Genelgeleri okumak için tıklayınız… Genelgeler
Anayasa Mahkemesi Kararı, Esas: 2012/11, Karar:2012/14, Karar Tarihi: 05/07/2012
Konusu: 657 sayılı DMK’nun 86’ncı maddesi ve boş kadrolara vekalet.
KARAR: “…….657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesinin birinci fıkrasında idarenin, dolu kadrolara kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atayabileceği belirtildikten sonra ikinci fıkrasında aylıksız vekâletin asıl olduğu kurala bağlanmış; dördüncü, beşinci ve yedinci fıkralarında da bu kuralın istisnalarına yer verilerek aylık verilecek durumlar tek tek sayılmıştır.
Aynı maddenin altıncı fıkrasında ise önceki fıkralarda açıklanan ve aylık ödenmesini gerektiren haller dışında da, boş kadrolara ait görevlerin idarece lüzum görüldüğü takdirde memurlara vekâleten gördürülebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu kuralda, idareye dolu kadrolar ve diğer fıkralarda açıkça zikredilenler dışındaki boş kadrolar yönünden de vekâleten atama yetkisi verilirken, bu atamaların ücretsiz olacağı belirtilerek ikinci fıkrada düzenlenen genel kural tekrarlanmıştır.
Bu itibarla itiraz konusu 657 sayılı Kanun’un 86. maddesinin altıncı fıkrasının, boş kadrolara vekâletin aylıksız olmasının değil, boş kadrolara vekâleten atama yapılabilmesinin dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Boş kadrolara vekâletin aylıksız olmasının dayanağı, ikinci fıkrada yer alan aylıksız vekâletin asıl olduğu yolundaki kuraldır. Altıncı fıkrada “ücretsiz olarak” ibaresine yer verilmiş olması, ikinci fıkrada belirtilen kuralı tekrarlamaktan ibaret olup bu konuda oluşabilecek tereddütleri giderme amaçlıdır. Dolayısıyla 657 sayılı Kanun’un 86. maddesinin itiraz konusu altıncı fıkrası, bakılmakta olan davada uygulanacak kural niteliği taşımamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 657 sayılı Kanun’un 86. maddesinin altıncı fıkrasının, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu kurala ilişkin başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
Başvuru kararında özetle, 657 sayılı Kanun’un 86. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen sebeplerle geçici olarak boşalan kadro görevini vekâleten yürüten memurlar aylık alırken, herhangi bir sebeple sürekli olarak boşalan kadro görevini vekâleten yürütenlerin aylık alamadıkları, boş kadroya vekâlet eden devlet memurunun her türlü sorumluluğu üstlenmesine rağmen bu kadroya ait haklardan yararlanamamasının “hukuk devleti”, “kanun önünde eşitlik”, “angarya yasağı” ve “ücrette adalet” ilkelerini ihlal ettiği belirtilerek, kuralın Anayasa’nın 2., 10., 18. ve 55. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Memur hukukunda vekâlet, asıl görevlinin iş başında olmadığı bazı durumlarda kamu hizmetlerinde aksama yaşanmaması için bu kişinin bulunduğu kadroya tanınan hak ve yetkileri kullanmak üzere başka bir kişinin atanmasıdır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesinde bir kadroya vekâlet görevi düzenlenmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrasında, “Bir görevin memurlar eliyle vekâleten yürütülmesi halinde aylıksız vekâlet asıldır.” denilmek suretiyle vekâlet görevinin kural olarak aylıksız olacağı
hükme bağlanmıştır. Buna göre bir görevi vekâleten yürüten memura aylık ödenebilmesi, kanunda açıkça vekâlet aylığı ödenmesini öngören bir düzenlemenin varlığına bağlıdır.
İptali istenen ibareyi içeren 657 sayılı Kanun’un 86. maddesinin dördüncü fıkrasında vekâlet aylığı ödenmesini gerektiren bazı istisnalar düzenlenmiştir. Sözü edilen istisnalardan biri de aynı kurumdan dolu kadroya vekâleten atanma durumudur. Bu husus, “Aynı kurumdan birinci fıkrada sayılan ayrılmalar dolayısıyla atanan vekil memurlara vekâlet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için, vekâlet aylığı ödenir.” Şeklinde ifade edilmiştir.
İptali istenen “… birinci fıkrada sayılan…” ibaresiyle, aynı kurumdan vekil olarak atanan memurlardan vekâlet aylığı hakkı tanınanlar, 657 sayılı Kanun’un 86. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle meydana gelen ayrılmalar dolayısıyla vekâleten atananlarla, yani dolu kadroya vekâlet edenlerle sınırlandırılmış; emeklilik, istifa, ölüm veya naklen atama gibi bir nedenle sürekli bir biçimde boşalan kadrolara vekâleten atananlara vekâlet aylığı ödenmesinin yolu kapatılmıştır. Dolayısıyla kurum içinden dolu kadroya vekâleten atanan memur aylığa hak kazanırken, kurum içinden boş kadroya vekâleten atanan memur vekâlet aylığı hakkından mahrum kalmaktadır.
Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi, hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden ayrı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz.
Kanun koyucunun, istisnaî bir nitelik taşıyan vekâleten atama yoluna, boş kadrolar yönünden gereksiz olarak başvurulmasını engellemek ve idareyi boşalan kadrolara asaleten atama yapmaya zorlamak amacıyla boş kadro ile dolu kadro arasında ayrım yaptığı anlaşılmaktadır. Ancak boş ya da dolu kadroya vekâlet eden memurların yaptıkları işin niteliği aynı olduğu halde bunlar arasında vekâlet aylığı yönünden kadronun boş veya dolu olmasına göre ayrım yapılması eşitlik ilkesine aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu ibare, Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır, iptali gerekir. SONUÇ 14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesinin; Dördüncü fıkrasında yer alan “…birinci fıkrada sayılan…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.”
Danıştay 6.Dairesinin aşağıda yayınlanan Yürütmeyi Durdurma Kararına göre, “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57. maddesinin 11. fıkrasının; “Elektrik, telefon ve doğalgaz tesisat projelerinin yapı ruhsatı verilmesi aşamasında idareye sunulması zorunlu değildir. Ancak bu projeler yapı denetim kuruluşu veya projelerin uygulanmasının denetimine yönelik fenni mesuliyet üstlenen mühendisler tarafından ilgili kurumlara onaylatılarak yapı ruhsatının verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde ruhsat vermeye yetkili idareye verilir.” şeklindeki düzenlemenin yürütmesini durdurarak,İmar Kanununun 22.maddesinde istenilen “, yapı ruhsatı almak için dilekçe ekinde davalı idareye sunulması gereken belgelerden biri elektrik ve tesisat projeleri olup, bu doğrultuda, söz konusu projelerin ruhsat alınmadan önce onaylanması “ uygulaması devam ettirilecektir.
Danıştay Altıncı Daire, Esas No: 2012/3577, Karar Tarihi: 29.11.2012
Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen: İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE
BAŞKANLIĞI
Vekili :Av. CENGİZ ALİCAN
Cumhuriyet Bulvarı, No:1-Konak / İZMİR
Davalı : ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI-ANKARA
İstemin Özeti : 14/04/2012 tarihli , 28264 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57. maddesinin 11. fıkrasında yapılan değişikliğin iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yönetmelik ile getirilen düzenlemeyle, ruhsat düzenlemesi aşamasında elektrik telefon ve doğalgaz tesisat projelerinin yapı ruhsatı verilmesi aşamasında idareye sunulmasının zorunlu olmamasının, bu projelerin tanzim edilmeyeceği ve idareye belirli süre dahilinde verilmeyeceği anlamına gelmediği, elektrik, telefon ve doğalgaz tesisat projelerinin ilgili kurumlarca kendi mevzuatına ve teknik gereklere göre incelenmesi ve onaylanmasının ve daha sonra yetkili idareye verilmesinin kamu yararı ve hizmet gereklerine daha uygun olduğu, davacının haksız isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : HALİL KAMİL YÜKSEL
Düşüncesi : İmar Kanununun 22. maddesine aykırı olarak, elektrik ve tesisat projelerinin ruhsatın alındığı tarihi izleyen otuz gün içinde onaylanmasının düzenlenmesi suretiyle Yasanın amacına aykırı olarak tesis edilen dava konusu Yönetmelik maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü.
Dava, 14/04/2012 tarihli, 28264 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57. maddesinin 11. fıkrasında yapılan değişikliğin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılmıştır.
İmar Kanununun 22. maddesinde; “Yapı ruhsatiyesi almak için belediye, valilik (….) bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edilir. Dilekçeye sadece tapu (istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge), mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa, ebatlı kroki eklenmesi gereklidir.
Belediyeler veya valiliklerce (….) ruhsat ve ekleri incelenerek eksik ve yanlış bulunmuyorsa müracaat tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde yapı ruhsatiyesi verilir.
Eksik veya yanlış olduğu takdirde; müracaat tarihinden itibaren onbeş gün içinde müracaatçıya ilgili bütün eksik ve yanlışları yazı ile bildirilir. Eksik ve yanlışlar giderildikten sonra yapılacak müracaattan itibaren en geç on beş gün içinde yapı ruhsatiyesi verilir.” hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57. maddesinin 11. fıkrasının; “Elektrik, telefon ve doğalgaz tesisat projelerinin yapı ruhsatı verilmesi aşamasında idareye sunulması zorunlu değildir. Ancak bu projeler yapı denetim kuruluşu veya projelerin uygulanmasının denetimine yönelik fenni mesuliyet üstlenen mühendisler tarafından ilgili kurumlara onaylatılarak yapı ruhsatının verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde ruhsat vermeye yetkili idareye verilir.” şeklindeki düzenlemesinin iptali istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen Yasa hükmü uyarınca, yapı ruhsatı almak için dilekçe ekinde davalı idareye sunulması gereken belgelerden biri elektrik ve tesisat projeleri olup, bu doğrultuda, söz konusu projelerin ruhsat alınmadan önce onaylanması gerektiği açıktır.
Bu durumda, anılan Yasa hükmüne aykırı olarak, elektrik ve tesisat projelerinin ruhsatın alındığı tarihi izleyen otuz gün içinde onaylanmasına yönelik düzenleme getirmek suretiyle Yasanın amacına aykırı olarak tesis edilen dava konusu yönetmelik maddesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 27. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği sonucuna varıldığından, yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne, 7 (yedi) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilebileceğinin duyurulmasına, 29.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Habibe Suna Ünal İlhan Ertuğrul
ÜNAL TÜRKOĞLU DEMİRCİ HANAĞASI ARSLANOĞLU
SORU: 5393 sayılı kanuna göre;Belediye meclisince plan ve bütçe komisyonuna havale edilen iş veya konu 5(beş) iş gününde sonuçlandırılır der , peki sonuçlanmayan konunun takip eden ilk mecliste görüşülmesi gerekir mi?
Gölmarmara Belediyesi/Manisa
CEVAP: 5393 sayılı Kanunun İhtisas Komisyonları başlıklı 24.maddesinde; “meclis toplantısını müteakip………diğer komisyonlar beş iş günü içinde kendilerine havale edilen işleri sonuçlandırırlar.Komisyonlar kendilerine havale edilen işlerle ilgili raporlarını bu sürenin sonunda meclise sunmadıkları taktirde,konu meclis başkanı (ki bu genelde belediye başkanıdır) tarafından gündeme alınır.” hükmü yer almaktadır.Bu düzenlemeye göre bütçe ve plan komisyonu kendisine havale edilen konuyu görüşüp karara bağlamazsa,konu meclis başkanı/belediye başkanı/ tarafından meclis gündemine alınarak görüşülür ve karara bağlanır.
Tüm çalışanları ilgilendiren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği 24 Mart 2013 gün ve 28597 günlü Resmi Gazete’de yayınlandı.
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve diğer mevzuat kapsamında uygulanacak olan parasal sınırları, faiz oranlarını ve alındı birim fiyatlarını belirleyen PARASAL SINIRLAR VE ORANLAR HAKKINDA GENEL TEBLİĞ (SAYI: 2013/1) 23 Mart 2013 gün ve 28596 sayılı Resmi Gazete’de yayınlandı.
Bu Tebliğ’e göre;
1-28/12/2006 tarihli ve 2006/11545 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Taşınır Mal Yönetmeliği hükümlerine göre, taşınırların devir, imha, hurdaya ayırma, satış ve terkini suretiyle kayıtlardan çıkarılmasında Tablo I’in D bölümünde gösterilen parasal sınırlar dikkate alınacaktır. Taşınırların kayıtlardan çıkarılması, belirlenen limitler dahilinde harcama yetkilisinin, limit üzerinde olanlar ise ilgili üst yöneticinin onayı ile yapılacaktır.
Bu Tebliğ’de;
Devir, satış, imha, hurdaya ayırma ve terkin işlemlerinin birden fazla taşınırı ihtiva etmesi halinde söz konusu limitler taşınır bazında değil, işlem bazında uygulanacaktır
2-Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerince harcama yetkilisi mutemetlerine verilebilecek avans sınırı Tablo II’nin A bölümünde gösterilmiştir.
3-21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi gereğince, yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacakları ile diğer amme alacaklarından, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilecek miktarlar Tablo IV’de gösterilmiştir.
4-Genel hükümlere göre takip edilerek tahsil olunacak kişilerden alacaklara 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre uygulanacak kanuni faiz oranları ile temerrüt faizi oranları, yıllar itibarıyla Tablo V’de gösterilmiştir.
DUYURU
22 Mart 2013 gün ve 28595 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6447sayılı ON ÜÇ İLDE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VE YİRMİ ALTI İLÇE KURULMASI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN ile ;
“12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun başlığında yer alan “ON ÜÇ” ibaresi “ON DÖRT” olarak, “YİRMİ ALTI” ibaresi “YİRMİ YEDİ” olarak değiştirilmiş ve 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Muğla,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Ordu,” ibaresi eklenmiş ve Ordu ilinde, Ordu Belediyesinin mahalleleri merkez olmak üzere, Ordu Merkez ilçe sınırları içerisindeki köyler ile belediyelerden oluşan Altınordu ilçesi ve aynı adla belediye kurulmuştur.”
15 Mart 2013 gün ve 28588 sayılı Resmi Gazete’de 4342 sayılı MERA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR 6443 sayılı KANUN Yayınlandı.
MADDE 1 – 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Amaç dışı kullanılmak suretiyle vasıfları bozulan mera, yaylak ve kışlakları tekrar eski konumuna getirmek amacı ile yapılan veya yapılacak olan masraflar sebebiyet verenlerden tahsil edilir. Yapılan masraflar karşılığı tahsil edilen tutarlar genel bütçeye, yapılacak olan masraflar karşılığı tahsil edilen tutarlar ise il müdürlüklerince hazırlanan ıslah projelerine uygun olarak o yerin ıslah çalışmalarında kullanılmak üzere köy sandığında veya belediye bütçesinde açılacak hesaba gelir kaydedilir.”
MADDE 2 – 4342 sayılı Kanunun 12 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kiralanacak alanda hayvancılık için gerekli bakım, barınma ve su ihtiyaçlarını karşılayacak zorunlu hayvancılık tesisleri kurulabilir. Bu tesislerin taban alanı, kiralanacak alanın yüzölçümünün yüzde birini geçemez. Bu oranı bir katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu tesislerin yapılması ve kullanılması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 3 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.