Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte, 15 Haziran 2019 tarihi itibariyle değişiklikler yapılmış olup, yapılan değişikliklere kısaca değinirsek;
1-KAMU ZARARININ TANIMI YENİDEN YAPILMIŞTIR.
Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 1.maddesinde yönetmeliğin 4. maddesindeki tanımlar kısmı yeniden düzenlenmiştir.
Buna göre tanımlar kısmına hukuk birimi eklenmiş, “strateji geliştirme birimi” tanımdan çıkarılarak bunu yerine “takibe yetkili birim” tanımlanmıştır. Ayrıca tanımlar kısmında “kamu zararının” yeniden tanımlandığı görülmekte olup; yönetmelikte daha önce Kamu zararı; Mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıyla doğan zarar şeklinde tanımlanmışken, yapılan düzenleme ile kamu zararının; Kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasından doğan zarar şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Böylece kamu kaynaklarındaki artışın engellenmesine veya kamu kaynaklarının azalmasıyla ortaya çıkan zararın kamu zararı olarak nitelenmesi, mevzuata aykırı karar, işlem yada eylemlerin kasıt, kusur ve ihmal sonucu meydana gelmesine bağlanmıştır. Böyle bir illiyet bağının bulunmaması halinde oluşan zarar kamu zararı olarak nitelendirilemeyecektir. Yapılan değişiklik ile yönetmeliğin “kamu zararının tespiti ve bildirilmesi” başlıklı 7. maddesinin 1.fıkrasında, kamu zararının tespitinde; a) kontrol, denetim ve inceleme b) Sayıştay’ca kesin hükme bağlama şeklinde önceki yönetmelikle aynı düzenleme yapılırken, önceki yönetmelikte c) adli, idari ve askeri yargılama kaldırılarak yerine c) yargılama sonucunda tespit edileceği şeklinde değişiklik yapılmıştır.
2-KAMU ZARARIN DEĞERLENDİRİLMESİ İÇİN EK-1 DEĞERLENDİRME FORMU DÜZENLEMİŞTİR.
Yönetmelikle yapılan değişiklik ile 7. maddenin 2. fıkrası değiştirilerek 7/A, 7/B ve 7/C maddeleri eklenmiştir.
7/A maddesinde kontrol, denetim ve inceleme sonucu tespit edilen zararın değerlendirmesi için yeni olarak Ek:1 “değerlendirme formu” oluşturulduğu görülmüş olup; bu yolla yapılan tespitte, harcama yetkilisinin de görüşü alınarak harcama birimi tarafından söz konusu formun doldurulması ve merkezde en üst yöneticinin taşrada ise idarenin taşrada bulunan en üst yöneticisinin değerlendirmesine sunulacağı, bunların gerek görmesi halinde hukuk biriminin görüşü ile sorumluların ve/veya ilgililerin bilgisine başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca değerlendirmenin 60 gün içinde sonuçlandırılmasının yine hüküm altına alındığı görülmektedir.
3-KAMU ZARARI İÇİN HUKUK BİRİMİNDEN GÖRÜŞ ALINABİLECEKTİR
Böylece yapılan düzenleme ile kamu zararına ilişkin olarak sorumlu veya ilgililerin bilgisine başvurulması ayrıca gerekli durumlarda hukuk biriminin görüşüne başvurulması hususu yönetmeliğe konulmuştur. Söz konusu değerlendirmenin belli bir süreye (60 gün) bağlanmış olması da anlamlıdır.
4-KAMU ZARARI İLE SORUMLU ARASINDA KAST, KUSUR VE İLLİYET BAĞI KURULMALIDIR
Yönetmeliğin 7/A maddesinin devamında yer alan 3.fıkrada Kamu zararına ilişkin tespitlerin değerlendirilmesinde dikkate alınacak hususların;
a) Kamu görevlilerinin mevzuata aykırı karar, işlem veya eyleminin varlığı.
b) Mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemden bir kamu zararı oluşması.
c) Sorumlu ve ilgililerin belirlenmesi.
ç) Kamu zararının; sorumlunun kasıt, kusur veya ihmalinden kaynaklandığına ilişkin illiyet bağının kurulması.
Şeklinde belirlenmiştir. Bu düzenlemede göze çarpan önemli bir husus, ortaya çıkan zararın kamu zararı olarak nitelenmesi için zarar ile sorumlunun kast, kusur ve ihmali arasında illiyet bağı kurulması gerektiğidir. Zararın sorumlunun kast, kusur ve ihmalinden kaynaklandığı ortaya konulamıyorsa kamu zararı söz konusu olmayacaktır.
Diğer taraftan maddenin devamında (6) “Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen zararın, yapılan değerlendirme sonucunda kamu zararı niteliği taşımamakla birlikte, tahsili gereken bir alacak olduğuna karar verilmesi halinde bu alacak genel hükümlere göre takip ve tahsil edilir.” Hükmü getirilmiş, ortaya çıkan zararın kamu zararı olarak nitelenemediği durumda tahsili gereken bir alacak olması halinde alacağın genel hükümlere göre takip ve tahsilinin yapılacağı düzenlemesinde bulunulmuştur.
5-SAYIŞTAY DENETÇİLERİNİN TESPİTLERİNE DAİR KAMU ZARARLARI İÇİN AYRI BİR DÜZENLEME YAPILDI
Yapılan değişiklik ile 7.maddeye eklenen 7/B maddesinde Kamu Zararının Sayıştay tarafından tespiti hususu düzenlenmiş olup; Sayıştay denetçileri tarafından tespit edilen hususlara ilişkin olarak ilgisine göre üst yönetici veya idarenin taşrada bulunan en üst yöneticisinin, gerek görmesi halinde söz konusu sorguları ihbar kabul ederek kontrol, denetim ve inceleme başlatacağı ve Yönetmeliğin 7/A maddesi hükümlerine göre değerlendirmeye tabi tutacağı, değerlendirme sonucuna göre kamu zararı veya kamu zararı niteliği taşımamakla birlikte tahsil edilmesi gereken bir alacak olduğuna karar verilmesi durumunda sorumlular ve/veya ilgililer hakkında takip ve tahsil işlemleri başlatılacağı, ayrıca, sorumlularla ilgili süreç, 03/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanununa göre devam edeceği hüküm altına alınmıştır.
6-MAHKEME KARARINA DAYALI TESPİTLER HUKUK BİRİMİNE İNTİKAL EDECEKTİR.
Yapılan değişiklik 7/C maddesinde kamu zararının yargılama suretiyle tespiti halinde, Mahkemeler tarafından 5018 Sayılı Kanunun 71. maddesi kapsamına girdiği tespit edilerek kamu zararı olduğuna hükmedilen kararların idareye tebliğini müteakiben alacağın, idareyi temsile yetkili hukuk birimi tarafından takip ve tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır.
7-KAMU ZARARINDAN DOĞAN ALACAĞIN TEBLİĞİ VE TAKİBİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİR:
Yönetmeliğin “kamu zararından doğan alacağın tebliği ve takibi” başlıklı 10.maddesinin değiştirildiği, maddenin değiştirilmeden önceki halinde Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararı alacaklarının sorumlulara ve ilgililere tebliğ işlemlerine, değerlendirme işlemlerinin tamamlandığı tarihten itibaren beş iş günü içerisinde başlanacağı, tebliğde; borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi, ödeme yeri, yedi günlük itiraz süresi, itiraz mercii belirtilerek, söz konusu tutarın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesinin isteneceği, itirazın ise on iş günü içerisinde sonuçlandırılacağı, ancak itiraz ve itirazı değerlendirme süresinin bir aylık ödeme süresini etkilemeyeceği, yine Kamu zararı alacaklarının yapılan tebligata rağmen sorumlular ve/veya ilgililerce süresinde rızaen ödenmemesi halinde ilgili alacak takip dosyasının, sürenin bitiminden itibaren beş iş günü içerisinde, alacağın hükmen tahsili için, strateji geliştirme birimi veya taşradaki ilgili takip birimince kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderileceği belirtilmişken; yapılan düzenleme ile Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararından doğan alacakların sorumlulara ve ilgililere tebliğ işlemlerine, yapılacak değerlendirme işlemlerinin tamamlanarak değerlendirme formunun takibe yetkili birime ulaştırıldığı tarihten itibaren (yönetmeliğin önceki halinde olduğu gibi) beş iş günü içerisinde başlanacağı, tebliğde; borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi, ödeme yeri belirtilir ve sorumlulara ve/veya ilgililere ödeme, itiraz veya sulh teklifinde bulunmak üzere (yönetmeliğin önceki halinde farklı olarak) otuz gün süre verileceği, yine devamı maddelerde, sorumluların ve/veya ilgililerin varsa itirazlarının 15 gün içinde sonuçlandırılacağı, bu süre içinde sonuçlandırılmayan başvurular reddedilmiş sayılacağı, gerek görülmesi halinde harcama birimi ve/veya hukuk biriminin de görüşüne başvurularak itirazın sonuçlandırılabileceği; Sorumlu ve/veya ilgililerin taksitlendirme taleplerini de içeren sulh başvurularının; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idarelerde, 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre, kapsamdaki diğer kamu idarelerinde ise özel mevzuatındaki hükümlere göre sonuçlandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
8-KAMU ZARAR TAHSİLİ İÇİN SULH TEKLİFİNDE BULUNABİLECEKTİR:
Söz konusu maddenin eski halinde “Kamu zararı alacaklarının yapılan tebligata rağmen sorumlular ve/veya ilgililerce süresinde rızaen ödenmemesi halinde ilgili alacak takip dosyası, sürenin bitiminden itibaren beş iş günü içerisinde ….yetkili hukuk birimine gönderilir.” Şeklinde hüküm bulunurken yapılan düzenleme ile “Kamu zararı alacaklarının yapılan tebligata rağmen sorumlular ve/veya ilgililerce süresinde rızaen ödenmemesi, sulh teklifinde ya da itirazda bulunulmaması halinde sürenin bitiminden itibaren beş iş günü içerisinde, sulh teklifinin ya da itirazın idare tarafından reddedilmesi halinde ise bu ret tarihinden itibaren beş iş günü içerisinde ve her halükarda 30 günlük ödeme süresinden sonra ilgili alacak takip dosyası, alacağın tahsili için takibe yetkili birimce kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderilir.” Şeklinde düzenlendiği, böylece ödeme süresinde itiraz süresinin de dikkate alındığı görülmektedir.
9-YAZILI MUVAFAKAT VERİLMESİ HALİNDE İLGİLİNİN MAAŞINDANAN KESİNTİ YAPILABİLECEKTİR.
Rızaen ve sulh yoluyla tahsilat başlıklı 13.maddenin 3.fıkrasında yapıla değişiklik ile önceki Yönetmelikte, alacağın ilgilinin maaşında kesilebileceği hüküm altına alınmışken, yeni düzenleme ile ilgilinin yazılı muvafakati ile ancak maaştan kesilebileceği hüküm altına alınmıştır.