• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Aylık Arşivler : Mayıs, 2017

Danıştay 12.Daire Kararı

May23
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Danıştay Onikinci Daire, E. 2016/8855, K. 2017/461, T. 23.02.2017

Özeti : Disipline konu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin gözetilmesi de hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil denge, “ölçülülük ilkesi” olarak da adlandırılmakta ve bu ilkenin alt ilkelerini de elverişlilik, zorunluluk ve orantılılık ilkeleri oluşturmaktadır. Davacının eyleminin disiplin cezası verilmesini gerektirdiği tartışmasız olmakla birlikte, 657 sayılı Kanun’un 125/E-(f) maddesinde yer alan Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile bu bağlamda “fiili tecavüz” olarak nitelendirilen itme eylemi arasında adil bir dengenin bulunmadığı açık olduğundan, davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Dava; …İlçesi, Halk Eğitim Merkezi’nde müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(f) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun 18.09.2014 tarihli ve 4324634 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, soruşturma raporunda yer alan ifade ve belgelerden davacının iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunduğu iddiası sübuta erdiğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(f) maddesinde; “Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” fiili, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır. Dosyanın incelenmesinden; …Halk Eğitim Merkezi’nde müdür yardımcısı olarak görev yapan davacı hakkında, 24.10.2013 günü Halk Eğitim Merkezi’ndeki koridorda ..İlkokulu Müdürü N.Ç.S.’ye tokat attığı ve tekmelediği yönündeki ilkokul müdürü N.Ç.S.’nin olay günü verdiği şikayet dilekçesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen 27.12.2013 tarihli ve 663.07/237 sayılı Soruşturma Raporu’nda; davacının bahse konu eyleminin sübut bulduğu, belirtilen fiilinin ise “iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak eylemi” kapsamında olduğu değerlendirilerek davacı hakkında 657 sayılı Kanun’un 125/E-(f) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası yönünde teklif getirildiği, bu doğrultuda Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun 18.09.2014 tarihli ve 4324634 sayılı işlemi ile davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır. Soruşturma raporunda yer alan ifadeler incelendiğinde; olayın tarafları dışında 11 kişinin ifadelerinin alındığı, bahse konu darpa maruz kalan ilkokul müdürü N.Ç.S.’nin olay anında yanında bulunan aynı ilkokulun müdür yardımcısı ve olay esnasında müzik dersinden çıkan bir müzik öğretmeninin, davacının müdür N.Ç.S.’yi tekmelediği yönünde beyanda bulunmalarına karşın, genel olarak ifadelerine başvurulanların olay anında gürültü duydukları, fiili tecavüz görmedikleri yönünde beyanda bulundukları, davacı ile davacının şahit gösterdiği iki kişinin ifadelerinden ise, davacının müdür N.Ç.S.’yi iterek yere düşürdüğü anlaşılmaktadır. Kanun koyucu, hukuk devletinde kamu hizmetlerinin uyum ve düzen içinde yürütülmesini sağlamak amacıyla hizmeti sunan kamu görevlileri için disiplin düzenlemeleri içeren kurallar öngörebilir ve bu kurallara uyulmasını temin etmek amacıyla çeşitli disiplin yaptırımları benimseyebilir. Ancak disipline konu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin gözetilmesi de hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil denge, “ölçülülük ilkesi” olarak da adlandırılmakta ve bu ilkenin alt ilkelerini de elverişlilik, zorunluluk ve orantılılık ilkeleri oluşturmaktadır. “Elverişlilik ilkesi”, öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “zorunluluk ilkesi” öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmasını ve “orantılılık ilkesi” ise öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken orantıyı ifade etmektedir.Bu durumda; davacının eyleminin disiplin cezası verilmesini gerektirdiği tartışmasız olmakla birlikte, 657 sayılı Kanun’un 125/E-(f) maddesinde yer alan Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile bu bağlamda “fiili tecavüz” olarak nitelendirilen itme eylemi arasında adil bir dengenin bulunmadığı açık olduğundan, davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, kullanılmayan 45,60-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 23.02.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

 

KARŞI OY :İdare mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Yazıldı Yargı Kararları

Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği Değişikliği

May22
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

          17 Mayıs 2017 ÇARŞAMBA günlü ve 30069 sayılı Resmî Gazetede “MEKÂNSAL PLANLAR YAPIM YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK” yayımlandı.

 

 MADDE 1 – 14/6/2014 tarihli ve 29030 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 11 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Kentsel asgari standartlar, Bakanlıkça belirlenen esaslar doğrultusunda çevre düzeni planı ile belirlenebilir.”

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“f) Doğal sit alanlarına ait koruma amaçlı imar planlarında bölge komisyonu kararı; tabiat varlıkları ve doğal sitlerin, tarihi arkeolojik, kentsel, kentsel arkeolojik sitler ve diğer koruma statüleri ile çakıştığı alanlarda ise ilgili kurulların uygun görüşü alınır.”

MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “alır” ibaresi “alabilir” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Yürürlükteki 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planları, üst ölçekli çevre düzeni planı veya nazım imar planı plan türüne dönüştürülür. Bu planlarda yapılacak değişikliklerde bu Yönetmeliğin çevre düzeni planları ile ilgili hükümlerine uyulur ve değişikliğin kullanım amacı ve niteliğine göre çevre düzeni planı ile nazım imar planı gösterimlerinden uygun olanı kullanılabilir.”

MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin Ek-2’si ekteki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 6 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 7 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Yönetmelik Değişikliği Hakkında

May17
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Yazıldı Yargı Kararları

4857 Sayılı İş Kanunun 2/ 6 ve 7.Maddelerine İlişkin Yargıtay Kararları

May11
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

BELEDİYELERİMİZE HATIRLATMA!

 4857 sayılı Kanunun 2/6.ve 7.maddelerine  İlişkin İş ve İşlemler:

4857 Sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine dair yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”

4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesi 7 inci fıkrasında ise; Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denilir” Hükümleri yer almaktadır.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2015/14689,K.2017/1512,T.08.02.2017;“Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin ayrılmaz parçası olan Teknik Şartnamenin 21. ve 44. maddelerine göre sorumluluk davalı yükleniciye aittir. Bu durumda mahkemece taraflara yarı yarıya sorumluluk yüklenemez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden rücuen tahsilini talep edebilir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise işçiye ödenen ihbar tazminatından tüm alt işverenlerin dönemine isabet eden tutarlarda sorumlu tutularak hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, sözleşme kapsamında işçilik alacaklarından tüm alt işverenlerin tam sorumlu olduğu, buna göre son işveren olan davalının ihbar tazminatının tamamından, diğer işçilik alacaklarından ise kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olduğu kabul edilerek, gerekirse sorumlu olduğu miktarların belirlenmesi hususunda yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2016/36202,K. 2017/519,T. 23.01.2017; “Dava, işe iade istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, davalılar arasında malzemeli yemek pişirme, dağıtma ve sonrasına ait hizmetlerin alımına dair sözleşme yapıldığı, davacı işçinin işvereni olan davalı şirketin bu işi üstlendiği, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu, davacının iş sözleşmesinin davalı alt işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiği de dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının alt işveren işyerine işe iadesine karar verilmesi yerindedir. Ancak asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumlu olacağı kuralı dikkate alınmadan ve işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinden birlikte sorumlu olduğu gözden kaçırılarak, davanın asıl işveren yönünden husumet nedeni ile reddine karar verilmesi hatalıdır.”

Yargıtay 22.Hukuk Dairesi, E.2016/30949,K. 2017/74,T.16.01.2017;“Dava; feshin geçersizliği ve işe iade istemine ilişkindir. Somut olayda, iş akdine ihale süresinin bitmesi gerekçe gösterilerek sözlü olarak son verilmiş olup, feshin geçerli bir nedeni bulunmadığından geçersiz olduğunun tespitinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki; davacı sekreter olarak davalı belediyenin çalışma alanı içerisinde yardımcı iş kategorisinde değerlendirilebilecek hizmet sektöründe çalışmaktadır. Davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin “destek personel” alımına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davalı belediyenin, yardımcı işlerinden olan temizlik, büro, kat görevi, şoförlük, mutfak ve bahçe çalışması gibi destek hizmetlerini alt işverene vermesi 4857 sayılı Kanun’un 2/6-7. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 67. maddesine göre mümkün olduğundan, geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu anlamda, mahkemece davacı işçinin alt işveren nezdindeki işyerine iadesine ve iş güvencesi hükümlerinin mali sonuçlarından her iki davalının müştereken sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken; asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak davacının davalı belediyeye ait işyerine iadesi doğru değildir.”

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi,E.2016/30949,K. 2017/74, T.16.01.2017; “4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesi 7 inci fıkrasına göre; Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denildiği, bu ilişkide asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludurlar”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.12.2008 tarih ve E. 2008/9-704, 2008/730 sayılı kararında; “alt işveren – asıl işverenin sorumluluğu konusuna açıklık getirmiştir. Bu kararda yer alan; “İşçilik alacaklarının tahsiline ilişkin davalarda eğer işçi alt işverenin kadrosunda işe başlamış ve bu şekilde işine son verilmiş ise açacağı işçilik alacağı davasında hem alt işvereni hem de asıl işvereni dava edebilir. Alt işverenle asıl işveren arasındaki borç yönünden ilişki müşterek ve müteselsildir. İşverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddia edilse bile muvazaa iddiası işçinin alacaklarına karşı alt ve asıl işverenin müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davacı işçi, davalı Seyhan Belediyesi ile Miray Limited şirketine karşı açtığı dava ile iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürmüş ve dava konusu alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteğinde bulunmuştur. Davalı S. Belediyesi cevabında belediyeye ait temizlik işlerinin ihale ile yüklenicilere verildiğini, bu sebeple belediyeye husumet düşmeyeceğini belirterek davanın öncelikle husumet yönünden reddini istemiş; esas bakımından da taleplerin haksız ve yersiz olduğunu savunmuştur. Diğer davalı M. Limited Şirketi belediyeden temizlik işini alan alt işveren konumunda olduğu açıkladıktan sonra davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği belirlenip davalı Seyhan Belediyesinin asıl işveren olduğu belirtilerek 4857 sayılı İş Yasasının 2. maddesi gereğince davacının gerçekleşen alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar Dairemizce davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu belirtilerek Miray Şirketi hakkındaki davanın husumet yönünden reddedilmesi gereğine değinilerek bozulmuş; mahkemece davalılar arasındaki sözleşme muvazaalı olsa bile bu durumun davacıya karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir. Somut olay yönünden de davacı işçinin gerçek işvereni davalı Seyhan Belediye Başkanlığıdır. Diğer davalı M. Limited Şirketinin işverenlik sıfatı bulunmamaktadır. İşçi işveren arasında görülmesi gereken davada M. Limited Şirketinin davalı sıfatı olmadığı için davanın adı geçen davalı yönünden husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekir. İşçinin iyi niyetli olması ve muvazaanın tarafı olmaması bu sonucu değiştirmez. Aksinin kabulü hukuki istikrar ilkesi ile bağdaşmaz.”

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi, E.2017/501, K.2017/2628, T.27.02.2017;“Dava, feshin geçersizliği ve işe iade istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta; dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden; davacının davalı şirketteki çalışmasının alt işverenler değişmesine rağmen aynı şekilde devam ettiği, davacı gibi çalışanların aynı iş yerinde aynı işi yaparak ve davalı şirket yetkililerinin emir ve talimatlarına uygun olarak çalışmasını sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Bu suretle davalılardan birinin kendisine ait bağımsız organizasyon ve yönetim hakkının bulunmadığı, diğer davalıya ait işyerinde istihdam edilmek üzere işçi sağlayan ve bordrolama hizmeti sunan bir şirket olduğu tespit edilmiştir. Davalılar arasında görünürde olan asıl işveren alt işveren ilişkisi muvazaaya dayanmakta olup, muvazaalı ilişki içine girilmesi nedeniyle, davacının baştan itibaren asıl işveren olan şirket işçisi olarak işlem görmesi gerektiği 4857 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin yedinci fıkrası gereğidir. Açıklanan sebeplerle mahkemece feshin geçersizliğine karar verilmesi isabetli ise de davacının asıl işveren olmayan davalı nezdinde işine iadesine dair verilen karar hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.” açıklamalarının uygulamada dikkate alınması gerekir.

Yazıldı Yargı Kararları

Aykome Kararlarına İtiraz

May10
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Uyuşmazlık Mahkemesinin 2017/162 Esas, 13.03.2017 günlü ve  2017/195 sayılı Kararında, (10.05.2017 gün ve 30062 Mükerrer Resmi Gazete) “Aydın Büyükşehir Belediyesinin AYKOME Kuruluş ve Görevleri, Çalışma ve Usulleri Uygulama Yönetmeliğinin 26.maddesinin 1.,8.ve 19.fıkralarıuyarınca verilen para cezalarının iptali istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir” denilmektedir.

Yazıldı Yargı Kararları

Belediyelerimize Hatırlatma ! Zabıta ve İtfaiye Personeli Alımı..

May09
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞININ İTFAİYE ERİ VE ZABITA MEMURU KADROLARINA MERKEZİ YERLEŞTİRMEYLE ALIM YAPILACAĞINA DAİR AÇIKLAMASI

(Bu duyuru, DPB tarafından belediyelere 21 Nisan 2016 tarihinde iletilmiştir.)

Belediyelerden gelen talepler doğrultusunda, Başkanlığımız ile İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü arasında yapılan istişare sonucunda, “İtfaiye Eri” ve “Zabıta Memuru” kadrolarına merkezi yerleştirme ile personel temin edilebilmesi kararlaştırılmıştır.

İtfaiye Eri ve Zabıta Memuru kadroları için KPSS 2016/1 döneminde yerleştirme talebinde bulunmak isteyen belediyelerin, DPB e-Uygulama Web Yetkilisi veya bu kişi tarafından KPSS İşlemleri alanında yetkilendirilen Web Sorumlusu aracılığıyla Başkanlığımız internet sayfasındaki DPB e-Uygulama sistemine giriş yaptıktan sonra KPSS İşlemleri Yerleştirme Talebi bölümünden eğitim durumu, unvan, derece, kadro adedi ve nitelik belirlemek suretiyle, söz konusu taleplerini elektronik ortamda Başkanlığımıza iletmeleri ve Başkanlığımızca aynı sistem üzerinden kontrol edilip onaylanan taleplerine ilişkin “Rapor Al” sekmesini kullanarak oluşturacakları Personel Talep Formlarını ilgili birim amirine onaylatmalarının ardından, üst yazı ekinde 13 Mayıs 2016 tarihine kadar Başkanlığımıza intikal ettirmeleri gerekmektedir.

Başkanlığımızda tanımlı Web Yetkilisi bulunmayan belediyeler öncelikle Web Yetkilisi tanımlamalıdırlar. Web Yetkilisi tanımlamak için 0312 408 7324 telefon numaraları ile irtibata geçiniz. Web Yetkilisi tanımlamak için http://euygulama. dpb.gov.tr/DPB yetki /DPB_Kullanici_Basvuru.aspx bağlantısında belirtilen adımları takip ediniz.

Tüm belediyelere duyurulur.

Yazıldı Duyurular

Ulaşım Ana Planları

May09
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

BÜYÜKŞEHİRLERDE ULAŞIM ANA PLANLARININ İNCELENEREK KABUL YA DA REDDEDİLMESİ

 Öncelikle, konuyla ilgili düzenlemelerin ilgili hükümlerine değinmekte yarar bulunmaktadır. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun “Büyükşehir, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumlulukları” başlığını taşıyan 7. maddesinin (f) fıkrası hükmüne göre; “Büyükşehir ulaşım ana planını yapmak veya yaptırmak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini planlamak ve koordinasyonu sağlamak…” büyükşehir belediyelerinin görevidir.

Aynı kanunun “Ulaşım hizmetleri” başlığını taşıyan 9. maddesi ise Ulaşım Koordinasyon Merkezlerini (UKOME) düzenlemekte olup madde metni aynen şu şekildedir:

            Ulaşım hizmetleri

            Madde 9- Büyükşehir içindeki kara, deniz, su, göl ve demiryolu üzerinde her türlü taşımacılık hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla, büyükşehir belediye başkanı ya da görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle belirlenecek kamu kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılacağı ulaşım koordinasyon merkezi kurulur. Büyükşehir ilçe ve ilk kademe belediye  başkanları  kendi   belediyesini ilgilendiren   konuların   görüşülmesinde  koordinasyon merkezlerine üye olarak katılırlar. Ulaşım koordinasyon merkezi toplantılarına ayrıca gündemdeki konularla ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun) temsilcileri de davet edilerek görüşleri alınır.

Bu Kanun ile büyükşehir belediyesine verilen trafik hizmetlerini plânlama, koordinasyon ve güzergâh belirlemesi ile taksi, dolmuş ve servis araçlarının durak ve araç park yerleri ile sayısının tespitine ilişkin yetkiler ile büyükşehir sınırları dahilinde il trafik komisyonunun yetkileri ulaşım koordinasyon merkezi tarafından kullanılır.

Ulaşım koordinasyon merkezi kararları, büyükşehir belediye başkanının onayı ile yürürlüğe girer.

Ulaşım koordinasyon merkezi tarafından toplu taşıma ile ilgili alınan kararlar, belediyeler ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır.

Koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Büyükşehir belediyelerine bu Kanun ile verilen görev ve yetkilerin uygulanmasında, 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.”

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 9. maddesinin 5. paragraf hükmü uyarınca düzenlenip 15 Haziran 2006, 26199 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliği“ nin 5. maddesine göre ise büyükşehir belediye başkanına bağlı olan Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) görev ve yetkilerini düzenleyen 18. madde hükmü aynen şu şekildedir:

            “Görev ve yetkileri

              MADDE 18 – (1) UKOME, büyükşehir içindeki kara, deniz, göl, nehir, kanal ve demiryolu üzerinde her türlü taşımacılık hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesini sağlamak üzere; ulaşım, trafik ve toplu taşıma konularında üst düzeyde yönlendirici karar alma, uygulama, uygulatma ve ilgili mevzuattaki usulüne göre gereken tesisleri kurma, kurdurma ve işletme hak ve yetkilerine haizdir. Bu amaçla;

a) Büyükşehir belediyesinin sınırları içinde, mevzuatla yetkili kılındığı durumlarda mahalli ihtiyaç ve şartlara göre trafik düzeni ve güvenliğini sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almakla,

b) Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde nazım plan çerçevesinde, arazi kullanım ve ulaşım planlama çalışmalarıyla büyükşehir ulaşım planını yapmak, yaptırmak, uygulamak ve uygulatmak için gereken karar ve tedbirleri almakla,

c) Trafiğin düzenli bir şekilde akımını sağlamak bakımından alt yapı hizmetleri ile ilgili tedbirleri almak, trafikle ilgili sorunları çözümlemek, trafikle ilgili olarak ülkeyi ilgilendiren veya mevzuat değişikliği gerektiren hususları İçişleri Bakanlığına iletmekle,

ç) Kara, deniz, göl, nehir, kanal ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; otobüs, taksi, dolmuş ve servis durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek, gerçek ve tüzel kişiler ile resmi ve özel kurum ve kuruluşlara ait otopark olmaya müsait boş alan, arazi ve arsaları geçici otopark yeri olarak ilan etmek ve bunların sahiplerine veya üçüncü şahıslara işletilmesi için izin vermek, izin verilen otoparklar ile karayolu üzerindeki diğer park yerlerinde özürlüler için işaretlerle belirlenmiş bölümler ayrılmasını sağlamakla,

d) Karayolu taşımacılığına ait mevzuat hükümleri saklı kalmak üzere, trafik düzeni ve güvenliği yönünden belediye sınırları içinde ticari amaçla çalıştırılacak yolcu ve yük taşıtları ile motorsuz taşıtların çalışma şekil ve şartları ile bu taşıtların teknik özelliklerini tespit etmek, çalıştırılabileceği yerler ile güzergâhlarını tespit etmek ve sayılarını belirlemek, bunlara izin ve çalışma ruhsatı vermekle,

e) Büyükşehir belediyesinin sınırları içinde, ulaşım, toplu taşıma ve trafik mevzuatının büyükşehir belediyesine verdiği yetki doğrultusunda uygulamaya yönelik yönlendirici karar almak ve görüş oluşturmakla,

f) İlçe ve ilk kademe belediyelerce düzenlenen yol ve kavşaklar ile büyükşehir belediyesince yapılan sinyalizasyon sistemlerinde aksaklık tespit edildiği takdirde uyarıda bulunmak ve düzeltilmesini sağlamakla,

g) Büyükşehir belediyesinin sınırları içinde kalan karayollarının bir kısmının veya tamamının yoldan faydalananların bir kısmına veya tamamına kapatılmasına, park edilecek yerler ile zaman ve süresinin ve araçların geliş ve gidiş yollarının ve yollara konulacak trafik işaretlerinin yerlerinin belirlenmesine karar vermekle,

ğ) Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun belirlediği sınırlar içinde araçların kullanacağı şeritleri ve yol kullanım esaslarını tespit etmek ve gerekli yasakları koymak, gerekli hal ve yerlerde en çok ve en az hız limitlerini belirlemekle, görevli ve yetkilidir.“

Yer verdiğimiz yasal düzenlemeleri birlikte değerlendirdiğimizde; Ulaşım Koordinasyon Merkezlerinin (UKOME) ulaşım ana planını yapmak, yaptırmak, uygulamak ve uygulatmak için gereken karar ve tedbirleri almak görevleri olmakla birlikte hazırlanan ulaşım ana planlarını kabul etmek ya da onaylamak görev ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun “Büyükşehir Belediye Meclisi” başlığını taşıyan 12. maddesinin ilk paragrafında “Büyükşehir belediye meclisi, büyükşehir belediyesinin karar organıdır ve ilgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre seçilen üyelerden oluşur.” hükmü yer alıp; bu hüküm büyükşehir belediye meclisini, görevlerini tek tek saymak gibi bir yola gitmeksizin büyükşehir belediyesi ile ilgili her türlü konuda en üst karar organı olarak tanımlamıştır. Bu nedenle hazırlanan ulaşım ana planlarının Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) yerine, doğrudan doğruya büyükşehir belediye meclisi tarafından incelenerek kabul ya da reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

Yazıldı Güncel Mevzuat, Makale ve Görüşler

İŞYERİAÇMA VE ÇALIŞMA RUHSATLARINDAKİ İSTİSNALAR

May08
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

3572 Sayılı İşyeri Açma Ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 2. maddesinde sayılı  işyerlerinin istisna kapsamında olduğu ve  çeşitli kanunlarla yapılan eklemelere göre de ;

 

1- Bu Kanun hükümlerinin;

a) 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 268-275 inci maddeleri kapsamına giren 1 inci sınıf gayrisıhhi müesseselere,

b) Nerede açılırsa açılsın, yakıcı, parlayıcı, patlayıcı ve tehlikeli maddelerle çalışılan işlerle oksijen LPG dolum ve depoları, bunlara ait dağıtım merkezleri, perakende satış yerleri, taşocakları, akaryakıt istasyonları ve benzeri yerlere,

c) 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamına giren turizm işletmelerine,

d) (Mülga: 24/11/2004 – 5259/8 md.)

e) (Ek: 24/6/1995 – KHK – 560/21 md.) 1 inci, 2 nci ve 3 üncü sınıf gıda maddesi üreten gayri sıhhi müesseselere,

f) (Ek: 13/2/2011-6111/201 md.) 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca açılan avukatlık bürolarına,

g) (Ek: 13/2/2011-6111/201 md.) 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca meslek mensuplarınca açılan bürolara,

h) (Ek: 8/8/2011 – KHK- 650/23 md.; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 18/7/2012 tarihli ve E. 2011/113 K. 2012/108 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenleme: 27/6/2013-6494/23 md.) 1512 sayılı Noterlik Kanununa göre kurulan noterlik dairelerine,

ı) (Ek:23/04/2015-6645/78 md) 27/1/1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca mühendis ve mimar meslek mensuplarınca açılan bürolara,

i) (Ek:23/04/2015-6645/78 md) 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna göre açılan muayenehane ve müşterek muayenehanelere,” uygulanmayacağı ,

2- Yukarıda sayılan istisnalara ilave olarak; 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 3.maddesine 25.11.2010 tarih ve 6082 sayılı Kanunun 19. maddesi ile eklenen “10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanun’unun 7. maddesinin birinci (a) bendinde belirtilen izin veya ruhsatlar, bu Kanun kapsamındaki özel öğretim kurumlarını kapsamaz. Özel öğretim kurumları mevzuatına uygun olmak kaydıyla işyeri açma ve çalışma ruhsatı Bakanlıkça verilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir.” hükmü gereğince özel eğitim kurumlarına, 652 Sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin 13.maddesinde 6764 sayılı kanunla yapılan değişiklikle, “özel barınma hizmeti veren kurumlara iş yeri açma ve çalışma ruhsatı Bakanlıkça verilmesi” öngörülmüş olup, bu şekliyle en son  düzenleme; ”MADDE 13– (1) Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

………………………………………………………………………………………….

(2) (Ek: 2/12/2016-6764/5 md.) 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen izin veya ruhsatlara ilişkin hükümler, öğrencilere özel barınma hizmeti veren kurumlar hakkında uygulanmaz. Öğrencilere özel barınma hizmeti veren kurumlara iş yeri açma ve çalışma ruhsatı Bakanlıkça verilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”  Şeklinde oluştuğu,

06.05.2017 günlü ve 30058 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliğinin 4.maddesine göre; kurumların (Yönetmelikte kurum: bu yönetmelik kapsamında faaliyet gösteren  öğrenci yurdu, öğrenci pansiyonu, öğrenci apartları ve öğrenci stüdyo daireleri olarak tanımlanmıştır)  kurum açma ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının Milli Eğitim Bakanlığınca verileceği bilinerek,  bu yerlere de belediyelerce işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı verilmeyeceği,bilinmelidir.

Yazıldı Güncel Mevzuat

Ercüment Akış’ın ”Belediye Zabıta Rehberi” isimli çalışması Kent Eğitim tarafından satışa sunulmuştur!

May02
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Baş Kontrolörü Ercüment Akış’ ın ”Belediye Zabıta Rehberi” isimli,  zabıta personeline dağıtılmak üzere hazırlanmış olan,2017 baskı el kitabı satışa sunulmuştur.Detaylı bilgi için lütfen arayınız !

Yazıldı Duyurular, Yayınlarımız

375 Sayılı KHK Ek 9.Maddesinin Dokuzuncu Fıkrası Değişikliği

May02
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

375 SAYILI KHK EK 9.MADDESİNİN DOKUZUNCU FIKRASI DEĞİŞTİRİLDİ.

              657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNU, 926 SAYILI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU, 2802 SAYILI HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU, 2914 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM PERSONEL KANUNU, 5434 SAYILI T.C. EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI, DEVLET MEMURLARI VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNE MEMURİYET TABAN AYLIĞI VE KIDEM AYLIĞI İLE EK TAZMİNAT ÖDENMESİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDEKİ 375 SAYILI KARARNAMENİN EK 9.MADDESİNİNİN DOKUZUNCU FIKRASI 29.04.2017 GÜN ve 30052 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 390 sayılı KHK ile değiştirilerek;“17/4/2017 tarihli ve 690 sayılı KHK’nın 75 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “, çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele,” ibaresi “3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca çalışan sözleşmeli personel ile çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele” şeklinde düzenlenmiştir.

                      Değişiklik sonrasında 375 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin Ek 9.Maddenin dokuzuncu fıkrası;  “Kadro karşılığı sözleşmeli personel ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı Cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personel hariç olmak üzere, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca çalışan sözleşmeli personel ile çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele çalıştıkları birim ve bulundukları pozisyon unvanı itibarıyla aynı veya benzer unvanlı memur kadrosunda çalışan, hizmet yılı ve öğrenim durumu aynı olan emsali personel için belirlenmiş olan ek ödeme oranını aşmamak üzere, statüleri ile mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınarak bu madde hükümleri çerçevesinde ek ödeme yapılıp yapılmayacağını, yapılacak ek ödeme oranını sözleşme ücreti ile ilişkilendirilmeksizin belirlemeye, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu ödeme tutarı damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz.”

Yazıldı Güncel Mevzuat
Onceki Sayfa ←

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız