• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Aylık Arşivler : Ocak, 2017

6770 Sayılı Kanunla 3065 Sayılı Kanunda Yapılan Değişiklik

Oca30
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

         

 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun  “Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” başlıklı 17.maddesininin 4. Diğer İstisnalar bölümünün 4.maddesinin (p) ve (r) bentlerinde değişiklik yapılmıştır.

18/1/2017 tarihli ve  6770 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle bu bentte yer alan “arsa ve arazi teslimleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “belediyeler ve il özel idarelerinin mülkiyetindeki taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler,” ibaresi eklenmiştir.

18/1/2017 tarihli ve 6770 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle bu bendin birinci paragrafında yer alan “veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

          (1)   p) (Ek: 16/7/2004-5228/15 md.; Değişik: 24/7/2008-5793/13 md.) Hazinece yapılan taşınmaz teslimi ve kiralamaları, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca yapılan arsa ve arazi teslimleri, belediyeler ve il özel idarelerinin mülkiyetindeki taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler,

(2)   r) (Ek: 30/12/2004-5281/33 md.; Değişik: 28/3/2007-5615/13 md.) Kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri.

Yazıldı Güncel Mevzuat

İmar Hukukuna İlişkin Görüşler

Oca26
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

*Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yapı ruhsatı, yapı kullanma izni ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı düzenleme görevi var mıdır? Var ise işlemler nasıl ve kimler tarafından gerçekleştirilmektedir?

Yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı düzenleme görevleri öncelikle ilgili idarelere (Belediye yada özel idare) aittir. Ancak; 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında KHK’nın 2.maddesinin 1 inci fıkrasının (ç) ve (h) bendinde ilgili İdaresince iki ay içerisinde yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi ve iş yeri açma çalışma ruhsatı düzenlenmemesi durumunda, yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi ve iş yeri açma çalışma ruhsatının re ’sen Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilebileceği hükmü bulunmaktadır. 12.09.2011 tarih ve 6404 sayılı 2011/4 nolu Genelge ile açıklık getirildiği üzere bu kapsamdaki başvurular belgeleriyle birlikte yapının bulunduğu ildeki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne yapılabilir. Bu durumda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce, ilgili idareden yapı ruhsatı,  yapı kullanma izin belgesi veya iş yeri açma çalışma ruhsatı verilmeme gerekçesinin en geç on beş gün içinde İl Müdürlüğüne bildirilmesi istenir. İlgili idarenin gerekçesi de dikkate alınarak İl Müdürlüğünce talep edilen belge düzenlenebilir.

*Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerince yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi ve iş yeri açma çalışma ruhsatı düzenlenmesi durumunda harç veya hizmet bedeli alınır mı?

İlgili idaresi tarafından verilen görüşler neticesinde ruhsat talebinin, imar planına ve yürürlükteki mevzuat hükümlerine aykırılığı bulunmadığının Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce anlaşılması halinde, 09/01/2012 tarihli ve 327/67 sayılı Bakanlığımız Genel Yazısında ifade edilen ve Bakanlığımız internet sayfasında yayımlanan Döner Sermaye İşletmesi Birim Fiyat listesinde belirlenen ve her yıl güncellenen oranlar üzerinden hesaplanan (bina inşaat, proje ve tasdik, zemin açma izni ve toprak hafriyat, yapı kullanma, işyeri açma) hizmet bedellerinin Bakanlığımız Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü hesabına yatırılmasını takiben talep edilen belgeler düzenlenebilir.

*Ruhsat yenileme işlemi nedir?

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 29 uncu maddesi ve Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 12 nci maddeleri uyarınca; Beş yıllık ruhsat süresi içinde tamamlanmayan yapılar için 5 yıllık ruhsat süresi dolmadan ruhsat süresinin uzatılması işlemine ruhsat yenileme işlemi denir. Ruhsat yenilemesi yapılırken, ilk yapı ruhsatının düzenlendiği tarihteki mevzuat hükümlerine göre işlem yapılır.

*Yeniden ruhsat işlemi nedir?

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 29 uncu maddesi ve Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 12 .maddeleri uyarınca; İnşasına 2 yıl içinde başlanmayan veya 5 yıllık ruhsat süresi içinde tamamlanmayan ve ruhsat yenilemesi yapılmayan yapıların ruhsatı hükümsüz hale gelir. Bu durumda yapılacak işlem yeniden ruhsat düzenlemesi işlemidir. Bu yapılarla ilgili olarak yeniden ruhsat düzenlenmesi talebinde bulunulması durumunda, yapının/yapıların, talep tarihinde yürürlükte olan uygulama imar planı kararlarına ve yapılaşma nizamına uygun olması ve bu yapılarda yangın, deprem, ısı ve su yalıtımı, çevre ve enerji verimliliğine ilişkin olarak ilgili mevzuatın gerektirdiği tedbirlerin alınması zorunludur.

*Belediye ve mücavir alanlar dışındaki köylerde entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık tesislerinin yapım koşulları nelerdir?

İmar Kanunu’nun 27 nci maddesine göre, belediye ve mücavir alanlar dışında köylerin köy yerleşik alanlarında, civarında ve mezralarda yapılacak entegre tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar ile benzeri yapılar, etüt ve projelerinin valilikçe incelenmesi, muhtarlıktan yazılı izin alınması ve fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olması, etüt ve projelerin sorumluluğunun müellifi olan mimar ve mühendislerce üstlenilmesi kaydı ile yapı ruhsatı aranmadan inşa edilebilir.24/06/2014 tarih ve 8184 sayılı Genelgemizde yer alan hükümlere göre; Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’ne tabi olmayanlar ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik eki Birinci Sınıf Gayrisıhhi Müessese Listesinde yer almayanlar için çevre kirliliğine yol açmayacak şekilde gerekli tedbirlerin alınması ve hayvansal atıkların fermante oluncaya kadar depolanacağı gübreliklerin yapılması şartıyla bu yapılar için imar planı ve yapı ruhsatı aranmaz. Ayrıca, içmesuyu havzalarında kalan tesislerin ilgili mevzuat hükümlerine uyması zorunludur.Ancak, onaylı köy yerleşik alan sınırları dışında kalan ve entegre tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 63 üncü maddesinin yapılaşma koşullarına uygun ve yapı ruhsatı alınarak inşa edilmelidir.Onaylı üst ölçekli ÇDP sınırlarında kalan ve entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı bir tesisin çevre düzeni planı ve plan notlarına uyulmak şartıyla ve ruhsatlı inşa edilmesi gerekir.

*Yapıya esas zemin etüt raporları nasıl ve kimler tarafından hazırlanmalı ve imzalanmalıdır?

Yapının statik projesine esas olacak zemin etüt raporlarının, Bakanlığımızca belirlenen, Zemin ve Temel Etüdü Raporunun Hazırlanmasına İlişkin Esaslar ile Bina Türü Yapılar İçin Zemin ve Temel Etüdü Raporu Genel Formatına uygun olarak, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57 nci maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, birden fazla ve farklı uzmanlık alanına mensup ilgili mühendislerce (jeoloji mühendisi, jeofizik mühendisi, inşaat mühendisi) birlikte hazırlanarak ayrı ayrı imzalanması gerekmektedir.

*Yapı kullanma izin belgesinde yapı müteahhidi bilgileri aranmalı mıdır?

01/01/2012 tarihinden itibaren inşa edilmek istenen yapıların müteahhit eliyle yapılması ve yapı ruhsatında da müteahhit bilgilerinin yer alması yasal zorunluluktur. 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunda ve “Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları İle Şantiye Şefleri, Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelikte” yapı sahibinin kendi yapısını yapabilmesi ve kendi yapısı için müteahhitlik üstlenebilmesi mümkün kılınmıştır. Bu durumda ise yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinde müteahhit bölümlerinde yapı sahibi bilgilerinin girilmesi gereklidir.

*Yapı kullanma izin belgesinde yapı müteahhidinin imzasının bulunması zorunlu mudur? Hangi durumlarda aranmayabilir?

Yapının ruhsat ve eki projelerine uygun olarak yasal süresi içinde tamamlandığı ilgili idare tarafından fenni mesullerle birlikte belgelenmiş ise, yapı kullanma izin belgesi düzenlenmeden önce yapı müteahhidinin vefat etmesi, mahkumiyet v.b nedenlerle kendisine ulaşılamadığı veya vergi ve sigorta prim borcu nedeniyle yapı kullanma izin belgesine imza atmayı reddettiği gibi durumlarda; yapı kullanma izin belgesinde ilgili bölümlere yapı müteahhidinin bilgilerinin kaydedilerek imzası olmadan yapı kullanma izin belgesi düzenlenebilir. Yapı müteahhidinin vefatı veya iflas, mahkumiyet gibi nedenlerle kendisine ulaşılamaması durumunda daha önce ilgili idare tarafından verilmiş iskâna uygunluk raporu ve süresi içinde yapılan yapı kullanma izin belgesi başvurusuna ilişkin belgelerin, yapı müteahhidine ulaşılamayan durumlarda kendisine ulaşılamadığına ilişkin belgeler ve yapı müteahhidi ile yapılan sözleşme ruhsat dosyasında bulunmalıdır.

*Hangi durumlarda SGK ilişiksizlik belgesi aranmadan yapı kullanma izni düzenlenebilir?

3194 sayılı İmar Kanununun 28 inci maddesinin onuncu fıkrasına göre, yapı sahibi aynı zamanda yapının müteahhidi değilse, yapıya yapı kullanma izin belgesi düzenlenmeden önce, müteahhidin yapım işlerine ait vergi ve sigorta prim bedellerini ödemiş olması koşulu aranmamaktadır. Yapının sahipleri arasında bulunan yapı müteahhidi satış işlemi sonucu malik sıfatını yitirmiş ise ya da konuya özel bir yargı kararı bulunmuyorsa, parsel sahipleri tarafından yapılan yapı kullanma izin başvurularının, Kanunun 28 inci maddesinin onuncu fıkrası uyarınca karşılanması mümkündür. Ancak, yapı müteahhidinin yapının mülkiyetine ortak olması halinde ya da bizzat parsel sahipleri tarafından yapılan inşaatlarda yapımı üstlenenler aynı zamanda yapı sahibi olduğunda, bu yapılarda yapı kullanma izin belgesi düzenlenmeden önce,  ilgili kurumdan alınmış olan prim ve vergi borcu olmadığına ilişkin ilişiksizlik belgesi aranmak zorundadır.İmar Kanununun 28 inci maddesinin onuncu fıkrası, yapım işlerinden kaynaklanan ve yapı müteahhidinin sorumluluğunda bulunan vergi ve/veya sigorta prim borçları dolayısıyla yapı kullanma izni alınamayan yapılara ilişkin bir düzenleme olup, bunların dışında kalan yapılarda harç, bedel ve benzeri diğer borçlar, tabi oldukları mevzuat kapsamında ilgililerinden tahsil edilmelidir.

*Yapılara SGK ilişiksiz belgesi aranmadan “ kısmi kullanma izini belgesi” düzenlenebilir mi?

İmar Kanununun 28 nci maddesinin onuncu fıkrası, bir bağımsız bölüme ya da bağımsız bölümlerin tamamına ayrı ayrı kısmi kullanma izni düzenleme amacını taşımamakta olup, yapının tamamına yapı kullanma izin belgesi düzenlenmesi ile ilgili olduğundan, bu fıkra kapsamında yapının bir ya da birkaç ya da bütün bağımsız bölümleri için,  bağımsız bölüm maliklerinin ayrı ayrı başvurusu mümkün değildir. Yapı kullanma izni düzenlenmesi için ancak yapının tamamı için başvuru yapılması gerekmektedir. Bu nedenlerle kısmi kullanma izni başvurularına, İmar Kanununun 28 inci maddesinin onuncu fıkrası kapsamında uygulama yapılması mümkün değildir.

*28 inci madde uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan SGK ilişiksiz belgesi alınabilir mi?

28 inci maddenin onuncu fıkrası, ruhsat eki projelere ve mevzuata uygun olarak tamamlandığı belgelenen, fakat yapı müteahhidinin vergi ve sigorta prim borcu olduğundan yapı kullanma izin belgesi alınamayan yapıların sahiplerinin mağdur olmasını engellemek adına yapılmış istisnai bir düzenlemedir. Bu hüküm, yapım işlerine ait vergi ve sigorta prim borcunu ödememiş olan yapı müteahhitleri için sigorta ilişiksizlik belgesi alınabileceğini, yapı müteahhitlerinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta prim borçlarını ödemeyebileceğini veya 5510 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanmayacağını ifade etmemektedir. Ayrıca, 28 inci maddenin onuncu fıkrasındaki istisna dışındaki durumlarda, yapı kullanma izin belgesi düzenlenmesi işlemlerinde 5510 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca sigorta ilişiksiz belgesi alınmadan yapı kullanma izin belgesi düzenlenemez.

*2981 sayılı Kanundan yararlanan yapılara tadilat izni verilebilir mi?

Tadilat izni verilebiliyor ise tadilat işlemi hangi mevzuat kapsamında gerçekleştirilir? 2981 sayılı Kanun ile İmar Affından yararlanan kısımlar kazanılmış hak teşkil eder mi?2981 sayılı Kanunun 20 nci maddesine göre, bu kanunda yer alan ruhsat ve yapı kullanma izin belgesi düzenleme işlemleri bir defaya mahsus uygulanmıştır ve bu uygulamalar sonraki işlemlere örnek teşkil edemez. 2981 sayılı Kanundan faydalanmış yapılarda yapılacak ilave, tadilat ve güçlendirmelerin, yürürlükteki imar planı, İmar Kanunu ve ilgili Yönetmelikleri kapsamında değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir. 2981 sayılı Kanundan yararlanan yapı/yapı kısımları kullanılmaya devam olunur.

*Köy yerleşik alanlarında, civarında ve mezralarda 1975 yılından önce yapılmış yapılar, bugün için 2981 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilir mi?

2981 sayılı Kanunun Geçici 2 nci maddesinin (b) bendi uyarınca; 6785 sayılı İmar Kanununun ek 8 inci maddesi kapsamına giren alanlarda 10 Ocak 1975 tarihinden önce yapılmış yapılar, imar mevzuatına uygun inşa edilerek kullanma izni almış yapı olarak kabul edilmektedir. 2981 sayılı Kanunun Geçici 2 nci maddesinin (a) ve (b) bentleri kapsamındaki yapıların sahipleri, tarih tespiti bakımından tapu veya tapu kayıt örneği, vergi makbuzu, elektrik ve su depozitoları veya makbuzları, seçmen kütükleri kayıtları, nüfus sayımı kayıtları, muhtarlıklardaki kayıtları gibi belgelerden resmi kurum ve kuruluşlarca verilen, bir yapının varlığını belirleyecek nitelikteki belgelerden mevcut olanlarını yetkililere ibraz etmek zorundadırlar. Sahiplerinin 2981/3290/3366 sayılı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 28 nci maddesinde belirtilen belgeleri ibraz etmeleri halinde, bu yapıların Geçici 2 nci maddenin (a) ve (b) bendi kapsamında yapı kullanma izin belgesi almış yapılar olarak değerlendirilmeleri mümkündür.

*Oturduğum binada giriş rampası bulunmamaktadır. Ne yapmalıyım?

02.09.1999 tarihinden sonra yapı ruhsatı verilen binaların; projesinde bina girişlerinde rampa yapılması zorunludur. Yapı ruhsat eki projesine uygun olarak rampanın yapılmaması halinde, ilgili belediyesince 3194 sayılı İmar Kanunun 32. ve 42. maddelerinin uygulanması zorunluluk olup, bunun için ilgili belediyesine başvurulması gerekmektedir.02.09.1999 tarihinden önce yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni almış olan yapılarda ise; binalarda özürlü tarafından rampa yapılması istendiği ve site yönetiminin bu isteği kabul etmediği, ya da özürlünün başvurusundan itibaren üç ay içerisinde toplantı yapılarak konu görüşülmediği durumlarda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun 42. maddesi uyarınca “Yapılarda Özürlülerin Kullanımına Yönelik Proje Tadili Komisyonları Teşkili, Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik” hükümleri uygulanır. Kanunda ve yönetmelikte açıklanan proje tadilat sürecinin başlaması için;

•             Kat maliki veya vekilinin, başvuru dilekçesi,

•             Proje değişikliği istenen yere ilişkin onaylı mimari proje,

•             Özürlünün talebinin reddedildiğine ilişkin kararın bir örneği,

•            18/3/1998 tarihli ve 23290 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre alınmış sağlık kurulu raporu ile ilgili belediyesine başvurulması gerekmektedir.

 *Yapılı çevrenin özürlüler ve hareket kısıtlılığı bulunana bireylere uygun olarak düzenlenmesi ile ilgili TSE standartları nelerdir?

–           TS 9111 Özürlüler ve hareket kısıtlılığı bulunan kişiler için binalarda ulaşılabilirlik gerekleri,

–           TS 12576 Şehir içi yollar – Kaldırım ve yaya geçitlerinde ulaşılabilirlik için yapısal önlemler ve işaretlemelerin tasarım kuralları,

–           TS 12174 Şehir içi yollar – Yaya yolu ve yaya bölgeleri tasarım kuralları,

–           TS ISO 23599 Görme özürlü veya az görenler için yardımcı mamuller – Hissedilebilir yürüme yüzeyi işaretleri,

–           TS 13536 TS ISO 23599’un uygulamasına yönelik tamamlayıcı standart,

–           TS EN 81-70 Asansörler – Yapım ve montaj için güvenlik kuralları – Yolcu ve yük asansörleri için özel uygulamalar – Bölüm 70: Engelliler dâhil yolcu asansörleri için erişilebilirlik,

–           TS ISO 9386-1 Hareket engelliler için güç tahrikli kaldırma platformları – Emniyet, boyutlar ve işlevsel çalışma ile ilgili kurallar – Bölüm 1: Düşey kaldırma platformları,

–           TS ISO 9386-2 Hareket engelliler için güç tahrikli kaldırma platformları – Emniyet, boyutlar ve işlevsel çalışma ile ilgili kurallar – Bölüm 2: Oturan kullanıcılar, ayakta duran kullanıcılar ve tekerlekli sandalye kullanıcıları için eğik bir düzlemde hareket eden güç tahrikli merdiven tipi asansör,

–           TS 12460 Şehir İçi Yollar-Raylı taşıma Sistemleri Bölüm 5: Özürlü ve Yaşlılar İçin Tesislerde Tasarım Kuralları,

–           TS ISO 23600 Görme engelliler ile görme ve işitme engelliler için yardımcı mamuller – Yaya trafik ışıkları için sesli ve hissedilebilir sinyaller.

 

*Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğe göre yapı yüksekliği 21.50 m’ nin altında olan konut binalarında normal merdiven, kaçış merdiveni (yangın merdiveni) olarak kullanılabilir mi?

Yapı yüksekliği 21.50m.’nin altındaki konutlarda, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğinin Ek/5B tablosunda belirtilen kaçış mesafelerine uygun olmak koşuluyla binanın sadece konut bölümüne hizmet veren korunumsuz normal merdiven, kaçış merdiveni (yangın merdiveni) olarak kabul edilebilir ve ikinci çıkış aranmaz.

*Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik kapsamında bir binanın dengelenmiş merdiveni “kaçış merdiveni”  olarak kullanılabilir mi?

Bina yüksekliğinin 15.50 m.’nin altında olması durumunda dengelenmiş merdiven, kaçış merdiveni olarak kabul edilir.

*Yapı kullanma izin belgesi başvurularında; idareye yangın güvenlik (itfaiye) raporu verilmesi gerekli midir? Yapı kullanma izin aşamasında itfaiye raporu istenmemesi diğer aşamalarda sorumluların yangın güvenliği yönünden yükümlülüğünü kaldırmakta mıdır?

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 64/A madde 6 ncı fıkrası uyarınca yapı kullanma izin başvurularında yetkili idare tarafından başvuru sahibinden itfaiye raporu istenmeyecektir. Ayrıca Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde yapılan değişiklikle tahliye projelerine İtfaiye biriminden uygun görüş alınması koşulu kaldırılmıştır. Bu projelerin ruhsat vermeye yetkili idarece onaylanması gerekmektedir. Ancak, iş yeri açma ve çalışma ruhsatına konu edilecek yapılar için Yapı Kullanma izni alınmasını müteakip, yangına karşı gerekli önlemlerin alındığını gösteren itfaiye raporunun alınması gerekecektir.Ayrıca, yapı denetim kuruluşları tarafından iş bitirme tutanağı düzenlenirken yangın algılama, tahliye ve söndürme sisteminin projelerine uygun şekilde yapılmasının denetlenmesi ve bu işlemlerin usulüne uygun yapıldığına dair raporu iş bitirme tutanağına eklenmesi gerekmektedir.Ayrıca 28.11.2014 tarihli ve 15048 sayılı Genelgemizde iş yeri açma ve çalışma ruhsatına konu edilecek yapılar için açıklama getirilmiştir.

*Sığınak Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle sığınak gerekliliği kalmayan yapı ruhsatı ya da yapı kullanma izin belgesi alınmış yapılarda sığınak alanının kaldırılması mümkün müdür?

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57. maddesi uyarınca her türlü yeni inşaat, ilave ve tadilat talepleri ruhsata tabi olup, bu amaçla ilgili idarelere yapılacak ruhsat taleplerinde ise ruhsat eki projelerin yürürlükteki kanun, imar planı, yönetmelik, standartlar ve ilgili bütün mevzuat hükümlerine uygun olarak hazırlanması gerekmektedir.Bu kapsamda, yapı ruhsatı almış mimari projesinde sığınak yeri ayrılan ve yapımı devam eden ya da yapı kullanma izni almış sığınak tesis edilen ancak Sığınak Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle sonrasında sığınak gerektirmeyen veya daha az sığınak alanı gerektiren yapı kapsamına giren yapılarda, tadilat ruhsatı alınmak kaydıyla, sığınağın iptal edilmesi ya da niteliğinin değiştirilebilmesi mümkündür. Ancak; bu uygulama için 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca kat maliklerinin tamamının uygun görüşünün alınması, yapılan değişikliğin mimari projenin kat irtifak ve kat mülkiyeti tablolarına işlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, sığınaklar yapı emsaline dahil olmadığından, yapılan değişikliğin planla belirlenen, planla belirlenmemişse yönetmelikle tayin olunan emsal alanını aşacak nitelikte olmaması gerekmektedir.

*Aynı parsel üzerinde birbirine bitişik olarak bulunan, girişleri ve merdiven kovaları ayrı olan, dilatasyon derzi ile ayrılan binalar ayrı yapı olarak değerlendirilip sığınak hesabı ayrı yapılabilir mi?  

Sığınak Yönetmeliğinin 7. maddesi uyarınca, bir imar parselinde birden fazla bina bulunması durumunda sığınak hesabının her yapı için ayrı ayrı yapılması gerekmektedir. Parselde yer alan yapıların ayrı yapı niteliğinde olup olmadığı ise imar planı kararları ve mimari projenin incelenmesi ile mümkündür. Aynı parsel üzerinde birbirine bitişik yapılan birden fazla yapının ayrı yapı olarak değerlendirilmesi için, söz konusu yapıların fonksiyon ve mekan bakımından birbirinden bağımsız olması ve ruhsatının aynı ruhsat numarası ile ayrı ayrı düzenlenmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla; yapıların birbirlerinden dilatasyonla ayrılmış olması, bina girişlerinin ayrı yapılması, taşıyıcı sistemin ve çatı örtüsünün ayrı çözülmüş olması yapıların ayrı yapı olarak değerlendirilmesi için yeterli koşul olmayıp, bununla birlikte her yapıya aynı ruhsat numarası ile ayrı ayrı ruhsat düzenlenmesi gerekmektedir. Aynı parselde birbirine bitişik yapılan yapıların bu şartları sağlaması halinde ayrı yapı olarak değerlendirilip sığınak hesabının ayrı yapılması mümkündür.*Yapılmakta ya da yapılacak bir yapıda kat irtifakı kurulabilmesi için gerekli şartlar nelerdir?

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 14 üncü maddesi ile Toplu Yapılarda Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Tesisine Dair Yönetmeliğin 7 nci maddesi uyarınca,  toplu yapı kapsamında olup, henüz yapı yapılmamış veya yapısı tamamlanmamış bir imar parseli üzerinde kat irtifakının kurulması ve tapu kütüğüne tescil edilmesi için, o imar parselinin malikinin veya ortak maliklerinin, 6 ncı maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine uygun vaziyet plânını da ihtiva eden mimarî proje, (c) bendindeki yönetim plânı, (ç) bendindeki liste ve yapı ruhsatı ile birlikte tapu idaresine müracaatta bulunması gerekir.

*Bir yapıda kat mülkiyetine geçilebilmesi için gerekli şartlar nelerdir?

Bir yapıda kat mülkiyeti kurulabilmesi için 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 12. maddesinin (a) bendi uyarınca proje müellifi mimar tarafından yapılan ve ana gayrimenkulün maliki veya bütün paydaşları tarafından imzalanan, yetkili kamu kurum ve kuruluşlarınca onaylanan mimarî proje ile yapı kullanma izin belgesi ve (b) bendi uyarınca yönetim plânı ile yapı maliklerinin  (maliklerden en az biri) tapu idaresinde istemde bulunulması gerekmektedir.

*Ortak alanlarda yapılabilecek tadilatlar için kat maliklerinin tamamının muvafakatinin alınması gerekli midir?

Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesi ortak yerlerde yapılacak inşaat, bakım ve onarıma ilişkin konularda kat maliklerinin beşte dört rızasının alınmasını içeren bir hükümdür. Kanunda ortak alanların kaldırılması ya da yeniden inşa edilmesine ilişkin bir hüküm yer almamakla birlikte, Kanunun 16. maddesi uyarınca kat malikleri ana gayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olduklarından bu alanların kaldırılması, kullanım amacının değiştirilmesi ya da yeniden inşa edilmesi gibi herhangi bir tasarrufta kat maliklerinin tamamının uygun görüşünün alınması gerekmektedir.

*Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 14/9/2013 tarihli, 8/9/2013 tarihli ve 1/6/2013 tarihli değişiklik hükümleri veya 1/6/2013 tarihinden önce yürürlükte olan ilgili idarelerin mevzuat hükümleri karma olarak kullanılabilir mi?

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin Geçici 6 ncı maddesi 22/05/2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı şekilde değiştirilmiş olup, 22/05/2014 tarihinden önce yapılan başvuruların ve işlemlerin; Yönetmeliğin 01/06/2013 tarihli, 08/09/2013 tarihli, 14/09/2013 tarihli veya 22/05/2014 tarihli değişiklik hükümlerinden veya 01/06/2013 tarihinden önce yürürlükte olan ilgili idarenin imar yönetmeliğinden herhangi biri tercih edilerek, tercih edilen yönetmeliğin tamamına göre uygulama yapılması gerekmektedir.

*5393 sayılı Belediye Kanununun 80 inci maddesi ve Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 40 ıncı maddesi uyarınca, mevcut imar planında akaryakıt istasyonu olarak belirlenmiş tesislere plan değişikliği yapılmadan LPG satışına izin verilir mi?

 5393 sayılı Belediye Kanununun 80 inci maddesinde; “Belediye sınırları ve mücavir alanları içinde, kara yolu ile yolcu taşıma hakkına sahip gerçek ve tüzel kişilerin şehirlerarası otobüs terminali kurmalarına ve işletmeleri ile her türlü akaryakıt ile sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) istasyonlarına nazım imar ve uygulama imar plânına uygun olmak kaydıyla belediye tarafından izin verilebilir. Akaryakıt istasyonlarına izin verilmesi için nazım imar plânında akaryakıt istasyonu olarak gösterilmesi şarttır. Bu istasyonlara çalışma ruhsatı büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi tarafından verilir.” denilmektedir. Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında; “İmar planlarında akaryakıt istasyonu olarak belirlenen alanlarda istasyonlar arası mesafe ve diğer kriterlerle ilgili mevzuata uyulması şartıyla; akaryakıt ve servis istasyonları, CNG otogaz istasyonları, LPG otogaz istasyonları, hidrojen üretim ve dolum istasyonları yapılabilir.” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, söz konusu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, uygulama imar planında “akaryakıt istasyonu” olarak belirlenmiş bir parselde imar planı değişikliği yapılmasına gerek olmaksızın “LPG otogaz istasyonu” yapılabilir.

*17/12/2009 tarihinden önce 3194 sayılı İmar Kanununun 42 nci maddesi hükümlerine göre düzenlenmiş olan idari para cezalarının iptali yönünde herhangi bir yargı kararı bulunmayan ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırılıkları devam eden yapılara İmar Kanununun 32 nci ve 42 nci maddelerine göre işlem tesis edilebilir mi?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün görüşü; “Konuya ilişkin Danıştay 6 ncı Dairesinin 29/12/2009 tarihli E:2008/6466 ve K:2009/12966 sayılı kararında; 5940 sayılı Kanun ile değiştirilen 3194 sayılı İmar Kanununun “İdari Para Cezaları” başlıklı 42 nci maddesinin bu değişikliğin yürürlüğe girdiği 17/12/2009 tarihinden önceki kaçak yapı suçlarına uygulanamayacağı belirtilmiş, 07/02/2011 tarihli E:2009/6176 K:2011/224 sayılı kararında; yeni yasal düzenlemenin yürürlük tarihinden (17/12/2009) önceki döneme ilişkin olaylara uygulanma imkanının olmadığı karar altına alınarak hukuka aykırılığı Anayasa Mahkemesi kararı ile saptanmış Yasa maddesi uyarınca verilen para cezasına ilişkin 17/06/2008 günlü 768 sayılı encümen kararının iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararını onamıştır. Anılan mahkeme kararları doğrultusunda, 17/12/2009 tarihinden önce 3194 sayılı İmar Kanununun 42 nci maddesi hükümlerine göre uygulanan ancak tahsil edilmeyen para cezalarının, dava konusu olsun ya da olmasın bugün için tahsil edilemeyeceği, dolayısıyla kesilen cezaların (hacizli, taksit yapılmış, bir kısmı ödenip bir kısmı ödenmemiş, tebligatı ve tahsilatı yapılmayan) idarece iptal edilmesi, Ancak söz konusu yapılarda hangi tarihte gerçekleştirilmiş olduğuna bakılmaksızın aykırılık devam ediyor ise, aykırılığın devam ettiğinin tespit edildiği tarihe göre Kanunun 32 nci ve 42 nci maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir.” Şeklindedir. Konuyla ilgili 14.Daire kararı ise 6.Dairenin bu kararıyla uyumlu değildir. Danıştay 14. Dairesi, E. 2011/10344, K. 2012/9955, T. 24.12.2012 tarihli kararında ise; “Ruhsatsız, ruhsata veya imar mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş bir yapı hakkında, imar mevzuatı uyarınca işlem tesis edilebilmesi için, öncelikle ilgili idarece inşaatın durumunun bir tutanak ile tespit edilmesi gerekir. Tutanak tarihi itibariyle ruhsatsız veya ruhsata aykırı inşaat, idarenin bilgisine girdiğinden, yasada öngörülen süreç, tespit ile birlikte işlemeye başlar.” Denilmektedir.

             Eskişehir İli, Merkez, Ömerağa Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parselde ruhsatsız yapı yapıldığından bahisle, 3194 sayılı imar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yıkımına ve aynı Kanun’un 42. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin 16.02.2010 günlü, 385 sayılı Tepebaşı Belediye Encümeni kararının para cezasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; 17.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanunla değişik 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesi gereğince para cezası verildiği görülmekte olup, söz konusu Yasal düzenlemeye göre para cezası uygulanabilmesi için cezaya konu edilen fiilin Yasanın yürürlüğe girdiği 17/12/2009 tarihinden sonra gerçekleştirilmiş olması gerektiği ve davacı tarafından da yapının 23/10/2009 tarihinden sonra yapılmaya başlandığının belirtilmiş olduğu dikkate alındığında; davalı idarece para cezası verilen yapıyla ilgili inşaat faaliyetlerinin 17/12/2009 tarihinden sonra devam edip etmediği, şayet devam etmiş ise bu tarihten sonraki inşai faaliyetlerin yapının ne kadarlık kısmına ilişkin olduğu ve niteliğinin tespit edilmek suretiyle verilecek para cezasının belirlenmesi gerekirken, bu hususlar yönünden herhangi bir inceleme ve tespit yapılmaksızın, yapının tamamı üzerinden para cezası uygulanması yönündeki dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesinde; bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce … tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumunun tespit edileceği hükmüne yer verilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 5940 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki halinde; ruhsat alınmadan veya ruhsat ve eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana 500.000 TL’den 25.000.000 liraya kadar para cezası verileceği hüküm altına alınmış iken; maddede yer alan; “… 500.000-TL.’den 25.000.000 liraya kadar para cezası verilir” hükmünün Anayasaya aykırı olduğu savıyla, iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 17/04/2008 günlü, E:2005/5, K:2008/93 sayılı kararıyla; idari makamların, yasanın belirlediği sınırlar arasında cezanın takdirinde esas alacakları objektif ölçütlerin yasada gösterilmediği, yasayla imar para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği, bu alan içerisinde cezayı uygulama yetkisinin idareye bırakıldığı, idarelerin hangi ölçütleri esas alacakları, belirgin ve somut olarak yasada yer almadığı, yasa kuralının bu anlamda belirgin ve öngörülebilir olmadığı, alt ve üst sınır arasında idareye bırakılan takdir alanının geniş, sınırsız ve ölçüsüz olduğu, cezanın belirlenmesinin alt ve üst sınır arasında elli kat gibi makul ve ölçülü olmayan şekilde genişliği, uygulamada, yorum ve değerlendirme farklılıklarına dayalı olarak eşitsizliğe, haksızlığa ve keyfiliğe yol açabilecek nitelikte olduğu, cezanın yasada gösterilen sınırlar arasında idarece belirlenmesinde, yapının; taşkın, heyelan, kaya düşmesi gibi afet alanlarında bulunan, sıhhi ve jeolojik mahsurları olan veya bunlar gibi tehlikeli durumlar göstermesi nedeniyle imar planlarına veya ilgili idarelerce hazırlanmış, onaylanmış raporlara göre yapılması yasak olan alanlara, imar planlarında umumi hizmet alanlarına, kamu tesis alanlarına ve yapı sahibine ait olmayan alanlara yapılması, hangi amaçla yapıldığı, büyüklüğü ve konut, ticari, sanayi, otel, akaryakıt istasyonu gibi niteliği, fen ve sağlık kurallarına aykırılık taşıması; içinde oturacak veya çalışacak kişiler için tehlike oluşturması, çevresinde ya da aynı bölgede emsal yapılar için uygulanan imar para cezaları; kente ve çevreye etkisi, bitmiş ve kullanılır durumda olması gibi ölçütlere yer verilmediği, hukuk kurallarının, yargının yorumuna ihtiyaç göstermeyecek ve uygulayıcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde açık ve belirgin, uygulayıcılara güvence vermek zorunda olduğu, itiraz konusu kuralın bu nedenlerle Anayasanın 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçeleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden düzenlenen ve 17.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen “İdari Müeyyideler” başlıklı 42. maddesinin 1. fıkrasında; bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyidelerin uygulanacağı, 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, maddede belirtilen şekilde hesaplanan idari para cezalarının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Yukarıda aktarılan Kanun hükümlerinin incelenmesinden; ruhsatsız, ruhsata veya imar mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş bir yapı hakkında, imar mevzuatı uyarınca işlem tesis edilebilmesi için, öncelikle ilgili idarece inşaatın durumunun bir tutanak ile tespit edilmesinin gerektiği, tutanak tarihi itibariyle ruhsatsız veya ruhsata aykırı inşaat, idarenin bilgisine girdiğinden, yasada öngörülen sürecin tespit ile birlikte işlemeye başlayacağı anlaşılmaktadır. Öte yandan; 17/12/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle yeniden düzenlenen, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinde; “… imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tesbit edildiği tarihten itibaren…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmek suretiyle, idari müeyyidelerin uygulama süreci, imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren başlayan bir süreç olarak kabul edilmek suretiyle, usul ve esaslar belirlenmiştir. Ayrıca; gerek 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin eski halinde, gerekse; 17/12/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 42. maddesinde; ruhsat alınmadan veya ruhsat ve eklerine aykırı ya da imar mevzuatına aykırı olarak yapı yapılması durumunda para cezası verileceği hüküm altına alınmış, başka bir anlatımla; hiçbir zaman eylem suç olmaktan çıkarılmamış, sadece bu suça verilecek cezanın niteliği ve miktarında değişiklik yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinden; Eskişehir İli, Merkez, Ömerağa Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parselde ruhsatsız olarak inşaat yapıldığının tespit edilmesi üzerine 05.02.2010 günlü yapı tatil tutanağı düzenlendiği, 16.02.2010 günlü, 385 sayılı Tepebaşı Belediye Encümen kararı ile davacıya idari para cezası verilerek, 1 ay içerisinde ruhsat almasına, ruhsat almadığı takdirde söz konusu yapının yıkımına karar verildiği, 01.03.2010 tarihinde yapının ruhsata bağlandığı, para cezasının iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İdari para cezaları; idarenin, hukuk kurallarına aykırı bazı davranışlara bir yargı kararına gerek olmaksızın yasaların açıkça verdiği yetkiye dayanarak, idare hukukuna özgü yöntemlerle doğrudan doğruya bir işlem ile uyguladığı cezalar olarak tanımlanmış bulunmaktadır. 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinde yer alan; “… 500.000 TL’den 25.000.000 liraya kadar para cezası verilir” hükmünün Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi sonrasında oluşan durumu, İmar Kanunu’nun getirdiği düzeni bozucu ihlalleri koruyan bir durum olarak telakki etmek mümkün olmadığı gibi, kişilerin bu durumu kendi lehlerine kullanmasına da imkan bulunmamaktadır. Aksi durumun; suçların cezasız kalması sonucunu doğuracak olması nedeniyle, hiçbir hukuk düşüncesinde kabul görmeyeceği açıktır. Uyuşmazlık konusu olayda; 05.02.2010 günlü yapı tatil zaptı ile tespit edilen dava konusu ilaveler, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen 42. maddesinin yürürlük tarihi olan 17.12.2009 tarihinden önce yapılmış olsa dahi, söz konusu aykırılıkların süregelen nitelikte olduğu ve halen devam ettiği hususu sabit olduğundan, bu aykırılıkların tespit tarihi olan 05.02.2010 tarihi itibariyle de söz konusu aykırılıklara ilişkin cezai yaptırımların yürürlükte bulunduğu açık olduğundan, İmar Kanunu’nun 17.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren değişik 42. maddesi uyarınca bu tarihten sonra yapılan tespite dayanarak verilen para cezasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu durumda; İdare Mahkemesi’nce uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen gerekçeyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.”

*Çatı katında kaskad sistem ısı merkezi ve açık havuz yapılabilir mi?

Bilindiği üzere, 3194 sayılı İmar Kanununun 2 nci maddesi uyarınca, herhangi bir saha, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamaz.  Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 10 uncu maddesinde; “İlgili İdare, meclis kararı alarak uygun gördüğü yerlerde yapıların estetiği, rengi, çatı ve cephe kaplaması ile ilgili kurallar getirmeye, yapıların inşasında yöresel malzeme kullanılmasına ve yöresel mimarinin dikkate alınmasına ilişkin zorunluluk getirmeye yetkilidir.” denilmektedir. Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 35 inci maddesinde çatılara ilişkin hükümler yer almaktadır. Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin 61 inci maddesinin 1 inci fıkrasında ise; çatılarda kolay alevlenici, parlayıcı ve patlayıcı madde bulundurulamayacağı ifade edilmektedir. Dolayısıyla belirtilen hükümler göz önünde bulundurulduğunda; çatılarda doğalgaz ile çalışan kaskad ısıtma sistemi yer alan tesisat odası yapılmayacağına dair yürürlükteki uygulama imar planında bir hüküm bulunmuyor veya ilgili idarece bu doğrultuda bir karar alınmamış ise çatı arasında/çatı katında tesis edilebileceği, ancak teras çatıda tertiplenecek ise, en fazla 3m. yüksekliğinde olmak ve bina ön cephesine 3m.’den fazla yaklaşmamak, “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğe” göre yapı yüksekliğine dahil edilmek ve buna göre yangın tedbirlerini sağlamak kaydı ile; yakıt depolanmayan, tavanı ve tabanı betonarme ve duvarları tuğla vb. yapı malzemesinden yapılan, yangına en az 120 dakika dayanıklı bölmeler ile ayrılan, girişinde yangın güvenlik holü oluşturulan, doğalgaz tesisat ve projesi malzeme seçimi ve montajı ilgili standartlara ve gaz dağıtım kuruluşlarının teknik şartnamelerine uygun olan, yangın ve havalandırma gibi gerekli tedbirler alınan doğalgaz ile çalışan kaskad ısıtma sistemi yer alan tesisat odası yapılabilir. Ayrıca uygulama imar planında yer alan veya ilgili idarece karar altına alınan aksine bir hüküm yoksa yapıda teknik gereklere (yapı statiği, su yalıtımı vb.) göre tedbir alınması, uygulamada standartlara uygunluğun sağlanması söz konusu yapı bir konaklama tesisi ise en fazla 1.50 m derinliğinde olması, parapet kotunu aşmaması ve bina cephelerine en az 3.00 m mesafede tertiplenmesi kaydı ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 35 inci maddesinde belirtilen koşullarda çatıda açık havuz tesis edilmesi mümkündür.

*Yangın merdivenleri TAKS’a ve KAKS’a (Emsal) dahil midir?

Yangın merdivenleri veya müstakil yangın merdiveni olmayan yapılarda yangın merdiveni olarak kullanılan bina merdivenlerinden biri, Yangın Yönetmeliği uyarınca yangın merdiveni yapılma zorunluluğu olmayan 21.50m’nin altındaki yapılarda kaçış yolu olarak kullanılan merdivenlerden bir tanesi TAKS hesabına dahil değildir.

Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin 48. maddesi uyarınca;

         Yapı yüksekliği 21.50m’nin altındaki yapılarda aynı zamanda kaçış yolu olarak değerlendirilen bir merdiven,

         21.50-30.50m arasındaki yapılarda biri korunumlu diğeri korunumsuz en az 2 merdivenin düzenlenmesi gerektiğinden ikisi,

         30.50m’nin üzerindeki yapılarda ikisi de korunumlu 2 merdiven yapılması gerektiğinden ikisi, emsal alanına dahil değildir.

*Kısmi kullanma izni düzenlenmesi sonrasında yapının tamamına yapı kullanma izni düzenlenmesi gerekli midir?

Yapı kullanma izninin kısmi olarak düzenlenebileceği, İmar Kanunu hükmüdür. Yapının tamamı veya tamamlanan kısımları için yapı kullanma izni düzenlenmesi sırasında, sadece bağımsız bölüme yapı kullanma izni düzenlenmesi söz konusu olmayıp, kullanıma hazır hale gelmiş bağımsız bölümlerle birlikte ortak kullanım alanlarının da kullanıma hazır hale gelmesi gerekmektedir. Daha önce kısmi kullanma izni düzenlenmiş olması, yapının tamamının bitmesi sonrasında düzenlenmesi gereken ve yapının tamamının kullanılmasında sakınca bulunmadığını belirleyen yapı kullanma izninin ayrıca düzenlenmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Ancak daha önce kısmi yapı kullanma izni düzenlenen yapı bölümleri için tekrar harç alınmaz. Yapının tamamı veya bir bölümünün ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilmesi halinde, bu kısımlar mevzuata uygun hale getirilmeden, uygun olan kısımları için de kullanma izni düzenlenemez.

*Parsel dışına taşan çıkma yapılabilir mi?

Yönetmeliğin 2 nci maddesi ile gerek planlarla gerekse de imar yönetmelikleri ile değiştirilemeyecek “Tanımlar” bölümünün 16 ncı maddesindeki “Çıkma” tanımı ile çıkmaların hiçbir koşulda parsel sınırları dışına taşmayacağı hüküm altına alınmış, 36 ncı maddesi ile aynı husus vurgulanmıştır.

*İmar planında ticaret kullanımına ayrılan bir alanda özel sağlık ve eğitim tesisi yapılabilmesi için plan değişikliği yapılması gerekli midir?

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 14 üncü maddesinin (b) bendi uyarınca, ticaret alanında özel eğitim veya özel sağlık tesisi yapılabilmesi için uygulama imar planında bu amaçla değişiklik yapılarak ticaret kullanımından çıkarılması gerekir.

*Mevcut teşekküle göre hangi yapılaşma koşulları belirlenebilir?

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin Geçici 4 üncü maddesi uyarınca, 1/6/2013 tarihinden önceki mevzuata göre ve mevzuatına uygun olarak kısmen veya tamamen yapılaşması teşekkül etmiş imar adalarında açık ve kapalı çıkmalar ile binaların yola olan uzaklıkları mevcut teşekküle göre belirlenir. Yan bahçe mesafeleri ve açık ve kapalı çıkma ölçüleri parselin sağında ve solunda bulunan mevcut binaların yan bahçe mesafesine ve bu mesafe içinde yapılan açık ve kapalı çıkmalara uygun olarak verilir. Arka bahçe mesafeleri ve bu mesafe içinde yapılacak açık ve kapalı çıkmalar; bitişik nizam yapı adalarında mevcut teşekküle, ayrık nizam yapı adalarında ise bitişiğindeki komşu parsellerin yapılaşmasına uygun olarak belirlenir. Kotlandırma ve arka bahçelerin tesviyesi komşu parsellerdeki uygulamalara göre yapılır. Bu imar adalarında yapı yaklaşma mesafeleri ve açık ve kapalı çıkma ölçülerini imar durumu belgesinde belirlemeye ilgili idaresi yetkilidir.

*Kat holleri, 01/06/2013 Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine göre emsale dahil midir?

01/06/2013 tarihli Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinin 4 üncü fıkrasında sahanlıkların emsale dâhil olmayacağı belirtilmiştir. Anılan Yönetmelikte belirtilen sahanlıkların merdiven evi dışında kalan, bağımsız bölümlere ulaşımı sağlayan kat holü ya da asansör kapısının açıldığı alanlar olduğu; ancak 01/06/2013 tarihli Yönetmeliğe göre kat holünün merdiven kolu genişliğindeki kısmının (Yönetmeliğin 43. maddesinde belirtilen genişlikler esas alınmak üzere, konut yapılarında 1.20 m. genişliğindeki alanın, diğer yapılarda ise 1.50 m. genişliğindeki alanın) ve asansörlerin önünde de, asansör kapısı genişliğindeki bölümünün (asansör kapısı sürgülü ise 1.20 m., asansör kapısı dışa açılan kapı ise 1.50 m. genişliğindeki kısımlarının) emsal hesabına konu edilmemesi gerektiği; projesinde adlandırıldığı şekliyle sahanlık ya da kat holü ya da kat koridorunun yahut da kattaki sirkülasyon alanının geri kalan kısımlarının ise emsal hesabına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

 

Yazıldı Makale ve Görüşler

682 Sayılı KHK yayımlanmıştır..

Oca25
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

23 Ocak 2017 PAZARTESİ gün ve 29957sayılı Resmî Gazetede 682 sayılı KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME “GENEL KOLLUK DİSİPLİN HÜKÜMLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME” yayımlanmıştır.

Kararnamenin 36.maddesiyle 2.fıkrasıyla; 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna ek maddeler eklenmiştir.

           “EK MADDE 4- Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulu; Müsteşarın veya Bakanın uygun gördüğü Müsteşar Yardımcısının başkanlığında Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri ve Personel Genel Müdürü ile;

a) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı personeliyle ilgili işlerin görüşüldüğü ve karara bağlandığı toplantılarına Müsteşar veya Bakanın uygun gördüğü Müsteşar Yardımcısının katılımıyla,

b) Emniyet Genel Müdürlüğü personeliyle ilgili ……………………………..

c) Jandarma Genel Komutanlığı personeliyle ilgili ………………………………

d) Sahil Güvenlik Komutanlığı personeliyle ilgili ……………………………..

e) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü personeliyle ilgili ……………………………

            f) Diğer memurlarla ilgili işlerin görüşüldüğü ve karara bağlandığı toplantılarına Bakanın belirlediği ana hizmet birimlerinden birisinin en üst amirinin katılımıyla, oluşur.

         Bu Kararnameye eklenen 5.madde ile İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun görevleri genişletilmiştir.

           EK MADDE 5- Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulunun görevleri şunlardır:

           a) Bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı, Bakanlığa bağlı kuruluşlar, mahalli idareler ve bunların bağlı kuruluşları ile mahalli idare birliklerinde istihdam edilen memurlar hakkında gerek görülmesi halinde Devlet memurluğundan çıkarma cezasını vermek.

           b) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

          Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulu kararları kesindir.”

          (3) 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

           “l) Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli subay, sözleşmeli subay, astsubay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erler,”

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Parasal Sınırlar ve Oranlar Tebliği

Oca20
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

MUHASEBAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL TEBLİĞİ  (SIRA NO: 54)

(PARASAL SINIRLAR VE ORANLAR)

(13 Ocak 2017  gün ve  29947 sayılı R.G.)

 Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve diğer mevzuat kapsamında uygulanacak olan parasal sınırları, faiz oranlarını ve alındı birim fiyatlarını belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 27/12/2014 tarihli ve 29218 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 12 nci, 27 nci ve 552 nci, 31/12/2005 tarihli ve 26040 üçüncü mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Muhasebe Yetkilisi Mutemetlerinin Görevlendirilmeleri, Yetkileri, Denetimi ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 7 nci, 8/6/1988 tarihli ve 19836 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Pul ve Değerli Kağıtların Bayiler ve Yetkili Memurlar Vasıtası ile Sattırılmasına ve Bayilere Satış Aidatı Verilmesine Dair Yönetmeliğin 12 nci, 30/12/2005 tarihli ve 2005/9912 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Muhasebe Yetkilisi Adaylarının Eğitimi, Sertifika Verilmesi ile Muhasebe Yetkililerinin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 26 ncı, 31/12/2005 tarihli ve 26040 üçüncü mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Merkezî Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 5 inci, 28/12/2006 tarihli ve 2006/11545 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Taşınır Mal Yönetmeliğinin 39 uncu, 30/12/2005 tarihli ve 2005/9913 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Ön Ödeme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6 ncı, 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 75 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Kasa işlemleri

MADDE 3 – (1) Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 12 nci maddesi gereğince, muhasebe birimlerince kasadan yapılacak ödeme sınırı bu Tebliğ ekinde yer alan Tablo I’in (A) bölümünün Kasa İşlemleri kısmında gösterilmiştir.

(2) Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 12 nci ve 27 nci maddeleri gereğince, ertesi gün yapılacak ödemeleri karşılamak üzere ve kişi malı emanet dövizlerden kasada bulundurulacak miktarlar ile T.C. Ziraat Bankası şubesi bulunmayan ilçelerde gerekli güvenlik önlemleri alınmak şartıyla veznede bulundurulacak azami miktar Tablo I/A’nın Kasa İşlemleri kısmında gösterilmiştir.

(3) Tablo I/A Kasa İşlemleri kısmında gösterilen parasal sınırların yetersiz kalması durumunda, muhasebe birimlerinin gerekçeli başvuruları üzerine Bakanlıkça (Muhasebat Genel Müdürlüğü) tespit edilen sınırlar uygulanır. Daha önce bu kapsamda Bakanlıkça yeniden arttırılmasına izin verilen limitlerin, bu Tebliğle belirlenen limitlerin üzerinde olması halinde özel olarak izin verilmiş limitlerin uygulanmasına devam edilir.

Kaybedilen alındılara ilişkin işlemler

MADDE 4 – (1) Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 552 nci maddesi gereğince, muhasebe birimlerince, her ne suretle olursa olsun alınan para ve değerlere karşılık verilmiş olan alındılardan kaybedilmiş olanlar için ilan verilmesine gerek görülmeyen tutar, Tablo I/A’nın Kaybedilen Alındılar İçin İlan kısmında gösterilmiştir.

Muhasebe yetkilisi mutemedi işlemleri

MADDE 5 – (1) Muhasebe Yetkilisi Mutemetlerinin Görevlendirilmeleri, Yetkileri, Denetimi ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 7 nci maddesi gereğince, muhasebe birimleri dışında görev yapan muhasebe yetkilisi mutemetleri tarafından yedi günlük süre beklenilmeksizin muhasebe birimi veznesine teslim edilmesi gereken tahsilat tutarı ile mahkeme başkanlıkları, icra ve iflas daireleri ve izale-i şüyu memurluklarındaki muhasebe yetkilisi mutemetlerince 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun eki (1) ve (3) sayılı tarifelere göre makbuz karşılığı tahsil edilip yedi günlük süre beklenilmeksizin muhasebe birimi veznesine teslim edilmesi gereken tahsilat tutarı, Tablo I/B’nin Muhasebe Yetkilisi Mutemedi İşlemleri kısmında gösterilmiştir.

(2) Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde görev yapan muhasebe yetkilisi mutemetleri için belirtilen sınırın yetersiz kalması durumunda, gerekçeli tekliflerle Bakanlığa başvurularak alınacak izne göre işlem yapılır. Bu teklif yazısında muhasebe yetkilisi mutemedinin son iki ayda muhasebe veznesine yatırdığı tutarlar ve yatırılma tarihleri de belirtilir. Daha önce bu kapsamda Bakanlıkça yeniden arttırılmasına izin verilen limitlerin, bu Tebliğ ile belirlenen limitlerin üzerinde olması halinde özel olarak izin verilmiş limitlerin uygulanmasına devam edilir.

Yetkili memurlarla ilgili işlemler

MADDE 6 – (1) Pul ve Değerli Kağıtların Bayiler ve Yetkili Memurlar Vasıtası ile Sattırılmasına ve Bayilere Satış Aidatı Verilmesine Dair Yönetmeliğin 12 nci maddesi gereğince, değerli kağıt verilen yetkili memurlar tarafından on beş günlük süre beklenilmeksizin muhasebe biriminin veznesine teslim edilmesi gereken satış hasılatı tutarı Tablo I/B’nin Yetkili Memurlarla İlgili İşlemler kısmında gösterilmiştir.

(2) Yetkili Memurlarla İlgili İşlemler için belirtilen sınırın yetersiz kalması durumunda, ilgili idare tarafından gerekçeli teklifle Bakanlığa başvurularak alınacak izne göre işlem yapılır. Bu teklif yazısında yetkili memurların son iki ayda muhasebe veznesine yatırdığı tutarlar ve yatırılma tarihleri de belirtilir.

Muhasebe yetkilisi yardımcılarına devredilecek görev ve yetkiler

MADDE 7 – (1) Muhasebe Yetkilisi Adaylarının Eğitimi, Sertifika Verilmesi ile Muhasebe Yetkililerinin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 26 ncı maddesi gereğince görev, yetki ve sorumlulukların yardımcılara devredilmesinde Tablo I/C bölümünde gösterilen parasal sınırlar dikkate alınır.

Kaybolan faturalarla ilgili işlemler

MADDE 8 – (1) Merkezî Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 5 inci maddesi gereğince, kamu idarelerince alınan mal, hizmet ve yapım işleri karşılığında özel kişiler tarafından düzenlenen faturaların kaybedilmesi halinde, noter onaylı fatura örneklerinin kabul edileceği fatura tutarı Tablo I/Ç bölümünde gösterilmiştir.

Taşınırların kayıtlardan çıkarılması

MADDE 9 – (1) Taşınır Mal Yönetmeliğinin 39 uncu maddesi gereğince, taşınırların devir ve satış suretiyle kayıtlardan çıkarılmasında Tablo I/D bölümünde gösterilen parasal sınırlar dikkate alınır. Taşınırların kayıtlardan çıkarılması, belirlenen limitler dâhilinde ise harcama yetkilisinin, limit üzerinde ise ilgili üst yöneticinin onayı ile yapılır.

(2) Devir ve satış işlemlerinin birden fazla taşınırı ihtiva etmesi halinde söz konusu limitler taşınır bazında değil, işlem bazında uygulanır.

Ön ödeme işlemleri

MADDE 10 – (1) Ön Ödeme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6 ncı maddesi gereğince merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerince harcama yetkilisi mutemetlerine verilebilecek avans sınırı Tablo II/A bölümünde gösterilmiştir.

(2) Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinden Tablo II/B bölümünde gösterilenler, kendileri için belirlenen sınır dâhilinde avans verebilirler.

(3) Milli İstihbarat Teşkilatı mutemetleri ile dış temsilcilikler emrine ve askerî daireler mutemetlerine verilecek avans sınırları Tablo II’nin (C), (Ç) ve (D) bölümlerinde gösterilmiştir. 16/12/2016 tarihli ve 6767 sayılı 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda gösterilen sınırlar aşılmamak kaydıyla, belirlenen sınırların üzerinde avans verilmesine ihtiyaç duyulması halinde gerekçeli olarak Bakanlığa başvurularak izin alınır.

(4) Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince açılacak krediler ile yurt dışından yapılacak alımlar için açtırılacak akreditif karşılığı krediler için Maliye Bakanlığından izin alınmaz.

(5) Milli Savunma Bakanlığına bağlı birlik ve kurumlardan tümen ve daha üst birlikler ile eşiti kurum ve kuruluşlar kapsamına giren askerî birimler Tablo III’te gösterilmiştir. Bunların dışında kalan birlikler, tugay ve eşitine kadar olan askerî kurum ve kuruluşlar kapsamında sayılır.

Muhasebe kayıtlarından çıkarılacak alacaklar

MADDE 11 – (1) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi gereğince, yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile diğer amme alacaklarından, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilecek miktarlar Tablo IV’te gösterilmiştir.

(2) 5018 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi hükmü gereğince, kayıtlardan çıkarılacak tutarlar Tablo IV’te gösterilmiştir.

Eski yıllara ait teminat mektuplarının tasfiyesi

MADDE 12 – (1) 6728 sayılı Kanunun 75 inci maddesi uyarınca, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idareler tarafından ilgili mevzuatı gereğince alınmış olup, düzenlenme tarihi itibarıyla on yılı geçen ve çeşitli nedenlerle iadesi sağlanamayan veya gelir kaydedilemeyen teminat mektuplarından muhasebe birimince kayıtlarından çıkarılarak ilgili bankalara iade edilecek tutar Tablo V’te gösterilmiştir.

Faiz oranları

MADDE 13 – (1) Genel hükümlere göre takip ve tahsil edilecek; kişilerden alacaklara, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre, uygulanacak kanuni faiz oranları ile temerrüt faizi oranları, yıllar itibarıyla Tablo VI’da gösterilmiştir.

Alındılar ve alındı birim fiyatları

MADDE 14 – (1) Bakanlıkça bastırılan ve genel bütçe kapsamı dışındaki idareler ile döner sermaye ve fonlar tarafından mevzuatları gereğince kullanılması gereken alındıların birim satış fiyatları Tablo VII’de gösterilmiştir.

Yürürlükten kaldırılan tebliğ

MADDE 15 – (1) 6/2/2016 tarihli ve 29616 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No: 51) (Parasal Sınırlar ve Oranlar) yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 17 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Soru / Cevap

Oca19
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

7 Mayıs 2014  ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 28993

MAHALLİ İDARELER PERSONELİNİN GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ ESASLARINA DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 7 – (1) 5 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır.

a) Müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için;

1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,

2) Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,

3) Ekli (1) sayılı listede sayılan ve teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için; yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak,

4) Ekli (2) sayılı listede sayılan müdürlükler için son müracaat tarihi itibariyle iki yılı uzman, sivil savunma uzmanı, şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru, eğitmen veya muhasebeci kadrosunda çalışmış olmak,

“EK-2

DİĞER MÜDÜRLÜKLER

A) BELEDİYE, BAĞLI KURULUŞLARI VE MAHALLİ İDARE BİRLİKLERİ

1- DESTEK HİZMETLERİ MÜDÜRÜ2- MALİ HİZMETLER MÜDÜRÜ3- STRATEJİ GELİŞTİRME MÜDÜRÜ

4- BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ5- BELEDİYE TİYATRO MÜDÜRÜ6- BELEDİYE ORKESTRA MÜDÜRÜ7- DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ8- HASTANE MÜDÜRÜ9- HUZUREVİ MÜDÜRÜ10- İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRÜ11- İŞLETME MÜDÜRÜ12- İŞLETME VE İŞTİRAKLER MÜDÜRÜ

13- KREŞ MÜDÜRÜ14- KÜTÜPHANE MÜDÜRÜ15- KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER MÜDÜRÜ

16- MEZARLIKLAR MÜDÜRÜ17- SOSYAL YARDIM İŞLERİ MÜDÜRÜ18- EMLAK VE İSTİMLÂK MÜDÜRÜ

19- HAL MÜDÜRÜ20- HUKUK İŞLERİ MÜDÜRÜ21- ŞUBE MÜDÜRÜ

diye sıralanmış.. benim sorum sayın hocam;

Belediyelerde 657/76 madde ve 68/B madde hükümlerince 2 yıllık yüksek okul mezunu birisini Yazı işleri müdürü olarak atayabilir hükmü çıkıyor çünkü görevde yükselme yönetmeliğinde Yazı İşleri Müdürü kadrosu belirtilmemiştir.Doğru mudur ? gerekçeli görüşlerinizi acil olarak başkan beye sunulmak üzere gönderilmesi hususunu saygılarımla arz ederim.

CEVAP :

 MAHALLİ İDARELER PERSONELİNİN GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ ESASLARINA DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

 MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Bu maddenin (2)bendinde ; “ Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak” şartı yer almaktadır. Bu şartı taşımadığınız  için Yazı İşleri Müdürlüğü’ne atanmanızın mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.

 

Yazıldı Soru / Cevap

Soru / Cevap

Oca19
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Soru : İyi çalışmalar..

 4734 SAYILI İHALE KANUNUNA GÖRE HİZMET ALIM İHALESİ YAPILACAKTIR.FİRMANIN VERGİ VE SGK BORÇLARI 6736 SAYILI KANUNA GÖRE TAKSİTLENDİRİLMİŞ VE ÖDEMELER YAPILMAYA BAŞLANMIŞTIR.BU FİRMA İHALEYE ALINABİLİR Mİ ?                                            Gökçeada Belediye Başkanlığı / Çanakkale

Cevap :

 KAMU İHALE GENEL TEBLİĞİNİN

“17.4. 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendine ilişkin olarak,

17.4.1. 17.4.2. İsteklinin;

…………………………………………….

……………………………………………..

d) Vadesi geçtiği halde ödenmemiş ancak vergi idaresi tarafından taksitlendirilmiş veya tecil edilmiş vergi borçlarının, vadesindeki ödemeler aksatılmadığı sürece, kesinleşmiş vergi borcu olmadığı,

kabul edilecektir.” DÜZENLEMESİ YER ALDIĞINDAN,6736 SAYILI KANUNA GÖRE YAPILANDIRILAN VERGİ BORCUNA  İLŞİKİN ,İSTEKLİNİN VERGİ DAİRESİNDEN YAZI GETİRMESİ HALİNDE BU BELGE GEÇERLİ OLACAKTIR.

 

Yazıldı Soru / Cevap

Soru / Cevap

Oca17
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

  

  Soru:

 657 sayılı Kanuna tabi Devlet memuruyum. Yaklaşık 16 yıl bir belediyede ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ’NÜ (2009 yılına kadar) vekaleten yaptım. Ancak bu zaman zarfında asaleten kadroya atanmamla ilgili talebim olmadı. Aynı kurumda şu an başka bir müdürlüğü yine vekaleten yürütüyorum. Acaba geriye dönük yapmış olduğum Özel Kalem müdürlüğü görevim nedeniyle asaleten Müdür kadrosuna atanabilir miyim ?

           Cevap :

Vekalet, kamu hizmetlerinin aksamadan yürütülmesini sağlama amacıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. maddesinde öngörülmüştür. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi” başlıklı 76 maddesinde “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler. Memurlar istekleri ile, kurumlarında kazanılmış hak derecelerinin en çok üç derece altında aynı veya başka yerlerdeki kadrolara atanabilirler…” hükmü bulunmaktadır.

Bu maddede yer alan atama usulündeki takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun kullanılması amacıyla atamanın objektif şartları görevde yükselme ve unvan değişikliği esaslarına dair yönetmeliklerde düzenlenmiştir. Mahalli idareler açısından öncelikle 02/02/2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan mülga “İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik uygulanmıştır. Mülga Yönetmeliğin ek 4. maddesinde ise  “Bir göreve vekaleten atanan personel, gerekli nitelikleri taşımış olsa da, vekalet edilen kadro unvanı kazanılmış hak olarak görülemeyeceğinden, bunlar görevde yükselme eğitim ve sınavına tabi tutulmadan vekalet edilen kadroya atanamazlar.”  hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu Yönetmelik 04.07.2009 tarihli ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelikle yürürlükten kaldırılmıştır. Son Yönetmeliğin 20. maddesinde “(1) Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde düzenlenmiş olan hizmet grupları arasındaki geçişler aşağıdaki esaslar çerçevesinde yapılır.. b) Gruplar arası görevde yükselme niteliğindeki geçişler ve alt gruptan üst gruplara geçişler görevde yükselme sınavına tabidir. Mahalli idarelerde ve diğer kamu/kurum ve kuruluşlarında, daha önce bulunulan görevler  ile bu görevlerle aynı düzey görevlere veya alt görevlere, görevde yükselme sınavına tabi tutulmadan  atama yapılabilir.” hükmüne, 22. maddesinde “Bu Yönetmelik kapsamında bulunan unvanları, daha önce ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak kazananların ve bu kadrolara atananların  hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Vekaletin mevzuatımızdaki amacına göre, vekalet edilen kadrolar, vekalet edenler açısından kazanılmış hak sayılmamaktadır.  Bu durum, yukarıda belirtildiği gibi, gerek özel kalem müdürlüğüne vekalet ettiğiniz dönemdeki Yönetmelikte, gerekse şu anki mevzuatta ifade edilmiştir.

Özetle;  özel kalem müdürü kadrosuna ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak asaleten atanmadığınız için, daha önce bu kadroda bulunduğunuzun kabulü mümkün değildir.  Bu nedenle diğer müdürlük kadrolarına sınavsız olarak asaleten atanmanızın mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.

Yazıldı Soru / Cevap

Yargıtay 4.Ceza Dairesi, E.2007/12854, K.2008/16679, T.15.09.2008

Oca17
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

ÖZÜ: Belediye başkanı ve fen işleri müdür vekili olan sanıkların belediye encümeninin konutun yıkımına ilişkin aldığı kararı uygulamadıklarının anlaşılması karşısında, suçun oluştuğu gözetilmeden; belediyenin yeterli makine ve ekipmanının bulunmadığı, mali yönden zayıf olduğu biçimindeki yasal olmayan gerekçelerle haklarında beraat kararı verilmesi kanuna aykırıdır

Yazıldı Yargı Kararları

Soru / Cevap

Oca12
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

SORU :

Merhaba  Kent Egitim ; Benim baz istasyonlariyla ilgili sorum olucakti. Belediye Baskanligimiz bünyesinde sirketlerle yapmis oldugumuz sözlesmemiz mevcut 2003 yilinda. Ancak devam etmek istemiyoruz.Sözlesmede de fesh yetkimiz bulunmuyor, tek tarafli olarak Sirketin var bu hakki. Haritasinda baktigimda bulundugu bölge dini tesis alaninda . Bununla ilgili neler yapabiliriz ? Bir yol gösterebilir misiniz ? 

CEVAP :

TÜRKELİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA / SİNOP:

Elektronik haberleşme istasyonu (BAZ İSTASYONU)  kuran şirketle/şirketlerle belediyeniz arasındaki sözleşmenin içeriği hakkında bilgi verilmemekle birlikte, 2003 yılından bu yana devam edegelen bir sözleşmenin varlığından söz edilmektedir.Ve de belediyenin tek taraflı sözleşmeyi fesih hakkı bulunmadığı da belirtilmektedir. Baz istasyonunun kurulu olduğu alanın dini tesisi alanı olduğu ifade edilmektedir. Burada henüz yapılaşma olmadığı ve arsa niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu parsel plandaki amacı doğrultusunda kamulaştırılmadığına göre özel mülkiyete tabi olmaktadır. Aşağıda da ayrıntılı olarak açıklandığı gibi baz istasyonların  ruhsatlandırılması aşamasında bazı huşuların varlığı gerekmektedir. “Özel mülkiyete tabi arsa ve binalarda ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü ile beş yılda bir yenilenmek ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre kat maliklerinin muvafakati alınmak şartıyla ilgili idarelerden ruhsat alınarak elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir.”  Bu husus yanı sıra, “Elektronik haberleşme istasyonlarının kurulabilmesi için, elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak yer seçim belgesinin düzenlenmiş olması, yatayda ve düşeyde gerekli ve yeterli koruma mesafesinin bırakılması, koruyucu tedbirler alınması, tasarımının kent ve yapı estetiği ile uyumlu olması zorunludur.”  Düzenlemesi bulunmaktadır. Baz istasyonlarının kurulması ve faaliyette bulunması için zorunlu olan bu hususların  olup  olmadığı ilgili şirekete sorulması veyahut doğrudan 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre, bu Bakanlığın İl Müdürlüğünden bilgi istenebilir. Eksiği veya kusuru varsa veyahut istenilen şartları taşımıyorsa, Bu Müdürlüğün tespitleri sonrasında sözleşmeyi fesh edebilirsiniz.

                   Aşağıda yer verilen Danıştay 14.Dairesinin kararında da yer alan; “iletişim hizmeti veren GSM şirketlerinin 5809 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan aldığı izin, ruhsat veya sertifikaların; sabit telekomünikasyon cihazlarının kurulması ve işletilmesi esnasında, ortamda oluşan elektromanyetik alan şiddetinin limit değerlerine uygunluğunun belirlenmesi, ölçüm yöntemleri ve denetlenmesine yönelik olduğu, izin, ruhsat veya sertifikaların, İmar Kanunu uyarınca alınması zorunlu olan yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinden muafiyet sağlamayacağı, dolayısıyla; GSM şirketlerinin de sabit elektronik haberleşme cihazlarının kurulabilmesi için, yapı niteliği taşıması şartıyla, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alma zorunluluğunun bulunduğu “ ibaresini dikkate alarak, baz istasyonunun 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca yapı ve yapı kullanma izin belgesi olup olmadığı konusunda gerekli tespitler yapılarak (tutanağa bağlanmak suretiyle) yine anılan kararda belirtilen ,

“ Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili kurumdan alınan sertifika ile kurulumu tamamlanmış yapı niteliğini haiz baz istasyonları için inşaat ruhsatı hususunda kazanılmış hakkın varlığından söz etme olanağı bulunmadığı” da gözetilerek, yani baz istasyonunun 2009 yılı öncesi yapılmış olması bu baz istasyonun  inşaat ruhsatı hususunda kazanılmış bir hakkının bulunmadığı bilinmeli ve buna göre işlem yapılmalıdır.

                BAZ İSTASYONLARININ RUHSATLANDIRILMASI

5393 sayılı Belediye Kanunundaki 6360 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi düzenleme ; “Belediye mücavir alan sınırları içerisinde 05/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda tesis edilecek elektronik haberleşme istasyonlarına kent ve yapı estetiği ile elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak ücret karşılığında Büyükşehir Belediyelerince yer seçim belgesi verilir.” Şeklinde iken,6360 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle;

5393 sayılı Kanunun 15. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent, birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra ve dördüncü fıkrasına aşağıdaki eklenen  cümle sonrasında;

“r) Belediye mücavir alan sınırları içerisinde 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda tesis edilecek elektronik haberleşme istasyonlarına kent ve yapı estetiği ile elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak ücret karşılığında yer seçim belgesi vermek,”

“(r) bendine göre verilecek yer seçim belgesi karşılığında alınacak ücret Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca belirlenir. Ücreti yatırılmasına rağmen yirmi gün içerisinde verilmeyen yer seçim belgesi verilmiş sayılır. Büyükşehir sınırları içerisinde yer seçim belgesi vermeye ve ücretini almaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir” halini aldığı,

8 Eylül 2013’te Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 9.madddesine eklenen fıkrada; “(Ek fıkra:RG-1/6/2013-28664) kamuya ait umumi hizmet alanları ile ilgili idarelerin tasarrufu altındaki yol, otopark, yaya bölgesi gibi yerlerde kamu hizmetinin yürütülebilmesi ve iletişimin sürdürülebilmesi için gerekli tedbirler ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü alınmak suretiyle elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir. Özel mülkiyete tabi arsa ve binalarda ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü ile beş yılda bir yenilenmek ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre kat maliklerinin muvafakati alınmak şartıyla ilgili idarelerden ruhsat alınarak elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir. Elektronik haberleşme istasyonları 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda ve imar planı kararı aranmaksızın kurulur. Elektronik haberleşme istasyonlarının kurulabilmesi için, elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak yer seçim belgesinin düzenlenmiş olması, yatayda ve düşeyde gerekli ve yeterli koruma mesafesinin bırakılması, koruyucu tedbirler alınması, tasarımının kent ve yapı estetiği ile uyumlu olması zorunludur. Büyükşehir sınırları içerisinde yer seçim belgesi vermeye ve ücretini almaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir. Ücreti yatırılmasına rağmen yirmi gün içerisinde verilmeyen yer seçim belgesi verilmiş sayılır. Uygulamalar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun sorumluluğunda yürütülür.” Denildiğinden,

Özel mülkiyete tabii arsa ve binalarda ise beş yılda bir yenilenmek ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre kat maliklerinin muvafakati alınmak şartıyla ilgili idarelerden ruhsat alınarak elektronik haberleşme istasyonu tesis edilebilecek, özel mülkiyete tabi yerlerde baz istasyonu ise sahiplerinin isteği ile kurulabilecektir.

Yönetmelikte, Elektronik haberleşme istasyonları Elektronik Haberleşme Kanunu, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izin verilen alanda ve imar planı aranmaksızın kurulur ” denildiğinden, bu düzenlemeye göre kamuya ait tüm alanlarda baz istasyonları kurulumu için herhangi bir engel söz konusu olamayacaktır. Çünkü, anılan Yönetmeliğin yukarıya alınan madde hükmünde;  “Yollarda, parklarda, yaya yürüyüş alanlarında baz istasyonu kurulması serbest olacağından belediyelerin itiraz etmelerinin mümkün olamayacağı, elektronik haberleşme istasyonları hakkında,5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda ve imar planı kararı aranmaksızın kurulur” düzenlemesinin yer aldığı, diğer taraftan;5393 sayılı Kanunun 15.madddesine eklenen fıkra uyarınca da; “yer seçim belgesi karşılığında alınacak ücretin yatırılmasına rağmen yirmi gün içerisinde verilmeyen yer seçim belgesi verilmiş sayılır. Büyükşehir sınırları içerisinde yer seçim belgesi vermeye ve ücretini almaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir.” Hükmüne göre, başvuruların 20 gün içinde sonuçlandırılacaktır.

Danıştay 14.Dairesi,E: 2011/15099,K: 2013/986, T: 14.02.2013

ÖZÜ: Anayasa Mahkemesi kararı ile birlikte değerlendirilmesinden; iletişim hizmeti veren GSM şirketlerinin 5809 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan aldığı izin, ruhsat veya sertifikaların; sabit telekomünikasyon cihazlarının kurulması ve işletilmesi esnasında, ortamda oluşan elektromanyetik alan şiddetinin limit değerlerine uygunluğunun belirlenmesi, ölçüm yöntemleri ve denetlenmesine yönelik olduğu, izin, ruhsat veya sertifikaların, İmar Kanunu uyarınca alınması zorunlu olan yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinden muafiyet sağlamayacağı, dolayısıyla; GSM şirketlerinin de sabit elektronik haberleşme cihazlarının kurulabilmesi için, yapı niteliği taşıması şartıyla, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alma zorunluluğunun bulunduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle, Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili kurumdan alınan sertifika ile kurulumu tamamlanmış yapı niteliğini haiz baz istasyonları için inşaat ruhsatı hususunda kazanılmış hakkın varlığından söz etme olanağı bulunmamaktadır.

 

 

 

 

 

Yazıldı Soru / Cevap

4734 Sayılı Kanunda Yapılan Değişiklikler

Oca11
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

         

   KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE YAPILAN İHALELERDE EN SON DEĞİŞİKLİKLERLE DİKKATE ALINMASI GEREKEN HUSUSLAR.

 

           4734 sayılı Kamu İhale Kanununun , “İhaleye katılamayacak olanlar” başlıklı düzenlemesinin   678 ve 680  sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamelerle düzenlenen en son şekli;

Madde 11- Aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak, kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar:

………………………………………..

…………………………………………………

g) (Ek: 31/10/2016-KHK-678/30 md.) Terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu, Millî İstihbarat Teşkilatı veya Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişiler.

İhale konusu işin danışmanlık hizmetlerini yapan yükleniciler bu işin ihalesine katılamazlar. Aynı şekilde, ihale konusu işin yüklenicileri de o işin danışmanlık hizmeti ihalelerine katılamazlar. Bu yasaklar, bunların ortaklık ve yönetim ilişkisi olan şirketleri ile bu şirketlerin sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketleri için de geçerlidir.

…………………………………………………….

                     (Ek fıkra: 31/10/2016-KHK-678/30 md.) Birinci fıkranın (g) bendi kapsamındaki bildirimlere ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir. Söz konusu bent kapsamında olduğu tespit edilen istekliler ihale dışı bırakılır, ancak bunların teminatları hakkında dördüncü fıkrada yer alan hüküm uygulanmaz. (Ek cümleler: 2/1/2017-KHK-680/65 md.) Aynı bent kapsamındaki işlemlerin yürütülmesinde görev alan kamu görevlilerinin, yaptıkları iş ve işlemler nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz. Söz konusu bent hükümlerine göre yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen bilgi ve kayıtları, hukuka aykırı olarak kullanan, bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılır.

Yazıldı Güncel Mevzuat
Onceki Sayfa ←

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız