• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Aylık Arşivler : Mart, 2018

Yüz Kızartıcı Suç Hakkında Danıştay Kararı

Mar06
2018
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C. Danıştay 1.Dairesi, Esas:  1983/220,Karar: 1983/260,Karar Tarihi: 09.11.1983

ÖZÜ: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinin 5.fıkrasında sayılan suçlar dışında bir suçun, yüz kızartıcı suç olarak sayılamayacağı ve Türk Ceza Kanununun 419. maddesi hükmüne göre görevine son verilemeyeceği, mütalaa kılınmıştır.

Dava: Danıştay’ca, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 23. maddesinin e ve 42. maddesinin f fıkralarına göre verilecek istişari düşüncelerin, nitelikleri gereği, şahsileşmiş özel durumlara değil, genellik ifade eden nesnel konulara ilişkin olması, doğal ve zorunlu bulunmaktadır. Bu bakımdan, istişari düşünce isteği, Türk Ceza Kanununun 419.maddesinde öngörülen alenen hayasızca vaz-ı harekette bulunmak suçunun 657 sayılı Yasanın 48.maddesinin 5.fıkrasında sözü edilen yüz kızartıcı suçlardan olup olmadığı hususuna ilişkin olarak incelendi. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Devlet Memurluğuna alınacaklarda aranılacak koşulları belirleyen 48. maddesinin A/5.fıkrasında, <ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis yahut affa uğramış olsalar bile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı bir fiilden dolayı hapis cezasından hükümlü bulunmamak> Devlet memuru olabilmek için zorunlu görülmüş; aynı Yasanın 98.maddesinin b bendinde ise, memurluğa alınma koşullarından herhangi birini taşınmadığının sonradan anlaşılması ya da memurluk sırasında bunlardan birinin yitirilmesi halinde memurluğun sona ereceği hükme bağlanmıştır. Şu durumda, yukarda sözü edilen suçtan hüküm giymiş memurun memurluğuna son verilip verilmeyeceğini belirleyebilmek yönünden yüz kızartıcı suçların neler olduğu, bunların sadece yasada sayılanlardan mı ibaret bulunduğu, Yasada bazı suçlar sayıldıktan sonra <gibi> sözcüğünün kullanılmış olmasının yasa koyucunun sayılan suçlar dışında kalan bazı suçların da yüz kızartıcı suç olarak kabul edilmesine mi olanak vermek istediği hususları üzerinde durmak gerekmektedir.

Bunun için mevzuatımızın konuya ilişkin hükümlerini incelemekte yarar vardır. 1961 Anayasasının milletvekili seçilme yeterliğine ilişkin bulunan ve 1801 sayılı Anayasa değişikliği ile değiştirilen 68. maddesinin <…Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan biriyle kesin olarak hüküm giymiş olanların milletvekili seçilemeyecekleri, 1982 Anayasasının aynı konuyu düzenleyen 76. maddesinde …zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar…>la hüküm giymiş olanların milletvekili seçilemeyecekleri, Cezaların İnfazı Hakkında 647 sayılı Kanunun 879 sayılı Yasayla değiştirilen 7. maddesi B bendinin <zimmet, ihtilas, irtikap, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar>la hüküm giymiş olanların adli sicildeki hükümlülük kaydının silinemeyeceği, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 8.maddesinin h bendinin …zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı… suçlardan… hükümlü bulunanların hakim ve savcı olamayacakları yolundaki hükümlerinde <yüz kızartıcı suç> olarak hep aynı suçların sayılmış olduğu görülmektedir. Bunun bir rastlantı sonucu olmadığı kuşku götürmez, öyleyse bu yasa koyucunun, yüz kızartıcı suçları bunlardan ibaret kabul ettiğini, hükümlerde yer alan <gibi> sözcüğünün <sayılan suçlardan biri> anlamında kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bu yüzden, yasa koyucunun amacını daha açık biçimde belirleyen düzenleme, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda yer almıştır. Bu yasanın <Avukatlığa kabulde engeller> başlıklı 5.maddesinde, söz konusu ilke, <…zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma ve dolaylı iflas suçlarından biriyle kesin olarak hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar da avukatlığa kabul edilemezler.> biçiminde ifadesini bulmuştur. İncelenen konunun daha da açıklığa kavuşabilmesi yönünden bu hüküm üzerinde durmakta yarar vardır. Yasakoyucu, yukarıya aynen alınmış olan hükümlerde sayılan suçlar dışında kalan bazı suçların yüz kızartıcı nitelikte bulunduğunu kabul etmiş olsa, hükmü bu biçimde yasalaştıramazdı. Bu düzenlemenin, millet vekili, hakim, savcı, Devlet memuru olmaya engel olan bazı suçların avukatlığa engel olmaması gibi bir düşünceden ileri geldiği düşünülemeyeceğine göre, Yasa koyucunun, Avukatlık Kanununda daha açık biçimde ifadesini bulmuş bir amaç gütmekte olduğu ortadadır. Esasen, önemli kamu hizmetlerinde görev alabilme olanağını ortadan kaldıran, hak yitirilmesine neden olan bir konuda, yasa koyucunun, çeşitli idari mercilere, böylesine geniş bir takdir yetkisi tanımış olması düşünülemez. Yasalarımızda yüz kızartıcı suçları belirleyen bir hüküm yer almış olmadığına göre, aksine bir anlayış, Anayasanın 28. maddesinin, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği yolundaki ikinci fıkrası hükmüne uygun düşmez. Bir an için, söz konusu 48. maddenin 5.fıkrasında bazı suçlar sayıldıktan sonra, <gibi> sözcüğünün kullanılmış olmasının bu suçlar dışında kalan bazı suçların da yüz kızartıcı suçlardan sayılmasına olanak verdiği düşünülse bile, bu hükümlerdeki ifade tarzı karşısında, ancak, sayılan suçların niteliğini taşıyan suçların yüz kızartıcı olarak kabul edilebileceği kuşkusuzdur. Fıkrada sayılan suçların ise, cebri ya da dolanlı hareketlerle haksız çıkar sağlamak biçiminde bir ortak niteliklerinin bulunduğu, bu nedenle yüz kızartıcı olarak kabul edilebilecek diğer suçların da en az böyle bir niteliğinin bulunması gerektiği açıktır. Bu durumda böyle bir nitelik taşımayan suçları <yüz kızartıcı> saymak, bu bakımdan da olanaksızdır. Belirtilen nedenlerle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinin 5.fıkrasında sayılan suçlar dışında bir suçun, yüz kızartıcı suç olarak sayılamayacağı ve Türk Ceza Kanununun 419. maddesi hükmüne göre görevine son verilemeyeceği, mütalaa kılındı.

 

 

Yazıldı Yargı Kararları

Norm Kadro Değişikliği

Mar02
2018
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

2 Mart 2018 CUMA gün ve 30348 sayılı Resmî Gazetede Norm Kadro Değişikliği yayımlandı.

BELEDİYE VE BAĞLI KURULUŞLARI İLE MAHALLİ İDARE BİRLİKLERİ NORM KADRO İLKE VE STANDARTLARINA DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

MADDE 1 – 22/02/2007 tarihli ve 26442 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmeliğin Ek 4 üncü maddesi  (Koordinasyon birimleri başlıklı)  yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri Bakanı ve Devlet Personel Başkanlığının bağlı olduğu Bakan birlikte yürütür.

Yazıldı Güncel Mevzuat

Kamu Haznedarlığı Tebliği Değişikliği Yayınlandı..

Mar02
2018
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

KAMU HAZNEDARLIĞI GENEL TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ  28 Şubat 2018 ÇARŞAMBA gün ve 30346 sayılı Resmi  Gazetede yayınlandı.

 

MADDE 1 – 08/12/2016 tarihli ve 29912 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (d) bendi eklenmiş diğer bent buna göre teselsül ettirilmiştir.

“d) Ödeme Kuruluşları ve Elektronik Para Kuruluşları: 20/06/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında faaliyetine izin verilen ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarını,’’

MADDE 2 – Aynı Tebliğin 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki beşinci fıkra eklenmiştir.

“(3) 18/06/2011 tarihli ve 27968 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Ödeme ve Tahsilat İşlemlerinin Elektronik Ortamda Gerçekleştirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar hükümleri saklı kalmak kaydı ile kurumlar; faaliyetleri kapsamında yaptıracakları tahsilat ve ödeme işlemleri için yurt içinde yerleşik diğer bankaları, Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.’yi ve yurtiçinde yerleşik bankalar aracılığıyla olmak koşuluyla ödeme kuruluşlarını ve elektronik para kuruluşlarını da kullanabilir. Ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşları, kamu kurumları adına tahsil ettikleri tutarları anlaşma yaptıkları yurt içinde yerleşik bankalarda ilgili kamu kurumu adına açılacak hesaplara işlem yapılan gün içerisinde aktarmak zorundadır. Gerçekleştirilen tahsilat tutarlarının, özel kanunların verdiği yetki kapsamında yapılan düzenlemelerde yer alan hükümler saklı kalmak kaydı ile takip eden işgünü içinde; yurt içinde yerleşik tüm bankalar aracılığıyla kredi kartları ile yapılan tahsilatın ise azami 20 gün içerisinde ilgili kurumun kamu sermayeli bankadaki hesabına aktarılması zorunludur.’’

“(5) İller Bankası A.Ş. ortakları olan belediyeler ve il özel idareleri mali kaynaklarını bu Tebliğin 6 ncı maddesinde belirlenen oranlara ilişkin koşullar çerçevesinde İller Bankası A.Ş.’de değerlendirebilir.”

MADDE 3 – Aynı Tebliğin 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Kamu bankaları,’’

MADDE 4 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5 – Bu Tebliğ hükümlerini Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakan ve Maliye Bakanı birlikte yürütür.

Yazıldı Güncel Mevzuat
Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız