• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Aylık Arşivler : Aralık, 2016

Belediye Payları Azalıyor..

Ara27
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

GAZETELERDEN……

 Belediyelere kıskaç… Topbaş harekete geçti

Devlet, belediyelerin bütçesinde kamuya borç nedeniyle yüzde 50 kesinti yaptı. Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Topbaş, Başbakanlık’a mektup yazdı.

Hükümet, belediyelerin kamuya olan borçlarına karşılık bütçelerinden yapılacak kesinti oranını yüzde 7.5’ten yüzde 50’ye çıkardı. Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş harekete geçti. Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Başbakanlık’a mektup yazan Topbaş, “Kesinti oranları yüzde 400 artırıldı. Genel bütçeden gelen payların yüzde 50’si belediyelerin kamuya olan borçlarına kesilecek ve belediyelerin hizmet görme kapasitelerini olumsuz etkileyecek” dedi ve kesinti oranının büyükşehirler için yüzde 10’a düşürülmesini istedi. Belediyelerin kamuya olan borçları, genel bütçeden kendilerine ayrılan paydan kesinti yapılarak tahsil ediliyor. Eski düzenlemeye yani İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Yasa’ya göre, belediyelerin kamuya olan borçlarına mahsuben yapılacak kesintilerin yüzde 40 oranını aşmaması gerekiyor. Kesintilerin detayları ise Bakanlar Kurulu kararı ile belirleniyordu. Ancak ağustos ayı sonunda yürürlüğe giren Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Yasa ile belediye paylarından kamuya ait borçlar için yapılacak yüzde 40’lık kesinti oranı yüzde 50’ye çıkarıldı.

Kesintinin üst sınırını yüzde 40 olarak belirleyen yasa maddesine göre Bakanlar Kurulu, 2016 yılı için yapılacak kesintileri, 2010’dan sonra borcu olan belediyeler için yüzde 12.5; 2010’dan önce borcu olan belediyeler için ise yüzde 7.5 olarak belirlemişti. Ancak 30 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda toplanan Bakanlar Kurulu, belediyelerden yapılacak borç kesintisi oranını Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Yasa doğrultusunda artırdı. Alınan karara göre, 2017 yılında belediye borçlarına mahsuben yapılacak kesinti oranları geçmiş dönem borcu olanlar için yüzde 50 olarak belirlendi.

Topbaş harekete geçti

Kesinti oranının artırılmasına ilişkin karar, 24 Kasım tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, harekete geçti. Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ile birlikte Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’na mektup yazan Topbaş; “belediyelerin menfaatini koruma, belediyelerle ilgili mevzuat hakkında görüş bildirme, sorun alanlarını tespit etme ve önerilerde bulunma”nın Türkiye Belediyeler Birliği’nin görevleri arasında olduğunu dile getirdi.

‘Çoğumuz borçluyuz’

Topbaş, mektubunda, Bakanlar Kurulu’nun son kararı ile artan kesinti oranının, “2016 yılı için belirlenen kesinti oranlarının yüzde 400 arttırılması anlamına geldiğini” belirtti. Topbaş, “Belediyelerimizin büyük kısmının geçmiş dönemlere ait borçları bulunduğu dikkate alındığında, 2017 yılında genel bütçeden gelen payların yüzde 50’si belediyelerin kamuya olan borçlarına kesilecek ve belediyelerimizin hizmet görme kapasitelerini olumsuz etkileyecektir” ifadelerini kullandı. Topbaş belediye mali yapılarına ve dolayısıyla hizmet görme kapasitelerine olumlu katkı yapması için kesinti oranlarında değişiklik yapılması gerektiğini ifade etti. Topbaş, 2017 yılı kesinti oranının nüfusu 100 bine kadar olan belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve büyükşehir ilçe belediyeleri için yüzde 10; diğer belediyeler için yüzde 15 olarak uygulanmasını istedi.

 

Yazıldı Duyurular

Tebliğler

Ara27
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

      

27 Aralık 2016 Tarihli ve 29931 Sayılı Resmî Gazetede;

 

 

 

           “  1––  Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 49)

               2––  Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 70)  

               3––  Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 296)

               4–– Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 476)”   yayımlandı.

Yazıldı Duyurular, Güncel Mevzuat

2017 Bütçe Kanunu

Ara26
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

         

 24 Aralık 2016 CUMARTESİ gün ve 29928 (Mükerrer) Resmi Gazetede 6767 sayılı “2017 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU” yayımlandı.

Yazıldı Duyurular, Güncel Mevzuat

Kamu Zararı

Ara20
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

             

 Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı, Dosya No:40644, Tutanak No:42063, Tarih:14.6.2016  

             ÖZÜ: Temizlik İşleri Müdürlüğü görevini vekaleten yürüten …’ye, söz konusu müdürlük kadroları için asilde aranan “yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak” şartını taşımadığı halde zam ve tazminat farkı ödenmesi mümkün değildir. Tedviren yapılan görevlendirmelerde ilgili kişilere özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin yapılacağına dair mevzuatımızda herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır. Asaleten atanma şartlarını taşımayan kişiye vekâleten yürüttüğü kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin ödenemez.

1704 sayılı ek ilamla; … Belediyesi’nde birinci dereceli Temizlik İşleri Müdürlüğü kadrosuna asaleten atanma şartlarını taşımadığı halde zabıta memuru kadrosunda bulunan …’ye vekâleten yürüttüğü kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin ödendiği gerekçesi ile … TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Gerçekleştirme Görevlisi … (İns. Kay. Ve Eğt. Müd. Şefi) temyiz dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesinin ilgili kararında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. Maddesi 1. Fıkrasında belirtilen sebeplerden dolayı boş olan kadro görevini vekâleten yürüten memurların aylık alırken, herhangi bir sebepten dolayı sürekli olarak boş olan kadro görevini vekâleten yürütenlerin aylık alamadıkları, boş kadroya vekâlet eden Devlet Memurlarının her türlü sorumluluk üstlenmesine rağmen, bu kadroya ait haklardan yararlanmamasının Anayasaya aykırı bulunduğu ve bu kararda özetle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. Maddesi 1. Fıkrasında belirtilen sebeplerden dolayı geçici olarak vekâlet görevini yürütenlerin aylık alırken sürekli boş olan kadroyu vekâleten yürütenlerin aylık alamadıkları, hukuk devleti, kanun önünde eşitlik, angarya yasağı ve ücrette adalet ilkelerini ihlal ettiği belirterek kuralın Anayasanın 02, 10, 18 ve 55. Maddelerine aykırı olduğundan iptal edildiğini, Mevzuatta tedviren görevlendirme şeklinde açıklanan bir usul bulunmamakla beraber, uygulamada 99 seri no’lu Genel Tebliğde de belirtildiği üzere asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunmadığı hallerde idarelerce hizmetin aksatılmadan yürütülmesine teminen herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir göreve asilde aranan şartlara en yakın personel arasından tedviren görevlendirme yapılarak idari görevin yürütülmesinin sağlandığını, Yukarıda yer alan yasal düzenleme karşısında, vekalet aylığı adı altında bir ücret ödenmesi mümkün değilse de, davacının yürüttüğü görevden dolayı üstlendiği sorumluluğu dikkate alındığında, vekalet görevinden ötürü vekalet aylığına eşdeğer tutarda bir meblağın tazminat olarak ödenmesi gerektiğini, vekâlet aylığına eş değer tutarda bir meblağın ödenmesi gerekir iken, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuki isabet görülmediğini, İlgi raporun Ek maddesinde adına çıkarılan … TL. kamu zararı borçlarının 13/10/2012/2844 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 05/07/2012/Esas No:2012/104 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı ve Devlet Memurları Kanununun 68. Maddesi doğrultusunda kamu zararı oluşturmadığı kanaatinde olduklarını belirterek arz ve izah edilen nedenler ve re’sen tespit edilecek nedenlerle haklarında verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmişlerdir. Sayıştay Başsavcılığı karşılama yazısında;” Söz konusu Anayasa Mahkemesi kararı ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “…birinci fıkrada sayılan…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verilmiş ve bunun sonucu olarak da emeklilik, istifa ya da başka bir göreve atama vb. sebeplerle boşalan kadrolara, kurum içinden atanan vekil memurlara da vekâlet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için vekalet aylığı ödenebilir hale gelinmiştir. Temyize konu olan olay ise … Belediyesinde Temizlik İşleri Müdürlüğü kadrosuna asaleten atanma şartlarını taşımayan …’ye tedviren yürüttüğü kadro için ödenen özel hizmet tazminatı ve ek ödemeye ilişkin olup temyiz dilekçesinde belirtilen Anayasa Mahkemesi Kararının, tazmin konusu olayla bir ilgisi bulunmamaktadır. Öte yandan temyiz konusuna benzer bir olayda Danıştay 2. Dairesi, 13/6/2011 tarih ve E.2008/1955, K.2011/2475 sayılı kararı ile Tapu Sicil Müdürlüğü görevini tedviren yürüten davacıya tazminat şeklinde olsa dahi vekalet aylığı ödenmesine imkan bulunmadığı gerekçesiyle; yerel mahkemenin, vekalet aylığına eş değer tutarda bir meblağın tazminat olarak davacıya ödenmesi yönündeki kararını bozmuş, yerel mahkeme bu defa Danıştay 2. Dairesinin bozma kararına uyarak, aynı gerekçelerle davayı reddetmiştir. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Danıştay 2. Dairesinin 31/5/2012 tarih ve E.2012/850, K.2012/3186 sayılı kararıyla onanmış, karar düzeltme başvurusu da aynı Dairenin 1/2/2013 tarih ve E.9356, K.2013/453 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bu defa Başvurucu, yaklaşık 4 yıl süre ile vekaleten tapu sicil müdürlüğü görevini ifa ettiğini, görevi sırasında asil olarak görev yapan bir müdürün kullanabileceği tüm yetkileri kullanarak sorumluluk altına girdiğini, devletin hem bir personelini daha çok sorumluluk ve ücret gerektiren bir işte çalıştırmasının hem de ücret vermemesinin angarya yasağına aykırı olduğunu, İdare Mahkemesinin iptal kararı üzerine tarafına ödenen vekalet aylıklarının bozma kararına uyan mahkeme kararı nedeniyle kendisinden tahsil edilmeye başlandığım, dolayısıyla da, Anayasanın 10., 18., 40. ve 55. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Yapılan başvuru; 29/1/2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 14/1/2014 tarih ve 2013/5062 Başvuru Numaralı Anayasa Mahkemesi Kararın da açıklanan gerekçelerle;- Ücrette adaletin sağlanması hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden “konu bakımından- Angarya yasağının ihlal edildiği iddiası yönünden “açıkça dayanaktan yoksun olması ” nedenleriyle kabul edilemez olduğu yönünde oy birliği ile karara bağlanmıştır. Bu nedenle, gerek Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler, gerekse tedviren yapılan görevlendirmelerde, ilgili kişilere Özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin yapılacağına ilişkin mevzuatta herhangi bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, Sorumlunun tazmin hükmünün kaldırılması yönündeki talebinin reddedilerek, Daire Kararının onanmasının uygun olacağı mütalaa olunmaktadır. Arz olunur.” Demiştir. Dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra gereği görüşüldü: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Vekalet görevi ve aylık verilmesinin şartları” başlıklı 86’ncı maddesinde; “Memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir. Bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır.…………” denilmektedir. Aynı Kanun’un 68’inci maddesinin (B) bendinde; “Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı hariç, sınıfların 1, 2, 3 ve 4 üncü derecelerindeki kadrolarına, derece yükselmesindeki süre kaydı aranmaksızın, atanmasındaki usule göre daha aşağıdaki derecelerden atama yapılabilir. Ancak, bu şekilde bir atamanın yapılabilmesi için ilgilinin; a) 1 inci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300 ve daha yukarıda olanlar için en az 12 yıl, b) 1 inci ve 2 nci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300’den az olanlar için en az 10 yıl, c) 3 üncü ve 4 üncü dereceli kadrolar için en az 8 yıl, hizmetinin bulunması ve yükseköğrenim görmüş olması şarttır.……” hükmü yer almaktadır.657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve aynı Kanunun Ek Geçici 9’uncu maddesi kapsamına giren kurumlardan aylık alanlara ne miktarda zam ve tazminat verileceğine ilişkin 05.05.2006 tarih ve 26159 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 17.04.2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ekli Kararın “Vekalet” başlıklı 9’uncumaddesinde ise;“657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca; a) 1) Kurumlarınca bir göreve kurum içinden veya diğer kurumlardan vekâlet ettirilenlere; aa) Vekâletin, 657 sayılı Kanun’un 86 maddesine binaen yapılması ve bu hususun onayda belirtilmiş olması, bb)Vekaletin, Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek karar ile atama yapılması gereken kadro veya görevler için ilgili Bakan, diğer kadro veya görevler için asili atamaya yetkili amir tarafından verilmesi, cc) Vekillerin, genel ve ilgili özel mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadro veya görevler için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil) bir arada taşımaları kaydıyla; vekalet ettikleri kadro veya görevler için bu Karar uyarınca öngörülen zam ve tazminatların toplam net tutarının, asli kadro veya görevleri karşılığında fiilen aldıkları zam ve tazminatların toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark; 657 sayılı Kanunun 175 inci maddesindeki oranlar dikkate alınmaksızın, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve vekalet görevinin fiilen yapıldığı sürece ödenir.2) aa) Esas ve usule ilişkin olarak yukarıda belirtilen şartları bir arada taşımayanlara,……………….vekalet nedeniyle öngörülen zam ve tazminatlar ödenmez.” denilmektedir. Ayrıca konu ile ilgili, 17.05.1987 tarih ve 19463 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 99 Seri No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nde;“……………….

1) Bir görevin vekaleten yürütülmesi halinde görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bu görevi vekaleten yürütecek olanların asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir. Bu sebeple,

a) 1–4 üncü dereceli kadrolara vekâlet edeceklerin 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinde belirtilen şartları haiz olmaları,

b) 5 – 15 inci dereceli kadrolara vekâlet ettirileceklerin öğrenim durumları itibariyle tespit olunan yükselinebilecek dereceyi aşmamak kaydıyla vekâlet ettirilecekleri kadronun derecesinin, kazanılmış hak aylık derecesinin üç üst derecesinden fazla olmaması, gerekmektedir.

2) Asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesi mümkün görülmektedir.

3) 657 sayılı Kanunun vekâlet ücreti ödenmesine ilişkin 175 inci maddesine göre, tedvir dolayısıyla herhangi bir ödeme yapılması mümkün bulunmamaktadır.” hükmüne yer verilmiştir.04.07.2009 tarihine kadar yürürlükte kalan “İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik (R.G.: 02/02/2000-23952 )” in öğrenim düzeyini açıklayan 14. maddesinde ise; “Bu Yönetmeliğe tabi personelde öğrenim düzeyi;…b) Müdür kadrolarına atanabilmek için kamu yönetimi, maliye, işletme, iktisat, çalışma ekonomisi, sosyal ve idari bilimler dallarında yüksek öğrenim bitirmiş veya bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş yurt dışı öğrenim kurumlarından mezun olmak,…..şarttır.” Hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, bir görevin vekâleten yürütülmesi halinde görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bu görevi vekâleten yürütecek olanların asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir. Buna göre bir göreve kurum içinden veya kurum dışından vekil olarak atananlara, vekâlet ettikleri kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödeme ile asli kadrosu için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödeme arasındaki farkların vekâlet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve vekalet görevinin fiilen yapıldığı sürece ödenebilmesi için, bu kişinin genel ve ilgili özel mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadro veya görevler için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dâhil) bir arada taşıması gerekmektedir. Buna göre, Temizlik İşleri Müdürlüğü görevini vekaleten yürüten …’ye, söz konusu müdürlük kadroları için asilde aranan “yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak” şartını taşımadığı halde zam ve tazminat farkı ödenmesi mümkün değildir. Gerçekleştirme Görevlisi … temyiz dilekçesinde;13.10.2012 tarih ve 28440 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 05.07.2012 tarih ve 2012/104 karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararından bahsedilerek, 657 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen sebeplerden dolayı boş olan kadro görevini vekaleten yürüten memurların aylık aldıkları ancak herhangi bir sebepten dolayı sürekli olarak boş olan kadro görevini vekaleten yürütenlerin aylık alamadıkları, boş kadroya vekalet eden memurların her türlü sorumluluğu üstlenmelerine rağmen kadroya ait haklardan yararlanamadıkları, bu durumun ise mahkemece Anayasa’nın 10’uncu maddesinde düzenlenen “Kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı bulunduğu belirtilmiş, ayrıca 17.05.1987 tarih ve 19463 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 99 Seri No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nin ikinci fıkrasına göre asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesinin mümkün olduğu ve söz konusu yasal düzenlemelere göre ilgili kişiye vekalet aylığı adı altında bir ücret ödenmesi mümkün değilse de, yürüttüğü görevden dolayı üstlendiği sorumluluğu dikkate alınarak vekalet aylığına eşdeğer tutarda bir meblağın tazminat olarak ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu mahkeme kararı, boş kadroya vekaleten atananların vekalet aylığı almalarına ilişkin olup, asilde aranan şartları taşımayan ilgiliye özel hizmet tazminatı ve ek ödeme ödenmesi hususlarını düzenlememektedir. Ayrıca tedviren yapılan görevlendirmelerde ilgili kişilere özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin yapılacağına dair mevzuatımızda herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu itibarla, temyiz talebinin reddi ile 870-1704 sayılı ek ilamla … TL’ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, Karar verildiği 14.06.2016 tarih ve 42063 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

Yazıldı Yargı Kararları

Vekaleten Atanma-Sayıştay Kararı

Ara20
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

            

Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı, Dosya No:40644, Tutanak No:42063, Tarih:14.6.2016  

             ÖZÜ: Temizlik İşleri Müdürlüğü görevini vekaleten yürüten …’ye, söz konusu müdürlük kadroları için asilde aranan “yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak” şartını taşımadığı halde zam ve tazminat farkı ödenmesi mümkün değildir. Tedviren yapılan görevlendirmelerde ilgili kişilere özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin yapılacağına dair mevzuatımızda herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır. Asaleten atanma şartlarını taşımayan kişiye vekâleten yürüttüğü kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin ödenemez.

1704 sayılı ek ilamla; … Belediyesi’nde birinci dereceli Temizlik İşleri Müdürlüğü kadrosuna asaleten atanma şartlarını taşımadığı halde zabıta memuru kadrosunda bulunan …’ye vekâleten yürüttüğü kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin ödendiği gerekçesi ile … TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Gerçekleştirme Görevlisi … (İns. Kay. Ve Eğt. Müd. Şefi) temyiz dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesinin ilgili kararında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. Maddesi 1. Fıkrasında belirtilen sebeplerden dolayı boş olan kadro görevini vekâleten yürüten memurların aylık alırken, herhangi bir sebepten dolayı sürekli olarak boş olan kadro görevini vekâleten yürütenlerin aylık alamadıkları, boş kadroya vekâlet eden Devlet Memurlarının her türlü sorumluluk üstlenmesine rağmen, bu kadroya ait haklardan yararlanmamasının Anayasaya aykırı bulunduğu ve bu kararda özetle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. Maddesi 1. Fıkrasında belirtilen sebeplerden dolayı geçici olarak vekâlet görevini yürütenlerin aylık alırken sürekli boş olan kadroyu vekâleten yürütenlerin aylık alamadıkları, hukuk devleti, kanun önünde eşitlik, angarya yasağı ve ücrette adalet ilkelerini ihlal ettiği belirterek kuralın Anayasanın 02, 10, 18 ve 55. Maddelerine aykırı olduğundan iptal edildiğini, Mevzuatta tedviren görevlendirme şeklinde açıklanan bir usul bulunmamakla beraber, uygulamada 99 seri no’lu Genel Tebliğde de belirtildiği üzere asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunmadığı hallerde idarelerce hizmetin aksatılmadan yürütülmesine teminen herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir göreve asilde aranan şartlara en yakın personel arasından tedviren görevlendirme yapılarak idari görevin yürütülmesinin sağlandığını, Yukarıda yer alan yasal düzenleme karşısında, vekalet aylığı adı altında bir ücret ödenmesi mümkün değilse de, davacının yürüttüğü görevden dolayı üstlendiği sorumluluğu dikkate alındığında, vekalet görevinden ötürü vekalet aylığına eşdeğer tutarda bir meblağın tazminat olarak ödenmesi gerektiğini, vekâlet aylığına eş değer tutarda bir meblağın ödenmesi gerekir iken, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuki isabet görülmediğini, İlgi raporun Ek maddesinde adına çıkarılan … TL. kamu zararı borçlarının 13/10/2012/2844 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 05/07/2012/Esas No:2012/104 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı ve Devlet Memurları Kanununun 68. Maddesi doğrultusunda kamu zararı oluşturmadığı kanaatinde olduklarını belirterek arz ve izah edilen nedenler ve re’sen tespit edilecek nedenlerle haklarında verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmişlerdir. Sayıştay Başsavcılığı karşılama yazısında;” Söz konusu Anayasa Mahkemesi kararı ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “…birinci fıkrada sayılan…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verilmiş ve bunun sonucu olarak da emeklilik, istifa ya da başka bir göreve atama vb. sebeplerle boşalan kadrolara, kurum içinden atanan vekil memurlara da vekâlet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için vekalet aylığı ödenebilir hale gelinmiştir. Temyize konu olan olay ise … Belediyesinde Temizlik İşleri Müdürlüğü kadrosuna asaleten atanma şartlarını taşımayan …’ye tedviren yürüttüğü kadro için ödenen özel hizmet tazminatı ve ek ödemeye ilişkin olup temyiz dilekçesinde belirtilen Anayasa Mahkemesi Kararının, tazmin konusu olayla bir ilgisi bulunmamaktadır. Öte yandan temyiz konusuna benzer bir olayda Danıştay 2. Dairesi, 13/6/2011 tarih ve E.2008/1955, K.2011/2475 sayılı kararı ile Tapu Sicil Müdürlüğü görevini tedviren yürüten davacıya tazminat şeklinde olsa dahi vekalet aylığı ödenmesine imkan bulunmadığı gerekçesiyle; yerel mahkemenin, vekalet aylığına eş değer tutarda bir meblağın tazminat olarak davacıya ödenmesi yönündeki kararını bozmuş, yerel mahkeme bu defa Danıştay 2. Dairesinin bozma kararına uyarak, aynı gerekçelerle davayı reddetmiştir. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Danıştay 2. Dairesinin 31/5/2012 tarih ve E.2012/850, K.2012/3186 sayılı kararıyla onanmış, karar düzeltme başvurusu da aynı Dairenin 1/2/2013 tarih ve E.9356, K.2013/453 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bu defa Başvurucu, yaklaşık 4 yıl süre ile vekaleten tapu sicil müdürlüğü görevini ifa ettiğini, görevi sırasında asil olarak görev yapan bir müdürün kullanabileceği tüm yetkileri kullanarak sorumluluk altına girdiğini, devletin hem bir personelini daha çok sorumluluk ve ücret gerektiren bir işte çalıştırmasının hem de ücret vermemesinin angarya yasağına aykırı olduğunu, İdare Mahkemesinin iptal kararı üzerine tarafına ödenen vekalet aylıklarının bozma kararına uyan mahkeme kararı nedeniyle kendisinden tahsil edilmeye başlandığım, dolayısıyla da, Anayasanın 10., 18., 40. ve 55. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Yapılan başvuru; 29/1/2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 14/1/2014 tarih ve 2013/5062 Başvuru Numaralı Anayasa Mahkemesi Kararın da açıklanan gerekçelerle;- Ücrette adaletin sağlanması hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden “konu bakımından- Angarya yasağının ihlal edildiği iddiası yönünden “açıkça dayanaktan yoksun olması ” nedenleriyle kabul edilemez olduğu yönünde oy birliği ile karara bağlanmıştır. Bu nedenle, gerek Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler, gerekse tedviren yapılan görevlendirmelerde, ilgili kişilere Özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin yapılacağına ilişkin mevzuatta herhangi bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, Sorumlunun tazmin hükmünün kaldırılması yönündeki talebinin reddedilerek, Daire Kararının onanmasının uygun olacağı mütalaa olunmaktadır. Arz olunur.” Demiştir. Dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra gereği görüşüldü: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Vekalet görevi ve aylık verilmesinin şartları” başlıklı 86’ncı maddesinde; “Memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir. Bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır.…………” denilmektedir. Aynı Kanun’un 68’inci maddesinin (B) bendinde; “Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı hariç, sınıfların 1, 2, 3 ve 4 üncü derecelerindeki kadrolarına, derece yükselmesindeki süre kaydı aranmaksızın, atanmasındaki usule göre daha aşağıdaki derecelerden atama yapılabilir. Ancak, bu şekilde bir atamanın yapılabilmesi için ilgilinin; a) 1 inci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300 ve daha yukarıda olanlar için en az 12 yıl, b) 1 inci ve 2 nci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300’den az olanlar için en az 10 yıl, c) 3 üncü ve 4 üncü dereceli kadrolar için en az 8 yıl, hizmetinin bulunması ve yükseköğrenim görmüş olması şarttır.……” hükmü yer almaktadır.657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve aynı Kanunun Ek Geçici 9’uncu maddesi kapsamına giren kurumlardan aylık alanlara ne miktarda zam ve tazminat verileceğine ilişkin 05.05.2006 tarih ve 26159 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 17.04.2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ekli Kararın “Vekalet” başlıklı 9’uncumaddesinde ise;“657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca; a) 1) Kurumlarınca bir göreve kurum içinden veya diğer kurumlardan vekâlet ettirilenlere; aa) Vekâletin, 657 sayılı Kanun’un 86 maddesine binaen yapılması ve bu hususun onayda belirtilmiş olması, bb)Vekaletin, Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek karar ile atama yapılması gereken kadro veya görevler için ilgili Bakan, diğer kadro veya görevler için asili atamaya yetkili amir tarafından verilmesi, cc) Vekillerin, genel ve ilgili özel mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadro veya görevler için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil) bir arada taşımaları kaydıyla; vekalet ettikleri kadro veya görevler için bu Karar uyarınca öngörülen zam ve tazminatların toplam net tutarının, asli kadro veya görevleri karşılığında fiilen aldıkları zam ve tazminatların toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark; 657 sayılı Kanunun 175 inci maddesindeki oranlar dikkate alınmaksızın, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve vekalet görevinin fiilen yapıldığı sürece ödenir.2) aa) Esas ve usule ilişkin olarak yukarıda belirtilen şartları bir arada taşımayanlara,……………….vekalet nedeniyle öngörülen zam ve tazminatlar ödenmez.” denilmektedir. Ayrıca konu ile ilgili, 17.05.1987 tarih ve 19463 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 99 Seri No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nde;“……………….

1) Bir görevin vekaleten yürütülmesi halinde görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bu görevi vekaleten yürütecek olanların asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir. Bu sebeple,

a) 1–4 üncü dereceli kadrolara vekâlet edeceklerin 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinde belirtilen şartları haiz olmaları,

b) 5 – 15 inci dereceli kadrolara vekâlet ettirileceklerin öğrenim durumları itibariyle tespit olunan yükselinebilecek dereceyi aşmamak kaydıyla vekâlet ettirilecekleri kadronun derecesinin, kazanılmış hak aylık derecesinin üç üst derecesinden fazla olmaması, gerekmektedir.

2) Asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesi mümkün görülmektedir.

3) 657 sayılı Kanunun vekâlet ücreti ödenmesine ilişkin 175 inci maddesine göre, tedvir dolayısıyla herhangi bir ödeme yapılması mümkün bulunmamaktadır.” hükmüne yer verilmiştir.04.07.2009 tarihine kadar yürürlükte kalan “İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik (R.G.: 02/02/2000-23952 )” in öğrenim düzeyini açıklayan 14. maddesinde ise; “Bu Yönetmeliğe tabi personelde öğrenim düzeyi;…b) Müdür kadrolarına atanabilmek için kamu yönetimi, maliye, işletme, iktisat, çalışma ekonomisi, sosyal ve idari bilimler dallarında yüksek öğrenim bitirmiş veya bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş yurt dışı öğrenim kurumlarından mezun olmak,…..şarttır.” Hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, bir görevin vekâleten yürütülmesi halinde görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bu görevi vekâleten yürütecek olanların asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir. Buna göre bir göreve kurum içinden veya kurum dışından vekil olarak atananlara, vekâlet ettikleri kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödeme ile asli kadrosu için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödeme arasındaki farkların vekâlet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve vekalet görevinin fiilen yapıldığı sürece ödenebilmesi için, bu kişinin genel ve ilgili özel mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadro veya görevler için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dâhil) bir arada taşıması gerekmektedir. Buna göre, Temizlik İşleri Müdürlüğü görevini vekaleten yürüten …’ye, söz konusu müdürlük kadroları için asilde aranan “yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak” şartını taşımadığı halde zam ve tazminat farkı ödenmesi mümkün değildir. Gerçekleştirme Görevlisi … temyiz dilekçesinde;13.10.2012 tarih ve 28440 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 05.07.2012 tarih ve 2012/104 karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararından bahsedilerek, 657 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen sebeplerden dolayı boş olan kadro görevini vekaleten yürüten memurların aylık aldıkları ancak herhangi bir sebepten dolayı sürekli olarak boş olan kadro görevini vekaleten yürütenlerin aylık alamadıkları, boş kadroya vekalet eden memurların her türlü sorumluluğu üstlenmelerine rağmen kadroya ait haklardan yararlanamadıkları, bu durumun ise mahkemece Anayasa’nın 10’uncu maddesinde düzenlenen “Kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı bulunduğu belirtilmiş, ayrıca 17.05.1987 tarih ve 19463 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 99 Seri No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nin ikinci fıkrasına göre asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesinin mümkün olduğu ve söz konusu yasal düzenlemelere göre ilgili kişiye vekalet aylığı adı altında bir ücret ödenmesi mümkün değilse de, yürüttüğü görevden dolayı üstlendiği sorumluluğu dikkate alınarak vekalet aylığına eşdeğer tutarda bir meblağın tazminat olarak ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu mahkeme kararı, boş kadroya vekaleten atananların vekalet aylığı almalarına ilişkin olup, asilde aranan şartları taşımayan ilgiliye özel hizmet tazminatı ve ek ödeme ödenmesi hususlarını düzenlememektedir. Ayrıca tedviren yapılan görevlendirmelerde ilgili kişilere özel hizmet tazminatı ve ek ödemenin yapılacağına dair mevzuatımızda herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu itibarla, temyiz talebinin reddi ile 870-1704 sayılı ek ilamla … TL’ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, Karar verildiği 14.06.2016 tarih ve 42063 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

Yazıldı Yargı Kararları

YIILLIK İZİN-DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI GÖRÜŞÜ

Ara20
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI GÖRÜŞÜ-

ÖZET: Memuriyette 1 yıllık hizmet süresi bulunmayan aday memurun yıllık izin hakkına ilişkin.(15/01/2014-82)

 

Aday memurların yıllık izinlerine ilişkin Başkanlığımız görüşünün talep edildiği ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Yıllık izin” başlıklı 102 nci maddesinde; “Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (On yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir.” hükmü, “Yıllık izinlerin kullanılışı” başlıklı 103 üncü maddesinde, “Yıllık izinler, amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabilir. Birbirini izleyen iki yılın izni bir arada verilebilir. Cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları düşer…” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 62 seri No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinde bir yıllık hizmetini doldurmayan aday memurlara yıllık izin verilmeyeceği hüküm altına alınmaktadır.

Öte yandan, 154 seri No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinde; yıllık izin sürelerinin hesabında, hangi statüde olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri ile kamu kurum ve kuruluşlarında geçmese dahi Devlet memurlarının kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilen hizmet sürelerinin dikkate alınması gerektiği ifade edilmektedir.

Ayrıca, Bakanlığınız İzin Yönergesinin 7 inci maddesinin 8 inci fıkrasında; “Aday memurlara yıllık izin verilemez. Ancak aday memurlara, adaylık süresinin bir yıldan uzun sürmesi halinde aynı usulle yıllık izin kullandırılır.” hükmüne yer verilmektedir.

Bu itibarla,

– 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda aday memurlara yıllık izin verilmeyeceğine dair bir hüküm bulunmamakla birlikte, 62 seri No’lu Tebliğde bir yıllık hizmetini doldurmayan aday memurlara yıllık izin verilmeyeceği ifade edilmekte,  154 seri No’lu Tebliğde ise yıllık izne esas hizmet süresinin hesabında, hangi statüde olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri ile kamu kurum ve kuruluşlarında geçmese dahi Devlet memurlarının kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilen hizmet sürelerinin dikkate alınması gerektiği hüküm alınmakta olup, görev yaptığı kurumda 1 yıllık memuriyet hizmetini doldurmayan aday memurun da, 154 seri No’lu Tebliğe göre 1 yıllık hizmet süresinin bulunması halinde, yıllık izin kullanabileceği; Bakanlığınıza ait İzin Yönergesinin bu minvalde yeniden düzenlenmesinin uygun olacağı,

– 31/12/2012 tarihinde göreve başlayıp 31/12/2013 tarihinde 1 yıllık hizmet süresini dolduran memurun ise 2013 yılına ait 20 günlük yıllık izin hakkını 2014 yılında kullanabileceği,

mütalaa edilmektedir.

 

 

Yazıldı Makale ve Görüşler

Avukat Vekalet Ücreti

Ara19
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

                     

  Avukat Vekalet Ücretine İlişkin Sayıştay Kararı

 Sayıştay 5.Daire,Yılı 2012,Karar No 5, İlam No 427, Tutanak Tarihi 12.5.2016

            ….. tarih ve …… sayılı İlamın ..1/A maddesinde Hukuk İşleri Müdürlüğünde görevli avukatlara avukat vekalet ücreti ödemesi yapılırken, 02.11.2011 Tarih ve 28103 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanarak yürürlüğe giren 659 Sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 14 üncü maddesinde ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesi göre ödenecek vekalet ücretlerinin dağıtımına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Vekalet Ücretlerinin Dağıtımına Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde belirtilen limitlere uyulmadan ödemede bulunulması sonucunda ……-TL tutarında kamu zararına neden olunduğu konusuyla ilgili olarak;

“5393 sayılı Kanunun “Avukat ücretlerinin dağıtımı” başlıklı 82 inci maddesinde; Belediye lehine sonuçlanan dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı taraftan tahsil olunan vekâlet ücretlerinin; avukatlara (49 uncu maddeye göre çalıştırılanlar dâhil) ve hukuk servisinde fiilen görev yapan memurlara dağıtımı hakkında 1389 sayılı Devlet Davalarını İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekâlet Hakkında Kanun hükümleri kıyas yolu ile uygulanacağı,

02.11.2011 tarih ve 28103 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan 659 Sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin Yürürlükten kaldırılan ve uygulanmayacak hükümler ile atıflar” başlıklı 18 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; 2/2/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekâlet Hakkında Kanun yürürlükten kaldırıldığı, diğer mevzuatta 1389 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanun Hükmünde Kararnameye yapılmış olarak sayılacağı,

hükümleri yer almaktadır.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, 5393 sayılı Belediye Kanunu 82 inci maddesi kapsamında avukat vekâlet ücretlerin dağıtımı, 659 Sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde yapılması gerekmektedir.

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı” başlıklı 14 üncü maddesinde avukat vekalet ücretlerinin dağıtımı hususu düzenlenmiştir. 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesi göre ödenecek vekalet ücretlerinin dağıtımına ilişkin usul ve esasları düzenleyen “Vekalet Ücretlerinin Dağıtımına Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” 07.08.2012 tarih ve 28347 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı” başlıklı 14 üncü maddesinde; “(1) Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.

(2) İdareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri, hukuk biriminin bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk biriminde fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dahilinde ödenir.

a) Vekalet ücretinin; dava ve icra dosyasını takip eden hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü veya avukata %55’i, dağıtımın yapıldığı yıl içerisinde altı aydan fazla süreyle hukuk biriminde fiilen görev yapmış olmak şartıyla, hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü ve avukatlara %40’ı eşit olarak ödenir.

b) Ödenecek vekalet ücretinin yıllık tutarı; hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü, avukatlar için (10.000) gösterge rakamının, memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez.

c) Yapılacak dağıtım sonunda arta kalan tutar, hukuk biriminde görev yapan ve (b) bendindeki tutarları dolduramayan hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü ve avukatlara ödenir. Bu dağıtım sonunda arta kalan tutar üçüncü bütçe yılı sonunda ilgili idarenin bütçesine gelir kaydedilir.

(3) Hizmet satın alınan avukatlara yapılacak ödemeler bu madde kapsamı dışındadır.” hükmü bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 11/10/2011 tarihli ve 666 sayılı KHK’nın 1 inci maddesiyle, 659 sayılı KHK’nin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “, hukuk biriminde görev yapan diğer personele %5’i” ibaresi ile aynı fıkranın (b) bendinde yer alan “, diğerleri için (6.000) gösterge” ibaresi yürürlükten kaldırılmış olup, daha sonra 11/10/2011 tarihli ve 666 sayılı KHK ile bu maddede yapılan düzenlemeler; 10/10/2013 tarihli ve 28791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin …..tarihli ve E.:……, K.: …… sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

Vekâlet Ücretlerinin Dağıtımına Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Ödenecek vekalet ücretinin limiti ve dağıtım şekli başlıklı”6 ıncı maddesinde ise;

Emanet hesaplarında toplanan vekalet ücretleri, vekalet ücretlerinden yararlanacak kişilere yıllık tutarı; (10000) gösterge rakamın memur aylıklarına uygulanan katsayı çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarın on iki katını geçmemek üzere, aşağıdaki şekilde dağıtılır;

a-) Dava veya icra dosyasını takip eden hukuk birim amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü veya avukata %55, vekâlet ücreti dağılımının yapıldığı yıl içerisinde altı aydan fazla süreyle hukuk biriminde fiilen görev yapmış olmak şartıyla, hukuk birim amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü ve avukatlara %40’ı eşit olarak ödenir.

b-) Davanın takibi ve sonuçlandırılmasında birbiri ardına veya birlikte hizmeti geçenlere (a) bendine göre ayrılan hisseler bu kişilerin hizmet ve karara tesir derecesine göre hukuk birim amiri tarafından paylaştırılır.

c-) Dağıtımı yapılmayan % 5’lik kısım muhasebe birimince Hazineye gelir kaydedilir.” Denilmektedir.

Yönetmeliğin belirtilen düzenlemesinde, emanet hesaplarında toplanan vekalet ücretlerinin, vekalet ücretlerinden yararlanacak kişilere, yıllık tutarı; (10000) gösterge rakamın memur aylıklarına uygulanan katsayı çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarın on iki katını geçmemek üzere, anılan maddenin (a),(b),(c) bentlerinde belirtildiği şekilde, dağıtılacağı belirtilmiştir. Uygulamada ise, Başakşehir Belediyesi Hukuk İşleri Müdürlüğünde görevli avukatlara yapılan avukat vekalet ücreti ödemelerinde, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinde ve anılan Yönetmeliğin 6 ıncı maddesinde belirtilen ve “(10000) gösterge rakamın memur aylıklarına uygulanan katsayı çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarın on iki katını geçmemek üzere” şeklinde ifade edilen yıllık avukatlık vekalet ücreti limitine uyulmadan, bu limitin üzerinde, ödeme yapılmak suretiyle kamu zararına neden olunmuştur. Ancak, Denetçi tarafından tespit edilen kamu zararı tutarı, ……-TL olmakla birlikte, gerçek kamu zararı tutarı …….TL’dir. 659 sayılı KHK düzenlemesinin 14 üncü maddesinde “vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı” düzenlenmiş ve hemen ardından gelen 15 inci maddesinde ise “parasal sınırlar” düzenlenmiştir. 659 sayılı KHK’nin “Parasal sınırlar” başlıklı 15 inci maddesinde “ (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan parasal sınırlar, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Bakanlar Kurulunca daha yüksek tutarlar belirlenmedikçe, o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Uygulanacak tutarlar her yıl Ocak ayı içerisinde Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanır.” hükmünü taşımaktadır.659 sayılı KHK’nin 15 inci maddesinde kullanılan “Bu Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan parasal sınırlar” ibaresi, 14 üncü maddenin b) fıkrasında geçen “…sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez.” şeklinde tanımlanan parasal sınırı, diğer bir ifade ile, vekalet ücreti limitini işaret etmektedir. KHK’nin 14/b maddesindeki bu parasal sınır; “vekalet ücreti limiti”, “alınabilecek vekalet ücretinin parasal üst sınırı” olarak yıllardır bilinmektedir. Kaldı ki, 20 maddeden ibaret KHK’nin başka hiçbir maddesinde bu anlamda bir parasal sınır bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu anlamda olmak üzere, “yeniden değerlendirme oranı” olarak, 17.11.2011 tarih ve 28115 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 410 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin “…Bu hüküm uyarınca yeniden değerleme oranı 2011 yılı için % 10,26 (on virgül yirmi altı) olarak tespit edilmiştir…” hükmü ile belirlenen %10,26 oranının esas alınarak ……. TL şeklinde bir hesaplama yapılmak suretiyle, ……..TL olan vekalet ücretinin parasal üst sınırının %10,26 oranında artırılarak ……..TL uygulanması gerekmektedir. Dolayısıyla, gerçek kamu zararı tutarının, Denetçi tarafından hesaplanmış olan ……-TL değil, vekalet ücreti yıllık limitinin 15 inci madde gereğince yeniden değerleme oranına göre tespitinden sonra yapılacak hesaplama sonucunda belirlenen ……-TL olduğu anlaşılmaktadır.

……………….

Bu itibarla, vekalet ücreti ödenmesine ilişkin olarak belirlenmiş yıllık limite uymadan vekalet ücreti ödemesi yapılması sonucu neden olunan ………TL tutarındaki kamu zararının, Muhasebe Yetkilisi ……. ile Gerçekleştirme Görevlileri ……’a müştereken ve müteselsilen,…………………oyçokluğuyla,” karar verilmiş idi.

Bu defa, ……nolu ilamın 1/A maddesi ile verilmiş olan ……TL tutarındaki tazmin hükmü, tazmin hükmüne Sayıştay Savcısı sıfatı ile iştiraki bulunan ……..’un başvurusu üzerine düzenlenen …….gün ve …… tutanak sayılı Temyiz Kurulu Karan ile bozulmuş ve yeniden hüküm verilmesini sağlamak üzere ….. sayılı dosya Dairemize gönderilmiştir. Akabinde ise, Temyiz Kurulunun bozma kararına uygun olarak yeniden Ek Rapor düzenlenmesi amacıyla söz konusu dosya Hesabı inceleyen Gruba havale edilmiştir. İlgili Denetçi tarafından da, …. tarihli Ek Rapor düzenlenmiştir. Temyiz Kurulunun ……nolu ilamın 1/A maddesi ile verilmiş olan …….-TL tutarında tazmin hükmü hakkındaki bozma kararı üzerine Denetçisi tarafından ….. tarihli Ek Rapor düzenlenmiş olduğundan, konunun 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 56 ncı maddesinin (2) nci fıkrasının (d) bendi gereğince yeniden hüküm tesisini teminen yargılamanın iadesi suretiyle görüşülmesine karar verildi.

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinde: “İdareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri, hukuk biriminin bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk biriminde fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dahilinde ödenir.

a) ….

b) Ödenecek vekalet ücretinin yıllık tutarı; hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü, avukatlar için (i0.000) gösterge, (…) rakamının, memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez.

……….”

15. maddesinde; “Bu Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan parasal sınırlar, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Bakanlar Kurulunca daha yüksek tutarlar belirlenmedikçe, o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Uygulanacak tutarlar her yıl Ocak ayı içerisinde Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanır.” Hükümleri yer almaktadır.

KHK’nin 15 inci maddesinde, KHK’de yer alan parasal sınırların her takvim yılının başında yeniden değerleme oranı uygulanarak belirleneceği ifade edilmektedir. KHK’de belirtilen 10.000 rakamı, sabit bir rakam olup, gösterge rakamını ifade eder. Parasal bir anlamı yoktur ve “parasal bir sınırı” ifade etmemektedir. Bu limit zaten yılda iki kez memur aylıklarına uygulanan katsayının arttırılması sebebiyle değişmekte, diğer bir ifade ile güncellenmektedir. Bu gösterge rakamına yeniden değerleme oranı uygulanarak bulunacak rakam esas alınarak vekalet ücretinin hesaplanması halinde mükerrerlik olacaktır. Zira, memur aylıklarına uygulanan katsayı her yılın başında yeniden değerlendirme oranı da dikkate alınarak belirlenmektedir.

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde ve özel bütçeli idarelerde hukuk hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin esasların belirlenmesine ilişkin olup, “Amaç ve kapsam” başlıklı 1 inci maddesinde: “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idarelerin hukuk hizmetlerinin etkili, verimli ve usul ekonomisine uygun şekilde yerine getirilmesine ve bu hizmetlerin yürütülmesinde uygulama birliğinin sağlanmasına yönelik usul ve esasların belirlenmesidir.” denilmektedir.Bu meyanda, KHK’nin 9,10 ve 11 inci maddelerinde, adli uyuşmazlıkların sulh yoluyla halli, sulhun usul ve esasları, uzlaşma ve vazgeçme yetkilerine dair hükümler getirilmiştir.

Söz konusu KHK’nin 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında;“Birinci fıkrada belirtilenler dışında, idarelerin, herhangi bir sözleşmeye dayanıp dayanmadığına, yargıya intikal edip etmediğine bakılmaksızın gerçek veya tüzel kişilerle aralarında çıkan her türlü hukuki uyuşmazlığın sulh yoluyla halline, her türlü dava açılmasından veya icra takibine başlanılmasından, bunlardan yargı veya icra mercilerine intikal etmiş olanların takiplerinden veya verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi dışındaki kanun yollarına gidilmesinden vazgeçmeye, davaları kabule, ceza uyuşmazlıklarında şikayetten vazgeçmeye veya uzlaşmaya, davadan feragat etmeye, sözleşmede belirtilmeyen sebeplerle sözleşme/erin değiştirilmesinde veya sona erdirilmesinde maddi ve hukuki sebepler/e kamu menfaati görülmesi halinde, buna dair onay veya anlaşmaları imzalamaya, vazgeçilen veya tanınan ya da terkin edilen hak ve menfaatin değeri dikkate alınmak sureliyle:

a-) Tutara ilişkin olmayanlar ile 1.000.000 Türk Lirasına kadar olanlarda (1.000.000 Türk Lirası dahil) hukuk biriminin görüşü alınarak, ilgili harcama yetkilisinin teklifi üzerine üst yönetici.

b-) 1.000.000 Türk Lirasından fazla olanlardan 10.000.000 Türk Lirasına kadar olanlarda (10.000.000 Türk Lirası dahil), hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonunun görüşü alınarak, üst yöneticinin teklif üzerine ilgili bakan, Milli Savunma Bakanlığında Müsteşarın teklifi üzerine Bakan,

c-) 10.000.000 Türk Lirasından fazla olanlarda, ilgili bakanlık hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonunun ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak, ilgili Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir “Denilmektedir.

659 sayılı KHK’nin 15 inci maddesinde yer alan: “KHK’de yer alan parasal sınırların her takvim yılının başında yeniden değerleme oranı uygulanarak belirleneceğine” dair hüküm, bu fıkrada öngörülen parasal sınırlar için geçerlidir.Dolayısıyla, …….-TL tutarındaki parasal üst sınırdan daha fazla avukatlara vekalet ücreti ödenmesi mümkün değildir. Bu meyanda, Daire ilamında yer alan ……..TL’ye ilişkin tazmin hükmünün …….TL olması gerektiği anlaşılmıştır.Bu itibarla, ….. nolu ilamın 1/A maddesi ile verilmiş olan, vekalet ücreti ödenmesine ilişkin olarak belirlenmiş yıllık limite uymadan vekalet ücreti ödemesi yapılması sonucu neden olunan ……-TL tutarındaki kamu zararına ilişkin tazmin hükmünün kaldırılmasına ve …….-TL tutarındaki kamu zararının Muhasebe Yetkilisi …….ile Gerçekleştirme Görevlileri ………, …….. ve………..’a müştereken ve müteselsilen,

6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine,

Üye ………’ın ; “Kamu zararı tutarı ……-TL olduğundan, ……tarih ve …… sayılı İlamın .. 1/A maddesi ile verilmiş olan tazmin kararının isabetli olduğuna karar verilmesi gerekir.” şeklindeki ayrışık görüşlerine karşı,İş bu ilamın tebliğ tarihinden itibaren 6085 sayılı Kanunun 55 inci maddesi gereğince altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu ve 56 ncı maddesi gereğince beş yıl içinde Sayıştay Daireleri nezdinde yargılamanın iadesi yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.

Yazıldı Yargı Kararları

652 Sayılı KHK Değişiklik

Ara14
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

         

 652 SAYILI MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDAKİ KANUN HÜKMÜNDEKİ KARARNAMENİN 13.MADDESİNDE 6764 SAYILI KANUNLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLE, “özel barınma hizmeti veren kurumlara iş yeri açma ve çalışma ruhsatı Bakanlıkça verilmesi” öngörülmüştür.

                Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü

              MADDE 13– (1) Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

              ………………………………………………………………………………………….

             (2) (Ek: 2/12/2016-6764/5 md.) 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen izin veya ruhsatlara ilişkin hükümler, öğrencilere özel barınma hizmeti veren kurumlar hakkında uygulanmaz. Öğrencilere özel barınma hizmeti veren kurumlara iş yeri açma ve çalışma ruhsatı Bakanlıkça verilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

Yazıldı Güncel Mevzuat

İşçi Alımlarına İlişkin DİDDK Kararı

Ara14
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

            İşçi alımlarında, ikametgah zorunluluğu getiren düzenleme, çalışma özgürlüğünü sınırlayıcı nitelikte olduğu için Danıştay İ.D.D. Kurulunca,   iptal edildi.

                  Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E.2013/4868, K. 2015/3642,T. 21.10.2015

                Özeti: Anayasa’nın 13.maddesi uyarınca, çalışma özgürlüğüne yönelik sınırlamanın ancak yasayla yapılabileceği dikkate alındığında; kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli ve geçici işçi ihtiyaçlarının öncelikle yerel düzeyde karşılanmasına ilişkin dava konusu yönetmelikte yer alan düzenlemeler ile bu düzenlemeler uyarınca davacının ikamet ettiği il haricinde başka bir il kapsamında verilen işçi alımı ilanına yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin, ikamet edilen ilin sınırları dışında başka il ve ilçeler düzeyinde verilen iş ilanlarına başvuruya engel oluşturması nedeniyle, çalışma özgürlüğünü sınırlayıcı nitelikte olduğu hakkında.

                                                    TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava; Konya Bölge İdare Mahkemesinde 657 sayılı Kanun’un 4/C maddesi kapsamında geçici personel olarak görev yapan davacının, Muğla YEAŞ Yeniköy Elektrik Üretim Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğüne elektrik teknisyeni olarak dört kişilik işçi alımına ilişkin duyuru üzerine Türkiye İş Kurumu Muğla İl Müdürlüğüne yaptığı başvurunun, ikamet adresinin bu ilan için uygun bulunmaması nedeniyle kabul edilmemesine ilişkin 01.10.2009 günlü, 730642 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan 09.08.2009 günlü, 27314 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.09.2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in “Kurumdan İşçi Talebinde Bulunma” başlıklı 6. maddesi ile “İşçi Talebinin İlanı ve İş Başvurusu” başlıklı 9. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır. Danıştay Onikinci Dairesi’nin 12.06.2013 günlü, E:2009/8346, K:2013/5103 sayılı kararıyla; kamu kurum ve kuruluşlarının işçi ihtiyaçlarının yerel düzeyde karşılanmasına öncelik verilmesinin, o bölgede yaşayan kişilerin öncelikle işe yerleştirilmesini ve işçinin yakın çevresinde bulunan bir işe yerleşme imkan bulunmakta iken, daha uzak yerlerde istihdam edilmesinin yaratacağı sıkıntıların önüne geçilmesini sağlayacak nitelikte olduğu, aksi uygulama yapılması halinde ikamet ettiği ilden ve ilçeden uzakta istihdam edilecek işçilerin, ilerleyen süreçte naklen atama, geçici görevlendirme gibi taleplerde bulunabileceği, bu durumun da hizmetin etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilmesini engelleyebileceği, yerel düzeyde taleplerin karşılanamaması halinde ulusal düzeyde ilana çıkılabileceği, davacınn ulusal düzeyde verilen ilana veya ikamet ettiği ilde verilen işçi alımı ilanlarına başvuruda bulunabileceği de dikkate alındığında, söz konusu düzenlemelerin eşitlik ilkesini ihlal edici bir yönünün de bulunmadığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu Yönetmelik hükümlerinde ve bu hükümler dayanak alınarak davacının ikamet ettiği il haricinde başka bir il kapsamında verilen işçi alımı ilanına yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir. Dava konusu 09.08.2009 günlü, 27314 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.09.2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren “Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” in 6’ncı maddesinde;

“(1) Kamu kurum ve kuruluşları işçi ihtiyaçlarım, iş kolu, meslek pozisyonu, öğrenim, iş tecrübesi, ücret, sosyal yardımlar gibi ayrıntılarla yazılı veya elektronik ortamda işçinin çalıştırılacağı işyerinin bulunduğu yerdeki Kurum il veya şube müdürlüğünden talep etmek ve 8’inci madde hükümleri saklı kalmak üzere Kurum il veya şube müdürlüğü tarafından gönderilenler arasından karşılamak zorundadır.

(2) Kurum il veya şube müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucunda uygun olmadığına karar verilen talepler, noksanlıkları giderilmek veya düzeltilmek üzere iade edilir.

(3) Kamu kurum ve kuruluşları sürekli işçi taleplerini il düzeyinde, geçici işçi taleplerini ise il veya ilçe düzeyinde verirler.

(4) Ancak, 2’nci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendi saklı kalmak kaydıyla, sürekli işçi olarak istihdam edilecek müfettiş, kontrolör, denetmen, denetçi ve uzmanların yardımcı ve stajyerleri ile mühendis, aktüer ve hukuk müşaviri talepleri, işçinin istihdam edileceği ilin potansiyeli göz önünde bulundurularak, ulusal düzeyde de verilebilir.

(5) Kamu kurum ve kuruluşlarının il düzeyinde verilen sürekli veya geçici işçi taleplerinin karşılanamaması halinde ulusal düzeyde; ilçe düzeyinde verilen geçici işçi taleplerinin karşılanamaması halinde, önce il düzeyinde sonra ulusal düzeyde karşılanması yoluna gidilir” kuralına, 9. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Talebin ilanından itibaren, adaylara en az on günlük başvuru süresi tanınır. Kamu kurum ve kuruluşlarının işgücü taleplerine yapılan başvurularda kişilerin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde kayıtlı olan adresleri dikkate alınır” kuralına yer verilerek; kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli ve geçici işçi ihtiyaçlarının öncelikle yerel düzeyde karşılanması yolunda düzenleme yapılmıştır. Anayasa’nın “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesinde, “Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir…” denilmek suretiyle çalışma özgürlüğü güvenceye bağlanmıştır. Çalışma özgürlüğü, kişinin çalışıp çalışmama, çalışacağı işi ve yeri seçme ve çalıştığı işten ayrılma özgürlüğünü kapsamaktadır. Anayasa’nın 48’inci maddesinde, çalışma özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte, bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Anayasa Mahkemesi kararlarında, özel sınırlama nedeni öngörülmemiş özgürlüklerin de o özgürlüğün doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu; ayrıca, Anayasa’nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile Devlete yüklenen ödevlerin özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebileceği kabul edilmektedir. Bu bağlamda, bu hakkın Anayasa’da düzenlenen diğer hak ve özgürlükler veya Devlete yüklenen ödevlerle çatışması durumunda da sınırlandırılabilmesi mümkündür. Bununla birlikte Anayasa’nın 13’üncü maddesi uyarınca çalışma hakkına yönelik sınırlamalar ancak yasayla yapılabilir. Olayda ise, dava konusu Yönetmelik hükümlerinin, davacının ikamet ettiği ilin sınırları dışında başka il ve ilçeler düzeyinde verilen iş ilanlarına başvurusuna engel teşkil ettiği, bu kapsamda anılan hükümlerin davacının çalışma özgürlüğünü sınırlayıcı nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, dava konusu Yönetmelik hükümlerinde ve bu hükümlere dayanılarak tesis edilen dava konusu idare işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Danıştay Onikinci Dairesi’nin 12.06.2013 günlü, E:2009/8346, K:2013/5103 sayılı kararının bozulmasına, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.10.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onikinci Dairesince verilen 12.06.2013 günlü, E:2009/8346, K2013/5103 sayılı kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Yazıldı Yargı Kararları

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik

Ara08
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

          

 8 Aralık 2016 PERŞEMBE gün ve 29912 sayılı Resmî Gazete “PLANLI ALANLAR TİP İMAR YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK”  değişikliği yayımlandı.

             MADDE 1 – 02/11/1985 tarihli ve 18916 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin geçici 10 uncu maddesinde yer alan “1/1/2017” ibaresi “30/6/2017” olarak değiştirilmiştir.

            MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

            MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.

            Bu değişiklik sonrasında;

           Geçici Madde 10 – (Ek:RG-5/2/2016-29615)

22/5/2014 tarihinden önce yapı ruhsatı almaya yönelik olarak işlemlere başlanılmış olan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce veya sonra yapılan yapı ruhsatı başvuruları, (Değişik ibare:RG-8/12/2016-29912) 30/6/2017 tarihine kadar sonuçlandırılmak kaydıyla, başvuru sahibinin talebine bağlı olarak, ilgili işlem tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 30/5/2013 tarihi ve sonrasında yürürlükte olan hükümlerine göre neticelendirilir. Ancak, bu madde hiçbir şekilde bu Yönetmelik hükümlerinin karma kullanımı ve yapının planla belirlenen kat adedini artırmak amacıyla uygulanamaz ve bu amaçla yapı ruhsatı düzenlenemez.

 

Yazıldı Güncel Mevzuat
Onceki Sayfa ←

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız