28 Nisan 2017 CUMA günlü ve 30051 sayılı Resmî Gazetede “ BİNALARDA ENERJİ PERFORMANSI YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK yayımlanmıştır. Bu Yönetmeliğin 7.maddesiyle eklenen geçici madde uyarınca “GEÇİCİ MADDE 5 – (1) Bu Yönetmeliğin 25 inci maddesinin on beşinci fıkrası 1/1/2020 tarihine kadar uygulanmaz.” Hükmü getirilmiştir. Böylece; Enerji Kimlik Belgesi (EKB) uygulamasında çeşitli mağduriyetlerin oluşmasının önüne geçmek amacıyla, “süre uzatımı” nda bulunulmuştur.
Aylık Arşivler : Nisan, 2017
Değerlendirme Katsayıları Hakkında Tebliğ
28 Nisan 2017 CUMA günlü ve 30051 sayılı Resmî Gazetede Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca “TESİS VE ONARIM İŞLERİ İHALELERİNDE KULLANILAN MÜTEAHHİTLİK KARNELERİ VE İŞ BİTİRME BELGELERİNİN 2017 YILINA AİT DEĞERLENDİRME KATSAYILARI HAKKINDA TEBLİĞ” yayımlanmıştır.
TEBLİĞ
Müteahhitlik karneleri
MADDE 1 – (1) 28/3/1981 tarihli ve 17293 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yapı, Tesis ve Onarım İşleri İhalelerine Katılma Yönetmeliği uyarınca, ihalelere iştirak edecek olan müteahhitlerin, ellerinde bulunan ve geçerliliği sona ermemiş müteahhitlik karneleri, ilgili kuruluşlarca, aşağıda belirtildiği şekilde ve grubu aynı kalmak şartıyla aktarılarak kabul edilecektir.
Değerlendirme katsayıları
MADDE 2 – (1) 1/1/2017 tarihinden itibaren, Müteahhitlik Karneleri ve İş bitirme Belgeleri için geçerli katsayılar aşağıda belirtilmiştir:
a) Tespit olunan bu katsayılar 1/1/2018 tarihine kadar uygulanacaktır.
b) 1/3/1981-28/2/1982 arasındaki tarihleri taşıyan (bu tarihler dahil) ve geçerliliğini muhafaza eden müteahhitlik karneleri miktarı, grubu aynı kalmak şartıyla; 33.743,650 ile çarpılacaktır.
c) 1/3/1982-31/12/1982 arasındaki tarihleri taşıyan (bu tarihler dahil) müteahhitlik karneleri miktarı, grubu aynı kalmak şartıyla; 28.057,220 ile çarpılacaktır.
ç) Kuruluşlarca iş bitirme belgelerinin ve müteahhitlik karnelerinin değerlendirilebilmesi için 1/1/2017 tarihinden geçerli olmak üzere aşağıda tespit olunan katsayılar uygulanacaktır:
Yürürlük
MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 1/1/2017 tarihinden geçerli olmak üzere, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.
ENERJİ KİMLİĞİNE ERTELEME !
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2 Mayıs’ta zorunlu hale gelecek Enerji Kimlik Belgesi’nde ‘süre uzatımı’nı gündemine aldı. Süre uzatımına ilişkin yönetmelik düzenleme Başbakanlığa gönderildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mevcut binalar için 2 Mayıs’tan itibaren zorunlu hale gelecek Enerji Kimlik Belgesi (EKB) uygulamasında çeşitli mağduriyetlerin oluşmasının önüne geçmek amacıyla, “süre uzatımı” seçeneğini gündemine aldı. Mevcut binalar için EKB alma zorunluluğunda süre uzatımı yapılmasına ilişkin düzenlemeyle, Türkiye genelinde EKB düzenlemeye yetkili 35 civarında firmanın sayısının yeterli seviyeye çıkarılması ve ardından mevcut binalar için EKB zorunluluğunun başlatılması amaçlanıyor. Bu konuda hazırlanan yönetmelik değişikliğinin Başbakanlığa gönderildiği öğrenilirken, süre uzatımına yönelik detaylar, yönetmeliğin yayınlanması durumunda netlik kazanacak.
5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ile Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği kapsamında her binanın alması gereken EKB, binaların enerji tüketimi ile karbon emisyon değerlerini gösteren yasal bir belge olma özelliğini taşıyor. EKB uygulamasıyla genel olarak enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması, enerji israfının önlenmesi ve çevrenin korunması amaçlanıyor. Belgede, binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırması, sera gazı salımı seviyesi, yalıtım özellikleri, ısıtma ve soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgiler yer alıyor. 2011’den sonra yapı ruhsatı alan yeni binalar için yapı kullanma izni aşamasında EKB alınması ve binanın enerji sınıfının minimum C olması gerekiyor. Yapı ruhsatını 2011’den önce alan mevcut binalara yönelik yasal düzenlemede EKB’nin 2 Mayıs 2017 tarihi itibarıyla alınmasının zorunlu olması ve bu binalarda enerji sınıfı sınırlaması yapılmaması öngörülüyordu.
EV SATILAMAYACAK, KİRAYA VERİLEMEYECEK, ELEKTRİK SU ABONELİKLERİ İÇİN DAHİ İSTENECEK
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ile birlikte nasıl ki alım satımlarda tapu müdürlüklerinde DASK belgesi aranıyorsa, 2 Mayıs 2017 tarihinden sonra EKB de aranacak. EKB olmadan konut satışları gerçekleştirilemeyecek. Yeni kiracının doğalgaz, elektrik ve su aboneliklerini yenilerken de EKB belgesi aranacak. Nasıl ki, DASK belgesiyle depreme karşı nasıl binanın güvenirliğini ölçülüyorsa, EKB ile de binanın ısıtılmasından soğutulmasına kadar tüm verilerine ulaşılmış olacak. Binanın yeni sahibi bu belgeye bakarak enerji maliyetlerini önceden görebilecek.
Devlet Memurluğuna Alınacaklardaki Genel Şartlar
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48.maddesine göre; Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartların aranacağı,
A) Genel şartlar:
1. Türk Vatandaşı olmak,
2. Bu Kanunun 40.maddesindeki yaş şartlarını taşımak,
3. Bu Kanunun 41.maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,
4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
5. Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
6. Askerlik durumu itibariyle;
a) Askerlikle ilgisi bulunmamak,
b) Askerlik çağına gelmemiş bulunmak,
c) Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,
7. 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak.
B) Özel şartlar:
1. Hizmet göreceği sınıf için 36 ve 41 inci maddelerde belirtilen öğretim ve eğitim kurumlarının birinden diploma almış olmak,
2. Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak, hususlarına uyulup uyulmadığı,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, E. 2007/2368,K. 2011/1214, 17.11.2011tarihli kararında;“3682 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 4778 sayılı Kanunla değişik 8. maddesinin (b) bendi, basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma ve dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile beş yıldan fazla ağır hapis ve hapis cezasına mahkumiyetlerde cezanın çekildiği veya ortadan kalktığı veya oluştuğu tarihten itibaren ilgilinin on yıl içinde evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya veya daha ağır bir cezaya mahkum olunmadığı takdirde adli sicildeki kaydının silinmesini öngörmekte olup, Türk Ceza Kanunu karşısında özel bir Kanun olan 657 sayılı Kanunun 48/A-5. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun aksine belli suçlar açısından bu suçlar affa uğramış olsalar bile süresiz hak yoksunluğu getirecek bir düzenleme yapıldığından, adli sicil kaydının silinmesi, yüz kızartıcı suçtan dolayı ortaya çıkan hak yoksunluğunu ortadan kaldıracak nitelikte bulunmamaktadır.” denilerek Kanun hükmünde sayılan suçlardan birinden mahkumiyet kararı verildiği zaman dahi, yasaklanmış hakları geri verilse bile memur olamayacağı ifade edilmektedir. Devlet Personel Başkanlığı’nın 18.12.2013 gün ve 23142 sayılı görüşünde; “memuriyete engel hapis cezası alan ancak daha sonra yasaklanmış haklarının geri verilmesi kararı almış olsa bile, işlediği suçun niteliği gereği Devlet memuru olarak atanamayacağı”, Ancak Devlet Personel Başkanlığı’nın 19.11.2014 gün ve 2486 sayılı görüşünde de; “657 sayılı Kanunun 48/A-5 bendinde sayılan suçlar dışında olan bir suçu kasten işlemekten dolayı 1 yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum edilen kişinin süresiz hak yoksunluğuna maruz bırakılamayacağı, hakkında Adli Sicil Kanununun 13/A maddesi gereği yasaklanmış haklarının geri verilmesi kararı verildiğinde memur olabileceği, ancak elde edilen bu hakkın geçmişe şamil olamayacağı geleceğe yönelik olduğu” açıklamaları DİKKATE ALINMALIDIR.
