• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Aylık Arşivler : Haziran, 2015

İL Özel İdareleri ve Belediyelerin Dikkatine !

Haz30
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

30 Haziran 2015 günlü Resmi Gazetede; 15/3/2010 tarihli ve 2010/238 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan “Büyükşehir Belediyeleri, İl Özel İdareleri, Belediyeler ve Bunların Bağlı Kuruluşlarının Borçlarına Karşılık Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilat Toplamı Üzerinden Ayrılacak Paylardan Yapılacak Kesintilere ilişkin Esaslar”ın geçici 8 inci maddesindeki değişiklik yayınlanmıştır .Buna göre;

“GEÇİCİ MADDE 8– (1) İl özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarının, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak paylardan 5779 sayılı Kanunun 7 nci maddesi çerçevesinde kesinti yoluyla tahsil edilecek borçlarına ilişkin kesinti oranları, 31/12/2015 tarihine kadar yüzde sıfır olarak uygulanır.”

MADDE 2- Aynı Esaslara aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 9- (1) 5 inci maddenin birinci fıkrasında % 40 ve % 25 şeklinde yer alan kesinti oranları 2016 yılı için sırasıyla % 12,5 ve % 7,5 olarak uygulanır.”

MADDE 3– Bu Esaslar 29/6/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yazıldı Duyurular, Güncel Mevzuat

BELEDİYELERİMİZE DUYURU !

Haz29
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

             

 27 Haziran 2015 gün ve 29399 sayılı Resmi  Gazetede yayımlanan değişiklikle ;  Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik,  Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve   Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliklerin  Ek 1.maddesinde yer alan İş bitirme belgelerinin EKAP üzerinden düzenlenmesi  başlıklı  1.ve 3.fıkralarında yer alan;

“EK MADDE 1- (1) İş bitirme belgesi düzenlemeye yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından 31/8/2014 tarihinden sonra düzenlenecek olan iş bitirme belgelerinin EKAP üzerinden düzenlenerek kayıt edilmesi zorunludur.

(3) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca EKAP üzerinden kayıt edilme zorunluluğu getirilen iş bitirme belgeleri EKAP üzerinden kayıt edilmedikleri müddetçe ilanı veya duyurusu 1/7/2015 tarihinden sonra yapılan ihalelerde iş deneyimini tevsik için kullanılamaz.” fıkralarındaki tarihler,  “1/7/2015” ibareleri “1/7/2016” şeklinde değiştirilmiştir.

Yazıldı Duyurular

Anayasa Mahkemesi Kararı

Haz26
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Anayasa Mahkemesi Kararı, Esas: 2014/194, Karar: 2015/55, Tarih: 17.06.2015

(26.06.2015 tarih ve 29398 sayılı Resmi Gazete)

 

ÖZÜ:5393 sayılı Belediye Kanunu’nun: 15. maddesine, 10.9.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanun’un 121. maddesiyle eklenen fıkranın: Birinci cümlesinin; a- “…ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır” ve “…veya kamu hizmetlerini aksatacak…”  ibareleri ile- 6552 sayılı Kanun’un 123. maddesiyle 5393 sayılı Belediye Kanununa eklenen geçici 8. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE karar verilmiştir.

Gerekçe;

6552 Sayılı Kanun’un 123. Maddesiyle Eklenen Geçici 8. Maddesinin incelenmesi

Başvuru kararında, belediyenin hangi mallarının haczedilmesine müsaade ettiğinin borçludan sorulmasını ve sadece bildirdiği mallara haciz uygulanmasını belirten 15. maddenin son fıkrası hükmünün eski hacizlere de uygulanmasını öngören kuralın bir önceki başlıkta belirtilen gerekçelerle Anayasa’nın 2., 5., 10., 13., 125. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. İtiraz konusu kuralda, Kanun’un 15. maddesinin son fıkrası hükümlerinin, devam eden her türlü icra takipleri hakkında da uygulanacağı, bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış icra takipleri gereğince konulan tüm hacizlerin, söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Anayasa’nın 2. maddesinde hukuk devleti ilkesi düzenlenmiştir. Hukuk devletinin korumakla yükümlü olduğu evrensel ilkelerden biri hukuk güvenliği ilkesidir. Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir. Kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar. Daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması, hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturur. “Kanunların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca kanunlar, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi, kazanılmış hakların korunması, mali hakların iyileştirilmesi gibi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması, hukukun genel ilkelerindendir. Ancak, kanun koyucunun kişilerin lehine haklar sağlayan kanuni düzenlemeleri geçmişe etkili olarak yapma konusunda takdir yetkisine sahip olduğunda kuşku yoktur. İtiraz konusu kural, Kanun’un 15. maddesinin son fıkrasının, devam eden her türlü icra takipleri hakkında da uygulanmasını öngörmekte ve bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış icra takipleri gereğince konulan tüm hacizlerin de söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla, itiraz konusu düzenleme Kanun’un 15. maddesinin son fıkra hükmünün devam eden her türlü icra takibi hakkında da uygulanmasını ve maddenin yürürlük tarihi olan 11.9.2014 tarihinden önce belediyeler aleyhine yapılmış icra takipleri gereğince konulan hacizlerin kaldırılmasına yol açmakta ve kesinleşmiş haciz kararına karşın alacaklıların haklarına kavuşmalarını engellemektedir. Kamu hizmetlerinin kesintisiz olarak sürdürülebilmesi için çeşitli önlemlerin alınması doğal kabul edilmekle birlikte, bu konuda kişilerin hakları ve hukukun genel ilkelerinin de göz önünde bulundurulması hukuk devletinin bir gereğidir. İtiraz konusu kuralın, belediyelerin hizmet görme kapasitelerinin kısıtlanmasına yol açmasını engellemek için çıkarıldığı anlaşılmakta ise de, Kanun’un 15. maddesinin son fıkrası hükmünün devam eden her türlü icra takiplerinde uygulanması ve bu maddenin yürürlük tarihinden önce belediye aleyhine yapılmış olan icra takipleri gereğince konulan hacizlerin kaldırılması, kişilerin alacaklarının tahsilini geciktireceği ya da alamamalarına neden olabileceğinden hukuka olan güven duygusunu zedelemekte ve hukuk güvenliği ile bağdaşmamaktadır.

Öte yandan, hak arama yollarına başvuran bireylerin bu yolla elde etmek istedikleri alacaklarını almalarının yasama tasarruflarıyla etkisizleştirilmesi, subjektif hakların ihlal edilmesine yol açmakta ve Devlete olan güven duygusunu zedelemektedir.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.

Serdar ÖZGÜLDÜR ile Serruh KALELİ bu sonuca farklı gerekçeyle katılmışlardır.

Kural. Anayasa’nın 2. maddesine aykırı görülerek iptal edildiğinden, Anayasa’nın 5., 10., 13., 125. ve 138. maddeleri önünden ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI- SONUÇ

3.7.2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun:

A- 15. maddesine, 10.9.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanun’un 121. maddesiyle eklenen fıkranın:

I- Birinci cümlesinin;

a- “…ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

b- Kalan bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Serdar ÖZGÜLDÜR ile Serruh KALELİ’ nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

2- İkinci cümlesinin;

a- “…veya kamu hizmetlerini aksatacak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECIPOOLU, Hicabi DURSUN, Erdal TERCAN ile Kadir ÖZKAYA’nın karşıoylan ve OYÇOKLUĞUYLA,

b- Kalan bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Serdar ÖZGÜLDÜR ile Semih KALELİ’ nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

B- 6552 sayılı Kanun’un 123. maddesiyle eklenen geçici 8. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

17.6.2015 tarihinde karar verildi.

Yazıldı Yargı Kararları

Asansör Yönetmeliği

Haz25
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

İnsanların, insan ve yüklerin veya sadece yüklerin taşınmasında kullanılan asansörlerin insan can ve mal güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde kullanımlarını sağlamak ve çevreyi korumak üzere işletme, bakım, periyodik kontrol, mevcut asansörlerin iyileştirilmesi, denetim, garanti ve satış sonrası hizmet şartları ile uyulması gereken kuralları belirlemek olan ASANSÖR İŞLETME, BAKIM VE PERİYODİK KONTROL YÖNETMELİĞİ 24 Haziran 2015 ÇARŞAMBA günlü Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Bilindiği gibi,6645 sayılı Kanunun  84.madddesiyle,5393 sayılı Kanunun  Belediyelerin Yetkileri ve İmtiyazları başlıklı  15  maddesine eklenen (s) bendi uyarınca; “Belediye sınırları içerisinde, yapı ruhsatı veya yapı kullanma izni hangi idare tarafından verilmiş olursa olsun, hizmete sunulacak olan asansörlerin tescilini yapmak, ilgili teknik mevzuat çerçevesinde yıllık periyodik kontrollerini yapmak ya da yetkilendirilmiş muayene kuruluşları aracılığıyla yaptırmak, gerekli hâllerde asansörleri hizmet dışı bırakmak” hükmü eklenmiştir. Yönetmelikle,belediye sınırları içindeki asansörlerin  işletme,bakımı ve kontroluyla ilgili düzenlemelerde bulunulmuştur.

Yazıldı Güncel Mevzuat

İdare Mahkemesi Kararları

Haz16
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

İzmir 2. İdare Mahkemesi, Esas: 2014/1367, Karar: 2015/623, Tarih: 21.04.2015

            ÖZÜ: 6360 sayılı Kanun uyarınca kurulan İzmir Valiliği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunun 12.05.2014 tarih ve 52 sayılı kararıyla, kapatılan İzmir İl Özel İdaresine ait Buca ilçesi Kaynaklar mahallesinde bulunan, 20234 ada, 2 parsel sayılı, 6390 m2 yüzölçümlü taşınmazın imar planında belediye hizmet alanında kaldığı, 5216 sayılı Kanun uyarınca büyükşehirin bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, müze, spor, dinlence, eğlence ve benzeri yerleri yapmak yetki ve görevi Büyükşehir Belediyelerine verildiği göz önünde bulundurulduğunda, belediye hizmet alanında kalan taşınmazın Kanunla verilen görevlerin yerine getirilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devri gerekirken, taşınmazla ilgisi bulunmayan Maliye Hazinesine devrine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Dava; kapatılan İzmir İl Özel idaresine ait Buca ilçesi, Kaynaklar Mahallesinde bulunan, 20234 ada, 2 parsel sayılı, 6390 m2 yüzölçümlü taşınmazın Maliye Hazinesine devrine ilişkin 12.05.2014 tarih ve 52 sayılı İzmir Valiliği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu kararının anılan parsele ilişkin kısmın iptali istemiyle açılmıştır.

2709 sayılı 1982 Anayasa’sının 123. Maddesinde, ” İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.” hükmün, 127. Maddesinde, “Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir… Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir…. Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. 06.12.2012 tarih, 28489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 4. fıkrasında; “Bu Kanunla tüzel kişiliği kaldırılan il özel idaresi, belediye veya köy tüzel kişiliklerine şartlı olarak bakışı yapılan taşınır ve taşınmazların devrinin yapıldığı kurum veya kuruluş, bu taşınır ve taşınmazların bağış amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamakla sorumludur. Diğer bağış ve yardımlar hakkında 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.”, geçici 1. maddesinde; “(1) Bu Kanundaki devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulur. Bu komisyona yardımcı olmak üzere valinin görevlendirmesi ile alt komisyonlar da kurulabilir. (5); “Bu Kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, valiliklere, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığına, büyükşehir belediyesine ve bağlı kuruluşuna veya ilçe belediyesine devredilmesine karar verilir. Devir işlemi, yapılacak ilk mahalli idareler genel seçimi tarihinde uygulamaya konulur. Maliye Hazinesine devredilen taşınmazlar Kanunun yayınlandığı tarih itibarıyla kullanmakta olan kurumlara tahsis edilmiş sayılır. Hazinenin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Maliye Bakanlığına, bu Kanunun 1 inci maddesiyle tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerine, belediyelere ve köy tüzel kişiliklerine tahsis edilmiş olanlar; kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen kamusal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ve komisyon kararıyla; ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine tahsis edilmiş sayılır.” hükümlerine yer verilmiştir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 5. maddesinde; “Büyükşehir belediyelerinin sınırları, il mülki sınırlarıdır. İlçe belediyelerinin sınırları, bu ilçelerin mülki sınırlarıdır.”, 27. maddesinde; “Büyükşehir kapsamındaki belediyeler arasında hizmetlerin yerine getirilmesi bakımından uyum ve koordinasyon, büyükşehir belediyesi tarafından sağlanır. Büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri veya ilçe belediyelerinin kendi aralarında hizmetlerin yürütülmesiyle ilgili ihtilaf çıkması durumunda, büyükşehir belediye meclisi yönlendirici ve düzenleyici kararlar almaya yetkilidir. Büyükşehir belediyelerinde meydan, bulvar, cadde, yol, sokak, park, spor ve kültürel tesislerin büyükşehir belediyesi ile büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dağılımına ilişkin esaslar büyükşehir belediye meclisi tarafından belirlenir. Büyükşehir belediyesi mücavir alanlarının ilçe belediyeleri arasındaki bölüşümü büyükşehir belediye meclisince yapılır. Büyükşehir belediyesi, 7 nci maddede sayılan hizmetleri, mali ve teknik imkanları çerçevesinde, nüfus ve hizmet alanlarını dikkate alarak, bu hizmetlerden yararlanacak büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dengeli olarak yürütmek zorundadır. İlçe belediyelerine ait görevlerden bir veya birkaçı, bedeli kendileri tarafından karşılanmak ve istekte bulunmak kaydıyla, büyükşehir belediye meclisinin kararına dayanarak, ortaklaşa veya bizzat büyükşehir belediyesi tarafından yapılabilir.” hükmün yer verilmiş, 7.maddesinin 6360 sayılı Yasa ile değişik (g) bendinde; “(Değişik; 12/11/2012-6360/7 md.) Büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki mahalleleri ilçe merkezine bağlayan yollar, meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı ile bu yolların temizliği ve karla mücadele çalışmalarını yürütmek; kentsel tasarım projelerine uygun olarak bu yerlere cephesi bulunan yapılara ilişkin yükümlülükler koymak; ilan ve reklam asılacak yerleri ve bunların şekil ve ebadını belirlemek; meydan, bulvar, cadde, yol ve sokak ad ve numaraları ile bunlar üzerindeki binalara numara verilmesi işlerini gerçekleştirmek.” ve (m) bendinde, “Büyükşehirin bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, hayvanat bahçeleri, hayvan barınakları, kütüphane, müze, spor, dinlence, eğlence ve benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek; gerektiğinde amatör spor kulüplerine nakdi yardım yapmak, malzeme vermek ve gerekli desteği sağlamak, amatör takımlar arasında spor müsabakaları düzenlemek, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara, teknik yönetici, antrenör ve öğrencilere belediye meclis kararıyla ödül vermek” Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmış, ek 2. maddesinde de; ” Birleşme, katılma veya geçici 2 nci madde gereğince büyükşehir belediyesi sınırlarına giren belediyelerin yürütmekte olduğu su, kanalizasyon, katı atık, ulaşım, her çeşit yolcu ve yük terminalleri, toptancı halleri, mezbaha, mezarlık ve itfaiye hizmetlerine ilişkin olmak üzere bina, tesis, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları ve bu hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları büyükşehir belediyesine veya ilgili bağlı kuruluşuna devredilir. ” hükümlerine yer verilmiştir. 14.06.2014 tarih ve 29030 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 5/1-a maddesinde; “Belediye hizmet alanı: Belediyelerin görev ve sorumlulukları kapsamındaki hizmetlerinin götürülebilmesi için gerekli itfaiye, acil yardım ve kurtarma, ulaşıma yönelik transfer istasyonu, araç ve makine parkı, bakım ve ikmal istasyonu, garaj ve triyaj alanları, belediye depoları, asfalt tesisi, atık işleme tesisi, zabıta birimleri, mezbaha, ekmek üretim tesisi, pazar yeri, idari, sosyal ve kültürel merkez gibi mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan tesisler ile sermayesinin yarıdan fazlası belediyeye ait olan şirketlerin sahip olduğu tesislerin yapılabileceği alandır.” şeklinde tanımlanmıştır. 3194 sayılı imar Kanunun 11/1 maddesinde, “İmar planlarında; meydan, yol, park, yeşil saha, otopark, toplu taşıma istasyonu ve terminal gibi umumi hizmetlere ayrılmış yerlere rastlayan Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkuller ile askeri yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ile ülke güvenliği ile doğrudan doğruya ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerine ait harekat ve savunma amaçlı yerler hariç Hazine ve özel idareye ait arazi ve arsalar belediye veya valiliğin teklifi, Maliye ve Gümrük Bakanlığının onayı ile belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeye; belediye ve mücavir alan hudutları dışında özel idareye bedelsiz terk edilir ve tapu kaydı terkin edilir. Ancak, bu yerlerin üzerinde bina bulunduğu takdirde, arsası hariç yalnız binanın halihazır kıymeti için takdir edilecek bedel ödenir. Bedeli ve ödeme şekli taraflarca tespit olumlu.” hükmü yer almaktadır.

2709 sayılı 1982 Anayasa’sına göre mahalli idareler, mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan ve seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileri olarak tanımlanmış olup, mahalli idarelerden olan il özel idareleri ve belediyelerin temel kuruluş amacı mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamaktır. 6360 sayılı Yasa ile yasada belirtilen il özel idaresi, belediye ve köy tüzel kişiliklerinin kaldırıldığı, il belediyesinin büyükşehir belediyesine dönüştürüldüğü, büyükşehir belediye sınırının ilin mülki sınırlarına genişletildiği, büyükşehir olan illerde mahalli ihtiyaçları karşılamakla görevli olan İl Özel İdarelerinin kaldırıldığı, bunların görevlerinin büyük çoğunluğunun mahalli idare olan Büyükşehir Belediyelerine verildiği, başka bir ifadeyle mahalli ihtiyaçlara karşılama yetki ve sorumluluğunun çoğunluğunun Büyükşehir Belediyelerine devredildiği görülmektedir. Yukarıda yer alan Kanun hükümlerinin değerlendirilmesinden, kapatılan İl Özel İdarelerine ait taşınır ve taşınmaz malların devrinin veya tahsisinin kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen kamusal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine yapılacağı, taşınır veya taşınmazın devrinde devir veya tahsis yapılacak idare ile ilgisinin kurulması gerektiği, ilgisinin de taşınmaz ile idarenin yürüteceği kanunla kendisine verilmiş olan kamu hizmeti esas alınmak suretiyle kurulması gerektiği, yerel hizmetlerin yürütülmesi amacıyla İl Özel İdarelerine tahsis edilmiş veya İl Özel İdareleri tarafından yerel imkanlarla kazanılmış olan taşınır ve taşınmazların tahsis ve devrinde de yerel hizmetlerin yürütümünde kullanılmasının öncelenmesi gerektiği, yerel hizmetlerin yürütülmesi ile ilgisi kurulamayan taşınmazların ilgili diğer kamu idarelerine, yerel hizmetlerin yürütülmesi ile ilgili olan taşınır ve taşınmazların ise ilgisine göre yerel idarelere devrinin veya tahsisinin gerektiği anlaşılmaktadır. Dava dosyasının incelenmesinden, 6360 sayılı Kanun uyarınca İzmir İli’nde Büyükşehir Belediye sınırının il mülki sınırı olarak belirlendiği, İzmir İline bağlı ilçelerin sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin ve İzmir İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı, tüzel kişilikleri kaldırılan kurumların her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçlarının ilgisine göre devri amacıyla Devir, Tasfiye ve Paylaştırma komisyonu kurulduğu, komisyonun 12.05.2014 tarih ve 52 sayılı kararı ile  kapatılan İzmir İl Özel İdaresine ait imar planında belediye hizmet alanında kalan Buca ilçesi Kaynaklar mahallesinde bulunan, 20234 ada, 2 parsel sayılı, 6390 m2 yüzölçümlü taşınmazın mülkiyetinin Maliye Hazinesine devrine karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda kapatılan İzmir İl Özel İdaresine ait Buca ilçesi Kaynaklar mahallesinde bulunan, 20234 ada, 2 parsel sayılı, 6390 m2 yüzölçümlü taşınmazın imar planında belediye hizmet alanında kaldığı, 5216 sayılı, Yasa uyarınca büyükşehirin bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, müze, spor, dinlence, eğlence ve benzeri yerleri yapmak yetki ve görevi Büyükşehir Belediyelerine verildiği göz önünde bulundurulduğunda, belediye hizmet alanında kalan taşınmazın Kanunla verilen görevlerin yerine getirilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devri gerekirken, taşınmazla ilgisi bulunmayan Maliye Hazinesine devrine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin ve AAÜT uyarınca belirlenen 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere 21/04/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

İzmir 2. İdare Mahkemesi, Esas: 2014/1397, Karar: 2015/431, Tarih:24.03.2015

ÖZÜ: 6360 sayılı Kanun uyarınca kurulan İzmir Valiliği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunun 12.05.2014 tarih ve 59 sayılı kararıyla, kapatılan İzmir İl Özel idaresine ait Bergama ilçesi, 1123 ada, 1 parsel sayılı, 33.056 m2 yüzölçümlü taşınmazın İzmir İ1 Özel İdaresi tarafından yerel hizmetlerin yürütülmesi amacıyla asfalt şantiyesi olarak kullanıldığı, Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde yol yapım, bakım ve onarım görevinin büyük çoğunluğunun 5216 sayılı Kanun uyarınca Büyükşehir Belediyelerine verildiği göz önünde bulundurulduğunda, asfalt şantiyesi olarak kullanılan taşınmazın Kanunla verilen görevlerin yerine getirilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tahsisi gerekirken, taşınmazla ilgisi bulunmayan Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Dava; kapatılan İzmir /İl Özel idaresine ait Bergama ilçesi, 1123 ada, 1 parsel sayılı, 33.056 rn2 yüzölçümlü taşınmazın Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine ilişkin 12.05.2014 tarih ve 59 sayılı İzmir Valiliği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır. 2709 sayılı 1982 Anayasa’sının 123. Maddesinde, ” İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.” hükmüne, 127. Maddesinde, “Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir. Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir… Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir…. Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. 06.12.2012 tarih, 28489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 4. fıkrasında; “Bu Kanunla tüzel kişiliği kaldırılan il özel idaresi, belediye veya köy tüzel kişiliklerine şartlı olarak bağışı yapılan taşınır ve taşınmazların devrinin yapıldığı kurum veya kuruluş, bu taşınır ve taşınmazların bağış amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamakla sorumludur. Diğer bağış ve yardımlar hakkında 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.”,geçici. 1. maddesinde; “(1) Bu Kanundaki devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulur. Bu komisyona yardımcı olmak üzere valinin görevlendirmesi ile alt komisyonlar da kurulabilir. (5) “Bu Kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin her törlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, valiliklere, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığına, büyükşehir belediyesine ve bağlı kuruluşuna veya ilçe belediyesine devredilmesine karar verilir.

Devir işlemi, yapılacak ilk mahalli idareler genel seçimi tarihinde uygulamaya konulur. Maliye Hazinesine devredilen taşınmazlar Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla kullanmakta olan kurumlara tahsis edilmiş sayılır. Hazinenin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca, bu Kanunun 1 inci maddesiyle tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerine, belediyelere ve köy tüzel kişiliklerine tahsis edilmiş olanlar; kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen tarımsal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ve komisyon kararıyla; ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına yatırım, izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, Büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine tahsis edilmiş sayılır.”hükümlerine yer verilmiştir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 5. maddesinde: “Büyükşehir belediyelerinin sınırları, il mülki sınırlarıdır. İlçe belediyelerinin sınırları, bu ilçelerin mülki sınırlarıdır.”, 27. maddesinde; “Büyükşehir kapsamındaki belediyeler arasında hizmetlerin yerine getirilmesi bakımından uyum ve koordinasyon, büyükşehir belediyesi tarafından sağlanır. Büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri veya ilçe belediyelerinin kendi aralarında hizmetlerin yürütülmesiyle ilgili ihtilaf çıkması durumunda, büyükşehir belediye meclisi yönlendirici ve düzenleyici kararlar almaya yetkilidir. Büyükşehir belediyelerinde meydan, bulvar, cadde, yol, sokak, park, spor ve kültürel tesislerin büyükşehir belediyesi ile büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dağılımına ilişkin esaslar büyükşehir belediye meclisi tarafından belirlenir. Büyükşehir belediyesi mücavir alanlarının ilçe belediyeleri arasındaki bölüşümü büyükşehir belediye meclisince yapılır. Büyükşehir belediyesi, 7 nci maddede sayılan hizmetleri, mali ve teknik imkanları çerçevesinde, nüfus ve hizmet alanlarını dikkate alarak, bu hizmetlerden yararlanacak büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dengeli olarak yürütmek zorundadır. İlçe belediyelerine ait görevlerden bir veya birkaçı, bedeli kendileri tarafından karşılanmak ve istekte bulunmak kaydıyla, büyükşehir belediye meclisinin kararına dayanarak, ortaklaşa veya bizzat büyükşehir belediyesi tarafından yapılabilir.” hükmüne yer verilmiş, 7.maddesinin 6360 sayılı Yasa ile değişik (g) bendinde, “(Değişik: 12/11/2012-6360/7 md.) Büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki mahalleleri ilçe merkezine bağlayan yollar, meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak; yaptırmak, bakım ve onarımı ile bu yolların temizliği ve karla mücadele çalışmalarını yürütmek; kentsel tasarım projelerine uygun olarak bu yerlere cephesi bulunan yapılara ilişkin yükümlülükler koymak; ilki ve reklam asılacak yerleri ve bunların şekil ve ebadını belirlemek; meydan, bulvar, cadde, yol ve sokak ad ve numaralar ile bunlar üzerindeki binalara numara verilmesi işlerini gerçekleştirmek. “Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmış, ek 2, maddesinde de; ” Birleşme, katılma veya geçici 2 nci madde gereğince büyükşehir belediyesi sınırlarına giren belediyelerin yürütmekte olduğu su, kanalizasyon, katı atık, ulaşım, her çeşit yolcu ve yük terminalleri, toptancı halleri, mezbaha, mezarlık ve itfaiye hizmetlerine ilişkin olmak üzere bina, tesis, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları ve bu hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları büyükşehir belediyesine veya ilgili bağlı kuruluşuna devredilir.” hükümlerine yer verilmiştir.

2709 sayılı 1982 Anayasasına göre mahalli idareler, mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan ve seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileri olarak tanımlanmış olup, mahalli idarelerden olan il özel idareleri ve belediyelerin temel kuruluş amacı mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamaktır. 6360 sayılı Yasa ile yasada belirtilen il özel idaresi, belediye ve köy tüzel kişiliklerinin kaldırıldığı, il belediyesinin büyükşehir belediyesine dönüştürüldüğü, büyükşehir belediye sınırının ilin mülki sınırlarına genişletildiği, büyükşehir olan illerde mahalli ihtiyaçları karşılamakla görevli olan İl Özel İdarelerinin kaldırıldığı, bunların görevlerinin büyük çoğunluğunun mahalli idare olan Büyükşehir Belediyelerine verildiği, başka bir ifadeyle mahalli ihtiyaçları karşılama yetki ve sorumluluğunun çoğunluğunun Büyükşehir Belediyelerine devredildiği görülmektedir Yukarıda yer alan Kanun hükümlerinin değerlendirilmesinden, kapatılan İl Özel İdarelerine ait taşınır ve taşınmaz malların devrinin veya tahsisinin kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen kamusal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine yapılacağı taşınır veya taşınmaz devrinde devir veya tahsis yapılacak idare ile ilgisinin kurulması gerektiği, ilgisinin de taşınmaz ile idarenin yürüteceği kanunla kendisine verilmiş olan kamu hizmeti esas alınmak suretiyle kurulması gerektiği, yerel hizmetlerin yürütülmesi amacıyla İl Özel İdarelerine tahsis edilmiş veya İl Özel İdareleri tarafından yerel imkanlarla kazanılmış olan taşınır ve taşınmazların tahsis ve devrinde de yerel hizmetlerin yürütümünde kullanılmasının öncelenmesi gerektiği, yerel hizmetlerin yürütülmesi ile ilgisi kurulamayan taşınmazların ilgili diğer kamu idarelerine, yerel hizmetlerin yürütülmesi ile ilgili olan taşınır ve taşınmazların ise ilgisine göre yerel idarelere devrinin veya tahsisinin gerektiği anlaşılmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, 6360 sayılı Kanun uyarınca İzmir İli’nde Büyükşehir Belediye sınırının il mülki sınırı olarak belirlendiği, İzmir İli’ne bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin ve İzmir İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı, tüzel kişilikleri kaldırılan kurumların her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçlarının ilgisine göre devri amacıyla Devir, Tasfiye ve Paylaştırma komisyonu kurulduğu, komisyonun 12.05.2014 tarih ve 59 sayılı kararı ile kapatılan İzmir İl Özel idaresine ait asfalt şantiyesi olarak kullanılan Bergama ilçesi, 1123 ada, 1 parsel sayılı, 33.056 m2 yüzölçümlü taşınmazın Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, kapatılan İzmir İl Özel idaresine ait Bergama ilçesi, 1123 ada, 1 parsel sayılı, 33.056 m2 yüzölçümlü taşınmazın İzmir İ1 Özel İdaresi tarafından yerel hizmetlerin yürütülmesi amacıyla asfalt şantiyesi olarak kullanıldığı, Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde yol yapım, bakım ve onarım görevinin büyük çoğunluğunun 5216 sayılı Yasa uyarınca Büyükşehir Belediyelerine verildiği göz önünde bulundurulduğunda, asfalt şantiyesi olarak kullanılan taşınmazın Kanunla verilen görevlerin yerine getirilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tahsisi gerekirken, taşınmazla ilgisi bulunmayan Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapıları 271,50 TL yargılama giderinin ve AAÜT uyarınca belirlenen 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere 24/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

            İzmir 2. İdare Mahkemesi, Esas: 2014/1988, Karar: 2015/611, Tarih: 21.04.2015

ÖZÜ: 12.05.2014 tarih ve 50 sayılı İzmir Valiliği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu kararıyla kapatılan İzmir İl Özel İdaresine ait Konak ilçesi, 2. Aziziye Mahallesi, 2494 ada, 53 parsel sayılı, 242,50 m2 yüz ölçümlü taşınmazın Mülkiyetinin Maliye Hazinesine devrine, Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine ilişkin parselin, yüzölçümü ve konumu dikkate alındığında okul yeri olarak ayrılmasına imkan bulunmadığı halde dava konusu işlem ile okul yeri olarak ayrılmış ve ilgisi bulunmayan Maliye Hazinesine devrine, Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine karar verilmiş ise de Mahkememizin 21.04.2015 gün ve K: 2015/621 sayılı kararı İle imar planında yol ve park alanında kalan taşınmazın Kanunla verilen görevlerin yerine getirilebilmesi amacıyla Konak Belediyesine devri gerektiği yönünde hüküm kurulmuş olması nedeniyle dava konusu işlemde davacı İzmir Büyükşehir Belediyesi yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Dava; kapatılan İzmir İl Özel idaresine ait Konak ilçesi, 2. Aziziye Mahallesi, 2494 ada, 53 parsel sayılı, 242,50 m2 yüzölçümlü taşınmazın mülkiyetinin Maliye Hazinesine devrine, Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine ilişkin 12.05.2014 tarih ve 50 sayılı İzmir Valiliği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

2709 sayılı 1982 Anayasa’sının 123. Maddesinde, “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.” hükmüne, 127. Maddesinde, “Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir… Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir…. Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir. ” hükmün yer verilmiştir.

06.12.2012 tarih, 28489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan On Üç ilde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 4. fıkrasında; “Bu Kanunla tüzel kişiliği kaldırılan il Özel idaresi, belediye veya köy tüzel kişiliklerine şartlı olarak bağışı yapılan taşınır ve taşınmazların devrinin yapıldığı kurum veya kuruluş, bu taşınır ve taşınmazların bağış amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamakla sorumludur. Diğer bağış ve yardımlar hakkında 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.”, geçici 1. maddesinde; “(1) Bu Kanundaki devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulur. Bu komisyona yardımcı olmak üzere valinin görevlendirmesi ile alt komisyonlar da kurulabilir. (5); “Bu Kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, valiliklere, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığına, büyükşehir belediyesine ve bağlı kuruluşuna veya ilçe belediyesine devredilmesine karar verilir. Devir işlemi, yapılacak ilk mahalli idareler genel seçimi tarihinde uygulamaya konulur. Maliye Hazinesine devredilen taşınmazlar Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla kullanmakta olan kurumlara tahsis edilmiş sayılır. Hazinenin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca, bu Kanunun 1 inci maddesiyle tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerine, belediyelere ve köy tüzel kişiliklerine tahsis edilmiş olanlar; kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen kamusal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ve komisyon kararıyla; ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine tahsis edilmiş sayılır.” hükümlerine yer verilmiştir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 5. maddesinde; “Büyükşehir belediyelerinin sınırları, il mülki sınırlardır, ilçe belediyelerinin sınırları, bu ilçelerin mülki sınırlarıdır.”, 27. maddesinde; “Büyükşehir kapsamındaki belediyeler arasında hizmetlerin yerine getirilmesi bakımından uyum ve koordinasyon, büyükşehir belediyesi tarafından sağlanır. Büyükşehir, belediyesi ile ilçe belediyeleri veya ilçe belediyelerinin kendi aralarında hizmetlerin yürütülmesiyle ilgili ihtilaf çıkması durumunda, büyükşehir belediye meclisi yönlendirici ve düzenleyici kararlar almaya yetkilidir. Büyükşehir belediyelerinde meydan, bulvar, cadde, yol, sokak, park, spor ve kültürel tesislerin büyükşehir belediyesi ile büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dağılımına ilişkin esaslar büyükşehir belediye meclisi tarafından belirlenir. Büyükşehir belediyesi mücavir alanlarının ilçe belediyeleri arasındaki bölüşümü büyükşehir belediye meclisince yapılır. Büyükşehir belediyesi, 7 nci maddede sayılan hizmetleri, mali ve teknik imkanları çerçevesinde, nüfus ve hizmet alanlarını dikkate alarak, bu hizmetlerden yararlanacak büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dengeli olarak yürütmek zorundadır. İlçe belediyelerine ait görevlerden bir veya birkaçı, bedeli kendileri tarafından karşılanmak ve istekte bulunmak kaydıyla, büyükşehir belediye meclisinin kararına dayanarak, ortaklaşa veya bizzat büyükşehir belediyesi tarafından yapılabilir.” hükmüne yer verilmiş, 7. maddenin (g) bendinde, Büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak, kentsel tasarım projelerine uygun olarak bu yerlere cephesi bulunan yapılara ilişkin yükümlülükler koymak; ilan ve reklam asılacak yerleri ve bunların şekil ve ebadını belirlemek; meydan, bulvar, cadde, yol ve sokak ad ve numaraları ile bunlar üzerindeki binalara numara verilmesi işlerini gerçekleştirmek, (i) bendinde, “Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; gayrisıhhi işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; inşaat malzemeleri, hurda depolama alanları ve satış yerlerini, hafriyat toprağı; moloz; kum ve çakıl depolama alanlarını; odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek, bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim planını yapmak, yaptırmak; katı atıkların kaynakta toplanması ve aktarma istasyonuna kadar taşınması hariç katı atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek, bu amaçla tesisler kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; sanayi ve tıbbi atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; deniz araçlarının atıklarını toplamak; toplatmak, arıtmak ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak” Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmış, 10. maddesinde, “Büyükşehir ve ilçe belediyeleri; görevli oldukları konularda bu Kanunla birlikte Belediye Kanunu ve diğer mevzuat hükümleri ile ilgisine göre belediyelere tanınan yetki, imtiyaz ve muafiyetlere sahiptir.” hükmüne, Ek 2. maddesinde de; “Birleşme, katılma veya geçici 2 nci madde gereğince büyükşehir belediyesi sınırlarına giren belediyelerin yürütmekte olduğu su, kanalizasyon, katı atık, ulaşım, her çeşit yolcu ve yük terminalleri, toptancı halleri, mezbaha, mezarlık ve itfaiye hizmetlerine ilişkin olmak üzere bina, tesis, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları ve bu hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları büyükşehir belediyesine veya ilgili bağlı kuruluşuna devredilir.” hükmüne, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinde de , “Belediye, mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla; a) ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikah, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000’i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar.”hükümlerine yer verilmiştir. 2709 sayılı 1982 Anayasa’sına göre mahalli idareler, mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan ve seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileri olarak tanımlanmış olup, mahalli idarelerden olan il özel idareleri ve belediyelerin temel kuruluş amacı mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamaktır. 6360 sayılı Yasa ile yasada belirtilen il özel idaresi, belediye ve köy tüzel kişiliklerinin kaldırıldığı, il belediyesinin büyükşehir belediyesine dönüştürüldüğü, büyükşehir belediye sınırının ilin mülki sınırlarına genişletildiği, büyükşehir olan illerde mahalli ihtiyaçları karşılamakla görevli olan İl Özel İdarelerinin kaldırıldığı, bunların görevlerinin büyük çoğunluğunun mahalli idare olan Büyükşehir Belediyelerine ve İlçe Belediyelerine verildiği, başka bir ifadeyle mahalli ihtiyaçları karşılama yetki ve sorumluluğunun çoğunluğunun Büyükşehir Belediyelerine ve İlçe Belediyelerine devredildiği görülmektedir. Yukarıda yer alan Kanun hükümlerinin değerlendirilmesinden, kapatılan İl Özel İdarelerine ait taşınır ve taşınmaz malların devrinin veya tahsisinin kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen kamusal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine yapılacağı, taşınır veya taşınmazın devrinde devir veya tahsis yapılacak idare ile ilgisinin kurulması gerektiği, ilgisinin de taşınmaz ile idarenin yürüteceği kanunla kendisine verilmiş olan kamu hizmeti esas alınmak suretiyle kurulması gerektiği, yerel hizmetlerin yürütülmesi amacıyla İl Özel İdarelerine tahsis edilmiş veya İl Özel İdareleri tarafından yerel imkanlarla kazanılmış olan taşınır ve taşınmazların tahsis ve devrinde de yerel hizmetlerin yürütümünde kullanılmasının öncelenmesi gerektiği, yerel hizmetlerin yürütülmesi ile ilgisi kurulamayan taşınmazların ilgili diğer kamu idarelerine, yerel hizmetlerin yürütülmesi ile ilgili olan taşınır ve taşınmazların ise ilgisine göre yerel idarelere devrinin veya tahsisinin gerektiği anlaşılmaktadır. Dava dosyasının incelenmesinden, 6360 sayılı Kanun uyarınca İzmir İli’nde Büyükşehir Belediye sınırının il mülki sınırı olarak belirlendiği, İzmir İli’ne bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin ve İzmir İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı, tüzel kişilikleri kaldırılan kurumların her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçlarının ilgisine göre devri amacıyla Devir, Tasfiye ve Paylaştırma komisyonu kurulduğu, komisyonun 12.05.2014 tarih ve 50 sayılı kararı ile kapatılan İzmir İl Özel idaresine ait, imar planında yol ve park alanında kalan Konak ilçesi, 2. Aziziye Mahallesi, 2494 ada, 53 parsel sayılı, 242,50 m2 yüzölçümlü taşınmazın mülkiyetinin Maliye Hazinesine devrine, Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Aynı dava konusu taşınmazın Maliye Hazinesine devrine, Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine ilişkin kararın iptali istemiyle Konak Belediye Başkanlığı’nca da dava açıldığı, Mahkememizin 21.04.2015 tarih ve E:2014/1389, K:2015/621 sayılı kararı ile 5393 sayılı Belediye Kanunu uyarınca belediyelerin yol ve park yapma görevi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, imar planında yol ve park alanında kalan taşınmazın Kanunla verilen görevlerin yerine getirilebilmesi amacıyla Konak Belediyesi’ne devri gerektiğinden bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği görülmektedir. Bu durumda; dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile Mahkememizin 2014/1389 esas sayılı dava dosyasının birlikte incelenmesi sonucu; kapatılan İzmir İl Özel İdaresine ait Konak ilçesi, 2. Aziziye Mahallesi, 2494 ada, 53 parsel sayılı, 242,50 m2 yüz ölçümlü taşınmazın, yüzölçümü ve konumu dikkate alındığında okul yeri olarak ayrılmasına imkan bulunmadığı halde dava konusu işlem ile okul yeri olarak ayrılmış ve ilgisi bulunmayan Maliye Hazinesine devrine, Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisine karar verilmiş ise de Mahkememizin 21.04.2015 gün ve K: 2015/621 sayılı kararı İle imar planında yol ve park alanında kalan taşınmazın Kanunla verilen görevlerin yerine getirilebilmesi amacıyla Konak Belediyesine devri gerektiği yönünde hüküm kurulmuş olması nedeniyle dava konusu işlemde davacı İzmir Büyükşehir Belediyesi yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 750,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere 21/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Yazıldı Yargı Kararları

SAYIŞTAY TEMYİZ KURULU KARARI

Haz16
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

SAYIŞTAY TEMYİZ KURULU KARARI

Saymanlık Adı: İstanbul Beşiktaş Belediyesi ,Yılı: 2008,Dairesi: 7,Tutanak No: 3975 ,Tutanak Tarihi: 09.12.2014

            ÖZÜ: 1990-2003 yılları arasında tahakkuk eden emlak vergilerinin gerekli takip, haciz ve tahsil işlemlerinin yapılmaması sonucunda kamu gelirinin zamanaşımına uğratıldığı ileri sürülmekteyse de, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Tahsil Zamanaşımı” başlıklı 102.maddesinde; “Amme alacağının, vadesinin rastladığı takvimi yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı,103.maddesinde ise; amme alacağının teminata bağlanması halinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk gününden başlayacağı hükmünün yer aldığı, zamanaşımına uğradığı iddia edilen alacaklara, ilgili tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılarak haciz konulduğu ve bu hacizlerin halen devam ettiğini, dolayısıyla alacağın teminata bağlandığı, böylece zamanaşımına uğrayan bir alacak söz konusu olmadığından tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.

1) 1000 sayılı ilamın 1. maddesiyle 1990-2003 yılları arasında tahakkuk eden emlak vergilerinin gerekli takip, haciz ve tahsil işlemlerinin yapılmaması sonucunda kamu gelirinin zamanaşımına uğratılması nedeniyle 874.361,49 TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

Dilekçi dilekçesinde özetle; A) Öncelikle, Tazmin Kararı 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun Zamanaşımını düzenleyen 74. maddesi hükmüne aykırı olduğunu;

5018 sayılı Yasanın “Zamanaşımı” başlıklı 74. maddesinde; “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen mali yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” denildiğini, Sayıştay 2008 hesap yılı denetiminde, 1990-2003 yılları arası tahakkukların incelendiğinin belirtilerek bu dönem için alacakların tahsil zamanaşımına uğratılarak kamu zararına sebep olunduğunun belirtildiğini,Sayıştay denetim raporu ve ilamında tahsil zamanaşımının dikkatte alındığını ancak lehe olan 5018 sayılı yasanın 74. maddesinde belirtilen zamanaşımının ise dikkate almadığını, yani ilgili yasa hükmünün uygulamadığını, 5018 sayılı yasanın 74. maddesinin Sayıştay tarafından dikkate alınarak tazmin kararı verilmemesi gerektiğini, Sayıştay ilamının 5018 sayılı yasanın 74. maddesinde belirtilen zamanaşımı yönünden yasaya aykırı olduğunu,

B) Tazmin kararının, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 102. ve 103. maddesi hükmüne de aykırı olduğunu;

Gerek denetim raporunda ve gerekse Sayıştay İlamında 6183 sayılı Yasanın zamanaşımına dair hükmünün hatalı yorumlanarak tazmin kararı verildiğini, oysa Belediye yetkililerince bu hususa ilişkin yapılan savunmanın usul ve yasaya uygun olduğunu, keza 6183 sayılı yasanın zamanaşımı ile ilgili 102. ve 103. maddesi hakkında Danıştay yerleşik kararları bulunduğunu, Danıştay 13. Dairesi Kararında;

“103. maddeye göre güvenceye bağlanan kamu alacağına ilişkin zamanaşımı kesilir ve güvence kalkıncaya kadar devam edeceğinin açıkça belirtilmiş olup Belediyece borçlular hakkında ödeme emri gönderildiğini (ki ödeme emrinin de tahsil zamanaşımını keseceğinin yasa hükmü olduğunu) ayrıca borçluların mallarına haciz konulduğunu ve alacağın teminat altına alındığını, teminatın (haciz) devam ettiğini, tapu kayıtları üzerinde haciz muteber olarak devam ettiğinden zamanaşımına uğrayan bir alacağın söz konusu olmadığını, hal böyleyken alacağın tahsil zamanaşımına uğratıldığına dair Sayıştay ilamının usul ve yasaya ve gerekse Danıştay Kararlarına da açıkça aykırı olduğunu,

Ortada zamanaşımına uğramış bir alacak bulunmadığını, yanlış ve yasanın amacını aşar şekilde bir yorum yapılarak tazmin kararı verilmiş olmasının hatalı olduğunu,

C) Tazmin kararının 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal

Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerine de aykırı olduğunu;

6111 sayılı yasa ile yasa kapsamında belirtilen kamu alacaklarının yeniden yapılandırılarak tasfiye edilmek istendiğini, 6111 sayılı Kanunun “Kapsam ve tanımlar” başlıklı 1. maddesinde;

“f) Belediyelerin;

1) idari para cezaları ile 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun mükerrer 97 nci maddesinin (b) fıkrası gereğince belediyelere ödenmesi gereken paylar hariç, 213 sayılı Kanun kapsamına giren ve 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, 2010 yılına ilişkin olarak 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, bunların dışında kalan ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen ve vadesi 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce olduğu halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş bulunan, asli ve fer’i amme alacakları,”nın kanun kapsamına alındığını, Sayıştay ilamına konu Belediye alacaklarının da 6111 sayılı Kanun hükümleri kapsamında bulunmakta olup, yeniden yapılandırıldığını ve yapılan ödemeler ve taksitlendirme neticesinde Sayıştay ilamında 874.361,49 TL olduğu belirtilen miktarın 102.786,55 TL olduğunu (ilgili belgenin ekte bulunduğunu) kaldı ki bakiye alacak için de borçluların maliki oldukları tapu kayıtlarına konulan hacizlerin de devam ettiğini, Bu aşamada ortada tahsil edilemeyen, edilemeyecek bir alacak da bulunmadığını,  esasen 6111 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması ile Sayıştay Tazmin Kararının (alacakların tahsil zamanaşımına uğratılmasına dair tazmin kararı) da hükümsüz kaldığını

D) Sayıştay Tazmin Kararında, 6183 sayılı Yasanın 106. maddesi hükmü gereği terkin edilecek miktarların dikkate alınmadığını;

6183 sayılı Yasanın “Tahsil imkansızlığı sebebiyle terkin” başlıklı 106. maddesinde;

“Yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir. Bakanlar Kurulu, bu tutarları topluca veya ayrı ayrı on katına kadar artırmaya yetkilidir” denildiğini,

Sayıştay ilamında Kanunun 106. maddesinin dikkate alınmadığını, bu durumda tazmin kararının da hatalı olduğunu,

E) Sayıştay ilamına konu edilen 1990-2003 yıllarında Belediye’de Hesap İşleri Müdürlüğü ile Gelir Müdürlüğünün ayrı ayrı müdürlükler olup, bu husus Sayıştay ilamında dikkate alınmadan, belediye alacaklarının tahsilinden sorumlu müdürlük olan Gelir Müdürlüğü yanında tahsilat görev ve yetkisi olmayan Hesap İşleri Müdürlüğü yetkililerinin de sorumluluğuna gidilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu,

Yukarıda belirtilen tüm hususlar 2. Daire tarafından araştırılmadan ve yerinde tespit yaptırılmadan dosya üzerinden ve gerçeklere aykırı olarak karar verildiğini belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını istemiştir. Sayıştay Savcılığı karşılamasında; “6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili UsulüHakkındaki kanunun konuyla alakalı maddeleri ilamda da açıkça açıklandığı üzere Emlak vergilerinin zaman aşımına uğratılmasında belediye başkanlarının sorumluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle temyiz itirazının reddi ile mevzuata uygun ilam hükmünün tasdikine karar verilmesi uygun olur.” şeklinde görüş bildirmiştir. Rapor dosyası ve ekleri incelendiğinde; 2008 mali yılı kesin mizan içerisinde yer alan 121 Gelirlerden Takipli Alacaklar Hesabının 2009 yılına devreden alacak bakiyesinin incelenerek zamanaşımına uğrayan alacakların tespitinin yapıldığı ve tazmin hükmü verildiği görülmüştür.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Tahsil Zamanaşımı” başlıklı 102 nci maddesinde;

“Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvimi yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.

Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” denilmekte, aynı Kanun’un “Zamanaşımının Kesilmesi” başlıklı 103 nci maddesinde ise;

“Aşağıdaki hallerde tahsil zamanaşımı kesilir:

1. Ödeme,

2. Haciz tatbiki,

3. Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat

4. Ödeme emri tebliği,

5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi,

6. Yukarda ki 5 sırada gösterilen muamelelerden her hangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması,

7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi,

8. Amme alacağının teminata bağlanması,

9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi,

10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi,

11. (Ek bent: 25/12/2003-5035 S.K./1. md.)(*) Amme alacağım özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.

Kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımının bir bozma kararıyla kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcı yeni vade gününün rastladığı; amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı; takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür.” hükümleri yer almaktadır.

6183 sayılı Kanun’un yukarıda ifade edilen 103. maddesinde belirtildiği üzere amme alacağının teminata bağlanması halinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür. Dilekçi, zamanaşımına uğradığı iddia edilen alacaklara, ilgili tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılarak haciz konulduğunu ve bu hacizlerin halen devam ettiğini, dolayısıyla alacağın teminata bağlandığını belirtmiş ve dilekçe ekinde ilgili tapu sicil müdürlüklerine muhtelif tarihlerde gönderilen yazışma örneklerini göndermiştir. Ayrıca ilamda da tazmin hükmüne konu alacaklara haciz konulduğu kabul edilmiştir.

İlamda zamanaşımına uğradığı iddia edilen alacaklara ait borçluların mallarına haciz konulduğu ve alacağın teminat altına alındığı, teminatın (haczin) devam ettiği, tapu kayıtları üzerinde haciz muteber olarak devam ettiğinden zamanaşımına uğrayan bir alacağın söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Keza, dilekçe ekinde de gönderilen Danıştay 13. Dairesinin 23.03.1974 tarih ve 1973/4921 E. 1974/1202 K. numaralı kararında da bu husus vurgulanmış ve haciz kaldırılmadığı müddetçe zamanaşımının işlemeyeceği ifade edilmiştir.

Bu itibarla dilekçi iddialarının kabul edilerek 1000 sayılı ilamın 1. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA,

Sayıştay Temyiz Kurulu Kararına Dayanak Olan Danıştay Kararı

 

Danıştay Onüçüncü Daire,Esas : 1973/4921, Karar : 1974/1202,Tarih: 23.03.1974

Davacı: İsmail AYVAZ

Vekili:  Av. Muhsin İğmen-Özer Mancılıkçılar İç Koza Han No: 6 – BURSA

Davalı: 1) Maliye Bakanlığı – ANKARA

2) Bursa 1 Nolu Vergi Dairesi Müdürlüğü

Davanın Özeti: Müvekkilinin teminat gösterilerek tecil edilmiş olan 1958-1960 takvim yılı vergi borçlarının tahsil zamanaşımına uğradığından bahisle terkini yolundaki isteğinin, kamu alacağının teminata bağlanması halinde zamanaşımının kesileceği ve teminat kalkıncaya kadar da kesilmenin devam edeceği gerekçesiyle reddine dair Maliye Bakanlığının 16.2.1973 gün ve 10569 sayılı yazısıyla tesis edilen idari işlemin; konulan haczin teminat niteliğinde olmadığı, borcun tahsil zamanaşımına uğradığı id-diasıyla iptali isteğinden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Kanuni dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerekeceği yolundadır.

Kanun sözcüsü Necati Koldemir’in Düşüncesi: 1958-1960 yıllarına ait vergi borcunu zamanında ödeyememesi nedeniyle tecil talebinde bulunan davacının bu isteği kabul edilerek teminat karşılığında amme alacağının tecil edildiği anlaşılmış olup, 6183 sayılı Kanunun 103 öncü maddesi hükmüne göre de amme alacağının teminata bağlanması ile zamanaşımı kesileceği ve teminat kalkıncaya kadar da zamanaşımı işlemeyeceği cihetle, bakanlıkça talebin reddedilmesinde kanuna aykırılık yoktur.

Yerinde olmayan davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

Raportör Sinan Yörükoğlu’nun Düşüncesi: Amme Alacaklarının Tahsi1 Usulü Hakkındaki Kanunun 103. maddesinin son fıkrasında alacağın teminata bağlanması üzerine kesilen zamanaşımının teminatın kalktığı tarihin rastladığı takvim yılının ilk günü işlemeye başlayacağı kabul edildiğinden, kanuna uygun olarak tesis edilen işlemin iptali için açılan davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onüçüncü Dairesince işin gereği düşünüldü:

Dava Maliye Bakanlığının 16.02.1973 gün ve 10569 sayılı yazısıyla tesis edilen işlemin iptaline ilişkin bulunduğundan Bursa 1 No lu Vergi Dairesi Müdürlüğü hasım mevkiinden çıkarılarak işin esası incelendi.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 102. maddesinde “amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zaman aşımına uğrayacağının belirtildiği, 103 üncü maddesinde de amme alacağının teminata bağlanması halinde zamanaşımının kesileceği ve zamanaşımının başlangıcının teminatın kalktığı tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günü olacağı kabul edildiği ve 19.3.1960 gününde davacıya ait mallar üzerine konulan haciz kaldırılmadığı cihetle yukarıda yazılı kanun hükümlerine uygun olarak yapılan işlemde kanuna aykırılık görülmemiştir.

Davanın bu nedenle reddine, ilam harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına 23.3.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Başkan                        Üye                    Üye                        Üye                   Üye

Ragıp                        Nigar                 Mevhibe                Ekrem                 M.Atıf

TARTAN               AKBAY              AKYOLLU          İŞBİR              KÖSEBALABAN

(ASLINDAN ÇOĞALTILMIŞTIR.)

Ercüment Akış

İçişleri Bakanlığı Mahalli   İdareler  Başkontrolörü

Yazıldı Yargı Kararları

5543 SAYILI İSKÂN KANUNU AMAÇLARINDA KULLANILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

Haz16
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

       5 Haziran 2015 gün ve 29377 sayılı Resmi  Gazetede; 19/09/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskân Kanununun 12/07/2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanun ile eklenen geçici 6. maddesinin birinci fıkrası gereği 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlük tarihinden önce köy olan yerlerde 5543 sayılı Kanun kapsamında yürütülecek fiziksel yerleşimin düzenlenmesi çalışmalarına ilişkin usul ve esasları belirleyen; “12/11/2012 TARİHLİ VE 6360 SAYILI ON DÖRT İLDE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VE YİRMİ YEDİ İLÇE KURULMASI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN GEREĞİ KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİNDEN BELEDİYELERE DEVREDİLEN ARAZİLERİN 19/9/2006 TARİHLİ VE 5543 SAYILI İSKÂN KANUNU AMAÇLARINDA KULLANILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ” yayınlanmıştır.

Yazıldı Güncel Mevzuat

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız