• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Kategoride Yazılmış Güncel Mevzuat

Torba Kanun Hakkında

Nis19
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

  GAZETELERDEN!

  TORBA KANUN  TBMM’DEN  GEÇTİ VE YASALLAŞTI.

  2 YIL SÜREYLE GEÇİCİ OLARAK DURDURABİLECEK

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çerçevesinde belirlenen alanların sınırları içinde olup, riskli yapılar dışında kalan diğer yapılardan uygulama bütünlüğü bakımından Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca gerekli görülenler, değerleme çalışmalarında yapının riskli olmadığı gözetilmek kaydıyla söz konusu yasa hükümlerine tabi olacak.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ veya idare, riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarında her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini 2 yıl süreyle geçici olarak durdurabilecek. Uygulamanın gerektirmesi halinde imar ve yapılaşma işlemlerinin geçici olarak durdurulması 1 yıl daha uzatılabilecek. Anayasa Mahkemesi, söz konusu düzenlemedeki durdurmanın, süre belirtilmeden geçici yapılabileceği hükmünü iptal etmişti.

SUR’UN YENİDEN İNŞASI

Kanunla, Diyarbakır’ın Sur ilçesinin yeniden inşasının yasal altyapısı oluşturuluyor.  Buna göre, kamu düzeni ve güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; altyapı hizmetleri yetersiz olan veya imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan yapı ve altyapısı hasarlı alanlar; fen, sanat norm ve standartlara uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla Bakanlar Kurulunca riskli alan olarak kararlaştırılabilecek.Üzerindeki toplam yapı sayısının en az yüzde 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskan ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar da riskli alan olarak açıklanabilecek. Riskli alan kararına karşı Resmi Gazetede yayımı tarihinden itibaren dava açılabilecek. Uygulama işlemleri üzerine ise riskli alan kararına karşı dava açılamayacak. Riskli alanlarda, rezerv yapı alanlarında ve riskli yapıların bulunduğu parsellerde, gerçek kişilerce ve özel hukuk tüzel kişilerince uygulamada bulunulması halinde, yapıların mevcut alanları için daha önce belediyelerce alınan harç ve ücretlere ilave olarak, sadece kullanım maksadı değişiklikleriyle yapı alanındaki artışlar için hesaplanan harç ve ücret farkları alınacak.

İPOTEK VE HACİZLER, TAPUDAKİ İŞLEMLERE ENGEL OLUŞTURMAYACAK

Riskli alanlardaki konutlar üzerindeki intifa hakkı, ipotek ve haciz gibi şerhler, riskli alanlar yıkıldıktan sonra, tapuda işlem yapılmasına engel teşkil etmeyecek ve yapılacak işlemlerde muvafakat aranmayacak.Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında satışı yapılacak hisseler üzerinde bulunan ipotek, ihtiyati haciz, haciz ve intifa hakkı gibi gibi haklar satış işlemine engel teşkil etmeyecek. Satış sonrasında da bu haklar satış bedeli üzerinden devam edecek.Üzerindeki bina yıkılarak arsa haline gelen taşınmazların kat irtifakı ve mülkiyeti, ilgililerin muvafakatleri aranmaksızın tapu müdürlüğünce resen terkin edilerek, önceki vasfı ile değerlemede bulunularak malikleri adına payları oranında tescil edilecek.

2/3 ÇOĞUNLUKLA KARAR ALINACAK

Kanunla, riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarında maliklerin 2/3 çoğunluğuyla alınan kararlarda ortaya çıkan sorunların giderilmesi amacıyla değişiklik yapılıyor. Buna göre, riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarında, uygulama yapılan etap veya ada bazında maliklerin 2/3 çoğunluğuyla karar alınacak, 1/3 ‘lük kısımda kalanların hisseleri anlaşan diğer maliklere satılacak, bu malikler satın almaz ise bu payları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı alacak.Bakanlık, TOKİ veya idare, sadece kamulaştırma işlemi için değil, kanuna göre yapılacak işlemler için de mirasçılık belgesi çıkartmaya, kayyım tayin ettirmeye veya tapuda kayıtlı son malike göre işlem yapmaya yetkili olacak.

Terörle Mücadele Kanunu kapsamında belirtilenlerden, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hak sahibi olduğu tespit edilenlerin atama teklifleri, Devlet Personel Başkanlığınca, 2018 yılı sonuna kadar, yılda iki defa kura usulü ile yapılacak.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan şirket yönetimi için “kayyım tayini, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, teknik araçlarla izleme” tedbirlerine ilişkin hükümler, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun için de uygulanabilecek.

 

TORBA KANUN TBMM’DEN GEÇİP YASALAŞTI

Nis15
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

GAZETELERDEN!

 Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı meclisten geçti.  Yaygın kullanımıyla torba yasa olarak bilinen tasarıda, memurlardan gençlere, emeklilerden kolluk kuvvetlerine toplumun büyük kesimini ilgilendiren torba yasayla bu yıl pek çok yeni düzenleme yapılacak. Torba Yasada Neler Var? Tam Metni 2016 Torba Kanun Maddeleri Teşkilat mensupları ve çalışan kadınları bekleyen yeni uygulamalar neler?  2016 Torba Yasası’nın meclisten geçmesiyle tüm bu soru işaretleri yanıt buldu.

TBMM Genel Kurulu’nda, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı kabul edilerek yasalaştı.

TBMM’de kabul edilen yasaya göre, iş kuran gence 3 yıl vergi yok, 26 yaşına kadar pasaport harcı alınmayacak, polis ve uzmana gösterge artışı, memura doğumla yarı çalışma hakkı geldi.

GİRİŞİMCİ GENÇLERE GELİR VERGİSİ MUAFİYETİ

2016 Torba Yasası düzenlemesinde çalışan kesimin yanı sıra çalışma hayatına yeni adım atacak gençleri teşvik edecek uygulamalar var. Buna göre ilk defa iş kuracak olan genç girişimcilere gelir vergisi muafiyeti getirilecek. Üç vergilendirme dönemi boyunca kazançlarının 75 bin liralık kısmından vergi alınmayacak. 29 yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerden ve ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle ilk defa gelir vergisi mükellefi olan kişilerden faaliyete başladıkları tarih itibariyle üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançların bir kısmı gelir vergisinden müstesna olacak. Vergilendirmeden belirtli şartlarla muaf tutlacak bir diğer kesim ise basit usulde vergilendirilen esnaf için. Bu gruba giren esnaflardan tespit edilen ticari kazançlarının 8 bin lirasına kadar olan kısmı üzerinden gelir vergisi alınmayacak. Tutar oranı, her yıl günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden belirlenecek.

EMNİYET TEŞKİLATINA ZAM GELİYOR

2016 Torba Yasası düzenlemesi kapsamında mahalle bekçilerinden Emniyet Genel Müdürü’ne kadar emniyet teşkilatına  zam yolda. 2016 Torba Yasası’nda yapılacak yeni düzenlemeyle birlikte teşkilat mensuplarına verilen Emniyet Hizmetleri Tazminatı %25 oranında artacak. Zam oranı rütbeye göre değişmekle birlikte değişecek. Zam miktarı 140 lira ile 615 lira arasında değişecek.

DOĞUM YAPAN KADINLARA YENİ DÜZENLEMELER YOLDA

2016 Torba Yasası’na göre çalışan annelerin çalışma hayatını daha rahat devam ettirebilmesi içni yeni düzenlemeler var. Buna göre; doğum sonrasında ücretsiz izin alan memur anne ve babaya, her sene için bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükseltmesi verilecek. Veriecek bu yeni hak, torba kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra kullanılan izinler için geçerli olacak. Bu yeni hak evlat edinenler için de geçerli olacak. Üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen memurlar, iki yıllık aylıksız izin hakkından yararlanabilecek. Ayrıca üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen memur eşe, çocuğun teslim edildiği tarih itibariyle sekiz hafta aylıklı izin verilecek.Çalışan kadınlara yönelik pek çok yeni hakkında yer aldığı 2016 Torba Yasası’na göre erken doğum sebebiyle doğum öncesi iznini kullanamayan memur, kullanamadığı bu süreyi doğum sonrası iznine ek olarak talep edebilecek. Ayrıca üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen memur eşe, çocuğun teslim edildiği tarih itibariyle sekiz hafta aylıklı izin verilecek.

UZMAN ERBAŞLARA EK GÖSTERGE ARTIŞI

2016 Torba Yasası ile birlikte emniyet teşkilatının yanı sıra TSK’ya zam yolda! Mevcut uygulamaya göre uzman erbaşın ek göstergesi astsubayın 2/3 ’ünden fazla olamıyor. Ek gösterge tavanı 2.200 olarak uygulanıyor. Yeni Torba Yasa ile birlikte bu rakam artacak ve 3.000’i bulacak. Böylece uzman erbaşlar için maaş artışı ve özellikle emekli aylığında artış olacak.

EBEVEYNE KISMİ SÜRELİ ÇALIŞMA HAKKI

Yeni doğum yapan ebeveynlerin yanı sıra küçük yaşta çocukları olan, tam süreli olarak çalışan anne ve babalara yeni düzenleme geliyor. Yeni Torba Yasa ile birlikte İş Kanunu değişecek, çalışan anne ve babalar, isterlerse çocuklarının ilkokula başladığı tarihe kadar kısmi süreli çalışabilecekler. İşveren ebeveynin bu talebini fesih sebebi sayamayacak. Doğum veya doğum sonrasında annenin vefatı halinde annenin kullanamadığı izinler, babaya geçecek.

EMEKLİ MAAŞINDAN KESİNTİ KALKIYOR

2016 Torba Yasası ‘dan etkilenecek bir diğer grup emekliler olacak. Şuan ki uygulamada emekli olduktan sonra esnaf veya şirket ortağı olarak çalışmaya devam edenlerden yüzde 10 oranında destek primi kesiliyor. Yeni Torba Yasa ile birlikte bu kesinti kalkacak. Yani emeklilik sonrasında iş yeri açıp vergiye kaydolduğu için veya şirket ortağı olduğu için emekli aylığından kesinti yapılan vatandaşlar, için maaşından kesinti sorunu kalmayacak.

GENÇ İŞSİZLERE İKİ YIL DAHA GSS

2016 Torba Yasası işsiz gençlerin en büyük sorunu Genel Sağlık Sigortası’na da kısmi çözüm getiriyor. Yeni kanunla birlikte prim ödememe zorunluluğu için ek 2 sene gelecek. Buna göre lise ve dengi okullardan mezun olanlar 20 yaşını, üniversiteden mezun olan gençler ise 25 yaşını geçmemek şartıyla, iki yıl boyunca zorunlu GSS primi ödemeksizin sağlık hizmeti alabilecekler.

KADIN İŞÇİYE YENİ İZİN

Mevcut uygulamada doğum yapan kadın işçi, isterse ücretli izin süresinin (16 hafta) bitiminden itibaren altı ay ücretsiz izin alabiliyor. İşveren bu altı 6 ay boyunca işçiye her hangi bir ücret ödenmiyor. 2016 Torba Yasası kanunuyla gelecek düzenlemeyle birlikte, bu ücretsiz izin süresince kadın işçi iş yerinde yarım gün çalışırsa, diğer yarım günün ücretini devlet ödeyecek. Ancak bunun için bazu şarlar var:Doğum tarihinden önceki son üç yıl içerisinde en az 600 gün prim ödemiş olması, doğum sonrasındaki altı aylık sürede yarım gün (haftalık 22,5 saat) çalışması, doğum sonrası analık izni bittikten sonra 30 gün içerisinde İŞKUR’a başvurması gerekiyor. Yarım çalışma ödeneği ödenen süre boyunca kadın işçinin primlerinin yarısı da yine İŞKUR tarafından ödenecek. Bu haktan üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen eşlerden birisi de yararlanabilecek.

EVLAT EDİNMEYE İZİN HAKKI

3 yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur eşlerine, 8 haftalık iznin veya yarı zamanlı iznin bitiminden itibaren, istekleri üzerine 24 aya kadar aylıksız izin verilebilecek.

YARIM ÇALIŞANLARIN SOSYAL HAKLARI

Yarı zamanlı çalışmada, mali haklar ile sosyal yardımlara ilişkin ödemelerin yarısı yapılacak. Fiili çalışmaya bağlı ödemeler ise devam edecek. Bu dönemdeki hizmet süreleri, derece yükselmesi ile kademe ilerlemesinde yarım olarak dikkate alınacak. Fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanacak.

Yarım zamanlı çalışılmaya başlanan günü izleyen ay başından itibaren normal zamanlı çalışılması halinde ödenmesi gereken sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli keseneği ödenecek. Ancak bunların genel sağlık sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının tamamı üzerinden ödenecek.

MUHTARLARA ZAM

Muhtarların net 940 lira olan ödenekleri bin 300 liraya yükseltilecek.

ÇİFTÇİYE İYİ HABER

Gübre ve yemde KDV sıfırlanacak.

Harcırah Kanunu Genel Tebliği Hakkında

Nis14
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (H) işaretli cetvelin dipnotunda yer alan “6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (b) fıkrasına göre yatacak yer temini için ödenecek ücretlerin hesabında gündeliklerinin %50 artırımlı miktarı, (d) fıkrasına göre yapılacak ödemelerde ise görevlendirmenin ilk 10 günü için gündeliklerinin %50 artırımlı miktarı, takip eden 80 günü için gündeliklerinin %50 si, müteakip 90 günü için ise müstahak oldukları gündeliklerinin % 40’ı esas alınır.” hükmü uyarınca Harcırah Kanunu kapsamında bulunanlara 1/4/2016 tarihinden itibaren ödenecek konaklama bedellerine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla HARCIRAH KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 40)13 Nisan 2016 gün ve 29683 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Bu Tebliğ  1/4/2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.  Bu Tebliğe göre;

Konaklama giderleri

MADDE 3 – (1) 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (d) fıkrasındaki; “Bu Kanun hükümlerine göre gündelik ödenenlerden ( (b) fıkrasına göre gündelik ödenenler hariç) yurt içinde yatacak yer temini için ödedikleri ücretleri belgelendirenlere, belge bedelini aşmamak ve her defasında on gün ile sınırlı olmak üzere gündeliklerinin tamamına kadar olan kısmı ayrıca ödenir.” hükmünde yer alan; “…ve her defasında on gün ile sınırlı olmak…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 25/11/2015 tarihli ve Esas No: 2015/13, Karar No: 2015/108 sayılı Kararı ile Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiş ve söz konusu Karar 15/12/2015 tarihli ve 29563 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

(2) 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli (H) işaretli cetvelin I. maddesinin dipnotunda da; “6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (b) fıkrasına göre yatacak yer temini için ödenecek ücretlerin hesabında gündeliklerinin %50 artırımlı miktarı, (d) fıkrasına göre yapılacak ödemelerde ise görevlendirmenin ilk 10 günü için gündeliklerinin %50 artırımlı miktarı, takip eden 80 günü için gündeliklerinin %50 si, müteakip 90 günü için ise müstehak oldukları gündeliklerinin % 40’ı  esas alınır.” hükmü yer almaktadır.

(3) Anayasa Mahkemesinin söz konusu Kararının yürürlüğe girmesi ve 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli (H) işaretli cetvelin I. maddesinin dipnotunda yapılan düzenleme sonucunda, yurtiçinde memuriyet mahalli dışında bir yere geçici görevle gönderilenlere konaklama giderinin ödenmesi konusunda ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilebilmesi ve uygulamada birliğin sağlanması amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

(4) 6245 sayılı Kanunun  “Geçici görev gündeliğinin verilebileceği azami süre” başlıklı 42 nci maddesinde;

“Geçici bir görev ile başka bir yere gönderilenlere, görev mahalline varış tarihinden itibaren bu Kanuna göre verilen gündelikler:

a) Yurtiçinde bir yıllık dönem zarfında aynı yerde, aynı iş için ve aynı şahsa 180 günden fazla verilemez. İlk 90 gün için tam, takibeden 90 gün için 2/3 oranında ödenir.

…….”

hükmüne yer verilerek, yurt içinde geçici bir görevle başka bir yere gönderilenlere, geçici görev gündeliğinin verileceği azami süreler belirlenmiş bulunmaktadır.

(5) Aynı Kanunun 33 üncü maddesinin (d) fıkrasında yer alan “Bu Kanun hükümlerine göre gündelik ödenenlerden …” ifadesinden de anlaşılacağı üzere, geçici görevle başka bir yere gönderilenlere gündelik ödendiği sürece konaklama giderinin ödenmesi gerekmekte olup, gündelik ödenmeyen günler için konaklama giderinin de ödenmesine imkan bulunmamaktadır. Dolayısıyla, geçici görevle memuriyet mahalli dışına gönderilenlere söz konusu (d) fıkrasına göre konaklama giderinin ödenmesinde, 42 nci maddede belirtilen, yurtiçi gündeliklerin verileceği azami sürelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

(6) Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, 1/4/2016 tarihinden itibaren, yurtiçinde memuriyet mahalli dışına yapılacak geçici görevlendirmelerde;

-6245 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin (b) fıkrasına göre, ilgililerin gündeliklerinin %50 artırımlı miktarı kadar konaklama gideri ödenmesi,

-Söz konusu 33 üncü maddenin (d) fıkrasına göre ise, görevlendirmenin ilk 10 günü için gündeliklerinin %50 artırımlı miktarı kadar, takip eden 80 gün için gündeliklerinin %50’si kadar, müteakip 90 gün için de gündeliklerinin 2/3’ünün %40’ı kadar konaklama gideri ödenmesi, 180 günü aşan günler için ise konaklama gideri ödenmemesi,

gerekmektedir.

(7) Örneğin, aylık/kadro derecesi 2 olan ve 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli (H) işaretli cetvelde yurtiçi gündeliği 35,24 TL olarak belirlenen bir memurun yurtiçinde memuriyet mahalli dışında bir yere 1/4/2016 tarihinden itibaren 200 gün süre ile geçici görevle gönderilmesi halinde söz konusu personele 6245 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin (d) fıkrasına göre ödenecek konaklama gideri aşağıda belirtildiği şekilde hesaplanacaktır.

-Görevlendirmenin ilk 10 günü için gündeliğinin %50 artırımlı miktarı olan 52,86 TL,

52,86 x 10 = 528,60 TL

-Takip eden 80 gün için gündeliğinin %50’si olan 17,62 TL,

17,62 x 80 = 1.409,60 TL

-Müteakip 90 gün için de gündeliğinin 2/3’ünün %40’ı olan 9,39 TL,

9,39 x 90 = 845,10 TL

olmak üzere toplam olarak 2.783,30 TL tutarında konaklama gideri ödenmesi gerekmektedir.

1/1/2016-1/4/2016 dönemi konaklama gideri

MADDE 4 – (1) Anayasa Mahkemesi kararlarında kazanılmış hak kavramının hukukun en belirsiz, uygulama sahası çok dar, genel hukuksal durumlarda konu edilemeyen bir kavram olduğu belirtilerek, 4/11/2003 tarihli ve 25279 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 10/4/2003 tarihli ve E.2002/112, K.2003/33 sayılı Kararında “Kazanılmış haklara saygı ilkesi hukukun genel ilkeleri ve hukuk devleti kavramı içerisinde yer alır. Bu ilkenin temel amacı ise bireylerin hukuk güvenliğini sağlamaktır.” denilmiş ve 5/12/1989 tarihli ve 20363 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 21/6/1989 tarihli ve E.1988/34, K.1989/26 sayılı Kararında da  “Devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olması, kazanılmış haklara saygı duyulmasını gerektirir. Ancak, kazanılmış bir haktan sözedilebilmesi için bu hakkın yeni yasadan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla eylemli biçimde elde edilmiş olması gerekir.” hükmüne yer verilmiştir.

(2) Diğer taraftan anılan Mahkeme kişilere hak sağlayıcı nitelikte yeni olanaklar getiren kanun hükümlerinin geriye yürümesine hukuki bir engel görmemekle birlikte, 24/2/2004 tarihli ve 25383 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 8/10/2003 tarihli ve E.2003/31, K.2003/87 sayılı Kararında ise “Yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Geçmiş, yeni çıkarılan bir yasanın etki alanı dışında kalır. Sonradan yürürlüğe giren yasaların geçmiş ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir…. İlgililer bakımından mali bir külfet öngören söz konusu kuralların geçmişe etkili olacak şekilde yürürlüğe konulması hukuk güvenliğini zedelediğinden, Anayasanın 2. maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesine aykırı” olacağı belirtilmiştir.

(3) Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesinin 25/11/2015 tarihli ve Esas No: 2015/13, Karar No: 2015/108 sayılı Kararı ve 18/12/2015 tarihli ve 6654 sayılı 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanununun 3 üncü maddesi gereğince 1/1/2016-1/4/2016 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (H) işaretli cetvelin dipnotundaki hükme göre gündeliklerin %50 artırımlı tutarı esas alınarak ödenmiş bulunan konaklama giderlerinin kişilerden geri alınmaması ve geri alma işlemlerinin başlatılmış olması halinde de işlemlerin iptal edilmesi gerekmektedir.

(4) 1/4/2016 tarihinden sonraki işlemlerin ise yukarıda belirtildiği üzere 2016 Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli (H) işaretli cetvelin dipnotundaki yer alan hükme göre yapılması gerekmektedir.

Konut kiralamaları

MADDE 5 – (1) Anayasa Mahkemesinin 25/11/2015 tarihli ve Esas No: 2015/13, Karar No: 2015/108 sayılı Kararı ile 6245 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin (d) fıkrasında yer alan konaklama giderinin ödenmesine ilişkin 10 günlük süre sınırlamasının kaldırıldığı hususu dikkate alındığında, yurt içinde memuriyet mahalli dışında bir yere geçici görevle gönderilenlerin, geçici görevle gönderildikleri yerlerde yatacak yer sağlamak üzere özel şahıslardan kiraladıkları evler ile pansiyonlara (ticari işletmelere dahil olanlar hariç) ödedikleri ücretler, kira sözleşmesi ile birlikte 31/12/2005 tarihli ve 26040 3 üncü mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinde belirtilen şekil ve esaslara göre düzenlenecek “harcama pusulası” ve ödemeye ilişkin “banka makbuzu” ile belgelendirmeleri halinde, aşağıda belirtilen koşullara da uymak şartıyla, 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli (H) işaretli cetvelin I. maddesinin dipnotunda belirtilen esas ve miktar dikkate alınarak ödenecektir.

(2) Harcama pusulaları ve banka makbuzları (dekont) aylık dönemler itibarıyla düzenlenecektir.

(3) Ortak kiralamalarda harcama pusulaları ve banka makbuzları geçici görevle gönderilenler için ayrı ayrı kendi ödedikleri tutarlar üzerinden düzenlenecektir.

(4) Konaklama yerinden yararlanan geçici görevle gönderilenlerin sayısının birden fazla olması halinde tümünün ismi ve unvanı sözleşmede ayrı ayrı yer alacaktır. Kira sözleşmesi konuttan yararlananların sayısı kadar düzenlenebilecek veya düzenlenen kira sözleşmesi geçici olarak görevlendirilen kişi sayısı kadar çoğaltılıp tasdik edilmek suretiyle ibraz edilecektir.

(5) Kira sözleşmelerinde kiranın başladığı tarih ile kira bitim tarihinin yanı sıra kiralama süresi gün olarak da belirtilecektir. İlgili kişinin görevlendirilen yerde ikamet ettiği günler dikkate alınarak ödeme yapılacaktır.

(6) Kira sözleşmelerinin asılları ilk yolluk bildirimine eklenecektir. Kalınan sürede birden fazla yolluk bildirimi düzenlendiği takdirde sonraki bildirimlere kira sözleşmelerinin tasdik edilmiş fotokopileri eklenecektir.”  Düzenlemesinde bulunulduğu bilinmelidir.

İzin Düzenlemesi Hakkında

Nis13
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

DOĞUM VE EVLAT EDİNME  HALİNDE İZİN DÜZENLEMESİ

10/2/2016 tarihli ve 29620 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 29/1/2016 tarihli ve 6663 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yapılan değişiklikler sonrası,  doğum ve evlat edinme sebebiyle verilecek izinlerin kullanımında kamu kurum ve kuruluşları arasında uygulama birliğinin sağlanması amacıyla 13.04.2016 gün ve 29683 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Personeli Genel Tebliğine göre (Seri No:6) ; I. DOĞUM SEBEBİYLE VERİLECEK İZİNLER ile  II- EVLAT EDİNME HALİNDE VERİLECEK İZİNLER’İN  açıklandığı, 15/4/2011 tarihli ve 27906 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2 Seri Nolu Kamu Personeli Genel Tebliğinin “Devlet Memurlarına Doğum Sebebiyle Verilecek İzinler” başlıklı (A) Bölümü yürürlükten kaldırılmıştır.

Taşeron İşçiler Hakkında

Mar31
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

GAZETELERDEN !

DEVLET ‘TAŞERON’ TAZMİNATI ÖDEYECEK

Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Ak Parti grubuna yaptığı sunum, taşeron işçilerin özel statülü sözleşme ile kamuya alınmasına yönelik düzenlemenin önemli bazı detaylarını ortaya çıkardı.Buna göre, kamuya geçişte söz konusu personelin çalışmasına dayanak teşkil eden ihaleler öngörülecek geçiş sürecinin sonunda feshedilecek. Firmalarının fesih dolayısıyla uğrayacakları zararın bir kısmı ise tazmin edilecek.

Ak Parti’nin haftalık grup toplantısının basına kapalı bölümünde Ağbal, taşeron düzenlemesiyle ilgili sunum yaptı. Buna göre düzenleme, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet sunumu yapan taşeron firmalara kamu kapısını kapatırken, kamuya geçişte ilgili ihaleler öngörülen geçiş sürecinin sonunda feshedilecek. Bunun hükümete, “tazmin” faturası olacak. Fesih dolayısıyla uğranılacak zarar tazmin edilecek. Ödenecek tazminat tutarının, ihale sözleşme bedelinin gerçekleştirilen kısmıyla sözleşme bedelinin yüzde 80’i arasındaki farkın yüzde 5’i kadarı olması bekleniyor.

Kişisel şartları taşımadığı için kamuya geçiş yapamayacak personelin, sözleşmenin sona erdiği tarihten sonra hakları ödenmek suretiyle işlerine son verilecek. Kamuya geçiş yapan personele yer değiştirme imkânı verilmeyecek, herhangi bir sebeple boşalan pozisyonlar da otomatik olarak iptal edilecek. Düzenleme kapsamında yer alan kamu idarelerinde personel çalıştırılmasına dayalı yeni hizmet alımları yapılmayacak, taşeron işçi çalıştırılmasına imkân tanıyan mevzuat hükümleri de yürürlükten kaldırılacak.

Toplu sözleşme hakkı

Slaytlar üzerinden düzenlemeyi anlatan Ağbal, taşeron işçilerin hemen özel statüye geçemeyeceklerini, kurumlarına yapacakları başvurunun ardından yazılı ya da sözlü sınava tabi tutulacaklarını, başarılı olanların özel statüye geçeceklerini anlattı.Toplantıda bu haktan yararlanmak için 1 Kasım 2015 itibarıyla kapsamdaki idarelerde çalışıyor olma şartına gruptan itirazlar geldi. Söz alan vekiller, “Halen çalışıyor olmak şartı yeterli sayılamaz mı?” şeklinde sorular yöneltti.

Ağbal ise hükümetin yapacağı düzenlemeden haberdar olduktan sonra taşeron firma sahiplerinin eş-dost-akrabayı işe alma olasılığına dikkat çekerek, 1 Kasım sonrası işe başlayanların kamuya alınmasına sıcak bakmadığı mesajını verdi. Ağbal, özel statüyle kamuya geçirilecek taşeron işçilerin memur sendikaları üzerinden toplu sözleşme hakkı olacağını söyledi. Milletvekillerinin konuya ilgisi ve yoğun soru yağmuru nedeniyle Ağbal’ın önümüzdeki hafta salı günü, daha net ve kapsamlı bilgilendirme yapmak üzere milletvekilleriyle genel merkezde yeniden bir araya gelmesi bekleniyor.

720 bin kişi yararlanacak

Haktan yararlanabilecek 720 bin 277 taşeron işçisinin 313 bin 980’i il özel idareleri ve belediyeler olmak üzere mahalli idarelerde, 366 bin 997’si ise merkezi kamu idaresi, KİT’ler ve üniversitelerde. Kamuda taşeron işçi rekoru bağlı işletmelerie dahil 155 bin 520 kişiyle sağlık Bakanlığı’nda.

Yazıldı Duyurular

İlke Kararları Hakkında

Mar28
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

25 Mart 2016 CUMA  gün ve  29664 sayılı Resmi Gazetede  Tabiat Varlıklarını Koruma  Merkez Kurulunun İLKE KARARI  yayınlandı.

Toplantı No. ve Tarihi   : 30 – 03.02.2016

Toplantı Yeri                   :  ANKARA

Karar No. ve Tarihi        : 94 – 03.02.2016

DOĞAL SİT ALANLARINDA KALAN YAPILARDA YAPI RUHSATI

DEĞİŞİKLİĞİ VE BASİT ONARIMLARA DAİR İLKE KARARI

Doğal Sit Alanlarında olup, ruhsatı ve mimari projesi daha önce komisyonca uygun görülen mevzuata uygun olarak tamamlanmış veya mevzuata uygun devam eden veya yapı ruhsatı almış veya yapı kullanma izni almış yapıların;

vaziyet planında kaydırma ve yer değişikliği yapmamak, taban alanı büyüklüğü, kontur ve çatı dahil bina yüksekliğini değiştirmemek kaydı ile,

• imar planı değişikliğine gerek bulunmayan ve ilave yapılaşma içermeyen, yapı ruhsatı değişikliği gerektiren esaslı tadilatlarda,

• diğer basit tamir, onarım ve tadilatlarda,

Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararına gerek duyulmaksızın imar mevzuatı kapsamında yetkili idarelerin izni ile yapılabileceğine;

karar verildi.

GAZETELERDEN!

Mar24
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

        

  TAŞERON İŞÇİLERİN KADROYA ALINMASINDAKİ ZORLUKLAR

Yeni Şafak gazetesi yazarı Ahmet Ünlü ise taşeron işçilerin kadroya alınmasına ilişkin zorlukları yazdı:

“Taşeron işçilerin kamu kurumlarında kadroya alınmasının en önemli sıkıntılarını maddeler halinde sıralamak gerekirse;

1- Taşeron işçilerin kamu kurumlarında kadroya alınmasının en önemli sıkıntısı KPSS’ye giren ve atanma bekleyen milyonlarca adayın tepkisinin nasıl absorbe edileceğidir. Bu kadar aday atanma beklerken hiçbir sınava girmeden taşeron işçi olarak çalışanların kadroya alınması adalet duygusunu yerle bir edecektir. Hele hele kadro beklentisinin artması taşeron işçi sayısını daha da arttırmıştır.

2- Hiçbir kriter olmadan taşeron işçi olarak istihdam edilen işçilerin kadroya alınmasında bir milyona yakın taşeron işçinin getireceği mali yük ve kalite sorunu önemli bir risk oluşturmaktadır. Şayet bunlar arasından bir seçim yapılacaksa bu seçimin hangi kıstasa göre yapılacağının tespitindeki sıkıntılar ise sevinen ve üzülen dengesini gündeme getirecektir.

3- Yaklaşık 400 bin taşeron işçinin istihdam edildiği belediyeler, kadroya son derece soğuk bakmaktadır. Kadrolu işçinin çalıştırılmasındaki zorluklar ve hizmet kalitesi ile maliyetlerin yüksekliği belediyelerin taşerondaki ısrarının temel sebepleri arasındadır. Kadrolu işçilerin aşırı iş güvencesi, bunların çalıştırılmasındaki zorluklar, toplu sözleşme ve disiplin süreçlerinin sıkılığı ve sendikaların aşrı müdahaleciliği yanında, taşeron işçilerin muhataplarının kamu kurumlarından ziyade taşeron olmaları, işçilerle kamu kurumlarından ziyade taşeronların karşı karşıya gelmeleri, işçinin aşırı rapor vb. sıkıntılarında doğrudan taşeronun kamu kurumları nezdindeki düştükleri sıkıntılar, iş güvencesinin zayıf oluşu, sendika ve toplu sözleşme baskısının olmaması, taşeronu kamu kurumları nezdinde daha kabul edilebilir kılmaktadır.

4- Diğer önemli bir sorun ise, taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi, büyük bir sektör haline gelen taşeronların yani bu alanda iş yapan işverenlerin tamamen işini sona erdirecektir. Yaklaşık bir milyon işçiyi istihdam eden işverenlerin bir anda sektörden çekilmesi anlamına gelen taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi, işverenleri hükümet nezdinde harekete geçirmiştir.

5- Taşeron işçilerin daha güvencesiz olması karşısında, kadrolu işçilerin siyaset yapma serbestisi gibi birçok hakkının olması kamu kurumlarını tedirgin etmektedir. Taşeron işçilere kadronun gündeme gelmesi, işin çok boyutlu olarak masaya yatırılmasını gerektirmiştir. Özellikle birçok kamu kurumunun yardımcı hizmetler sınıfındaki personeli çalıştırmadaki zorluğu bu kurumları taşeron çalıştırmaya itmiş ve bu personele yaptırdığı işleri taşerona yaptırması ve hizmetli personel istihdamını sona erdirmesi taşeron işçi sayısını arttırmıştır. Taşeron istihdamıyla kamu kurumunun hizmet kalitesindeki artış taşeronun kadroya geçirilmesindeki isteksizliğin bir diğer önemli nedeni olup, bunların kadroya alınması eskiye dönüş anlamına gelecektir. Yani denenmiş yöntemler tekrar denenmek istenmemektedir.

Yazıldı Duyurular

Taşeron İşçiler Hakkında

Mar23
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

GAZETELERDEN !

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL, TAŞERON İŞÇİLERİN KAMUDA İSTİHDAM EDİLMESİNE YÖNELİK DÜZENLEMENİN AYRINTILARINA İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA BULUNDU.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, kamu idareleriyle belediyeler ve il özel idarelerinde yaklaşık 720 bin asıl ve yardımcı iş yapan taşeron personelin kapsama girdiğini kaydetti. Taşeron firmada çalışan elemanların, kamuda “özel sözleşmeli personel” statüsünde istihdam edileceklerini bildiren Ağbal, bu kapsamda çalışacaklarla ilgili yeni istihdam edecekleri pozisyonun kapsamını, çalışma koşullarını, mali ve sosyal hakları ve yükümlülükleri düzenleyeceklerini ifade etti.

Kapsama dahil personelin 1 Kasım 2015’ten önce işe girmiş ve halen çalışmaya devam ediyor olması gerekecek. Bu kişiler, devlet memurluğuna atanmak için aranan şartları taşıyacak. Emekli aylığı almaya hak kazanmış ya da 65 yaşını doldurmuş taşeron işçi düzenlemeden yararlanamayacak.

Kamuda tam zamanlı hizmet veren taşeron işçi, düzenlemeden yararlanacak, kısmi zamanlı çalışanlar ise bu haktan faydalanamayacak.

SINAV YAPILACAK

Kamuya alınacak personelin 12 ay boyunca görev yapıyor olması şartı aranacak. 3, 6 ay gibi geçici hizmetler kapsamında çalıştırılan personel kanun kapsamına girmeyecek.

Kamuya geçişte kişinin mesleği ve kamu hizmetini yapabilmesi için gerekli bilgi ve donanıma sahip olup olmadığını belirlemeye yönelik sınav yapılacak. Sınavın ayrıntıları tasarıda belirlenecek.

MEVCUT AYLIKLAR ÜZERİNDEN MAAŞ VERİLECEK

Kapsama giren personel, yasa çıktıktan sonra 1 ay içinde talepte bulunacak. İlgili kamu kurumları başvuruları aldıktan sonra şartların oluşup oluşmadığını değerlendirecek, devlet memuru olmanın gerektirdiği güvenlik araştırmaları da ayrıca yapılacak.

Kamuya alınan personele, şu anda aldıkları aylık üzerinden maaş verilecek. Bu kişiler hangi kurumun, hangi biriminde, hangi işi yapıyorlarsa aynı işi yapmaya devam edecek. Bu kişilerin görev yerlerinde değişiklik yapılmayacak.

 

Kamu Zararlarının Tahsil Yönetmelik Taslağı Hakkında

Mar22
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin


KAMU ZARARLARININ TAHSİLİ HAKKINDA YÖNETMELİK (TASLAK)

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı, kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2– (1) Bu Yönetmelik, düzenleyici ve denetleyici kurumlar hariç olmak üzere, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde tespit edilen kamu zararlarından doğan alacakları kapsar.

(2) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında bulunan kamu idarelerinde görevli memurların, kullanımlarındaki taşınır ve taşınmazların korunması ve her an hizmete hazır halde bulundurulması için gerekli tedbirleri almamaları nedeniyle Devlete verdikleri zararlar ile kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak kişilere verdikleri zararlar hakkında, 657 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca 27/6/1983 tarihli ve 83/6510 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulanır.

Dayanak

MADDE 3- (1) Bu Yönetmelik, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4- (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında;

a) Hukuk birimi: Kamu idarelerinde hukuk hizmetlerini yürüten birimi,

b) İlgili: Kendisine yersiz veya fazla ödeme yapılan gerçek ve/veya tüzel kişi ya da kişileri,

c) Kamu kaynağı: Borçlanma suretiyle elde edilen imkanlar dahil kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri,

ç) Kamu zararı: Kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıyla doğan zararı,

d) Kanun: 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununu,

e) Malvarlığı: Bir kişinin hukuki bütünlük teşkil etmek üzere sahip ve yükümlü olabileceği para ile ölçülebilen mal, hak ve borçlarının tamamını,

f) Muhasebe birimi: Gelir ve alacakların tahsili, giderlerin ve borçların hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm malî işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanmasına ilişkin muhasebe hizmetlerinin yapıldığı birimi,

g) Muhasebe yetkilisi: Muhasebe hizmetlerinin yürütülmesinden ve muhasebe biriminin yönetiminden sorumlu, usulüne göre atanmış sertifikalı yöneticiyi,

ğ) Rayiç bedel: Bir mal, iş veya hizmetin temin edildiği yer ve tarihteki normal alım ve satım bedelini,

h) Sorumlu: Kamu zararının oluşmasına sebep olan kamu görevlisini,

ı) Strateji geliştirme birimleri: Strateji geliştirme başkanlıkları, strateji geliştirme daire başkanlıkları, strateji geliştirme ve mali hizmetlerin yerine getirildiği müdürlükleri, mahalli idarelerde ilgili mevzuatında yer alan hükümler çerçevesinde kurulacak birimleri ve strateji geliştirme birimi kurulmayan idarelerin mevcut yapılarında mali hizmetlerini yürüten birimleri,

i) Takibe yetkili birim: Merkezde strateji geliştirme birimlerini, taşrada üst yönetici tarafından alacağın takibi konusunda yetki verilen birimleri,

j) Üst yönetici: Bakanlıklarda müsteşarı, Milli Savunma Bakanlığında bakanı, diğer kamu idarelerinde en üst yöneticiyi, il özel idarelerinde valiyi, belediyelerde belediye başkanını, ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Kamu Zararında Sorumluluk, Tespit, Tebliğ ve Takip

Sorumluluk

MADDE 5- (1) Kanunun ilgili maddeleri gereğince, kamu görevlileri; kamu kaynaklarının etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, yönetilmesinden, kullanılmasından, korunmasından, kötüye kullanılmaması ve her an hizmete hazır bulundurulması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludurlar.

(2) Kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararının geri ödenmesi sürecine, kamu görevlileri ile birlikte ilgililer de dahil edilir.

 

Kamu zararının belirlenmesi

MADDE 6- (1) Kamu zararının belirlenmesinde;

a) Yapılan iş, alınan mal veya hizmet karşılığı olarak ilgili mevzuatında belirtilen ya da mevzuatında öngörülen karar, onay, sözleşme ve benzeri belgelerde belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,

b) İlgili mevzuatında öngörülen haller dışında, iş yaptırılmadan, mal veya hizmet alınmadan önce ödeme yapılması,

c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,

ç) İlgili mevzuatı gereğince görevlendirilen komisyon veya kişilerce rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla iş yaptırılması, mal veya hizmet alınması,

d) Kamu idarelerine ait malların kiraya verilmesi, tahsisi, yönetimi, kullanımı ve elden çıkarılması işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

e) Görevlilere teslim edilen taşınırların zarara uğraması,

f) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

g) Kamu idaresinin yükümlülüklerinin mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmemesi nedeniyle kamu idaresine faiz, tazminat, gecikme zammı, para cezası gibi ek malî külfet getirilmesi,

ğ) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,esas alınır.

Kamu zararının tespiti ve bildirilmesi

MADDE 7- (1) Kamu zararları 6 ncı maddede belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle;

a) Kontrol, denetim veya inceleme,

b) Sayıştayca kesin hükme bağlama,

c) Yargılama sonucunda tespit edilir.

(2) Tespit edilen kamu zararına ilişkin yazı, tutanak, rapor, ilâm ve benzeri belgeler ilgili kamu idaresine gönderilir.

Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararının değerlendirilmesi

MADDE 8- (1) Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen hususlar, ilgili harcama yetkilisinin görüşü ile birlikte harcama birimi tarafından düzenlenen Değerlendirme Formu (EK) ile merkezde üst yönetici, taşrada ise idarenin en üst yöneticisinin değerlendirmesine sunulur. Üst yönetici gerek görmesi halinde hukuk biriminin görüşüne, sorumluların ve/veya ilgililerin bilgisine başvurabilir.

(2) Taşrada idarenin en üst yöneticisi ile harcama yetkilisi görevinin aynı kişide birleşmesi halinde değerlendirme, üst yönetici tarafından yapılır.

(3) Kamu zararına ilişkin tespitlerin değerlendirilmesinde aşağıda yer alan hususlar dikkate alınır.

a) Mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemin varlığı,

b) Mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemden bir kamu zararı oluşması,

c) Sorumlu ile varsa ilgililerin belirlenmesi,

ç) Kamu zararının sorumlunun kasıt, kusur veya ihmalinden kaynaklandığına ilişkin illiyet bağının kurulması.

(4) Üst yönetici veya idarenin taşradaki en üst yöneticisi tarafından yapılan değerlendirmede kamu zararının oluştuğuna karar verilmesi halinde Değerlendirme Formu ile zararın tespitine ilişkin belgeler takibe yetkili birime gönderilir.

(5) Tespit edilen kamu zararının, sorumlular ve/veya ilgililerce defaten ödenmesi veya ödeneceğinin taahhüt edilmesi halinde söz konusu alacak yukarıdaki fıkralarda belirtilen işlemlere gerek kalmaksızın tahsil edilir.

(6) Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen zararın, yapılan değerlendirme sonucunda kamu zararı niteliğini taşımadığı ancak bir kamu alacağı olduğuna karar verilmesi halinde bu alacak genel hükümlere göre takip ve tahsil edilir.

Kamu zararının Sayıştay tarafından tespiti

MADDE 9- (1) Sayıştay denetçileri tarafından yapılan denetim sonucunda kamu zararına ilişkin hususları içeren sorgular Sayıştay tarafından bilgi amaçlı olarak üst yöneticiye gönderilir. Üst yönetici taşrayı ilgilendiren sorguları mahalline gönderir. Üst yönetici veya en üst yönetici söz konusu sorguları gerek görmesi halinde Yönetmeliğin 8 inci maddesi hükümlerine göre değerlendirmeye tabi tutar. Değerlendirme sonucuna göre sorumlular ve/veya ilgililer hakkında takip ve tahsil işlemleri başlatılabilir.

(2) Kamu zararına ilişkin sorguların, Sayıştay ilamı ile kesin hükme bağlanması halinde alacağın takibi, takibe yetkili birimce yapılır. Rızaen ödenmemesi halinde ilgili alacak dosyası takibe yetkili birimce hukuk birimine intikal ettirilir.

Kamu zararının yargılama suretiyle tespiti

MADDE 10- (1) Mahkemeler tarafından Kanunun 71 inci maddesine göre verilen kamu zararı kararlarının idareye tebliğini müteakiben alacak, idareyi temsile yetkili hukuk birimi tarafından takip edilir.

Alacak takip dosyası

MADDE 11- (1) Tespit edilerek kamu idarelerine bildirilen kamu zararından doğan alacakların her biri için takibe yetkili birimce alacak takip dosyası açılır.

(2) Sayıştay sorguları üzerine yapılan değerlendirme sonucunda kamu zararının oluştuğuna karar verilmesi durumunda da yukarıdaki fıkra hükmüne göre alacak takip dosyası açılır.

(3) Alacağın tespit, takip ve tahsiline ilişkin bütün belgeler alacak takip dosyasında muhafaza edilir.

Kamu zararından doğan alacakların muhasebe kayıtlarına alınması

MADDE 12– (1) Sayıştay ilamı veya mahkeme kararı ile bildirilen kamu zararından doğan alacaklar, ilâm ve kararın idarelerine ulaştığı; kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararından doğan alacaklar ise 8 inci maddeye göre yapılacak değerlendirme sonucunun yazılı hale getirildiği tarihten itibaren beş iş günü içerisinde, takibe yetkili birimce sorumlular ve ilgililer adına muhasebe kayıtlarına aldırılır. Muhasebe birimine yazılan yazıda faiz başlangıç tarihi de belirtilir. Taksitlendirilen kamu zararı alacaklarına ilişkin kararın bir örneği de karar tarihinden itibaren beş iş günü içerisinde muhasebe birimine gönderilir. Sayıştay sorguları üzerine yapılan değerlendirme sonucunda kamu zararının oluştuğuna karar verilmesi halinde de aynı şekilde işlem yapılır.

(2) Muhasebe birimi, Sayıştay ilâmına istinaden bildirilenleri ilâmda belirtilenler adına; mahkeme kararlarına istinaden bildirilenleri kararda tazminle yükümlü olduğu belirtilenler adına; bunların dışındakileri ise sorumlular ve ilgililer adına hesaplara kaydeder.

(3) Muhasebe kayıtlarına alınan her bir alacak için bir tahsilat izleme dosyası açılır.

(4) Kamu zararından doğan alacakların muhasebe kayıtlarına alınması ve izlenmesine ilişkin diğer hususlarda, kamu idarelerinin tabi oldukları muhasebe yönetmeliklerinde belirlenen usul ve esaslar uygulanır.

Kamu zararından doğan alacağın tebliği ve takibi

MADDE 13– (1) Kamu zararından doğan alacaklar, takibe yetkili birimlerce sorumlular ve ilgililerin bilinen adreslerine imzaları alınmak suretiyle veya 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir.

(2) Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararı alacaklarının sorumlulara ve ilgililere tebliğ işlemlerine, 8 inci madde gereğince yapılacak değerlendirme işlemlerinin tamamlandığı tarihten itibaren beş iş günü içerisinde başlanır. Tebliğde; borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi, ödeme yeri belirtilir ve ödeme, itiraz veya sulh teklifinde bulunmak üzere otuz gün süre verilir. Sorumlu ve/veya ilgililerin itiraz ve sulh başvuruları 60 gün içinde sonuçlandırılır. Bu süre içinde sonuçlandırılmayanlar reddedilmiş sayılır. İtiraz ve sulh başvuruları genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idarelerde 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre, kapsamdaki diğer kamu idarelerinde ise özel mevzuatındaki hükümlere göre sonuçlandırılır.

(3) Sayıştay sorguları üzerine yapılan değerlendirme sonucuna göre tahsil edilmesi gerektiği bildirilen kamu zararı alacaklarının sorumlulara ve ilgililere tebliğinde de aynı şekilde işlem yapılır.

(4) Kamu zararı alacaklarının yapılan tebligata rağmen sorumlular ve/veya ilgililerce süresinde rızaen ödenmemesi, sulh teklifinde ya da itirazda bulunulmaması halinde sürenin bitiminden itibaren beş iş günü içerisinde, sulh teklifinin ya da itirazın idare tarafından reddedilmesi halinde ise bu tarihten itibaren beş iş günü içerisinde ilgili alacak takip dosyası, alacağın tahsili için, takibe yetkili birimce kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderilir.

(5) Kesinleşen Sayıştay ilâmlarının tebliğinde 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu hükümleri uygulanır.

(6) Mahkemelerce hükme bağlanan ve taraflara tebliğ edilen kamu zararından doğan alacaklara ilişkin kararın kesinleşmesi beklenmeksizin, takip işlemlerine başlanır.

(7) Kamu zararına neden olan mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmalin yapıldığı malî yıla ilişkin hesap ve işlemlerin Sayıştay tarafından onanmış olması, tespit edilen kamu zararından doğan alacağın takip ve tahsiline engel teşkil etmez.

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kamu Zararından Doğan Alacakların Tahsili

Kamu zararından doğan alacağın güvence altına alınması

MADDE 14- (1) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda ihtiyatî haciz için öngörülen şartların varlığı ve kamu idaresi üst yöneticisinin de gerekli görmesi halinde, mahkeme kararı veya Sayıştay ilâmı tebliğ edilinceye kadar, alacaklı kamu idaresince kamu alacağını güvence altına almak amacıyla yetkili mahkemeden karar alınarak, sorumluların ve ilgililerin mal, hak ve alacakları üzerine ihtiyatî haciz konulur.

(2) İhtiyatî haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde icra dairesinden kararın uygulanması talep edilir. Aksi halde ihtiyatî haciz kararı kendiliğinden kalkar. İhtiyatî haciz kararının uygulanmasında icra dairesinin gecikmesi halinde, alacaklı kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimince kararı uygulayacak olan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine başvurularak kararın infazının sağlanması talep edilir.

Kamu zararından doğan alacakların tahsil şekilleri

MADDE 15– (1) Kamu zararından doğan alacaklar, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edilir.

(2) Tespit edilen kamu zararları;

a) Rızaen ve sulh yolu ile ödenmek,

b) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak,

c) 2004 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak,suretiyle tahsil edilir.

Rızaen ve sulh yolu ile tahsilat

MADDE 16- (1) Kamu zararından doğan alacaklar, sorumluları ve/veya ilgilileri tarafından rızaen veya ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde sulh yoluyla ödenebilir.

(2) Kamu zararından doğan alacağın ödenmesinin ilgili mevzuat çerçevesinde sulh yolu ile sağlanması halinde, sulh işleminin kesinleştiği tarihi izleyen aybaşından itibaren sorumlunun ve/veya ilgilinin aylığından kesilerek tahsil edilebilir.

(3) Aylıklardan yapılacak kesinti tutarı, sorumlulara ve/veya ilgililere yapılan her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil bir aylık net ödemelerinin dörtte birinden az, üçte birinden çok olamaz.

Takas suretiyle tahsilat

MADDE 17– (1) Kamu zararı alacakları, sorumluların ve ilgililerin kamu idaresiyle olan özel hukuk ilişkilerinden doğan alacaklarından 6098 sayılı Kanun hükümlerine göre takas suretiyle tahsil edilebilir.

(2) Takas suretiyle tahsil için;

a) Alacaklı kamu idaresi ile sorumlu ve/veya ilgilinin karşılıklı olarak alacaklı ve borçlu durumunda olmaları,

b) Takas edilecek borç ve alacağın nakit olması,

c) Takas edilecek borç ve alacağın her ikisinin de vadesinin gelmiş olması,

ç) Takas yapılmadan önce sorumluya ve/veya ilgiliye alacağının borcuna takas suretiyle mahsup edileceğinin bir yazı ile bildirilmesi veya alacağını talep ettiği zaman borcu ile takas edileceğinin beyan edilmesi, gerekir.

İcra yoluyla tahsilat

MADDE 18- (1) Sayıştay ve mahkeme ilâmları ile hüküm altına alındığı halde sorumluları ve/veya ilgilileri tarafından rızaen ödenmeyen kamu zararından doğan alacaklar, 2004 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

(2) Sayıştay ilamları için kamu idarelerinin takibe yetkili birimleri tarafından; mahkeme ilamları için ise kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimi tarafından tapu, banka, vergi dairesi, trafik şubesi ve sosyal güvenlik kurumları olmak üzere ilgili yerlerden sorumluların ve ilgililerin malvarlığı araştırması yapılır. Takibe yetkili birimler tarafından yapılan sorgulamada malvarlığının tespiti halinde alacak takip dosyası tamamlanır ve icra takibatı yapılmak üzere kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Taksitlendirme

Kamu zararından doğan alacaklarda taksitlendirme

MADDE 19- (1) Kamu zararından doğan alacaklar, sorumluların ve/veya ilgililerin talebi üzerine kamu idaresince taksitlendirilebilir.

(2) Taksitlendirme süresi azami beş yıldır.

(3) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerde taksitlendirme işlemleri, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine, kapsamdaki diğer kamu idarelerinde ise ilgili mevzuat hükümlerine göre gerçekleştirilir.

(4) Sorumluların ve/veya ilgililerin yazılı taksitlendirme talebi üzerine, sorumlu ve/veya ilgili ile idare arasında, taksitlendirmenin süresini, taksit sayısı ve tutarları ile ödeme zamanlarını belirleyen bir ödeme planı yapılır. Sorumlulardan ve/veya ilgililerden taksitlerini ödeme planına uygun ve vadesinde düzenli olarak ödeyeceklerine dair “borç senedi ve kefaletname” alınır.

(5) Sorumlular ve/veya ilgililer, taksitlendirme taleplerine ilişkin yetkili makamın onayı alınıncaya kadar dilekçede belirtilen ilk taksit miktarını hemen, takip eden taksitleri de düzenli olarak, faiziyle birlikte muhasebe birimine ödeyebilirler. Yetkili makamdan alınan taksitlendirme onayında kararlaştırılan taksit miktarı ödenen taksit miktarından fazla olduğu takdirde, onayda belirtilen ilk taksit tarihinden itibaren geçen taksit sürelerine ait toplam fark peşin olarak tahsil edilir.

(6) Taksitlerden birinin ödeme planına ve “borç senedi ve kefaletname”ye uygun olarak vadesinde ve faiziyle birlikte tamamen ödenmemesi halinde alacağın tamamı muaccel olur. Söz konusu alacak, muaccel olduğu tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanan faizi ile birlikte takip ve tahsil edilir.

 

BEŞİNCİ BÖLÜM

Kamu Zararının Oluştuğu Tarih ve Faiz

Kamu zararının oluştuğu tarih

MADDE 20- (1) Kamu zararı;

a) Vezne ve ambar açıkları ile diğer muhasebe yetkilisi mutemetlerinin açıklarında, açığın meydana geldiği tarihte, bu tarihin bilinmediği durumlarda olayın tespit edildiği tarihte,

b) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak ilgili mevzuatında belirlenen veya mevzuatında öngörülen karar, onay ya da sözleşmesinde belirlenen tutardan fazla yapılan ödemeler ile transfer niteliğindeki giderlerde yapılan yersiz ve fazla ödemelerde, ödemenin yapıldığı tarihte,

c) Kamu idaresinin yönetim ve kullanımında olan ya da kullanıcılarına teslim edilen taşınırların kaybedilmesi, çalınması veya zarar görmesi hallerinde olayın meydana geldiği tarihte; bu tarihin bilinmediği durumlarda olayın tespit edildiği tarihte,

ç) İş yaptırılmadan, mal veya hizmet alınmadan ya da mevzuatında öngörülmediği halde yapılan yersiz ödemelerde, ödemenin yapıldığı tarihte,

d) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması hallerinde, söz konusu işlemin zaman aşımına uğradığı tarihte,

e) Hakedişlerden kesinti suretiyle yapılan gelir tahsilatının eksik yapılması hallerinde, tahsilat tutarının gelir kaydedilmesi gerektiği tarihte,

oluşmuş kabul edilir.

Kamu zararından doğan alacaklarda faiz

MADDE 21- (1) Kamu zararından doğan alacaklarda ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faizin başlangıç tarihi, kural olarak zararın oluştuğu tarihtir.

(2) Sayıştay ilâmı ve mahkeme kararı ile tespit olunan kamu zararından doğan alacaklarda faiz başlangıç tarihi, ilâm veya kararda faizin başlangıcı hakkında hüküm varsa belirtilen tarih, aksi takdirde karar tarihidir.

(3) Sorumlular ve/veya ilgililerce yapılan ödeme tutarının, alacak aslı ile faiz tutarının tamamını karşılamaması halinde ödenen tutar vadesi gelmiş alacak aslına ve faizine orantılı olarak mahsup edilir.

(4) Borç aslına faiz dahil edilerek, tekrar faiz yürütülemez.

(5) Taksitlendirilen alacaklara anlaşma tarihindeki faiz oranı uygulanır. Kamu zararının oluştuğu tarihten anlaşma tarihine kadar olan faiz ayrıca hesaplanır. Anapara ile hesaplanan faiz ödeme planında ayrı ayrı gösterilir. Taksitlerin ödenmesinde sadece anaparaya anlaşma tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için faiz hesaplanır.

(6) Kamu zararından doğan alacaklara uygulanacak faiz konusunda aksine bir hüküm bulunmayan hallerde 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanır.

(7) Faiz, kamu zararından doğan alacağın tek seferde ödenmesi halinde muhasebe birimi tarafından, ödeme planına bağlı ödemelerde ise ödeme planını yapan birim tarafından hesaplanır.

ALTINCI BÖLÜM

Zamanaşımı ve Kamu Zararından Doğan Alacakların Silinmesi

Kamu zararının tespiti ve tahsilinde zamanaşımı

MADDE 22- (1) Kamu zararından doğan alacaklarda zamanaşımı süresi, zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla, on yıldır.

(2) Zamanaşımı süresi, 20 nci maddede kamu zararının oluştuğu kabul edilen tarihi takip eden malî yılın başında işlemeye başlar ve onuncu yılın sonunda biter.

(3) Borç aslı zamanaşımına uğramış olan kamu zararından doğan alacakların faizleri de zamanaşımına uğrar.

(4) Zamanaşımına uğramış olsa dahi sorumlular ve/veya ilgililer tarafından rızaen yapılan ödemeler kabul edilir.

Zamanaşımını kesen ve durduran haller

MADDE 23- (1) Kamu zararından doğan alacaklarda zamanaşımı 6098 sayılı Kanunda belirtilen hallerde kesilir. Zamanaşımının kesildiği durumlarda, kesilme tarihinden itibaren yeni zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Sorumlunun ve/veya ilgilinin borcunu bir senetle kabullenmesi veya borcun mahkeme kararı ile belirlenmesi halinde de yeni zamanaşımı süresi on yıldır.

(2) 6098 sayılı Kanunda belirtilen hallerde zamanaşımı durur. Bu durum ortadan kalktığında zamanaşımı, kaldığı yerden işlemeye devam eder.

Kamu zararından doğan alacakların silinmesi

MADDE 24- (1) Zorunlu veya mücbir sebeplerle takip ve tahsil imkanı kalmayan kamu zararından doğan alacaklardan merkezî yönetim bütçe kanununda gösterilen tutara kadar olanların kayıtlardan çıkarılmasına üst yöneticiler yetkilidir.

(2) Birinci fıkrada belirtilen tutarı aşan ve merkezî yönetim bütçe kanununa ekli cetvelde silinmesi öngörülen kamu zararından doğan alacaklar ise strateji geliştirme birimi tarafından ilgili muhasebe birimine bildirilerek kayıtlardan çıkarılması sağlanır.

(3) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idarelerin birinci fıkrada belirtilenler dışında kalan alacaklarının silinmesi 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre, diğer idarelerde ise özel mevzuatlarındaki hükümlere göre gerçekleştirilir.

(4) Takibe yetkili birimce, alacağın takibinden vazgeçildiğine dair onay muhasebe birimine gönderilerek alacağın muhasebe kayıtlarından çıkarılması sağlanır.

(5) Alacağın tahsili için açılan davada kamu idaresi aleyhine karar verildiği ve Yargıtay tarafından da onanmak suretiyle hüküm kesinleştiği veya kamu idaresi için bir yarar görülmediğinden temyizden yetkili mercinin onayı alınarak vazgeçildiği hallerde, Yargıtay ilâmı veya temyizden vazgeçme onayı ile buna ilişkin aleyhteki mahkeme kararı, hukuk birimince strateji geliştirme birimi veya ilgili taşra birimine gönderilir. Bu birimlerce de, söz konusu belgelerin onaylı birer örnekleri ilgili muhasebe birimine intikal ettirilerek alacağın kayıtlardan çıkarılması sağlanır.

 

YEDİNCİ BÖLÜM

Son Hükümler

Diğer hükümler

MADDE 25 – (1) Kamu zararından doğan alacakların takip ve tahsilinde aşağıda belirtilen hükümlere uyulur.

a) Alacağın takibinden sorumlu birim yöneticileri, mahkemeye veya icraya intikal ettirilen alacakların takibinin hangi aşamada olduğunu ilgili hukuk birimleri nezdinde izlemek, icra dairelerince tahsil edildiği bildirilen paraların muhasebe biriminin veznesine veya banka hesabına yatırılmasını ve sorumluların ve/veya ilgililerin borçlarına mahsubunu sağlamak zorundadırlar.

b) Kamu idaresinin yönetim ve kullanımında bulunan taşınırların kaybolması, çalınması, eksilmesi veya zarar görmesine sebep olunması hallerinde 28/12/2006 tarihli ve 2006/11545 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Taşınır Mal Yönetmeliği hükümlerine göre tespit edilen kamu zararlarından 2 nci maddenin ikinci fıkrası kapsamına girmeyenler de bu Yönetmelik hükümlerine göre tahsil edilir.

c) Üst yöneticiler bu Yönetmelik ile belirlenen yetkilerini sınırlarını açıkca belirlemek suretiyle devredebilir.

ç) Muhasebe birimince tahsil edilen tutarlar beş iş günü içerisinde takibe yetkili birime bildirilir.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat

MADDE 26- (1) 27/9/2006 tarihli ve 2006/11058 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 27- (1) Sayıştayın görüşü alınarak hazırlanan bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 28- (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Taşeron İşçiler Hakkında

Mar14
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

GAZETELERDEN

TAŞERONDA KRİTİK HAFTA

Devlette çalışan yaklaşık 700 Bin taşeron işçisi var. Bu çalışanlar nefeslerini tutmuşlar, heyecanla gelecek haberleri bekliyorlar. Şu sıralar okurlarımızdan aldığımız soru veya mesajların yüzde 90’ı taşeron işçilerin kadro alıp alamayacağıyla ilgili. Haklı olarak devlette çalışanlar geleceklerini belirleyecek bir konuda endişeleniyor, merak içerisinde kalıyorlar. Ne var ki sona doğru geliniyor.Maliye Bakanlığı yakında çıkaracağı yasal düzenlemeyle hangi taşeron çalışanlarının kadroya alınacağını hangilerinin alınamayacağını belirleyecek. Kadroya alınacaklar bakımından kritik soru; hangi işler asıl iş hangi işler yardımcı iş. Bu konuda Maliye Bakanlığı 21 Mart tarihini işaret ediyor, bu ayrımın netleşeceği mesajını veriyor.

Peki, taşeron çalışanların kadroya geçişi nasıl olacak?

Devlette çalışan taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili ilk gelişme 2014 yılının Eylül ayında yapılan düzenlemeyle oldu. O tarihte çıkarılan kanunla kamuda çalışan taşeron işçilerin asıl iş/ yardımcı iş ayrımına dayanarak kadroya geçirilmeleri bir takım esaslara bağlandı. Bu konuda yetki Bakanlar Kurulu’na tanındı. Ancak bir türlü kanunun öngördüğü asıl iş/yardımcı iş ayrımı yapılamadı. Bu konuda yetkili olan Bakanlar Kurulu’ndan da bir karar çıkmadı. Hangi işlerin asıl iş kapsamında olduğu hangi işlerin yardımcı iş olduğu düzenleme yapılamadığı için kafaları karıştırdı. Asıl işler tespit edilemediği için hangi taşeron çalışanlarının kadroya geçeceği de netlik kazanmadı.

Asıl iş, yardımcı iş…

Bir işyerinde hangi işin asıl iş hangi işin yardımcı iş olacağı, İş Kanununda hangi işler alt işverene verilebilir düzenlemesiyle netlik kazanır. Kanuna göre; alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır.

Buna göre asıl iş; a) işletmenin ve işin gereği, b) teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi, şartlarının birlikte gerçekleşmesi hâlinde bölünerek alt işverene verilebilir.

Bu tanımlamadan yola çıkarsak, yardımcı işler asıl işe yardımcı olan işler veya teknolojik uzmanlık gerektirecek işler olmalıdır.

Aslında bu tanımlama günümüz koşullarında çok gri alanlar yaratmaktadır. Özel sektör işyerlerinde olduğu gibi kamu işyerlerinde de gri alanlar içerisinde çok sayıda iş ve faaliyet alanı bulunmaktadır. Örneğin günümüzde genellikle bir bina yapılırken böyle olmaktadır, dış sıva yapımı veya boya alt işverene yani taşerona verilmektedir. Oysaki o işyerine bir iş müfettişi geldiğinde yapılan bu işleri yardımcı iş görmemekte ve taşeron çalışanlarının işe başladıkları tarihten itibaren asıl işverenin yani müteahhidin çalışanı olduklarına karar vermektedir. Bu tespit neticesinde asıl işveren hem idari para cezası ödediği gibi hem de taşeron işçisinin ücret dahil bütün haklarından sorumlu olmaktadır.

Ayrım zor

Maliye Bakanlığı’nın 21 Mart tarihini işaret ettiği düzenleme kamuda yapılan işler bakımından genel olarak hangi işlerin asıl iş hangilerinin yardımcı iş olacağına dair önemli ipuçları verecektir. Ne var ki bu konuda ne getirilirse getirilsin kargaşa yaşanacağı kesin. Örneğin genel olarak güvenlik hizmeti bir işyerinde yardımcı iş olarak değerlendirilirken, diğer bir kamu kurumunda asıl iş olabilir. Yani bir kamu bankasının korunması işi yardımcı işken, Savunma Bakanlığı’na bağlı bir işyerinde asıl iş olabilir. Bu nedenle kanunun öngördüğü ayrım işyerlerinin özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Bazı kamu işyerlerinde ise asıl iş  yardımcı iş ayrımı çok net gözlemlenebilir. Bize ulaşan e postalardan da görüyoruz ki, hastanelerde MR çeken teknisyenler, tıbbi sekreterler asıl işi yaparken taşeron kadrosundalar, belediyelerde itfaiye eri, zabıta, otobüs şoförü elbette asıl işlerini yapıyorken taşeron işçisi durumundalar. Bu örnekler çoğaltılabilir. Ancak bu noktada yapılması gereken işte bu yanlış kadro yapısının düzeltilmesidir. Maliye Bakanlığı 21 Mart’ta işaret ettiği düzenlemeyle umarız bu yanlışları düzeltir.

Herkese kadro?

Kamuya ait işyerlerinde 700 Bin civarında taşeron işçisi olduğu biliniyor. Yapılacak düzenlemeyle bu rakamın yaklaşık beşte biri kadar olan bölümü yani 100 Bin ile 150 Bin kişi arasında olanının asıl işleri yapmaları nedeniyle kadroya geçecekleri söyleniyor. Bu noktada düşündürücü olan geriye kalanların nasıl değerlendirilecekleridir. Her şeyden önemlisi bu durumun kamuda bir karmaşaya neden olup olmayacağıdır. Aslında radikal bir adım atılarak kamuda çalışan taşeron çalışanların tamamının kadroya geçirilmesi de düşünülebilir. Böyle bir uygulamanın çok maliyetli olacağını düşünenlere de şu sorular sorulabilir: Bu çalışanlara ihtiyaç varsa neden bu çalışanlar devletin çalışanı olmuyor? Taşeron işverene bu çalışanların ücreti ödenmiyor mu? Çıkarılan kanuna göre devlet çalışanın kıdeminden, yıllık ücretli izin hakkından vb. sorumlu değil mi? İşte bu soruların cevabını bildiğimiz için asıl iş yardımcı iş ayrımına bakmadan kadro meselesini düşünmekte fayda var…

 

 

 

 

Yazıldı Duyurular
Onceki Sayfa ← Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız