

110- Bağımsız denetçilerin sorumlulukları nelerdir?

Bağımsız denetçiler, kanunî görevlerini yerine getirmede kusurlu hareket ederlerse hem şirkete hem şirket ortaklarına hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumlu olacaklardır.

Bağımsız denetçiler ile bağımsız denetim kuruluşunun denetleme yapmasına yardımcı olan temsilcileri, denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlüdürler. Faaliyetleri sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili olan iş ve işletme sırlarını izinsiz olarak kullanamazlar.

Kasten veya ihmâl ile yükümlerini ihlâl edenler şirkete ve zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karşı sorumludurlar. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinde ihmâli bulunan kişiler hakkında, verdikleri zarar sebebiyle, her bir denetim için yüzbin Türk Lirasına kadar tazminata hükmedilebilecektir. Sır saklama yükümlülüğünü ihlal eden veya gerçeğe aykırı rapor düzenleyen bağımsız denetçiler ayrıca Türk Ceza Kanunu uyarınca cezalandırılacaklardır.

 

111- Limited şirket tarafından bağımsız denetim yaptırılmamasının sonuçları nelerdir?

Bağımsız denetçi tarafından denetlenmemiş olan finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş hükmündedir. Bir başka deyişle batıldır.

 

112- Limited şirket olağan genel kurul toplantısının hangi süre içinde yapılması gerekir?

ESKİ TTK’da olduğu gibi YENİ TTK’ya göre de olağan genel kurul toplantısının her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması gerekmektedir. Örneğin, şirketin faaliyet dönemi 31/12/2013 tarihinde sona eriyorsa, olağan genel kurul toplantısı en geç 1/4/2014 tarihine kadar yapılmalıdır.

Genel kurul şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektiğinde olağanüstü olarak toplanacaktır.

 

113- Ortaklar, şirket ortağı olmayan bir kişiyi genel kurul toplantısında kendilerini temsilen görevlendirebilirler mi?

YENİ TTK’ya göre, her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya ortak olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir.

 

114- YENİ TTK’ya göre; genel kurul toplantılarına yönelik düzenlemeler nelerdir?

YENİ TTK’ya göre; genel kurul müdürler tarafından, toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılacaktır. Şirket sözleşmesiyle bu süre uzatılabilecek veya on güne kadar kısaltılabilecektir.

Genel kurul toplantıya, şirket sözleşmesinde gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılacaktır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılacaktır. Pay defterine kayıtlı ortaklara, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilecektir.

Anonim şirketlerde olduğu gibi, bütün ortakların veya temsilcilerinin bir arada olmaları ve biri tarafından itirazda bulunulmadığı takdirde, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın da genel kurul olarak toplanılabilecek ve karar alınabilecektir.

 

115- YENİ TTK’ya göre; genel kurul toplantısında bilgi alma veya inceleme istemleri karşılanmayan ortaklar hangi mercie başvurabileceklerdir?

YENİ TTK’ya göre, her ortak, genel kurul toplantısında, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilecek ve belirli konularda inceleme yapabilecektir. Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verecektir. Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verecektir. Mahkemenin kararı kesindir.

 

 

116- YENİ TTK’ya göre; limited şirketler genel kurul toplantılarını elektronik ortamda yapabilecekler mi?

Limited şirketler genel kurul toplantılarını şirket sözleşmesinde bu yönde bir düzenleme olması halinde elektronik ortamda da yapabileceklerdir.

 

117- YENİ TTK’ya göre; limited şirketlerin internet sitesi kurmaları zorunlu mudur?

YENİ TTK’ya göre; her limited şirket bir internet sitesi açmak, şirketin internet sitesi zaten mevcutsa bu sitenin belli bir bölümünü aşağıdaki hususların yayımlanmasına özgülemek zorundadır. Yayımlanacak içeriklerin başlıcaları şunlardır:

a) Şirketçe kanunen yapılması gereken ilanlar.

b) Ortakların menfaatlerini koruyabilmeleri ve haklarını bilinçli kullanabilmeleri için görmelerinin ve bilmelerinin yararlı olduğu belgeler, bilgiler, açıklamalar.

c) Müdürlerkurulu tarafından alınan; rüçhan, değiştirme, alım, önerilme, değişim oranı, ayrılma karşılığı gibi haklara ilişkin kararlar; bunlarla ilgili bedellerin nasıl belirlendiğini gösteren hesapların dökümü.

d) Değerleme raporları, kurucular beyanı, ifl asın ertelenmesine veya benzeri konulara ilişkin karar metinleri.

e) Şirketin birleşmesi, bölünmesi, tür değiştirmesi hâlinde, ortakların ve menfaat sahiplerinin incelemesine sunulan bilgiler, tablolar, belgeler; sermaye artırımı, azaltılması dâhil, esas sözleşme değişikliklerine ait belgeler, kararlar.

f ) Genel kurullara ait olanlar dâhil her türlü çağrılara ait belgeler, raporlar, müdürler kurulu açıklamaları.

g) Şeffaflık ilkesi ve bilgi toplumu açısından açıklanması zorunlu bilgiler.

h) Bilgi alma kapsamında sorulan sorular, bunlara verilen cevaplar, diğer kanunlarda ortakların aydınlatılması için öngörülen hususlar.

ı) Finansal tablolar, kanunen açıklanması gerekli ara tablolar, özel amaçlarla çıkarılan bilançolar ve diğer finansal tablolar, ortaklar ve menfaat sahipleri bakımından bilinmesi gerekli finansal raporlamalar, bunların dipnotları ve ekleri.

i) Yıllık faaliyet raporu, müdürler kurulu başkanı ve üyeleriyle yöneticilere ödenen her türlü paralar, temsil ve seyahat giderleri, tazminatlar, sigortalar ve benzeri ödemeler.

j) Denetçi, özel denetçi, işlem denetçisi raporları.

k) Yetkili kurul ve bakanlıkların konulmasını istedikleri bilgiler.

 

118- YENİ TTK’ya göre; internet sitesi kurma yükümlülüğü hangi tarihte uygulamaya girecektir?

Limited şirketlerin internet sitesini kurmaya ilişkin yükümlülükleri 1 Temmuz 2013 tarihinde uygulamaya girecektir. Bir başka deyişle, her limited şirket en geç bu tarihe kadar internet sitesini kuracaktır.

Söz konusu yükümlülüğün kasıtlı olarak yerine getirilmemesi halinde şirket müdür veya müdürleri cezai müeyyideyle karşılaşabileceklerdir.

 

119- YENİ TTK’ya göre; anonim ve limited şirketlerce tutulması zorunlu ticari defterler nelerdir?

YENİ TTK’ya göre; aşağıda sayılan ticari defterlerin tutulması zorunludur.

1- Yevmiye defteri

2- Defteri kebir

3- Envanter defteri

4- Pay defteri

5- Yönetim kurulu karar defteri (Müdürler kurulu karar defteri)

6- Genel kurul toplantı ve müzakere defteri

7- İnternet sitesi defteri

 

120- YENİ TTK’ya göre; ticari defterler kaç yıl süreyle saklanmak zorundadır?

YENİ TTK’ya göre, ticari defterlerin 10 yıl süreyle saklanması zorunludur. Saklama süresi, ticari defterlere son kaydın yapıldığı takvim yılının bitişiyle başlayacaktır. Örneğin, hesap dönemi 31 Aralık tarihinde sona eriyor ise 2012 yılına ait ticari defterler 1 Ocak 2023 tarihine kadar saklanacaktır. Saklamakla yükümlü olunan ticari defterlerin (kanuni saklama süresi içinde) yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle zıyaa uğraması halinde anılan durumların öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmenin bulunduğu yerdeki yetkili mahkemeye başvuru yapılmalı ve zıya belgesi alınmalıdır.

 

121- YENİ TTK’ya göre; anonim ve limited şirketlerce açılış tasdiki yaptırılacak ticari defterler nelerdir ve bu defterlerin açılış tasdikleri hangi sürede yaptırılmak zorundadır?

YENİ TTK’ya göre aşağıda sayılan defterler açılış tasdikine tabi tutulmuştur.

1- Yevmiye defteri

2- Defteri kebir

3- Envanter defteri

4- Pay defteri

5- Yönetim Kurulu karar defteri (Müdürler kurulu karar defteri)

6- Genel kurul toplantı ve müzakere defteri

7- İnternet sitesi defteri

YENİ TTK uyarınca, yukarıda sayılan defterlerin hangi sürede açılış tasdiklerinin yaptırılacağı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca çıkarılacak tebliğde düzenlenecektir.

 

122- YENİ TTK’ya göre; anonim şirketler tarafından açılış tasdiki yaptırılması gereken ticari defterlerin sayısı artırılmış mıdır?

ESKİ TTK’ya göre, anonim şirketler; 1- Yevmiye Defteri, 2- Defteri Kebir, 3-Envanter Defteri, 4- Pay Sahipleri Defteri, 5- İdare Meclisi Karar Defteri ve 6-Toplantı ve Müzakere Defterini tutmak ve bu defterlerin de açılış tasdiklerini yaptırmakla yükümlüdürler(ETTK md.66, md.326).

YENİ TTK’ya göre ise anonim şirketler; 1- Yevmiye Defteri, 2- Defteri Kebir, 3-Envanter Defteri, 4- Pay Defteri, 5- Yönetim Kurulu Karar Defteri, 6-Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri ile 7- İnternet Sitesi Defterini tutmak ve bu defterlerin de açılış tasdiklerini yaptırmakla yükümlüdürler(YTTK md.64, md.1524).

Dolayısıyla, açılış tasdikine tabi defter sayısı ESKİ TTK’da altı iken bu sayı YENİ TTK ile yediye çıkarılmıştır. Açılış tasdikine tabi defter sayısının bir adet artırılmasının sebebi, şeff afl ık ilkesi çerçevesinde sermaye şirketlerinin internet sitesinde yayımlanan bilgilerin bu sitede yayımlanmış olduklarının belgelendirilmesi amacıyla “İnternet Sitesi Defteri”nin tutulmasının öngörülmesidir.

 

123- YENİ TTK’ya göre; anonim ve limited şirketlerce kapanış tasdiki yaptırılacak ticari defterler nelerdir ve kapanış tasdikine tabi tutulan defter sayısı ESKİ TTK’ya göre artırılmış mıdır?

ESKİ TTK’ya göre; sadece yevmiye defteri ile envanter defteri kapanış tasdikine tabi tutulmuş iken YENİ TTK’ya göre, ticari defterlerin tamamı (1- Yevmiye Defteri, 2- Defteri Kebir, 3-Envanter Defteri, 4- Pay Defteri, 5- Yönetim Kurulu Karar Defteri, 6-Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri ile 7- İnternet Sitesi Defteri) kapanış tasdikine tabi tutulmuş olup kapanış tasdikine tabi defter sayısı ikiden, yediye çıkarılmıştır.

 

124- YENİ TTK’ya göre; ticari defterlerin kapanış tasdiklerine ilişkin süre ne kadardır?

ESKİ TTK’ya göre, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin en geç yeni senenin Ocak ayı sonuna kadar envanter defterinin kapanış tasdikinin de en geç yeni senenin Mart ayı sonuna kadar yaptırılması gerekmektedir.

YENİ TTK’da ise ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yaptırılması hüküm altına alınmıştır.

Konuyu örneklemek gerekirse, şirketin faaliyet dönemi 31/12/2012 tarihinde sona eriyorsa, 2012 yılında kullanılan ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin en geç 30 Haziran 2013 tarihine kadar yaptırılması gerekmektedir.

 

125- Ticari defterlerin, YENİ TTK’ya uygun tutulmaması halinde cezai yaptırım öngörülmüş müdür?

ESKİ TTK’nın 67 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında; defterleri (tüzel kişi tacirler için; yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteri) tutma mükellefiyetini hiç veya kanuna uygun şekilde yerine getirmeyenlerin üç milyon liradan otuz milyon liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılacakları, hüküm altına alınmıştır.

5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5. maddesi gereğince, ESKİ TTK’nın 67.maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “üç milyon liradan otuz milyon liraya kadar ağır para cezası” adli para cezasına dönüştürülmüş ve bu cezanın alt sınırı 450 TL, üst sınırı da 100.000 TL olarak belirlenmiştir.

YENİ TTK’nın 562 nci maddesinin 1 inci fıkrasında; a) Defter tutma yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin, b) Belgelerin kopyasını sağlamayanların, c)Ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarını yaptırmayanların, d) Defterlerini Kanun’a uygun olarak tutmayanların, e) Hileli envanter çıkaranların ve f ) Sadece görüntü veya başkaca bir veri taşıyıcısı aracılığıyla saklanan belgelerin okunabilmesi için gerekli olan yardımcı araçları kullanıma hazır bulundurmayanların, ikiyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52 nci ve 75 inci madde hükümleri çerçevesinde; YENİ TTK’nın 562 nci maddesinin 1 inci fıkrasında sayılan suçların işlenmiş olması durumunda bu suçlar önödeme kapsamında olduğundan, Cumhuriyet Savcısı tarafından öncelikle faile tebliğ yapılacaktır. Bu tebliğde; adli para cezasının aşağı sınırından hesaplanan 4.000 TL (200 gün x 20 TL) ile soruşturma giderlerinin on gün içinde Devlet Hazinesine ödenmesi durumunda kamu davası açılmayacağı belirtilecektir. Anılan tebliğ üzerine ödenmesi istenilen tutarın on gün içinde Devlet Hazinesine ödenmesi halinde ise fail hakkında kamu davası açılmayacak ve faile herhangi bir ceza verilmeyecektir.

Ödenmesi talep edilen tutarın fail tarafından on gün içinde ödenmemesi halinde ise Cumhuriyet Savcısı tarafından kamu davası açılacak ve fail hakkında uygulanacak adli para cezasının gün sayısı ve bu cezanın Türk Lirası karşılığı mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda belirlenecektir. Mahkemece verilecek adli para cezasının Türk Lirası karşılığı da en fazla (730 gün x 100 TL) 73.000 TL’ye kadar çıkabilecektir. Mahkemece verilen ve kesinleşen adli para cezasının Türk Lirası karşılığının fail tarafından ödenmesi için hâkim tarafından bir yılı aşmamak üzere süre verilebilecek ya da dört taksitten az olmamak üzere bu cezanın en fazla iki yıl içinde ödenmesine de karar verilebilecektir. Mahkeme tarafından faile verilen adli para cezasının ödenmesi halinde fail hapis cezasıyla karşılaşmayacaktır. Ancak, adli para cezasının belirlenen sürede ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde ise cezaya karşılık gelen günler, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106 ncı maddesi uyarınca hapse çevrilecektir.

 

126- YENİ TTK’da, tutulması ve saklanması zorunlu defter ve belgelerin denetimle görevlendirilen Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müfettişlerine ibraz edilmemesi veya bu denetimin engellenmesi halinde cezai yaptırım söz konusu mudur?

YENİ TTK’nın 210 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında; ticaret şirketlerinin işlemlerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı denetim elemanlarınca denetleneceği, bu denetimin ilkelerinin ve usulünün de tüzükte düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

3/6/2011 tarihli ve 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (l) bendinde; şirketleri denetlemek Bakanlığın görevleri arasında sayılmış, anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 16 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasının (c) bendinin 2 numaralı alt bendinde, yerli ve yabancı şirketlerin incelenmesi, denetimi ve soruşturulması görevi Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına verilmiştir.

Dolayısıyla, YENİ TTK’nın 210 uncu maddesinde öngörülen denetim görevi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müfettişleri (Başmüfettiş, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı) tarafından yerine getirilecektir.

Öte yandan, YENİ TTK’nın 562 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında; bu Kanun hükümlerine göre tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, 210 uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olanlarca istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik verenler ya da bu denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenlerin, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır. Anılan maddede, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müfettişlerince talep edilen defter ve belgelerin hangi sürede ilgililer tarafından ibraz edileceğine ilişkin bir süreye yer verilmemekle birlikte Kanun’un 210 uncu maddesinde denetimin usulünün tüzükte düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müfettişlerince talep edilen defter ve belgelerin hangi sürede verileceği tüzükte düzenlenecektir.

Tüzükte belirlenecek süre içerisinde ve herhangi bir haklı sebebe dayanılmaksızın talep dilen defter ve belgelerin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müfettişlerine verilmemesi veya bu denetimin engellenmesi halinde ise ilgililerin üç aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları için yetkili ve görevli Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır.

 

127- YENİ TTK’ya göre; tacirin işletmesiyle ilgili olarak gönderdiği her türlü belgenin kopyasını oluşturması ve saklaması zorunlu mudur?

YENİ TTK’nın 64 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında; tacirlerin, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlü oldukları, 562 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinde de belgelerin kopyasını sağlamayanların 200 günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır.

Dolayısıyla, tacirler işletmeleriyle ilgili olarak göndermiş oldukları her türlü belgenin bir kopyasını yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamak zorundadırlar. Anılan zorunluluk, tacir tarafından tek nüsha halinde oluşturulan ve işletme dışına gönderilen belgelere ilişkin olup iki veya daha fazla sayıda düzenlenen ve bir nüshası da tacirde kalan belgeleri kapsamamaktadır.

Bir başka deyişle, bir nüshası tacirde kalan belgenin ayrıca bir kopyasının oluşturulması ve saklanması gibi bir zorunluluk söz konusu değildir.

 

128- YENİ TTK’ya göre; ticaret şirketleri hangi şirketlerden oluşmaktadır?

YENİ TTK’ya göre; kollektif şirket, komandit şirket, anonim şirket, limited şirket, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ve kooperatif şirket birer ticaret şirketidir. Ticaret şirketleri aşağıdaki şemada gösterilmiştir.

 

TİCARET ŞİRKETLERİ

1-KOLLEKTİF ŞİRKET

2-KOMANDİT ŞİRKET

3-ANONİM ŞİRKET

4-LİMİTED ŞİRKET

5-SERMAYESİ PAY. BÖL. KOM.ŞTİ

6-KOOPERATİF ŞİRKET

 

129- YENİ TTK’ya göre; hangi şirketler şahıs şirketidir ve bu şirketler bağımsız denetim kapsamında mıdırlar?

YENİ TTK’ya göre; kollektif şirket ile komandit şirket şahıs şirketidir. Bu şirketler, bağımsız denetimin kapsamı dışında olup bu şirketlerin finansal tablolarının bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesi söz konusu değildir.

 

130- YENİ TTK’ya göre; hangi şirketler sermaye şirketidir?

YENİ TTK’ya göre; anonim şirket, limited şirket ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketidir.

 

SERMAYE ŞİRKETLERİ

1-ANONİM ŞİRKET

2-LİMİTED ŞİRKET

3-SERMAYESİ PAYLARA BÖLÜNMÜŞ KOMANDİT ŞİRKET

 

131- YENİ TTK’ya göre; şirketler topluluğu nedir?

YENİ TTK’ya göre; bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin veya şirketlerinin doğrudan veya dolaylı olarak;

1. Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya,

2. Şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını haizse veya,

3. Kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,

4. Bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hâkimiyeti altında tutabiliyorsa,

5. Paylarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylarına sahipse, birinci şirket hâkim, diğer şirket veya şirketler de bağlı şirkettir. Bu şirketlerin oluşturduğu topluluğa da “şirketler topluluğu” denilmektedir.

