• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Aylık Arşivler : Haziran, 2014

657 Sayılı Kanunun 146.Maddesi

Haz10
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

 Danıştay İkinci Daire, Esas : 2012/4255, Karar: 2012/10794, Tarih: 27.12.2012

ÖZÜ: Dava; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda avukat olan davacıya ödenen vekalet ücretlerinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 146. maddesi ile getirilen sınırlamaya uyulmaması nedeniyle toplam 12.912,99 TL fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğinden bahisle, söz konusu miktarın davacıya ödenen vekalet ücretinden resen kesinti yapılması suretiyle tahsil edilmesi yolunda davalı idarece tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin 3.11.2011 günlü, E: 2011/1833, K: 2011/1560 sayılı kararıyla; Avukatlık Kanunu’nda yapılan değişiklik nedeniyle limitsiz şekilde davalı idare tarafından davacıya fazladan vekalet ücreti ödendiği görülmekle birlikte, 657 sayılı Kanun’un 146. maddesinde herhangi bir değişiklik olmadığı gibi Avukatlık Kanunu’nda da açıkça kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan avukatlara yönelik bir hükmün bulunmadığı özel yasa niteliğindeki 657 sayılı Yasa’da yer alan kuralların esasen kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan avukatlar açısından tartışmalı olmadığı, bu ödemenin “mevzuat hükmünün yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar açık olduğu,  idare edenlerin kasıt ya da ihmal içinde olmadıkları sürece, hükmü uygularken hataya düşmelerinin beklenemeyeceği” haller kapsamında değerlendirilmesinin gerekeceği ve ortada açık hatanın bulunduğu, açık hatanın varlığı hallerinde ise idari istikrardan söz etmeye olanak bulunmadığı gibi idarenin herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın işlemini her zaman geri alabileceğinin içtihatlarla kabul edildiği hususunda kuşku olmadığı, bu durumda açık hata sonucu davacıya ödendiği tespit edilen yersiz vekalet ücreti ödemelerinin süre sınırlaması olmaksızın her zaman geri istenilmesine olanak bulunması karşısında, dava konusu işlemde anılan mevzuata ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davacı, dava konusu vekalet ücretinin resen kesilmesinin hukuka aykırı olduğunu öne sürmekte ve Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden davacının, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda avukat olarak görev yaptığı, 1136 sayılı Kanunda yapılan değişiklik uyarınca 10.11.2003 günlü,228 sayılı Meclis kararı ile vekalet ücretlerinin limitsiz ödenmesine karar verildiği, bu doğrultuda davacıya 2004 yılında brüt 12.912,99 TL ödeme yapıldığı, 2004 yılında yapılan Sayıştay denetimi sonucunda, limitsiz ödemenin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle sorumlulardan tahsiline karar verildiği, ancak, sorumlular arasında avukatların değil sayman ve tahakkuk memurlarının adının yer aldığı, tazmin yönündeki kararın Sayıştay 3. Dairesi ve Temyiz Kurulu kararıyla kesinleşmesinden sonra da 8.9.2009 ve 15.11.2010 tarihlerinde davacının vekalet ücretlerinden resen kesinti yapılmaya başlanıldığı, davacının 15.1.2010tarihli dilekçe ile kesintiye itiraz ettiği, 20.1.2010 günlü, 941 sayılı yazı ile kesinti sebeplerinin izah edilerek 14.1.2010 tarihli Başbakanlık Makamı kararı gereği fazla ödemelerin resen kesileceğinin bildirilmesi üzerine de görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 gün ve Eç 1968, K: 1973/14 sayılı kararında; idarenin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın hatalı ödediği meblağı her zaman geri alabileceği, bunun dışında kalan hallerde hatalı ödemelerin istirdadının ise, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere dava açma süresi içinde olanaklı olduğu ve bu süre geçtikten sonra istirdat edilemeyeceği belirtilmiş olup; anılan kararın gerekçesinde iyi niyet kuralı üzerinde de durularak idarenin sakat ve dolayısıyla hukuka aykırı işlemine, idare edilenlerin gerçek dışı beyanı veya hilesi neden olmuşsa ya da geri alınan idari işlem yok denilecek kadar sakatlık taşımakta ise, hatalı işlemde idare edilenin kolayca anlayabileceği kadar açık bir hata bulunmaktaysa ve idareyi bu konuda haberdar etmemişse, memurun iyi niyetinden söz etmeye olanak bulunmadığı ve bu işlemlere dayanılarak yapılan ödemeler için süre düşünülemeyeceği, bu ödemelerin her zaman geri alınabileceği; ancak bunun dışındaki hatalı ödemeler için memurun iyi niyetinin istikrar ve kanunilik kadar önemli bir kural olduğu ve bu nedenle yukarıda belirtilen istisnalar dışındaki hatalı ödemelerin ancak dava süresi içinde geri alınabileceği vurgulanmıştır.Yapılan ödemenin her zaman geri alınabilmesi olanağı tanıyan “Açık hata” halinin; yapılan ödemede, ödemenin muhatabı olan kişinin (idare edilenin) kolayca anlayabileceği kadar açık bir hatanın mevcudiyetini ifade ettiği kabul edilmektedir. Uygulamada bu çoğu kez ilgili mevzuata aykırı bir şekilde ve hiç gereği yokken yapılan ödemeler şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Dava konusu olayda ise, mevzuat hükümlerinin davalı idarece yanlış yorumlanması nedeniyle davacıya yapılan ödemelerde, davacının hilesinin gerçek dışı beyanının neden olmadığı gibi “açık hata” halinin de bulunmadığı görülmüştür.

Bu durumda, yukarıda yer verilen Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı ile belirlenen ilkeler uyarınca, davacıya yersiz ödendiği tespit edilen 2004 yılına ait vekalet ücretinin, en son ödendiği tarihten itibaren dava açma süresi içerisinde geri istenilmesi ya da davacının vekalet ücretinden re’sen kesilmesi mümkün olup, bu süreye uyulmaksızın tesis edilen işlemde yasal isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, İzmir 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 3.11.2011 günlü, E.2011/1833, K: 2011/1560 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay’a kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

(Bu karara karşı davalı idare tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun54. maddesi uyarınca düzeltilmesi talebi Danıştay 2. Dairesinin 12.09.2013 gün ve 2013/4441, 2013/4596 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bu karar “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda Avukat olan davacıya ödenen vekalet ücretlerinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 146. maddesi ile getirilen sınırlamaya uyulmaması nedeniyle toplam 12.912,99 TL fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğinden bahisle, söz konusu miktarın davacıya ödenen vekalet ücretinden re’sen kesinti yapılması suretiyle tahsil edilmesi yolunda davalı idarece tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda İzmir 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 3.11.2011 günlü, E: 2011/1833, K: 2011/1560 sayılı kararın bozulmasına dair Danıştay İkinci Dairesi’nin 27.12.2012 günlü, E: 2012/4255, K: 2012/10794 sayılı kararının düzeltilmesi talebinin reddi şeklindedir.)

Yazıldı Yargı Kararları

237 Taşıt Kanunu Kapsamında Bakanlar Kurulu Kararı

Haz10
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

Kararı okumak için linke tıklayınız…237 Taşıt Kanunu

Yazıldı Güncel Mevzuat

7 Haziran 2014 Tarihli ve 29023 Sayılı Resmî Gazetede;

Haz09
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

                         

   7 Haziran 2014 Tarihli ve 29023 Sayılı Resmî Gazetede;

1-Çerçeve Anlaşma İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve ekleri,

2-Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik,

3-Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik,

4-Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik,

5-İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik,

6-Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve

7-Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

Yayınlandı.

Yazıldı Güncel Mevzuat

Gider pusulalarında gösterilen bedellere ilişkin bir üst sınır varmıdır ?

Haz09
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

                 

  Gider pusulalarında gösterilen bedellere ilişkin bir üst sınır varmıdır ?

 

Bilindiği üzere gider pusulası 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 234 üncü maddesinde şöyle belirtilmiştir; Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için gider pusulası düzenlenir ve bu düzenlenen gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Burada ilk etapta vergiden muaf esnaf tanımına bakacak olursak GVK’nın 9. Maddesi açıkça belirtmiştir ki;

                    1-Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (Parantez içi cümle: 22.07.1998 tarih ve 4369 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle ve 01.01.1999 tarihinden geçerli olarak değişmiştir.) (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç)

                     2-Bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı;

                    3-Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir işyeri açmak suretiyle yapanlardan 47 nci maddede yazılı şartları haiz bulunanlar (51 inci madde şümulüne girenler bu muafiyetten faydalanamazlar);

                    4-Nehir, göl ve denizlerde ve su geçitlerinde toplamı 50 rüsum tonilatoya (50 rüsum tonilato dahil) kadar makinesiz veya motorsuz nakil vasıtaları işletenler; hayvanla veya bir adet hayvan arabası ile nakliyecilik yapanlar (Bu bentte yazılı ölçüler, birlikte yaşayan eşlerle velayet altındaki çocuklar hakkında veya ortaklık halindeki işletmelerde, bu kimselerin veya ortaklığın işlettiği vasıtalar toplu olarak nazara alınmak suretiyle tespit edilir.);

                    5-Ziraat işlerinde kullandıkları hayvan, hayvan arabası, motor, traktör gibi vasıtalar veya sandallarla nakliyeciliği mutat hale getirmeksizin ara sıra ücret karşılığında eşya ve insan taşıyan çiftçiler;

                   6-Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, kırpıntı deriden üretilen mamuller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.

                    7-(06.06.2008 tarih ve 26898 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5766 sayılı Kanunun 8/a maddesiyle eklenmiştir. Yürürlük: 01.07.2008) Ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere, bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlar;

                    8-Yukarıdaki 1-7 numaralı bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri, Danıştay’ın muvafık mütalaası üzerine, Maliye Bakanlığınca kabul ve ilan olunan ticaret ve sanat işleri ile iştigal edenler vergiden muaf esnaf statüsündedir. Bu statüde bulunanlardan yapılacak mal ve hizmet alımları için GVK 94’üncü madde de stopaj oranları belirlenmiştir;

-Hurda mal alımlarında %2

-Diğer mal alımlarında %5

-Hizmet alımlarında %10 (mal ve hizmet bedeli ayrılmıyorsa bu kapsamdadır)

Ancak vergiden muaf esnaf sayılmayan yani nihai tüketici olan vatandaşlara gider pusulası düzenlenmekte fakat stopaj uygulanmamaktadır.

               İşte bu doğrultuda bazı mükellefler gider kalemlerini arttırmak amacıyla yüklü miktarlarda gider pusulaları düzenlemektedirler ve bu düzenlenen gider pusulalarındaki bedellerde bir üst sınır olup olmadığı tartışma konusu olmuştur. Maliye Bakanlığının 02.01.2012 tarihli B.07,1.GİB.4.41.15.02-VUK-2011/5-2 sayılı özelgesinde konuya açıklık getirilmiş ve gider pusulalarında gösterilen bedellere ilişkin bir üst sınır olmadığı açıkça belirtilmiştir.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

  Sayı : B.07.1.GİB.4.41.15.02-VUK-2011/5-2                                                                02/01/2012

Konu : Gider Pusulası Düzenlemede Üst Sınır.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin savunma sanayi alanında faaliyette bulunduğunu, genel olarak askeri ürünler imal ettiğinizi, işleri ihale ile aldığınızı ve verilen sürede teslim etmek için dışarıdan işgücü temin ettiğinizi, elemanlarınızın vasıflı olması gerektiğini, bu nedenle başka yerlerde sigortalı çalışan veya emekli olan kişilerle çalıştığınızı, elektrik teknisyeni olarak çalışan ……..’un halen SGK’lı çalıştığından ödediğiniz tutarlar üzerinden gider pusulası düzenlediğinizi, KDV yönünden bir işlem yapmadığınızı belirterek belge düzeninin doğru olup olmadığının ve gider pusulası düzenlenmesinde bir üst sınır olup olmadığı yönünde bilgi talep etmiş bulunmaktasınız.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Vergiden Muaf Esnaf” başlıklı 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında, ticaret ve sanat erbabından maddede yazılı şekil ve suretle çalışanların gelir vergisinden muaf olduğu, söz konusu fıkranın 2 numaralı bendinde, bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabının muafiyetten faydalanacağı, anılan maddenin ikinci fıkrasında; ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile maddede sayılan işleri gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanların esnaf muaflığından faydalanamayacağı, aynı maddenin son fıkrasında ise bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulünün olmadığı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 61 inci maddesinde;

“Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi tutulacak ödemeler belirtilmiş, 13 numaralı bendinde;

“13.Esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca)

…

d) Diğer hizmet alımları (a, b ve c alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için % 10, ”

oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 234 üncü maddesinde; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu, bu belgenin, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edileceği hükme bağlanmış olup, gider pusulalarında yer alacak bedele ilişkin bir sınırlama bulunmamaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz tarafından yaptırılan işlerin, bir hizmet sözleşmesine dayalı olarak işçi – işveren ilişkisi doğuracak şekilde yaptırılması durumunda, yapılan ödemelerin ücret kabul edilerek Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu işin esnaf muaflığı kapsamında bulunan kişilere yaptırılması halinde ise, bu kapsamda yapılan ödemeler üzerinden aynı Kanunun 94/13-d maddesi uyarınca %10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

Ancak söz konusu işin, esnaf muaflığından yararlanmayan ve vergi mükellefi olmayan kişilere yaptırılması halinde yapacağınız ödeme için gider pusulası düzenlenmesi gerekmekte olup, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde, esnaf muaflığından yararlanmayan ve vergi mükellefiyeti bulunmayan şahıslardan yapılan hizmet alımları için tevkifat yapılacağına dair hüküm bulunmadığından, gelir vergisi tevkifatı yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

             Öte yandan, esnaf muaflığı belgesi alınması zorunluluğu 4444 sayılı Kanunun 14/A-1 inci maddesi ile kaldırıldığından vergiden muaf esnafa ilişkin şartları taşıyanlardan anılan belge aranılmaması gerekir.

3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin vergiye tabi olacağı hükme bağlanmış 17/4-a maddesi ile Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf esnaf ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından yapılan teslim ve hizmetler, 17/4-b maddesinde ile de Gelir Vergisi Kanununa göre gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ile aynı Kanunun 66 ncı maddesine göre vergiden muaf olan serbest meslek erbabı tarafından yapılan teslim ve hizmetler vergiden istisna edilmiştir.

Buna göre, şirketinize hizmet ifa eden elemanların yapmış olduğu faaliyetler sonucunda elde ettiği gelirlerin, Gelir Vergisi Kanununa göre “ücret” olarak değerlendirilmesi halinde bu kişiler tarafından ifa edilen hizmetler KDV nin konusuna girmemektedir.

Ancak, hizmet ifasında bulunan kişiler tarafından yapılan faaliyetlerin “serbest meslek faaliyeti” veya “ticari faaliyet” olarak değerlendirilmesi halinde bu faaliyetler genel hükümler çerçevesinde KDV ye tabi olmakla birlikte söz konusu faaliyetleri ifa edenlerin Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf esnaf veya serbest meslek erbabı olması durumunda bu faaliyetler kapsamında ifa edilen hizmetler KDV den istisna tutulacaktır.

Dolayısıyla, şirketinize hizmet ifasından bulunan gerçek kişilerin yapmış oldukları faaliyetlerin “serbest meslek faaliyeti” veya “ticari faaliyet” olarak değerlendirilmesi ve bunları yapanların vergiden muaf esnaf veya serbest meslek erbabı olmaması halinde bu kişilerin KDV mükellefiyeti tesis ettirerek, şirketinize fatura veya serbest meslek makbuzu düzenleyerek elde ettikleri gelirler üzerinden %18 oranında KDV hesaplamaları gerekmektedir.

Ayrıca söz konusu faaliyetlerin, KDV Kanununun 9 uncu maddesi ile Bakanlığımıza verilen yetkiye istinaden yayımlanan 96 ve 97 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri ile getirilen ve uygulama esasları bu Tebliğler ile 60 No.lu KDV Sirkülerinin (2) numaralı bölümünde açıklanan “işgücü temin hizmetleri” kapsamında yer alması halinde, işlem bedelleri üzerinden hesaplanan KDV nin yukarıda belirtilen mevzuat çerçevesinde %90 oranında tevkifata tabi tutulacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

Yazıldı Güncel Mevzuat, Makale ve Görüşler

Temyiz Kurulu Kararı

Haz09
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Temyiz Kurulu Kararı, Karar No: 38172, Karar Tarihi: 07/01/2014

Konusu: Tören ve Temsil Giderleri – Altın Takma

KARAR: “1701 sayılı ek ilamın 1.maddesi ile; düğün ve çeşitli etkinliklerde hediye edilmek üzere alınan altın bedellerinín belediye bütçesinden ödenmesi nedeniyle 5.962,00 TL.ye tazmin hükmü verilmiştir

Dilekçi dilekçesinde özetle; Belediye Başkanlığı makamına vatandaşlar tarafından düğün, nişan, sünnet vb. davetiyeler geldiğini, örf adet gereği çocuğunu evlendiren veya sünnet düğünü yapan vatandaşların Belediye Başkanını yanlarında görmek istediğini, davet üzerine katıldığı bu törenlerde örf adet gereği evlenen çifte veya sünnet olan çocuğa hediye takı takıldığını, bazı Büyükşehir Belediye Başkanlarının sosyal amaçlı olarak her yıl toplu sünnet ve nikâh törenleri düzenlemekte ve bu şekilde sosyal yardımda bulunduklarını,

Belediye adına Belediye Başkanı olarak düğün ve sünnet törenlerinde takılmış olan çeyrek altınların ödemesinin 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye Başkanının Görev ve Yetkileri” başlıklı 38. maddesinin (o) bendinde yer alan “Temsil ve ağırlama giderleri için ayrılan ödeneği kullanmak” hükmü ile İçişleri Bakanlığı’nın 24/05/1984 tarihli “Belediye Bütçesinden Yapılacak Temsil – Ağırlama ve Tören Giderlerí Yönergesi”nin 10. maddesinde düzenlenen “Yukarıdaki maddelerde belirtilen giderler dışında kalan ve Yapılması Belde için gerekli olan veya mahalli örf, adet ve sosyal yaşantı içinde gerekli sayılan etkinlik ve törenler için (nişan, nikah, ölüm gibi) harcama yapılabilir.” hükmüne istinaden belediye bütçesinden yapıldığını,

5176 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” hükmüne istinaden bu konuya ilişkin kamu zararı çıkarılmasının yerinde olmadığını, zira 5393 sayılı Kanun hükmüne dayanılarak yapılan bir görevin Yönetmelik hükmüne aykırılığından bahsedilemeyeceğini, çünkü Kanun hükmünün öncelikle uygulanacağının genel bir hukuk kuralı olduğunu,

Ayrıca Sayıştay Temyiz Kurulunun, 10.01.2010 tarih ve 31079 tutanak sayılı ilâmının 19. maddesi ile Belediye Başkanının davet üzerine temsil görevi gereği katılmış olduğu düğün, nişan ve sünnet törenlerinde belediye bütçesinden takmış olduğu altınlara ilişkin harcamayı kamu zararı olarak kabul etmediğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını istemiştir.

Savcılık; “13.04.2005 tarihli ve 25785 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve esasları Hakkında Yönetmelik” in “Hediye Alma ve Menfaat Sağlama Yasağı” başlıklı 15. maddesinin 4. fıkrasında, “Kamu görevlileri, kamu kaynaklarını kullanarak hediye veremez, resmi gün, tören ve bayramlar dışında, hiçbir gerçek veya tüzel kişiye çelenk veya çiçek gönderemezler; görev ve hizmetle ilgisi olmayan kutlama, duyuru ve anma ilanları veremezler” hükmü ile kamu görevlilerinin bu tür davranışlarda bulunmaları açık olarak yasaklanmıştır.

Diğer taraftan konuya ilişkin olarak “Belediye Başkanı’nın düğün, sünnet vb. törenlerde altın hediye ettiği ve hediyelerin parasını belediye bütçesinden karşıladığı” yönündeki şikayet başvurusu üzerine Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun 26.06.2009 tarih ve 27270 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kararında; 5176 sayılı Kanun ve buna dayanılarak çıkarılan Yönetmelik’in ilgili hükümleri çerçevesinde, İçişleri Bakanlığı’nın Belediye Bütçesinden Yapılacak Temsil Ağırlama ve Tören Giderleri Yönergesinde yer alan hususların yapılan harcamalara hukuki gerekçe olarak gösterilemeyeceği, Belediye Başkanının bu fiilinin, temsil ve ağırlama giderleri kapsamında kamu hizmetlerinin bir parçası olarak değerlendirilemeyeceğine yer verilmiştir. Bu nedenlerle, talebin reddedilerek Daire Kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.” şeklinde görüş bildirmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediyenin Giderleri” başlıklı 60. maddesinin (k) bendinde temsil, tören, ağırlama ve tanıtım giderlerinin bütçeden ödeneceği ifade edilmiş aynı zamanda Belediye Bütçesinden Yapılacak Temsil, Ağırlama ve Tören Giderleri Yönergesi ile de bu harcamaların belediye bütçesinden yapılabileceği vurgulanmıştır.

Aynı Kanunun 38. maddesinin “Belediye Başkanının görev ve yetkileri” başlıklı (o) bendinde “Temsil ve ağırlama giderleri için ayrılan ödeneği kullanmak” yetkisi Belediye Başkanına bırakılmıştır.

Söz konusu Yönergenin Genel Kural Başlıklı 3. maddesinde, temsil, ağırlama ve tören giderlerinin konu, kapsam ve miktarının tayininin belediye başkanının takdirine tabi olduğu belirtilmiştir. Temsil giderlerinde görevle ilgili olmak, ağırlama giderlerinde de beldenin misafiri olmak şartı dışında her hangi bir kısıtlama getirilmemiştir.

Ayrıca, aynı yönergenin 10. maddesinde, yukarıdaki maddelerde belirtilenler dışında kalan ve yapılması belde için gerekli olan veya mahalli örf adet ve sosyal yaşantı için de gerekli sayılan etkinlikler ve törenler için (nişan, nikah, ölüm gibi) de harcama yapılabileceği, düzenlenmiştir.

Belediye başkanının belediyeyi temsilen katılmış olduğu nişan, nikah ve düğün törenlerinde altın hediye etmesi, bu Yönergenin 10. maddesinde düzenlenen mahalli örf, adet ve sosyal yaşantı için gerekli sayılan etkinlikler kapsamında bulunduğundan, yapılan harcamada mevzuata aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle 1701 sayılı ek ilamın 1.maddesi ile 5.962,00 TL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün KALDlRILMASINA,” karar verilmiştir.

 

Yazıldı Yargı Kararları

Günübirlik Kiralanan Yerler

Haz06
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

İller İdaresi Genel Müdürlüğü

 

26/11/2013

 

Sayı: 26554408.010.06.01/6094

Konu: Günübirlik Kiralanan Yerler

………………….VALİLİĞİNE

Yerleşim yeri adresi beyanında bulunma, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 50 nci maddesinde düzenlenen zorunlu bir bildirimdir. Geçici konaklamada bildirim ise 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu hükümlerine göre yürütülmekte, kişilerin beyanları çerçevesinde geçici konaklama hizmeti veren işletmeler tarafından yerine getirilmektedir. 1774 sayılı Kanun`da öngörülen usule aykırı bildirim yapılması veya bildirimin hiç yapılmaması idari yaptırıma tabidir. Kimlik bildirme hizmetleri uzun bir süredir online sistemler vasıtasıyla işletmeler tarafından genel kolluk birimlerine yapılmakta ve kolluk birimlerince denetlenmektedir.

Yukarıda açıklanan şekilde kullanılan apart daire veya rezidansların aynı zamanda öğrencilere yönelik yurt ve pansiyon gibi hizmetler içinde kullanıldığı görülmektedir.Yurt  veya pansiyonların, l0/08/2005 tarihli ve 25902 sayılı  Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik hükümlerine tabi birer işyeri niteliğinde oldukları, yetkili idarelerden usulüne uygun olarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan çalıştırılamayacağı açıktır. Yurt ve pansiyon olarak kullanılan bu gibi yerler hakkında söz konusu mevzuata göre hareket edilmesi gerekmektedir.

Genel güvenlik açısından önemli bir risk alanı oluşturan bu yerlerdeki güvenlik açıklarının giderilmesi, suç ve suçluyla mücadelede etkinliğin artırılması, uygulamada yaşanan sorunların çözümlenebilmesi, kanuni, idarî ve mali tedbirlerin alınması bakımından aşağıdaki tedbirler uygulanacaktır:

1.Günübirlik kiraya verilen apart daire, rezidans veya apart şeklindeki yurt ve pansiyon niteliğindeki yerlere yönelik denetimlere ağırlık verilecektir. Belirtilen apart daire ve rezidanslar ile işletmecileri ya da sahipleri hakkında yapılan tespitler gecikmeksizin ilgisine göre bundan sorumlu kurumlara bildirilecektir.

2.Buralarda mevzuata aykırılık tespit edilmesi halinde ilgili mevzuat çerçevesinde kişi hak ve özgürlükleri ihlal edilmeden gerekli işlemler yapılacaktır.

3.Hâlihazırda öğrenci yurdu olarak kullanılan apart daire, pansiyon ve rezidansların 3/12/2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete `de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliğinin yurt binalarında aranacak şartları düzenleyen 6 ncı maddesinde belirtilen bazı şartları taşımadıkları, özellikle can ve mal güvenliği bakımından tehdit oluşturan yangınlara karşı gereken tedbirlerin alınmadığı görülmekte olup, bu konuda eksikliği tespit edilen yerlerle ilgili olarak yetkili mercilerce gerekli işlemler yapılacaktır.

Günübirlik konaklamalarda kullanılan apart daire, rezidans ve benzeri yerlerin 1774 sayılı Bildirme Kanunu hükümlerine tabi oldukları açıktır. Bu Kanun ile 13/07/1974 tarihli ve 14944 sayılı Resmî Gazete` de yayımlanarak yürürlüğe giren Kimlik Bildirme Kanununun Uygulanması İle İlgili Yönetmelik hükümlerine göre konaklama yerini işletenler, konaklayanların kimlik bilgileri ile tesise geliş ve ayrılış kayıtlarını örneğine ve usulüne uygun şekilde günü gününe tutmak ve genel kolluk kuvvetlerinin her an incelemelerine hazır bulundurmakla sorumludur. Buna aykırı hareket edenlere aynı Kanunun 15 inci maddesi gereğince idari para cezası uygulanacaktır.

Mülki İdari Amirleri başta olmak üzere ilgililer tarafından konunun titizlikle takip edilerek, yetkili ídarelerce günübirlik kiralanan yerlere ilişkin işlemlerin yukarıda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yürütülmesini ve uygulama sonucundan Bakanlığımıza bilgi verilmesini önemle arz ve rica ederim.

Muammer GÜLER

İçişleri Bakanı

Yazıldı Güncel Mevzuat

Tehlikeli Yük Taşıyan Taşıtların İzleyeceği Güzergah ve Park Yerleri

Haz06
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

25.04.2014

 Sayı: 30546965-250-8753

Konu: Tehlikeli yük taşıyan taşıtların izleyeceği güzergah ve park yerleri

İlgi: Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 06.12.2013 tarihli ve 1545 sayılı yazısı.

24 Ekim 2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 1 Ocak 2014 tarihinde yürürlüğe giren “Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmeliğin” 20 nci maddesi uyarınca tehlikeli madde yüklü taşıtların izleyeceği güzergahlar ve park yerlerinin; şehirlerarası yollarda Karayolları Genel Müdürlüğünce, büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde Ulaşım ve Koordinasyon Merkezlerince, il ve ilçe belediyesi sınırları ve mücavir alanı içerisinde il/ilçe trafik komisyonlarınca, diğer yerlerde kaymakamlıklarca tespit edileceği hususunda Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından alınan ilgi yazı ilişikte gönderilmiştir.

Konunun ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilmesi ve takibinin yapılması hususunda;

Bilgi ve gereğini arz ve rica ederim.

 

Ömer DOĞANAY

Bakan a.

Genel Müdür

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Mülki İdare Amirinin Dava Açma Yetkisi

Haz06
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

16.04.2014

 Sayı: 21503737-349-8183

Konu: Mülki idare amirinin dava açma yetkisi

Bilindiği üzere; 5393 sayılı Belediye Kanununun 23 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “Mülki idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine idari yargıya başvurabilir” hükmü Anayasa Mahkemesinin 04/02/2010 tarihli ve E:2008/27, K:2010/29 ve E:2008/28, K:2010/30 sayılı kararları ile iptal edilmiş, iptal hükümlerinin kararların Resmi Gazetede yayımından bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Söz konusu kararlar 22/06/2010 tarihli ve 27619 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve bir yıl sonra yürürlüğe girmiştir.

Niğde Belediye Meclisinin imar planı değişikliğine dair kararlarının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle mülki idare amirince dava açılmasıyla birlikte konunun yargıya intikal etmesi neticesinde; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/03/2013 tarihli ve E:2012/1896, K:2013/914 sayılı kararında “…Vesayet yetkisi kapsamında değerlendirilen mülki idare amirinin hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine idari yargıya başvurabilme yetkisi her ne kadar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ise de, iptal kararının gerekçesi ve daha sonra aynı nitelikte verilmiş olan yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararı dikkate alındığında, mahalli idarelerin “mahalli” niteliği aşan kamu hizmetlerine ilişkin iş ve işlemlerine karşı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi kapsamında sübjektif dava ehliyeti bulunan mülki idare amiri tarafından dava açılabileceği sonucuna varılmış olup, mahkeme kararının ehliyete ilişkin kısmının onanması gerekir…” hükmüne varılmıştır.

Söz konusu yargı kararı ekte gönderilmiş olup, bilgi ve gereğini rica ederim.

Enver SALİHOĞLU

Bakan a.

Vali

Müsteşar Yardımcısı

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Mal Bildirimi

Haz06
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

07.04.2014

 Sayı: 30546965-250-7674

Konu: Mal Bildirimi

Seçimle iş başına gelen kamu görevlilerinden belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve il genel meclisi üyeleri 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ve Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, göreve başlamalarından itibaren iki ay içerisinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar. Aynı şekilde yukarıda sayılan kamu görevlilerinden yeniden aday olmayan veya aday olduğu halde tekrar seçilemeyerek görev süresi 30 Mart 2014 tarihinde sona erenlerin ise bir ay içerisinde mal bildiriminde bulunmaları gerekmektedir.

Belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve il genel meclisi üyelerinin mal bildirimlerinin alınması ve Bakanlığımıza gönderilmesi sırasında aşağıdaki esaslara göre hareket edilmesi uygun bulunmuştur.

1-İl genel meclisi üyeleri, mal bildirimlerini ilgili valiliklere vereceklerdir.

2-Belediye meclis üyeleri, mal bildirimlerini kendi belediyelerine vereceklerdir.

3-İlk defa seçilen belediye başkanları, yeniden seçilen belediye başkanları ve belediye başkanlığı sona erenlerin mal bildirimleri Bakanlığımıza gönderilmek üzere valiliklere verilecektir.

Valilikler ilk defa seçilen belediye başkanları, yeniden seçilen belediye başkanları ve görevi sona eren belediye başkanlarına ilişkin mal bildirimlerini ayrı ayrı tasnif ederek bunları liste haline getirecektir.

4-Valiliklerde Bakanlığımıza gönderilmek üzere toplanan mal bildirimlerinin kapalı zarfları kesinlikle açılmayacak, Kanundaki gizlilik şartına uygun olarak belediye başkanından alındığı şekliyle kapalı olarak Bakanlığımıza ulaştırılacaktır.

5-Valilikler belediye başkanlarının mal bildirimlerini Mayıs ayı sonuna kadar toplayıp Haziran ayının ilk yarısında Bakanlığımıza ulaştıracaklardır.

Bilgi edinilmesi, Kanundaki gizlilik ve süre sınırlamalarına titizlikle uyulması ve konunun iliniz dahilindeki il özel idaresi ve belediyelere duyurulması hususunda,

Bilgi ve gereğini rica ederim.

Seyfullah HACIMÜFTÜOĞLU

Bakan a.

Vali

Müsteşar

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Büyükşehir Belediyelerinde Emlak ve Çevre Temizlik Vergisi Uygulamaları

Haz06
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

08.04.2014

 Sayı: 30546965-000-7687

Konu: Büyükşehir Belediyelerinde Emlak ve Çevre Temizlik Vergisi Uygulamaları

İlgi: Maliye Bakanlığının 01/04/2014 tarihli ve 37043 sayılı yazısı.

30 Mart 2014 tarihinde yapılan seçimlerden sonra Büyükşehir Belediyesine dönüşen il belediyeleri ile, sınırları genişleyen büyükşehir belediyelerinde, 2014 mali yılı ocak ayında tahakkuk ettirilen emlak vergisi ile çevre temizlik vergisi uygulamalarının ne şekilde yürütüleceğine dair Maliye Bakanlığının ilgi yazısı ekte gönderilmiştir.

Konunun iliniz dahilindeki belediyelere duyurulması hususunda;

Bilgi ve gereğini rica ederim.

 

Ömer DOĞANAY

Bakan a.

Genel Müdür

                                                   T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

 

01.04.2014

 Sayı: 37043 sayılı yazısı

İlgi: 2/1/2014 tarihli ve 30546965-255.99-72 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınızda, Antakya Belediye Başkanlığının yazısında, il belediyesinin 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçiminden sonra Hatay Büyükşehir Belediyesine dönüşeceğinden bahisle, 2014 yılı ocak ayında; emlak vergisinin hangi orandan tahakkuk ettirileceği, çevre temizlik vergisinin de normal tarifeden mi, yoksa büyükşehir statüsünden mi tahakkuk ettirileceği hususlarında görüş istenildiği belirtilmekle ve uygulamada birlik sağlanması açısından 2014 yılında seçimlerden önce ve sonra söz konusu vergilerin hangi oran üzerinden tahakkuk ve tahsil edileceği, seçim öncesi tahsil edilen vergilerin büyükşehir belediyesine devredilip edilmeyeceği konusundaki Bakanlığımız görüşünün bildirilmesi talep edilmektedir.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 49 uncu maddesinin (b) fıkrası hükmü uyarınca 2013 yılında takdir komisyonu tarafından, bina, arsa ve araziler için 2014 yılına ait uygulanacak emlak vergi değerinin tespitiyle ilgili asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değer takdirleri yapılmıştır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 11 ve 21 inci maddelerinin birinci fıkralarının (a) bentlerinde, bina ve arazi vergisinin, ilgili belediye tarafından dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının ocak ve şubat aylarında 29 uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh olunacağı, 30 uncu maddesinde emlak vergisinin birinci taksiti mart, nisan ve mayıs aylarında, ikinci taksiti ise kasım ayı içinde olmak üzere iki eşit taksitte ödeneceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun; 8 inci maddesinde bina vergisi oranının meskenlerde binde bir, diğer binalarda binde iki olduğu, bu oranların 5216 sayılı Kanunun uygulandığı büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde % 100 artırımlı uygulanacağı, 18 inci maddesinde de, arazi vergisi oranının binde bir, arsalarda ise binde üç olduğu, bu oranların 5216 sayılı Kanunun uygulandığı büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde % 100 artırımlı uygulanacağı belirtilmiştir.

6360 sayılı “On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi ilçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1 inci maddesinin (1) inci fıkrasında, “Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun 36 ncı maddesinde de bu hükmün ilk mahalli idareler seçiminde (30 Mart 2014 tarihinde) yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun mükerrer 44 üncü maddesinde, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binaların çevre temizlik vergisine tabi olduğu, verginin mükellefinin binaları kullananlar olduğu, mükellefiyetin binanın kullanımı ile başlayacağı, konutlara ait çevre temizlik vergisinin su tüketim miktarı esas alınmak suretiyle büyükşehirlerde 15 Kuruş, diğer yerlerde 12 Kuruş olarak hesaplanacağı, işyerleri ve diğer şekilde kullanılan binalara ilişkin çevre temizlik vergisinin düzenlenen tarifeye göre alınacağı, bu tarifenin büyükşehirlerde % 25 artırımlı uygulanacağı, belediyenin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan ancak, su ihtiyacını belediyece tesis edilmiş su şebekesi haricinden karşılayan konutlara ilişkin çevre temizlik vergisinin tarifenin yedinci grubunun belediye meclisince belirlenecek derecesi üzerinden hesaplanacağı, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binalara ait çevre temizlik vergisinin, belediyelerce binaların tarifedeki derecelere intibak ettirilmesi üzerine her yılın ocak ayında yıllık tutarı itibarıyla tahakkuk etmiş sayılacağı, tahakkuk eden verginin, bir defaya mahsus olmak üzere, belediyelerin ilan mahallerinde bir ay süreyle topluca ilan edileceği, işyeri ve diğer şekilde kullanılan binalarla ilgili olarak tahakkuk eden bu verginin, her yıl, emlak vergisinin taksit sürelerinde ödeneceği hüküm altına alınmıştır.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, büyükşehir belediyesine bırakılan sosyal ve kültürel tesisler, spor, eğlence ve dinlenme yerleri ile yeşil sahalar içinde tahsil edilecek her türlü belediye vergi, resim ve harçlarının büyükşehir belediyesinin geliri olduğu hükme bağlanmıştır.

30 Seri No.lu Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliğinin IV/2-b bölümünde, su ihtiyacını belediyece veya büyükşehir belediyelerine bağlı su ve kanalizasyon idarelerince tesis edilmiş su şebekesi haricinde karşılayan konutlar ile işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binaların yıl içinde kullanılmaya başlanması halinde mükellefiyetin başladığı tarihten o yılın sonuna kadar kıst dönem uygulaması yapılacağı belirtilmiştir.

Ayrıca, 30/12/2013 tarihli ve 28867 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 43 Seri No.lu Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliğinde konutlar, işyerleri ve diğer şekillerde kullanılan binalar için 2014 yılında uygulanacak çevre temizlik vergisi miktarları açıklanmıştır.

Diğer taraftan, 6360 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin; (1) numaralı fıkrasında, “Bu Kanundaki devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulur. Bu komisyona yardımcı olmak üzere valinin görevlendirmesi ile alt komisyonlar da kurulabilir. (7) numaralı fıkrasında da, “Bu Kanunla büyükşehir belediyesine dönüşen il belediyesinin sahip olduğu her türlü taşınır, taşınmaz malları ve personeli, komisyon kararıyla ilgisine göre büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyeleri ile bağlı kuruluşlar arasında paylaştırılır” hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla;

1. 2014 yılı emlak vergisi mahalli idareler seçimlerinin yapılacağı tarihten önce tarh ve tahakkuk ettirileceğinden, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçiminde büyükşehir belediyesi olacak illerde 2014 yılına ait bina ve arazi vergisinin, bu yıla ait hesaplanan vergi değerine % 100 artırımlı oranlar uygulanmadan tarife, tahakkuk ve tahsil edilmesi, 2015 yılına ait bina ve arazi vergisinin ise bu yıla ait hesaplanacak vergi değerine % 100 artırımlı oranlar uygulanmak suretiyle tarh, tahakkuk ve tahsil edilmesi,

2.a) 30 Mart 2014 tarihinden sonra büyükşehir belediyesi olacak illerde bu tarihten sonra 2014 yılı emlak vergisinin takip ve tahsilinin yeni kurulan ilçe belediyesince yapılması, dolayısıyla verginin taksit dönemlerinde ilgili ilçe belediyesine ödenmesi,

Ancak, 30 Mart 2014 tarihine kadar verginin bir kısmının veya tamamın ödenmek istenilmesi halinde bu ödemenin mevcut il belediyelerine yapılması,

b) “Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu”nca bir karar alınmadıkça 30 Mart 2014 tarihinden sonra ilgili ilçe belediyelerince yılı emlak vergilerinin birinci taksitlerinin ilgili büyükşehir belediyesine (il belediyesinin büyükşehir belediyesine dönüşmesi nedeniyle) devredilmesi, ikinci taksitinin bu tarihten önce il belediyesince tahsil edilmiş olması halinde ise yeni kurulan büyükşehir belediyesi tarafından ilçe belediyesine aktarılması,

3. 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçiminde büyükşehir belediyesi olacak illerdeki konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binalara, ait çevre temizlik vergisinin;

a) İşyeri ve diğer şekillerde kullanılan binalar ihracını belediyece tesis edilmiş su şebekesi haricinden karşılayan konutlara ait 2014 yılı çevre temizlik vergisi tutarlarının normal tarifeye göre hesaplanması 1.1.2005 tarihinden itibaren ise büyükşehirler için değerler esas alınarak tarh, tahakkuk ve tahsil edilmesi,

b) Konutlar için 30 Mart 2014 tarihine kadar normal tarifelerin esas alınması bu tarihten itibaren büyükşehir belediyeleri için belirlenen değerler esas alınarak tarh, tahakkuk ve tahsil edilmesi,

c) Öte yandan, işyeri ve eğer şekillerde kullanılan binalar ile su ihtiyacım belediyece tesis edilmiş su şebekesi haricinden karşılayan konutlar 30 Mart 2014 tarihinden sonra ilk defa kullanılması halinde kullanma (bu tarihten sonra yeni mükellefiyeti başlayanlar için) tarihi ile 31 Aralık 2014 tarihleri arasındaki çevre temizlik vergisinin büyükşehir belediyeleri için belirlenen değerler esas alınarak tarh, tahakkuk ve tahsil edilmesi, gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini arz ederim.

İmral DURAN

Başkan a.

Gelir İdaresi Daire Başkanı

 

Yazıldı Güncel Mevzuat
Onceki Sayfa ← Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız