19 Şubat 2015 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Yönetmelik değişikliği ile; İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin (değişik 19.02.2015 gün ve 29272 sayılı R.G.) 46.maddesi “suyun naklinde kullanılacak araçlar ile su satış yerleri için Kurumca belirlenen usul ve esaslar doğrultusunda Müdürlükten izin alınacağı, piyasaya arz edilen suların, tüpgaz, otogaz, petrol ve petrol ürünleri depolama ve dağıtımı yapılan yerlerde; suyun fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özelliğini olumsuz yönde değiştirebilecek ısı, ışık, toz, duman, yağış gibi olumsuz şartlara açık ortamlarda satışı ve depolanmasının yapılamayacağı” şeklinde değiştirilmiştir. Değişiklikle,46 .maddenin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “İşyeri Açma ve Çalışma İzin Belgesi bulunmayan yerler ile” ibaresi kaldırılmıştır.
Aylık Arşivler : Şubat, 2015
Soru
Arsa ve konut üretimi
Madde 69- Belediye; düzenli kentleşmeyi sağlamak, beldenin konut, sanayi ve ticaret alanı ihtiyacını karşılamak amacıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde, özel kanunlarına göre korunması gerekli yerler ile tarım arazileri hariç imarlı ve alt yapılı arsalar üretmek; konut, toplu konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu amaçlarla arazi satın almak, kamulaştırma yapmak, bu arsaları trampa etmek, bu konuda ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları ve bankalarla iş birliği yapmak ve gerektiğinde onlarla ortak projeler gerçekleştirmek yetkisine sahiptir.
Belediye, bu amaçla bütçesinden gerekli parayı ayırmak suretiyle işletme tesis edebilir.
Arsalar hariç üretilen konut ve işyerlerinin satışı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tâbi değildir. O belediye ve mücavir alan sınırları içinde kendisine, eşine veya onsekiz yaşından küçük çocuklarına ait konutu olmayan dar gelirli kişiler ile afete maruz kalanlara, sanayi bölgelerinden nakledileceklere ve üyelerinin tamamı bu durumda olan kooperatiflere, bedeli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre oluşturulan takdir komisyonu tarafından belirlenecek tutardan aşağı olmamak üzere arsa tahsisi yapılabilir. Durumları 775 sayılı Gecekondu Kanununun 25 inci maddesine uyan kimselere de bu maddeye göre arsa ve konut sağlanabilir. Bu fıkranın uygulama esasları, İçişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak çerçeve yönetmeliğe uygun olarak belediye meclisleri tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
der ; yine aynı şekilde 29.09.2005 tarih ve 25951 sayılı resmi gazete çıkan Belediyelerin arsa, konut ve işyeri üretimi hakkındaki yönetmelik 10 . maddesinde ‘konutlar için inşaata başlama ve yapım süreleri Belediye Meclisi Tarafından belirlenir der.
Sorumuz şu ; belediye Meclisi Karar alırken İnşaatların maliyeti ve diğer sayısal bilgiler ile ilgili karar alması gerekir mi ? yoksa sadece işin başlaması ve yapım süresi için mi karar alır ? Gökçeada Belediyesi/Çanakkale
CEVAP :
Yönetmeliğin 10.maddesinde; “Konutlar için inşaata başlama ve yapım süreleri belediye meclisi tarafından belirlenir. İnşaata başlama süresi üç yıl, inşaatı tamamlama süresi üç yıl olmak üzere, verilecek süre toplam altı yılı geçemez. Ancak, toplam altı yılı geçmemek kaydıyla konut yapımına başlama ve bitirme süreleri belediye encümen kararı ile uzatılabilir.”
Bu düzenlemede belediye meclisi, toplam 6 yıllık inşaata başlama ve bitim süresi ile ilgili karar almak zorundadır.
Belediye meclisinin yetkisini düzenleyen 16.maddesinde,”Belediye meclisi, dar gelirli tanımına ilişkin miktarı %25’e kadar artırmaya veya düşürmeye; tahsis ve satışlarda alınacak peşinat miktarlarını ve peşin ödemelere uygulanacak indirim oranını, tahsis ve satışlarda uygulanacak taksit süreleri ile vade farkını, yıllık kira artış oranını, satışlarda uygulanacak grup veya meslek indirim oranını belirlemeye; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun gereğince belirlenen oranı geçmemek üzere gecikme faizini tespit etmeye yetkilidir.”
Belediyelerin Yönetmelik düzenlemesiyle ilgili 24.maddesinde ise;“Belediyeler, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelikler ile bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla arsa, konut ve işyeri üretimi, tahsisi, satışı ve kiralanmasına ilişkin diğer hususları belediye meclisi kararı ile çıkaracakları yönetmelikle düzenlerler. “ denilmektedir. Yönetmelik hükümleri, belediye meclisinin yetkili ve sorumlu olduğu hususları açıkça belirtmiş olup, “İnşaatların maliyeti ve diğer sayısal bilgiler ile ilgili olarak, belediye meclisince bir karar alınmasını öngörmemektedir “ Bu nedenle belediye meclisi Yönetmeliğin 10.,16.ve 24.maddelerinde açıklanan hususlarda karar almalıdır.
SAYIŞTAY DAİRE VE TEMYİZ KURULU KARARLARI
SAYIŞTAY DAİRE VE TEMYİZ KURULU KARARLARI
Saymanlık Adı : İstanbul Kartal Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğü
Dairesi : 3,İlam No : 1143, Dosya No : 37863, Tutanak No : 38763, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
1143 sayılı ilamın 2. maddesi ile medya takip işinin, belediye bünyesinde bu işle görevlendirilmiş 5 kişilik Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bulunmasına rağmen, hizmet alımı yoluyla … A.Ş.’den satın alınarak bedelinin Belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : İstanbul Kartal Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğü
Dairesi : 3,İlam No : 1143, Dosya No : 37728, Tutanak No : 38766, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
1143 sayılı ilamın 2. maddesi ile İstanbul İl İdare Kurulu tarafından resmi evrakların elden takip ve tebliğinde görevli personele ödenmesi için öngörülen tebligat ücretlerinin görevin fiilen yapılmadığı günler için de ödenmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Ankara Polatlı Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğü
Dairesi : 3,İlam No : 1270, Dosya No : 38155, Tutanak No : 38767,Tutanak Tarihi : 08.04.2014
1) 1270 sayılı ilamın 1. maddesi ile temsil ağırlama ve tören giderleri adı altında … yapılan ancak mahiyeti ve kimlere verildiği belli olmayan yemek alımlarının belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
2) 1270 sayılı ilamın 2. maddesi ile temsil ağırlama ve tören giderleri adı altında … yapılan ancak mahiyeti ve kimlere verildiği belli olmayan yemek alımlarının belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
3) 1270 sayılı ilamın 3. maddesi ile temsil ağırlama ve tören giderleri adı altında … yapılan ancak mahiyeti ve kimlere verildiği belli olmayan yemek alımlarının belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
4) 1270 sayılı ilamın 4. maddesi ile temsil ağırlama ve tören giderleri adı altında … yapılan ancak mahiyeti ve kimlere verildiği belli olmayan yemek alımlarının belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Adana Seyhan Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 6,İlam No : 1139, Dosya No : 37734, Tutanak No : 38768, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
1) 1139 sayılı ilamın 2. maddesi ile Adana Seyhan Belediyesinde;
A) Çeşitli müdürlüklere vekalet eden bazı personele kanunen hak kazanmadıkları halde vekalet aylığı ödenmesi nedeniyle,
B) Yazı İşleri Müdürlüğü kadrosuna vekalet eden …’e asilde aranan şartları taşımadığı halde, vekalet ettiği yazı işleri müdür kadrosuna ait özel hizmet tazminatının ödenmesi nedeniyle, tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
2) 1139 sayılı ilamın 3. maddesi ile Seyhan Belediye Meclisi tarafından oluşturulan ihtisas komisyonu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemelerinin 5393 sayılı Belediye Kanununda belirlenen sınırları aşması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün Düzeltilerek TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Adana Seyhan Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 6,İlam No : 1139, Dosya No : 37732, Tutanak No : 38771,Tutanak Tarihi : 08.04.2014
1139 sayılı ilamın 1. maddesi ile Seyhan Belediyesi Hukuk İşleri Müdürlüğünde belediye lehine sonuçlanan davalardan kaynaklanan vekalet ücretlerinin ödenmesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 146. maddesindeki sınırlamalara uyulmaması ve söz konu vekalet ücretlerinin işçilere de ödenmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün Düzeltilerek TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Ankara Sağlık Kurumları 10 Nolu Döner Sermaye Saymanılğı
Dairesi : 2,İlam No : 1035, Dosya No : 37540, Tutanak No : 38772, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
1035 sayılı İlamın 2. maddesi ile … yüklenimindeki Mamak Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Genel Temizlik, İlaçlama ve Haşere ile Mücadele Hizmeti Alım İşi’nde hakedişlerin, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinin Hazinece karşılanan beş puanlık kısmı kesilmeden ödenmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün Düzeltilerek TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Edirne Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 2,İlam No : 847, Dosya No : 36832, Tutanak No : 38776, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
847 sayılı ilamın 1. maddesi ile Belediye Encümeni kararı ile … Spor Kulübü Başkanlığına otopark olarak kullanılmak üzere işgaliye bedeli karşılığı tahsis edilen mülkiyeti Edirne Belediyesi’ne ait olan … otopark alanının … Spor Kulübü tarafından kira sözleşmesi ile özel şahsa daha yüksek bedelle kiraya verilmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Edirne Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 2,İlam No : 847, Dosya No : 36832, Tutanak No : 38776,Tutanak Tarihi : 08.04.2014
847 sayılı ilamın 1. maddesi ile Belediye Encümeni kararı ile … Spor Kulübü Başkanlığına otopark olarak kullanılmak üzere işgaliye bedeli karşılığı tahsis edilen mülkiyeti Edirne Belediyesi’ne ait olan … otopark alanının … Spor Kulübü tarafından kira sözleşmesi ile özel şahsa daha yüksek bedelle kiraya verilmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Antalya Manavgat Çolaklı Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 5,İlam No : 976, Dosya No : 37111, Tutanak No : 38789, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
976 sayılı ilamın 1. maddesi ile belediyeye ait araçların kasko sigorta bedellerinin belediye bütçesinden ödenmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Antalya Manavgat Çolaklı Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 5,İlam No : 976, Dosya No : 37118, Tutanak No : 38794, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
1) 976 sayılı ilamın 2. maddesi ile ikramiye ödemelerinde Belediye Kanunu’nun 49. maddesinde belirlenen sınırların aşılması nedeniyle 4.788,18 TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
2) 976 sayılı ilamın 3. maddesi ile Çolaklı Belediyesinde çalışan işçi personele yapılan ilave tediye ödemelerinden işçi ve işveren SGK primi ve işsizlik sigortası primi kesilmemesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: …TL’nin tahsil edildiği bildirilmekte ise de, hüküm tarihinden sonra yapılan bu tahsilat ilam hükmünün infazı mahiyetinde olduğundan Kurulumuzca YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA; geriye kalan … TL’nin ise tahsil edildiği bildirilmekte ise de hüküm tarihinden önce yapılmış olan söz konusu tahsilat temyiz konusu olmayıp Yargılamanın İadesi ile ilgili bulunduğundan bu hususta Kurulumuzca Yapılacak İşlem Olmadığına ve gereğinin ifasını teminen dosyanın ilgili DAİREYE TEVDİİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
Dairesi : 8,İlam No : 447, Dosya No : 36215, Tutanak No : 38803, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
447 sayılı ilamın 4. maddesi ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Genel Müdürlüğünde çalışan memurlara, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa aykırı olarak, bu Kanun ile sağlanan haklar dışında, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca da ödeme yapılması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE,
Dilekçilerden … ilama itiraz etmekte ise de; belirtilen madde hükümlerine göre, temyiz talebine yönelik dilekçe, imza ile tamamlandığından imzasız olarak yapılan temyiz başvurusu hakkında Kurulumuzca Yapılacak İşlem Olmadığına,karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : İzmir Bayındır Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 3,İlam No : 501,Dosya No : 36164,Tutanak No : 38810, Tutanak Tarihi : 08.04.2014
501 sayılı ilamın 1. maddesi ile Belediyede görevli memur personele 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu uyarınca yemek yardımı yapılması amacıyla hazır yemek hizmeti satın alınması, ancak bedelinin 1/3’ünün memurlardan alınması gerekirken tamamının bütçeden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Maliye Bakanlığınca memurlardan alınacak katkı paylarına ilişkin yayımlanan tutarların, Yönetmeliğe göre alınması gereken tutarlar olduğunun kabulü ile tazmin miktarının bu tutara göre hesap edilmesi için verilen tazmin hükmünün bozularak DAİRESİNE TEVDİİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Erzurum İl Özel İdaresi Muhasebe Birimi
Dairesi : 8,İlam No : 1168, Dosya No : 37342, Tutanak No : 38704,Tutanak Tarihi : 01.04.2014
1- 1168 sayılı ilamın 1. maddesindeki tazmin hükmüne itiraz olunmakta ise de söz konusu tazmin hükmü ilamda isimleri yazılı Gerçekleştirme Görevlisi ve Harcama Yetkililerine yöneltilmiş olup dilekçinin bu tazmin hükmündeki durumu mezkur tediyenin ahizi olmaktan ibaret bulunmaktadır.Sayıştay Dairelerince verilen kararlara karşı Temyiz Kurulu nezdinde temyize yetkili olanlar 832 sayılı Kanunun 68.maddesinin (c) fıkrasının atıfta bulunduğu 63.maddesinde belirtilen daire ve makamlar ile kendilerine tazmin hükmedilmiş olan memurlardan ibaret olup bunlar arasında tazmine esas olan parayı almış olanlar sayılmamış bulunduğundan ahiz durumunda bulunan dilekçinin vaki itirazı üzerine Kurulumuzca YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA; karar verilmiştir.
2- 1168 sayılı ilamın 2. maddelerindeki tazmin hükmüne itiraz olunmakta ise de söz konusu tazmin hükmü ilamda isimleri yazılı Gerçekleştirme Görevlileri ve Harcama Yetkilisine yöneltilmiş olup dilekçinin bu tazmin hükmünde sorumluluğa iştiraki bulunmamaktadır.Sayıştay Dairelerince verilen kararlara karşı Temyiz Kurulu nezdinde temyize yetkili olanlar 832 sayılı Kanunun 68.maddesinin (c) fıkrasının atıfta bulunduğu 63.maddesinde belirtilen daire ve makamlar ile kendilerine tazmin hükmedilmiş olan memurlardan ibaret olup bunlar arasında yer almayan dilekçinin işbu maddelerle ilgili itirazı üzerine Kurulumuzca YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA; karar verilmiştir.
3- 1168 sayılı ilamın 4. maddesiyle; 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’na göre Vali ve Vali Yardımcılarına ödenen ödeneklerden Gelir Vergisi Kesintisi yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 4. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
4- 1168 sayılı ilamın 5. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 5. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
5- 1168 sayılı ilamın 6. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 6. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
6- 1168 sayılı ilamın 7. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 7. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
7- 1168 sayılı ilamın 8. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 8. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
8- 1168 sayılı ilamın 9. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 9. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
9- 1168 sayılı ilamın 10. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 10. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
10- 1168 sayılı ilamın 11. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 11. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
11- 1168 sayılı ilamın 12. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 12. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
12- 1168 sayılı ilamın 13. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 13. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
13- 1168 sayılı ilamın 14. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 14. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
14- 1168 sayılı ilamın 15. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 15. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
15- 1168 sayılı ilamın 16. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 16. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
16- 1168 sayılı ilamın 17. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 17. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
17- 1168 sayılı ilamın 18. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 18. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
18- 1168 sayılı ilamın 19. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 19. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
19- 1168 sayılı ilamın 20. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 20. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
20- 1168 sayılı ilamın 21. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 21. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Burdur İl Özel İdaresi Muhasebe Birimi
Dairesi : 6,İlam No : 1073,Dosya No : 37122, Tutanak No : 38707, Tutanak Tarihi : 01.04.2014
1073 sayılı ilamın 1. maddesiyle; Burdur İl Özel İdaresi Genel Sekreteri ’e, alması gereken özel hizmet tazminatının yanısıra sadece Maliye Bakanlığı personeline ödenmesi gereken ek ödemenin de verilmesi ve ayrıca makam tazminatının 3000 gösterge rakamı yerine 9000 gösterge rakamı üzerinden ödenmesi sonucu kamu zararına sebebiyet verildiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1073 sayılı ilamın 1. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Erzurum İl Özel İdaresi Muhasebe Birimi
Dairesi : 8,İlam No : 1168, Dosya No : 37403, Tutanak No : 38703, Tutanak Tarihi : 01.04.2014
1- 1168 sayılı ilamın 1. maddesiyle; Erzurum İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği’nde görevli Genel Sekreter ’a özel hizmet tazminatının fazla ödendiği, Daire Başkanına ve Genel Sekreter Yardımcısı ’ya ise herhangi bir mevzuat hükmü olmamasına rağmen Makam ve Görev Tazminatı ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 1. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
2- 1168 sayılı ilamın 2. maddesiyle; Genel Sekreter Yardımcısı , Daire Başkanları , , ve ile Hukuk Müşaviri ’e mevzuata aykırı makam ve görev tazminatı ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 2. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Kırıkkale İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği
Dairesi :1,İlam No: 1091, Dosya No : 37796, Tutanak No : 38712,Tutanak Tarihi : 01.04.2014
1091 sayılı ilamın 3. maddesiyle; İl Özel İdaresine ait araçların trafik cezası, trafik cezası faizi ile araç muayene bedeline ilişkin gecikme cezalarının, bütçeden ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin kabulü ile 1091 sayılı ilamın 3. maddesiyle verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Samsun İlkadım Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 1,İlam No : 1249, Dosya No : 38162, Tutanak No : 38728, Tutanak Tarihi : 01.04.2014
1249 sayılı ilamın 1. maddesiyle; bazı düğün törenlerinde hediye olarak verilen çeyrek altın bedellerinin belediye bütçesinden ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin kabulü ile 1249 sayılı ilamın 1. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Samsun İlkadım Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 1,İlam No : 1249, Dosya No : 38077,Tutanak No : 38733, Tutanak Tarihi : 01.04.2014
1249 sayılı ilamın 2. maddesiyle; belediye başkanının şahsi nitelikli tanıtımına ilişkin gazete ilan bedelinin belediye faaliyetlerinin tanıtılması adı altında belediye bütçesinden ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Dilekçi talebinin kabulü ile 1249 sayılı ilamın 2. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Adana Yüreğir Belediyesi Muhasebe Birimi
Dairesi : 6,İlam No : 1283,Dosya No : 38135,Tutanak No : 38750,Tutanak Tarihi : 01.04.2014
1283 sayılı ilamın 1. maddesiyle; . Tük. Mal. San. Tic. Ltd. Şirketi yükleniminde bulunan “Beton Oturma Grubu İmalat Montaj İşlerinde Eleman ve Araç Çalıştırılması İşi”ne ait hakediş ödemelerinde, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primlerinden işveren hissesinin beş puanlık kısmı Hazine tarafından karşılanmasına rağmen, fiyat farkı hesabında bu kesintinin hesap edilmeyerek ödeme yapılması sonucunda kamu zararına sebep olunduğu gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
SONUÇ: Tazmin hükmünün DÜZELTİLEREK TASDİKİNE, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Türk Standartları Enstitüsü Muhasebe Birimi
Dairesi : 8,İlam No : 271, Dosya No : 35675, Tutanak No : 38619, Tutanak Tarihi : 18.03.2014
271 sayılı İlam’ın 1 inci maddesi ile, Türk Standartları Enstitüsüne ait binalarının sigorta bedellerinin bütçeden ödenmesi nedeniyle 80.170,00-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi iddialarının kabulü ile 271 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Kocaeli TÜBİTAK Türkiye Sanayi Sevk ve İdaresi Enstitüsü Saymanlığı
Dairesi : 4,İlam No : 755, Dosya No : 32720,Tutanak No : 38637,Tutanak Tarihi : 18.03.2014
1-) 755 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile, …’in memuriyet mahalli içinde geçici olarak görevlendirmesine rağmen ilgiliye memuriyet mahalli (Gebze) ile başka şehirde (İstanbul) bulunan ikametgahı arasındaki yol giderlerinin ödenmesi nedeniyle 245,00.-TL’ye tazmin hükmedilmiş; 27.12.2011 tarih ve 34117 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. maddesi ile söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltme talebinin kabulüyle 34117 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. maddesinin Düzeltilmesine ve 755 sayılı İlamın 1. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
2-)755 sayılı İlam’ın 2. maddesi ile, TÜBİTAK TÜSSİDE personelinin 6245 sayılı Kanun’un 6. maddesine aykırı olarak şehirlerarası ulaşımda mutat vasıtalar yerine taksi kullanması ve …’in memuriyet mahalli içinde geçici olarak görevlendirmesine rağmen ilgiliye memuriyet mahalli (Gebze) ile başka şehirde (İstanbul) bulunan ikametgahı arasındaki yol giderlerinin ödenmesi nedenleriyle 255,00.-TL’ye tazmin hükmedilmiş; 27.12.2011 tarih ve 34117 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. maddesi ile söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltme talebinin kabulüyle 34117 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. maddesinin Düzeltilmesine ve 755 sayılı İlamın 2. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
3-) 755 sayılı İlam’ın 3. maddesi ile, geçici görevli olarak başka illere gönderilen kişilere yatacak yer parası olarak harcırahlarını aşan miktarlarda ödeme yapılması nedeniyle 960,00-TL’ye tazmin hükmedilmiş; 27.12.2011 tarih ve 34117 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 3. maddesi ile söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltme talebinin kabulüyle 34117 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 3. maddesinin Düzeltilmesine ve 755 sayılı İlamın 3. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
4-) 755 sayılı İlam’ın 4. maddesi ile, geçici görevli olarak başka illere gönderilen kişilere yatacak yer parası olarak harcırahlarını aşan miktarlarda ödeme yapılması nedeniyle 19.541,00.-TL’ye tazmin hükmedilmiş; 27.12.2011 tarih ve 34117 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 4. maddesi ile söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltme talebinin kabulüyle 34117 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 4. maddesinin Düzeltilmesine ve 755 sayılı İlamın 4. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü
Dairesi : 8,İlam No : 881, Dosya No : 33550, Tutanak No : 38649, Tutanak Tarihi : 18.03.2014
881 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile, Amasya Müzesi 2001 Yılı Onarım İşi’ne ait 12.02.2006 Tarihli Kesin Hakedişte 2001/2862 Sayılı Kararname Eki “Kamu Sektörüne Dahil İdarelerin İhalesi Yapılmış ve Yapılacak İşlerinde İhale Usul ve Şekillerine Göre Fiyat Farkı Hesabında Uygulayacakları Esaslarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Esaslar”ın öngördüğü fiyat farkının yanlış hesaplanması yanında ayrıca kereste, çimento, cam ve akaryakıt için fiyat farkı ödenmesi nedeniyle 25.300,31 TL’ye tazmin hükmü verilmiş; 16.10.2012 tarih ve 35581 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararı ile de dilekçinin sorumluluk yönündeki itirazının reddedilmesine ve tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltilmesi kapsamında vermiş olduğu dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlar, 16.10.2012 tarih ve 35581 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararında dikkate alındığından dilekçinin sorumluluk yönündeki itirazının reddedilmesine ve 881 sayılı İlamın 1. maddesindeki tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 16.10.2012 tarih ve 35581 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürlüğü
Dairesi : 6,İlam No : 1628,Dosya No : 37189,Tutanak No : 38558,Tutanak Tarihi : 11.03.2014
1) 1628 sayılı ilamın 1’inci maddesinde, denetçilere ödenen aylıklara taban aylık ve yan ödeme tutarının eklenerek hesaplandığı gerekçesiyle toplam 16.200,48 TL.’ye tazmin hükmünün, 05.02.2013 tarih ve 36247 Tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. Maddesi ile tasdikine karar verilmişti.
SONUÇ:Dilekçilerin iddia etmiş olduğu hususların 05.02.2013 tarih ve 36247 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararında karşılanmış olduğu ve ayrıca 832 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde belirtilen karar düzeltilmesini gerektiren yeni bir husus ileri sürülmediği gerekçesiyle, KARAR DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, karar verilmiştir.
2) 1628 sayılı ilamın 2’nci maddesinde; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında görev yapmakta olan kurum personeline ödenen ikramiyenin hesabına taban ve kıdem aylıklarının dahil edildiği gerekçesiyle toplam 1.358.205,82 TL.’ye tazmin hükmünün, 05.02.2013 tarih ve 36247 Tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. Maddesi ile tasdikine karar verilmişti.
SONUÇ:Dilekçilerin iddia etmiş olduğu hususların 05.02.2013 tarih ve 36247 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararında karşılanmış olduğu ve ayrıca 832 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde belirtilen karar düzeltilmesini gerektiren yeni bir husus ileri sürülmediği gerekçesiyle, KARAR DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, karar verilmiştir.
3) 1628 sayılı ilamın 4’üncü maddesinde, ASKİ Spor Kulübü Derneğine, spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere ASKİ Genel Müdürlüğü bütçesinden nakdi yardımda bulunulması nedeniyle kamu zararına sebebiyet verildiği gerekçesiyle toplam 1.752.000,00 TL.’ye tazmin hükmünün 05.02.2013 tarih ve 36247 Tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 4. Maddesi ile tasdikine karar verilmişti.
SONUÇ:Dilekçilerin iddia etmiş olduğu hususların 05.02.2013 tarih ve 36247 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararında karşılanmış olduğu ve ayrıca 832 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde belirtilen karar düzeltilmesini gerektiren yeni bir husus ileri sürülmediği gerekçesiyle, KARAR DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, karar verilmiştir.
Saymanlık Adı : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Muhasebe Müdürlüğü
Dairesi : 3,İlam No : 917, Dosya No : 34708, Tutanak No : 38198, Tutanak Tarihi : 07.01.2014
Dosyada mevcut belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşüldü:917 s.ilamın 1(b) bendi ile, demirbaş eşya niteliği taşımasına ve piyasadan temini mümkün olmasına rağmen % 25 müteahhit karı eklenerek yeni birim fiyat oluşturulması ve bedelinin müteahhide ödenmesi nedeniyle 86.288,30 TL.ye tazmin hükmü verilmiştir.Dilekçi dilekçesinde özetle; 2886 Sayılı Devlet ihale Kanunu’nun 9. maddesinde Yaklaşık maliyet ve keşif bedeli nasıl belirleneceği tarif edilirken, son fıkrasında, “Yapım işlerinde, bu işler için kanunların verdiği yetkiye dayanılarak ilgili dairelerce tespit edilmiş birim fiyatları varsa, bunlar uygulanır” hükmünün yer aldığını,Bu hükme istinaden Bayındırlık ve iskan Bakanlığının, 209 sayılı KHK. ile değişik 180 sayılı KHK’nin 2. maddesinde kendisine verilen yetkiye dayanarak, kamu inşaatlarında kullanılacak inşaat birim fiyatlarını ve bu fiyatların dayanağı olan birim fiyat analizleri ile birim fiyat tariflerini hazırladığını,Dolayısıyla kamu idarelerinin, 2886 sayılı Kanunun yukarıda zikredilen amir hükmü uyarınca, yapacakları inşaat ihaleleri ile ilgili muhammen bedelin (inşaat keşfinin) tespitinde esas olarak bu resmi birim fiyatlardan yararlanmak zorunda olduklarını,Bunun dışında DSİ, TCK, DLH, iller Bankası, Köy Hizmetleri, Milli Savunma Bakanlığı gibi kurumların da, kendi özel yasalarındaki hükümlere dayanarak, kendi görev alanları ile ilgili inşaat işlerine münhasır birim fiyatlarını hazırlayıp yayımladıklarını,Bayındırlık işleri Genel Şartnamesi (B.İ.G.Ş.)’ nin 20. maddesinde, yeni birim fiyat tespitinin nasıl yapılacağının açıklandığını,Buna göre:”Keşif özetinde veya birim fiyat cetvelinde fiyatı gösterilmemiş olup da, yapılması idarece istenen yapım ve hizmet işlerinin yeni birim fiyatları tespit edilirken öncelik sırası ile aşağıdaki analizler kullanılır;
a) Sözleşme ve eklerindeki (birim fiyat cetvellerindeki) birim fiyatların tespitinde kullanılan analizler veya varsa o işe ait teklif analizler;
b) Sözleşme birim fiyatlarının tespitinde kullanılan analizlerle veya varsa o işlere ait teklif analizlerle kıyaslanarak bulunacak analizler;
c) Diğer idarelere ait benzer analizler
d) Birim fiyatı tespit edilecek iş kalemleri için o işin yapımı sırasında tutulacak puantajla tespit edilecek malzeme miktarları ile işçi ve makinelerin çalışma saatleri esas alınarak bulunacak analizler;Yeni birim fiyatların tespitinde, yukarıdaki analizlere, öncelik sırası ile aşağıdaki rayiçler uygulanır:
1- Bayındırlık, ve iskan Bakanlığı’nca tespit edilip yayımlanan rayiçler veya varsa o işe ait teklif rayiçler;
2- Diğer idarelerce tespit edilmiş rayiçler;
3- idarece kabul edilmek şartıyla, Ticaret ve I veya Sanayi Odasınca onaylanmış memleket rayiçleri;
Bu usullerden hiç biriyle yeni birim fiyat tespiti mümkün olamıyorsa, o iş kalemine ait, Ticaret ve/veya Sanayi Odasınca onaylanmış fatura bedelleri esas alınarak yeni birim fiyat tespit edilebilir.”denildiğini,Bayındırlık ve iskan Bakanlığınca yayınlanmış olan birim fiyat Kitabında yer alan kalemlerde; malzeme bedeli + montaj bedeli + % 25 müteahhit karı ve genel giderlerin dahil KDV.nin hariç olduğunu,Yine Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yayınlanmış olan birim fiyat tarifleri kitabında yer alan 840.100 Hoparlörler imalatları, 840.200 Sahne Işık Sistemleri, 842.100 Kanal Seçiciler ve Mikrofonlar, 843.100 Telsiz Mikrofonlar, 844.100 Amplifikatörler 844.200 DVD/VCD/CD/MP3 Okuyucuları ve benzeri imalat çeşitlerinin (Bakınız Bayındırlık Birimi Fiyat Kitabı Poz No: 844.100-845.100) Seslendirme imalatları) her geçen yıl talep arttıkça Bayındırlık Birim Fiyat kitabına girdiğini, (Ancak Bu imalatların yapıldığı yıl itibariyle Bayındırlık Birim Fiyat Kitabında bulunmadığını, Daha sonraki yıllarda bu tür imalatların Bayındırlık Birim Fiyat Kitabına girdiğini) İdarece Antalya / Alanya Stadyumu için düzenlenen hakedişte aynı tür imalatlar (Daha büyük güçteki ve özellik arzeden imalatlar talep arttıkça birim fiyat kitabına dahil edildiğini) birim fiyat kitabında olmadığı için; idarece kabul edilmek şartıyla, Ticaret ve/veya Sanayi Odasınca onaylanmış memleket rayiçlerinin kullanıldığını, Bu tür imalatların bir yerden satın alınıp yerine konulunca işlevini yapacak demirbaş bir imalat olmadığını, Bayındırlık birim fiyat kitabında yer aldıklarına göre Demirbaş Malzeme olarak algılanmamaları gerektiğini,
1 Haziran 1939 yürürlüğe giren Ayniyat yönetmeliğinde Demirbaş eşyanın tarifinin
“Madde 60 – Demirbaş eşya ve döşeme, belli bir süreye bağlı olmaksızın uzun zaman korunan ve kullanılan eşya olup çeşitleri bağlı (I) numaralı çizelgede gösterilmiştir.
(I) NUMARALI ÇİZELGE
Demirbaş eşya ve döşeme belli bir süreye tabi olmaksızın uzun zaman korunup kullanılan eşya olup bunların başlıcalarının çeşitleri aşağıda gösterilmiştir. Bu cetvele katılmayan ve yapılan tarifin dışında kalıp durumlarından dolayı demirbaş sayılamayan eşya ve benzerleri tüketim maddelerinden olduklarından ötürü bunlar, tüketime ait eşya ve gereçler muhasebesine tabidirler.
Yukarıdaki tarife uymakla beraber aşağıdaki çizelgeye yazılmamış bulunan kalorifer, telgraf, telefon, elektrik, su, havagazı tesisatı ve zil tertibatı, avizeler, zil aletleri, lavabolar, banyo ve duş tertibatları, özetle diğer taşınmaz tesisat da demirbaş eşya ve döşeme kısmına dahil değildir.
ÇİZELGE (I)
1- Bayraklar,
2- Dairelerde, bürolarda kullanılan bütün taşınabilir eşya (Duvar takvimi hariçtir.)
3- Hastane, revir, eczane, laboratuvar, okul, fabrika, atölye, matbaa, cilt evi ve diğer kurumlarda kullanılan taşınabilir bütün süresiz eşya (laboratuarlarda kullanılan tüpler ve kobaylar ve benzerleri tüketim maddelerindendir.)
4- Mutfak, çamaşırhane, yemekhane, yatakhanelerde kullanılan bütün süresiz eşya, çay ve kahve takımları,
5- Bütün ölçüler,
6- Her cins müzik aletleri (radyolar, gramofonlar, plakları dahil),
7- Bütün taşıma ve çekme araçları ve eyer, semer ve koşum takımları ve yedekleri ve bunlara ait eşyalar,
8-Fotoğraf ve sinema makineleri ve aletleri ve bunların diğer malzemeleri kiralanmak suretiyle alınanlar hariç olmak üzere, sinema filmleri (Fotoğraf malzemesinden kağıt, cam, filim ve ilaçları ise tüketim maddelerindendir).
9- inşaat, onarım ve kazı aletleri
10- Atölyesi olmayan yerlerdeki marangozluk, dülgerlik, demircilik, saraçlık ve benzeri sanat aletleri,
11- Yangın söndürme alet ve araçları,
12- Hara, çiftlik ve diğer tarım kurumlarında kullanılan bütün alet, eşya ve makine ve nalbant aletleri ve diğer araçlar,
13- Bütün mühendislik ve mimarlık alet ve araçları,
14- Her cins çadırlar ve araçları,
15- Telefon aletleri,
16- Bütün mürekkepli kalemler,
17- Burslu, yatılı ve fakir öğrencilere okullar tarafından verilen ders kitapların- dan başka bütün kitaplar, haritalar, tablolar, levhalar, vantilatörler, portatif lambalar, yazı ve hesap makineleri,
18- Halı, seccade, yol keçe ve halıları,
19- Damızlık ve hizmet hayvanları, serum kurumlarında kullanılan hayvanlar.”şeklinde sayıldığını,Dolayısıyla demirbaş listesinde adı geçmeyen satın alındığında tek başına bir anlam ifade etmeyen (Stadyumda tek başına çalıştırılamayan) bir işçilik ve emek sonucu diğer imalatlarla birlikte çalışabilen bir yapım işinin demirbaş malzeme olarak ifade edilemeyeceğini, imalatların stadyum sistemine kurulması devreye alınması birbirleriyle irtibatlandırılması bağlantı panellerinin konulması gerektiğini,Bu tür imalatların uygulanabilmesi için Mühendislik, işçilik, nakliye ve kurulum (devreye alma) gibi hizmetlere ihtiyaç duyulduğunu,Yukarıda çizelge (I) de listelenen hiçbir gruba bu imalatların dahil edilemeyeceğini, Bir Büro veya ofise konulan Tv, Masa , Sandalye ve Port Manto gibi düşünülemeyeceğini, Bu tür imalatların piyasadan kolayca temin edilmediğini,Ancak günümüzde inşaat teknolojisindeki hızlı gelişmelere ayak uydurulamaması ve çoğu inşaat girdisinin henüz ülkemizde üretilmiyor olması vb. nedenlerle, yapılması projede öngörülmüş olan veya mahal listelerinde yer alan bazı imalatların resmi birim fiyat listelerinde yer almaması gibi bazı problemlerin ortaya çıktığını, Bu gibi durumlarda idareler yukarıda bahsedilen yöntemlerle tespit ettikleri özel birim fiyatları keşif özetlerine koymakta ve uygulamakta olduklarını belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını istemiştir.
Savcılık; Daire kararının onanması yönünde görüş bildirmiştir.İlamın 1(b) maddesi ile, demirbaş eşya niteliği taşımasına ve piyasadan temini mümkün olmasına rağmen % 25 müteahhit karı eklenerek yeni birim fiyat oluşturulduğu ve bedelinin müteahhide ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.
Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 20. maddesinde;
“Keşif özetinde veya birim fiyat cetvelinde fiyatı gösterilmemiş olup da, yapılması idarece istenen yapım ve hizmet işlerinin yeni birim fiyatları tespit edilirken öncelik sırası ile aşağıdaki analizler kullanılır;
a) Sözleşme ve eklerindeki (birim fiyat cetvellerindeki) birim fiyatların tespitinde kullanılan analizler veya varsa o işe ait teklif analizler;
b) Sözleşme birim fiyatlarının tespitinde kullanılan analizlerle veya varsa o işlere ait teklif analizlerle kıyaslanarak bulunacak analizler;
c) Diğer idarelere ait benzer analizler
d) Birim fiyatı tespit edilecek iş kalemleri için o işin yapımı sırasında tutulacak puantajla tespit edilecek malzeme miktarları ile işçi ve makinelerin çalışma saatleri esas alınarak bulunacak analizler;
Yeni birim fiyatların tespitinde, yukarıdaki analizlere, öncelik sırası ile aşağıdaki rayiçler uygulanır:
1- Bayındırlık, ve iskan Bakanlığı’nca tespit edilip yayımlanan rayiçler veya varsa o işe ait teklif rayiçler;
2- Diğer idarelerce tespit edilmiş rayiçler;
3- idarece kabul edilmek şartıyla, Ticaret ve I veya Sanayi Odasınca onaylanmış memleket rayiçleri;
Bu usullerden hiç biriyle yeni birim fiyat tespiti mümkün olamıyorsa, o iş kalemine ait, Ticaret ve/veya Sanayi Odasınca onaylanmış fatura bedelleri esas alınarak yeni birim fiyat tespit edilebilir.”hükmüne yer verilmiştir.2886 sayılı Kanunun 4.maddesinde, yapım, her türlü inşaat, ihzaraat,imalat, sondaj, tesisat, onarım, yıkma değiştirme, iyileştirme, yenileştirme ve montaj işleri olarak tarif edilmiş, alım ise, taşınır ve taşınmaz mallar ile her türlü ihtiyaç maddeleri, hizmet ve hakların alımı olarak tarif edilmiştir.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinde de;“Hizmet: Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, meslekî eğitim, fotoğraf, film, fikrî ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri, Yapım: Bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havalimanı, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslahı, taşkın koruma ve dekapaj gibi her türlü inşaat işleri ve bu işlerle ilgili tesisat, imalat, ihzarat, nakliye, tamamlama, büyük onarım, restorasyon, çevre düzenlemesi, sondaj, yıkma, güçlendirme ve montaj işleri ile benzeri yapım işlerini,…….ifade eder” denilerek yapım ve hizmete ilişkin geniş bir tanımlama yapılmıştır. İlama konu işte, zayıf akım tesisatı kapsamında yaptırılan seslendirme sisteminde kullanılacak malzemeler için 3 ayrı firmadan teklif alındığı ve firmalar tarafından düzenlenen proforma faturalara göre malzemelerin en uygun teklifi veren Baran Elektrik firmasından alınarak müteahhit Mekikler-Yimtaş ortaklığına yaptırılmasına karar verildiği, Sözleşme eki ilk keşifte bulunmayıp da idarece sonradan yapılmasına gerek duyulan zayıf akım tesisatı kapsamındaki seslendirme sistemi imalatlarının bir yerden satın alınıp yerine konulunca işlevini yapacak demirbaş bir imalat olmadığı, yapım işi niteliği taşıdığı anlaşıldığından 917 sayılı ilamın 1(b)bendi ile 86.288,30 TL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA,Karar verildiği 07.01.2014 tarih ve 38198 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Sayıştay Temyiz Kurul Kararı,K: 36575,T:19.02.2013
ÖZET : Belediyede çalışan memur çocukları için doğrudan temin yoluyla çocukevi ve kreş hizmetleri satın alınması ve bedelinin bütçeden ödenmesi mümkün değildir.
KARAR : 703 sayılı ilamın 11. maddesiyle, Belediyede çalışan memur çocukları için doğrudan temin yoluyla … Ltd. Ştinden mevzuata aykırı olarak çocukevi ve kreş hizmetleri satın alınması ve bedelinin bütçeden ödenmesi sonucu yersiz ödeme yapıldığı gerekçesiyle … TL’ye tazmin kararı verilmiştir. İlamın tazmin hükmüne karşı sorumlular gönderdikleri ortak dilekçede, 657 sayılı Kanunun 2 ve 146. maddelerinde hizmetle ilgili ödemelerin sayıldığını, alınan kreş hizmetinin aylık, ücret gibi menfaat sağlayıcı yönü bulunmadığını, söz konusu hizmetin memurun yaptığı görev ve hizmet karşılığı olmadığını, 5393 sayılı Kanun uyarınca ihtiyaç sahibi çocuklara yapılacak eğitim yardımları kapsamında olduğunu, velilerin dar gelirli vatandaşlar olduğunu, Kamu Kuruluşlarınca Açılacak Çocuk Bakım Evleri Hakkında Yönetmelik uyarınca … da Belediyeye ait Çocuk Bakım Evinin açılabilmesi için …TL Bütçeye yük getireceğini buna karşın velilerden alınacak ..TL ücretle ancak .TL toplanacağını bunun Belediye aleyhine olacağını, dolayısıyla hizmet alımı yoluyla işin yapılmasının daha uygun olduğunu ileri sürerek 703 sayılı ilamın 11. maddesiyle verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmektedirler. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda memuriyet statüsü kadroya dayandırılmış ve memurun mali haklarıyla ilgili hususlar da bu çerçevede düzenlenmiştir. Bu Kanun’un 2. maddesinde, devlet memurlarının hizmet şartlan, nitelikleri atanma ve yetiştirilmeleri, ilerleme ve yükselmeleri ödev, hak, yükümlülük ve sorumlulukları, aylıkları ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin bu Kanun’la düzenleneceği ifade edildiğinden, belediyelerde çalışan memurların her türlü mali ve sosyal haklarının da diğer Devlet memurlarında olduğu gibi, bu Kanun kapsamında mütalaa edilmesi gerekmektedir. Nitekim, aynı Kanun’un mali hükümlerin kapsamını belirleyen 146. maddesinde de 1. maddenin birinci fıkrası kapsamına giren memurların aylık, ücret, ödenek, hizmetle ilgili her çeşit ödeme ve bunların şekil ve şartlan bakımından bu Kanundaki hükümlere tabi oldukları ve bunlara bu kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceği, hiçbir yarar sağlanamayacağı hükmü yer almıştır. Buna göre, memurlarla ilgili temel düzenlemeler 657 sayılı Kanun’da yer aldığından ve belediyelerde çalışan memurlar da bu Kanun kapsamında bulunduğundan söz konusu memurlarla ilgili olarak, anılan Kanun’la öngörülen düzenlemelerin dışına çıkılması ve mevzuatta öngörülmeyen yollarla herhangi bir hak ve menfaat sağlanması mümkün bulunmamaktadır. 5393 sayılı Kanun’un 14. maddesinin a bendiyle mahalli ortak nitelikteki sosyal hizmet ve yardımların Belediyelerinin asli görev ve sorumluluğunda olduğu hüküm altına alınmış olup bu çerçevede sosyal hizmet ve yardımlar yapmak belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmaktadır. Aynı Kanun’un 60. maddesinin ( i ) bendinde; “Dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar.” belediyesinin giderleri olarak kabul edilmiştir. Buna göre, belediyelerin sınırları içerisinde yaşayan fakir, muhtaç ve dar gelirli kişi ve ailelere sosyal hizmet ve yardım yapması Belediyenin asli ve süreklilik arz eden görevlerindendir. Ancak Kanunda Belediye memur personeli çocuklarının çocuk bakım ve kreş hizmetlerinin piyasadan alınmak suretiyle bedelinin belediye bütçesinden ödenmesi yönünde hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki, personel çocuklarını belediye sınırları içinde yaşayan fakir, muhtaç ve dar gelirli kişi ve aileler kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Bahse konu hizmet bütün belde halkına yönelik değil sadece Belediye memur personeli çocukları için düzenlenmiştir. Dolayısıyla mahalli ve müşterek özellikte bir sosyal hizmet olarak kabulü mümkün olamamaktadır. Yoksul ve muhtaç kimseler için ayrılan belediye kaynaklarının belediye personelini bu kapsamda değerlendirerek harcanması da mevzuata aykırıdır. Zira … Belediyesi Muhtaçlara Yardım Sandığı Yönetmeliğinde muhtaçların nasıl tespit edileceği açık hüküm altına alınmıştır. Bu yönde bir tespit de yapılmamıştır. Öte yandan, Belediye personeli çocukları için doğrudan temin yoluyla alınan çocuk bakım ve kreş hizmetleri 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu’nun 22. maddesinde kapsamında Belediye “ihtiyacı” olarak tanımlamak da olanaklı değildir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, dilekçi iddialarının reddi ile 703 sayılı ilamın 11. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE; karar verildi.
Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı,K:35985,T: 25.12.2012
ÖZET : Belediye çalışmalarının tanıtımı amacıyla mahalli bir yayın kuruluşunda çeşitli programlara katılınması ve haber bültenlerinde belediye icraatlarına yer verilmesi sonucunda meydana gelen kamu giderinin, mahallî müşterek nitelikte ve belediyeye ait bir vazifenin ifası maksadıyla değerlendirilmesi mümkün değildir.
KARAR : 687 sayılı ilamın 4 üncü maddesiyle, … Belediyesi çalışmalarının tanıtımı amacıyla mahalli bir yayın kuruluşunda yayınlanan haber ve programlar karşılığında ödenen …. TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi … tarihli dilekçesinde özetle: İlamın 4 üncü maddesine ilişkin olarak; İlamda konu edilen ve kamu zararına gerekçe olarak gösterilen 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 13. ve 14. maddeleri dikkatlice incelendiğinde; Anayasa’mızın 127. maddesine göre mahalli idarelerin görev ve yetki alanı mahallin müşterek ihtiyaçları olduğunu, Anayasa’nın anılan maddesi ile Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartının “Özerk Yerel Yönetimler” kapsamı başlıklı 4. maddesinde öngörülen ilkelere ve çağdaş mahalli idare vizyonuna uygun olarak Belediyelerin görev ve sorumluluklarının yeniden düzenlendiğini, anılan maddede Belediyelerin görev ve yetkileri tek tek sayılmak yerine hizmet alanlarının sayıldığını ve kanunlarla açıkça başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki her türlü görev ve hizmetin Belediyelerce yapılması esasının benimsendiğini, 5393 sayılı Kanun’un 13. maddesinde hemşehri hukukundan bahsetmekte olduğunu, madde hükmüyle sağlanan hak ve imkanlar madde metninde görüldüğü gibi belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme zorunluluğunun getirilmiş olmasıdır. …İli merkez nüfusu … olup, … Bölgesinin büyük bir ili olması, turizm potansiyelinin yüksek olması, dışarıdan önemli oranda yatırımcının gelebilmesi ve cazibe merkezi olabilmesi adına … Belediyesi’nce yapılmış olan yatırımların, her türlü faaliyetlerin tanıtılması kadar normal bir durum olduğunu, ayrıca yayıncı kuruluş ile yapılan sözleşmede işin konusu “… Belediyesinin çalışmalarını halka tanıtacak ve duyuracaktır” şeklinde tanımlandıktan sonra “Basın toplantısı, konser ve toplantıların canlı ve banttan yayını, 15 günde bir kere Belediye Başkanı ya da görevlendireceği kişilerce Belediye çalışmalarının anlatılacağı yayınlar ayda bir kez yapılacak ” İcraatın İçinden” Programı duyurularının alt yazı şeklinde duyurulması” gibi bir sözleşme içeriğinin belirlendiğini, 5393 sayılı Kanun’un 14. maddesinde de Belediyelerin görevleri sayılırken kent ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi ifadesinin yer aldığını, belediyeye kent ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi görevini veren bu ifadenin belediyelere ekonomi ve ticari gelişme ile ilgili sorumluluk yükleyen bir yaklaşım olduğunu, yatırımcıların yatırım yapacakları alternatif yerler arasında tercihte bulunurken sadece arazi ve ulaşım maliyetlerine bakmadığını, bunların yanı sıra o kentlerdeki, bölgelerdeki sosyal, kültürel gelişmişlik düzeylerine bakmakta olduğunu, günümüzde bir kent veya bölgeye yatırım çekebilmenin yolunun yapılan yatırımların iyi tanıtılması, sosyo-kültürel gelişim seviyesinin yükseltilmesi ve diğer yandan kent ekonomi ve ticaretin geliştirilmesine duyarlı idari yapıların varlığı ve bunların iletişim araçlarıyla iyi anlatılması ve tanıtılması ile mümkün olduğunu, Bundan dolayıdır ki, ilin ekonomik, sosyal ve kültürel tarihi yapısı ile belediyenin hizmet birimlerince gerçekleştirilen icraatların halka duyurulması, Örnek; Bilgi İşlem Müdürlüğünün halkın hizmetine sunacağı “Kioks’ların nasıl kullanılacağı konusunda uygulamalı olarak tv ekranından halka tanıtılması gibi bu ve benzeri konularda diğer Müdürlüklerinin de yapmış olduğu icraatların duyurulmasında …’nın tek yerel televizyonu olması başka da bir televizyon kuruluşunun olmaması nedeniyle … adlı Özel TV yayıncı kuruluşu ile Belediye arasında yapılan sözleşme kapsamında program hazırlatılması dolayısıyla Belediye Bütçesinden yapılacak “Temsil Ağırlama Giderleri Yönergesinin diğer tören giderleri başlıklı l0. maddesinde yer alan “Belde için gerekli veya gerekli sayılan etkinlikler için yapılacak harcamalar” hususun bu doğrultuda değerlendirilmesinin mümkün olduğu gibi Analitik Bütçe sınıflandırılmasına ilişkin rehberin tanıtma giderleri ayrıntı kodunun ( b ) ve ( d ) fıkrasında yer alan Belediye faaliyetleri ile tanıtma ve uygulama giderlerinin film dahil her türlü Basım-Yayın araçları ile yapılabilmesine izin verilmiş olması da dikkate alındığında yapılan ödemede mevzuata aykırılık bulunmadığını, Belediyeler tarafından yerine getirilen hizmetlerin tarihi gelişimine bakıldığında mevzuatın zaman zaman yerine getirilen hizmetlerin de gerisinde kaldığının görüldüğünü, buna en güzel örnek daha önceki 1580 sayılı kanunda yer almayan Belediyelerin asli görevlerinin yanında, Devlete ait her derecedeki okul binalarını yapabileceği veya bunların bakım ve onarımları ile her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyacını karşılayabileceği, Sağlık alanında her türlü tesisi açabileceği ve işletebileceği, Özürlü, yaşlı ve düşkünlerin kolayca hizmet almasını kolaylaştıran tedbirler alacağının öngörülmesidir. Bunun yanında 5393 sayılı Belediye Kanunu yeni kamu yönetimi anlayışında Mahalli İdarelerin görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda mahalli hizmetleri zayıflatıcı ve yerinden yönetim ilkesine aykırı düzenleme yapılmaması esası benimsenerek, Belediyelerin özerkliliği esas alınmıştır. Ayrıca, 24/10/2003 tarih ve 25269 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun amacı; Demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak halkın ve kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemekte olduğu, yine aynı kanunun tanımlar başlıklı 3. maddesinin ( d ) bendinde “Kamu kurum ve kuruluşların sahip oldukları kanun kapsamında yazılı, basılı, plan, film teyp ve video kaseti elektronik ortamda kaydedilen her türlü bilgi haber ve veri taşıyıcıları olarak” ifade etmektedir. Bilgi Edinme Hakkı Kanunun 4. maddesinde belirtildiği gibi herkes bilgi edinme hakkına sahiptir. Ayrıca aynı kanunun Bilgi ve Belgeye Erişim 10.maddesinin ( c ) bendinde görüntü kaydı şeklindeki bilgi veya belgelerde bunları izleyebilmesini sağlar şeklinde olduğunu, sorguya konu olan ilamın …. İlinde yaşayan halkın bilgi edinme hakkı kanunu çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinin, Sayıştay sorgusuna konu olan ödemenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun Belediye Giderleri Başlıklı 60. maddesi ( k ) fıkrasında “Temsil Tören Ağırlama ve Tanıtım Giderleri”nin nasıl ve şekilde yapılacağının, Sayıştay 4.Dairesi 31/05/2000 tarih ve 29000 sayılı kararında; Belediye Bütçesinden yapılacak harcamaların “Temsil Ağırlama ve Tören Giderleri Yönergesi”nin Genel Kural başlıklı 3. maddesinde Temsil, Ağırlama ve Tören giderlerinin konu kapsam ve miktarının tayini Belediye Başkanının takdirine tabidir, denilmek suretiyle Belediye bütçesinden yapılacak bu tür harcamalarda Belediye Başkanının takdir yetkisinin esas alındığını, yine konuyla ilgili olarak, Sayıştay 5. Dairesinin 06.02.2001 tarih ve 8745 sayılı kararında; Belediye Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinin, Belediye faaliyetlerinin tanıtımının basım-yayım araçları ile yapılabilmesine izin verilmiş olması da dikkate alındığında, yapılan ödemede mevzuata aykırılık bulunmadığına” dair hüküm tesis edildiğini, Yukarıda ayrıntılı bir şekilde Kanunlar ve Sayıştay kararları ışığında yerel halkı yakından ilgilendiren ve Belediye çalışmalarını anlatmak-tanıtmak amacıyla yapılan ve “Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Usulü Yönetmeliği”nin ekonomik kod yapısında öngörülmüş olan tanıtım giderlerinden yayıncı kuruluş … adlı özel TV’ye yapılan … TL tutarındaki ödemenin mevzuata uygun olduğuna ilişkin ileri sürdüğü gerekçelerden dolayı kişi borcunun kaldırılmasını istemiş, Sayıştay Kanunu’nun 72. maddesi gereğince de uygun görüldüğü takdirde itirazları ile ilgili olarak murafaa talebinin de bulunmakta oluğunu ifade etmiştir. Savcılık daire kararının onanması yönünde görüş bildirmiştir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinin “h” bendinde “kamu gideri”; “Kanunlarına dayanılarak yaptırılan iş, alınan mal ve hizmet bedelleri, sosyal güvenlik katkı paylan, iç ve dış borç faizleri, borçlanma genel giderleri, borçlanma araçlarının iskontolu satışından doğan farklar, ekonomik, mali ve sosyal transferler, verilen bağış ve yardımlar ile diğer giderler” olarak tanımlanmıştır. Belediyelerin “Görev, Yetki ve Sorumlulukları” 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14 ve 15. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükümlerinde, mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla belediyelerce yerine getirilmesi öngörülen görevler ve sorumluluklar ile belediyelerin yetkileri sayılmıştır. 14. maddenin birinci fıkrasında, “mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla” ibaresi bu husustaki sınırı da belirlemiştir. Anılan Kanun’un 60. maddesinde ise, belediye giderlerinin neler olabileceği yine tek tek sayılmak suretiyle hüküm altına alınmıştır. Bu maddede zikredilen belediye giderleri 14 ve 15. maddelerde sayılan görevlerin yerine getirilmesi ve yetkilerin kullanılması ile ilgili giderlerdir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede işin konusu; “Belediye başkanı … ın her hafta pazartesi günü … Programına canlı yayın olarak katılması, 120 dakika boyunca belediye başkanının icraatlarını anlatması; ..ana haber bültenlerinde belediyenin icraatlarının kamuoyunun dikkatini çekmek ve belediye çalışmaları için kamuoyu oluşturmak amacıyla ayrıntısına kadar konu hakkında bilgilendirme; Belediye Encümen ve Meclis toplantılarının canlı yayınlanması; Belediye başkanı ..’ın canlı yayınlara ve telefon bağlantılarına katılmasının sağlanması; Basın Danışmanı … ‘in her Çarşamba … Programına canlı yayın olarak katılması.” olarak açıklanmıştır. Belediye çalışmalarının tanıtımı amacıyla mahalli bir yayın kuruluşunda çeşitli programlara katılmak ve haber bültenlerinde belediye icraatlarına yer verilmesi sonucunda meydana gelen kamu giderinin, hizmet/görev ile gider arasındaki sebep sonuç ilişkisinden yoksun olduğu görülmüştür. Kamu gideri ile bağdaşmayan, mahallî müşterek nitelikte olmayan ve belediyeye ait bir vazifenin ifası maksadıyla olmadığı görülen bu giderin belediye bütçesinden ödenmesini 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 60. maddesine göre belediye gideri olarak değerlendirmek mümkün değildir. Ayrıca, sözleşme konusu hizmet incelendiğinde, yapılan yayınların haber niteliği taşıdığı görülmüş olup bu haber karşılığında Belediyeye ait müşahhas bir görevin ifası için bir hizmet satın alınmış gibi ödeme yapmak yersizdir. Belediye Bütçesinden Yapılacak Temsil Ağırlama ve Tören Giderleri Yönergesinin 2. maddesinde; “Bu Yönerge, belediye idaresinin başı ve temsilcisi olan Belediye Başkanının bu sıfatının gereği olarak yapacağı temsil-ağırlama ve tören giderleri konusunda uyacağı kuralları kapsar.” denilmektedir. Anılan hüküm, belediye başkanının, temsil ağırlama ve tören giderlerinin yapılması hususunda, sınırsız bir takdir yetkisine sahip olmadığını belirtmektedir ve bu giderlerin neler olduğuna değinilmiştir. Temsil ağırlama ve tanıtım giderleri” arasında belediye faaliyetlerinin tanıtılması hususu yer almamaktadır ve Belediye Başkanının takdir yetkisi sınırsız olmadığından sadece mevzuatta yer verilen ödemeler yapılabilecektir. Ayrıca; Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünce yayımlanan; “Analitik Bütçe Sınıflandırılmasına İlişkin Rehberin” tanıtma Giderleri başlıklı 03.6.2.01 Tanıtma, Ağırlama, Tören, Fuar, Organizasyon Giderleri kodunda; “plan, program ve bütçelerin ulusal çap ve seviyede tanıtılması ile ilgili her türlü basın, yayın, baskı, konferans, broşür, radyo, televizyon, film, fotoğraf, vesair araç ve malzeme giderleri” tanımlanmış ve ulusal çapta yapılacak tanıtımlar kastedilmiştir. Burada ise yerel bir yayın organı ile anlaşılmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle 687 sayılı ilamın 4. maddesi ile toplam … TL’ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE; karar verildi.
Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı,K: 34175,T:03.01.2012
ÖZET : Zabıta hizmeti, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyenin Görev ve Sorumlulukları” başlıklı 14 üncü maddesi gereği belediyelerin yapacağı veya yaptıracağı hizmetler arasındadır. Bu itibarla hizmet satın alımı yoluyla ihale edilmesinde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR : 1101 sayılı İlam’ın 23. maddesi ile, Belediyenin asli ve sürekli görevi olan zabıta hizmetinin, hizmet alım ihalesi kapsamında yüklenici firma eliyle gördürülmesi nedeniyle …-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi dilekçesinde özetle, Kamu hizmeti ifadesi kullanıldığında halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sunulan düzenli faaliyetlerin anlaşıldığını; ancak bu düzenli faaliyetlerin illaki kamu görevlileri eliyle görülmesinin bir zorunluluk olarak görülmediğini, kamunun gözetim veya denetimi altında bulunmanın da kamu hizmetinin halka sunulması için yeterli kabul edildiğini, Anayasa Mahkemesi’nin 28.06.1995 tarihli E.94/71, K.95/23 sayılı kararında kamu hizmeti kavramına getirdiği yorumun; “Kamu hizmeti kavramının belirsizliği konusunda görüş birliği vardır. Bununla birlikte kamu hizmeti çeşitli biçimlerde tanımlanmaya çalışılmıştır. En geniş tanıma göre kamu hizmeti, devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında, genel ve ortak gereksinmeleri karşılamak, kamu yararı ya da çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir.” Şeklinde olduğunu, Neticede, Anayasanın 128 inci maddesinde yer alan kamu hizmeti kamu görevlileri eliyle gördürülür ifadesinin, yukarıda belirtilen yaklaşımlar çerçevesinde ele alınması ve kamunun gözetim ve denetimi altında yapılan kamu hizmetlerinin de bu mahiyette olduğunun kabul edilmesinin kararlar ve içtihatlar gereği olduğunu; Ayrıca, Anayasanın 47’nci maddesinde “Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir.” hükmünün yer aldığını, maddede kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen hizmetlerin gerçek veya tüzel kişiler tarafından da yaptırılabilmesine imkan tanındığını ve bunun kanunlar vesilesiyle gerçekleştirileceğinin ifade edildiğini, Anayasa Mahkemesinin 2004/114 Esas, 2007/85 Karar nolu Kararında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. Maddesinin “III- Sağlık Hizmetleri Ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı” başlıklı bendine 4924 sayılı Yasa’nın 11. Maddesi ile eklenen paragrafın, Anayasa’nın 2. ve 128. Maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle açılmış olan davada Anayasa Mahkemesi Kamu hizmetlerinin özel hukuk sözleşmeleri ile üçüncü kişilere yaptırılabileceğine ve bu kamu hizmetlerinin neler olacağına karar verme yetkisinin Anayasa’nın 47. maddesine eklenen 4. fıkra ile Yasama Organının yetkisinde olduğuna karar verildiğini, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14 üncü maddesinde belediyenin zabıta hizmetlerini üçüncü kişilere yaptırılabileceğinin şu şekilde ele alındığını; “İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı, coğrafi ve kent bilgi sistemleri, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, ZABITA, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehir içi trafik, defin ve mezarlıklar, ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar, konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor, sosyal hizmet ve yardım, nikah, meslek ve beceri kazandırma, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır”.Burada yer alan yaptırır ifadesinin kararda belirtildiği şekliyle kamu hizmetinin özel kişilere devri şeklinde değil, yine belediyenin gözetim veya denetimi altında zabıta hizmetlerinin üçüncü kişiler tarafından yerine getirilmesi şeklinde anlaşılması gerektiğini, Kamu İhale Genel Tebliğinin 85. maddesinde 4734 sayılı Kanun’un 4. maddesinde yer alan hizmet tanımında ismen sayılmayan ve mal alımı veya yapım işi niteliği taşımayan işlerin “benzeri diğer hizmetler” kapsamında ihale yoluyla alınıp alınamayacağının; ilgili mevzuatında, alım konusunun idarenin görev alanında olup olmadığı, söz konusu işin ihale yoluyla yaptırılmasına engel olan bir düzenleme bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi suretiyle belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği; Buna göre, belediyelerin zabıta hizmetleri ihalesine çıkabilmesi için, tebliğ gereği kendi özel mevzuatlarında bunu yasaklayan bir düzenlemenin bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerektiğini; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14’üncü maddesinde ise zabıta hizmetlerinin üçüncü kişilere yaptırılabileceği belirtildiğinden dolayı, zabıta hizmetlerinin ihale edilmesinde herhangi bir sakınca bulunmadığını; ayrıca 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62 nci maddesine göre, idarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması halinde, bu Kanunda belirtilen hizmetler için ihaleye çıkılabileceğini; İhale konusu işe ilişkin ihale dokümanlarına bakıldığında ihale konusu işin kamunun gözetim ve denetimi altında gerçekleştirilmiş bir hizmet alımı olduğunun görüleceğini; İhale ilanında “zabıta personel destek hizmeti” ifadesinden, üçüncü kişilere yaptırılacak olan zabıta alım işinin belediyenin kontrolü altında gerçekleştirileceği sonucunun ortaya çıktığını; Ayrıca işin teknik şartnamesinde veya ihale dokümanlarında, yüklenicinin çalıştırdığı personelin üçüncü kişilere doğrudan ceza keseceğine, üçüncü kişilerle doğrudan yazışma yapabileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme de bulunmadığını; bu kişilerin belediye zabıta personeline yardımcı olmak üzere çalıştıklarını; Teknik şartnamede de bu durumun net olarak ortaya konulduğunu belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Savcılık, Daire kararının onanması yönünde görüş bildirmiştir. Anayasanın “Genel İlkeler” başlıklı 128. maddesinde; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli kamu hizmetleri memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmektedir. Anayasanın 47. maddesinde ise; “Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir” hükmü bulunmaktadır. Buna göre, Belediye tarafından yürütülen kamu hizmetlerinin özel kişilere yaptırılabilmesi, buna izin veren yasal bir düzenlemeyi gerektirmekte olup; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyenin Görev ve Sorumlulukları” başlıklı 14. maddesinde; mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla belediyenin, imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı, coğrafi ve kent bilgi sistemleri, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehir içi trafik, defin ve mezarlıklar, ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar, konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor, sosyal hizmet ve yardım, nikah, meslek ve beceri kazandırma, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapacağı veya yaptıracağı hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 4’ncü maddesi, bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayın, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, mesleki eğitim, fotoğraf, film, fikri ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri, “hizmet” kapsamında değerlendirmiş, ayrıca aynı Kanunun 62 nci maddesinin “e” bendinde “İdarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması halinde, bu Kanunda belirtilen hizmetler için ihaleye çıkılabilir” denilerek personel çalıştırma esaslı ihalelere çıkılabileceği belirtilmiştir. Kamu İhale Genel Tebliği’nin “4734 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan hizmet tanımında ismen sayılmayan işler” başlıklı 85’inci maddesinde; ” 4734 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde “Hizmet: Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, mesleki eğitim, fotoğraf, film, fikri ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri … ifade eder” hükmüne yer verilmiştir. Anılan maddede ismen sayılmayan ve mal alımı veya yapım işi niteliği taşımayan işlerin “benzeri diğer hizmetler” kapsamında ihale yoluyla alınıp alınamayacağının; ilgili mevzuatında, alım konusunun idarenin görev alanında olup olmadığı, söz konusu işin ihale yoluyla yaptırılmasına engel olan bir düzenleme bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.” Denilmektedir. Bununla birlikte, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinin “III- Sağlık Hizmetleri Ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı” başlıklı bendine 4924 sayılı Yasa’nın 11. maddesi ile eklenen “Bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler, lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla, Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir” hükmünün, idarenin dolaylı bir özelleştirme yöntemini benimsediği ve Anayasa’nın 128. maddesinde öngörülmeyen bir istihdam şeklinin düzenlendiği gerekçesiyle Anayasa aykırılık itirazında bulunulması üzerine, konu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 2004/114 Esas, 2007/85 Karar nolu Kararında da; “Anayasa’nın 128. maddesi ile açıkça memur ve kamu görevlisi tanımının yapılmadığını ve onlara gördürülecek işi belirlenme yoluna gidilmediğini; en geniş tanımı ile kamu hizmetinin, devlet ya da diğer kamu tüzelkişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinlikler olduğunu; toplumsal yaşamın zorunlu gereksinimlerinden olan düzenlilik ve süreklilik isteyen sağlık hizmetinin de nitelikleri gereği kamu hizmeti olarak değerlendirildiğini; Anayasa’nın 47. maddesine eklenen dördüncü fıkra ile kamu hizmetlerinden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile üçüncü kişilere yaptırılabileceği veya bunlara devredilebileceği konusunda yasama organının yetkili kılınmış olduğunu;Anayasa’nın 47. maddesi ile 128. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, sağlık hizmetlerinin bütünüyle devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu bir kamu hizmeti şeklinde nitelendirilmesi mümkün olmadığından, sağlık hizmetinin tamamının salt memur ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerektiğinden söz edilemeyeceğini ve 47. maddede öngörülen hizmet kapsamında bunun özel hukuk sözleşmeleri ile üçüncü kişilere yaptırılabileceğini belirterek bu kuralın, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen sosyal devlet ilkesini gerçekleştirmek, 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri arasında belirtilen kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmek, 56. maddesinde öngörülen sağlık hizmetlerini tam ve dengeli biçimde yerine getirebilmek amacıyla düzenlendiği anlaşıldığından Anayasa’nın 2, 47, 56 ve 128. maddelerine aykırı olmadığı yönünde kararı bulunmaktadır.
SONUÇ : Bu itibarla, Kamu hizmetlerinin özel kişilere yaptırılabilmesi buna izin veren yasal bir düzenlemeyi gerektirdiğinden ve … Belediyesi Zabıta Hizmet Satın Alımı İhalesi kapsamında yaptırılan işler de 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesi kapsamında değerlendirilerek yaptırılabilecek nitelikte işlerden olduğundan; dilekçi iddialarının kabul edilerek, 1101 sayılı İlam’ın 23. maddesiyle verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA; karar verildi.
Sayıştay Genel Kurul Kararı,K: 5270/1,T:01.03.2010
ÖZET :Yükseköğrenim öğrencilerine yurt hizmeti sağlama görevleri Milli Eğitim Bakanlığına ait olup belediyelerce, mahallî müşterek ihtiyaçlar niteliğinde olmayan yüksek öğrenim öğrenci yurtlarının açılması ve işletilmesi mümkün değildir.
KARAR : Meselenin esasına geçilmeden önce, konuya ilişkin müzekkerenin, Genel Kurulda görüşülüp karara bağlanmasının mümkün olup olmadığı hususu üzerinde duruldu. 832 sayılı Sayıştay Kanununun, 14’üncü maddesinin ( c ) fıkrasında “Birinci başkan tarafından görüşülmesi istenen konular hakkında karar verir” hükmü ile 17’nci maddesinin ikinci fıkrasında “Genel Kurul bu kanunla kendisine verilmiş olan görevleri yapar ve Birinci Başkan tarafından incelenmesi istenen diğer konu ve işlemleri görüşerek karara bağlar” hükümleri gereği, müzekkerenin Birinci başkan tarafından bir daireye gönderilerek dairenin görüşü alındıktan sonra Genel Kurula getirildiği görülmüştür. Müzekkerenin, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 31’inci maddesinin son fıkrasında yer alan “Bu Kanun gereğince yapılacak inceleme ve denetlemeler sırasında harcamaların ilişkin bulunduğu mevzuat yoruma müsait görüldüğü takdirde keyfiyet Sayıştay görüşü tespit edilmek üzere Birinci Başkanlığa bildirilir ve alınacak sonuca göre işlem yapılır.” hüküm gereği Sayıştay görüşünün tespiti amacıyla yazıldığı anlaşılmıştır. Denetçilerin inceleme ve denetlemeler sırasında harcamaların ilişkin bulunduğu mevzuatı yoruma müsait görmeleri halinde, Sayıştay görüşünün tespiti için, konuyu bir müzekkere ile Başkanlığa bildirecekleri Sayıştay Denetçi ve Raportörlerinin Denetim ve Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmeliğin 43’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Yerinde yapılan denetim sonucu denetçi tarafından tereddüt duyulması nedeniyle konu hakkında müzekkere yazıldığından, tereddüdün giderilmesi, denetçilere ve idareye yol gösterici olması bakımından karar verilmesi gereklidir. Sayıştay Denetçi ve Raportörlerinin Denetim ve Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmeliğin Grup Şeflerinin İmzalamakla Yükümlü Olduğu Konu ve İşlemler başlıklı 65’inci maddesinde, bu yönetmeliğin 43’üncü maddesinin ( C ) bendine göre yazılan müzekkerelerin grup şefi tarafından uygun görülerek veya karşı düşünce yazılarak imza edildikten sonra işleme konulacağı hükmü altına alınmıştır. Anılan yönetmeliğin 68’inci maddesinde denetçilerin, grup şefleri ve raportörler ile yerinde inceleme ekip şeflerine karşı birinci derecede sorumlu oldukları yer almıştır. Müzekkereyi yazan denetçinin, ilgili hesabı yerinde inceleyen, aynı zamanda hesabın ekip şefi ve raportörü olduğu görülmüştür. Dolayısıyla müzekkerenin, ekip şefi olması nedeniyle sadece denetçisi tarafından imzalanmış olması usulen yeterli olup, denetçinin dairede görev yapmasından dolayı ilgili Daire Raportörünce de imzalanmasına gerek bulunmamaktadır. Müzekkere, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 31’inci maddesinin son fıkrasında belirtilen şartlar dahilinde yazılmış, yani yapılan inceleme ve denetleme sırasında, harcamaların ilişkin bulunduğu mevzuat yoruma müsait görülmüş, mevzuatın uygulanması hakkında tereddüt oluşmuş ve keyfiyet Sayıştay görüşü tespit edilmek üzere Başkanlığa iletilmiş, mevzuat hakkındaki bu tereddüdün giderilebilmesi için Sayıştay görüşünün tespit edilmesi gerektiğinden, söz konusu uygulama ve bu uygulamayla ilgili denetim ve incelemeler devam ettiğinden, konu hakkındaki tereddüdün giderilmesi önem arz etmektedir. Öte yandan, anılan 31’inci madde uyarınca müzekkere yazılabilmesi için, bu konuda daire kararlarının olup olmadığını araştırmaya gerek bulunmamaktadır. Ayrıca konu hakkında bir dairede karar verilmiş olması, konunun müzakere edilerek görüş tespit edilmesine engel değildir. Bu nedenlerle, 832 sayılı Kanunun 31’inci maddesine uygun olarak yazılan müzekkerede belirtilen konunun esastan görüşülmesi gerektiğine, çoğunlukla karar verilerek müzekkerede belirtilen tereddüt konusunun müzakeresine geçildi. İstanbul Beşiktaş Belediyesi Muhasebe Birimi 2008 mali yılı hesabının yerinde incelenmesi esnasında, 5.4.2007 tarihli ve 2007/20 nolu meclis kararıyla, belediyeye ait Yıldız mahallesi 62 Pafta, 252 Ada 9 Parsel üzerindeki taşınmazın yükseköğrenimdeki kız öğrenciler için yurt binası, Gayrettepe Mahallesi 246 DY 3B Pafta 1436 Ada 30 Parsel üzerinde bulunan taşınmazın da yükseköğrenimdeki erkek öğrenciler için yurt binası ( konukevi ) olarak tahsis edildiği, belediye bütçesinden yapım, bakım-onarım, makine-teçhizat, kırtasiye ve demirbaş alımları ile işletilmesine yönelik harcamaların yapıldığının tespit edildiği görülmüştür. 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14’üncü maddesinde belediyelerin görev ve sorumlulukları açık bir şekilde düzenlendiğinden yapılan uygulamanın doğruluğu konusunda tereddüte düşülmesi üzerine, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 31’inci maddesi ile Sayıştay Denetçi ve Raportörlüklerinin Denetim ve Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmeliğin 43’üncü maddesi uyarınca konu hakkında tereddüt müzekkeresi yazıldığı anlaşılmıştır. Anayasanın 127’nci maddesine göre; mahallî idareler il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileri olup, mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14’üncü maddesinde, “Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; a ) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veyayaptırır. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000’i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar.
b ) Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir; bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir. Gerektiğinde, öğrencilere, amatör spor kulüplerine malzeme verir ve gerekli desteği sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara belediye meclisi kararıyla ödül verebilir. Gıda bankacılığı yapabilir. Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir. Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır. Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsar. Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir” şeklinde belediyelerin görev ve sorumlulukları açık biçimde belirlenmiştir. Belediyeler, kanunda açık şekilde düzenlenmiş olan bu görev ve sorumluluklarını yerine getirirken aynı Kanunun “Belediyenin giderleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde sayılan giderleri yapabileceklerdir. Buna göre, belediye bütçesinden yapılan harcamanın, öncelikle mahallî müşterek bir ihtiyacın karşılanmasına yönelik olması, 5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesinde belirtilen görev ve sorumluluklar arasında bulunması ve aynı Kanunun 60’ıncı maddesinde sayılan giderler arasında yer alması gerekir. Oysa 5393 sayılı Belediye Kanununda, yükseköğrenim öğrencileri için yurt açmak ve işletmek, belediyenin görevleri arasında gösterilmediği gibi, bu yurtlar için yapılacak giderler de belediyelerin yapabileceği giderler arasında yer almamaktadır. Diğer yandan, bir hizmetin mahalli müşterek ihtiyaç olarak nitelenebilmesi için; herhangi bir yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaşayan kişi, aile, zümre ya da sınıfın özel çıkarlarını değil, aynı yörede birlikte yaşamaktan doğan eylemli durumların yarattığı, yoğunlaştırdığı ve güncelleştirdiği, özünde yerel ve kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak ihtiyaç ve beklentileri ifade etmesi gerekmekte olup, belediyeler belediye sınırları içerisindeki mahalli müşterek ihtiyaçları yasalarla sınırları belirlenmiş alanlarda özerk bir biçimde yerine getirebilmeleri gerekmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 24.1.2007 tarihli, E.2005/95 ve K.2007/5 sayılı kararıyla; 5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesinin ikinci fıkrası olan “Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır.” hükmü iptal edilmiştir. Dolayısıyla, belediyelerin hangi mahalli müşterek ihtiyacın giderilmesine yönelik hizmet yürütebileceği ve bu hizmetin sınırlarının kanunla belirlenmiş olması gerekmektedir. 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun “Görev” başlıklı 2’nci maddesinde; yükseköğrenim gençliğinin barınma, beslenme ihtiyaçlarını ve maddi yönden desteklenmelerini sağlama görevi Milli Eğitim Bakanlığına verilmiştir. Bu Kanunun “Bağlı Kuruluşlar” başlıklı 55’inci maddesinde yer alan Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığının yükseköğrenim gençliğinin barınma, beslenme ihtiyaçları ile maddi yönden desteklenmelerini sağlama görevini yerine getirmektedir. 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununun “Kurumun Amacı” başlıklı 2’nci maddesinde; kurumun amacının, yükseköğrenim gören öğrencilere bu kanun gereğince kredi vermek, yurtlar yaptırmak ve yurt işletmesini sağlamak suretiyle Türk gençlerinin yükseköğrenimlerini, sosyal ve kültürel gelişmelerini kolaylaştırmak olduğu ifade edilmiş, “Yurtların Üniversitelere Devri” başlıklı 22’nci maddesinde, Bayındırlık Bakanlığınca inşası ve donatımı tamamlanan yurtlarla, bu kanunla Kuruma intikal edecek bütün yurtlar işletilmek üzere Kurumca üniversitelere tahsis olunacağı ifade edilmiş, “Mevcut Yurt ve Aşevleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinde, 5375 sayılı kanun gereğince Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilmekte olan yurt ve aşevlerine ait bütün gayrimenkuller ile tesis ve menkuller bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Maliye ve Milli Eğitim Bakanlıklarınca görevlendirilecek üçer memurdan kurulan bir komisyon tarafından değerleri tespit olunarak bu kuruma teslim edileceği hüküm altına alınmıştır. 5661 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtları ve Aşevleri Hakkındaki Kanuna Ek Kanunun 1’inci maddesinde, gerçek ve tüzelkişiler tarafından yemekli ve yemeksiz öğrenci yurtları ve buna benzer kurumlar açılması ve işletilmesinin Milli Eğitim Bakanlığının iznine bağlı olduğu ve Milli Eğitim Bakanlığının bu gibi yurt ve kurumları tespit edeceği esaslara göre denetleyeceği düzenlenmiştir. 3.12.2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliğinin “Kapsam” başlıklı 2’nci maddesinde, yönetmeliğin, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine ait yurtların açılması, devri, nakli ve kapatılması, açılma izninin verilmesinde dikkate alınacak esaslar ile bunların yönetilmesi, işletilmesi, denetlenmesi ve öğrenci disiplin işlerine ilişkin hükümleri kapsadığı ve yönetmelik hükümlerinin, kamu kurum ve kuruluşlarına ait yurtlar hakkında uygulanmayacağı ifade edilmiştir. Bu nedenlerle Anayasal ve yasal çerçevede, yükseköğrenim öğrencilerine yurt hizmeti sağlamak görevi Milli Eğitim Bakanlığına verilmiş olup, Bakanlık bu görevini, bağlı kuruluşlarından birisi olan Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü aracılığı ile yerine getirmektedir. İstisnai olarak, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine yurt açılması ve işletilmesi imkânı verilmiştir. Ancak, mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde, yükseköğrenim öğrencilerine yurt hizmeti verilmesinin, adil ve dengeli olması yönünde tek merkezden yürütülmesi amaçlanmaktadır. 5661 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde de gerçek ve tüzelkişiler tarafından yemekli ve yemeksiz öğrenci yurtları ve buna benzer kurumlar açılması ve işletilmesi Milli Eğitim Bakanlığının izniyle olabilmekte ve Milli Eğitim Bakanlığınca bu gibi yurt ve kurumların tespit edeceği esaslara göre denetlenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, Milli Eğitim Bakanlığından izin alınmaksızın yüksek öğrenim öğrenci yurtlarının açılması ve işletilmesi mümkün değildir. 5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesine göre, Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla, konut ile gençlik ve spor hizmetlerini yapar veya yaptırır. Ancak yükseköğrenim gençliği için yapılacak yurt binaları bu maddedeki konut kapsamında değildir. Yurt binası ihtiyacı müşterek nitelikli bir ihtiyaç olmakla berber mahalli bir ihtiyaç değildir. Yurt ihtiyacı genel bir ihtiyaçtır. Belediyelerin gençlik ve spor hizmeti kavramı daha ziyade gençliğe bedeni spor hizmetlerinde destek olmak, malzeme ve tesisler kurmak yönüyle gerçekleştirilir. Maddede geçen gençlik ifadesinden yükseköğrenimdeki gençlere yurt binası yapılacağı, işletilebileceği ve harcamalarının karşılanacağı anlamını çıkarmak mümkün değildir. Yine mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla öğrencilere malzeme vermek ve gerekli desteği sağlamak belediyelerin görevleri arasında olup, bu destek yurt binası yapma şeklinde değil kırtasiye gibi ayni yardımlar şeklinde yapılabilecek desteklerdir.
SONUÇ : Bu itibarla; yükseköğrenim öğrencilerine yurt hizmeti sağlama görevleri Milli Eğitim Bakanlığına ait olup belediyelerce, mahallî müşterek ihtiyaçlar niteliğinde olmayan yüksek öğrenim öğrenci yurtlarının açılması ve işletilmesinin mümkün olmadığına, çoğunlukla karar verildi.
Evlendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
10.02.2015 gün ve 29263 sayılı Resmi Gazetede Evlendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlanmıştır. Yönetmeliğin 2.maddesine eklenen (ğ) fıkrasıyla evlenme öncesi evlenme ehliyet belgesi alınması koşulu getirilmiştir.Yönetmelikte,”Evlenme ehliyet belgesi: Kişinin evlenme anındaki millî hukukuna göre evlenme ehliyeti ve şartlarının yer aldığı ve evlenmeye sakınca bulunmadığını gösterir belge” olarak tanımlanmıştır. Evlenme ehliyet belgesi ve nüfus kayıt örneğinin, ‘Kimlik Paylaşımı Sistemi’ni kullanan evlendirme memurlukları tarafından sistem üzerinden temin edileceği de hükme bağlandı. Evlenme izin belgesi bundan sonra 4 değil 2 nüsha olarak düzenlenecek.
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nde evlenme ehliyeti ve şartları özetle:
* 18 yaşını doldurmuş, mahkemece vesayet altına alınmamış olan erkek ve kadın başka bir kimsenin rızası veya iznine bağlı olmaksızın evlenir.
* 17 yaşını tamamlayan erkek ve kadın velinin izni, veli yoksa vasi veya vesayet makamının izni ile 16 yaşını dolduran kadın ve erkek hâkimin izni ile evlenebilir.
İmar Kanunu Uygulamasına İlişkin..
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI
14 – 17 KASIM 2013 / ADANA
Grup Adı : 14. Daire
Grup Konusu : Danıştay 14. Dairesinin Görev Konuları
Grup Başkanı : Ahmet ARSLAN (Danıştay Üyesi)
Grup Sözcüsü : Cebrail SARIKAYA (Kocaeli 2. İdare Mahkemesi Üyesi)
Raporlama Heyeti : Ayfer COŞKUN (Van 3. İdare Mahkemesi Üyesi)
Orhan GÜLLÜ (Gaziantep 2. İdare Mahkemesi Üyesi) _____
3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılan yapılar hakkında uygulanacak olan işlemlere ilişkin konular tartışılmıştır. Madde hükümleri aşağıdaki konular yönünden kapsamlı olarak incelenmiştir.
1- 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca öngörülen yıkım yaptırımı öncelikle ruhsatsız ya da yapının ruhsat ve eklerine aykırı imalatların saptanması ile mümkün hale geldiğinden yapı mahallinde düzenlenmiş olan tutanak son derece önem arz etmekte olup aykırı yapının tespit edilip durdurulduğu bu tutanağın kanun hükmünde öngörülen birtakım usuli hususları da içermesi gerekmektedir.
A – Yapı tatil tutanağında bulunması gereken özelliklerin ne olduğu ele alınarak tartışılmıştır. Bunlar,
-Yapı tatil tutanağının uzman fen elemanları tarafından düzenlenmesi gerektiği, ancak iki veya daha fazla kişi tarafından düzenlenmesi durumunda ise bu kişilerden en az birinin teknik elaman ü0nvanında olması gerektiği, mümkün olması durumunda bu tespitin görsel verilerle desteklenmesi gerektiği,
-Yapı tatil tutanağının ayrıntılı bir şekilde inşaatın hali hazırdaki durumunu tespit etmesi gerektiği, mümkün olması durumunda bu tespitin görsel verilerle desteklenmesi gerektiği,
-Yapı tatil tutanağında, yapının durdurulduğuna, tutanağın yapı yerine asıldığına ve bir örneğinin muhtara bırakıldığına dair ibarelerin kanun maddesinin amir hükmü olduğu ancak usulüne uygun hazırlanmış tutanakta sadece muhtara bırakılması şartının gerçekleşmemesi halinin tek başına bir iptal nedeni olmayacağı,
– Yapı tatil tutanağının yapı yerine asılması ile yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, bu düzenlemenin 7201 sayılı Tebligat Kanunundan farklı olduğu, yapı yerine asıldığı tarihten itibaren yasal süresi içerisinde tutanağa karşı dava açılabileceği,
– Yapı Tatil Tutanağının tebliğ edilmiş sayılmasına ilişkin olarak; tespit tarihinde tutanağın yapı yerine asılmamış ve yapı sahibine imzalatılamaması halinde, tutanağın yapı sahibine
posta yoluyla tebliğ edilmesi veya yapı sahibinin bu tutanaktan haberdar olması durumunda da tebliğ edildiği veya muttali olunduğu tarihten itibaren dava açma süresinin başlayacağı,
– Yapı tatil tutanağının yapıya ilişkin olduğu, tutanakta yapı sahibinin (inşai faaliyeti yapan) isminin yanlış yazılması veya taşınmaz malikinin isminin yazılmamasının tutanağı usule aykırı hale getirmeyeceği,
– 3194 sayılı Kanunun 32. maddesinin 3. fıkrasında, ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yapılan yapının tespitinden itibaren yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alması için tanınan 30 günlük sürenin en çok bir ay olduğu, bu sürenin kısaltılabileceği, ruhsata bağlanması mümkün olmayan yapılar için süre verilmemesinin tutanağın iptal nedeni olarak gösterilemeyeceği, diğer taraftan yapı tatil tutanağında süreye ilişkin herhangi bir ibareye yer verilmemesi durumunda sürenin bir ay olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
B – 3194 sayılı Kanunun 32. maddesine göre yıkım işlemlerinde;
– Yapı tatil tutanağında verilen süre içerisinde yapı sahibi tarafından ruhsata bağlamak amacıyla yapılan başvurunun kanunda istenilen bilgi ve belgelerle desteklenmesi gerektiği, sadece zaman kazanmak veya yükümlülüklerden kurtulmak amacıyla yapılan başvuruların yıkım işlemi tesisine engel olmayacağı,
– Ruhsatlı olarak yapılmış yapılar için daha sonra planın ve ruhsatın yargı kararıyla iptal edilmesi durumunda yapının yıkımı konusunda karar verilebilmesi için taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiği, ancak yapının o anki durumunun tespiti amacıyla yapı tatil tutanağının düzenlenebileceği ve yapının durdurulabileceği, (D. 14. D. 28.2.2013 gün ve E:2011-14794, K:2013-1444).
– İptali istenilen encümen kararında, yıkımın belediyece gerçekleştirilmesi halinde masrafların %20 fazlasıyla tahsil edileceğine ilişkin işlem tesis edilmesinin 3194 sayılı Kanunun 32. maddesinde sadece “masrafların” tahsilinin öngörülmesi nedeniyle hukuka uygun olmadığı,
– Yıkım kararına karşı dava açılmasından sonra yapı sahibi tarafından ruhsat alınmış ise yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
C – 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 31. Maddesi uyarınca elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinde yararlandırmanın yıkım tarihi kesin olarak belirlendikten sonra ve yıkım tarihinden bir gün önce yapının sadece ruhsata aykırı kısmına ilişkin olarak elektrik ve suyunun kesilmesi için ilgili kurumlara yazı yazılması işleminin, eşya ve insan güvenliği açısından zorunluluktan kaynaklanan bir tedbir mahiyetinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
D – Yapı tatil tutanağının düzenlenmesinden sonra, yıkım kararına ilişkin ilgili idare tarafından encümen kararı alınmasından önce;
– Yapının ruhsata aykırı olduğu belirtilerek 3194 sayılı kanunun 32 ve 42. maddelerine göre işlem yapılacağının hatırlatılması yönünden, tesis edilen işlemin kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olduğu,
– Yapı tatil zaptının düzenlenmesinden ve encümen kararının verilmesinden sonra tesis edilen uygulama işlemlerine ilişkin;
a) Öncelikle Encümen kararının yapı sahibine tebliğ edilip edilmediği ve encümen kararına karşı dava açılıp açılmadığı hususunun araştırılması,
b) Tebliğ edilen Encümen kararına karşı dava açılmayıp, uygulama işlemine karşı dava açılmışsa, encümen kararı uyarınca tesis edilen uygulama işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı,
c) Encümen kararı tebliğ edilmeden, uygulama işlemi tebliğ edilmiş ve yapı sahibince encümen kararının iptali istenilmeden uygulama işleminin iptali isteniyorsa encümen kararının hukukilik denetimi gibi uygulama işleminin incelenemeyeceği, ancak bu gibi davalarda dilekçenin reddi sağlanarak davanın konusunun encümen kararına yöneltilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
E – 3194 sayılı Kanunun 29. maddesinin değerlendirilmesinden;
Ruhsatlı yapıların inşaatına 2 yıl içinde başlanılması ve 5 yıl içinde bitirilmemesi sonucu ruhsatın hükümsüz hale gelmesi durumunda, hükümsüz hale gelmeden önce yapılan yapı hakkında yıkım ve para cezası verilemeyeceği, ancak hükümsüz hale gelmesinden sonra yapılan inşaat kısmı yönünden yıkım ve imar para cezası verilebileceği sonucuna varılmıştır.
F – Diğer kanunlarda yer alan yıkım yetkileri yönünden,
a – Hazine arazisi ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılan izinsiz yapılar hakkında 775 sayılı Kanunun 18. Maddesi uyarınca yıkım kararının uygulanabilmesi için tüm taşınmazın Devlete ait olması, 3. fıkra uyarınca özel kişi veya tüzel kişilere ait arsa ve araziler üzerindeki izinsiz yapılar hakkında ise yazılı müracaatlar üzerine bu maddenin uygulanabileceği,
b – 3621 sayılı Kıyı Kanununun 14. maddesi yönünden; ruhsatsız yapılar ile ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hakkında 3194 sayılı Kanunun 32 ve 42. Maddelerinin uygulanabileceği, ancak 15. Maddesi yönünden ise mahallin en büyük mülki amirinin yetkili olduğu,
c – 2863 sayılı Kanunun 16. maddesi yönünden; Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun yıkım kararı alma yetkisinin bulunduğu, kurul tarafından alınan yıkım kararının uygulanmasının belediye tarafından encümen kararına gerek kalmaksızın yerine getirilebileceği,
d – 5216 sayılı Kanunda) 7/z maddesi ile 3194 sayılı kanunun 39 ve 40. maddesinin değerlendirilmesi; anılan maddelerin aynı işlemde birlikte uygulanması olanağının olmadığı,
db) 11. maddesi yönünden; ilçe belediyesindeki imar uygulamalarında asıl yetkili makamın ilçe belediyesi olduğu, ancak denetleme sonrası eksiklik ve aykırılıkların Büyükşehir Belediyesince tespit edilmesi ve ilgili belediyeye verilen 3 aylık süre (giderilmesine ilişkin yazının ilçe belediyesi kayıtlarına girdiği tarih) sonunda eksikliklerin ve aykırılıkların giderilmemesi halinde 3194 sayılı Kanunun 32 ve 42. maddelerinin kullanım yetkisinin Büyükşehir Belediyesince uygulanabileceği, bu bildirim tarihinden itibaren 3 aylık sürenin beklenmesi gerektiği, aksi takdirde yetki yönünden işlemde sakatlık oluşacağı ifade edilmiştir.
2. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi hakkında müzakere konuları (42. madde, 09/12/2009 tarih ve 5940 sayılı Kanunun 2.maddesi değiştirilmiş ve 17.12.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.)
A – 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 1. bendinde yer alan 10 günlük sürenin geçirilmesi para cezasının iptali sebebi midir?
3194 sayılı Kanunun 42. maddesinde düzenlenen 10 günlük sürenin bağlayıcı bir süre olmadığı, idarenin iç işleyişi ile ilgili düzenleyici bir süre olduğu, bu sürenin geçirilmiş olması para cezasının iptalini gerektirmeyeceği, bu süre geçirildikten sonra da makul süre içinde para cezasının verilebileceği,
B – 3194 Sayılı Kanunun 42/2. Maddesi yönünden yapının incelenmesinde;
Ba- İmar para cezası verilmesi açısından yapı tatil tutanağında bulunması gereken unsurlar nelerdir?
Yapı tatil tutanağının açık ve somut tespitler içermesi gerektiği, yıkım yönünden aranan şekil şartları ile imar para cezası yönünden aranan şekil şartlarının farklı olduğu, yıkım işlemine esas alınan yapı tatil tutanağı için aranan tüm unsurların ( yapıya asılma, muhtara bırakılma, 30 güne kadar süre verme) idari para cezası açısından aranmaması gerektiği, para cezasına dayanak alınan tutanakta aykırılıktan etkilenen alan ile birlikte somut olarak ve görsel verilerle desteklenerek yer alması, ayrıca şayet bazı artırım nedenleri de uygulanmış ise bu nedenlere ilişkin de somut verilerin tutanakta ya da tutanak eki sayılabilecek bilgi ve belgelerde yer alması gerektiği belirtilmiştir.
Bb- Yapı tatil tutanağında ruhsata aykırılıktan etkilenen alanın veya ruhsatsız yapının m2’sinin ve yapı sınıfının yer almaması imar para cezasının iptali sebebi midir?
Para cezasına esas alınan yapı tatil tutanağında yapı grubu ve sınıfının yer almamış olmasının tek başına iptal nedeni olarak değerlendirilemeyebileceği, ancak ruhsata aykırılıktan etkilenen alan veya ruhsatsız yapının m2’sinin tutanakta yer alması gerektiği, burada ölçütün, bazı verilerin ancak yapı yerinde elde edilebilecek bilgiler olduğu bu verilerin mutlaka tutanakta yer alması gerektiği, bazı verilerin ise tutanakta yer almasa bile idare elemanlarınca proje üzerinden encümene sevk edilirken ortaya konulabileceği, (yapının hisseli olup olmadığı gibi) bu halde ve dosyada da davacı tarafından aksinin ortaya konulamaması halinde salt bu nedenle iptal kararı verilemeyeceği belirtilmiştir.
Bc- İmar para cezasının “yapı sahibine” verilmesinden ne anlaşılmalıdır?
Cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca ruhsata aykırı tadilatı yapan şahıs kim ise imar para cezası da o kişiye verilmelidir. Para cezasının yapının malikine verilmesi durumunda yapının kiracı tarafından yapıldığının anlaşılması durumunda para cezasının yapıyı yapan kiracıya verilmesi gerekmektedir. Ancak uygulamada aynı aykırılık nedeniyle hem yapı sahibi hem de kiracıya birlikte para cezası verildiği görülmektedir. Bunun hukuken mümkün olup olmadığı tartışılmıştır. Özellikle baz istasyonları ile bina altlarındaki ticari kullanımlarda bu husus karşımıza çıkmaktadır. Baz istasyonlarının yargı kararları ile ruhsata tabi yapı olduğu tartışmasız olduğuna göre yapısında ruhsatsız olarak bu imalatın bir sözleşme çerçevesinde yapılmasına izin veren bina malikine de müştereken sorumlu olduğundan bahisle GSM firması ile birlikte ceza verilebileceği, aynı şekilde binanın bağımsız bir bölümünü kiraya veren ancak kiracının bu tarihten sonraki ruhsat gerektiren aykırı imalatlardan sorumlu olacağını sözleşmede belirtmeyen, diğer bir ifade ile yapısındaki ruhsatsız imalatlara göz yuman yapı malikine kiracı ile birlikte para cezası verilebilecektir.
3194 Sayılı Kanunun 42/2’nci maddesinde yer alan yapının sahibine ibaresinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru 10/01/2013 günlü, E:2012/92 K:2013/8 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla reddedilmiştir.
Bd- 42/2 b bendi hangi hallerde uygulanabilir?
Ruhsat almayı gerekli kılan bazı imalatların m2 olarak hesap edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Örneğin, bahçe duvarı, pencere, kapı açılması, yangın merdiveni ve direk şeklindeki imalatlar için söz konusu madde hükmüne göre para cezasının hesaplanması gerekmektedir.
Baz istasyonlarına bu bendin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmıştır. Konteynır şeklinde bulunan baz istasyonunun işgal ettiği alan m2 cinsinden hesaplanabiliyorsa 42/a bendinde yer alan hesaplamayla para cezası verilebileceği, ancak direk şeklinde bir baz istasyonu ise bunun ancak 42/b’de yer alan yapı maliyet biriminden para cezasının hesaplanması gerektiği, konteynır- direk şeklinde kurulan baz istasyonlarının ruhsata tabi yapı kapsamında olduğu, ancak araç şeklinde olan baz istasyonunun ruhsata tabi yapı kapsamında olmadığı değerlendirilmiştir.
Be- Arazi üzerine atılan betonun yapı niteliğinde olduğu, ancak ahşap döşemenin ise yapı niteliğinde olmadığı, temel kazılmasının da inşaata başlama için yeterli olacağı, temel kazısı nedeniyle verilen para cezasının m3 cinsinden değil m2 cinsinden verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bf- 3194 sayılı Kanunun 5490 sayılı kanunla değişik 42. Maddesinin yürürlüğe girdiği 17/12/2009 tarihinden sonra ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapının mahalline gidilmek suretiyle, ruhsata aykırılığı devam etmesi halinde yeni bir yapı tatil tutanağı düzenlendikten sonra bu tutanak esas alınmak suretiyle para cezası verilmesi gerekmektedir.
Bg- Belediye encümen kararıyla verilen imar para cezalarının idari işlem niteliğinde olup, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda düzenlenen zaman aşımı sürelerine tabi değildir.
Bh- 42/2/son; (a) ve (b) bentlerinde belirtilen şekilde tespit edilen para cezalarının miktarına göre ayrı ayrı hesap edilerek ilave olunur. Para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır.“
Mevzuatta tanım olarak yer almayan etkilenen alan ifadesi ile ruhsatsız yapılan imalattan doğrudan etkilenen alan anlaşılmakta olup; ölçülebilir bir alanda bulunması halinde de para cezası hesap edilirken bu alanın da hesaba dâhil edilmesi gerekmektedir. Ancak buradaki önemli olan husus etkilenen alanın belirlenmesinde kriterlerin ne olacağıdır. (Ruhsatsız bir imalatın gerçekten etkilendiği bir alan var mıdır, varsa bu alanlar nelerdir, ya da bazı imalatların yapının tümünü etkilediğinden söz edilebilir mi? gibi sorular akla gelmektedir.) Örneğin; çatıya kurulan baz istasyonunun yapının tümünü etkileyip etkilemediği hususunda, idare tarafından bir hesap yapılması halinde bu imalatın yapının tüm statik hesaplarını bozduğunu ispatlaması gerektiği, binanın zemininde yer alan ve genellikle de ticari kullanımlara ayrılmış alanlardaki kolon kesme şeklindeki aykırılıkların, binanın statiğini doğrudan etkileyeceğinin açık olduğu, dolayısıyla bu tür bir imalatın varlığının saptanmış olmasının yeterli olduğu ve bu imalatın yapının tümünü etkileyeceğinin kabulü gerekeceği, idarece ayrıca bir delil sunulmasına gerek bulunmadığı, diğer başka imalatlarda ise, etkilenen alanda tereddüde düşülmesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği, salon ile oda arasındaki duvarın kaldırılması halinde hem salon hem odanın etkilenen alan olarak hesap edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bı- Yargılama aşamasında davaya konu yapının yıkılması veya ruhsata bağlanması halinde Mahkemece karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekmektedir. Yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. (14. Daire E: 2011/7047, K:2012/1606)
C- İmar Para Cezasının Artırım Sebepleri:
3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı;
1) Hisseli parselde diğer maliklerin muvafakati alınmaksızın yapılmış ise cezanın % 30’u,
Yapı tatil tutanağının düzenlenmesi sırasında parselin diğer hissedarlarının muvafakatinin bulunmamasına rağmen sonradan işlemden önce muvafakat verilmesi artırım sebebinin iptali sonucunu doğurur mu?
İşlemde bu artırım nedeninin uygulandığı görülmekte ise bu hususun tutanakta yer alması gerektiği, ancak tutanak ya da işlem tarihinden sonra geçmiş tarihli bir muvafakat belgesinin idareye ya da mahkemeye sunulması halinde artırım sebebinin uygulanmayacağı,
1 ve 2. Bentte yer alan artırım sebeplerinin bir arada uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
2) 42/C – 2,3, 4. ve 5. bentler açısından sorunlar? 2.Bent; Kamuya veya başkasına ait bir parselde yapılmış ise cezanın % 40’ı, 3.Bent; Uygulama imar planında veya parselasyon planında “Kamu Tesisi Alanı veya Umumî Hizmet Alanı” olarak belirlenmiş bir alanda yapılmış ise cezanın % 60’ı, 5.Bent; Uygulama imar planı bulunan bir alanda yapılmış ise cezanın % 20’si,
Taşınmazından (parselinden) kısmen kamuya veya özel şahsa ait taşınmaza tecavüzlü ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapı yapılmış ise 42. Maddenin (c) bendinin 2. ve 3. alt bentlerinde yer alan artırım sebeplerinin uygulaması nasıl olmalıdır?
Bu durumda yapının tümü üzerinden değil taşan kısmı üzerinden artırım uygulanması yeterli olduğu çoğunlukla kabul edildi.
Kişinin mülkiyetinde olan bir taşınmazın daha sonra bu alanda imar planı yapılması, planda da bu alanın kamu hizmetine ayrılmış olması halinde bu taşınmazda yapılan yapı hakkında bu üç bendin birlikte uygulanıp uygulanamayacağı yönünden ise; yapının yapıldığı tarihte bu alanın henüz kişinin kadastral mülkiyetinde olması halinde sonradan kamu alanı olarak planlanması ya da kamunun mülkiyetine geçmiş olması nedeniyle söz konusu bentler nedeniyle para cezasının verilemeyeceği, halen kişinin mülkiyetinde olup ancak planla kamuya ayrılmış bir alanda bu tarihten sonra yapılmış olması halinde 3. bendin uygulanabileceği, ancak bu halde 5. bent uyarınca ayrıca ceza artırımının uygulanamayacağı görüşüne ulaşılmıştır.
3) 4. Bent; Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ediyor ise cezanın % 100’ü,
Bu artırım bendinin uygulaması nasıl olmalıdır?
İdarenin bu artırım sebebini bir raporla veya o yere ilişkin zemin etüt raporlarıyla delillendirilmesi gerektiği yönündedir.
4) 6. Bent; Yapılaşmaya yasaklanmış bir alanda yapılmış ise cezanın % 80’i,
İmar mevzuatı uyarınca bazı alanlarda, bu alanların önem ve özelliği gereği yapı yapılması mümkün değildir. Bu yasaklamaya rağmen, kıyı, 1. derece doğal ve arkeolojik sit alanı, özel çevre koruma alanı gibi alanlarda yapı yapılması halinde bahse konu artırım bendinin uygulanacağı vurgulanmıştır. Söz konusu alanda yapılaşmanın tamamen yasaklanmış olması halinde bu bent uygulanacaktır.
5) 7.Bent; Özel kanunlar ile belirlenmiş özel imar rejimine tabi bir alanda yapılmış ise cezanın % 50’si,
İlgili mevzuatında aranan belli koşullar dâhilinde ancak yapı yapılabilecek nitelikte olan 2. ve 3. derece sit alanları gibi alanlarda ruhsatsız yapı yapılması halinde bu artırım bendinin uygulanabileceği sonucuna varılmıştır.
3194 sayılı Kanunun 42/c-6 maddesi uyarınca ana para cezasına artırım uygulanabilmesi için, söz konusu alanda yapılaşmanın tümüyle yasaklanmış olması, 42/c-7 maddesi uyarınca artırım uygulanabilmesi için ise yapılaşma tamamen yasaklanmamakla birlikte alanda özel kanunlar ile belirlenmiş özel bir imar rejimin bulunması gerekmekte olup, bu nedenle bu iki bendin birlikte uygulanmayacağı açıktır.
6) 8.Bent; Ruhsatsız ise cezanın % 180’i,
Bu bentte öngörülen artırım nedeninin tamamen ruhsatsız olarak yapılmaya başlanılan yapılar için uygulanacağı, ruhsatlı olan yapılardaki ruhsatsız olarak yapılan eklentiler için uygulanamayacağı görüşüne varılmıştır.
7) 9. Bent; Ruhsatı hükümsüz hale gelmesine rağmen inşaatı sürdürülüyor ise cezanın %50’si,
5 yıllık ruhsat süresi içerisinde bitirilmeyerek ruhsatı hükümsüz hale gelen yapının bu sürede yapılan kısmı tespit edilerek, bu sürenin bitiminden sonra ruhsatsız yapılan kısımların tespiti üzerine bu artırım sebebinin uygulanması gerekmektedir.
8) 10.Bent; Yapı kullanma izin belgesi alınmış olmakla birlikte, ruhsat alınmaksızın yeni inşai faaliyete konu ise cezanın % 100’ü
Bu bendin ancak yapı kullanma izni alınmış yapılarda uygulanabileceği açıktır.
9) 11.Bent; İnşai faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılmıyor ise cezanın % 10’u,
10) 12. Bent; İnşai faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılıyor ise cezanın % 20’si
Bu iki bentte göze çarpan iki husus bulunmaktadır. Bunlardan ilki yapının inşai faaliyetlerinin tamamlanmış olması, diğeri ise kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Ruhsatsız herhangi bir plan ya da projeye bağlı olmaksızın ruhsatsız olarak yapılan bir yapının hangi aşamada tamamlanmış olduğunu bilme olasılığı zor görünmektedir. Buna karşın şayet bu artırım nedeni idarece uygulanmakta ise, yapının inşai faaliyetinin tamamlanıp tamamlanmadığı ile diğer husus olan kullanılıp kullanılmadığı hususunun mutlaka yapı mahallinde düzenlenen tutanakta yer alması, bu bilgilerin sonradan tamamlanamayacağı sonucuna varılmıştır.
3194 sayılı kanunun 42/c-11 ve 12. alt bentlerin aynı yapı için birlikte uygulanması mümkün değildir.
11) 13.Bent; Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet veriyor ise cezanın % 20’si,
Çevre ve görüntü kirliliği tabirlerinden ne anlaşılması gerektiği, özellikle çevre konusunda özel kanun olan çevre kanunu ile ilişkisi tartışılmıştır. İdare tarafından bu artırım sebebinin açıkça ortaya koyması, fotoğraf vb. delillerle neden çevre ve görüntü kirliliğine sebep olduğunun idare tarafından belirtilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
D- 42/3 “18, 28, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 40 ve 41 inci maddelerde belirtilen mükellefiyetleri yerine getirmeyen veya bu maddelere aykırı davranan yapı veya parsel sahibine, harita, plan, etüt ve proje müelliflerine, fenni mesullere, yapı müteahhidine ve şantiye şefine, ilgisine göre ayrı ayrı olmak üzere iki bin Türk Lirası, bu fiillerin çevre ve sağlık şartlarına aykırı olması halinde dört bin Türk Lirası, can ve mal emniyetini tehdit etmesi halinde altı bin Türk Lirası idari para cezası verilir.“
Bu fıkranın uygulama sorunları tartışılmıştır.
Bentte yer alan 32. madde ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 29/12/2011 günlü, E:2011/36 K:2011/181 sayılı kararından bahsedilmiş, burada verilen para cezasının mükerrer cezalandırma olmadığı ruhsata bağlama için verilen süre içinde ruhsata bağlanmama ya da ruhsata aykırılığın giderilmemesinin cezalandırıldığı ifade edilmiştir. Danıştay’ın görüşü anılan maddedeki sürenin en çok 1 ay olarak verilmesi, bu süre dolmadan bu bent uyarınca para cezası verilemeyeceği şeklindedir.
3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin 3. fıkrasında yer alan, 32 nci maddede belirtilen mükellefiyetleri yerine getirmeyen davacının söz konusu fiili nedeniyle koşulların mevcut olması halinde en ağır para cezası olan 6.000 TL para cezasıyla cezalandırılması gerekmektedir. Danıştay’ın görüşü bu yöndedir.Fiillerin çevre ve sağlık şartlarına aykırı olması halinden ne anlaşılması gerektiği tartışılmıştır. Bu durumun idare tarafından ortaya konulması gerektiği, esasen Kanun metninde yeterince açık olmadığı ifade edilmiştir.
E- 42/4; Yapıldığı tarih itibarıyla plana ve mevzuata uygun olmakla beraber, mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ettiği veya edeceği ilgili idare veya mahkeme kararı ile tespit olunan yapılara, ilgili idarenin yazılı ikazına rağmen idarece tanınan süre içinde takviyede bulunmayan veya bu yapıları 39 uncu madde uyarınca yıkmayan yapı sahibine on bin Türk Lirası idari para cezası verilir.
39. madde de belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bu bendin uygulanabileceği ifade edilmiştir. İdare tarafından can ve mal emniyetini nasıl tehdit ettiğinin veya edeceğinin ortaya konulmasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Örneğin yapı dere yatağında ise tehdit oluşturacağı örneği verilmiştir.
– 3194 sayılı Kanunun 27. maddesi yönünden;
F- Köy yerleşik alanlarda yapılan yapılar bakımından kanun maddesinin değişikliğinden önce ikametgâh şartının kaldırılması nedeniyle yıkım konusunda değişiklikten sonra lehe hükmün uygulanması gerektiği (Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına dair 6495 sayılı Kanunun 73. Maddesinin 2. Fıkrasıyla 27. Madde değiştirilmiştir.)
– Köy yerleşik alanın tespit edilmemiş ise bu yerde plansız alanlar yönetmeliğinin uygulanacağı dolayısıyla 3194 sayılı Kanunun 27. maddesinin bu yapılara uygulanamayacağı,
– On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair 6360 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin 14. fıkrası bu Kanunla mahalleye dönüşen köylerde ruhsat almış yapıların neler olduğu sayılmış ve 36. maddesinde yürürlük tarihi belirlenmiştir.
– 42/5, 27 nci maddeye göre il özel idaresince belirlenmiş köy yerleşme alanı sınırları içinde köyün nüfusuna kayıtlı olan ve köyde sürekli oturanlar tarafından, projeleri il özel idaresince incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygun olmasına rağmen muhtarlık izni olmaksızın konut ve zatî maksatlı tarım ve hayvancılık yapısı inşa edilmesi halinde yapı sahibine Üç Yüz Türk Lirası idari para cezası verilir. Bu yapılardaki diğer aykırılıklar ve ruhsata tabi tarım ve hayvancılık maksatlı yapılardaki aykırılıklar için verilecek olan idari para cezası, üç yüz Türk Lirasından az olmamak üzere, ikinci fıkraya göre hesaplanan toplam ceza miktarının beşte biri olarak uygulanır.“ Köydeki yapılara 42/5te düzenlenen para cezasının uygulanması ile ilgili uygulama sorunları tartışılmıştır. Buna göre;İmar Kanununun 27. maddesine göre ruhsat istisnası kapsamında sayılan köylerdeki yapıların bu istisnadan yararlanabilmeleri için yapının köy yerleşik alanı içinde bulunması gerekli olduğu, köy yerleşik alanı dışında yapılan yapıların bu fıkra kapsamına girmediği, köy yerleşik alanı sınır tespitinin bulunmaması halinde Plansız Alanlar Tip İmar Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, para cezasının bu durumda 42/2-a bendine göre hesaplanması gerektiği ifade edilmiştir. Köy yerleşik alanında muhtarlık izni var ancak fen ve sağlık şartlarına uygun olduğu yönünde Valilik görüşünün bulunmadığı, bu durumda da para cezasının 42/5e göre hesaplanması gerektiği, yine diğer koşulları taşımakla birlikte muhtarlık izni bulunmaksızın yapılan yapılar için bu fıkrada öngörülen 300 TL maktu cezanın verilmesi gerektiği, buna karşın köy yerleşik alanında olmakla birlikte bu alanda yapılamayacak bir yapı niteliğinde ve ruhsatsız yapılan bir yapı için de 42/a’ya göre para cezasının hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.
Yıkım yönünden 27. maddede yapılan lehe düzenleme ile köy nüfusuna kayıtlı olma ve ikamet etme şartının kaldırıldığı, bu düzenlemenin de lehe olarak yorumlanması gerektiği belirtilmiştir.
G- 42/6; Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiil ve hallerin, yapının inşa edilmesi süreci içinde tekrarı halinde, idari para cezaları bir kat artırılarak uygulanır.
Tekerrür hükmünün uygulaması nasıl olmalıdır?
Ruhsatsız ya da ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılan yapıların saptanmasının ardından idarece 32. Madde uyarınca mühürlenmiş olmasına rağmen uygulamada bazen mührün sökülerek imalata devam edildiği de görülmektedir. Bu şekilde devam eden imalatlar için kanun iki kat cezalandırma öngörmüştür. Ancak burada ortaya çıkan sorun, hangi cezanın iki kat uygulanacağı husustur. Bu sorun üzerinde tartışma yapılmış ve şu sonuçlara varılmıştır.
Öncelikle tekerrür hükmünün uygulanabilmesi için farklı farklı tespitler ve para cezaları bulunmalıdır. Yapılan tespit üzerine inşaatın devam edilen kısmı üzerinden para cezası hesaplanmalı ve bu miktar üzerinden verilen ceza bir kat artırılarak uygulanmalıdır. Örneğin, ruhsatsız 2 katlı bir yapı saptanmış ve mühürlenerek bu yapı için 100 TL para cezası verilmiştir. Bir süre sonra yapı yerine gidildiğinde bu kez 3. katın yapıldığı görülmüştür. Bu halde 3. kat için hesaplanacak para cezasının 30 TL olacağı varsayıldığında bahse konu mükerrer cezalandırma maddesi uygulanarak cezanın 60 TL olarak hesaplanması gerekmektedir. Ceza daha önceki cezanın 2 katı ( 100×2 ) şeklinde uygulanamaz. İnşaatın devamından ne anlaşılması gerektiği, örneğin sadece sıva, badana gibi ruhsat gerektirmeyen tadilatların para cezasının tekerrürüne esas alınıp alınmayacağı tartışılmış, ruhsata tabi olmayan tadilatların İmar Kanununun 21/3. maddesi kapsamında artık tekerrürden söz edilemeyeceği, bu tür durumlar inşaatın devamı niteliğinde değildir, mührün fekkedilmesi halinde de tekerrür hükümleri uygulanır.
Diğer yandan bu hükmün uygulanabilmesi için ilk para cezasının davacıya idari yönden tebliğ edilmiş olası gerektiği belirtilmiştir.
H- 42/7; Yukarıdaki fıkralar uyarınca tahsil olunan idari para cezaları, aynı fiil nedeniyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 184 üncü maddesine göre mahkûm olanlara faizsiz olarak iade edilir.
Mahkûmiyet kararının kesinleşmesi durumunda para cezasının iade edilmesi gerektiği, kişinin idareye başvurusuyla para cezasını geri alabileceği, hükmün açıklanmasının ceza yargılamasında kişinin mahkûmiyetinin ertelenmesi durumunda yine para cezasını isteyebileceği ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde ceza infaz edilmemiş sayılacağı için bu durumda para cezasının iadesini isteyemeyeceği sonucuna varılmıştır.
I- Mirasçıların murislerine verilen para cezasının iptali istemiyle açtıkları davada ehliyet yönünden ret kararı verilmesi gerekmektedir.
Perakende Kanunu Uygulaması
6585 SAYILI PERAKENDE TİCARETİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN’UN Tanımlar başlıklı 3.maddesinin (ı) bendinde; “Perakende işletme: Alışveriş merkezi, büyük mağaza, zincir mağaza, bayi işletme, özel yetkili işletme, perakende ticaretle uğraşan diğer ticari işletmeler ile esnaf ve sanatkâr işletmeleri” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunun, İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesini düzenleyen 5.maddesinin (7) bendine göre; “Büyükşehirlerde, alışveriş merkezlerine yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı vermeye büyükşehir belediyeleri yetkili” kılınmışlardır. Kanunun Uygulanmayacak hükümleri başlıklı 25.maddesi uyarınca; 2/1/1924 tarihli ve 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun hükümleri perakende işletmeler hakkında uygulanmayacaktır.
Kanunun yukarıya alınan hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; büyükşehir belediyesi sınırları içinde alışveriş merkezlerine 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca yapı ruhsatı, yapı kullanma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı verme yetkisi büyükşehir belediyesine ait olup, bu konuda ilçe belediyelerince herhangi bir işlem yapılmayacaktır.
Diğer taraftan ilçe belediyeleri zabıta birimleri tarafından, Kanunun 3.maddesinde tanımlanan perakende işletmelerin (perakende ticaretle uğraşan diğer ticari işletmeler ile esnaf ve sanatkâr işletmeleri hakkında) 394 sayılı Hafta Tatili Kanununa göre, ruhsat alıp almadıklarının denetimi yapılmayacaktır.
6585 SAYILI PERAKENDE TİCARETİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN
Perakende işletmelerin açılış ve faaliyete geçiş işlemlerinin kolaylaştırılması, perakende ticaretin serbest piyasa ortamında etkin ve sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılması, tüketicinin korunması, perakende işletmelerin dengeli bir şekilde büyüme ve gelişmesinin sağlanması ve perakende işletmelerin faaliyetleri ile bunların birbirleri, üretici ve tedarikçilerle ilişkilerini düzenleyen 6585 SAYILI PERAKENDE TİCARETİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN, 29 Ocak 2015 gün ve 29251 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Kanunun, özellikle İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesi başlıklı 5.maddesi belediyelerimizi ilgilendirmektedir.
Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
El yazısıyla atılan imza ile fiziksel ortamda veya güvenli elektronik imza kullanılarak elektronik ortamda yapılan resmi yazışmalarda ilişkin kuralları belirlemek ve bilgi,belge ve doküman alışverişinin hızlı ve güvenli bir biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla 3056 sayılı Kanunun 2.ve 33.maddeleri hükümleri uyarınca hazırlanan Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 2 Şubat 2015 gün ve 29255 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.