Şirketler topluluğunun hakimi bir gerçek kişi, bir kooperatif, bir vakıf, bir dernek veya bir yatırım fonu olabilecektir. Şirketler topluluğu hükümlerinin uygulanabilmesi için iki şirket hakimiyet ve bağlılık ilişkisinin bulunması yeterlidir.

 

 

 

132- YENİ TTK’ya göre; şirketler topluluğunu oluşturan hâkim şirket ile bağlı şirket veya bağlı şirketlerce düzenlenecek raporlarda hangi hususlar yer almalıdır?

Hâkim şirket tarafından düzenlenecek raporda; bağlı şirketlerin finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile üç aylık hesap sonuçları, hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri; yaptıkları işlemler ve bunların sonuç ve etkileri hakkında bilgilere yer verilecektir.

Bağlı şirketin yönetim organı tarafından düzenlenecek raporda; şirketin geçmiş faaliyet yılında hâkim şirketle, hâkim şirkete bağlı bir şirketle, hâkim şirketin yönlendirmesiyle onun ya da ona bağlı bir şirketin yararına yaptığı tüm hukuki işlemlerin ve geçmiş faaliyet yılında hâkim şirketin ya da ona bağlı bir şirketin yararına alınan veya alınmasından kaçınılan tüm diğer önlemlerin açıklaması yapılacaktır. Hukuki işlemlerde edimler ve karşı edimler, önlemlerde, önlemin sebebi ve şirket yönünden yarar ve zararları belirtilecektir. Zarar denkleştirilmişse, bunun faaliyet yılı içinde fiilen nasıl gerçekleştiği veya şirketin sağladığı hangi menfaatlere ilişkin olarak bir istem hakkı tanındığı ayrıca bildirilecektir. Raporun sonunda; şirketin, hukuki işlemin yapıldığı veya önlemin alındığı veya alınmasından kaçınıldığı anda kendilerince bilinen hâl ve şartlara göre, her bir hukuki işlemde uygun bir karşı edim sağlanıp sağlanmadığı ve alınan veya alınmasından kaçınılan önlemin şirketi zarara uğratıp uğratmadığı, şirket zarara uğramışsa zararın denkleştirilip denkleştirilmediği açıklanacaktır.

 

133- YENİ TTK’ya göre; hangi şirketler bağımsız denetim kapsamına alınmışlardır?

YENİ TTK’ya göre; sermaye şirketleri (anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler) ile şirketler topluluğu bağımsız denetim kapsamına alınmışlardır.

 

134- YENİ TTK’ya göre; sermaye şirketlerinin bilanço büyüklüklerinin, cirolarının veya istihdam ettikleri çalışan sayılarının bağımsız denetim kapsamına alınıp alınmamalarında etkisi var mıdır?

YENİ TTK’ya göre, sermaye şirketlerinin; bilanço büyüklüklerinin, cirolarının net satışlarının veya istihdam ettikleri çalışan sayılarının bağımsız denetim kapsamına alınmalarında etkisi bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, anonim şirketler, limited şirketler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bilanço büyüklükleri, ciroları veya istihdam ettikleri çalışan sayısı ne olursa olsun bağımsız denetime tabi tutulmuşlardır.

 

135- Sermaye şirketlerinin ölçekleri, denetçinin seçiminde etkili olacak mıdır?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (YENİ TTK) 400 üncü maddesinde; orta ve küçük ölçekli anonim şirketlerin, bir veya birden fazla yeminli mali müşaviri veya serbest muhasebeci mali müşaviri denetçi olarak seçebilecekleri, 1522 nci maddesinde; küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri tanımlayan ölçütlerin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun görüşleri alınarak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yönetmelikle düzenleneceği, bu yönetmeliğin Resmî Gazetede yayımlanacağı ve bu ölçütlerin, bu Kanunun ticari defterler ile finansal tablolara ve raporlamaya ilişkin olanlar başta olmak üzere, ilgili tüm hükümlerine uygulanacağı, 1523 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında; Bu Kanunun 1522 nci maddesine istinaden belirlenen küçük ve orta ölçekli işletme ölçütlerinin, sermaye şirketleri için de geçerli olduğu, bu ölçütlerin üzerindeki sermaye şirketlerinin ise büyük sermaye şirketi sayılacağı, 2 nci fıkrasında küçük ve orta ölçekli olsalar dahi, aşağıdaki şirketlerin büyük sermaye şirketi sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

a) Borçlanma araçları veya özkaynağa dayalı finansal araçları kamuya açık bir piyasada (yerel ve bölgesel piyasalar da dâhil olmak üzere, yerli veya yabancı bir sermaye piyasasında veya tezgâh üstü piyasada) işlem gören veya bu tür bir piyasada işlem görmek üzere söz konusu araçları ihraç edilme aşamasında bulunan sermaye şirketleri.

b) Esas faaliyet konularından biri, varlıkları güvenilir kişi sıfatıyla geniş bir kitle adına muhafaza etmek olan bankalar, yatırım bankaları, sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri ve benzerleri.

Sermaye şirketlerinin ölçeklerine ilişkin YENİ TTK hükümleri yukarıda belirtildiği şekilde olmasına karşın 2/11/2011 tarihli ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2 nci maddesinde; bağımsız denetim yapmak üzere, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatını almış meslek mensupları arasından Kurum tarafından yetkilendirilen kişiler “bağımsız denetçi”, bağımsız denetim yapmak üzere, Kurum tarafından yetkilendirilen sermaye şirketleri “bağımsız denetim kuruluşu” ve halka açık şirketler, bankalar, sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, finansal kiralama şirketleri, varlık yönetim şirketleri, emeklilik fonları, ihraççılar ve sermaye piyasası kurumları ile faaliyet alanları, işlem hacimleri, istihdam ettikleri çalışan sayısı ve benzeri ölçütlere göre önemli ölçüde kamuoyunu ilgilendirdiği için Kurum tarafından bu kapsamda değerlendirilen kuruluşlar, “kamu yararını ilgilendiren kuruluş” şeklinde tanımlanmış, 23 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında; kamu yararını ilgilendiren kuruluşlardaki denetimin sadece bağımsız denetim kuruluşları tarafından yapılacağı ve 31 inci maddesinde de bu Kanun Hükmünde Kararnamede hüküm bulunmayan hallerde 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun bağımsız denetimle ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

660 sayılı KHK’da, kamu yararını ilgilendiren kuruluş tanımına giren şirketler sayıldıktan sonra “faaliyet alanları, işlem hacimleri, istihdam ettikleri çalışan sayısı ve benzeri ölçütlere göre önemli ölçüde kamuoyunu ilgilendirdiği için Kurum tarafından bu kapsamda değerlendirilen kuruluşlar” ifadesine yer verilmiştir. Dolayısıyla, halka açık şirketler, bankalar, sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, finansal kiralama şirketleri, varlık yönetim şirketleri, emeklilik fonları, ihraççılar ve sermaye piyasası kurumları dışında hangi şirketlerin kamu yararını ilgilendiren kuruluş olarak kabul edileceği Kurum tarafından belirlenecek olup eğer sermaye şirketi kamu yararını ilgilendiren kuruluş tanımı içinde kalıyorsa denetçi olarak sadece bir bağımsız denetim kuruluşunu seçebilecek, kamu yararını ilgilendiren kuruluş tanımı dışında kalıyor ise denetçi olarak bir veya birden fazla bağımsız denetçiyi yahut bir bağımsız denetim kuruluşunu seçebilecektir.

 

136- YENİ TTK’ya göre; sermaye şirketinden şahıs şirketine dönüşmek mümkün müdür?

YENİ TTK’da, ticaret şirketlerinin tür değiştirme işlemleri ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş ve hangi şirketlerin hangi şirkete dönüşebilecekleri belirlenmiştir. Buna göre, bir sermaye şirketinin başka türde bir sermaye şirketine ve kooperatife, bir kollektif veya komandit şirketin kooperatif dâhil diğer tüm şirket türlerine, bir kooperatifin ise yalnızca bir sermaye şirketine dönüşmesine izin verilmiştir. Dolayısıyla bir sermaye şirketinin (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket) doğrudan bir şahıs şirketine (kolektif veya komandit) dönüşmesi mümkün değildir.

Bununla birlikte, bir ticaret şirketi, bir ticari işletmeye dönüşebilecektir. Bunun için ise söz konusu ticaret şirketinin paylarının tümünün, ticari işletmeyi işletecek kişi veya kişiler tarafından devralınması ve ticari işletmenin bu kişi veya kişiler adına ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerekmektedir.

137- YENİ TTK’ya göre; gerçek kişi tacirler ile şahıs şirketleri tarafından kullanılan her türlü kâğıt ve belgede hangi bilgilere yer verilmesi gerekmektedir?

YENİ TTK’ya göre; gerçek kişi tacirler ile şahıs şirketlerince (kollektif şirket ve komandit şirket) kullanılan kâğıt ve belgelerde aşağıda belirtilen bilgilere yer verilmesi gerekmektedir.

GERÇEK KİŞİ TACİRLER

GEÇEK KİŞİ TACİRLER

a) Ticaret sicili numarası

b) Ticaret unvanı

c) İşletmenin merkezi

 

ŞAHIS ŞİRKETLERİ

a) Ticaret sicili numarası

b) Ticaret unvanı

c) İşletmenin merkezi

 

138- YENİ TTK’ya göre; sermaye şirketleri tarafından kullanılan her türlü kâğıt ve belgede hangi bilgilere yer verilmesi gerekmektedir?

YENİ TTK’ya göre; sermaye şirketlerince kullanılan kâğıt ve belgelerde aşağıda belirtilen bilgilere yer verilmesi gerekmektedir.

 

ANONİM ŞİRKET

a) Ticaret sicili numarası

b) Ticaret unvanı

c) İşletmenin merkezi

ç) Taahhüt edilen sermaye

d) Ödenen sermaye

e) İnternet sitesi adresi

f) İnternet sitesi numarası

g)Yönetim Kurulu başkanı ve üyelerinin ad ve soyadları

 

LİMİTED ŞİRKET

a) Ticaret sicili numarası

b) Ticaret unvanı

c) İşletmenin merkezi

ç) Taahhüt edilen sermaye

d) Ödenen sermaye

e) İnternet sitesi adresi

f) İnternet sitesi numarası

g) Müdür veya müdürlerin ad ve soyadları

 

SER. PAY. BÖL. KOM. ŞTİ.

a) Ticaret sicili numarası

b) Ticaret unvanı

c) İşletmenin merkezi

ç) Taahhüt edilen sermaye

d) Ödenen sermaye

e) İnternet sitesi adresi

f) İnternet sitesi numarası

g) Yönetici veya yöneticilerin ad ve soyadları

Öte yandan, sermaye şirketlerinde yönetim organı üyesi olmayan kişilerin adlarının ve soyadlarının kullanılan kâğıt ve belgelerde gösterilmesine yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Yönetim organından anlaşılması gereken anonim şirketlerin yönetim kurulu başkan ve üyeleri, limited şirketlerin müdür veya müdürleri ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin yönetici veya yöneticileridir.

Konuyu örneklemek gerekirse; ABC Turizm AŞ’nin yönetim kurulu başkanı Bay(A), yönetim kurulu üyesi Bayan (B), Genel Müdürü Bayan (C), Genel Müdür Yardımcısı Bay (D), İşletme Müdürü Bay (E) ve İnsan Kaynakları Müdürü Bayan (F)’dir. Bu şirket tarafından kullanılacak kâğıt ve belgelerde sadece yönetim organı üyesi olan yönetim kurulu başkanı Bay (A) ile yönetim kurulu üyesi Bayan (B)’nin ad ve soyadına yer verilecektir. Diğer yöneticiler, anonim şirketin yönetim organı konumundaki yönetim kurulunun üyesi olmadıkları için bu kişilerin ad ve soyadlarına düzenlenecek kâğıt ve belgelerde yer verilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Yine, DEF İnşaat Limited Şirketi’nin müdürü Bay (A), bu şirketin Muğla Şubesinin müdürü Bay (Ö) ve Kars Şubesinin müdürü Bayan (J)’dir. DEF İnşaat Limited Şirketi tarafından kullanılacak kâğıt ve belgelerde sadece limited şirketin yönetim organını oluşturan müdür Bay (A)’nın ad ve soyadına yer verilecek, şirketin şube yöneticisi konumundaki müdürlerin ad ve soyadlarına ise kullanılacak kâğıt ve belgelerde yer verilmeyecektir.

 

139- YENİ TTK’da, şirketlerin bölünmesi nasıl düzenlenmiştir?

YENİ TTK’ya göre; bir şirket tam veya kısmi bölünebilecektir.

a) Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir.

b) Kısmi bölünmede ise bir şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur.

 

140- YENİ TTK’ya göre; hangi şirketler bölünebilecektir?

YENİ TTK’ya göre; sermaye şirketleri (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler) ve kooperatifler yine kendileri gibi sermaye şirketlerine ve kooperatifl ere bölünebileceklerdir. Diğer bir anlatımla, bir anonim şirket, bir limited şirkete, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkete veya kooperatife bölünebilecektir. Aynı şekilde, bir kooperatifin de bir anonim şirkete ve/veya limited şirkete bölünmesine engel yoktur. Ancak, bir anonim şirket, şahıs şirketlerine (kollektif, komandit şirket) bölünemez, bunun tersi de mümkün değildir.

 

(Gümrük  ve Ticaret Bakanlığı Sitesinden alınmıştır.)

Yazıldı Soru / Cevap

Ülkemizde Sebze Meyve Ticareti..

Tem19
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

İÇİNDEKİLER

1-ÜLKEMİZDE SEBZE-MEYVE TİCARETİNE GENEL  BAKIŞ

 2-5957 SAYILI SEBZE VE MEYVELER İLE YETERLİ ARZ VE TALEP DERİNLİĞİ BULUNAN DİĞER MALLARIN TİCARETİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN İLE GETİRİLEN BAŞLICA YENİLİKLER

 

      (26.03.2010gün ve  27533 sayılı R.G.)

 

3- SEBZE VE MEYVE TİCARETİ VE TOPTANCI HALLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK       

       (07.07.2012 gün ve 28346 sayılı R.G.)

4-PAZAR YERLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK        

    (12.07.2012 gün ve 28351 sayılı R.G.)

5-HAL HAKEM HEYETİ VE TOPTANCI HAL KONSEYİ  HAKKINDA YÖNETMELİK      

        (11.07.2012 gün ve 28350 sayılı R.G.)

6-  5957 SAYILI KANUNUN MADDELERİNDE YER ALAN DÜZENLEMELER

  8- Mülga SEBZE VE MEYVE TİCARETİ İLE HAL KAYIT SİSTEMİ HAKKINDA TEBLİĞ                                    

  

ÜLKEMİZDE SEBZE VE MEYVE TİCARETİNE GENEL BAKIŞ

 

SEBZE ÜRETİM MİKTARI*   27,5 MİLYON TON
MEYVE ÜRETİM MİKTARI*   17.2 MİLYON TON
DÜNYA SEBZE ÜRETİMİNDEKİ PAY (Yaklaşık)**   % 5
DÜNYA MEYVE ÜRETİMİNDEKİ PAY (Yaklaşık)**   % 3
SEBZE MEYVENİN İŞLEM DEĞERİ***   73,5 MİLYAR TL

(Ocak-Aralık 2011)

 

*       TÜİK 2011 yılı verileri

**     Ziraat Mühendisleri Odası

***   TÜİK Üretim Verileri ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hali fiyatlarına göre hesaplanmıştır.

 

ÜLKEMİZDE SEBZE VE MEYVE TİCARETİ

 

İHRACATIN TOPLAM ÜRETİMDEKİ PAYI* % 5 (3,6 MİLYAR TL)
SANAYİDE KULLANILAN SEBZE VE MEYVENİN TOPLAM ÜRETİMDEKİ PAYI* % 12,5 (8,9 MİLYAR TL)
ÜRETİCİLERCE DOĞRUDAN TÜKETİCİLERE SATILAN MALIN TOPLAM ÜRETİMDEKİ PAYI % 0,5 (0.4 MİLYAR TL)
ÜRÜN KAYBININ TOPLAM ÜRETİMDEKİ PAYI* % 25 (18,4 MİLYAR TL)
HALLERDE İŞLEM GÖRMESİ GEREKEN MALIN TOPLAM ÜRETİMDEKİ PAYI** % 57 (42 MİLYAR TL)
SEKTÖR TARAFINDAN DA GENEL KABUL GÖREN KAYIT DIŞILIK ORANI*** % 70 (29,3 MİLYAR TL)

 

 

*     Ziraat Mühendisleri Odası

**   Bu pay, ihraç edilen, sanayide kullanılan,  üreticilerce doğrudan satılan ve zayi olan malların dışında kalan mal miktarını göstermektedir.

*** Bu miktarın hesaplanmasında, Hallerde İşlem Görmesi Gereken Malın Toplam Üretimdeki Payı dikkate alınmıştır.

5957 SAYILI SEBZE VE MEYVELER İLE YETERLİ ARZ VE TALEP DERİNLİĞİ BULUNAN DİĞER MALLARIN TİCARETİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN İLE GETİRİLEN BAŞLICA YENİLİKLER

(5957 Sayılı Kanun, 26 Mart 2010 Tarihli Resmi Gazete’de Yayımlanmış ve 1 Ocak 2012 Tarihinde Yürürlüğe Girmiştir.)

TİCARİ İŞLEMLER AÇISINDAN

                   Toptancı hale bildirimde bulunmak kaydıyla genel olarak hal dışında da toptan alım satım yapılabilecektir.

 

                  Hal Kayıt Sistemi kurulacaktır. Bu Sistemin kurulmasıyla;

Ülkemizde alım ve satıma konu sebze ve meyvelerin miktar ve fiyatlarına ulaşılabilecek (Örneğin; Antalya’daki bir domates üreticimiz, domatesin o gün için İstanbul veya İzmir İlinde oluşan fiyatlarını hal kayıt sistemini kullanarak görebilecektir.)

Meslek mensupları kayıt altına alınacak,

Üreticiler mallarını satacakları tacirlerin irtibat bilgilerine erişebilecek ve onlar hakkında bilgi sahibi olabilecek (Örneğin, Aydın’da incir üreten ve oluşan yüksek fiyatlar nedeniyle bu ürünlerini İstanbul’da pazarlamak isteyen bir üreticimiz, mallarını pazarlayabileceği meslek mensuplarının iletişim bilgilerini hal kayıt sistemi ile anında görebilecektir. Bunun yanında, tarlasına gelerek malını satın almak isteyen kişilerin, geçmişteki ticari durumunu ve faaliyetlerini hal kayıt sistemi üzerinden anlık olarak sorgulayabilecektir.)

Üreticiler, ürünlerini daha çok kar edebileceği pazarlara yönlendirebilecek, geleceğe yönelik planlama yapabilecek ve tacirler karşısında daha güçlü bir pozisyonda bulunabilecek,

 

Hal içi ve dışı işlem maliyetleri azaltılacaktır. Bu maliyetlerin azaltılması sonucunda;

Tüketici daha ucuza mal temin edebilecek,

Sebze ve meyve fiyatlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi giderilecek,

Kayıt dışılık azalacak ve buna bağlı olarak belediye gelirleri artacaktır.

 

Hal hakem heyetleri yeniden yapılandırılacak ve değeri 50 bin TL’nin altındaki uyuşmazlıklarda heyete başvuru zorunlu olacaktır.

Anlaşmazlıklar kolay, hızlı ve düşük maliyetle çözümlenebilecek,

Mahkemeler üzerindeki yük azaltılacak,

Hakem heyetleri toptancı hal bünyesinde değil, il merkezleri ile Bakanlıkça uygun görülecek ilçe merkezlerinde kurularak işleyişinde etkinlik sağlanacak,

Barodan görevlendirilecek üyenin de içinde bulunduğu ve tüm kesimleri kapsayan yeni üye yapısıyla daha etkin kararlar alınabilecektir.

 

              Malların gıda güvenliği analizini yaptıranlar hal rüsumunun yarısını ödeyecektir. Bu sayede malların analizinin yapılması teşvik edilmiş olacaktır.

 

              Malların kaliteli ve standartlara uygun olarak ticareti yapılacak, ürün kayıpları giderilecektir. 

Malların ayıklanması, sınıflandırılması, hazırlanması, ambalajlanması, işaretlenmesi ve etiketlenmesi ile taşıma ve muhafazasına ilişkin standartların belirlenip 3 yıllık süre içinde mecburi uygulamaya konulması sağlanarak, başta büyük oranlara varan ürün kayıplarının önlenmesi ve tüketicilerimizin korunması mümkün olacaktır.

 

 

ÜRETİCİLER AÇISINDAN

  • ·                    Hal rüsumunu üreticiler değil, malı satın alanlar ödeyecektir.

 

  • ·                    Toptancı hallerindeki işyerleri ile semt pazarlarındaki satış yerlerinin en az %20‘si üreticilere/üretici örgütlerine ayrılacaktır.
  • ·                    Üreticiye zamanında ödenmeyen mal bedeli, komisyoncu ve tacirlerin verdiği teminattan karşılanabilecektir.
  • ·                    Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, özellikle üretici haklarının korunması amacıyla alım satım işlemlerini düzenleyen sözleşmelerde bulunması gerekli asgari şartları belirleyebilecektir.

 

  • ·                    Üretici örgütü kapsamı genişletilmektedir.

 

Bu sayede, üreticilerce kurulan her türlü tüzel kişiliklerin bu Kanun kapsamında üretici örgütü olarak tanımlanmasına imkân sağlanmakta, bir araya gelerek örgütlenen daha çok sayıda üreticilerimizin yasada öngörülen haklardan istifade etmeleri temin edilmektedir.

 

  • ·                    Üretici örgütleri, rüsum ödemeksizin hal dışında da sadece kendi ortak ve üyelerin mallarını değil aynı zamanda ortak veya üyesi olmayan üreticiler ile diğer üretici örgütlerinin mallarını da toptan veya perakende olarak satabilecektir.
  • ·                     

  TÜKETİCİLER AÇISINDAN

  • ·                     Tüketiciler daha ucuza mal temin edebilecektir.
  • Semt pazarları modern bir yapıya kavuşturularak, tüketicilere daha düzenli ve hijyenik bir ortamda alış veriş imkanı sunulacaktır. 

Kanunda, malların tüketiciyle buluştuğu son noktalardan biri olan ve Ülkemiz insanının alışveriş alışkanlıkları arasında önemli bir yer tutan semt ve üretici pazarları da düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler içinde, pazar yerlerinin kuruluş ve işleyişi, pazarcıların uymak zorunda olduğu kuralar, bu kurallara uymayanlara uygulanacak cezalar, belediyelerin sorumlulukları yer almaktadır. (Örneğin, Kanunla, pazarcıların yüksek sesle satış yapmaları yasaklanmış, buna uymayanlara da idari para cezası öngörülmüştür)

 

  • Ürünlere künye uygulaması getirilecektir.

Satıcılar, satışa sunulan malların izlenebilirliğine yönelik bilgileri içeren ve ilgili kurumlarca belirlenecek teknik özelliklere sahip künyeleri, malların kap veya ambalajlarında bulundurmakla yükümlü olacaktır. Böylece, tüketiciler tükettikleri ürünün nerede ve kimin tarafından üretildiğini bilme imkânına kavuşacak, malların gıda güvenilirliğine yönelik daha etkin bir takip mekanizması oluşacaktır.

 BELEDİYELER VE TOPTANCI HALLERİ AÇISINDAN

               Hal rüsumundan üretim bölgesi belediyelerinin de belli oranda pay alması sağlanacaktır.

              Kanunda, üretim bölgesi belediyelerinin mallar üzerinden alınan hal rüsumundan %25 oranında pay almaları öngörülmektedir. Bu sayede, bu belediyelerin, ticarete yönelik sundukları hizmetlerin kalitesini artırmaları ve sürece etkin bir şekilde dahil olmaları sağlanabilecektir.  Ayrıca, ihtiyaç duyulması halinde Bakanlar Kurulu bu oranı üretici bölgesi belediyeleri lehine artırabilecektir.

 

                 Toptancı hal kurma faaliyetleri disiplin altına alınacaktır.

Kanunda, toptancı hallerin daha iyi hizmet standartlarına kavuşmasını sağlamaya yönelik tedbirler öngörülmektedir. Toptancı hal kurma faaliyetleri disiplin altına alınmaktadır. Bundan böyle sebze ve meyve ticaretinin daha sağlıklı ve fiziki mekânlarda ve gıda güvenliğine uygun olarak yapılmasını sağlamak amacıyla toptancı halleri belli alt yapı standartlarında kurulacaktır.Bu çerçevede, Kanunun öngördüğü asgari koşulları 3 yıl içinde sağlamayan mevcut toptancı hallerine idari para cezası uygulanması, bu cezayı takip eden 1 yıl içinde halen eksikliklerini gidermeyen toptancı hallerin faaliyetlerinin durdurulması öngörülmektedir.

              Toptancı hallerinin çağdaş bir sisteme kavuşturulması ve işletilmesi sağlanacaktır.

Toptancı halleri, halin sınıfına, büyüklüğüne ve işlem hacmine göre yönetmelikle belirlenecek müzayede, depolama, tasnifleme ve ambalajlama tesisleri ile laboratuvar ve soğuk hava deposu gibi üniteleri bulunan merkezler haline gelecek ve bu sayede, sebze ve meyve ticaretinin sağlıklı fiziki mekânlarda ve gıda güvenilirliğine uygun olarak yürütülmesi sağlanabilinecektir.Belediyeler, ilgili kurumlarca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde hallerin işletilmesini özel teşebbüslere devredebilecek, hallerin çevresi, faaliyeti engelleyecek veya insan sağlığına zarar verecek şekilde iskana açılamayacaktır.

 

            Belediyeler, toptancı halleri ile ilgili faaliyette bulunmak üzere kendi aralarında mahalli idare birlikleri kurabilecektir.

Böylece belediyeler; müzayede, depolama, tasnifleme ve ambalajlama tesisleri ile laboratuarlar ve soğuk hava deposu gibi tesisleri ortak kurup işletebileceklerdir.

 

Modern toptancı hallerinin kurulması teşvik edilmektedir.

İmar planında toptancı hal yeri olarak belirlenmiş alanlarda bulunan hazineye ait taşınmazların, toptancı hali kurulmak üzere belediyelere bedelsiz, üretici örgütlerine harca esas değeri, gerçek ve tüzel kişilere ise rayiç bedeli üzerinden devredilmesi öngörülmektedir.

KOMİSYONCU VE TÜCCARLAR AÇISINDAN

 

                    Başka bir alana taşınan toptancı halleri ile pazar yerlerindeki kiralama ve tahsis işlemlerinde mevcut hak sahiplerine öncelik verilecektir.

 

            Mevcut tahsis sahiplerinin işyerleri, on iki yıl süreyle kendilerine kiralanmış sayılacaktır.

552 sayılı KHK’ye göre toptancı halindeki işyerleri tahsis, kiralama ve satış yoluyla işletilebilmekteydi. Ancak 5957 sayılı Kanunla, toptancı hallerindeki işyerlerinin sadece kiralama veya satış yoluyla işletilmesi yöntemi benimsenmiş, bu işyerlerinin tahsis yoluyla işletilmesi uygulamasına son verilmiştir. Bu çerçevede, oluşabilecek mağduriyetleri gidermek amacıyla mevcut tahsis sahipleri için 12 yıllık bir geçiş dönemi öngörülmüştür. Ayrıca, Bakanlıkça belirlenen esaslara uygun olması kaydıyla, kira süresi sona erenlerle ihaleye çıkılmaksızın yeniden kira sözleşmesi yapılabilecektir.

 

          Mallar üzerinden sadece bir kez hal rüsumu alınacaktır. 

Malların birden fazla toptancı hale girmesi ve mükerrer hal rüsumu ödenmesi engellenmekte, bu konuda uygulamada yaşanan mağduriyetler giderilmektedir.

 

 KAMU AÇISINDAN

  • Sebze ve meyve ticaretine yönelik daha sağlıklı değerlendirmeler yapılacak, düzenlemeler oluşturulacaktır.
  • Sektörde hesap verilebilirlik ve saydamlık sağlanacaktır.
  • Toptancı Hal Konseyinin oluşturulmasıyla, Konseye temsilci verecek olan kamu kurumları, üretici ve tüketici örgütleri ile sivil toplum ve meslek kuruluşları arasında uygulamaya yönelik işbirliği sağlanacaktır.
  • Kayıt dışılığın önlenmesi ile vergi gelirleri artacaktır.
  • Sebze ve meyve fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisi azaltılacaktır

 

                            5957 SAYILI KANUNUN AMAÇLARI

 

  • Gıda güvenilirliğinin sağlanması
  • Tüketicinin, kaliteli, güvenilir, sağlıklı ve uygun fiyatlı mal temin edebilmesi
  • Meslek mensuplarının faaliyetlerinin düzenlenmesi
  • Rekabetçi yapının sağlanması
  • Kayıt dışılığın önlenmesi
  • Maliyetlerin düşürülmesi
  • Tedarik, dağıtım ve satışta etkinliğin sağlanması
  • Üreticinin emeğinin karşılığını alabilmesi
  • Toptancı halleri ve pazaryerlerinin çağdaş bir sisteme kavuşturulması ve işletilmesidir.

5957 SAYILI KANUNLA GETİRİLEN YENİLİKLER

 

  • Kanunla, rüsum oranları yeniden düzenlenmiştir. Buna göre; toptancı halinde satılan mallardan % 1, toptancı hali dışında satılan mallardan ise % 2 oranında hal rüsumu alınacaktır.
  • Hal rüsumu üretim bölgesi ile tüketim bölgesi belediyeleri arasında paylaştırılacaktır. Üretim bölgesi belediyeleri % 25, tüketim bölgesi belediyeleri ise % 75 oranında rüsum payı alacaklardır.
  • Pazaryerlerinin ve toptancı hallerinin modern bir yapıya kavuşturulmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
  • Toptancı halleri, kanunda öngörülen süre içinde yönetmelikle belirlenen asgari şartları sağlayacak şekilde modernize edilecek, yeni kurulacak toptancı halleri de belirli altyapı standartlarında kurulacaktır.
  • Hal hakem heyetleri yeniden yapılandırılarak görev ve yetkileri artırılmıştır.

– Kanun ile getirilen en önemli yenilik bildirim sistemidir.

  • Alım satıma konu tüm sebze ve meyveler hal kayıt sistemine bildirilecektir. Bildirilmek kaydıyla, sebze ve meyveler toptancı hali dışında da alınıp satılabilecektir.

 

               HAL KAYIT SİSTEMİ

 

  • Alım satıma konu tüm sebze ve meyveler hal kayıt sistemine bildirilecektir. Bildirilmek kaydıyla, sebze ve meyveler toptancı hali dışında da alınıp satılabilecektir.

– Kanun ile getirilen bir diğer yenilik ürün künyesi’dir.

  • Satıcılar, satışa sunulan malların izlenebilirliğine yönelik bilgileri içeren künyeleri, malların üzerinde ya da kap veya ambalajlarında bulundurmakla yükümlü olacaktır.

 

      Ürün künyesi ile;

  • Tüketiciler hal kayıt sistemi üzerinden künye sorgulaması yaparak, tükettikleri ürünün üretim yeri ve sisteme bildirim tarihi gibi bilgilere ulaşabilecektir.
  • Malların gıda güvenilirliğine yönelik daha etkin bir takip mekanizması oluşacaktır.

 

            HAL KAYIT SİSTEMİNİN UYGULANMASI

 

  • Hal Kayıt Sisteminin Tam Olarak Uygulamaya Alınmasıyla Birlikte;
  • Malların miktar ve fiyatlarına ulaşılabilecek,
  • Meslek mensupları kayıt altına alınabilecek,
  • Üreticiler mallarını satacakları tacirlerin irtibat bilgilerine erişebilecek,
  • Üreticiler ürünlerini daha çok kar edebilecekleri pazarlara yönlendirebilecek,
  • Sektörde hesap verilebilirlik ve saydamlık sağlanacak,
  • Sebze ve meyve ticaretinin geleceğine yönelik daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabilecektir.

                  SEBZE VE MEYVE TİCARETİ VE TOPTANCI HALLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK

AMAÇ

Toptancı hallerini modern bir yapıya kavuşturmak, sebze ve meyve ticaretinin kaliteli, standartlara ve gıda güvenilirliğine uygun olarak serbest rekabet şartları içinde yapılmasını sağlamak, üretici ve tüketicilerin hak ve menfaatlerini korumak, meslek mensuplarının faaliyetlerini düzenlemek.

  

KAPSAM

 

  • Toptancı Hallerinin Kurulması, Taşınması Ve Kapatılması,
  • Toptancı Halinin Yönetimi,
  • Denetim,
  • Defter Ve Belgeler,
  • İşyerlerinin Kiralanması, Satışı Ve Devri,
  • Meslek Mensuplarında Aranılacak Şartlar,
  • Satış İşlemleri ,
  • Cezalar.

 

                         TOPTANCI HALLERİNİN KURULMASI VE SINIFLANDIRILMASI

 

  • Toptancı halleri, imar planında belirlenmiş alanlarda yönetmelikte belirlenen asgari koşulları taşıyacak şekilde belediyeler ile büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri tarafından kurulacaktır.
  • Büyükşehirler hariç, belediye sınırları içinde birden fazla toptancı hali kurulamayacaktır.
  • İlgili belediyeden izin almak kaydıyla gerçek veya tüzel kişiler tarafından da toptancı hali kurulabilecektir.
  • Belediyeler, toptancı hali kurmak üzere mahallî idare birlikleri kurabilecektir.
  • Toptancı hali kurulmasına, yönetmeliğe göre oluşturulan komisyonun raporu göz önünde bulundurularak belediye meclisince karar verilecektir.
  • İşyeri sayısı, 30 ila 100 olan haller küçük, 101 ila 250 olan haller orta, 251 ve üzeri olan haller ise büyük toptancı hali olarak sınıflandırılacaktır.

 

                                     TOPTANCI HALİ KURULUŞ KOMİSYONU

 

  • İmar Planında Toptancı Hali Yeri Olarak Belirlenen Veya Belirlenecek Alanın, Yönetmeliğe Uygunluğunu Değerlendirmek Üzere Bir Komisyon Oluşturulacaktır.
  • Komisyon, Belediye Başkanı Ya Da Görevlendireceği Yardımcısının Başkanlığında;
  • Belediye İmar Müdürlüğü
  • Belediye Ruhsat ve  Denetim Müdürlüğü,(Olmayan yerlerde zabıta teşkilatı)
  • Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürlüğü,
  • Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü,
  • İl/İlçe Emniyet Müdürlüğü,
  • İl/İlçe Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü,
  • İl/İlçe Sağlık Müdürlüğü/İlçe Sağlık Grup Başkanlığı,
  • Ticaret Ve Sanayi Odası,
  • Ziraat Odası,

Tarafından Belirlenecek Birer Temsilciden Oluşacaktır.

 

                  TOPTANCI HALİNDE BULUNMASI ZORUNLU HİZMET TESİSLERİ NELERDİR ?

TÜM TOPTANCI HALLERİNDE ;       

  • İş Yerleri,
  • İdare Binası,
  • Fiyat Panosu,
  • Bilgi İşlem Sistemi,
  • Hoparlör  Sistemi,
  • Aydınlatma Sistemi,
  • Güvenlik Kamerası,
  • Giriş-Çıkış Kontrol Kulübesi,
  • Ağırlık Kontrol Ünitesi,
  • Çöp Toplama Yeri,
  • Tuvaletler,
  • Otopark,
  • Boş Ambalaj Depolama Yeri

Bulunacaktır.

 

ORTA VE BÜYÜK TOPTANCI HALLERİNDE AYRICA

  • Laboratuvarlar ,
  • İşyerlerinde Faaliyet Gösterenlerin Talebi Üzerine Soğuk Hava Deposu,
  • Tasnifleme Ve Ambalajlama Tesisleri ,

 Bulunacaktır.

 

TOPTANCI HALİNDE BULUNMASI ZORUNLU HİZMET TESİSLERİ

 

  • Mevcut toptancı hallerinden,

‐          1/1/2013 tarihine kadar bilgi işlem sistemini kurmayan ve gerekli teknik donanımı sağlamayanlara,

‐          1/1/2015 tarihine kadar ise diğer zorunlu hizmet tesislerini oluşturmayan toptancı hallerine,

Mahallin mülkî idare amiri tarafından yüz bin türk lirası idarî para cezası verilecektir.

 

  • Bu toptancı hallerinden, idarî para cezası verilmesine ilişkin kararı takip eden bir yıl içinde zorunlu hizmet tesislerini oluşturmayanların faaliyetleri, mahallin mülkî idare amiri tarafından aykırılık giderilene kadar durdurulacaktır.

 

      TOPTANCI HALLERİNİN İŞLETİLMESİ

 

  • Belediye toptancı halleri belediyeler, özel toptancı halleri ise işletmecileri tarafından işletilecektir.
  • Belediyeler, kurdukları toptancı hallerinin işletilmesini belediye meclisince belirlenecek süre, bedel ve koşullarda devredebilecektir.
  • Özel Toptancı Hal İşletmelerinin, Anonim Şirket Veya Kooperatif Şeklinde faaliyet göstermesi esası benimsenmiştir. Bunlardan belirli bir miktar teminat alınması da öngörülmüştür.
  • Belediyece Toptancı Halinin İşletilmesi Devredilen İşletmelerde De, Özel Toptancı Hali Kuracak Tüzel Kişi İşletmelerde İstenilen Şartlar Aranılacaktır.

 

              TOPTANCI HALİNİN TAŞINMASI VE KAPATILMASI

 

  • Şehir İçinde Kalan, Çevreye, Altyapıya Ve Trafiğe Yük Getiren, Ulaşım İmkânları ve Alan Büyüklüğü Yetersiz Olan Ve Uygun Çalışma Ortamı Bulunmayan Toptancı Halleri, Belediye meclisinin kararı ile başka bir alana taşınabilecek ya da Kapatılabilecektir.
  • Toptancı Hallerinin Taşınması ya da Kapatılmasında, Toptancı Hali Kuruluş Komisyonunun inceleme raporu dikkate alınacaktır.
  • Kurulduğu yer itibariyle yönetmelikte belirlenen şartları sağlamayan ya da verimli çalışmayan toptancı halleri de belediye meclisi kararıyla kapatılabilecektir.

 

           TOPTANCI HALLERİNİN YÖNETİMİ

 

  • Yönetmelikle toptancı hal yönetim biriminin görev, yetki ve sorumlulukları, uygulamada yaşanan sıkıntıları giderecek şekilde detaylı olarak belirlenmiştir.
  • Hal yöneticisinin, sahip olması gereken diğer niteliklerinin yanı sıra, illerde en az lisans, ilçe veya beldelerde ise en az lise mezunu olması öngörülmüştür.
  • Toptancı hallerinde görevlendirilecek asgari zabıta sayısı, küçük toptancı hallerinde üç, orta toptancı hallerinde on beş, büyük toptancı hallerinde ise otuz olarak belirlenmiştir.
  • Belediyeler, hal zabıtaları aracılığıyla toptancı hali dışında da denetim yapabilecektir.

 

          İŞYERLERİNİN İŞLETİLMESİ

 

  • Belediye ve özel toptancı hallerindeki işyerleri, kiralama veya satış yoluyla işletilecektir.
  • Belediye toptancı halinde satılan işyeri sayısı, o haldeki toplam işyeri sayısının yüzde ellisini geçemeyecektir.  Ayrıca, toptancı hallerindeki toplam işyeri sayısının en az yüzde yirmisi üretici örgütlerine ayrılacaktır.
  • Mevcut toptancı hallerinde bundan sonra yapılacak kiralama, satış ve devir işlemlerinde, satılan işyeri ve üretici örgütü yerine ilişkin bu oranlar dikkate alınacaktır.
  • Mevcut toptancı hallerindeki tahsisli işyerleri, tahsis sahiplerine hiçbir işleme gerek kalmaksızın on iki yıl süreyle kiralanmış sayılacaktır.
  • Toptancı halindeki işyerlerinin, üretici, üretici örgütü, komisyoncu veya tüccarlara kiralanması ya da satılması öngörülmüş, bu kişilerin sahip olması gereken asgari şartlar detaylı olarak belirlenmiştir.

 

  • Aynı toptancı halinde bir kişiye en fazla bir işyeri kiralanabilecek veya satılabilecek, işyerleri, adi şirketlere ya da birden fazla gerçek veya tüzel kişiye kiralanamayacak veya satılamayacaktır. Mevcut toptancı hallerinde faaliyet gösterenler, durumlarını 01/01/2015 tarihine kadar buna uygun hale getirecektir.
  •  Belediye toptancı halindeki işyerinin kira süresi sona erenlerle, ihaleye çıkılmaksızın yeniden kira sözleşmesi yapılabilecektir. Ancak, bu kişilerin serbest rekabeti engelleyici anlaşmalar yapmamış,  piyasada darlık oluşturucu davranışlarda bulunmamış, gerçeğe aykırı rapor ve belgeler düzenlememiş olması gerekmektedir.

 

TEMİNAT

 

           *  Ticarî güvenin sağlanması ve tarafların haklarının korunması amacıyla toptancı halinde faaliyet gösterenlerden teminat alınması öngörülmüştür.

           * Alınacak teminat tutarı, kiracılar için haldeki işyerinin, malikler için ise bulunduğu toptancı halinde kiralama yoluyla işletilen emsal işyerinin bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere her yılın aralık ayında belediye meclisince belirlenecektir.

* Teminattan kesilmeye ilişkin hal hakem heyeti veya mahkeme kararları, toptancı hal yönetim birimince yerine getirilecektir.

 

            İŞYERLERİNİN DEVRİ

 

 * Kiralanan işyerleri, vefat etme veya çalışamayacak derecede kaza geçirme, hastalık ya da yaşlılık gibi zaruri hallerde kanuni mirasçılara devredilebilecektir.

* Serbest rekabeti engelleyici anlaşmalar yapmamış, piyasada darlık oluşturucu davranışlarda bulunmamış, gerçeğe aykırı rapor ve belgeler düzenlememiş olan kiracılar da, işyerlerini başkalarına devredebilecektir.

* Kiracılık hakkını devralanlar, kiracılık hakkını devredenlerle yapılmış olan kira sözleşmesinde belirtilen süreyi tamamlayacaktır.

* İşyeri malikleri de yönetmelikle belirlenen şartlara sahip kişilere işyerlerini satış yoluyla devredebilecektir.

 

            MALLARIN SATIŞI

 

         * Malların toptan satışı; hal içi ve dışında faaliyet gösteren üretici, üretici örgütü, komisyoncu ve tüccarlar tarafından yapılacaktır.

*Toptan veya perakende satmak üzere mal satın alanlar, satın alınan malların alış bedelinden kanuni kesintiler dışında reklâm, stant, zayi ve diğer gerekçelerle herhangi bir kesinti yapamayacaktır.

         *Komisyoncular, kendi adına ve hesabına, üretici, üretici örgütü ve tüccarlar ise kendi adına ve başkası hesabına faaliyette bulunamayacaktır.

 *Hal kayıt sisteminde hem komisyoncu hem de tüccar olarak kayıtlı olanlar, komisyonculuk veya tüccarlık sıfatlarından hangisini kullanacağını üç ay içinde sisteme kaydettirecektir.

*Toptancı hallerinde mallar, satışa arz şekli bölünmeden bulunduğu kasa, çuval, sandık ve benzeri kaplarda satılacaktır.

*Toptan veya perakende satışta, malların üzerinde veya kap ya da ambalajlarının herkes tarafından kolaylıkla görülebilecek bir yerinde sistem üzerinden alınan belge veya barkodlu etiket bulundurulacaktır.

 

           *Künye yerine, 01/01/2014 tarihine kadar malın adı, cinsi, miktarı, üretim yeri ve ait olduğu üretici/işletmecisine ilişkin bilgileri içeren ilgili mevzuata göre düzenlenmiş fiyat etiketi, fatura ve benzeri belgeler de kullanılabilecektir.

TOPTANCI HALLERİNDE UYULACAK GENEL ESASLAR

 

*Toptancı hallerinde elektronik tartı kullanılacaktır. Elektronik tartı kullanımı, 01/01/2015 tarihinden itibaren zorunlu olacaktır.

*Toptancı halinin açılış ve kapanış saatleri, halin yirmi dört saatin kesintisiz en az altı saatinde kapalı olması kaydıyla hal yönetim birimince belirlenecektir.

*İşyerlerinde, toptancı hal yönetim biriminden önceden izin alınması ve gerekli belgelerin ibraz edilmesi kaydıyla eleman çalıştırılabilecektir.

*Yönetmelikte belirlenen şekle uygun kimlik kartları, halde faaliyet gösteren ve çalışanlarca kullanılacaktır.

*Halde faaliyet gösterenler, mesleki bilgi ve deneyimlerini artırmak üzere eğitime tabi tutulabilecektir.

 

                                        PAZAR YERLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK

 

                AMAÇ

Semt ve üretici pazarlarını modern bir yapıya kavuşturmak, bu yerlerde satılan malların ticaretinin kaliteli, standartlara ve gıda güvenilirliğine uygun olarak serbest rekabet şartları içinde yapılmasını temin etmek ve tüketicilerin hak ve menfaatlerini korumak.

 

              KAPSAM

  • Üreticiler ile pazarcıların faaliyetlerini düzenleme
  • Pazaryerlerinin kurulması, işletilmesi, taşınması ve kapatılması
  • Üretici ve pazarcılarda aranılacak şartlar
  • Tahsis işlemi
  • Satış işlemleri
  • İdarelerin görev, yetki ve sorumlulukları
  • Cezalar

            PAZARYERLERİNİN KURULMASI VE İŞLETİLMESİ

 

*Pazar yerleri, imar planında belirlenmiş alanlarda yönetmelikte belirlenen asgari koşulları taşıyacak şekilde belediyelerce kurulacaktır.

*Gerçek veya tüzel kişiler pazar yeri kuramayacaktır.

*Pazar yeri kurulmasına, yönetmeliğe göre oluşturulan komisyonun raporu göz önünde bulundurularak belediye meclisince karar verilecektir.

*Münhasıran organik malların satışı amacıyla semt pazarı kurulabilecektir.

 *Pazar yerleri, belediyelerce işletilecektir.

          *Pazar yerlerinin işletilmesine ilişkin bazı hizmetler, yapılacak belirli süreli protokoller ile meslek kuruluşları eliyle yürütülebilecektir.

             PAZARYERİ KURULUŞ KOMİSYONU

 

*İmar planında pazar yeri olarak belirlenen veya belirlenecek alanın, yönetmeliğe uygunluğunu değerlendirmek üzere bir komisyon oluşturulacaktır.

*Komisyon, Belediye Başkanı ya da görevlendireceği yardımcısının başkanlığında;

 

  • Belediye İmar Müdürlüğü,
  • Belediye Denetim Müdürlüğü,
  • Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürlüğü,
  • İl/İlçe Emniyet Müdürlüğü,
  • İl/İlçe Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü,
  • İl/İlçe Sağlık Müdürlüğü/İlçe Sağlık Grup Başkanlığı,
  • İlgili Meslek Kuruluşu,
  • Ziraat Odası,
  • O yerde faaliyet gösteren en fazla üyeye sahip tüketici örgütü tarafından belirlenecek birer temsilciden oluşacaktır.

 

             Pazar yeri kuruluş komisyonu

 

*Pazaryeri kurulacak alanın uygunluğu komisyonca incelenecektir. Komisyonun raporu tavsiye niteliğinde olacaktır.

*Mevcut pazaryerleri de, pazar yeri kuruluş komisyonu tarafından incelenecektir.

           *İnceleme sonucunda mevcut pazaryerlerinin yönetmelikteki şartlara sahip olmadığının anlaşılması durumunda;

 

Büyükşehir Belediyesi sınırı ve mücavir alanları içindeki pazar yerleri 01/01/2017, diğer yerlerdeki pazar yerleri ise 01/01/2016 tarihine kadar ilgili belediyece mevzuata uygun hale getirilecektir.

 

           PAZAR YERİNDE BULUNMASI ZORUNLU HİZMET TESİSLERİ

 

  • Pazarcı Ve Üretici Satış Yerleri,
  •  Zabıta Bürosu,
  •  Çöp Toplama Yeri,
  •  Elektronik Tartılar,
  •  Hoparlör Sistemi,
  •  Aydınlatma Sistemi,
  •  Güvenlik Kamerası,
  •  Tuvaletler.

 

        PAZAR  YERLERİNİN TAŞINMASI VE KAPATILMASI

 

*Çevreye, altyapıya ve trafiğe yük getiren, ulaşım imkânları ve alan büyüklüğü yetersiz olan ve uygun çalışma ortamı bulunmayan pazar yerleri belediye meclisinin kararı ile başka bir alana taşınabilecek ya da kapatılabilecektir.

*Pazar yerlerinin taşınması ya da kapatılmasında, pazar yeri kuruluş komisyonunun inceleme raporu dikkate alınacaktır.

            TAHSİS İŞLEMLERİ

 

*Semt pazarlarındaki satış yerleri pazarcılara ve üreticilere, üretici pazarlarındaki satış yerleri ise münhasıran üreticilere tahsis edilecektir.

*Organik malların satışa sunulduğu semt pazarlarındaki satış yerleri, yalnızca organik mal üreten üreticilere veya bu tür malları satan pazarcılara tahsis edilecektir.

*Satış yeri tahsisi, yalnızca yönetmelikte belirtilen şartlara sahip pazarcı veya üreticilere yapılacaktır.

*Vefat etme veya çalışamayacak derecede kaza geçirme, hastalık ya da yaşlılık gibi zaruri hallerde satış yerleri, belediye encümeni kararı ile kanuni mirasçılara devredilebilecektir.

*Devir işlemlerinden herhangi bir ücret tahsil edilmeyecektir.

 

           TAHSİS ÜCRETİ

 

*Tahsis ücreti, satış yerinin kullanımı sonrasında belediye meclisince her yıl belirlenecek tarifeye göre belediyelerce makbuz karşılığında günlük olarak tahsil edilecektir.

         *Üreticilerden alınacak tahsis ücreti, 2464 sayılı BELEDİYE GELİRLERİ KANUNUNDA yer alan tarifedeki en alt orandan hesaplanacaktır.

*Meslek kuruluşları, belediyelerle yapılan protokoller çerçevesinde verdikleri hizmetler için, 5362 sayılı esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşları kanunu kapsamında makbuz karşılığında ücret tahsil edebilecektir.

*Tahsis sahiplerinden, bunlar dışında herhangi bir ad altında ücret tahsil edilemeyecektir.

 

            SATIŞ İŞLEMLERİ

 

*Sebze ve meyveler ile belediye encümenince satışına izin verilen diğer gıda ve ihtiyaç maddeleri perakende olarak satılacaktır.

*Aynı kap veya ambalaj içine değişik kalitede ve/veya üzerinde yazılı olan miktardan az mal konulamayacaktır.

          *Çevreyi rahatsız edecek şekilde satış yapılamayacak, tüketiciye karşı sözlü veya fiilî kötü muamelede bulunulamayacaktır.

*Satışlarda, kese kâğıdı, doğada çözünebilen ya da bezden imal edilmiş poşetler kullanılacaktır. Bunların kullanımı, 01/01/2014 tarihinden itibaren zorunlu olacaktır.

*Satışlarda, malların üzerinde veya kap ya da ambalajlarında sistem üzerinden alınan belge veya barkodlu etiket bulundurulacaktır.

*Künye yerine, 01/01/2014 tarihine kadar fiyat etiketi de kullanılabilecektir.

 

          TAHSİS SAHİPLERİNCE UYULACAK HUSUSLAR

 

*Satış yerlerine, satış yeri numaralarını gösteren bir tanıtım levhası yerleştirilecektir.

*Satışa sunulan her bir mal çeşidi için, mala ilişkin bilgilerin yer aldığı fiyat etiketi düzenlenecektir.

*Elektronik tartı kullanılacaktır. Elektronik tartı kullanımı, 01/01/2015 tarihinden itibaren zorunlu olacaktır.

           *Yönetmelikte belirlenen şekle uygun kimlik kartları, tahsis sahiplerince yakalarında bulundurulacaktır.

           *Özellikleri ilgili meslek kuruluşunun görüşü alınarak belediyelerce belirlenen mevsim şartlarına uygun kıyafetler, tahsis sahiplerince kullanılacaktır.

*Tahsis sahipleri, mesleki bilgi ve deneyimlerini artırmak üzere eğitime tabi tutulabilecektir.

 

HAL HAKEM HEYETİ VE TOPTANCI HAL KONSEYİ HAKKINDA YÖNETMELİK

 

q     AMAÇ

 

  • Hal hakem heyeti ile toptancı hal konseyinin kuruluş ve çalışmalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemek.

 

q     KAPSAM

 

  • Hal Hakem Heyetinin kuruluş ve yetki alanı, görev ve yetkileri, toplantı ve kararları,
  • Hal Hakem Heyeti üyeleri, bunların nitelikleri ve görev süresi,
  • Toptancı Hal Konseyinin oluşumu, görevleri, toplantı ve çalışma esasları

 

            HAL HAKEM HEYETİNİN KURULUŞU VE YETKİ ALANI

*Hal hakem heyetleri il merkezlerinde kurulacaktır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca gerekli görülmesi halinde ilçe merkezlerinde de hal hakem heyeti kurulabilecektir.

*İlçe merkezlerinde hakem heyeti kurulmasında, o yerdeki toptancı hali ve pazar yeri adedi, üretici ve meslek mensubu sayısı, işlem hacmi, uyuşmazlık sayısı ile bütçe imkânları dikkate alınacaktır.

*İl hakem heyetinin yetki alanı il, ilçe hakem heyetinin yetki alanı ilçe sınırları olacaktır.

*İlçe hakem heyetinin yetki alanı, bulunduğu il sınırları içindeki diğer ilçeleri kapsayacak şekilde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı il müdürlüğünün görüşü alınarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca genişletilip daraltılabilecektir.

 

            HAL HAKEM HEYETİNİN GÖREV VE YETKİLERİ

*Hal hakem heyetleri, üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında ortaya çıkan uyuşmazlıklara çözüm bulmakla görevli ve yetkili olacaktır.

*İdari para cezaları dışındaki tüm uyuşmazlıklar, hakem heyetinin görev ve yetkisi kapsamındadır.

*Toptancı halleri ve pazar yerlerinin yönetim ve işleyişinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da bu kapsama dâhildir.

 

          HAL HAKEM HEYETİNİN ÜYELERİ

*Hal Hakem Heyeti, İllerde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürü Veya Görevlendireceği Bir Personel, İlçelerde İse Kaymakam Veya Görevlendireceği Bir Kamu Görevlisi Başkanlığında;

*İl Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü,

            *Belediye,

*Baro,

*Ziraat Odası,

*Ziraat/Gıda Mühendisleri Odası,

*Ticaret Ve/Veya Sanayi Odası,

*Esnaf Ve Sanatkârlar Odaları Birliği,

*En Fazla Üyeye Sahip Tüketici Örgütü,

 *En Fazla Üyeye Sahip Komisyoncu Ve/Veya Tüccar Derneği

 

Tarafından görevlendirilecek veya seçilecek birer temsilciden oluşacaktır.

 

            HAL HAKEM HEYETİ ÜYELERİ VE RAPORTÖR

 

  • Hakem heyeti üyelerinin görev süresi 2 yıl olacaktır.
  • Üyeler, aynı hakem heyetinde üst üste en fazla iki dönem görev yapabilecektir.
  • Heyetin çalışma ve kararlarına yönelik görevleri yürütmek üzere bir raportör görevlendirilecektir.
  • İşlem yoğunluğu fazla olan hakem heyetlerinde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı izni ile birden fazla raportör olabilecektir.
  • Raportör, illerde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı il müdürlüğü personeli arasından, ilçelerde ise kamu görevlileri arasından görevlendirilecektir.
  • Hakem heyeti üyeleri ile raportörlere, katıldıkları her toplantı için huzur hakkı ödenecek, ancak, huzur hakkı ödenecek toplantı sayısı bir ayda ikiden fazla olamayacaktır.

 

            HAL HAKEM HEYETİ TOPLANTILARI VE KARARLARI

 

  • Hakem heyetine, uyuşmazlık konusunu içeren bir dilekçe ile başvurulacaktır.
  • Başvurular, mal alım satım işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda malı alan ya da satanın faaliyet gösterdiği, diğer uyuşmazlıklarda ise müracaat sahibinin faaliyet gösterdiği veya ikamet ettiği yerdeki hakem heyetine yapılacaktır.
  • Tarafları ve konusu aynı olan uyuşmazlıklarla ilgili farklı hakem heyetlerine ya da aynı hakem heyetine birden fazla başvuru yapılamayacaktır.
  • Toplantılar her ayın birinci ve on altıncı gününde yapılacaktır. Heyet, başkanın çağrısı üzerine olağanüstü toplanabilecektir.
  • Heyet, en az altı üye ile toplanacak ve katılanların yarısından bir fazlasının oyu ile karar alabilecektir.
  • Uyuşmazlığa ilişkin inceleme, raportör tarafından hazırlanan rapor ve ilgili belgelerin yer aldığı dosya üzerinden yapılacaktır.
  • Hakem heyeti, tarafları dinleyebilecek veya uyuşmazlığa ilişkin konularla sınırlı olmak kaydıyla ilgili kişi veya kuruluşlardan bilgi ve belge isteyebilecektir.
  • Değeri elli bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklara ilişkin hakem heyetinin vereceği kararlar ilam hükmünde olacaktır. Bu kararlara karşı, ticarî davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine itiraz edilebilecektir.
  • Bunun dışındaki diğer uyuşmazlıklar hakkında heyetin vereceği kararlar, ilgili mahkemelerde delil olarak ileri sürülebilecektir.

        TOPTANCI HAL KONSEYİNİN KURULUŞU VE ÜYELERİ

 

  • Malların ticaretinin kanunun amacına uygun olarak yapılmasının sağlanması hususunda bilgi ve görüş alışverişinde bulunmak,
  • Sorunları incelemek ve önlemleri tespit etmek,
  • Uygulamayla ilgili kurumlar arasında işbirliğini sağlamak üzere toptancı hal konseyi oluşturulmuştur.
  •  Konsey, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarının Başkanlığında;
  • Gümrük ve Ticaret Bakanlığından (İki Temsilci),
  •  İçişleri Bakanlığı,
  •  Maliye Bakanlığı,
  •  Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı,
  •  Ekonomi Bakanlığı,
  •  Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı,
  • Türk Akreditasyon Kurumu,
  • Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği,
  • Türkiye Esnaf Ve Sanatkârları Konfederasyonu,
  • Türkiye Ziraat Odaları Birliği,
  • Türkiye Belediyeler Birliği,
  • Komisyoncu Veya Tüccarların Ayrı Ayrı Ya Da Birlikte Oluşturduğu Derneklerin Mensup Olduğu En Fazla Üyeye Sahip Federasyon,
  • Tüketici Örgütlerinin Mensup Olduğu En Fazla Üyeye Sahip Federasyon,
  • En Fazla Üyeye Sahip Üretici Örgütü,

 

Tarafından belirlenecek üst düzey birer temsilci olmak üzere on altı kişiden oluşacaktır.

 

TOPTANCI HAL KONSEYİNİN TOPLANTI VE ÇALIŞMALARI

 

  • Konsey, başkanın çağrısı üzerine yılda bir kez Ankara’da toplanacaktır. İhtiyaç halinde başkanın çağrısı üzerine olağanüstü olarak da toplanabilecektir.
  • Konsey toplantılarında alınan kararlar tavsiye niteliğinde olacak ve öncelikle ele alınmak üzere ilgili mercilere iletilebilecektir.
  • Diğer kurum ve kuruluş temsilcileri ile uzman kişiler, gündemdeki konularla ilgili olarak toplantılara katılmak ve görüş bildirmek üzere davet edilebilecektir.
  • Konseyin sekretarya hizmetleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yerine getirilecektir.

 

   5957 SAYILI KANUNUN MADDELERİNDE YER ALAN DÜZENLEMELER

 

5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 2. maddesinde;

Semt pazarı: Üreticiler ve pazarcılar tarafından satışa sunulan mallar ile belediyece müsaade edilen diğer gıda ve ihtiyaç maddelerinin doğrudan tüketicilere perakende olarak satıldığı açık veya kapalı pazar yerleri,

Üretici pazarı ise: Üreticilerin kendi ürettikleri malları perakende olarak doğrudan tüketicilere sattıkları açık veya kapalı pazar yerleri,

Şeklinde tanımlanmıştır.

 

5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un[1] “Toptancı Hallerinin Kurulması ve Kapatılması” başlıklı 3. maddesinde;

(1) Toptancı hallerinin; imar planlarında belirlenmiş alanlarda, halin sınıfına, büyüklüğüne ve işlem hacmine göre yönetmelikle belirlenen müzayede, depolama, tasnifleme ve ambalajlama tesisleri ile laboratuar ve soğuk hava deposu gibi diğer asgarî koşulları taşıyan projeler çerçevesinde gerçek veya tüzel kişiler ile belediye sınırları içinde belediyeler, büyükşehir belediye sınırları içinde büyükşehir belediyeleri tarafından kurulacağı, gerçek veya tüzel kişiler tarafından toptancı hali kurulmasının ilgili belediyenin iznine tabi olduğu,

(2) Halin kuruluşu, en geç bir ay içinde ilgili belediye tarafından Bakanlığa bildirileceği,

(3) Toptancı hallerinin kuruluşunda ve başka bir alana taşınmasında; malların arz ve talep derinliğinin bulunması, üretici ve tüketicinin korunması, toptancı hali sayısı ve bunların birbirlerine yakınlığı, üretici yoğunluğu ve tüketici piyasasının büyüklüğü, toptancı hali kurulacak yerin coğrafi konumu, mesken ve işyerlerine, gıda güvenilirliği bakımından risk oluşturan tesis ve benzeri yerlere uzaklığı ve ulaşım imkânları ile toptancı halinin çevreye, altyapıya ve trafiğe getireceği yükler dikkate alınacağı,

(4) Şehir içinde kalan, çevreye, altyapıya ve trafiğe yük getiren, ulaşım imkânları ve alan büyüklüğü yetersiz olan ve uygun çalışma ortamı bulunmayan toptancı halleri başka bir alana taşınabileceği,

(5) İmar planlarında toptancı hal yeri olarak belirlenmiş alanların başka bir amaçla kullanılamayacağı ve bu alanların çevresi toptancı halinin faaliyetini engelleyecek veya insan sağlığına zarar verecek şekilde iskâna açılamayacağı,

(6) İmar planında toptancı hal yeri olarak belirlenmiş alanlarda bulunan mülkiyeti Hazineye ait taşınmazlar toptancı hali kurulmak üzere; belediyelere bedelsiz olarak, üretici örgütlerine 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değeri, diğer gerçek veya tüzel kişilere ise rayiç bedeli üzerinden doğrudan satış yoluyla devredileceği, bu şekilde devredilen yerlerin, amacı dışında kullanılması, hukuken geçerli bir mazeret olmaksızın belirlenen sürede tesisin inşaatına başlanılmamış olması, inşaatı tamamlanmamış olması veya inşaatı tamamlanmasına rağmen faaliyete geçmemiş olması hâllerinde geri alınacağına yönelik olarak tapu kütüğüne şerh konulacağı ve bu şartların gerçekleşmesi durumunda taşınmazların geri alınacağı,

(7) İmar planında toptancı hal yeri olarak belirlenmiş alanlarda özel mülkiyete ait arazilerin bulunması halinde, bu arazilerin rızaen satın alma veya kamulaştırma yolu ile iktisap edileceği, bu yerler için kamu yararı kararının ilgili belediye tarafından verileceği, kamulaştırma işlemlerinin, belediyeler tarafından yürütüleceği, özel toptancı halleri için yapılan kamulaştırma işlemlerinde kamulaştırma bedeli işletmeci tarafından belediyeye ödeneceği,

(8) İmar planlarında ayrılmış hal yerleri toptancı hali kurulmak üzere belediyeler tarafından yap-işlet, yap-işlet-devret ve üst hakkı tesisi modelleri ile gerçek veya tüzel kişilere devredilebileceği,

(9) Bu maddede öngörülen şartları taşımadığı Bakanlık veya belediyece tespit edilen toptancı hallerinin belediyece kapatılacağı, halin kapatılışı, en geç bir ay içinde ilgili belediye tarafından Bakanlığa bildirileceği,

 

5957 Sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Toptancı Haline Bildirim, Malların Toptan ve Perakende Alım Satımı” başlıklı 4. maddesinin 10 uncu fıkrasında; Belediyelerin, malların toptan ve perakende alım satımına ilişkin hükümlerin uygulanmasını sağlamak amacıyla gerekli her türlü önlemi almakla yükümlü oldukları ,

 

5957 sayılı Kanunun 6.maddesinin (3) fıkrasına göre; Bakanlık ve belediyelerin, serbest rekabetin ortadan kaldırılmasına, engellenmesine ve bozulmasına yönelik eylemleri önlemek için gereken tedbirleri almakla görevli ve yetkili olduklarından, belediyelerce bu amaçla gerekli önlemlerin alınması,

 

5957 sayılı Kanun’un “Pazar Yerleri” başlıklı 7. maddesinde;

(1) Semt pazarlarının, tüketici piyasasının büyüklüğü, ulaşım imkânları, semt pazarı sayısı ve bunların birbirlerine yakınlığı ile semt pazarının çevreye, altyapıya ve trafiğe getireceği yükler ile can ve mal güvenliği riski göz önünde bulundurularak belediyelerce kurulacağı,

(2) Semt pazarında bulunan toplam satış yeri sayısının en az yüzde yirmisinin özel satış yeri olarak üreticilere ayrılacağı, ayrılan satış yerlerine üreticilerden yeteri kadar talep olmaması veya boşalan satış yerlerinin doldurulamaması hâlinde diğer talep sahiplerine de tahsis yapılabileceği,

(3) Üretici pazarlarının, yörede yetiştirilen mal miktarı ve çeşidi, üretim sezonu ile üretici ve tüketici talepleri dikkate alınarak semt pazarlarının kurulduğu günlerle aynı olmamak şartıyla belediyelerce kurulacağı,

(4) Üreticilerin, pazar yerlerinde kendi ürettikleri mallar dışında ve toptan satış miktarının iki katından az olmamak üzere belediyelerce belirlenen miktarın üzerinde satış yapamayacağı,

(5) Belediyelerin, modern pazar yerleri kurmak, pazar yerlerinde malların hijyenik şartlarda satışa sunulmasını sağlayıcı uygun çalışma ortamını oluşturmak ve altyapı ile çevre düzenlemelerini yapmak, tüketicinin korunmasına yönelik tedbirleri almak ve gerekli denetimleri yapmakla görevli oldukları,

(6) Pazar yerlerinin kurulması ve kapatılmasına, işleyiş, yönetim ve denetimine, üretici ve pazarcılarda aranılacak niteliklere, bunların çalışmalarına, yapacakları satışlara, haklarına, uymakla yükümlü bulundukları kurallara ve faaliyetlerinin yürütülmesine dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar ilgili bakanlıkların uygun görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği,belirtildiğinden, pazar yerlerinin kuruluş ve işleyişinde maddede yer alan kriterlere uyulmalıdır.

 

5957 sayılı Kanun’un “Hal Rüsumu” başlıklı 8. maddesinde;

(1) Toptancı halinde satılan mallardan yüzde bir, toptancı hali dışında satılan mallardan yüzde iki oranında hal rüsumu tahsil edileceği, ancak, üretici örgütlerince toptancı halinde satılan mallar ile toptancı haline bildirimde bulunmak şartıyla 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (ç), (d), (e) ve (f) bentlerinde belirtilen mallardan hal rüsumu alınmayacağı, Bakanlar Kurulunun, Bakanlığın teklifi üzerine hal rüsumu oranlarını, değişen piyasa şartlarına göre, genel olarak veya mal bazında uygulanmak üzere yüzde doksanına kadar azaltmaya veya artırmaya yetkili olduğu,

(2) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen malların sınai üretimde kullanılmayan, (b) bendinde belirtilen malların ise ihraç edilmeyen kısmından birinci fıkraya göre hal rüsumu alınacağı,

(3) Gıda güvenilirliği ve kalitesi analizleri, Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yetkilendirilmiş kamu laboratuarlarında veya özel laboratuarlarda yapıldığı belgelenen mallar üzerinden alınacak hal rüsumunun, yarısı oranında alınacağı,

(4) Hal rüsumu, yeterli hizmet altyapısına sahip bankalar nezdinde malın üretildiği yerdeki toptancı halinin bağlı olduğu belediye veya işletmecisi adına açılacak hesaba beş iş günü içinde yatırılacağı, bu hesapta toplanan tutarın yüzde yetmiş beşinin, malın tüketime sunulduğu yerdeki toptancı halinin bağlı olduğu belediye veya işletmecisi adına açılacak hesaba aylık olarak izleyen ayın beşinci gününe kadar aktarılacağı, Bakanlar Kurulunun, Bakanlığın teklifi üzerine, bu oranı değiştirmeye yetkili olduğu,

(5) Malın üretildiği veya tüketildiği yerde toptancı hali bulunmaması veya birden fazla toptancı halinin bulunması durumunda hal rüsumunun, Bakanlıkça belirlenecek toptancı halinin bağlı olduğu belediye veya işletmecisi adına açılacak hesaba yatırılacağı veya aktarılacağı,

(6) Dördüncü fıkra uyarınca belediye toptancı halinin bağlı olduğu belediye hesabında biriken tutarların, ilgili belediyeye gelir olarak kaydedileceği ve bu şekilde gelir olarak kaydedilen tutarların en az yüzde onunun toptancı halinin temizlik, güvenlik, aydınlatma, bakım ve onarım ihtiyaçlarının karşılanması ve kapasitesinin arttırılması, ihtiyaç duyulan bilgi işlem sisteminin kurulması ve lüzumlu diğer teknik donanımın sağlanması, soğuk hava deposu, laboratuar, tasnif ve ambalajlama ile diğer ortak tesislerin kurulması ve işletilmesi için harcanmak üzere, izleyen yıl belediye bütçesine ödenek olarak konulacağı, bu şekilde ayrılan ödeneklerin amacı dışında kullanılamayacağı,

(7) Dördüncü fıkra uyarınca özel toptancı hali işletmecisi hesabında biriken tutarların yarısının aylık olarak izleyen ayın beşinci gününe kadar ilgili belediyeye ödeneceği,

(8) Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak;

a) Toptancı haline bildirilmeden toptancı hali dışında toptan alınıp satılan,

b) Sınaî üretimde kullanılmak veya ihraç edilmek üzere satın alınıp bu maddenin ikinci fıkrasına aykırı olarak iç piyasada satışa sunulan,

c) Toptancı halinden satın alınmadan veya toptancı haline bildirilmeden perakende satılan,

ç) Miktarına, değerine, üretim şekline veya künyesinde belirtilen diğer hususlara ilişkin gerçeğe aykırı beyanda bulunulan, mallar için hal rüsumunun, tespitin yapıldığı yerdeki toptancı halinde bir önceki gün o mallar için oluşan birim fiyatların en yükseği esas alınarak belirlenen toptan satış bedelinin yüzde yirmi beşi oranında cezalı olarak alınacağı, hal rüsumunun cezalı olarak alınmasına belediye encümenince karar verileceği, cezalı hal rüsumu tahsil edilen mallar için önceden ödenen hal rüsumu varsa cezalı tahsil edilecek hal rüsumundan mahsup edileceği,

(9) Cezalı hal rüsumundan, malları taşıyan nakliyeciler ya da depolayanlar mal sahibiyle birlikte müteselsilen sorumlu oldukları,

(10) Cezalı tahsil edilen hal rüsumlarının belediyece ayrı bir hesapta tutulacağı, bu hesapta toplanan tutarın yarısının her ayın sonunda tespit ve/veya yakalama eylemine bizzat ve fiilen katılan kamu görevlilerine ikramiye olarak ödeneceği, ancak, kamu görevlisine ödenen ikramiyenin tutarı olay başına (2.000) ve yılda (90.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak tutarı geçemeyeceği, hesapta kalan kısım ise belediyeye gelir olarak kaydedileceği,

 5957 Sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Toptancı Hallerinin Yönetimi” başlıklı 9. maddesinde;

(1) Belediye toptancı hallerinin, belediye teşkilatı bünyesinde norm kadro ilke ve standartlarına uygun olarak kurulan toptancı hal yönetim birimi tarafından yönetileceği, hal yönetim biriminin, hal yöneticisi ile mevcut zabıta personeli arasından görevlendirilen hal zabıtası ve diğer personelden oluşacağı,

(2) Belediyelerin, hal yönetim birimine bağlı olarak münhasıran toptancı hali ve bu çerçevedeki denetim hizmetlerinin yerine getirilmesinde istihdam edilmek üzere, halin büyüklüğüne ve işlem hacmine göre yeterli sayı ve nitelikte toptancı hali zabıtası görevlendirmek zorunda olduğu,

(3)Belediyelerin, kurdukları toptancı hallerinin işletilmesini belediye meclisince belirlenecek süre, bedel ve koşullarda devredebileceği, devir işlemlerinin tabi olacağı hükümlerin, devredilecek işletmelerde aranılacak şartlar ile devir işlemlerine ilişkin diğer usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca birlikte belirleneceği,

(4) Özel toptancı hallerinin, işletmecileri tarafından yönetileceği, özel toptancı halinde, hal yöneticisi ve diğer personelin, işletmecisi tarafından istihdam olunacağı ve bu hallerde ilgili belediyece mevcut zabıta personeli arasından yeterli sayıda hal zabıtası görevlendirileceği,

(5) Toptancı hallerinde, hal zabıtasına yardımcı olmak üzere 10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun hükümlerine göre özel güvenlik hizmeti sağlanabileceği,

(6) Hal yöneticisinin; 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerindeki şartları taşıması ve illerde en az lisans, diğer yerleşim yerlerinde ise en az lise mezunu olması zorunlu olduğu,

(7) Toptancı hallerinin işleyiş, yönetim ve denetimine, işlem görecek malların belirlenmesine, alım satım işlemlerinin nasıl yapılacağına, bildirim ve hal rüsumu ödeme yükümlülüğünün ne şekilde yerine getirileceğine, hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimlere ve bunların görev ve yetkilerine, hal yöneticisinin diğer niteliklerine, hal zabıtasının sayısına ve bunlar ile özel güvenlik görevlilerinin çalışma yöntemine, hallerde tutulacak defter, belge ve kayıtlara ve bu konularla ilgili diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, ilgili bakanlıklar ile Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği,

 

  5957 Sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Hal Hakem Heyeti ve Toptancı Hal Konseyi” başlıklı 10.maddesine göre; Başkanlığını, sanayi ve ticaret il müdürü veya görevlendireceği bir personel tarafından yürütülen hal hakem heyetinin; tarım il müdürlüğü, belediye, baro, ziraat odası, ilgili mühendis odası, ticaret ve sanayi odası ile esnaf ve sanatkarlar odaları birliği tarafından görevlendirilecek birer üye ve en fazla üyeye sahip tüketici örgütü ile komisyoncu ve/veya tüccarların oluşturduğu dernekçe seçilecek birer temsilcinin katılımı ve o yerin mülki idare amirinin onayı ile oluşturulacağından, belediyelerce bu heyete katılmak üzere bir kişinin   görevlendirmesi,

Maddenin 3.fıkrası uyarınca, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının taşra teşkilatının bulunmadığı yerlerde, hal hakem heyetinin başkanlığı, o yerin mülkî idare amiri veya görevlendireceği bir kamu görevlisi tarafından yürütüleceğinden,tüketici örgütü bulunmayan yerlerde tüketicilerin, tüketim kooperatifleri tarafından temsil edileceği,yukarıda sayılan  Hal hakem heyetinin, o yerde ilgili kuruluşun bulunmamasından kaynaklanan noksan üyeliklerin, belediye encümenince resen doldurulacağı,

Değeri elli bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda, hal hakem heyetlerine başvurunun zorunlu olduğu,heyetin vereceği kararlar ilam hükmünde olduklarından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirileceği,tarafların, bu kararlara karşı on beş gün içinde hal hakem heyetinin bulunduğu yerde ticarî davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine itiraz edebilecekleri ancak, itirazın hal hakem heyeti kararının icrasını durdurmayacağı,talep edilmesi şartıyla hâkimin, hal hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabileceği,

Hal hakem heyeti, en az altı üye ile toplanır ve katılanların yarısından bir fazlasının oyu ile karar alacağı ve oyların eşitliği durumunda başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılacağı, çekimser oy kullanılamayacağı,

Maddenin 10.fıkrası uyarınca ;hal hakem heyeti üyelerinin, münhasıran kendileri, eşleri, ikinci derece dâhil kan veya kayın hısımları ve evlatlıkları ile bunların ortak veya üyesi oldukları tüzel kişilerin ilgili işlerinin görüşüldüğü toplantılara katılamayacakları,

 5957 Sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Toptancı Hallerindeki İşyerleri İle Pazar Yerlerindeki Satış Yerlerinin İşletilmesi” başlıklı 11 inci maddesine göre;  Belediye toptancı hallerindeki işyerlerinin kiralama veya satış yoluyla işletileceği,ancak satılacak işyeri sayısının, o haldeki toplam işyeri sayısının yüzde ellisini geçemeyeceği,işyerlerinin kiralanması veya satılmasının 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre yapılacağı ve  kira süresinin  on yılı geçemeyeceği, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen esaslara uygun olması kaydıyla, kira süresi sona erenlerle ihaleye çıkılmaksızın yeniden kira sözleşmesi yapılabileceği,bir yıldan uzun süreli kira sözleşmelerinde ikinci ve izleyen yıllar kira bedellerinin, Üretici Fiyatları Endeksi oranında arttırılacağı,

Maddenin (3) fıkrasına göre; pazar yerlerindeki satış yerlerinin tahsis yoluyla işletileceği,tahsisin, satış yeri bulunmayanlara öncelik verilmek suretiyle belediye encümeni tarafından yapılacağı ve belediye meclisince her yıl belirlenecek tarifeye göre ücret tahsil edileceği,

Maddenin 6.fıkrası uyarınca ;Belediye toptancı hallerinde faaliyet gösteren işletmelerden veya pazar yerlerindeki tahsis sahiplerinden;

a) Kira bedeli veya tahsis ücretini belediyenin yazılı uyarısına rağmen ödemeyenler ile teminatını süresinde vermeyenlerin veya eksilen teminatını süresinde tamamlamayanların,

b) Pazar yerlerindeki satış yerinde, toptancı halinden satın alınmayan veya toptancı haline bildirilmeyen malları bir takvim yılı içinde beş defa satanların,

c) Hukuken geçerli bir mazereti bulunmaksızın; toptancı halindeki işyerini aralıksız on beş gün veya bir takvim yılında altmış gün kapatanlar ile pazar yerlerindeki satış yerini üst üste üç kez veya bir takvim yılında sekiz kez kullanmayanların,

ç) Hal içinde 5 inci maddenin onuncu fıkrasına aykırı olarak kendi aralarında mal alan, satan veya devredenlerin,

d) Serbest rekabeti engellemek amacıyla kendi aralarında veya üreticilerle ticari anlaşmalar yapanların, uyumlu eylemde bulunanların veya hakim durumlarını kötüye kullananların,

e) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen eylemleri gerçekleştirenlerin,

f) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (b), (h) ve (ı) bentlerinde belirtilen yasakları bir takvim yılında üç kez ihlal edenlerin,

g) Bir takvim yılı içinde üretici alacağını, süresi içinde üç kez ödemeyenlerin,

ğ) Halde yaptığı satışlarda, bir takvim yılında iki kez fatura düzenlemeyenlerin veya noksan fatura düzenleyenlerin,

h) Semt veya üretici pazarlarında, kendi ürettiği malların dışında veya belirlenen miktarın üzerinde bir takvim yılında üç kez satış yapan üreticilerin,

ı) Kiraladıkları işyerlerini Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen sebepler dışında başkasına devredenlerin ya da kiraladıkları veya satın aldıkları işyerlerini herhangi bir şekilde kullandıranların,

i) Tahsis edilen satış yerlerini başkasına devredenlerin veya herhangi bir şekilde kullandıranların,

j) Belediyenin yazılı uyarısına rağmen, kira sözleşmesine aykırılığı yirmi gün içinde gidermeyenlerin,

k) Doğrudan veya dolaylı olarak aynı toptancı halinde birden fazla işyeri kiraladığı veya satın aldığı ya da aynı pazar yerinde ikiden fazla satış yeri tahsis edildiği anlaşılanların,

kira sözleşmelerinin feshine ya da satış işlemlerinin veya tahsislerinin iptaline belediye encümenince karar verileceği,

5957 Sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Teminat” başlıklı 12. maddesi uyarınca; Ticarî güvenin sağlanması ve tarafların haklarının korunması amacıyla, toptancı hallerinde faaliyet gösterenlerden, belediye meclisince belirlenen miktarda nakit, banka teminat mektubu, Hazine bonosu, Devlet tahvili, hisse senedi, gayrimenkul rehni, sigorta teminatı ve nakde çevrilebilir diğer kıymetler teminat olarak alınacağı,

Teslim alınan malların cinslerine, doğal özelliklerine, standartlarına ve hijyenik şartlara göre özenle korunmaması veya toptancı halinden satın alınan malların bozuk ya da sıhhî olmaması nedeniyle meydana gelen zararlar ile süresi içinde üreticiye ödenmeyen mal bedelleri, ilgililerin talebi üzerine hal hakem heyeti veya mahkeme kararıyla verilen teminattan kesilerek ödeneceği ve teminattan karşılanamayan kısmın genel hükümlere göre tahsil olunacağı,

Teminatların amacı dışında kullanılamayacağı, üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağı ve haczedilemeyeceği,

Yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüğün bulunmadığı tespit edildikten sonra teminatların ilgililere iade edileceği,

5957 Sayılı Kanun’un 13. maddesinde;

(1) Malların toptan veya perakende ticaretinde;

a) Piyasada darlık yaratmak, fiyatların yükselmesine sebebiyet vermek veya fiyatların düşmesine engel olmak için malların belirli ellerde toplanması, satışından kaçınılması, stoklanması, yok edilmesi, bu amaçla propaganda yapılması veya benzeri davranışlarda bulunulması,

b) Malların, gıda güvenilirliğine, kalite ve standardına, teknik ve hijyenik şartlara aykırı olarak satışa sunulması,

c) Malın kalitesine, standardına veya gıda güvenilirliğine ilişkin belgelerde ya da künyesinde bilerek değişiklik yapılması, bunların tahrif veya taklit edilmesi ya da bunlarda üçüncü şahısları yanıltıcı ifadelere yer verilmesi,

ç) Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak üretici, üretici örgütleri veya tüccarların komisyonculuk faaliyetinde bulunması,

d) Malın miktarının, satış değerinin, komisyon oranı veya ücretinin ya da kanunî kesintilerin üreticiye gerçeğe uygun olmayarak intikal ettirilmesi,

e) Halde, toptan satış miktarının altında mal satılması,

f) Halde oluşan mal atıklarının ayıklanarak hal içinde ya da dışında toptan veya perakende satılması,

g) İşyeri veya satış yerinde izin alınmaksızın değişiklik yapılması veya bu yerlere ilaveler yapılması,

ğ) İşyeri veya satış yeri bulunmaksızın toptancı halinde veya pazar yerinde toptan ya da perakende satış yapılması,

h) Aynı kap veya ambalaj içine değişik kalitede ve/veya üzerinde yazılı olan miktardan az mal konulması,

ı) Ölçü ve tartı aletlerinin hileli bir şekilde kullanılması ya da hileli olarak karışık veya standartlara aykırı mal satılması,

i) Toptancı halinde ya da pazar yerindeki işyeri veya satış yeri dışında ya da buralardaki geçiş yollarında mal teşhir edilmesi, satılması, mal veya boş kap bulundurulması,

j) Toptancı halinde veya pazar yerinde, çevreyi rahatsız edecek şekilde satış yapılması, alıcı veya tüketiciye karşı sözlü veya fiilî kötü muamelede bulunulması,

k) Toptancı halinde veya pazar yerinde, atık malzemelerin belirlenen şekilde veya alanlarda toplanmaması ya da satış yeri veya işyerinin temiz tutulmaması,

l) Malların etiketlenmesine, pazar yerine mal getirilmesine, bu yerlerde araç bulundurulmasına, satış yeri numarasını gösterir levhaya, tahsis sahiplerince kullanılacak kimlik kartlarına ve bunlarca giyilecek kıyafetlere ilişkin olarak bu Kanun uyarınca çıkarılan yönetmeliklerdeki usul ve esaslara aykırı hareket edilmesinin,

yasak olduğu belirtildiğinden, denetlemelerde bu hususların ihlal edilmesi durumunda gerekli işlemin yapılıp yapılmadığı,

 

            5957 Sayılı Kanun’un 14 üncü maddesine göre; 13.maddenin birinci fıkrasının (g) öngörülen idari para cezaları  Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca, (ğ) bendinde öngörülen idari para cezaları  Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca verilecek,

diğer bentlerinde öngörülen diğer idari para cezaları ise ya doğrudan Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca  ya da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı talebi üzerine belediyelerin uygulamaya yetkili oldukları, idari para cezası uygulama yetkisinin, belediye encümenince kullanılacağı,

 5957 Sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Malların Analizi, Kaydı, İzlenmesi ve Duyurulması” başlıklı 16. maddesinin 3 üncü fıkrasında; Toptancı hallerinin, halde veya hale bildirilerek işlem gören malların cinsine, miktarına, fiyatına, alıcı ve satıcısına ilişkin bilgiler ile Bakanlıkça gerekli görülecek diğer hususları elektronik ortamda tutmak, bunlardan 6 ncı maddenin dördüncü fıkrasında belirtilenleri kamuoyuna duyurmak, hal kayıt sistemi için gerekli olan verileri sağlamak ve bunları sisteme aktarmak, hale giren ve çıkan malları kontrol altına almak ve denetlemekle görevli ve yükümlü olduğu, bu görev ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi için ihtiyaç duyulan bilgi işlem sisteminin kurulmasından ve lüzumlu diğer teknik donanımın sağlanmasından özel toptancı hali işletmecileri ile belediyelerin sorumlu olduğu belirtildiğinden, belediyece belirtilen hususların yerine getirilmesi için gereken özeni gösterip göstermediği,

Kanunun Geçici 1.maddesinin (a) bendine göre ; Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulmuş olan toptancı hallerinden Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasındaki ( Toptancı halleri, halde veya hale bildirilerek işlem gören malların cinsine, miktarına, fiyatına, alıcı ve satıcısına ilişkin bilgiler ile Bakanlıkça gerekli görülecek diğer hususları elektronik ortamda tutmak, bunlardan 6 ncı maddenin dördüncü fıkrasında belirtilenleri kamuoyuna duyurmak, hal kayıt sistemi için gerekli olan verileri sağlamak ve bunları sisteme aktarmak, hale giren ve çıkan malları kontrol altına almak ve denetlemekle görevli ve yükümlüdür. Bu görev ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi için ihtiyaç duyulan bilgi işlem sisteminin kurulmasından ve lüzumlu diğer teknik donanımın sağlanmasından özel toptancı hali işletmecileri ile belediyeler sorumludur) hüküm uyarınca bu yükümlülüklerini belirlenen sürede yerine getiremeyen belediyelere Bakanlık tarafından yüz bin Türk Lirası idarî para cezası verilebileceği, hususunun dikkate alınıp alınmadığı,

5957 Sayılı Kanun’un “Denetim” başlıklı 17 inci maddesinin 5 inci fıkrasında; Belediyelerin, yetki alanlarıyla sınırlı olmak kaydıyla bu Kanun ve ilgili yönetmelik hükümleri ile Bakanlık düzenlemeleri çerçevesinde gerekli denetim ve uygulamaları yapmakla görevli ve yetkili olduğu, denetim yapmakla görevli, yetkili belediye personelinin talebi üzerine, kolluk kuvvetlerince gerekli yardım sağlanacağı belirtildiğinden, gerekli denetimin belediyece   yerine  getirileceği,

            5957 Sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un Geçici 1.maddenin 7.fıkrasına göre;5957 sayılı  Kanunda öngörülen yönetmelikler ile diğer düzenlemelerin, bu Kanunun 19 uncu maddesinin (c) bendinde belirtilen yürürlük tarihinden itibaren (c bendi:01/01/2012 tarihinde)  altı ay içinde yürürlüğe konulacağından,anılan düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği,

T.C.Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 06.02.2012 gün ve  Pazar Yerleri konulu, B.021.0.İTG.0.00.00.00.435.04-944 sayılı Konak Belediye Başkanlığı’na gönderilen yazıda ;

“5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun standartlara ilişkin 6.maddesinin 5.fıkrası dışındaki maddelerinin 01.01.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği,

Anılan Kanunun 7.maddesinin 6.fıkrası uyarınca pazar yerlerinin kurulması ve kapatılmasına, işleyiş, yönetim ve denetimine, üretici ve pazarcılarda aranılacak niteliklere, bunların çalışmalarına, yapacakları satışlara, haklarına, uymakla yükümlü bulundukları kurallara ve faaliyetlerinin yürütülmesine dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar ilgili Bakanlıklarınca  çıkarılacak Yönetmelikle düzenleneceği, Kanunun Geçici 1.maddesinin yedinci fıkrası uyarınca, söz konusu yönetmelikler ile diğer düzenlemeler, bu Kanunun 19 uncu maddesinin (c) bendinde belirtilen yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde yürürlüğe konulacak olup,bu düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilecektir.

Pazar yerlerine ilişkin  hazırlanan Yönetmelik taslağının ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerine açıldığı,söz konusu görüşler ertesinde son şekli verildikten sonra yürürlüğe konulacağından,anılan yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar,5957 sayılı Kanuna aykırı olmayan mevcut uygulamaların devamında sakınca görülmediği” açıklandığından,

Yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar belediyelerce Pazar yerlerine ilişkin mevcut uygulamaya devam edileceği (Yönetmelik 12.07.2012 tarihinde yayınlanmış  olup, Geçici 1.maddedeki GEÇİŞ HÜKÜMLERİ)  Gözönünde bulundurulmalıdır.

                 07/12/2011 tarihli ve 28135 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sebze ve Meyve Ticareti ile Hal Kayıt Sistemi Hakkında Tebliğ (2011/1) yürürlükten kaldırılmıştır.)

   Hal Kayıt Sistemi üzerinden, tüm belediyelerce ve toptancı hali bulunan belediyelerce yapılacak iş ve işlemler ile bu iş ve işlemleri yerine getirmek üzere temin edilecek donanımı gösteren Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 2011/1 sayılı Genelgesi, 8/10/2011 tarihli ve 28078 sayılı Resmi Gazetede yayınlandığı, bu Genelgeye göre; Web tabanlı çalışacak Hal Kayıt Sisteminin kurulmasına yönelik çalışmalarda son aşamaya gelindiği, söz konusu Sistemin 5957 sayılı Kanunun yürürlüğe gireceği 1/1/2012 tarihinde faaliyete geçmesinin öngörüldüğü, Hal Kayıt Sistemi üzerinden, tüm belediyelerce ve toptancı hali bulunan belediyelerce  yapılacak iş ve işlemlerin 3 kategori üzerinden açıklandığı, buna göre ;

 A) Tüm belediyelerce yapılacak iş ve işlemlerin:

1- Semt ve üretici pazarlarının adı, kuruluş yerleri ve günleri, satış yeri sayısı ile buralarda faaliyet gösterenlere ilişkin bilgilerin Sisteme kaydedilmesi,

2- Kanuna istinaden belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde yapılacak denetimler neticesinde Kanuna aykırı eylemleri tespit edilenlere ceza uygulanması ya da uygulanan bu cezaların Sisteme aktarılması,

3-Mevzuat ve Bakanlıkça verilen benzeri görevlere ilişkin iş ve işlemlerin yapılması,

 B) Toptancı hali bulunan belediyelerce yapılacak iş ve işlemlerin:

 

1- Toptancı haline ilişkin bilgiler ile halde faaliyet gösterenlerce verilen teminatlara ilişkin bilgilerin Sisteme kaydedilmesi,

2- Toptancı hali içinde yapılacak denetimler neticesinde Kanuna aykırı eylemleri tespit edilenlere ceza uygulanması ya da uygulanan bu cezaların Sisteme aktarılması,

3– Toptancı haline gelen araçlarda bulunan malların künyesinin sorgulanması, künyesi olmayan malların gerekli cezai işlemler uygulandıktan sonra kayıt altına alınması,

4- Toptancı haline gelen araçlar ile halden çıkan araçlarda bulunan mallara ilişkin kontrol ve kayıt işlemleri ile bu bilgiler doğrultusunda stok kontrolünün yapılması,

5- Sistem üzerinden elde edilen veriler doğrultusunda sebze ve meyve fiyatlarının uygun vasıtalarla yayımlanması,

6- Toptancı hali üzerinden bildirim yapmak isteyenlerin taleplerinin karşılanarak, bildirim sonucunda oluşan künyenin kendilerine verilmesi,

7- Mevzuat ve Bakanlıkça verilen benzeri görevlere ilişkin iş ve işlemlerin yapılması.

 

Bu kapsamda, toptancı hali bulunan ve bulunmayan belediyelerin, münhasıran yukarıda belirtilen iş ve işlemleri yerine getirmek üzere 15/12/2011 tarihine kadar,

1- Hızlı ve kesintisiz bağlantı sağlayacak en az 2 megabit hızında internet bağlantısı,
2- İnternet erişimine imkan sağlayacak en az 2.8 GHz işlemcili en az 2 GB DDR3 RAM güncel web tarayıcılarında çalışabilecek işletim sistemli bilgisayarlar,

3- Denetim ve cezai işlemlerde kullanılmak üzere mobil bilgisayarlar (dizüstü bilgisayar, netbook, tablet bilgisayar vb.) ve internet erişimi olmayan noktalar için USB bağlantılı EDGE/3G Modemler,

4- Toptancı hal giriş ve çıkış kapılarında kullanılmak üzere yukarıda belirtilen özelliklerde bilgisayar ve internet bağlantısı, bariyer ve elektronik ağırlık kontrol ünitesi donanımlarını temin edecekleri,

Bunun yanında, toptancı hali bulunan belediyelerin, hal giriş ve çıkış kapılarındaki kontrol kulübelerinde kullanılmak üzere Hal Kayıt Sistemi ile uyumlu çalışabilecek plaka okuma sisteminin kurulmasına yönelik planlama yapacakları,

Öte yandan, Hal Kayıt Sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasının temin edilmesi ve bu konuda herhangi bir aksamaya mahal verilmemesi amacıyla, Sisteme veri girişi yapacak personele bilahare bildirilecek program kapsamında eğitim verileceğinden, belediyelerce iyi düzeyde bilgisayar kullanabilen personelin şimdiden belirlenmesinin gerektiği,

Hal Kayıt Sisteminin uygulanmasına yönelik usul ve esasların bir tebliğle düzenleneceği, Bu Genelgeye ilişkin tereddüt edilen hususlarla ilgili olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğüne başvurulacağı,

Sebze ve meyve ticaretinin kaliteli, standartlara ve gıda güvenilirliğine uygun olarak serbest rekabet şartları içinde yapılmasını sağlamak, toptancı hali içinde veya dışında işlem gören sebze ve meyvelere ilişkin bilgileri elektronik ortamda tutmak, izlemek ve duyurmak, meslek mensupları ile diğer ilgilileri kayıt altına almak, bunlara yönelik veri tabanı oluşturmak ve toptancı halleri arasında ortak bilgi paylaşımını ve iletişimi sağlamak amacıyla hazırlanan “Sebze ve Meyve Ticareti ile Hal Kayıt Sistemi Hakkında Tebliğin 07/12/2011 tarihli ve 28135 sayılı Resmi Gazete’de yayınlandığı, (07.07.2012 gün ve 28346 sayılı R.G. ile,07/12/2011 tarihli ve 28135 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sebze ve Meyve Ticareti ile Hal Kayıt Sistemi Hakkında Tebliğ (2011/1) yürürlükten kaldırılmıştır.)

söz konusu Tebliğin, bildirimcilere, bildirim işlemlerine, hal rüsumu ve paylaşımına, hal kayıt sistemine ve bu sistemi kullanacaklara ilişkin görev, yetki ve sorumlukların belirlenmesine yönelik usul ve esaslar ile sebze ve meyve ticaretine ilişkin diğer hususları kapsadığı,

Mülga Tebliğin Belediyenin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen 12.maddesinde;yetki alanı çerçevesinde, belediyece yapılacak iş ve işlemlerin;

 

a) Pazar yerleri ile buralarda faaliyet gösterenlere ilişkin bilgileri sisteme kaydetmek, kayıtlı bilgileri güncellemek,

b) Sisteme kaydedilen üretici ve pazarcıların her biri için dosya açmak ve ilgili evrakı bu dosyada muhafaza etmek,

c) Yetki alanı içinde, Kanun ve diğer ilgili mevzuat çerçevesinde gerekli denetimleri yapmak, yapılan denetimler sonucunda mevzuata aykırı eylemleri tespit edilenlere idarî yaptırım uygulamak, cezalı hal rüsumu ve idari para cezalarına ilişkin bu Tebliğde belirtilen diğer iş ve işlemleri yapmak,

ç) Kanunun uygulanmasına ilişkin yapılan şikâyetleri değerlendirmek, görev ve yetki alanı içinde olanları sonuçlandırmak, diğerlerini ilgili yerlere iletmek,

d) Sistemin kullanılmasına yönelik yetkilendirme işlemlerini yapmak,

e) Bankalar nezdinde, cezalı hal rüsumun yatırılacağı bir hesap açmak,

f) Mevzuat ve Bakanlıkça verilen diğer görevleri yapmak.

(3) Birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen denetim yetkisi münhasıran yetkili belediye personelince kullanılır ve bu yetki hiçbir şekilde gerçek veya tüzel kişilere devredilemez.

Şeklinde belirlendiği,

Mülga Tebliğin “Belediyenin Görev, Yetki ve Sorumlulukları” başlıklı 12.maddesinin ikinci fıkrasında,(Toptancı hali bulunan belediyeler, birinci fıkranın (e) bendinde belirtilen hesabın yanı sıra hal rüsumunun yatırılacağı bir hesap açar. Açılan bu hesaba ilişkin bilgiler, Bakanlıkça belirlenen bankaya bildirilir.) hal rüsumunun aktarılacağı bir banka hesabının açılması, geçici 1 inci maddesinin on ikinci fıkrasında ise açılan bu banka hesabına ait bilgilerin toptancı halinin bağlı olduğu belediye veya işletmecileri tarafından 01/01/2012 tarihine kadar Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen bankaya (Türkiye Vakıflar Bankası) bildirmeleri gerektiğinin hükme bağlandığı,

Hal Kayıt Sisteminin test amacıyla 31 Ocak 2012 tarihinde kullanıma açıldığı, kısa bir süre içinde resmi olarak uygulamaya alınacağı, sistemin uygulamaya alınması sonrasında, sisteme yapılan bildirimler veya Sistem uygulamaya alınana kadar kullanılan EK-1 (Hal Kayıt Sistemi Bilgi Formu ) formlarının toptancı hal yönetimlerince Sisteme işlenmesi neticesinde, hal rüsumları anılan Tebliğin ilgili maddelerine göre tahakkuk ettirileceği, tahakkuk eden bu hal rüsumlarının, rüsumu ödemekle yükümlü olan kişiler tarafından Türkiye Vakıflar Bankasının herhangi bir şubesine T.C. Kimlik veya Vergi Numarası beyan edilerek ödeneceği, ödenen  rüsumların, daha sonra malın üretim yeri ile tüketime sunulduğu yerler dikkate alınarak sistem tarafından otomatik olarak belediyelerce   bildirilen banka hesaplarına aktarılacağı,

 

Mülga Tebliğin geçici 1.maddesinin (13) fıkrasına göre; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının il müdürlüklerinin teşkilatlanması tamamlanıncaya kadar, bu Tebliğde Bakanlık il müdürlüklerince yapılması gereken iş ve işlemlerin, 3/6/2011 tarihli ve 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 4 üncü maddesine istinaden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının il müdürlükleri tarafından yerine getirileceği,

Belirtildiğinden, tebliğ hükümlerine uyulup uyulmadığı,

 


[1] 26/03/2010 tarih 27533 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Yazıldı Güncel Mevzuat

6353 Sayılı Kanun

Tem16
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

       

   6353 Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (12 Temmuz 2012 ve 28351 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.) ile 1999 İLA 2005 yılları arasında, disiplin cezası nedeniyle görevle ilişiği kesilenlerin açıkta geçen süreleri emeklilikte değerlendirilecek.Bu süreye ilişkin  PRİMLER ise DEVLET tarafından ödenecek.

MADDE 40 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 44 – 23/4/1999 ile 14/2/2005 tarihleri arasında tabi oldukları personel mevzuatına göre almış oldukları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona erip, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren 3 ay içinde Kuruma müracaat etmeleri halinde ve yaş haddine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla; memuriyetlerinin sona erdiği tarih ile 22/6/2006 tarihi arasındaki dönem içinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış sürelerine ilişkin kesenek ve kurum karşılığı toplamları, görevden ayrıldıkları tarihteki derece ve kademelerine hizmet olarak sayılacak sürenin her üç yılına bir derece ve her yılına bir kademe verilmek ve öğrenim durumları itibarıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncımaddesindeki yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece ve kademeleriyle başvuru tarihinde uygulanmakta olan katsayılar esas alınarak belirlenecek emekli keseneğine esas aylık tutarları üzerinden Kurum tarafından hesaplanarak halen çalıştıkları veya kamu görevlisi olarak en son çalışmış oldukları kamu idarelerine bildirilir ve söz konusu tutarlar bu idareler tarafından üç ay içerisinde Kuruma defaten ödenir.

Haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile 5525 sayılı Kanun uyarınca ortadan kaldırılmış olanlardan memuriyetten çıkarılmış oldukları kuruma yeniden atanmak üzere başvuranların, bu başvurularının ilgili kurumların kayıtlarına geçtiği tarihten başlayarak bu kurumlarda yapılan ilk atamalarının kendilerine tebliği tarihine kadar olan dönem içerisindeki uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış süreleri hakkında ise, birinci fıkra uyarınca yapılmış olan derece yükselmesi ve kademe ilerlemeleri saklı kalmak kaydıyla, yukarıdaki fıkra hükümleri çerçevesinde işlem yapılır. Ancak, bu fıkra kapsamına girenlerden ataması bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış olanların bu fıkra hükümlerinden yararlanabilmesi için, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içerisinde, bu maddenin yürürlük tarihinden önce atama talebinde bulunduğu halde atama işlemleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra tamamlanacakların ise, atamalarını izleyen altı ay içerisinde Kuruma başvuruda bulunmaları zorunludur.

Bu madde uyarınca ilgililer adına kesenek ve kurum karşılığı ödenmiş olması; birinci fıkrada belirtilen dönem içerisinde ödenmiş olan emeklilik veya malullük aylıkları ya da dul ve yetim aylıkları için kendilerine borç çıkarılmasını, emekli ikramiyesi farkı ve geriye dönük olarak aylık farkı ödenmesini gerektirmez.”

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

6353 ve 6338 Sayılı Kanunlarla Yapılan Değişikler

Tem13
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

           

11 Temmuz 2012  gün ve  28350 sayılı Resmi Gazete’de,  BÜTÇE KANUNLARINDA YER ALAN  BAZI HÜKÜMLERİN  İLGİLİ KANUN  VE KANUN  HÜKMÜNDE KARARNAMELERE EKLENMESİNE  DAİR 6338 sayılı Kanun yayınlandı.Bu Kanunla;

    237 sayılı Taşıt Kanununda Yapılan Değişiklikler :

MADDE 1 –   5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununun 10 uncu maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Türk Silahlı Kuvvetleri (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dâhil), Emniyet Genel Müdürlüğü ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğüne kurum, kuruluş, dernek ve vakıflarca hibe edilecek taşıtlar, merkezî yönetim bütçe kanununa bağlı (T) işaretli cetvelde gösterilmesine gerek bulunmaksızın Bakanlar Kurulu kararı ile edinilebilir.

Emniyet Genel Müdürlüğüne ait taşıtlar, 12/4/2001 tarihli ve 4645 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğüne Ait Araç, Gereç, Mal ve Malzemenin Satış, Hibe, HEK ve Hurda Durum ve İşlemleri ile Hizmet Satışına Dair Kanun hükümleri çerçevesinde merkezî yönetim bütçe kanununa bağlı (T) işaretli cetvelde gösterilmelerine gerek bulunmaksızın, cinsi ve adedi İçişleri Bakanlığının talebi ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine alınacak Bakanlar Kurulu kararında belirlenmek kaydıyla 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi olmaksızın yenileri ile mübadele edilebilir. Aradaki fiyat farkı, döner sermaye gelirleri, sosyal tesis veya kantin gelirleri ile Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı gelirlerinden karşılanır.

Türk Silahlı Kuvvetlerine (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dâhil) ait taşıtlar, 30/5/1985 tarihli ve 3212 sayılı Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde merkezî yönetim bütçe kanununa bağlı (T) işaretli cetvelde gösterilmelerine gerek bulunmaksızın, cinsi ve adedi Milli Savunma Bakanlığının (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı için ise İçişleri Bakanlığının) talebi ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine çıkarılacak Bakanlar Kurulu kararında belirlenmek kaydıyla 4734 sayılı Kanuna tabi olmaksızın yenileri ile mübadele edilebilir. Aradaki fiyat farkı, sosyal tesis veya kantin gelirleri ile döner sermaye gelirlerinden veya bağış yoluyla (Jandarma Genel Komutanlığı için Jandarma Asayiş Vakfı gelirlerinden) karşılanır.

Türk Silahlı Kuvvetlerine (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dâhil) ait taşıtlardan, trafiğe tescil tarihi itibarıyla en az on yaşını doldurmuş olanlar, merkezî yönetim bütçe kanununa bağlı (T) işaretli cetvelde gösterilmelerine gerek bulunmaksızın, cinsi ve adedi, ilgisine göre Milli Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığının kararıyla, 4734 sayılı Kanuna tabi olmaksızın ve satılacak taşıt sayısı satın alınacak taşıt sayısından az olmamak ve satın alınacak taşıt sayısı merkezî yönetim bütçe kanununda belirtilen adetleri geçmemek üzere yenileri ile mübadele edilebilir ve aradaki fiyat farkı, bütçeden karşılanabilir. Bu fıkrada yer almayan hususlar hakkında 3212 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.”

MADDE 2 – 237 sayılı Kanunun 17 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Vakıf, dernek, sandık, banka, birlik, firma, şahıs ve benzeri kuruluş veya kişilere ait olup bu Kanun kapsamında bulunan kurumlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşlarınca kullanılan taşıtların giderleri için (güvenlik hizmetlerinde kullanılan taşıtlar hariç) kurum bütçelerinden hiçbir şekilde ödeme yapılamaz.”

MADDE 3 – 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 156 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “aylık tutarından, alınacak vergi ve kanunlar gereğince yapılacak bütün kesintiler indirildikten sonra (Kefalet Sandığı kesintileri hariç) kalan kısmın,” ibaresi “brüt aylık tutarın,” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

              190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Yapılan Değişiklikler  ;

MADDE 5 – 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine “kullanılması,” ibaresinden sonra gelmek üzere “22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca yükümlü oldukları özürlü ve eski hükümlü işçi atamaları hariç” ibaresi ile birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Özürlü ve eski hükümlü işçi atamaları, izleyen ayın sonuna kadar Maliye Bakanlığına ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.”

MADDE 6 – 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“EK MADDE 7 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde belirtilen kamu idare, kurum ve kuruluşlarının; serbest memur kadrolarına açıktan veya diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle yapabilecekleri toplam atama sayısı sınırı merkezî yönetim bütçe kanununda gösterilir.

Hâkimlik ve savcılık meslekleri ile bu meslekten sayılan görevlere ve Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği uyarınca asistan kadrolarına yapılacak atamalar, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığında münhasıran vergi ve sosyal güvenlik alanlarında istihdam edilecek yardımcı kadrolarına yapılacak atamalar, 657 sayılı Kanunun 53 üncü maddesine göre yapılacak özürlü personel atamaları, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu kapsamında veya diğer ilgili mevzuata göre yapılacak askerî personel atamaları, emniyet hizmetleri sınıfında bulunan kadrolara yapılacak atamalar, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesi ve 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun ek 1 inci maddesi uyarınca yapılacak atamalar ile 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 22 nci maddesi uyarınca yapılacak personel nakilleri merkezî yönetim bütçe kanununda öngörülen atama sınırlamalarına tabi değildir.

Sınırlamalara tabi olmaksızın atama yapılabileceği ikinci fıkrada belirtilen kadrolardan ayrılanların sayısı merkezî yönetim bütçe kanununda öngörülen atama sayısının hesabında dikkate alınmaz.

Merkezî yönetim bütçe kanununda belirtilen atama sayısının kamu idare, kurum ve kuruluşları itibarıyla dağılımı, kullanımı ve diğer hususlar Devlet Personel Başkanlığının bağlı olduğu Bakan ve Maliye Bakanının müşterek teklifi üzerine Başbakan onayı ile belirlenir. Mali yıl içinde yeniden teşkilatlanan veya yeni kurulan kamu idare, kurum ve kuruluşları için merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenen atama sayısının yüzde onunu geçmemek ve Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği tertibindeki ödenek dikkate alınmak suretiyle ilave sayı tespit etmeye Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Birinci fıkra kapsamında 657 sayılı Kanunun 59 uncu ve 92 nci maddeleri uyarınca yapılabilecek açıktan atamalar için Devlet Personel Başkanlığından izin alınması zorunludur.

Kamu idare, kurum ve kuruluşları, izleyen mali yıla ait ilave atama izin taleplerini içinde bulunulan mali yılın ağustos ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına ve Devlet Personel Başkanlığına bildirir.

5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde belirtilen kamu idare, kurum ve kuruluşları kadro ve pozisyonlarının dolu-boş durumları ile bunlarda meydana gelen değişikliklere ilişkin bilgileri mart, haziran, eylül ve aralık aylarının son günleri itibarıyla düzenleyerek, anılan ayları izleyen ayın yirmisine kadar bütçe bilgi sistemi vasıtasıyla Maliye Bakanlığına bildirirler. Ayrıca, bu bilgileri içeren cetveller, Devlet Personel Başkanlığına gönderilir.”

              375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Yapılan Değişiklikler ;

MADDE 7 – 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 7 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası ile birinci fıkrada belirtilen mevzuat kapsamında, bir önceki mali yılda vizeli mevcut pozisyon ve tip sözleşme örnekleri yeni bir vize yapılmasına gerek kalmaksızın içinde bulunulan mali yılda da kullanılmaya devam olunur. Bu pozisyonlarda bir önceki mali yılda istihdam edilen personelden, içinde bulunulan mali yılda da görevlerine devam etmeleri uygun görülenlerle, mevcut sözleşme ücretlerine içinde bulunulan mali yıl için mevzuat uyarınca yapılacak artışlar ilave edilmek suretiyle yeni sözleşme yapılır.

Kanun, uluslararası anlaşma, Bakanlar Kurulu kararı veya yılı programıyla kurulması veya genişletilmesi öngörülen birimler ile hizmetin gerektirdiği zorunlu hâller için, yılı ödeneğini aşmamak kaydıyla yapılacak yeni vizeler dışında, bir önceki mali yıl sözleşmeli personel pozisyon sayıları hiçbir şekilde aşılamaz.”

5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda Yapılan Değişiklikler ;

MADDE 10 – 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 15 inci maddesinin başlığı “Merkezî yönetim bütçe kanununun kapsamı ve düzeni” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Merkezî yönetim bütçe kanununun gider cetvelinin bölümleri, analitik bütçe sınıflandırmasına uygun olarak fonksiyonlar şeklinde düzenlenir. Fonksiyonlar birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü düzeyde alt fonksiyonlara ayrılır.

İlgili mevzuatta giderlere ilişkin olarak yer alan “Fasıl ve bölüm” deyimleri fonksiyonel sınıflandırmanın birinci düzeyini, “Kesim” deyimi fonksiyonel sınıflandırmanın ikinci düzeyini, “Madde” deyimi fonksiyonel sınıflandırmanın üçüncü düzeyini, “Tertip” deyimi kurumsal, fonksiyonel ve finansman tipi kodların bütün düzeyleri ile ekonomik sınıflandırmanın ilk iki düzeyini, borç ödemeleri yönünden “ilgili hizmet tertibi” deyimi borç konusu hizmetlerin yürütüldüğü ilgili tertipleri ifade eder.”

MADDE 11 – 5018 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e) bendi eklenmiş ve mevcut bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

“e) İlgili mevzuatına göre, yılı içinde hizmetin gerektirdiği hâllerde Maliye Bakanlığınca belirlenen usûl ve esaslar çerçevesinde merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde yeni tertipler, gelir kodları ve finansman kodları açılabilir.”

MADDE 12 – 5018 sayılı Kanunun 25 inci maddesine, ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinin mal ve hizmet alım giderlerine ilişkin tertiplerinde yer alan savunma sektörü, altyapı, inşa, iskân ve tesisleriyle NATO altyapı yatırımlarının gerektirdiği inşa ve tesisler ve bunlara ilişkin kamulaştırmalar ile stratejik hedef planı içinde yer alan alım ve hizmetler, Kalkınma Bakanlığının vizesine bağlı olmayıp yılı yatırım programına ek yatırım cetvellerinde yer almaz.”

MADDE 13 – 5018 sayılı Kanunun 31 inci maddesine, üçüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Yükseköğretim Kurulu ile üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerinde, harcama yetkilileri ödenek gönderme belgesiyle belirlenir. Bu idarelerde ödenek gönderme belgesi ile ödenek gönderilen birimler harcama birimi, kendisine ödenek gönderilen birimin en üst yöneticisi ise harcama yetkilisidir. Bütçe ödeneklerinin ilgili birimlere dağılımının planlanması, ödenek gönderme belgesine bağlanması ve kullanılmasına ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir.”

MADDE 14 – 5018 sayılı Kanunun 51 inci maddesine, birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Tahakkuk ettirilecek giderler Devlet muhasebesi kayıtlarında ekonomik sınıflandırmanın dördüncü düzeyini de kapsayacak şekilde gösterilir.”

MADDE 15 – 5018 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 79 – Özel mevzuatındaki hükümler saklı kalmak üzere, idare hesaplarında kayıtlı olup 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında izlenen kamu alacakları dışında kalan;

a) Zarurî veya mücbir sebeplerle takip ve tahsil imkânı kalmayan,

b) Tahsili için yapılacak takibat giderlerinin asıl alacak tutarından fazla olacağı anlaşılan,

kamu alacaklarından merkezî yönetim bütçe kanununda gösterilen tutarlara kadar olanların kayıtlardan çıkarılmasına üst yöneticiler yetkilidir. (a) bendine göre belirlenen tutarı aşan kamu alacaklarından silinmesi öngörülenler merkezî yönetim bütçe kanununda ayrıca gösterilir.”

            5393 sayılı Belediye Kanununda Yapılan  Değişiklik;

MADDE 16 – 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Dördüncü fıkrada sayılan unvanlara ilişkin hizmetler dışında kalmak ve o hizmet için ihdas edilmiş kadro bulunmamak kaydıyla, İçişleri Bakanlığınca üçüncü fıkra çerçevesinde sözleşmeli personel istihdamı uygun görülmüş olan kadro unvanlarına ilişkin görevlerde, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre münhasıran kısmi süreli olarak sözleşmeli personel çalıştırılabilir.”

              12 Temmuz 2012  gün ve  28351 sayılı Resmi Gazete’de  BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR 6353 sayılı  KANUN yayınlandı.Bu Kanunla ;

             1-) 6245 sayılı Harcırah Kanununda Yapılan  Değişiklik :

MADDE 1 – 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 3 – 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalıların kendileri ve anılan Kanuna göre belirlenecek bakmakla yükümlü oldukları kişilerden, yurt içinde tedavilerinin yapılamaması nedeniyle usulüne uygun olarak tedavi amacıyla yurt dışına gönderilenlerin refakatçilerine, yurt dışında tedavi süresi ile sınırlı olmak üzere ve belgelendirmeleri koşuluyla ödemiş oldukları konaklama bedelleri, 5510 sayılı Kanunun 66 ncımaddesi gereğince Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenecek gündeliklere ilave olarak ve anılan Kurum tarafından her bir gün için ödenecek yurt dışı gündelik tutarını geçmemek üzere, ilgililerin görevli oldukları kurumları tarafından ayrıca ödenir.

Bu hüküm, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili mevzuatı uyarınca usulüne uygun olarak alınmış sağlık kurulu raporu ile refakatli olarak yurt dışında tedaviye gönderilmiş olup, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte tedavileri devam eden veya aynı hastalıktan dolayı tedavileri yurt içinde sürdürülen hastaların refakatçileri hakkında da uygulanır.

İkinci fıkra kapsamına girenlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ilişkin konaklama bedelinin ödenebilmesi için, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde hak sahiplerince kurumlarına müracaat edilmesi gerekir. Bu madde kapsamındaki konaklama giderleri, tedavi gören kişinin ilgili olduğu kurum tarafından karşılanır.”

           7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda  Yapılan  Değişiklik :

MADDE 2 – 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 23 – 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremler sonucunda işyerlerinin ağır hasar görmesi nedeniyle bireysel borçlanmada bulunmuş veya bulunmamış hak sahiplerinden üst üste üç taksidini ödememiş olanların veya taksitlerini ödemekle birlikte kendi istekleriyle hak sahipliğinden vazgeçtiklerini bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde yazılı olarak beyan edenlerin hak sahipliği, il idare kurulu kararıyla düşürülür. Hak sahipliği düşürülenlerden tazminat alınmaz. Hak sahipliğinin düşürüldüğü tarihe kadar hak sahipleri tarafından ödenen tutar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından kanuni faizi ile birlikte hak sahibine geri ödenir. Hak sahipliği düşürülen kişilere ait işyerleri, bu Kanunun 31 inci maddesi hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.”

4734 sayılı Kamu İhale Kanununda Yapılan Değişiklikler ;

MADDE 27 – 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“t) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının kurduğu veya iştirak ettiği şirketten (ÖSYM’nin yapacağı mal ve hizmet alımlarında Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü alınmak kaydıyla) sınav faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik olarak yapılacak mal ve hizmet alımları,”

MADDE 28 – 4734 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“İlan yapılmayan ihalelerde, ihale dokümanı sadece idare tarafından davet edilenlere satılır.”

MADDE 29 – 4734 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin (h) fıkrasının birinci paragrafında yer alan “üç” ibaresi “dört” olarak değiştirilmiştir.

31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 6 ncımaddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“m) Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu, bağımsız spor federasyonları tarafından yapılan her türlü gençlik ve spor faaliyetleri ile bu faaliyetlerle ilgili kamp, eğitim ve hazırlık çalışmalarında süreklilik arz etmeyecek şekilde görevlendirilenler,”

           5510 sayılı Kanunda Yapılan Değişiklikler;

MADDE 37 – 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş ve dördüncü fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“j) Sigortalı olmaksızın, 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yurt dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu mecburi hizmet süresini tamamlamış olanların, yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerinin 18 yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan kısmı,”

“a) Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g), (h) ve (j) bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre,”

MADDE 38 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 42 – Geçici 38 inci maddenin dördüncü fıkrası kapsamında bulunanlardan 60 gün içinde başvuru hakkını kullanmamış olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün içinde Kuruma başvurmaları halinde, geçici 38 inci madde hükümlerinden yararlandırılır.”

MADDE 39 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 43 – 1416 sayılı Kanuna göre yurt dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu mecburi hizmet süresini tamamlamış olanlardan, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmaya başlamış olup geçici 4 üncü madde kapsamında çalışmaya devam edenler; yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerinin 18 yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan kısmının tamamını veya bir bölümünü, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde veya mecburi hizmetlerini tamamlayacakları tarihten itibaren üç ay içinde müracaat etmeleri ve müracaatın kabul edildiği ay itibarıyla geçerli olan emekli keseneğine esas kazanç tutarı üzerinden ve borçlanacakları süreye ilişkin olarak hesaplanacak kesenek ve kurum karşılığı toplamından oluşan yükümlülük tutarının tamamını peşin olarak veya müracaatın kabul tarihinden itibaren oniki ayda eşit taksitler halinde ödemek suretiyle borçlanabilirler. Borcunu taksitler halinde ödeyecek olanların borçlanma işlemi sırasında hesaplanan aylık taksit tutarı, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgarî kazancı ile çarpılır ve bulunan tutar, ilgili ayın taksit tutarı kabul edilir.

Borcunun tamamını peşin ödeyenler ile taksit ödeme dönemi sonunda borcunun tamamını ödemiş olduğu tespit olunanların borçlanmış oldukları süreler, fiili hizmet süresinin hesabında ve iştirakçiliğin başlangıç tarihinin tespitinde dikkate alınır. Aylık taksitlerini zamanında ödemeyenlerin önceki aylara ilişkin olarak ödemiş oldukları tutarlar, süresi geçen son taksit tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgililere iade olunur.

Bu maddeye göre yapılacak borçlanma işlemlerine ilişkin olarak birinci ve ikinci fıkrada düzenlenmemiş olan hususlar hakkında mülga hükümleri dahil 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.”

MADDE 40 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 44 – 23/4/1999 ile 14/2/2005 tarihleri arasında tabi oldukları personel mevzuatına göre almış oldukları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona erip, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren 3 ay içinde Kuruma müracaat etmeleri halinde ve yaş haddine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla; memuriyetlerinin sona erdiği tarih ile 22/6/2006 tarihi arasındaki dönem içinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış sürelerine ilişkin kesenek ve kurum karşılığı toplamları, görevden ayrıldıkları tarihteki derece ve kademelerine hizmet olarak sayılacak sürenin her üç yılına bir derece ve her yılına bir kademe verilmek ve öğrenim durumları itibarıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncımaddesindeki yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece ve kademeleriyle başvuru tarihinde uygulanmakta olan katsayılar esas alınarak belirlenecek emekli keseneğine esas aylık tutarları üzerinden Kurum tarafından hesaplanarak halen çalıştıkları veya kamu görevlisi olarak en son çalışmış oldukları kamu idarelerine bildirilir ve söz konusu tutarlar bu idareler tarafından üç ay içerisinde Kuruma defaten ödenir.

Haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile 5525 sayılı Kanun uyarınca ortadan kaldırılmış olanlardan memuriyetten çıkarılmış oldukları kuruma yeniden atanmak üzere başvuranların, bu başvurularının ilgili kurumların kayıtlarına geçtiği tarihten başlayarak bu kurumlarda yapılan ilk atamalarının kendilerine tebliği tarihine kadar olan dönem içerisindeki uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış süreleri hakkında ise, birinci fıkra uyarınca yapılmış olan derece yükselmesi ve kademe ilerlemeleri saklı kalmak kaydıyla, yukarıdaki fıkra hükümleri çerçevesinde işlem yapılır. Ancak, bu fıkra kapsamına girenlerden ataması bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış olanların bu fıkra hükümlerinden yararlanabilmesi için, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içerisinde, bu maddenin yürürlük tarihinden önce atama talebinde bulunduğu halde atama işlemleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra tamamlanacakların ise, atamalarını izleyen altı ay içerisinde Kuruma başvuruda bulunmaları zorunludur.

Bu madde uyarınca ilgililer adına kesenek ve kurum karşılığı ödenmiş olması; birinci fıkrada belirtilen dönem içerisinde ödenmiş olan emeklilik veya malullük aylıkları ya da dul ve yetim aylıkları için kendilerine borç çıkarılmasını, emekli ikramiyesi farkı ve geriye dönük olarak aylık farkı ödenmesini gerektirmez.”

5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunda Yapılan Değişiklik  ;

MADDE 43 – 2/7/2008 tarihli ve 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasının başına aşağıdaki ibare eklenmiştir.

“6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı listede yer alan mallardan tahsil edilen özel tüketim vergisi hariç olmak üzere”

            6085 sayılı Sayıştay Kanununda Yapılan Değişiklik ;

MADDE 45 – 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 35 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(2) Denetimin yürütülmesi ve kamu zararının tespitinde aşağıdaki hususlara uyulur:

a) Düzenlilik denetimi, kamu idarelerinin gelir, gider ve malları ile bunlara ilişkin mali nitelikteki tüm hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığının tespitini kapsayacak şekilde yapılır. Söz konusu hesap ve işlemler dışında kalan diğer işlem ve faaliyetler düzenlilik denetimi kapsamında değerlendirilemez. Yapılan düzenlilik denetiminin kapsamına ilişkin denetlenen kamu idaresi ile ortaya çıkan görüş farklılıklarının nasıl giderileceği hususu Sayıştay tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

b) Kamu idarelerinin gelir, gider ve malları ile bunlara ilişkin mali nitelikteki tüm hesap ve işlemlerinin denetiminde; yetkili merci ve organlar tarafından usulüne uygun olarak alınan karar veya yapılan iş ve işlemlerin mevzuata ve idarelerce belirlenen hedef ve göstergelere uygun olmasına rağmen, yönetsel bakımdan gerekliliği, ölçülülüğü, etkililiği, ekonomikliği, verimliliği ve benzeri gerekçelerle uygun bulunmadığı yönünde görüş ve öneri içeren yerindelik denetimi sayılabilecek denetim raporu düzenlenemez. Denetim raporlarında, kamu idaresinin yerine geçerek belirli bir iş ve işlemin yapılmasını veya belirli bir politikanın uygulanmasını zorunlu kılacak, kamu idaresinin takdir yetkisini sınırlayacak veya ortadan kaldıracak görüş ve talep içeren rapor düzenlenemez.

c) Yapılan denetimler sonucunda, ilgili kanunlar ile bunlara dayanarak çıkarılan tüzük, kararname, yönetmelik ve ilgili kanunlarda uygulamayı yönlendirmek üzere yetkilendirilmiş olan kamu idareleri tarafından yapılan düzenleme ve verilen görüşlere aykırı denetim raporu düzenlenemez. Ancak, bu düzenlemelerin ilgili kanunlara aykırı olduğu kanaatine varılır ve bu hususa Başkanlık tarafından da iştirak edilir ise düzenlenen rapor Başkanlık tarafından ilgili mercilere gönderilir. İlgili kamu idaresinin Sayıştay görüşüne katılması halinde ilgili düzenleme veya görüş usulüne uygun olarak düzeltilir. İlgili kamu idaresinin Sayıştay görüşüne katılmaması halinde, Sayıştay tarafından görevlendirilecek üç uzman denetçi ile ilgili kamu idaresi tarafından görevlendirilecek iki üyeden oluşacak komisyon tarafından düzenlenecek rapora göre işlem yapılır.

ç) Düzenlilik denetimi sonucunda düzenlenen raporda, yapılan denetimin kapsadığı iş ve işlemler ile bunlardan ilgili mevzuatına uygun olduğu tespit edilen hususlara da yer verilir. Bu hususların ilgili Daireler tarafından da uygun bulunması halinde ilgili mevzuatta herhangi bir değişiklik olmadığı takdirde bu mevzuata uygun olarak aynı şekilde yapılan mali iş ve işlemler hakkında da daha sonra mevzuata aykırılık gerekçe gösterilerek denetim raporu düzenlenemez.

d) Kamu idarelerinin düzenlilik ve performans denetimleri sonucunda düzenlenen taslak denetim raporları denetim grup başkanlıkları tarafından Başkanlığa sunulmadan önce üç uzman denetçiden oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları tarafından ilgili kanunlar ile bunlara dayanarak çıkarılan tüzük, kararname, yönetmelik ve ilgili kanunlarda uygulamayı yönlendirmek üzere yetkilendirilmiş olan kamu idareleri tarafından yapılan düzenleme ve verilen görüşler ile bu fıkrada yer alan diğer hususlara uygunluğu yönünden değerlendirilir. Rapor değerlendirme komisyonlarının teşekkülü ile bunların çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.”

             3713 sayılı  Terörle Mücadele Kanununda Yapılan Değişiklikler ;

MADDE 76 – 3713 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin (A) fıkrasında yer alan “%1” ibaresi “%2” şeklinde, aynı fıkranın (a) ve (b) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.

“a) Görevleri sona ermiş olsa bile 21 inci maddede belirtilen görevleri yapmaları nedeniyle uğradıkları saldırı sonucu şehit olanlar dahil kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile geçici ve gönüllü köy korucularından veya 21 inci maddenin birinci fıkrasının (i) bendi ya da ikinci fıkrası kapsamındakilerden şehit olanların eş veya çocuklarından birisi ile ana, baba veya kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam iki kişinin; şehidin ana, baba ve kardeşi bulunmaması durumunda eş veya çocuklarından toplam iki kişinin; şehidin eş veya çocuğunun bulunmaması durumunda ana veya babası ile kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam iki kişinin, ana veya babanın bu hakkı kullanmaması durumunda ise bir diğer kardeşi olmak üzere toplam iki kişinin,

b) (a) bendinde sayılanlardan malul olup da çalışabilir durumda olanların kendilerinin, çalışamayacak durumda olanların ise eş veya çocuklarından birisinin, eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden birisinin,”

“c) 21 inci maddenin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamındakilerden hayatını kaybedenlerin eş veya çocuklarından birisi, eşi veya çocuğu yoksa kardeşlerinden birisinin; 21 inci maddenin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamındakilerden malul olanlardan çalışabilir durumda olanların kendilerinin, çalışamayacak durumda olanların ise eş veya çocuklarından birisinin,”

MADDE 77 – 3713 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 11 – Bu maddenin yürürlük tarihinden önce bu maddeyi düzenleyen Kanun ile 21 inci maddeye eklenen haller sebebiyle bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce malul olanların kendileri, hayatını kaybedenlerin ise dul ve yetimleri, müracaatları üzerine bu Kanunun durumlarına uygun hükümlerinden bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren yararlandırılırlar. Anılan maddenin birinci fıkrasının (h) bendi kapsamına giren er ve erbaşlar yönünden aylıkların yeniden belirlenmesinde müracaat şartı aranmaz.

21 inci madde kapsamına girenlerden, daha önce her ne şekilde olursa olsun devam eden yargı süreçleri ve icrai takibatlardan feragat edenler, ilgili kuruma başvurmaları durumunda bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren 21 inci madde ile sağlanan durumlarına uygun haklardan yararlandırılır. Davalardan feragat edilmesi halinde mahkemelerce ilgili kurum lehine hükmedilecek vekalet ücretleri ilgili kurumca tahsil edilmez.

Bu madde esas alınarak geriye dönük herhangi bir aylık, aylık farkı, tazminat, tazminat farkı ile ikramiye ve ikramiye farkı ödenmez ve geriye dönük hak talep edilemez.”

MADDE 78 – 3713 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 12 – Bu maddeyi düzenleyen Kanunla değiştirilen ek 1 inci maddede belirtilen haller sebebiyle bu maddenin yürürlük tarihinden önce malul olanların kendileri, hayatını kaybedenlerin ise hak sahibi yakınları ek 1 inci maddedeki usul ve esaslar çerçevesinde anılan maddeyle getirilen haklardan yararlanır.”

MADDE 79 – 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eski hükümlü işçiyi” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu veya 16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu kapsamına giren ve askerlik hizmetini yaparken 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinde sayılan terör olaylarının sebep ve tesiri sonucu malul sayılmayacak şekilde yaralananları” ibaresi eklenmiştir.

2-) PAZAR YERLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK’TE 12 Temmuz 2012 Günlü Resmi Gazete’de Yayınlanmıştır.

 

Yazıldı Güncel Mevzuat
Onceki Sayfa ←

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız