• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Aylık Arşivler : Eylül, 2012

Sözleşmeli Personel Kararı

Eyl21
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

          İstanbul 2. İdare Mahkemesi,Esas:2011/1607;Karar: 2012/147,Tarih: 31/01/2012

             ÖZET: Küçükçekmece Belediyesinde 632 sayılı KHK’NIN yürürlüğe girdiği tarihte sözleşmeli personel statüsünde görev yapan davacının, anılan kamu kurumunda 5393 sayılı Yasa’nın 49/3 maddesi uyarınca 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında görev yaptığı açık olduğundan, 632 sayılı KHK hükümleri uyarınca bulunduğu kadroya atanması gerektiği sonucuna varılmakta olup; aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Dava; Küçükçekmece Belediyesinde kadro karşılığı sözleşmeli personel statüsünde görev yapan davacının 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenen Geçici 37.madde uyarınca görev yaptığı kadroya atanma talebiyle yapmış olduğu 20.06.2011 tarihli başvurusunun reddine ilişkin 23.06.2011 tarih ve 408261-1382 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (B) fıkrası ile 4924 sayılı Kanun uyarınca sözleşmeli personel pozisyonlarında çalışanların memur kadrolarına atanması amacıyla Devlet Memurları Kanununda değişiklik yapılması; 06/04/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulunca 02/06/2011 tarihinde kararlaştırılmış olup, bu konudaki düzenleme 04/06/2011 günlü, 27954 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılmış ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenen Geçici 37 maddenin 1. fıkrası ile “Kamu kurum ve kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, ayın veya haftanın bazı günlerini ya da günün belirli saatleri gibi kısmi zamanlı çalışanlar ile yükseköğretim kurumlarının araştırma-geliştirme projelerinde proje süreleriyle sınırlı olarak çalışanlar hariç olmak üzere, 4 üncü maddenin (B) fıkrası ve 10/07/2003 tarihli ve 4924 sayılı Eleman Temininde,Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca vizelenmiş veya ihdas edilmiş sözleşmeli personel pozisyonlarında bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte çalışmakta olan ve 48 inci maddede belirtilen genel şartlan taşıyanlardan otuz gün içinde yazılı olarak başvuranlar, pozisyonlarının vizeli olduğu teşkilat ve birimde, bulunduğu pozisyon unvanıyla aynı unvanlı 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerde yer alan memur kadrolarına, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde kurumlarınca atanırlar” hükmü getirilmiştir.632 sayılı KHK ile getirilen bu hükümle, daha önceden sözleşmeli personel olarak görevi bulunup da herhangi bir sebeple kadrolu olarak kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmayan ve 632 sayılı KHK’NIN yürürlüğe girdiği tarihte görevde olan personelin bu KHK’den yararlanmaları öngörülerek, KHK ile tanınan hakkın mümkün olduğu kadar genişletilmesi ve sözleşmeli personele 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4. maddesinde yer alan kadrolu memurların sahip olduğu güvence ve hakların temin edilmesi amaçlanmıştır.Dava dosyasının incelenmesinden; Küçükçekmece Belediyesinde sözleşmeli personel statüsünde görev yapan davacının, 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenen Geçici 37.madde uyarınca görev yaptığı kadroya atanma talebiyle başvuruda bulunduğu, bu başvurunun, davacının 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49.maddesi uyarınca istihdam edildiğinden 632 sayılı KHK’NİN kapsamında olmadığı belirtilerek reddi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, davacının tabi olduğu statü ve bu statünün 632 sayılı KHK ile 657 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 37.maddenin kapsamında olup olmadığı hususlarından kaynaklanmakta olup, bu itibarla sözleşmeli personelin hukuki statüsü ve sözleşmenin niteliğini irdelemek gerekmektedir.1982 T.C. Anayasasının 128/2 maddesinde, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri, aylık ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilerek statü hukukunun geçerli olduğu bu alanda kanunilik esası benimsenmiştir.657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4.maddesinde kamu hizmetlerinin, memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtildikten sonra, (B) bendinde sözleşmeli personel; Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Bakanlar Kurulunca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde kurumun teklifi ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca vizelenen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri olarak tanımlanmış ve zorunlu hallerde, yabancı uyrukluların, tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin, mütercimlerin, tercümanların, Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin, dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların, kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde tabip veya uzman tabiplerin, Adli Tıp Müessesesi uzmanlarının, Devlet Konservatuvarlan sanatçı öğretim üyelerinin, İstanbul Belediyesi Konservatuarı sanatçılarının, bu Kanuna tâbi kamu idarelerinde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de sözleşme ile istihdam edilebilecekleri hükme bağlanmıştır.5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49.maddesinin 3.fıkrasında ise; belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, bilişim ve iletişim, plânlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat, mimar, mühendis, şehir ve bölge plâncısı, çözümleyici ve programcı, tabip, uzman tabip, ebe, hemşire, veteriner, kimyager, teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabileceği, sözleşmeli personel eliyle yürütülen hizmetlere ilişkin boş kadrolara ayrıca atama yapılamayacağı hükmüne, 5.fıkrasında da; 3.fıkra uyarınca çalıştırılacak personele her ne ad altında olursa olsun sözleşme ücreti dışında herhangi bir ödeme yapılmayacağı ve ücret mahiyetinde aynî ya da nakdî menfaat temin edilmeyeceği, bu personel hakkında bu Kanunla düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurlan Kanununun 4. maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümlerin uygulanacağı kuralına yer verilmiştir.Bu bağlamda, personel rejiminin sonucu olarak gittikçe yaygınlaşan ölçüde kamuda personel istihdam biçimi olan sözleşmeli personel, genel itibariyle 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesiyle çerçevesi belirlenmiş bir statü olup; 5393 sayılı Belediye Kanununun 49.maddesi uyarınca, sözleşmeli personele ilişkin olarak anılan Yasa’da düzenlenmeyen hususlarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesine göre istihdam edilenler hakkındaki hükümlerin uygulanması gerektiği dikkate alındığında, 5393 sayılı Yasa’nın 49/3.maddesi uyarınca istihdam edilen sözleşmeli personelin 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında değerlendirileceği açıktır. Nitekim Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşü de bu yöndedir.Bu veriler ışığında, 632 sayılı KHK’NIN yürürlüğe girdiği tarihte davalı Belediyede sözleşmeli personel statüsünde görev yapan davacının, anılan kamu kurumunda 5393 sayılı Yasa’nın 49/3 maddesi uyarınca 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında görev yaptığı açık olduğundan, 632 sayılı KHK hükümleri uyarınca bulunduğu kadroya atanması gerektiği sonucuna varılmakta olup; aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 65,70-TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 600,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine, bu karara karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde Danıştay’a hitaben Mahkememize verilecek dilekçe ile temyiz yoluna başvurulabileceği hususunun taraflara tebliğine, 31/01/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

 

Yazıldı Yargı Kararları

BAŞBAKANLIK BİLGİ EDİNME DEĞERLENDİRME KURULU BAŞKANLIĞI KARARLARINDAN SEÇMELER

Eyl21
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

BAŞBAKANLIK BİLGİ EDİNME DEĞERLENDİRME KURULU BAŞKANLIĞI KARARLARINDAN SEÇMELER

 

               Karar Sayısı  : 2007/450

İçişleri Bakanlığı’nın başvurusu hakkında,

Raportör Görüşü doğrultusunda ve eklemeyle,

Kurula Başvuru Tarihi: 20/04/2007 (Kurula intikal: 27/04/2007 – Kayıt No: 489)

Başvuru Konusu : İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 20/04/2007 tarihli yazısıyla, Nevşehir Belediye Başkanlığına yapılan ve genel nitelikli bir takım bilgilerin talep edildiği başvurularla ilgili olarak 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca benimsenmesi gerekli uygulama hususunda tereddüde düşülmüş olduğundan bahisle Kurulumuzun görüşü talep edilmiştir. Hakkında tereddüde düşüldüğü belirtilen söz konusu başvurular şunlardır:

–                     Belediyenin, 2004-2007 yılları arasında yaptığı ihalelerde ne alıp ne sattığı, ihaleleri kimlerin aldığı ve ihale bedellerinin,

–                     Belediyenin, 2005-2006 yıllarında SSK, MEDAŞ, Vergi Dairesi ile diğer kurum ve kuruluşlara, ayrıca özel kuruluşlara olan borç miktarı ile bu borçların neye istinaden yapıldığı bilgilerinin,

–                     Belediyenin bütün borçlarının kalem kalem,

bildirilmesi şeklindeki, bazı gazeteciler ve siyasi partilere ait başvurular.

K A R A R: 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 6 ncı maddesi hükmü uyarınca, talep edilen bilgi ve belgeler başvuru dilekçelerinde açıkça belirtilmelidir. Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas Ve Usuller Hakkında Yönetmeliğin 18 inci maddesinde ise, “Daha önce cevaplandığı halde aynı kişiler tarafından yapılan tekrar mahiyetindeki başvurular ile soyut ve genel nitelikteki başvurular işleme konulmaz ve durum başvuru sahibine bildirilir.” hükmü yer almaktadır. Anılan hükümlere istinaden kurum ve kuruluşlar, somut bilgi veya belge talebini havi olanlar dışındaki başvuruları değerlendirmeye almayacaklardır. Ancak anılan hükümlerin, 4982 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin “Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler.” hükmü ile birlikte değerlendirilmesi ve bu çerçevede bir uygulamanın benimsenmesi daha uygun olacaktır. Zira esas olan başvuru sahiplerinin bilgi edinme taleplerinin karşılanmasıdır.

Başvuruların mezkur hükümler çerçevesinde değerlendirilmek suretiyle uygunluklarının tespit ve takdiri, başvuruların yapılmış olduğu kurum ve kuruluşlara ait bir husus olduğundan, ancak itirazen başvurulması halinde Kurulumuzca değerlendirilecek olan müşahhas başvurularla ilgili olarak Kurulumuzca değerlendirme yapılmadığının ve görüş beyan edilmediğinin İçişleri Bakanlığına bildirilmesine oy birliği ile,

              Karar Sayısı  : 2007/458

XX’ın itirazının KISMEN KABULÜ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi: 26/02/2007 ( Kurula intikal: 05/03/2007, Kayıt No: 260 )

İtirazın Konusu: XX, 06/02/2007 ve 08/02/2007 tarihli iki bilgi edinme başvurusu ile Mersin İli Büyükeceli Belediyesi’ne müracaat ederek çeşitli konularda bilgi ve belge edinme talebinde bulunduğu, bu başvurularının anılan Belediye Başkanlığının 19/02/2007 tarih ve 132 sayılı yazısı ile istediği bilgilerin şahsını ilgilendirmediği gerekçesi ile reddedildiğini belirterek Kurulumuza itirazda bulunmuştur.

Başvuru sahibi XX’ın 06/02/2007 ve 08/02/2007 tarihli dilekçeleri aşağıdaki şekildedir:

I- 06/02/2007 tarihli dilekçe:

  1. 1.                  “XX’nın taraf olduğu finansmanı Gülnar Kaymakamlığı Sosyal yardımlaşma ve Dayanışma Fonu tarafından karşılanan tarla ilgili her türlü kira kontratı, sözleşme vb. bilgi ve belgenin tarafıma verilmesi,
  2. 2.                  XX’ya ait tarlaya Büyükeceli Belediyesi tarafından yapılan yatırımların YTL cinsinden tarafıma bildirilmesi
  3. 3.                  Büyükeceli Belediyesinde çalışan sosyal güvencesi (SSK, Bağ-Kur) olan personelin tarafıma bildirilmesi, listesinin verilmesi
  4. 4.                  Büyükeceli Belediyesinde çalışan sosyal güvencesi (SSK, Bağ-Kur) olmayan personelin tarafıma bildirilmesi, listesinin verilmesi,
  5. 5.                  Gülnar Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından kaç tane ihale alınmıştır? Nerelerde alınmıştır? ne kadar gelir elde edilmiştir?
  6. 6.                  Kepçeniz hala Belediyemizde çalışıyor mu?
  7. 7.                  Aşı keçi boynuzu, çakal ağacı ve zeytin kesiminden ne zaman vazgeçeceksiniz?”

II- 08/02/2007 tarihli dilekçe:

  1. 1.                  “08/02/2007 günü kepçenizin Belediyemiz tankından mazot aldığı tespit edilmiştir. Kepçenizin mazot aldığına dair belgenin sarf makbuzunun tarafıma verilmesini,
  2. 2.                  Büyükeceliye kışlamak için gelen Yörüklerden ne kadar ücret alınmıştır?
  3. 3.                  Kayınbabam XX’un evinin bulunduğu İstiklal Mahallesinde yolun greyder ile temizlenmesi sırasında su borusu sökülmüş, bağlı bulunduğu havuzun duvarı da dolayısıyla sökülmüştür. Durum Belediye Meclis üyesi XX’e söylenmiş, herhangi bir sonuç alınmamıştır. Böyle davranarak siyasi intikam mı alınmak istenmektedir?
  4. 4.                  Varisi bulunduğumuz Cumhuriyet Mahallesi Sığırcık mevkiindeki tarlaya Belediye tarafından çöp dökülmüş imar edilmesi güçleşmiştir. Mağduriyetimizden tarafınız sorumlu olacaktır. Adı geçen yerin temizlenmesi için herhangi bir süre verilecek mi?
  5. 5.                  Dere ıslahı çalışmalarında Belediyenizin kazancı 08/02/2007 ‘ye kadar ne kadar olmuştur?
  6. 6.                  Deniz kenarına yapılan […] Hotelin doğusundaki yapının altının tuvalet çukuru, üstüne demir ızgara yapıldığı tespit edilmiştir. bu yapı için ne kadar ücret alınmıştır? yapı ile deniz arası 25 metre olduğu malumunuzdur. Buraya muakkat yapı ruhsatı vermenizde mümkün değil. Kumsalın hemen kenarındadır. Bu çevre katliamıdır demek istiyorum yorum sizindir.
  7. 7.                  […] motelin kuzeyindeki yapının ruhsatı var mıdır?
  8. 8.                  Belediyemiz tarafından Gülnar Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliğine yapılan işlerde Belediyenin kepçesinin çalıştığı fakat şahsınıza ait kepçenin çalışmış gibi muamele yapıldığı dedikodusu ortalarda dolaşmaktadır. Bunun gerçeklik payı nedir?
  9. 9.                  Kendiniz veya oğlunuz adına Gülnar Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından ihale verilmiş midir?”

K A R A R: İtiraz sahibi XX’ın, Mersin İli Büyükeceli Belediyesi’ne 06/02/2007 ve 08/02/2007 tarihli bilgi edinme başvurularının 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde değerlendirilmesi neticesinde söz konusu başvurularda yer alan taleplere ilişkin olarak,

I- 06/02/2007 tarihli bilgi edinme başvurusunda yer alan (1), (2), (3), (4), (5) ve (6) numaralı taleplerin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununda yer alan istisnalar kapsamında bulunan bilgi ve belgelere ilişkin talepler olarak kabul edilemeyeceğine bu nedenle 4982 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin “Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.” hükmü uyarınca söz konusu taleplerin karşılanması gerektiğine, 06/02/2007 tarihli başvuruda yer alan (7) numaralı talebinin ise 4982 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin “Tavsiye ve mütalaa talepleri bu Kanun kapsamı dışındadır.” hükmü uyarınca bilgi edinme hakkı kapsamı dışında bulunduğuna,

II- 08/02/2007 tarihli bilgi edinme başvurusunda yer alan (1), (2), (5), (7) ve (9) numaralı taleplerin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununda yer alan istisnalar kapsamında bulunan bilgi ve belgelere ilişkin talepler olarak kabul edilemeyeceğine bu nedenle 4982 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin “Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.” hükmü uyarınca söz konusu taleplerin karşılanması gerektiğine, 08/02/2007 tarihli başvuruda yer alan (3), (4), (6) ve (8) numaralı taleplerin ise 4982 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin “Tavsiye ve mütalaa talepleri bu Kanun kapsamı dışındadır.” hükmü uyarınca bilgi edinme hakkı kapsamı dışında bulunduğuna oybirliğiyle,

               – Karar Sayısı  : 2007/459

XX’nin itirazının REDDİ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi: 07/02/2007, 23/03/2007, 09/05/2007  – Kayıt No: 145

İtirazın Konusu: XX, müteaddit dilekçeleriyle Şarkikaraağaç Belediye Başkanlığına ve Şarkikaraağaç Kaymakamlığına başvurarak, mülkiyet iddiasında bulunduğu taşınmaza dair bir takım bilgilerin tarafına verilmesini talep etmiştir. Anılan konuyla ilgili olarak yapmış olduğu bilgi edinme başvurularının gereği gibi cevaplanmadığını ifade eden başvuru sahibi, 07/02/2007 tarihli dilekçesi ile itirazen Kurulumuza başvurmuştur. Ancak başvuru sahibi, itiraz konusu başvurularıyla talep etmiş olduğu bilgilerin, Şarkikaraağaç Belediye Başkanlığının 29/03/2007 tarihli ve Şarkikaraağaç Kaymakamlığının 19/04/2007 tarihli yazıları ile tarafına verilmiş olduğu hususunu, 09/05/2007 tarihli ek dilekçesi ile Kurulumuza bildirmiştir. Bununla birlikte başvuru sahibi, anılan cevabi yazılar üzerine Şarkikaraağaç Belediye Başkanlığına yapmış olduğu 06/04/2007 tarihli başvurusuna yasal süresi içerisinde olumlu ya da olumsuz herhangi bir cevap verilmemiş olduğundan bahisle itirazının en son başvurusuyla ilgili olarak değerlendirilmesini talep etmiştir.

Başvuru sahibinin 06/04/2007 tarihli itiraz konusu başvurusu ile talep etmiş olduğu hususlar şunlardır:

“…

–                     15 yıl önce el koyduğunuz, kamulaştırmaya konu söz konusu taşınmazımızı hangi yolla (bedelini peşin yada taksitle ödemek suretiyle ve pazarlıkla satın alarak mı, yoksa Belediyenize ait bir başka taşınmazla trampa yolu ile mi) devralmak istediğinize karar vererek, konuyu, taşınmazın bedel tespiti için ilgili Komisyonunuza (Kıymet takdir yada İhale) intikal ettirmeniz,

–                     Keyfiyeti, iş bu yazımızın tarafınıza tebliği tarihini takip eden azami 15 iş günü içerisinde resmi taahhütlü bir yazı ile tarafımıza bildirmeniz,

–                     İlgili Komisyonunuzca gerekli kıymet takdirinin yapılmasını müteakiben de, tarafımızı Belediyenize davet ederek Uzlaştırma Komisyonunuz marifetiyle konuyu neticelendirmeniz …”

K A R A R: 1- Başvuru sahibinin 07/02/2007 ve 23/03/2007 tarihli itiraz dilekçelerine konu başvurularıyla talep etmiş olduğu bilgilerin ilgili Kurumlarca tarafına verilmiş olduğu, yine başvuru sahibine ait 09/05/2007 tarihli ek dilekçeden anlaşıldığından, mezkur tarihli itirazlarla ilgili herhangi bir işlem tesisine yer olmadığına,

2- Başvuru sahibinin 06/04/2007 tarihli başvurusunun, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında değerlendirilebilecek bir bilgi veya belge talebi ihtiva etmediği fakat 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun kapsamında olduğu görüldüğünden; 09/05/2007 tarihli itirazının reddedildiği ve itiraz konusu başvuru akıbetinin 3071 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde takip edilmesi gerektiği hususlarının başvuru sahibine bildirilmesine,

oy birliği ile,

                Karar Sayısı  : 2007/462

XX’ın itirazının KABULÜ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda ve düzeltmeyle,

Kurula Başvuru Tarihi: 05/03/2007 ( Kurula intikal: 06/03/2007, Kayıt No: 270 )

İtirazın Konusu: XX, 29/01/2007 tarihli bilgi edinme başvurusu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesine müracaat ederek, medyada yer alan 10/10/2002 gün ve 6462 sayılı İstanbul II Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararı ile III. Derece doğal site alanı olarak belirlenen Kuşdili Çayırında kule, otopark, alışveriş merkezi gibi yapıların inşaatına başlanacağı şeklinde çeşitli haberlere ilişkin olarak ,

  1. Söz konusu yapıların hangi nazım imar planında ve onaylı hangi uygulama imar planında yer aldığının ve bu planların onay tarihlerinin,
  2. Meclis kararlarının, bilgi paftalarının, komisyon görüşlerinin, tutanak ve zabıtların, plan raporlarının, Planlama Müdürlüğü görüşlerinin, ilgili kurum görüşlerinin

4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca tarafına bildirilmesi talep ettiğini, işbu başvurusuna İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından herhangi bir cevap verilmemiş olduğunu belirterek 05/03/2007 tarihli dilekçesi ile Kurulumuza itirazda bulunmuştur.

Zikredilen itirazın ardından XX 15/03/2007 tarihli ikinci bir dilekçe ile tekrar Kurulumuza müracaat ederek, bahse geçen bilgi edinme başvurusuna İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Planlama Müdürlüğünün 02/03/2007 tarih ve 3178 sayılı yazısı ile “…meclis kararı ile kuşdili çayırı için plan değişikliği yapıldığı bu değişikliğin onay için Anıtlar Yüksek Kuruluna gönderildiği ve bu Kurulca henüz karara bağlanmadığı…” şeklinde tarafına bilgi verildiği ve sadece plan değişikliğinin yapıldığı 14/01/2005 gün ve 88 sayılı Meclis kararının bildirildiğini, bu meclis kararının ve istenen diğer belgelerin gönderilmediğini, ayrıca Anıtlar Yüksek Kurulan hitaplı 29/01/2007 tarihli bilgi edinme başvurusu da bu Kurulca verilen “…alışveriş merkezi projesi hakkında alınmış bir Kurul kararı bulunmadığı gibi bu konuda bir talebin de iletilmediği…” şeklindeki  02/02/2007 gün ve 113 sayılı cevap karşısında Belediyenin tarafına verdiği cevap ile Anıtlar Yüksek Kurulu’nun cevabı arasında çelişki bulunduğunu belirterek, Kurulumuza itirazda bulunmuştur.

K A R A R: İtiraz dosyasının tetkiki neticesinde, itiraz sahibinin talep ettiği bilgi ve belgeler arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Planlama Müdürlüğünün 02/03/2007 tarih ve 3178 sayılı yazısında bahsi geçen,

  1. Büyükşehir Belediye Meclisinin 14/01/2005 gün ve 88 sayılı kararının,
  2. Bahsi geçen meclis kararı doğrultusunda Anıtlar Yüksek Kuruluna gereğinin yapılması için iletildiği belirtilen teklif yazısının,
  3. İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Yapı Müdürlüğünün söz konusu plan değişikliği teklifinde Kuşdili Çayırı, 6 pafta, 1 ada 66 parsele ek fonksiyonlar olarak “açık-kapalı alışveriş merkezi, lokanta, kafe, eğlence merkezi, sinema, tiyatro, kültür seyir kulesi” fonksiyonlarının ilave edilmesi isteğini içerir yazının,

İtiraz sahibinin erişimine sunulmadığı görüldüğünden 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunda yer alan istisnalar kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilen bu belgelerin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 5 inci maddesinin “Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.” hükmü uyarınca itiraz sahibine gönderilmesi gerektiğine, bunun dışında söz konusu değişiklik teklifi ile ilgili olarak itiraz sahibince talep edilen meclis kararları, bilgi paftalarının, komisyon görüşleri, tutanak ve zabıtların, plan raporları, Planlama Müdürlüğü görüşleri, ilgili kurum görüşleri şeklinde kurum kayıtlarında mevcut belgeler bulunması halinde bu belgelerin de 4982 sayılı Kanunun zikredilen 5 inci maddesi hükmü uyarınca itiraz sahibine gönderilmesi gerektiğine oybirliğiyle,

               Karar Sayısı  : 2007/466

Prof.Dr. XX’ın itirazının KISMEN KABULÜ ile,

Kurula Başvuru Tarihi: 28(02/2007 ( Kurula intikal: 01/03/2007, Kayıt No: 237 )

İtirazın Konusu: Prof. Dr. XX, 12/02/2007 tarihli bilgi edinme başvurusu ile İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanlığına müracaat ederek, Prof. Dr. XX’ın Dekanlığa verdiği 12/02/2007 tarihli bilgi edinme başvurusu ile Prof. Dr. XX’ın Dekanlık görevini vekaleten devraldığı 20/12/2004 tarihinden 16/01/2006 tarihine kadar süre içinde Fakülte Anabilim Dallarının eğitim ve öğretim yılı süresince yaptıkları zorunlu aylık Anabilim Dalı Kurul tutanaklarının, Fakülte Bölüm Kurulları tutanaklarının, bu evrakların kayıt tarih ve sayılarının tarafına bildirilmesini talep ettiğini, işbu başvurusuna anılan Dekanlığın 27/02/2007 tarih ve 506 sayılı yazısı ile istenilen bilgilere ilişkin olarak yapılan değerlendirmede verilecek cevap konusunda tereddüde düşülmüş olması nedeniyle başvurusun görüş alınmak üzere Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna gönderildiği şeklinde cevap verildiğini belirterek, talep ettiği bilgi ve belgelere erişiminin sağlanması istemiyle Kurulumuza itirazda bulunmuştur.

K A R A R: İtiraz dosyasının tetkiki neticesinde, başvuru sahibi  Prof. Dr. XX’ın 12/02/2007 tarihli bilgi edinme başvurusu ile İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanlığından talep ettiği bilgi ve belgelerin sahibince talep edilen bilgi ve belgelerin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunun  kurum içi düzenlemelere ilişkin bilgi ve belgelere yönelik başvuruları düzenleyen 25 inci maddesinin “Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.” hükmü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği görülmüştür. Söz konusu madde hükmünde ise kamuoyunu ilgilendirmeyen kurum içi düzenlemelere ilişkin bilgi ve belgelerin ancak söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının erişimine açık olabileceği hususu düzenlenmiştir. Bu çerçevede itiraz sahibinin talep ettiği belgelerden yalnızca kendisinin de katılmış olduğu Kurul toplantılarına ilişkin olanların erişimine açılması gerektiğine oybirliğiyle,

               Karar Sayısı  : 2007/467

XXX’ın itirazının İNCELEMEYE ALINMASI ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi: 19.02.2007 – 191

İtirazın Konusu : XXX, Erzurum Vergi Dairesi Başkanlığına bilgi edinme başvurusunda bulunarak Gelirler Başkontrolörü XX’nın hakkında düzenlemiş olduğu soruşturma raporunun tarafına gönderilmesini talep etmiştir.

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının 06/02/2007 tarihli ve 697 sayılı cevabi yazısında söz konusu raporun 4982 sayılı Kanunun 19.  ve 20. maddeleri uyarınca gönderilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

Kurulumuzun 04/04/2007 tarihli ve 330 sayılı Kararı ile ‘Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının başvuru sahibine verdiği cevap, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında incelendiğinde yetersiz görülmüştür. Şöyle ki; 4982 sayılı Kanunun 20 nci maddesi adli soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin bilgi ve belgelere ilişkin olup, başvuru sahibinin talebi idari bir soruşturmaya ilişkin olduğundan red gerekçesi olamaz. Yine talep edilen bilgi veya belgenin “bir soruşturma dosyası ile ilgili olmasının ya da bizatihi bir soruşturma dosyası olmasının” 4982 sayılı Kanunun 19 uncu maddesine göre de reddini gerektirmeyeceği, talebin reddedilebilmesi için 19 uncu maddede belirtilen red gerekçelerinden hangisine dayanıldığının açıkça ve gerekçeli bir şekilde başvuru sahibine yazılı olarak izahının yapılmasının yine 4982 sayılı Kanunun 12 nci ve mezkur Yönetmeliğin 18 inci maddesi gereği olduğu, ancak Gelir İdaresi Başkanlığının yazısında bu hususun yer almadığı görülmüştür.

Bununla birlikte 4982 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin;

“İstenen bilgi veya belgelerde, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler ile açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden ayrılabiliyorsa, söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulur. Ayırma gerekçesi başvurana yazılı olarak bildirilir.”

hükmü gereği istenen bilgi ve belgelerden Kanunun istisnasına girmeyenlerin ayıklanarak verilmesi yoluna gidilmesi de zorunlu olduğu,

Netice olarak başvuru sahibinin talep etmiş olduğu soruşturma raporunun yukarıda belirtilen usuller çerçevesinde değerlendirilerek uygulamaya gidilmesi gerektiğinin Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilmesine  karar verilmiştir.’

XXX, Kurulumuz kararından sonra Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca kendisine verilen cevabi yazıda ön inceleme esnasında birçok kişiden ifade alındığı ve değerlendirmeler yapıldığı, ön incelemeye esas olaylardan birisinin kasten adam yaralama suçuna ilişkin olduğu, bu nedenle söz konusu raporun Kanun 19. maddesinin b ve d bentleri gereğince verilemeyeceğinin belirtildiğinden bahisle tekrar Kurulumuza müracaat etmiştir.

K A R A R: Talebe konu 29.09.2006 tarih ve GKR-2006-349/5 sayılı soruşturma raporunun 4982 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesi ve itiraz hakkında nihai karar alınabilmesini temin için 4982 sayılı Bilgi edinme Hakkı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca Maliye Bakanlığından istenmesine oy birliği ile,

              – Karar Sayısı  : 2007/469

XX’ın itirazının REDDİ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi: 21.03.2007 – 337

İtirazın Konusu : XX, Büyükeceli Belediye Başkanlığına yapmış olduğu 17/02/2007 tarihli bilgi edinme başvurusuna cevap alamadığından bahisle Kurulumuza müracaat etmiştir.

Başvuru sahibinin itiraz konusu başvurusuna Büyükeceli Belediye Başkanlığınca cevap verilmiş olduğu ilgili Kurumca Kurulumuza gönderilen yazıdan ve sekretaryamız araştırmasından anlaşılmış olup, söz konusu yazıda istenen bilgiler başvuru sahibinin şahsını ve şahsına ait bir kurumu ilgilendirmediğinden Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereği cevap verme zorunluluğunun olmadığı belirtilmiştir.

K A R A R: I-Büyükeceli Belediye Başkanlığının 02/03/2007 tarihli cevabında yer alan, “istenen bilgiler başvuru sahibinin şahsını ve şahsına ait bir kurumu ilgilendirmediğinden Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereği cevap verme zorunluluğunun olmadığı” değerlendirmesi ve bu değerlendirmenin söz konusu talepler açısından ret gerekçesi olarak kullanılması isabetli değildir. Zira, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu “demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemek” (1. madde) amacıyla tesis edilmiş olup  Kanunun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası “Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir”  hükmünü amirdir. Bu hükme göre bilgi edinme hakkının başvuru yoluyla kullanılabilmesi için ilgililik şartı aranmamaktadır. Dolayısıyla bundan sonra yapılacak bilgi edinme başvurularının cevaplandırılmasında mezkur tavsifin esas alınmaması gerektiği hususlarının Büyükeceli Belediye Başkanlığına bildirilmesine,

II-Başvuru sahibinin bilgi edinme başvurusunun bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde , taleplerinin ayrı ve özel bir çalışma gerektirmesi nedeniyle 4982 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince karşılanamayacağının başvuru sahibine bildirilmesine,

oy birliği ile,

             Karar Sayısı  : 2007/472

SES Ordu Şubesinin itirazının KABULÜ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi: 05/03/2007 (Kurula intikal: 09/03/2007, Kayıt No: 286 )

İtirazın Konusu: SES Ordu Şubesi, 24/01/2007 tarihli dilekçe ile Ordu Valilik Makamına başvurarak,

“Ordu İl Sağlık Müdürlüğünce 2006 yılı içerisinde yapılan ihale ve alımlarla ilgili olarak;

  1. 1.                  Yapılan işin, ihalenin veya alımın türü,
  2. 2.                  Keşif bedeli,
  3. 3.                  İhale veya alımın alınış bedeli,
  4. 4.                 İhaleyi kimin aldığı veya hizmet ya da malzeme alımının kimden alındığı”

hususlarında kendilerine bilgi verilmesini talep etmiştir.

Ordu İl Sağlık Müdürlüğünce, 21/02/2007 tarihli cevabi yazıya ekli listede 2006 yılına ait bazı ihale bilgileri gönderilmiştir.

SES Ordu Şubesi, 05/03/2007 tarihli itiraz dilekçesi ile, kendilerine “gönderilen cevapta, istenen bilgilerin  eksik olduğu”nu belirtmiş,

“1. Verilen bilgilerde yaptırılan iş veya alımların hepsinin ihale yoluyla yaptırıldığı      görülmekte; değişik türde  alım veya işin olup olmadığı belirtilmemektedir.

 2. Verilen bilgide ihale bedelleri yazılmış ancak bunun keşif bedeli veya ihalenin alınış bedeli    olup olmadığı  konusunda açık bir ifade belirtilmemiştir. Eğer belirtilen bedel ihale   bedeli ise başvurumuzda belirttiğimiz alınış bedeli belirtilmemiştir.

 3. İptal edilen ihaleler bilgi olarak verilmekle beraber ihale bedelleri belirtilmemiştir.”

 hususlarından bahisle  itirazen Kurulumuza başvurmuştur.

K A R A R: Bilgi Edinme Hakkı Kanununu 5 inci maddesinin 1 inci fıkrası “ Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.” ile 12 nci maddesinin “Kurum ve kuruluşlar, bilgi edinme başvurularıyla ilgili cevaplarını yazılı olarak veya elektronik ortamda başvuru sahibine bildirirler. Başvurunun reddedilmesi halinde bu kararın gerekçesi ve buna karşı başvuru yolları belirtilir. ” hükümleri amirdir. Bu cihetle 4982 sayılı Kanunda yer alan istisnalar kapsamında olmayan “ihale dışında değişik türde alım veya işin olup olmadığı”, “verilen bilgide yer alan ihale bedellerinin keşif bedeli veya ihalenin alınış bedeli olup olmadığı”,  “eğer verilen cevapta belirtilen bedeller ihale bedeli ise bunların alınış bedellerinin ne olduğu”, “iptal edilen ihalelerin ihale bedellerinin ne olduğu” bilgilerinin de başvuru sahibinin erişimine açılmasına oybirliğiyle,

               Karar Sayısı  : 2007/403

XX’ün itirazının KABULÜ ile,

Kurula Başvuru Tarihi: 24/01/2007 (Kurula intikal: 31/01/2007 – Kayıt No: 118)

İtirazın Konusu: XX, 27/12/2006 tarihli dilekçesi ile İzmir Valiliğine başvurarak; Valilik Makamına karşı İzmir 2. İdare Mahkemesinde açmış olduğu dava neticesinde İdarenin tazminat ödemiş olduğundan bahisle, Anayasanın 129 uncu maddesi uyarınca söz konusu tazminatla ilgili olarak hangi kamu görevlisine rücu edilmiş olduğu bilgisi ile rücu edilmemiş ise edilmeme gerekçesinin tarafına bildirilmesini talep etmiştir.

Mezkur başvuru, İzmir İli Sağlık Müdürlüğünün 12/01/2007 tarihli ve 2366 sayılı yazısıyla reddedilmiştir. Adı geçen Kurum ret gerekçesi olarak, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 9 uncu 21 inci ve 25 inci maddeleri ile söz konusu taleplerin idari bir davaya ilişkin oldukları hususuna yer vermiştir.

K A R A R: Başvuru sahibinin talep ettiği bilgilerin idari bir dava kapsamında olmaları gerekçesiyle ilgili başvurunun reddedilmesinde 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununa uyarlık bulunmamaktadır. Anılan Kanunun ilgili maddesi olan 20 nci madde hükmünde, açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde; suç işlenmesine yol açacak, suçların önlenmesi ve soruşturulması ya da suçluların kanunî yollarla yakalanıp kovuşturulmasını tehlikeye düşürecek, yargılama görevinin gereğince yerine getirilmesini engelleyecek veya hakkında dava açılmış bir kişinin adil yargılanma hakkını ihlâl edecek nitelikteki bilgi ve belgelerin bilgi edinme hakkı kapsamı dışında olduğu belirtilmektedir. Söz konusu tam yargı davası neticelenmiş olduğundan, talep konusu bilgiler için anılan maddede belirtilen istisna hallerinin geçerli olamayacağı değerlendirilmektedir. 

Diğer taraftan, ortada İdarenin tazminat ödenmesine sebep olan bir idari işlem söz konusu olduğundan, varsa bu işlemden sorumlu olan ve kendisine rücu edilen devlet memurunun kimliğinin açıklanması, bu kişinin özel hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız bir müdahale oluşturmayacaktır. Bu açıdan Kanunun 21 inci maddesi hükmüne ret gerekçesi olarak yer verilmiş olması da yerinde değildir.

İtiraz sahibinin başvurusu reddedilirken 4982 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin “Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır.” hükmünün de gerekçe gösterildiği görülmektedir. Söz konusu başvuruda talep edilen bilgilerin anılan madde kapsamında başvuru sahibi için bilgi edinme hakkı kapsamı dışında tutulabilmesi, öncelikle bu bilgilerin kamuoyunu ilgilendirmeyen kurum içi düzenlemelere ilişkin olması koşuluna bağlı bulunmaktadır. Oysa ortada İdarenin tazminat ödemesine sebep olan haksız bir işlem söz konusu olduğundan, bu işlem sebebiyle herhangi bir kamu görevlisine rücu edilip edilmediği bilgisinin kamuoyunu ilgilendirmediğinin kabulü mümkün değildir.

4982 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin 1 inci fıkrası  “Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.”  hükmünü amirdir. Yukarıda açıklanmış olan gerekçelerle 4982 sayılı Kanunda sayılmış olan istisnalar kapsamına girmediği değerlendirilen bilgilerin başvuru sahibinin erişimine sunulması gerektiğine oy birliği ile,

                Karar Sayısı  : 2007/436

XXX’ın itirazının KISMEN KABULÜ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi: 26/01/2007 ( Kurula intikal: 01/02/2007, Kayıt No: 121 )

İtirazın Konusu: XXX, 25/12/2006 ve 08/01/2007 tarihli dilekçeleri ile Aydın ili Bozdoğan İlçe Belediye Başkanlığına  yazılı olarak 3 adet bilgi edinme başvurusunda bulunmuştur.

25/12/2006 tarihli dilekçesinde, Bozdoğan Belediyesinin 03/10/2006 tarihli cevabi yazısına istinaden 31/08/2006 itibariyle mezkur Belediyenin değişik birimlerinde 32 memur, 16 işçi çalıştığının kendisine bildirildiğini, tam donanımlı modern bir mutfak ünitesi  ve yetişmiş personeliyle 200 kişiye hizmet verebilecek kapasitede faal bir restoran bulunduğu halde 28/12/2006 tarihinde “Memurlara öğle yemeği verilmesi hizmet alımı işi” ihalesinin gerçekleştirileceğini, 4734 sayılı Kanuna göre “İhale yetkilisinin geçerli gerekçe ve kriterleri göz önünde bulundurarak ihaleye çıkılmasına onay verebileceğini” ifade ederek

“

  1. 1.                  Memur personelin ikamet ettiği konutların işyerine uzaklığı yürüyüş   mesafesindeyken ve idarenizin aynı anda 200 kişiye hizmet verebilecek kapasiteli sosyal tesisinde bu ihtiyacın karşılanması olanağı bulunurken, öğle yemeği için ihale ile dışarıdan temin yoluna gidilmesi memur personelin talebinden mi idarenizin takdirinden mi kaynaklanmıştır?
  2. 2.                  İdarenizin her türlü donanımı haiz, yetenekli personele sahip ve piyasaya hizmet veren 200 kişilik faal sosyal tesisi-restorantı bulunmasına rağmen 32 memur personelin öğle yemeği ihtiyacının karşılanmasına dönük yemek hizmeti alım ihalesine çıkılmasında, Kamu İhale Kanununa göre kamu kaynaklarının kullanılmasında ekonomiklik ve verimlilik açısından belirleyici kriter ile gerekçe ne olmuştur? Sosyal tesisinizdeki yemek bedelleri piyasaya göre ekonomik olmadığından büyük kapasiteli yemek fabrikalarından temin için mi ihaleye çıkılmıştır?
  3. 3.                  İhale ilanının 9. maddesinde “teklifler götürü bedel üzerinden ve işin tamamı için verilecektir” şartı ile aynı maddede yer alan “ bu ihalede kısmi teklif verilebilir” şartı çelişmekte midir?
  4. 4.                  İlanın 2-b maddesinde yer alan “sözleşmede belirtilen firmanın anlaşmalı olduğu üç iş yerinde” hükmünden kastedilen üç ayrı lokantada yemek verilmesi mi, yemek öğününün başka kalem emtia ile (bakliyat, temizlik vb..) ikamesi mi istenmektedir?”

hususlarının kendisine bildirilmesini talep etmiştir.

XXX, dilekçesinde belirttiği konuyla alakalı olmak üzere 28/12/2006 tarihinde yemek hizmeti alım ihalesi gerçekleştirildiği halde,ihaleden sonra ilan değişikliğine çıkıldığını ve ihale sözleşmesinin imzalanamadığını belirtmiştir.

İlgili şahıs, 08/01/2007 tarihli (ek-2’deki) dilekçesi ile mezkur belediyeye başvurarak;

“

  1. 1.                  01/05/2006 tarihi ile 31/12/2006 tarihlerini kapsayan döneme ait memurlara öğle yemeği hizmeti satın alınması için Bozdoğan Belediye Başkanlığınca 05/05/2006 tarihinde çıkılan ihalede kaç istekli firma tarafından teklif sunulmuştur? Hangi yüklenici firma kazanmıştır?
  2. 2.                  İhaleyi kazanan yüklenici firma ile toplam kaç öğün üzerinden ve toplam ihale bedeli kaç ytl olarak, hangi tarihte sözleşme imzalanmıştır? Yemek öğünü hangi tarihten itibaren verilmeye başlanmıştır?
  3. 3.                  01/01/2007 tarihi ile 31/12/2007 tarihlerini kapsayan döneme ait memurlara öğle yemeği hizmeti satın alınması için 28/12/2006 tarihinde çıkılan ihaleye kaç istekli tarafından teklif sunulmuştur? Hangi yüklenici firma kazanmıştır?
  4. 4.                  İhale, sözleşme bedeli kaç ytl olarak, hangi  tarihte imzalanmıştır? Hangi tarihten itibaren öğün verilmeye başlanmıştır?”

sorularının cevaplanması isteminde bulunmuştur.

XXX, 08/01/2007 tarihinde ek-3’teki dilekçesi ile  adı geçen belediyeye müracaat ederek, “belediye başkanlığı birimleri ile bağlı kuruluşlarında görevli olan ve sosyal yardım kapsamında bulunan bütün işçi ve memur personel için ayakkabı, çizme, iş elbisesi,yağmurluk alımlarına ilişkin olarak

  1. 1.                  2004, 2005, 2006 yıllarına ait alımların 4734 sayılı Kanuna göre hangi usulle yapıldığının kendisine bildirilmesi ile her bir yıl için yapılan alımların birim fiyatları, adetleri ve toplam ödenen tutarlarını gösteren yüklenici fatura örneğinin birer suretinin,”
  2. 2.                 Daha önce erişimine sunulmayan bilgi ve belgelerin, itirazen başvurduğu Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulunun 13/12/2006 günlü 2006-958 ve 2006-1001 sayılı kararları gereğince tarafına verilmesini talep etmiş, aksi halde kurul kararlarının yerine getirilmediği cihetiyle ilgili mercilere başvuracağını ifade etmiştir.

Bozdoğan Belediyesinin 08/01/2007 tarihli cevabi yazısında, ilgili şahsın bilgi edinme başvurularının T.C. kimlik numarası bulunmadığı gerekçesiyle cevaplanamadığı, T.C. kimlik numarası ulaştırıldığı takdirde değerlendirmeye alınacağı ifade edilmiştir.

XXX, anılan belediyenin cevabi yazısına karşılık 11/01/2007 tarihli dilekçesi ile T.C. kimlik numarasını bildirmiş, Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesine göre yazılı olarak yapılan bilgi edinme başvurularında T.C. kimlik numarası yazılma şartının mevzuu bahis  olmadığını, idarenin bu hususu gerekçe göstererek talebini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu ifade etmiştir.

Sonuç olarak ilgili şahıs, 25/12/2006 ve 08/01/2007 tarihli bilgi edinme başvurularının, T.C. Kimlik numarası olmadığı gerekçesiyle hukuk dışı bir şekilde reddedildiğinden, T.C. kimlik numarasını  bildirdiği 11/01/2007 tarihli dilekçesine ise cevap verilmediğinden bahisle Kurulumuza itirazen başvurmuş, isteminin 4982 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi hükmünce yerine getirilmesi hususunda gereğinin yapılmasını  talep etmiştir.

Kurulumuz Sekreteryasınca yapılan araştırma neticesinde Bozdoğan Belediyesinin 24/01/2007 tarihli yazısıyla adı geçen şahsın dilekçesine cevap verildiği anlaşılmış ve söz konusu dilekçe fax yoluyla edinilmiştir.

Mezkur Belediyenin cevabi yazısında, 04/09/2006 ve 18/09/2006 tarihli bilgi edinme başvurularına red cevabı verilmesi üzerine Kurulumuza yapılan itiraz başvurusu sonucunda alınan 13/12/2006 günlü 2006-958 ve 2006-1001 sayılı kararlar gereğince başvuruya esas bilgi ve belgelerin XXX’ın erişimine açıldığı belirtilmiş,

“Ancak bu bilgileri neden aldığınız da bilgiler elinize geçtikten sonra daha iyi anlaşılmıştır. Bu bilgileri İlçedeki bir kısım esnaf ve vatandaş ile paylaştığınız, bu esnaf, ticaret erbabı ve vatandaşlara bir kısım ticari sır olabilecek bilgileri vererek Bilgi Edinme Kanununa aykırı davrandığınız gibi Belediyemiz ile iş yapmış bulunan bir kısım ticari işletmenin ve esnafların ticaret bilgilerinin ortaya konmasına neden olduğunuz da saptanmıştır.

Diğer yandan Belediye ve Belediye Başkanı olarak hakkımda İlçemiz için de çeşitli yerlerde aleyhte propaganda yaparak ‘ Belediyenin her türlü bilgisinin elinizde olduğunu, haklarında dava açtırarak mahkum ettireceğinizi’ beyan ettiğiniz bilgilerine ulaşılmıştır.

Tüm bu unsurlar değerlendirildiğinde, istemiş olduğunuz belge ve bilgiler gerek Anayasanın başlangıç ve 14. maddesindeki ‘Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması’nı düzenleyen hükümleri ve gerekse Medeni Kanunun dürüstlük içeren 2. iyi niyeti düzenleyen 3. maddelerine aykırılık oluşturması yanında, Bilgi Edinme Kanununun amaç ve ruhuna aykırı ve ceza hükümlerini düzenleyen maddesinde belirtilen duruma uygun olduğu görülmektedir.

Bu nedenle isteminiz itirazi kabil olmak kaydıyla yerine getirilememiştir.”

Hususları ifade edilmiştir.

K A R A R: 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun amacı “kamu hukukuna tâbi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri belirlemektir”.

Anılan Kanunun “temel ilkeler” başlıklı 5 nci maddesine göre “İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur”.

7 nci madde hükmünde de “İhalesi yapılacak her iş için bir işlem dosyası düzenlenir. Bu dosyada ihale yetkilisinden alınan onay belgesi ve eki yaklaşık maliyete ilişkin hesap cetveli, ihale dokümanı, ilân metinleri, adaylar veya istekliler tarafından sunulan başvurular veya teklifler ve diğer belgeler, ihale komisyonu tutanak ve kararları gibi ihale süreci ile ilgili bütün belgeler bulunur” ifadesi yer almaktadır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun “mali saydamlık” başlıklı 7 nci maddesine göre “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında denetimin sağlanması amacıyla kamuoyu zamanında bilgilendirilir”.

Adı geçen Kanunun 8. maddesi hükmünde “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır” ifadesi mevcuttur.

Mezkur Kanunun “harcama talimatı ve sorumluluk” başlıklı 32. maddesine göre “Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. 

 Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur”.

XXX’ın 25/12/2006 tarihli (ek-1) dilekçesinde yer alan ikinci sorudaki bilginin, yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde ihale yetkilisi geçerli gerekçe ve kriterleri  göz önünde bulundurarak ihaleye çıkılmasına onay verebileceğinden, adı geçen Belediyenin elinde bulunan veya görevi gereği bulunması gerekli bilgi ve belgelerden olduğu,

İtiraz sahibinin 25/12/2006 tarihli dilekçesinde yer alan dört numaralı bilgi, 08/01/2007 tarihli (ek-2) dilekçesinde yer alan bir, iki, üç ve dördüncü soru ile 08/01/2007 tarihli (ek-3) dilekçesinde bulunan birinci sorudaki bilgi ve belgelerin 4982 sayılı Kanundaki istisnalara girmediği hasebiyle adı geçen şahsın erişimine açılmasına;

25/12/2006 tarihli dilekçede bulunan bir ve üç numaralı hususlarla ilgili ise 4982 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin “ Tavsiye ve mütalaa talepleri bu Kanun kapsamı dışındadır.” hükmü uyarınca  Kurulumuzca herhangi bir işlem yapılmasına yer olmadığına;

Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas Ve Usuller Hakkında Yönetmeliğin “Başvuru Usulü” başlıklı 9 uncu maddesine göre “Gerçek kişiler tarafından yapılacak bilgi edinme başvurusu; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, oturma yeri veya iş adresini içeren dilekçeyle, istenen bilgi veya belgenin bulunduğu kurum ve kuruluşa yapılır.”   “Elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla yapılacak başvurular” başlıklı 10 uncu maddeye göre  ise “Bilgi edinme başvurusu, kişinin kimliğinin ve imzasının veya yazının kimden neşet ettiğinin tespitine yarayacak başka bilgilerin yasal olarak belirlenebilir olması kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.

Gerçek kişiler tarafından elektronik posta yoluyla yapılacak başvurular, başvuru sahibinin adı ve soyadı, oturma yeri veya iş adresine ilave olarak kimlik doğrulama amacıyla kullanılacak T.C. kimlik numarası belirtilmek suretiyle, istenen bilgi veya belgenin bulunduğu kurum ve kuruluşun bilgi edinme biriminin elektronik posta adresine EK-1’de yer alan form doldurulmak suretiyle yapılır.”  hükümleri uyarınca yazılı olarak yapılacak bilgi edinme başvurularında T.C. kimlik numarası şartının zorunlu bir unsur olarak aranmaması gerektiğinin,

Kurulumuzca erişime açılması uygun görülmüş olan bilgi ve belgelerin, 4982 sayılı Kanunun 23 ncü maddesi gereği ticari sır içermesinin mümkün bulunmadığı, dolayısıyla mezkur belediyenin XXX’a  hitaben 24/01/2007 tarihli cevabi yazısında zikrettiği hususun söz konusu olamayacağının, Aydın ili Bozdoğan İlçe Belediye Başkanlığına bildirilmesine oybirliğiyle,

 

               Karar Sayısı  : 2007/439  

XX’nın itirazının REDDİ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi:  30/01/2007 ( Kurula intikal: 05/02/2007, Kayıt No: 134 )

İtirazın Konusu: XX, 13/10/2006 tarihli dilekçesi ile Balıkesir Belediye Başkanlığına bilgi edinme başvurusunda bulunarak,yargı süreci sonunda iptal edilen imar ve parselasyon planları kapsamında bulunan kayıtlı taşınmazı hakkında geri dönüşüm cetvellerinin hazırlanarak tapuya tescilinin sağlanması, oluşturulan imar parsellerinin iptal edilerek tarlaya dönüşümünün gerçekleştirilmesi ve mevcut yasalar çerçevesinde dilekçesine süresinde cevap verilerek  ilgili yargı kararlarının uygulanmasını talep etmiştir.

XX, Balıkesir Belediye Başkanlığınca söz konusu dilekçeye, 105 gün geçmesine rağmen cevap verilmediğini belirterek, ilgili belediye başkanlığı hakkında gereğinin yapılması istemiyle Kurulumuza itirazen başvurmuştur.

K A R A R: İtiraz sahibinin Balıkesir Belediye Başkanlığına hitaben  yazdığı 13/10/2006 tarihli dilekçesinin,

  1. 1.                 60 günlük sürede cevaplanmadığından bahisle zımnen reddedildiği, söz konusu red kararı üzerine  Kurulumuza yapılan 05/02/2007 tarihli  başvurunun  4982 sayılı Kanunun 13. maddesinde belirtilen 15 günlük itiraz süresi içerisinde olmadığı,

2.                 Mezkur başvurunun ilgili yargı kararlarının yerine getirilmesi istemli olduğu görüldüğünden, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle,

Kurulumuzca işlem yapılmasına yer olmadığına oybirliğiyle,

 

             – Karar Sayısı  : 2007/440 

XX’ün itirazının REDDİ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi: 29/01/2007 ( Kurula intikal: 05/02/2007, Kayıt No: 137 )

İtirazın Konusu: XX, 06/11/2006 tarihli dilekçe ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına müracaat ederek,

  1. 1.                  İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından trafik cezası yazılmadan çekilerek, kahramanlar semtinde bulunan otoparka götürülen araçlarla ilgili olarak 40 ytl çekici ücreti ile 4 ytl otopark ücretinden muaf tutulan meclis üyeleri vs.. var mıdır?
  2. 2.                  Var ise bu karar ne zaman, hangi birim tarafından, hangi sayı no ile alınmıştır?

hususlarının kendisine bildirilmesini talep etmiştir.

XX, mezkur belediye başkanlığınca yasal süre içinde herhangi bir cevap verilmediğinden bahisle zımnen reddedilen talebinin, 4982 sayılı Kanun kapsamında hak ve menfaatlerini ihlal eden bir idari işlem olduğunu belirterek  Kurulumuza itirazen başvurmuştur.

K A R A R: İtiraz sahibi XX’ün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına hitaben yazdığı 06/11/2006 tarihli dilekçesinin, 60 günlük sürede cevaplanmadığından zımnen reddedildiği, ret kararı üzerine Kurulumuza yapılan itiraz başvurusunun,  4982 sayılı Kanunun 13. maddesi hükmünde belirtilen 15 günlük  süre içerisinde olmadığı görüldüğünden  Kurulumuzca herhangi bir işlem yapılmasına imkan bulunmadığına oybirliğiyle,

                – Karar Sayısı  : 2007/441  (Sehven 2007/148 yazılmıştır)

[…] Ltd. Şti. Vekilleri Av. XXX, Av. XX, Av. XX, Av. XX’un itirazının KABULÜ ile,

Raportör Görüşü doğrultusunda,

Kurula Başvuru Tarihi: 2/2/2007 (Kurula intikal: 7/2/2007, Kayıt No: 148 )

İtirazın Konusu: […] Ltd. Şti. vekilleri 08/01/2007 tarihli dilekçeleriyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvurarak; bina açısından İzmir Büyükşehir Belediyesinin, bahçe açısından Milli Emlak Genel Müdürlüğünün kiracısı sıfatıyla çay bahçesi-kafeterya işletmecisi olan müvekkillerinin faaliyet göstermekte olduğu bölgenin mütemmim cüzünde, T.T.K. hükümleri uyarınca kurulmuş olan İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İZELMAN A.Ş. tarafından otopark düzenlemesi yapıldığı, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen tedbir kararı üzerine İzmir 10. Sulh Hukuk Hakimliğinde zilyetliğe tecavüzün önlenmesi istemli dava açıldığı, mezkur davada savunma delili olarak söz konusu alanda otopark  işletilmesinin dayanağı İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) kararının  gösterildiği ve fakat anılan kararda otoparkın İZELMAN A.Ş.’ye devri hususunda herhangi bir ifadenin olmadığını belirterek

  1. 1.                 İnciraltı’nda yer alan müvekkil […] İşletmelerinin arkasındaki otoparkın  işletilmesinin hangi mevzuat hükümlerine göre İzelman A.Ş.’ye verildiğinin
  2. 2.                 Otoparkın işletilmesi, ihale mevzuatı hükümleri uyarınca verilmişse ihalenin hangi tarihte yapıldığının 4982 sayılı yasa çerçevesinde kendilerine bildirilmesini talep
  3. 3.                 etmişlerdir.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, başvuru sahiplerine 19/01/2007 tarihli üst yazısıyla “08/01/2007 tarihinde Birimimize yapmış olduğunuz başvuruya İzelman Genel Müdürlüğünce verilen cevabi yazının aslı ekte gönderilmektedir” şeklinde karşılık vermiş, İzelman A.Ş. ise dilekçede sorulmuş olan hususların, İzmir 10. Sulh  Hukuk Mahkemesinde devam eden davada yargılama konusu yapılmış oldukları ve gerektiğinde dosyaya bilgi verileceğini ifade etmiştir.

[…] İşletmesi vekilleri, bilgi edinme başvurularının muhatabının İzmir Büyükşehir Belediyesi olduğu, İzelman A.Ş.’nin cevabi yazısına atfen de “müvekkillerinin kiraladığı alanda otopark düzenlemesinin hangi mevzuata göre yapıldığı, ihale usulü ile yapılmışsa ihalenin  hangi tarihte ve hangi mevzuata göre yapıldığı hususlarının yargılama sürecini etkiler nitelikte olmadığı” cihetiyle, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının 19/01/2007 tarihli yazısına itirazen Kurulumuza müracaat etmiştir.

K A R A R: Kamu kurum ve kuruluşları, demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olarak 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca talep edilen bilgi ve belgeleri, ilgili Kanunun belirttiği istisnalar kapsamında olmadıkları sürece, erişime sunmakla mükelleftir. Turkuaz İşletmelerinin kiracı olarak faaliyet gösterdiği bölgenin İzmir Büyükşehir Belediyesinin mülkiyetinde olduğu, anonim şirket statüsünde bulunan belediyeye ait bir firmanın bahsi geçen bölgede otopark düzenlemesi yapabilmesi için ilgili belediye tarafından mevzuat dahilinde yetkilendirilmesi gerektiği göz önüne alındığında söz konusu  bilgi edinme başvurusunun muhatabının mezkur belediye olduğuna şüphe yoktur. Turkuaz İşletmelerinin yaptığı bilgi edinme başvurusunun İZELMAN A.Ş. tarafından cevaplanmasında hukuka uyarlık bulunmadığından bahisle, talep sahibinin istediği bilgi ve belgelerin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca erişime sunulmasına oybirliğiyle,

 

Yazıldı Yargı Kararları

İşyerlerinin Tahliyesiyle İlgili Soru ve Görüş

Eyl17
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

            İlçemiz Ali Çayı üzerinde bulunan 1990’lı yıllarda yapımına başlanan mülkiyeti belediyemize ait olmayan alanda projesiz ve ruhsatsız olmak üzere belediye tarafından 65 adet dükkan yapılmıştır. Günümüze kadar da belediyemiz tarafından ilçe esnafının kira karşılığında  kullanımı sağlanmaştır. Ancak Başbakanlığımızın Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünce Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı ile ilgili olarak 20 Şubat 2010 tarihli ve 27499 sayılı Resmi Gazetede 2010/5 nolu bir genelge yayımlanmıştır. Bu genelgenin belediyemize tebliğide sırası ile Konya Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğünce 04.11.2011 tarihinde İlçe Kaymakamlığımıza, sonrasında da İlçe Kaymakamlığımızın 10.11.2011 tarih 769 sayılı yazısı ile tarafımıza bildirilmiştir. Tebliğ edilen yazı içeriğinde “ 18 Ekim 2011 tarihinde yapılan İl Koordinasyon Kurulu toplantısında Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı konusu gündeme gelmiş olup bu tür projelerde Başbakanlığın 2010/5 sayılı genelgesinde belirtilen esaslara uyulması gerekmekte olup gereğinin ifası rica edilmiştir. Bu genelgenin 9. maddesi “DSİ tarafından yapılacak akarsu ve dere yatağı ıslahlarının projesine göre yapılabilmesi için; bu alanlardan belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunanlar, ilgili belediyelerce DSİ’ye ihtilafsız olarak teslim edilecek, bu alanların dışında kalan yerlerin ise DSİ’ye tesliminin sağlanması hususunda gerekli çalışmalar valilerin koordinasyonunda yürütülecektir.” Şeklindedir. Bu sebeple İlçemiz Ali Çayı üzerinde bulunan dükkanların tahliyesi ve yıkımı gerekmektedir. Bu dükkanlarda bulunan esnafımızın kira sürelerin sona erdiğini ve tahliyesinin gerektiğini bildiren 09.08.2011 tarihli bir ihtarname gönderilmiştir. Esnafımızın bu ihtarnameyi dikkate almadığı görülmüştür.  Aynı zamanda ilçe esnafının bu zaman zarfında kira ve ecrimisil bedellerini ödememekte ısrarcı olduğu gözlenmiştir. Konu ile ilgili olarak 06.06.2012 tarihinde Noter aracılığı ile ikinci kez bir ihtarname daha gönderilmiştir. Bu durum üzerine bahse konu esnafımızda ihtara cevap şeklinde Noter aracılığı ile belediyemize yapılan ihtarın kanuna aykırı olduğu şeklinde bir cevap göndermişlerdir. Belediyemiz tamamen Başbakanlığımızın 2010/5 sayılı genelgesinde belirttiği emir ve görüşleri doğrultusunda hareket etmektedir.

Son olarak ilçemiz Kaymakamlık Makamına bahse konu işyerlerinin tahliyesi yapılarak yıkımı için gerekli kararın çıkması amacıyla bir yazı yazılmıştır. Ancak şu an için yazımıza herhangi bir cevap verilmemiştir. Yalnız almış olduğumuz duyum gereğince Kaymakamlık Makamı bahse konu dükkanların mülkiyetini ve tasarruf hakkını Milli Emlak a devrederek belediyemizin bugüne kadar tahsil etmiş olduğu kira bedellerini geriye dönük ecrimisil uygulayarak belediyemizden tahsil etme hazırlığında olduğu yönündedir.

Sonuç olarak sizden talep ettiğimiz bahse konu işyerlerinin belediyemiz menfaati doğrultusunda nasıl hareket edebileceğimiz hakkında bilgi vermenizdir.Saygılarımızla…

Doğanhisar Belediye Baskanlığı/KONYA

GÖRÜŞ:

 1990’lı yıllarda Ali Çayı üzerinde projesiz ve ruhsatsız olarak yapılan ve daha sonraki yıllarda kiralanan ancak 2010/5 sayılı genelge uyarınca,dere yatağında kaldığından yıkılması ve ıslahı için DSİ’YE teslim edilmesi gereken dükkanların tahliyesi hakkında iki seçenek bulunmaktadır.Ya bu dükkanların tahliyesi için adli yargıda söz konusu gerekçeyle dava açmak ve sonucunu beklemek ya da,5393 sayılı Kanunun 15.maddesinde yer alan,” 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.” Hükmünden hareketle Kaymakamlıktan dükkanların tahliyesi istenmelidir.Ki zaten siz bu işlemi yapmışsınız.Ancak,Kaymakamlığa yazdığınız yazının içeriğini bilmediğimden,bu konuda yorum yapılması zor olmakla birlikte,Kaymakamlıktan ilgi genelge ve Valiliğin yazısı ilgi tutularak dükkanların ………..tarihinde yıkılacağından gerekli güvenlik personelinin sağlanması istenmeli ve aynı zamanda bu dükkanların suyu belediyece, elektriğinin de kesilmesinin sağlanması için ilgili kuruma yazı yazılması gerekmektedir.Bu dükkanlarda kısa sürede bozulacak gıda maddesi varsa bunların da yeddi emin olarak bir soğuk hava veya normal depolarda muhafaza edilmesi için ön çalışma yapılmalıdır.Diğer taraftan,bu dükkanların yıkımında gerekli iş makinesi ve ekipmanları ile personelin de hazırlanması gereklidir.Çünkü yıkım işlemi sırasında insani güvenlik kadar,yıkım güvenliğinin de sağlanması zorunludur.

Malmüdürlüğünün ecrimsil talebinde bulunması da mümkündür.Dükkanların kaçak inşaat olması nedeniyle zaten 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca yıkmak zorundasınız.Bu nedenle,dere yatağında kaçak olarak inşa edilen dükkanların mülkiyeti olmaz.Dere yatağı da devletin hüküm ve tasarrufunda olan ancak tapuya tescil edilemeyen alanlardır.Bu nedenle mülkiyet olmaz ayrıca sakıncalı olması ve DSİ tarafından bu nedenle ıslah yapılacak alanda kalan yerde yeni dükkan da yapılamaz.

Kişisel görüşüme göre,bu dükkanların 2886 sayılı Kanunun 75.maddesi hükmüne dayanarak Kaymakamlıkça yıkımında ısrarcı olmak gerekir.Konuyla ilgili Bakanlık genelgesi de ektedir.

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

SAYI : B.05.0.MAH.0.65.00.02/11753-82652 15.11.2005

                                  KONU :2886 sayılı Kanunun 75.maddesinin uygulanması

GENELGE

2005/119

 …………………….. VALİLİĞİNE

 Belediyenin sahip olduğu yetki ve imtiyazlar 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanununun 15.maddesinde hüküm altına alınmıştır.Bu hükme göre,belediye mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş sayılır.2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75.maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.

Bilindiği gibi,08.09.1983 tarih ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunun kapsamında Genel Bütçeye dahil dairelerle,katma bütçeli idarelerin,özel idare ve belediyelerin alım,satım,hizmet,yapım,kira,trampa,mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri bulunmaktadır.2886 sayılı Kanunun 75.maddesi ise; “ Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malların,gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine,fuzuli şagilden,bu Kanunun 9.maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle,13.maddesinde gösterilen komisyonca takdir ve tespit edilecek ecrimisil istenir.Ecrimisil talep edilebilmesi için, Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.

Ecrimisil fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmez ise,6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde,sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir.Aksi halde ecrimisil alınır.İşgal edilen taşınmaz mal,idarenin talebi üzerine,bulunduğu yer mülki amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek,idareye teslim edilir” hükmünü taşımaktadır.

Görüldüğü gibi,5393 sayılı Belediye Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra belediyelerin sahip oldukları taşınmazların gerçek veya tüzel kişilerce işgali üzerine,fuzuli şagilden ecrimisil istenmesi,fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmeyen ecrimisil için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil yoluna gidilmesi ve işgal edilen belediye taşınmazının belediyenin talebi üzerine,bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 içinde tahliye ettirilerek belediyeye teslim edilmesi gerekmektedir.

Ancak,Belediyelerin sahip olduğu taşınmazların 2886 sayılı Kanun kapsamında ihaleyle kiraya verilmiş olması,bu kiralama sözleşmesinin bir özel hukuk akdi niteliğini ortadan kaldırmamaktadır.Ayrıca iş hanı,konut,otel,dükkan gibi damlı/musakkaf yapılar bakımından 18.05.1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun ve Borçlar Kanunu hükümlerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Bu nedenle,yukarıdaki hükümler dahilinde belediyelerin sahip olduğu taşınmazlar bakımından 2886 sayılı Kanunun 75.maddesinin uygulanmasında aşağıdaki usul ve esaslara uyulması uygulamadan doğan hukuki sorunların önlenmesi bakımından büyük önem arzetmektedir.

1)2886 sayılı Kanun dahilinde ihale edilen taşınmazlar bakımından arsa ve arazi dahil,öncelikle kira sözleşmesi hükümlerine göre hareket edilecektir.Ayrıca,kira süresi dolmadan ve tahliye isteğine ilişkin hukuki şartlar oluştururulmadan mülki idare amirinden tahliye talebinde bulunulmayacaktır.

2)6570 sayılı Kanun kapsamında bulunan taşınmazlar için,tahliye şartlarının yasal olarak doğmuş olması ve bunun belediye tarafından belgelendirilmesi halinde tahliye talebinde bulunulabilecektir.Mahkemelerde tahliye davasına konu edilmiş bir taşınmazın tahliyesi 2886 sayılı Kanunun 75.maddesine göre tahliye talebinde bulunulmayacaktır.

3)Belediye taşınmazının,belediyenin rızası hilafına veya bilgisi dışında işgali söz konusu ise,bunun belgelendirilmesi yoluyla mülki makamdan tahliye talebinde bulunulacaktır.

Belediye taşınmazlarının fuzuli işgali durumunda tahliye sağlanana kadar,2886 sayılı Kanunda düzenlenen esaslar dahilinde ecrimisil tahsili de zorunlu bulunmaktadır.

Konu hakkında bilgi edinilmesini ve mülki makamlarla belediyelere duyurulmasını rica ederim.

Zekeriya ŞARBAK

Bakan a.

Müsteşar Yardımcısı V.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 12.03.2007 günlü, E:2007/723, K:2007/2564 sayıyla “2886 sayılı Devlet İhale Yasası’nın 75. maddesinden, ancak hazine ile 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesi hükmünden belediyelerin yararlanabileceğine” karar vermiştir. “Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, Üniversitenin mutfağında her gün 40.000 öğrenciye yemek hizmeti verildiğini, bu hizmetin verildiği mutfak alanı ön cephe koridorunun dört adet kafeterya ile kapatılmış olduğundan mutfağın altyapısının yetersiz olduğunu ve havalandırmanın sağlanmasında sıkıntı yaşandığını, mutfak alanının yeniden düzenleneceğini, bunun için bütçeye ödenek koyduklarını belirterek 6570 sayılı Yasa’ nın 7/c maddesi uyarınca kiralananın ihtiyaç nedeniyle tahliyesini istemiştir.

Davalı, davacının ihtiyacının samimi olmadığını, kira bedelini artırmak için dava açıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.03.2003 başlangıç ve 29.02.2004 bitim tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın niteliği itibariyle 6570 sayılı Yasa kapsamına giren yerlerden olduğu, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Bursa İkinci Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2005/536-732 sayılı ilamıyla hükmen belirlenmiştir.

Kiralananın 2886 sayılı Devlet İhale Yasası hükümlerine göre ihale sonucu kiralanması, 6570 sayılı Yasa’ nın uygulanmasına engel teşkil etmez. Gayrımenkul Kiraları Hakkındaki 6570 sayılı Yasa, Belediye hudutları dahilindeki musakkaf nitelikteki taşınmazlar hakkındaki kira sözleşmelerine uygulanmakta olup, 2886 sayılı Devlet İhale Yasası yönünden ayrık bir hüküm taşımamaktadır. Esasen 6570 sayılı Yasa nın 14. maddesi “2490 sayılı İhale Kanunu’ na tabi olarak kiraya gayrımenkuller hakkında da bu Kanun hükümleri tatbik olunur” hükmünü taşımaktadır. 2490 sayılı Yasa 01.01.1984 tarihinde yürürlükten kaldırılmış, yerine 2886 sayılı Yasa konmuştur. 2886 sayılı Yasa’ nın 75. maddesi hükmünden ancak Hazine ve Belediyeler yararlanır. Zira, Hazine ve Belediyeler bu Yasa uyarınca kiraya verdikleri taşınmazların süre bitimi sebebiyle 2886 sayılı Kanun’ un 75. maddesine göre mülki amirden tahliyesini isteyebilecekleri gibi, 6570 sayılı Kanun’ un 12. maddesine dayanarak süre bitimi sebebiyle “fuzuli şagil” durumuna düşen kiracının sulh hukuk mahkemesine başvurarak tahliyesini isteyebilirler. Hazine ve Belediyeler dışında diğer kamu kuruluşları, taşınmazlarını 2886 sayılı Yasa uyarınca kiraya vermiş olsalar bile, bu Kanun’ un 75. maddesine dayanarak kiralananın tahliyesini sağlayamazlar. Hazine ve Belediyeler dışındaki diğer kamu kurumlarına ait taşınmazlar, 6570 sayılı Kanun’ un kapsamında ise, yazılı tahliye taahhüdü dışında süre bitimi sebebiyle tahliye edilemezler açıklanan bu nedenle, 2886 sayılı İhale Yasası’ na göre kiraya verilen 6570 sayılı Yasa’ ya tabi kiralananın ihtiyaç nedeniyle tahliyesinin istenmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde, mevcut mutfağın yeterli olmadığını, mutfak altyapısının yetersiz gelmesi nedeniyle mutfak alanının yeniden yapılandırılacağını ileri sürerek taliye isteminde bulunmuştur. Bu şekilde ileri sürülen ihtiyaç iddiası karşısında tahliye kararı verilebilmesi için, kiralananın mevcut haliyle veya basit bir tadilatla ihtiyaca cevap vermesi gerekir. Davacı idare vekilinin dava dilekçesinin ekinde sunduğu zemin kat mutfak tadilat planının incelenmesinden, kiralananda yapılacak işlerin basit bir tadilatı gerektirip gerektirmediği anlaşılamamaktadır. Bu gibi hallerde mahkemece yapılacak iş, davanın dayandığı projeni uzman bilirkişi aracılığı ile mahalline uygulanması suretiyle kiralananda yapılacak işin basit bir tadilat mı yoksa imar amaçlı esaslı bir tadilat mı olduğunun saptanmasından ibarettir. Zira bundan amaç, 6570 sayılı Yasa’ nın 7/c veya 7/ç maddelerinden hangisinin olaya uygulanacağının belirlenmesidir. Uygulanacak yasa hükmü mahkemece belirlenir. Mahkemece bu belirleme yapıldıktan sonra varılacak sonuç dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır

 

 

 

 

Yazıldı Soru / Cevap

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

Eyl10
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak 20/06/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilen ve 30/06/2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun uygulanmasında ve getirdiği yenilik ve özellikleri özetlersek;

 4857 sayılı İş Kanunun Yürürlükten Kaldırılan Maddeleri:İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulama yeni Kanun çerçevesinde yürütüleceğinden, 4857 sayılı Kanunun bazı hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak bu madde altı ay sonra yürürlüğe girecektir.

 

• 2 nci maddesinin dördüncü fıkrası.

• 63 üncü maddesinin dördüncü fıkrası.

• 69 uncu maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları.

• 77, 78, 79, 80, 81, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 95, 105 ve geçici 2 nci maddeler.

• 4857 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan   “İş sağlığı ve güvenliği hükümleri saklı kalmak üzere” ifadesi ile 98 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “85 inci madde kapsamındaki işyerlerinde ise çalıştırılan her işçi için bin Yeni Türk Lirası,” ifadesi metinden çıkartılmıştır.

4857 sayılı İş Kanunun Geçerliliği: Diğer mevzuatta iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak 4857 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılacaktır.

 

• 4857 sayılı Kanunun 77 nci, 78 inci, 79 uncu, 80 inci, 81 inci ve 88 inci maddelerine göre yürürlüğe konulan yönetmeliklerin bu 6331 sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümleri, bu Kanunda öngörülen yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilecektir.

• Çalışanların tabi oldukları kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 6331 sayılı Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4857 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanacaktır

• Çalışanlar için, 4857 sayılı Kanun ve diğer mevzuat gereği daha önce alınmış bulunan periyodik sağlık raporları süresi bitinceye kadar geçerli olacaktır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Kapsamına Giren ve Girmeyenler:6331 sayılı Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacaktır.

 

Ancak aşağıda belirtilen faaliyetler ve kişiler hakkında bu 6331 sayılı Kanun hükümleri uygulanmayacaktır.

• Fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri.

• Afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri.

• Ev hizmetleri.

• Çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar.

• Hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan işyurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri.

Tanımlar:6331 sayılı Kanunun uygulamasında geçerli olan tanımlar aşağıda belirtilmiştir.

 

• Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.

• Çalışan: Kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişi.

• Çalışan temsilcisi: İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalara katılma, çalışmaları izleme, tedbir alınmasını isteme, tekliflerde bulunma ve benzeri konularda çalışanları temsil etmeye yetkili çalışan.

• Destek elemanı: Asli görevinin yanında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda özel olarak görevlendirilmiş uygun donanım ve yeterli eğitime sahip kişi.

• Eğitim kurumu: İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin eğitimlerini vermek üzere Bakanlıkça yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve Türk Ticaret Kanununa göre faaliyet gösteren şirketler tarafından kurulan müesseseler.

• Genç çalışan: Onbeş yaşını bitirmiş ancak onsekiz yaşını doldurmamış çalışan.

• İş güvenliği uzmanı: İş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip mühendis, mimar veya teknik eleman.

• İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olay.

• İşveren: Çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar.

• İşyeri: Mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile çalışanın birlikte örgütlendiği, işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçları da içeren organizasyon.

• İşyeri hekimi: İş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş, işyeri hekimliği belgesine sahip hekim.

• İşyeri sağlık ve güvenlik birimi: İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütmek üzere kurulan, gerekli donanım ve personele sahip olan birim.

• Konsey: Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi.

• Kurul: İş sağlığı ve güvenliği kurulu.

• Meslek hastalığı: Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık.

• Ortak sağlık ve güvenlik birimi: Kamu kurum ve kuruluşları, organize sanayi bölgeleri ile Türk Ticaret Kanununa göre faaliyet gösteren şirketler tarafından, işyerlerine iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sunmak üzere kurulan gerekli donanım ve personele sahip olan ve Bakanlıkça yetkilendirilen birim.

• Önleme: İşyerinde yürütülen işlerin bütün safhalarında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili riskleri ortadan kaldırmak veya azaltmak için planlanan ve alınan tedbirlerin tümü.

• Risk: Tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali.

• Risk değerlendirmesi: İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar.

• Tehlike: İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli.

• Tehlike sınıfı: İş sağlığı ve güvenliği açısından, yapılan işin özelliği, işin her safhasında kullanılan veya ortaya çıkan maddeler, iş ekipmanı, üretim yöntem ve şekilleri, çalışma ortam ve şartları ile ilgili diğer hususlar dikkate alınarak işyeri için belirlenen tehlike grubu.

• Teknik eleman: Teknik öğretmen, fizikçi ve kimyager unvanına sahip olanlar ile üniversitelerin iş sağlığı ve güvenliği programı mezunları.

• İşyeri hemşiresi: 25/2/1954 tarihli ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanununa göre hemşirelik mesleğini icra etmeye yetkili, iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş işyeri hemşireliği belgesine sahip hemşire/sağlık memuru.

• İşveren vekilinin işveren sayılması: İşveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, bu 6331 sayılı Kanun uygulanması bakımından işveren sayılır.

             İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ YÜKÜMLÜLÜKLER

 A-İşverenin Genel Yükümlükleri:İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;

 

• Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.

• İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.

• Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.

• Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.

• Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.

• İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.

• Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez.

• İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.

İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde aşağıdaki ilkeler göz önünde bulundurulur:

• Risklerden kaçınmak.

• Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek.

• Risklerle kaynağında mücadele etmek.

• İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek.

• Teknik gelişmelere uyum sağlamak.

• Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek.

• Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek.

• Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek.

• Çalışanlara uygun talimatlar vermek.

B-İşverenin Diğer Yükümlülükleri:

1-İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri İle İlgili Yükümlülükler:

Mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işveren;

• Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir.

• Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılar.

• İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlar.

• Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirir.

• Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirir.

• 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları; iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini, Sağlık Bakanlığına ait döner sermayeli kuruluşlardan doğrudan alabileceği gibi 4734 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde de alabilir.

• Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde, diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir.

2-İşyeri Hekimleri ve İş Güvenliği Uzmanları İle İlgili Yükümlülükler:

• İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.

• İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları; görevlendirildikleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir; bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, bu hususu Bakanlığın yetkili birimine bildirir.

3-Risk Değerlendirmesi, Kontrol, Ölçüm ve Araştırma Yükümlülükleri:

• İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür. Risk değerlendirmesi yapılırken aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

– Belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu.

– Kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve müstahzarların seçimi.

– İşyerinin tertip ve düzeni.

– Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu.

• İşveren, yapılacak risk değerlendirmesi sonucu alınacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ile kullanılması gereken koruyucu donanım veya ekipmanı belirler.

• İşyerinde uygulanacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri, çalışma şekilleri ve üretim yöntemleri; çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden korunma düzeyini yükseltecek ve işyerinin idari yapılanmasının her kademesinde uygulanabilir nitelikte olmalıdır.

• İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden çalışma ortamına ve çalışanların bu ortamda maruz kaldığı risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların yapılmasını sağlar.

4-Acil Durum Planları, Yangınla Mücadele ve İlk Yardımla İlgili Yükümlülükler:

İşveren;

• Çalışma ortamı, kullanılan maddeler, iş ekipmanı ile çevre şartlarını dikkate alarak meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirerek, çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirler ve bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirleri alır.

• Acil durumların olumsuz etkilerinden korunmak üzere gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yapar, acil durum planlarını hazırlar.

• Acil durumlarla mücadele için işyerinin büyüklüğü ve taşıdığı özel tehlikeler, yapılan işin niteliği, çalışan sayısı ile işyerinde bulunan diğer kişileri dikkate alarak; önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda kişiyi görevlendirir, araç ve gereçleri sağlayarak eğitim ve tatbikatları yaptırır ve ekiplerin her zaman hazır bulunmalarını sağlar.

• Özellikle ilk yardım, acil tıbbi müdahale, kurtarma ve yangınla mücadele konularında, işyeri dışındaki kuruluşlarla irtibatı sağlayacak gerekli düzenlemeleri yapar.

5-Tahliye Yükümlülüğü:

• Ciddi, yakın ve önlenemeyen tehlikenin meydana gelmesi durumunda işveren;

– Çalışanların işi bırakarak derhal çalışma yerlerinden ayrılıp güvenli bir yere gidebilmeleri için, önceden gerekli düzenlemeleri yapar ve çalışanlara gerekli talimatları verir.

– Durumun devam etmesi hâlinde, zorunluluk olmadıkça, gerekli donanıma sahip ve özel olarak görevlendirilenler dışındaki çalışanlardan işlerine devam etmelerini isteyemez.

• İşveren, çalışanların kendileri veya diğer kişilerin güvenliği için ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıkları ve amirine hemen haber veremedikleri durumlarda; istenmeyen sonuçların önlenmesi için, bilgileri ve mevcut teknik donanımları çerçevesinde müdahale edebilmelerine imkân sağlar. Böyle bir durumda çalışanlar, ihmal veya dikkatsiz davranışları olmadıkça yaptıkları müdahaleden dolayı sorumlu tutulamaz.

6-İş Kazası ve Meslek Hastalıklarını Kayıt ve Bildirim Yükümlülüğü:

• İşveren;

– Bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenler.

– İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenler.

• İşveren, aşağıdaki hallerde belirtilen sürede Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimde bulunur:

– İş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde.

– Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde

7Sağlık Gözetimi ve Sağlık Raporu Alma Yükümlülüğü:

İşveren;

• Çalışanların işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlar.

• Aşağıdaki hallerde çalışanların sağlık muayenelerinin yapılmasını sağlamak zorundadır:

– İşe girişlerinde.

– İş değişikliğinde.

– İş kazası, meslek hastalığı veya sağlık nedeniyle tekrarlanan işten uzaklaşmalarından sonra işe dönüşlerinde talep etmeleri hâlinde.

– İşin devamı süresince, çalışanın ve işin niteliği ile işyerinin tehlike sınıfına göre Bakanlıkça belirlenen düzenli aralıklarla.

• Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz.

• Bu Kanun kapsamında alınması gereken sağlık raporları, işyeri sağlık ve güvenlik biriminde veya hizmet alınan ortak sağlık ve güvenlik biriminde görevli olan işyeri hekiminden alınır. Raporlara itirazlar Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hakem hastanelere yapılır, verilen kararlar kesindir.

• Sağlık gözetiminden doğan maliyet ve bu gözetimden kaynaklı her türlü ek maliyet işverence karşılanır, çalışana yansıtılamaz.

• Sağlık muayenesi yaptırılan çalışanın özel hayatı ve itibarının korunması açısından sağlık bilgileri gizli tutulur.

8-Çalışanları Bilgilendirme Yükümlülüğü:

• İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve sürdürülebilmesi amacıyla işveren, çalışanları ve çalışan temsilcilerini işyerinin özelliklerini de dikkate alarak aşağıdaki konularda bilgilendirir:

– İşyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik riskleri, koruyucu ve önleyici tedbirler.

– Kendileri ile ilgili yasal hak ve sorumluluklar.

– İlk yardım, olağan dışı durumlar, afetler ve yangınla mücadele ve tahliye işleri konusunda görevlendirilen kişiler.

• İşveren;

– 12 nci maddede belirtilen ciddi ve yakın tehlikeye maruz kalan veya kalma riski olan bütün çalışanları, tehlikeler ile bunlardan doğan risklere karşı alınmış ve alınacak tedbirler hakkında derhal bilgilendirir.

– Başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanların birinci fıkrada belirtilen bilgileri almalarını sağlamak üzere, söz konusu çalışanların işverenlerine gerekli bilgileri verir.

– Risk değerlendirmesi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili koruyucu ve önleyici tedbirler, ölçüm, analiz, teknik kontrol, kayıtlar, raporlar ve teftişten elde edilen bilgilere, destek elemanları ile çalışan temsilcilerinin ulaşmasını sağlar.

9-Çalışanları Eğitme Yükümlülüğü:

• İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlar. Bu eğitim özellikle; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde veya yeni teknoloji uygulanması hâlinde verilir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarla tekrarlanır.

• Çalışan temsilcileri özel olarak eğitilir.

• Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz.

• İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe başlamadan önce, söz konusu kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir. Ayrıca, herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir.

• Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işe başlatılamaz.

• Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, iş sağlığı ve güvenliği risklerine karşı çalışana gerekli eğitimin verilmesini sağlar.

• Bu madde kapsamında verilecek eğitimin maliyeti çalışanlara yansıtılamaz. Eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden sayılır. Eğitim sürelerinin haftalık çalışma süresinin üzerinde olması hâlinde, bu süreler fazla sürelerle çalışma veya fazla çalışma olarak değerlendirilir.

10-Çalışanların Görüşlerini Alma ve Katılımlarını Sağlama Yükümlülüğü:

• İşveren, görüş alma ve katılımın sağlanması konusunda, çalışanlara veya iki ve daha fazla çalışan temsilcisinin bulunduğu işyerlerinde varsa işyeri yetkili sendika temsilcilerine yoksa çalışan temsilcilerine aşağıdaki imkânları sağlar:

– İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda görüşlerinin alınması, teklif getirme hakkının tanınması ve bu konulardaki görüşmelerde yer alma ve katılımlarının sağlanması.

– Yeni teknolojilerin uygulanması, seçilecek iş ekipmanı, çalışma ortamı ve şartlarının çalışanların sağlık ve güvenliğine etkisi konularında görüşlerinin alınması.

• İşveren, destek elemanları ile çalışan temsilcilerinin aşağıdaki konularda önceden görüşlerinin alınmasını sağlar:

– İşyerinden görevlendirilecek veya işyeri dışından hizmet alınacak işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer personel ile ilk yardım, yangınla mücadele ve tahliye işleri için kişilerin görevlendirilmesi.

– Risk değerlendirmesi yapılarak, alınması gereken koruyucu ve önleyici tedbirlerin ve kullanılması gereken koruyucu donanım ve ekipmanın belirlenmesi.

– Sağlık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve koruyucu hizmetlerin yürütülmesi.

– Çalışanların bilgilendirilmesi.

– Çalışanlara verilecek eğitimin planlanması.

• Çalışanların veya çalışan temsilcilerinin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği için alınan önlemlerin yetersiz olduğu durumlarda veya teftiş sırasında, yetkili makama başvurmalarından dolayı hakları kısıtlanamaz.

11-Çalışan Temsilcisi Görevlendirme Yükümlülüğü:

• İşveren; işyerinin değişik bölümlerindeki riskler ve çalışan sayılarını göz önünde bulundurarak dengeli dağılıma özen göstermek kaydıyla, çalışanlar arasında yapılacak seçim veya seçimle belirlenemediği durumda atama yoluyla, aşağıda belirtilen sayılarda çalışan temsilcisini görevlendirir:

– İki ile elli arasında çalışanı bulunan işyerlerinde bir.

– Ellibir ile yüz arasında çalışanı bulunan işyerlerinde iki.

– Yüzbir ile beşyüz arasında çalışanı bulunan işyerlerinde üç.

– Beşyüzbir ile bin arasında çalışanı bulunan işyerlerinde dört.

– Binbir ile ikibin arasında çalışanı bulunan işyerlerinde beş.

– İkibinbir ve üzeri çalışanı bulunan işyerlerinde altı.

• Birden fazla çalışan temsilcisinin bulunması durumunda baş temsilci, çalışan temsilcileri arasında yapılacak seçimle belirlenir.

• Çalışan temsilcileri, tehlike kaynağının yok edilmesi veya tehlikeden kaynaklanan riskin azaltılması için, işverene öneride bulunma ve işverenden gerekli tedbirlerin alınmasını isteme hakkına sahiptir.

• Görevlerini yürütmeleri nedeniyle, çalışan temsilcileri ve destek elemanlarının hakları kısıtlanamaz ve görevlerini yerine getirebilmeleri için işveren tarafından gerekli imkânlar sağlanır.

• İşyerinde yetkili sendika bulunması hâlinde, işyeri sendika temsilcileri çalışan temsilcisi olarak da görev yapar.

12-İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu Oluşturma Yükümlülüğü:

• Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere kurul oluşturur. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun kurul kararlarını uygular.

• Altı aydan fazla süren asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hallerde;

– Asıl işveren ve alt işveren tarafından ayrı ayrı kurul oluşturulmuş ise, faaliyetlerin yürütülmesi ve kararların uygulanması konusunda iş birliği ve koordinasyon asıl işverence sağlanır.

– Asıl işveren tarafından kurul oluşturulmuş ise, kurul oluşturması gerekmeyen alt işveren, koordinasyonu sağlamak üzere vekâleten yetkili bir temsilci atar.

– İşyerinde kurul oluşturması gerekmeyen asıl işveren, alt işverenin oluşturduğu kurula iş birliği ve koordinasyonu sağlamak üzere vekâleten yetkili bir temsilci atar.

– Kurul oluşturması gerekmeyen asıl işveren ve alt işverenin toplam çalışan sayısı elliden fazla ise, koordinasyonu asıl işverence yapılmak kaydıyla, asıl işveren ve alt işveren tarafından birlikte bir kurul oluşturulur.

• Aynı çalışma alanında birden fazla işverenin bulunması ve bu işverenlerce birden fazla kurulun oluşturulması hâlinde işverenler, birbirlerinin çalışmalarını etkileyebilecek kurul kararları hakkında diğer işverenleri bilgilendirir.

13-İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinasyon Yükümlülüğü:

• Aynı çalışma alanını birden fazla işverenin paylaşması durumunda işverenler; iş hijyeni ile iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin uygulanmasında iş birliği yapar, yapılan işin yapısı göz önüne alınarak mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulması çalışmalarını koordinasyon içinde yapar, birbirlerini ve çalışan temsilcilerini bu riskler konusunda bilgilendirir.

• Birden fazla işyerinin bulunduğu iş merkezleri, iş hanları, sanayi bölgeleri veya siteleri gibi yerlerde, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki koordinasyon yönetim tarafından sağlanır. Yönetim, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden diğer işyerlerini etkileyecek tehlikeler hususunda gerekli tedbirleri almaları için işverenleri uyarır. Bu uyarılara uymayan işverenleri Bakanlığa bildirir.

14İşin Durdurulması Halinde Yükümlülükler:

• İşveren 6331 sayılı Kanunun 25 inci maddesine istinaden işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermekle yükümlüdür.

15-Güvenlik Raporu veya Büyük Kaza Önleme Politika Belgesi Hazırlama Yükümlülüğü:

• İşletmeye başlanmadan önce, büyük endüstriyel kaza oluşabilecek işyerleri için, işyerlerinin büyüklüğüne göre büyük kaza önleme politika belgesi veya güvenlik raporu işveren tarafından hazırlanır.

• Güvenlik raporu hazırlama yükümlülüğü bulunan işveren, hazırladıkları güvenlik raporlarının içerik ve yeterlilikleri Bakanlıkça incelenmesini müteakip işyerlerini işletmeye açabilir.

C-Çalışanların Yükümlülükleri:Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır:

 

• İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek.

• Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.

• İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek.

• Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

• Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

• Ayrıca işyerine, sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasaktır. İşveren; işyeri eklentilerinden sayılan kısımlarda, ne gibi hallerde, hangi zamanda ve hangi şartlarla alkollü içki içilebileceğini belirleme yetkisine sahiptir. Aşağıdaki çalışanlar için alkollü içki kullanma yasağı uygulanmaz:

– Alkollü içki yapılan işyerlerinde çalışan ve işin gereği olarak üretileni denetlemekle görevlendirilenler.

– Kapalı kaplarda veya açık olarak alkollü içki satılan veya içilen işyerlerinde işin gereği alkollü içki içmek zorunda olanlar.

– İşinin niteliği gereği müşterilerle birlikte alkollü içki içmek zorunda olanlar.

Çalışmaktan Kaçınma Hakkı:Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar İş sağlığı ve güvenliği kuruluna, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir.

 

• Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.

• Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda yukarıdaki usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.

• İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir. Toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personeli, bu maddeye göre çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılır.

• Kanunun 25 inci maddesine göre işyerinde işin durdurulması hâlinde, bu madde hükümleri uygulanmaz.

İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının Görev – Yetki ve Sorumlulukları: İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.

 

• İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları; görevlendirildikleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir; bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, bu hususu Bakanlığın yetkili birimine bildirir.

• Hizmet sunan kuruluşlar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur.

• Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınır.

• İş güvenliği uzmanlarının görev alabilmeleri için; çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde en az (B) sınıfı, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise en az (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip olmaları şartı aranır. Bakanlık, iş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin görevlendirilmesi konusunda sektörel alanda özel düzenleme yapabilir.

• Belirlenen çalışma süresi nedeniyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda; işveren, işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurar. Bu durumda, çalışanların tabi olduğu kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresi dikkate alınır.

• Kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilecek personele, görev yaptığı her saat için (200) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme, hizmet alan kurum tarafından yapılır. Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde, günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla, aylık toplam seksen saatten fazla olan görevlendirmeler dikkate alınmaz.

• Kamu sağlık hizmetlerinde tam süreli çalışmaya ilişkin mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, işyeri hekimlerinin ve diğer sağlık personelinin işyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde görevlendirilmelerinde ve hizmet verilen işyerlerinde çalışanlarla sınırlı olmak üzere görevlerini yerine getirmelerinde, diğer kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz.

• İşyeri hekimleri; meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk eder.

İşyeri Tehlike Sınıfının Belirlenmesi:İşyeri tehlike sınıfları; 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 83 üncü maddesine göre belirlenen kısa vadeli sigorta kolları prim tarifesi de dikkate alınarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürünün Başkanlığında ilgili taraflarca oluşturulan komisyonun görüşleri doğrultusunda, Bakanlıkça çıkarılacak tebliğ ile tespit edilir.

 Bağımlılık Yapan Maddeleri Kullanma Yasağı:İşyerine, sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasaktır.

 

İşveren; işyeri eklentilerinden sayılan kısımlarda, ne gibi hallerde, hangi zamanda ve hangi şartlarla alkollü içki içilebileceğini belirleme yetkisine sahiptir.

• Aşağıdaki çalışanlar için alkollü içki kullanma yasağı uygulanmaz:

– Alkollü içki yapılan işyerlerinde çalışan ve işin gereği olarak üretileni denetlemekle görevlendirilenler.

– Kapalı kaplarda veya açık olarak alkollü içki satılan veya içilen işyerlerinde işin gereği alkollü içki içmek zorunda olanlar.

– İşinin niteliği gereği müşterilerle birlikte alkollü içki içmek zorunda olanlar.

Teftiş ve İşin Durdurulması:

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümlerinin uygulanmasının izlenmesi ve teftişi, iş sağlığı ve güvenliği yönünden teftiş yapmaya yetkili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince yapılır. Bu Kanun kapsamında yapılacak teftiş ve incelemelerde, 4857 sayılı Kanunun 92, 93, 96, 97 ve 107 nci maddeleri uygulanır.

• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında ölçüm, inceleme ve araştırma yapmaya, bu amaçla numune almaya ve eğitim kurumları ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde kontrol ve denetim yapmaya yetkilidir. Bu konularda yetkilendirilenler mümkün olduğu kadar işi aksatmamak, işverenin ve işyerinin meslek sırları ile gördükleri ve öğrendikleri hususları tamamen gizli tutmakla yükümlüdür.

• Askeri işyerleriyle yurt güvenliği için gerekli maddeler üretilen işyerlerinin denetim ve teftişi konusu ve sonuçlarına ait işlemler, Millî Savunma Bakanlığı ve Bakanlıkça birlikte hazırlanacak yönetmeliğe göre yürütülür.

• İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde; bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur. Ayrıca çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur.

• İş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili üç iş müfettişinden oluşan heyet, iş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili iş müfettişinin tespiti üzerine gerekli incelemeleri yaparak, tespit tarihinden itibaren iki gün içerisinde işin durdurulmasına karar verebilir. Ancak tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi hâlinde; tespiti yapan iş müfettişi, heyet tarafından karar alınıncaya kadar geçerli olmak kaydıyla işi durdurur.

• İşin durdurulması kararı, ilgili mülki idare amirine ve işyeri dosyasının bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne bir gün içinde gönderilir. İşin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından yirmidört saat içinde yerine getirilir. Ancak, tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi nedeniyle verilen işin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından aynı gün yerine getirilir.

• İşveren, yerine getirildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde, yetkili iş mahkemesinde işin durdurulması kararına itiraz edebilir. İtiraz, işin durdurulması kararının uygulanmasını etkilemez. Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Mahkeme kararı kesindir.

• İşverenin işin durdurulmasını gerektiren hususların giderildiğini Bakanlığa yazılı olarak bildirmesi hâlinde, en geç yedi gün içinde işyerinde inceleme yapılarak işverenin talebi sonuçlandırılır.

• İşveren, işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermekle yükümlüdür.

Kanun Hükümleri Uyarınca Uygulanacak İdari Para Cezaları:

6331 sayılı Kanunun;

• 4 .maddenin birinci fıkrasında yer alan;

a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapma,

b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izleme, denetleme ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlama,

yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene her bir yükümlülük için ayrı ayrı ikibin Türk Lirası,

• 6.maddenin birinci fıkrası gereğince belirlenen nitelikte iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi görevlendirmeyen işverene görevlendirmediği her bir kişi için beşbin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar, diğer sağlık personeli görevlendirmeyen işverene ikibinbeşyüz Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar,

aynı fıkrada yer alan;

– Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılama,

– İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlama,

– Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirme,

yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene her bir ihlal için ayrı ayrı binbeşyüz Türk Lirası,

– Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirme yükümlülüğüne aykırı hareket eden işverene yerine getirilmeyen her bir tedbir için ayrı ayrı bin Türk Lirası,

• 8.maddede yer alan

– İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.

– Belirlenen çalışma süresi nedeniyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda; işveren, işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurar. Bu durumda, çalışanların tabi olduğu kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresi dikkate alınır.

hükümlerine aykırı hareket eden işverene her bir ihlal için ayrı ayrı binbeşyüz Türk Lirası,

• 10. maddenin birinci fıkrasına göre risk değerlendirmesi yapmayan veya yaptırmayan işverene üçbin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için dörtbinbeşyüz Türk Lirası, dördüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene binbeşyüz Türk Lirası,

• Acil durum planları, yangınla mücadele ve ilk yardımla ilgili yükümlülüklerin yer aldığı 11 inci madde ve tehlike durumunda çalışanları tahliye yükümlülüğünün yer aldığı 12 nci madde hükümlerine aykırı hareket eden işverene, uyulmayan her bir yükümlülük için bin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar,

• 14. maddenin;

– Birinci fıkrasında belirtilen;

a) Bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenleme.

b) İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenleme.

yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene her bir yükümlülük için ayrı ayrı binbeşyüz Türk Lirası,

– İkinci fıkrasında belirtilen;

a) İş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde.

b) Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde.

Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirme yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverene ikibin Türk Lirası,

– Dördüncü fıkrasında belirtilen; sağlık hizmeti sunucularının kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirme yükümlülükleri yerine getirmeyen sağlık hizmeti sunucuları veya yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına ikibin Türk Lirası,

• 15. maddenin;

– Birinci fıkrasında belirtilen; sağlık gözetimine tabi tutulmalarını ve sağlık muayenelerinin yapılmasını sağlama,

– İkinci fıkrasında belirtilen; tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz.

Şeklindeki yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene, sağlık gözetimine tabi tutulmayan veya sağlık raporu alınmayan her çalışan için bin Türk Lirası,

• 16.maddede belirtilen çalışanların bilgilendirilmesi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene, bilgilendirilmeyen her bir çalışan için bin Türk Lirası,

• 17.maddede belirtilen çalışanların eğitimi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene her bir çalışan için bin Türk Lirası,

• 18. maddede belirtilen çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene, her bir aykırılık için ayrı ayrı bin Türk Lirası,

• 20. maddenin;

– Birinci fıkrasında belirtilen, işyerinin değişik bölümlerindeki riskler ve çalışan sayılarını göz önünde bulundurarak dengeli dağılıma özen göstermek kaydıyla, çalışanlar arasında yapılacak seçim veya seçimle belirlenemediği durumda atama yoluyla, maddede belirtilen sayılarda çalışan temsilcisini görevlendirme,

– Dördüncü fıkrasında belirtilen, görevlerini yürütmeleri nedeniyle, çalışan temsilcileri ve destek elemanlarının hakları kısıtlamama ve görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli imkânları sağlama,

yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene bin Türk Lirası,

– Üçüncü fıkrasında belirtilen; çalışan temsilcilerinin, tehlike kaynağının yok edilmesi veya tehlikeden kaynaklanan riskin azaltılması için, işverenden alınmasını istedikleri tedbirleri almayan işverene binbeşyüz Türk Lirası,

• 22. maddede belirtilen iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurma yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene her bir aykırılık için ayrı ayrı ikibin Türk Lirası,

• 23.maddenin ikinci fıkrası uyarınca; birden fazla işyerinin bulunduğu iş merkezleri, iş hanları, sanayi bölgeleri veya siteleri gibi yerlerde yönetim, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki koordinasyonu sağlamak, iş sağlığı ve güvenliği yönünden diğer işyerlerini etkileyecek tehlikeler hususunda gerekli tedbirleri almaları için işverenleri uyarmak, bu uyarılara uymayan işverenleri Bakanlığa bildirmekle yükümlüdür. Burada belirtilen bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeyen yönetimlere beşbin Türk Lirası,

• 24. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda ölçüm, inceleme ve araştırma yapılmasına, numune alınmasına veya eğitim kurumları ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin kontrol ve denetiminin yapılmasına engel olan işverene beşbin Türk Lirası,

• 25.maddede belirtilen yükümlülüklere göre işyerinin bir bölümünde veya tamamında verilen durdurma kararına uymayarak durdurulan işi yönetmelikte belirtilen şartları yerine getirmeden devam ettiren işverene fiil başka bir suç oluştursa dahi onbin Türk Lirası, altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene ihlale uğrayan her bir çalışan için bin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar,

• 29. maddede belirtilen; büyük kaza önleme politika belgesi hazırlamayan işverene ellibin Türk Lirası, güvenlik raporunu hazırlayıp Bakanlığın değerlendirmesine sunmadan işyerini faaliyete geçiren, işletilmesine Bakanlıkça izin verilmeyen işyerini açan veya durdurulan işyerinde faaliyete devam eden işverene seksenbin Türk Lirası,

• 30.maddede öngörülen yönetmeliklerde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene, uyulmayan her hüküm için tespit edildiği tarihten itibaren aylık olarak bin Türk Lirası,

idari para cezası verilir.

• Burada belirtilen idari para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. Verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir. İdari para cezaları tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir.

 

 

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

İzmir Bölge İdare Mahkemesi, Y.D. İtiraz No: 2012/1530, Tarih: 31.07.2012

Eyl06
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

İzmir Bölge İdare Mahkemesi, Y.D. İtiraz No: 2012/1530, Tarih: 31.07.2012

 ÖZÜ:3194 sayılı Yasanın değişik 42. maddesi uyarınca, para cezasının dayanağı olan yapı tatil tutanağında cezaya konu baz istasyonunun ve aykırılıktan etkilenen alanın m2 olarak tespiti somut olarak (aykırılıktan etkilenen alanın sınırları, hangi açıdan ve nereleri etkilediği gibi) yapılmadığından, somut bir ölçüme dayanmadan düzenlenen yapı tatil tutanağına dayalı olarak verilen dava konusu para cezasında mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

 3194 sayılı imar Kanunu”nun 5940 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 42. maddesinde “Bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanır. Ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır:

A) Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için; 1) l. sınıf A grubu yapılara üç, B grubu yapılara beş Türk Lirası, 2) II. sınıf A grubu yapılara sekiz, B grubu yapılara onbir Türk Lirası, 3) III. sınıf A grubu yapılara onsekiz, B grubu yapılara yirmi Türk Lirası, 4) IV. sınıf A grubu yapılara yirmiüç, B grubu yapılara yirmibeş, C grubu yapılara otuzbir Türk Lirası, 5) V. sınıf A grubu yapılara otuzsekiz, B grubu yapılara kırkaltı, C grubu yapılara elliiki, D grubu yapılara altmışüç Türk Lirası, idari para cezası verilir. Bu miktarlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında bir Türk Lirasının küsuru da dikkate alınmak suretiyle artırılarak uygulanır.

B) Mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan, yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20’si kadar idari para cezası verilir. C) (a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı; l) Hisseli parselde diğer maliklerin muvafakati alınmaksızın yapılmış ise cezanın % 30’u,…10) Yapı kullanma izin belgesi alınmış olmakla birlikte, ruhsat alınmaksızın yeni inşaî faaliyete konu ise cezanın % 100’ü,….12) İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılıyor ise cezanın % 20’si,….(a) ve (b) bentlerinde belirtilen şekilde tespit edilen para cezalarının miktarına göre ayrı ayrı hesap edilerek ilave olunur. Para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır.” hükmü yer almıştır.

Yukarıda yer verilen yasa hükmü uyarınca; yapıdaki mevzuata aykırılık, kapladığı alan dışında, aynı zamanda yapının tamamını ya da bir bölümünü de etkiliyor ise para cezasına konu alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınacaktır. Buna göre; para cezasına, konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alanda dikkate alınacağından, para cezasının dayanağı olan yapı tatil tutanağında ruhsatsız yapının ebatlarının ve aykırılıktan etkilenen alanın büyüklüğünün somut ve ayrıntılı olarak belirtilmesi gerektiği açıktır.Dosyasının incelenmesinden, İzmir İli, Konak İlçesi, İslam Kerimov Caddesi, No:3 adresinde ve tapunun 8627 ada, l parselinde kayıtlı yapının bodrum katta bulunan sığınak alanındaki wc olarak görünen alanına baz istasyonu kurulduğunun 02.03.2012 tarih ve 466 sayılı yapı tatil tutanağı ile saptanması üzerine dava konusu işlem ile davacı şirket adına 3194 sayılı Yasanın değişik 42. maddesi uyarınca l06.396,00 TL para cezası verildiği, para cezasının miktarının hesaplanmasında “Aykırılıktan etkilenen toplam inşaat alanı”nın 797,00 m2 olarak esas alındığı, ancak bu işlemde ve dayanağı 02.03.2012 tarihli ve 2012/09 dosya no’lu yapı tatil zaptında ruhsatsız olarak belirlenen yapının alanı ve aykırılıktan etkilenen alanın m2 sinin ne olduğu konusunda herhangi bir saptamanın bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, uyuşmazlık konusu para cezasının hesaplanması sırasında esas alınan 797,00 m2 nin nasıl hesaplandığı gösterilmediği gibi, para cezasının dayanağı olan yapı tatil tutanağında da cezaya konu baz istasyonunun ve aykırılıktan etkilenen alanın m2 olarak tespiti somut olarak (aykırılıktan etkilenen alanın sınırları, hangi açıdan ve nereleri etkilediği gibi) yapılmadığından, somut bir ölçüme dayanmadan düzenlenen yapı tatil tutanağına dayalı olarak verilen dava konusu para cezasında mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelere göre, mahkemece yürütmenin durdurulması istemi hakkında verilen kararda sonucu itibariyle yasaya aykırılık bulunmadığından, itiraz isteminin yukarıda yer verilen gerekçeyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 7. fıkrası uyarınca REDDİNE, 31/07/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yazıldı Yargı Kararları

İşveren Uygulama Tebliği

Eyl06
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

     01 Eylül  2012 gün ve 28398 sayılı Resmi      Gazete’de ;

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11, 12, 80, 86, 88 ve 90 ıncı maddeleri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri doğrultusunda işveren yükümlülüklerine ilişkin uygulama esaslarını düzenleyen İşveren Uygulama Tebliği yayınlanmıştır.

                       Bu Tebliğle,

55510 sayılı KANUNUN 4 ÜNCÜ MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (a) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLAR YÖNÜNDEN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİN DÜZENLENMESİ, VERİLMESİ VE PRİMLERİN ÖDENMESİ, KANUNUN 4 ÜNCÜ MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (b) BENDİ KAPSAMINDAKİ SİGORTALILARIN BEYANDA BULUNMA ESASLARI VE PRİMLERİN ÖDENME SÜRELERİ, KANUNUN 4 ÜNCÜ MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (c) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLAR YÖNÜNDEN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİN DÜZENLENMESİ, VERİLMESİ VE PRİMLERİN ÖDENMESİ, SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİNİN ÖDENME ŞEKLİ VE SÜRESİ, PRİM BORÇLARININ KATMA DEĞER VERGİSİ İADE ALACAĞINDAN MAHSUP SURETİYLE ÖDENMESİ, PRİME ESAS KAZANCIN TESPİTİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR başlığıyla ayrıntılı düzenlemelerde bulunulmuştur.

                       

Yazıldı Güncel Mevzuat

Ercüment Akış’ın ”İmar Hukukuna Giriş” İsimli Kitabı Kent Eğitim Tarafından Satışa Sunulmuştur!

Eyl06
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

İÇİNDEKİLER

1.BÖLÜM  

 3194  SAYILI İMAR KANUNU  

2.BÖLÜM             

  ARAZİ ARSA VE DÜZENLEMELERİ

3.BÖLÜM   RUHSAT VE YAPI KAVRAMLARI İLE UYGULAMALARI

 4.BÖLÜM

1. KISIM – Yapı Güvenliği

2. KISIM – Yapıların Deprem Güvenliklerinin Belirlenmesi

 3. KISIM – Afet Sigortası ve Özellikleri

 4. KISIM – Afet Mevzuatı

 5.BÖLÜM

  1. KISIM – Gecekondu Kavramı Olgusu ve Uygulaması

  2. KISIM – 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara    Uygulanacak Bazı İşlemler Ve 6785 Sayılı İmar Kanununun   Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun Özellikleri

   3. KISIM – Gecekondu Mevzuatı

 6.BÖLÜM

   KIYI HUKUKU

   1. KISIM – KIYI KANUNU

   2. KISIM – Kıyı ve Kıyıların Korunması

   3. KISIM – Kıyı Kanununun Uygulanması

   4. KISIM – Kıyı Kanunuyla Getirilen Tanımlar

   5.KISIM-  Kıyı Mevzuatı

  7.BÖLÜM

  İMAR UYGULAMALARIYLA İLGİLİ YÖNETMELİKLERİN        ÖZELLİKLERİ

 8.BÖLÜM

   KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ

 9.BÖLÜM

   İMAR YAPTIRIMLARI

 10.BÖLÜM

    YAPI GÜVENLİĞİ ve  YAPI DENETİM

 11.BÖLÜM

   1. KISIM –  İmar İş ve İşlemlerinde Kamu Görevlilerinin

   2. KISIM –  Hizmet Kişisel Kusur Ayrım

   3. KISIM –  Yetki Devri ve Sorumluluk

    4. KISIM –  Deprem Nedeniyle Ölüme Sebebiyet Verilmesi   ve Sorumluluk

 12.BÖLÜM

  1. KISIM –  İLGİLİ MEVZUAT ve  KANUNLAR

   2. KISIM – GENELGELER

   3. KISIM – YÖNETMELİKLER

 

 

 

 

Yazıldı Duyurular, Yayınlarımız

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız