Danıştay Onuncu Daire, Esas: 2010/1129, Karar: 2014/7720, Tarih: 15.12.2014
ÖZÜ: 4817 sayılı Yasa kapsamında yabancıların çalışma izni ile ilgili gerek iş müfettişlerince ve gerekse kolluk kuvvetlerince yapılacak denetimlerin, denetim yapan birimlerin kendi mevzuatları gereğince sahip oldukları denetim yetkisine müdahale şeklinde yorumlamasına, bu tespitlere dayanılarak idari yaptırım uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Aksine, sonuçları itibariyle iç içe giren, biri ile ilgili yapılan denetimin doğrudan diğerini de etkilemesi nedeniyle birbirini tamamlayan bir denetim söz konusu olduğundan, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinde, çalışma izinleri yönünden yabancılar hakkında kolluk kuvvetlerinin denetim ve tespit yapma yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, kolluk kuvvetlerinin 2559 sayılı Kanun’dan kaynaklanan denetim yetkisi nazara alınıp somut olay irdelenerek bir karar verilmesi gerekirken, polisin yabancılar hakkında çalışma izni yönünden denetim yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamakta olup, mahkeme kararının kanun yararına bozulması gerekmektedir.
Dava; davacı şirket tarafından işletilen umuma açık eğlence yerinde yapılan denetimde, çalışma izni olmayan yabancı uyruklu bayanların çalıştığının tespiti üzerine, anılan iş yerinin 2559 sayılı Kanun’un 6. maddesine aykırı olarak işletildiği gerekçesiyle, davacı şirketin 1.200 TL para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 10.8.2006 gün ve 1987 sayılı Konak Belediye Encümen kararının iptali istemiyle açılmıştır. İzmir 4. İdare Mahkemesi Hakimliğince; yabancı uyruklu kişilerin çalışma izni noktasındaki denetimlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı veya Sosyal Sigortalar Kurumu müfettişlerince yapılabileceği, kolluk güçlerinin denetim yetkisinin sadece genel güvenlik ve asayişle sınırlı olduğu, bu sebeple, kolluk birimlerinin denetim yetkisi içerisinde yer almayan bir konuda yaptığı tespit dayanak alınarak uygulanan para cezasında hukuka uyanık görülmeyerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve 2559 sayılı Kanun’un 6. maddesinde yer alan “itiraz üzerine verilen kararlar kesindir hükmü doğrultusunda anılan karar kesinleşmiştir.
2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51.maddesinde, bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, bozma kararının, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı ve bozma kararının bir örneğinin ilgili bakanlığa gönderilip, Resmi Gazete’de yayımlanacağı kuralına yer verilmiştir. Danıştay Başsavcılığı, kolluk kuvvetlerinin umuma açık eğlence yerlerinde yabancılar yönünden denetleme yapma ve mevzuata aykırılığı tespit konusunda yetkili olduğu gerekçesiyle mahkeme kararını kanun yararına temyiz etmiştir.Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından işletilen eğlence yerinde 18.2.2006-2.3.2006 tarihlerinde kolluk kuvveti tarafından yapılan denetimde, çalışma izni olmaksızın yabancı uyruklu bayan çalıştırıldığının tespiti üzerine, belediye encümen kararıyla, 2559 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca, iş yerinin mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletildiği gerekçesiyle davaya konu idari para cezasının verildiği anlaşılmaktadır. 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 1. maddesinde, “Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı Kanun’un 6. maddesinde; “Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden;
a) Faaliyetten geçici olarak men edildiği halde süresinden önce açılan,
b) Açık ve kapalı bulunacağı saatlere uymayan,
c) Bu Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen yasaklara uymadığı tespit edilen,
d) Mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilen İş yerlerinin işletmecilerine beşyüzmilyon Türk Lirası ile bir milyar Türk Lirası arasında idari para cezası verilir.
Bu maddede öngörülen idari para cezaları, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında il daimi encümeni tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdari para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. Bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır.” kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini mevzuata aykırı işleten işyerlerinin işletmecilerine idari para cezası verilmesi öngörülmektedir. Emniyet makamlarının, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 6. maddesinde öngörülen umuma açık istirahat ve eğlence yerleri yönünden, mevzuata uygun işletilip işletilmediği konusunda denetim yapma yetkisi bulunduğu gibi bu yetkinin, 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun hükümleri uyarınca, yabancılar da dahil olmak üzere, yanlarında yabancı uyruklu çalıştıran işyerlerinin denetimini de kapsadığı açıktır. Bu tür eğlence mekanlarının, 2559 sayılı Kanun’un 6. maddesinde yer alan şartlara uygun faaliyet göstermediğinin koltuk güçlerince tespiti halinde, ilgi evrakın ceza tayini için belediye sınırları içinde belediye encümenine, belediye sınırları dışında il daimi encümenine havalesi suretiyle ceza tayinine bu makamlarca karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesi Hakimliğince, kolluk güçlerinin denetim yetkisinin sadece genel güvenlik ve asayişle sınırlı olduğu, bu sebeple, koltuk birimlerinin denetim yetkisi içerisinde yer almayan bir konuda yaptığı tespit dayanak alınarak uygulanan para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de; 4817 sayılı Yasa kapsamında yabancıların çalışma izni ile ilgili gerek iş müfettişlerince ve gerekse kolluk kuvvetlerince yapılacak denetimlerin, denetim yapan birimlerin kendi mevzuatları gereğince sahip oldukları denetim yetkisine müdahale şeklinde yorumlamasına, bu tespitlere dayanılarak idari yaptırım uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Aksine, sonuçları itibariyle iç içe giren, biri ile ilgili yapılan denetimin doğrudan diğerini de etkilemesi nedeniyle birbirini tamamlayan bir denetim söz konusu olduğundan, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinde, çalışma izinleri yönünden yabancılar hakkında kolluk kuvvetlerinin denetim ve tespit yapma yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, kolluk kuvvetlerinin 2559 sayılı Kanun’dan kaynaklanan denetim yetkisi nazara alınıp somut olay irdelenerek bir karar verilmesi gerekirken, polisin yabancılar hakkında çalışma izni yönünden denetim yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamakta olup, mahkeme kararının kanun yararına bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı tarafından yapılan kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile İzmir 4. İdare Mahkemesi Hakimliği’nin 20.2.2009 tarih ve E:2008/1847, K:2009/168 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51.maddesi uyarınca hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, karardan birer örneğinin Danıştay Başsavcılığına ve ilgili Bakanlık olan İçişleri Bakanlığı’na gönderilmesine ve kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına, 15/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.