BELEDİYELERİN DİKKATİNE ! Binalarda Enerji Performansı..
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’nin 1.maddesine göre; Binalarda enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasına, enerji israfının önlenmesine ve çevrenin korunmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen bu Yönetmelik hükümlerine uyulmasının zorunlu olduğu, Yönetmeliğin 4/d fıkrasında binanın: kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü olan insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan ve hayvanların ve eşyaların korunmasına uygun yapı olarak tanımlandığı,2.maddesinin (2) fıkrasına göre de; Sanayi alanlarında üretim faaliyetleri yürütülen binalar, planlanan kullanım süresi iki yıldan az olan binalar, toplam kullanım alanı 50 m2’nin altında olan binalar, seralar, atölyeler ve münferit olarak inşa edilen ve ısıtılmasına ve soğutulmasına gerek duyulmayan depo, cephanelik, ardiye, ahır, ağıl gibi binalar bu Yönetmeliğin kapsamı dışında olduğu, Enerji kimlik belgesi düzenlenmesi başlıklı,25.maddesinin 15.fıkrasında; (Ek:RG-1/4/2010-27539) Binalar veya bağımsız bölümlere ilişkin alım, satım ve kiraya verme ile ilgili iş ve işlemlerde enerji kimlik belgesi düzenlenmiş olması şartı aranacağı, binanın veya bağımsız bölümün satılması veya kiraya verilmesi safhasında, mal sahibi enerji kimlik belgesinin bir suretini alıcıya veya kiracıya verileceği, Yönetmeliğin GEÇİCİ 3.maddesi uyarınca; Mevcut binalar ve inşaatı devam edip henüz yapı kullanım izni almamış binalar için Enerji Verimliliği Kanununun yayımı tarihinden itibaren on yıl içinde Enerji Kimlik Belgesi düzenleneceği,5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununun 02/05/2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında; 02.05.2017 tarihinden itibaren bina veya bağımsız bölümlerinin satışında veya kiralanmasında enerji kimlik belgesi aranacaktır.
Vekaleten Atamada Üst Yöneticinin Takdir Hakkı
Vekaleten Atamada Üst Yöneticinin Takdir Hakkı Var mıdır ?
Memurların vekaleten atanması 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. Maddesinde yer almaktadır. Bu maddede “Memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir.
Bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır.
Ancak, ilkokul öğretmenliği (Yaz tatili hariç), tabiplik, diş tabipliği, köy ve beldelerdeki ebelik ve hemşirelik, eczacılık, mühendis ve mimarlık, veterinerlik, vaizlik, Kur’an kursu öğreticiliği, imam-hatiplik ve müezzin-kayyımlığa ait boş kadrolara, Maliye Bakanlığının izni (mahalli idarelerde izin şartı aranmaz) ile açıktan vekil atanabilir.
Aynı kurumdan ayrılmalar dolayısiyle atanan vekil memurlara vekalet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için, kurum dışından veya açıktan atananlarla kurum içinden ilkokul öğretmenliğine atanan öğretmenler ile veznedarlık görevine atananlara göreve başladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı ödenir.
Bu Kanuna tabi kurumlarda çalışan veteriner hekim veya hayvan sağlık memurları, veteriner hekim veya hayvan sağlık memuru bulunmayan belediyelerin veterinerlik veya hayvan sağlık memurluğu hizmetlerini ifa etmek üzere bu hizmetlerle ilgili kadrolara vekalet aylığı verilmek suretiyle atanabilirler.
Yukarıda sayılan haller dışında, boş kadrolara ait görevler lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak vekaleten gördürülebilir.
Bu Kanuna tabi kurumlarda, mali, nakdi ve ayni sorumluluğu bulunan saymanlık kadrolarının boşalması halinde bu kadrolara işe başladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı verilmek suretiyle memurlar arasından atama yapılabilir.
Açıktan vekil olarak atananlara, bir yılda yirmi günü geçmemek üzere çalıştıkları her ay için iki gün yıllık izin verilir. Bu iznin kullanımında, bir sonraki yıla devredilme hali dışında Devlet memurları için öngörülen hükümler uygulanır.” hükmü, 175. Maddede “Bir göreve vekaleten atanan memurlara vekalet edilen görevin kadro derecesinin birinci kademesinin üçte biri, açıktan atananlara ise (Köy ve kasaba imamlığı kadrolarına atananlara 146 ncı maddede yazılı asgari ücret aylık tutarından aşağı olmamak üzere) üçte ikisi verilir. Bulundukları yerden başka bir yerdeki bir göreve vekalet suretiyle atananlara, Harcırah Kanununun geçici görevle başka yere gönderilenlere ilişkin hükümleri uygulanır.
Ancak, kurum içinden veya diğer kurumlardan vekalet edenlere vekalet aylığı ödenebilmesi için, vekilin asilde aranan şartları taşıması zorunludur.” hükmü yer almaktadır.
Bu düzenlemeye göre, dolu ya da boş kadrolara vekil atamada kurumların takdir yetkisi bulunmaktadır. Burada asilde aranan şartları taşıma kaydının vekalet aylığı ödenebilmesi açısından bir zorunluluk ifade ettiği açıktır.. Buna göre, asile ait şartları taşımayanlardan vekil atananlara vekalet aylığı ödenmeyecektir.
Ancak tabi ki kurumların takdir yetkisi sınırsız değildir. Yargı kararlarında da belirtildiği gibi yetkili merciler takdir yetkilerini, kamu yararı ve hizmet gerekleri çerçevesinde kullanmalıdır. Vekaleten atamalarda asilde aranan şartlara sahip memurlara öncelik tanınması, bu şartları sahip vekil memur bulunmadığı hallerde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi için asilde aranan şartlara en yakın memurlar arasından görevlendirme yapması (tedvir) daha uygun olacaktır.
Anayasanın 125. Maddesinde “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanununda idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği hükmü bulunmaktadır. Vekaleten atama işlemi idari işlem niteliğinde olduğundan bu işlemin de idari yargı denetiminde olduğu unutulmamalıdır.
Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesinin 22/12/1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun, köy ve belediye sınırları içinde kapanmış yollarla yol fazlaların köy veya belediye namıma tescil olunmasını öngören 21. maddesine ilişkin olarak verilen 12/11/2012 tarihli ve E.20ll/23, K.2012/3 sayılı karanın ilgili bolümü şöyledir:”…2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 21. maddesi sınırları iyinde kapanmış yollarla yol fazlaların köy veya belediye namıma tescil olunmasını Bu hüküm gereğince plan değişikliği ya da benzeri nedenlerle bir yolun kapanması ya da bazı bölümlerinin yol olmaktan çıkarılması durumunda bu şekilde açığa çıkan taşınmazların belediye ya da köy sınırları içinde bulunması halinde bu tüzel kişilikler adına tescil edilmesi gerekmektedir. Yollar zaman içinde gelişen ihtiyaçlara bağlı olarak imar planlarında değişiklik yapılması suretiyle kapatılabileceği gibi bazı yol parçalarının açığa çıkması da ihtimal dahilindedir. Kapanan ya da açığa çıkan yol veya yol parçalarının kamu malı niteliğini kaybederek idarenin özel malı haline geleceğinden kamu malına ilişkin koruma ortadan kalkar. Bu nedenle itiraz konusu kural böylece açığa çıkan taşınmazların tapu sicilinin sağladığı güvenceden yararlanabilmesi için tapu siciline tescilini öngörmektedir. İdare yeni bir kararla bu taşınmazları kamu yararına tahsis ederek kamu malına da dönüştürebilir. Aynı şekilde İmar Kanunu’nun 18. maddesi gereği parsellerin yeniden düzenlenmesinde eski yol parçalarının özel kişilerin arsaları ile birleştirebilir. Eğer yeniden kamu yararına tahsis edilmezse, idare özel hukuk rejimi çerçevesinde bu mallara tasarruf eder, gerekirse satabilir. Diğer taraftan kamu malları devletin mülkiyeti altındadır. İtiraz yoluna başvuran mahkeme her ne kadar yolların kaynağı itibariyle özel mülkiyet konusu taşınmaz olma ihtimalini dikkate alarak malik tarafından rızaen yola terk edilen alanların idarenin bir karan ile yol olmaktan çıkarılarak idarenin özel malı haline getirilmesinin Anayasanın35.maddesine aykırılık oluşturduğunu ileri sürmüşse de, yollar kaynağı itibariyle özel mülkiyetteki taşınmazlara dayansa bile bunlar çeşitli usullerle kamu malı haline getirilmiş olabilirler. Kamulaştırma, düzenleme ortaklık payı ayrılması gibi usuller özel mülkiyetteki taşınmazların yol yapılmasında başvurulacak temel usullerdir. Bu hallerde malik taşınmazın karşılığını ya kamulaştırma bedeli, tazminat ya da geri kalan taşınmazların değer artışı yoluyla elde etmiş ve taşınmazın mülkiyeti kamuya geçmiştir. Malikin rızasıyla yola terk etmesi de kaynaklardan birisi olmakla birlikte bu durumda bir bağışlama söz konusu olup hukukumuzda bağışlamanın şarta bağlı olarak yapılması mümkündür. Eğer malik bağışladığı taşınmazın yol dışında başka bir amaç için kullanılmasını istemiyorsa şarta bağlı bağışlama yapma imkanına sahiptir. Bu yönüyle itiraz konusu kuralın mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği söylenemez. “
Soru / Cevap
SORU : İyi çalışmalar ;
Bloktan oluşan bir sitenin bahçe sınırları içerisinde kalan çöp konteynırlarını korumak amacı ile üç tarafı 2 m duvar ve üzeri hafif çelik çatı ile kapatılan bir yer için yapı ruhsatı gerekir mi ?
CEVAP:
Küçükçekmece Belediyesi-Güven Aydın; Binanın mimari projesinde veya vaziyet planında bahçe sınırları içinde gösterilmiş olması ve çöp konteynırlarının imal edildiği cephede bahçe mesafesinin bulunması halinde yapı ruhsatı alınması gerekli olmadığı” sonucuna varılabilmektedir. Aksi durumda bahçe sınırları içerisinde kalan çöp konteynırlarını koruma amaçlı üç tarafı duvarla ve üstü çelik çatıyla kapatılan bu imalat 3194 sayılı İmar kanununun 5.maddesindeki yapı tanımı içinde kaldığından ruhsatı gerektirir. Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin .” 63.Maddesine göre de; (Değişik:RG-2/9/1999-23804) Basit tamir ve tadiller ile korkuluk, pergola ve benzerlerinin yapımı ile bölme duvarı, bahçe duvarı, duvar kaplamaları, baca, saçak ve benzeri elemanların tamirleri ruhsata tabi değildir. Bunlardan iskele kurmayı gerektirenler için Belediyeye yazılı müracaat edilmesi zorunludur. Bu kapsamda kalmakla birlikte binanın ısı yalıtımını etkileyen işlemler yapılamaz, şeklindeki tanımlamalarından hareketle sadece basit tamir ve tadillerin ruhsata tabi olmadığı bilinmelidir.
İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜKLERİNİN DİKKATİNE !
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün 12.02.2016 gün ve 119688226-045-01 sayılı görüş yazısında; “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 43.maddesinde; (Ek:RG-1/6/2013-28664) (Değişik:RG-8/9/2013-28759) Pergola: Bahçede, bina cephelerini değiştirmemek kaydıyla terasta, hafif yapı malzemelerinden dikme ve sık kirişleme ile yapılan ve üzerine yeşil bitki örtüsü sardırılan, etrafı açık, gölgelik amaçlı, yapı ruhsatı olmaksızın inşa edilebilen yapılardır54.maddesinde; (Ek:RG-1/6/2013-28664) Sundurma: Yağmurdan, güneşten ve rüzgardan korunmak için çekme mesafelerine tecavüz etmemek şartıyla binaya bitişik olarak hafif malzemeden yapılan bölme duvarları olmayan en az bir tarafı açık örtülerdir. Ruhsat alınmaksızın imal edilen bu yapılar hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun 32.ve 42.maddeleriuyarınca işlem yapılmalıdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu görüşten; “ Binanın cephesinde zemine ve/veya duvara taşıyıcılarının montajı yapılarak binaya bitişik bir mekanizmayla oluşturulan ve bina cephesini de değiştiren nitelikteki sundurma imalatlarının ruhsata tabi olduğu açıklanmıştır. Binanın mimari projesinde veya vaziyet planında binanın önünde sundurmanın gösterilmiş olması ve sundurmanın imal edildiği cephede bahçe mesafesinin bulunması halinde yapı ruhsatı alınması gerekli olmadığı” sonucuna varılabilmektedir. Ruhsat alınmaksızın imal edilen bu yapıların ve bundan etkilenen alanlar hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun 32.ve 42.maddeleriuyarınca işlem yapılmalıdır.
Anılan Yönetmeliğin 16.maddesinde, “23. Basit tamir ve tadil: Yapılarda derz, iç ve dış sıva, boya, badana, oluk dere, doğrama, döşeme ve tavan kaplamaları, elektrik ve sıhhi tesisat tamirleri ile çatı onarımı ve kiremit aktarılması işlemleridir.24. (Değişik:RG-8/9/2013-28759) Esaslı tadilat: Yapılarda taşıyıcı unsuru etkileyen veya yapı inşaat alanını veya emsale konu alanını veya taban alanını veya bağımsız bölüm sayısını veya ortak alanların veya bağımsız bölümlerin alanını veya kullanım amacını veya ruhsat eki projelerini değiştiren işlemlerdir. Esaslı tadil, ruhsata tabidir.” 63.Madesine göre de; (Değişik:RG-2/9/1999-23804) Basit tamir ve tadiller ile korkuluk, pergola ve benzerlerinin yapımı ile bölme duvarı, bahçe duvarı, duvar kaplamaları, baca, saçak ve benzeri elemanların tamirleri ruhsata tabi değildir. Bunlardan iskele kurmayı gerektirenler için Belediyeye yazılı müracaat edilmesi zorunludur. Bu kapsamda kalmakla birlikte binanın ısı yalıtımını etkileyen işlemler yapılamaz,şeklindeki tanımlamalarından hareketle basit tamir ve tadillerin ruhsata tabi olmadığı ancak esaslı tadilatların ruhsata tabi olduğu sonucuna varılmaktadır.
Kamulaştırma Kanununun 35.Maddeye İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E. 2011/15258,K. 2012/2057,T. 14.2.2012; “Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacı şirketin kurucu ortaklarından O. ve A.’nın murisleri ilk tapu maliklerinden S.’ın taşınmazdaki payını küçük küçük hisseler halinde 3. şahıslara sattığı ve bu sırada yolların kamuya terk edildiği, o tarihten bu yana da oluşan yolların aynı şekilde kullanılmaya devam edildiği anlaşılmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca, özel parselasyon sonunda malikin muvafakatiyle kamu hizmet ve tesislerine ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez. Bu nedenle; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir.”
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E. 2012/7091,K. 2012/13152,T. 18.06.2012;” “Dava, imar ruhsatı almak için rızası ile kamuya terk ettiği yerin bilahare konut alanı olarak düzenlenmesi nedeniyle tapu iptali istemine ilişkindir…. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Kamulaştırma Kanununun 35.maddesi uyarınca; İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakati ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı imar ruhsatı almak için bu yeri kendi rızası ile bedelsiz terk ettiğinden, bu kısım daha sonra idare tarafından başka amaçlara tahsis edilse ve imar niteliği değişse bile eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamayacağı gibi karşılığı da istenemez”