• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Kategoride Yazılmış Güncel Mevzuat

Büyükşehir Belediye Kanun Tasarısı

Eki16
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Taslağı okumak için lütfen tıklayınız…

(1. Bölüm) Büyükşehir Belediye Kanun Tasarısı 1.Bölüm

(2. Bölüm) Büyükşehir Belediye Kanun Tasarısı 2.Bölüm

(3. Bölüm) Büyükşehir Belediye Kanun Tasarısı 3.Bölüm

Yazıldı Duyurular

Büyükşehir Belediyesi Kanun Tasarısı Hakkında Görüşler

Eki16
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

 

 

HASAN CELAL GÜZEL.SABAH GAZETESİ

 

Yeni Kanun Tasarısı çalışmalarına göre; mevcut 14 büyükşehir belediyesinin sınırları il mülkî sınırı olacak şekilde genişletilmekte; ayrıca 13 ilde aynı şekilde büyükşehir belediyeleri kurulmakta; il genelindeki bütün belde belediyeleri ile köylerin tüzel kişilikleri kaldırılarak bunlar belediyelere ‘mahalle’ olarak katılmaktadır.
Bu model, Türkiye’de sadece İstanbul ve biraz da İzmit için geçerli olabilecektir. Bunun haricinde, ‘Büyükşehir belediye hudutlarının il hududu olarak kabul edilmesi’, her bakımdan son derece yanlış, tehlikeli ve mahzurludur. Buna geçiş olarak değerlendirilebilecek mevcut 50 km.lik uygulamalar da fiyasko ile sonuçlanmıştır.
Başbakan Erdoğan çok başarılı bir Büyükşehir Belediye Başkanı idi ve bir efsane oldu. Başbakan bu kanun tasarısını eğer görmüş ve razı olmuşsa, bunun sebebi belediye başkanı olarak bu olağandışı başarısı, tecrübeleri ve müşahedeleridir. Lâkin Başbakan Erdoğan bu konuda değerlendirmesini yaparken bütün Türkiye şartlarını göz önüne almalıdır.
***
Bu kanun yürürlüğe girerse şu önemli mahzurlar ortaya çıkacaktır:
Bu sistem, yerelleşme iddiasıyla genelleşme yapan bir sistemdir. Bu durumda hizmet akışı tamamen aksayacak, bütün ilçelere ve mahalle hâline getirilmiş köylere gerektiği gibi hizmet götürülemeyecektir.
Bu sistem demokrasiye de uygun değildir. Bununla katılımcı demokrasinin uygulandığı yerel birimler kaldırılacak; halk kendisini yöneten muhtar, belde belediye başkanı gibi kişilerle muhatap olamayacak, yöneticiyle yakınlığı ortadan kalkacaktır.
Bu uygulama ‘subsidiarite’ (ihtiyaçların en yakın yönetim birimlerince karşılanması) ilkesine de aykırıdır.
Bu uygulamayla, belediyenin hükmî şahsiyeti kadar önemli ve demokratik olan, yüzyılların birikimiyle meydana gelen ‘köy’ hükmî şahsiyeti ortadan kalkacaktır.
Mülkî idarenin zayıflatılması ‘üniter devlet’ yapısını tahrip edecek ve merkezî idarenin nüfuzunu da tesirsiz hâle getirecektir.
Bu takdirde mahallî idarelerin denetimi güçleşecek ve yolsuzluklar artacaktır.

 

TARHAN ERDEM.RADİKAL GAZETESİ
Bu kanun tasarısı kanunlaştığında, ülkemizin yönetilmesi bugünkünden daha zor olacak, israf ve yolsuzluk artacaktır.
Büyükşehir belediyelerini (BŞB)  yeniden tanımlayan ve yeni büyükşehirler kurulmasını öngören Kanun Tasarısı Meclis komisyonlarında görüşülmeye başlandı.
Mevcut 16 BŞB’ne 13 il daha katılıyor. Belediye sınırlarının bütün ili kapsayacağı bu 29 ilde “İl Özel İdaresi” tüzelkişiliği kalkacak. Tasarı bu maddeden ibaret olsa büyük reform, ama değil, birçok maddeyle sulandırılmış!
Nüfusun bu illere dağılımı aşağıdaki tabloda görülmektedir.
*Tablodaki gibi, nüfusun dörtte üçü, yeni rejime göre yönetilecek bu 29 ilde oturmaktadır. Bilindiği gibi bu illerimiz nüfusun hızla arttığı yerlerdir.
Tasarı kabul edildiğinde, 29 ilde her belediye belirli kurallarla BŞB’ne bağlı olacak, diğer 52 ilde İl Özel İdaresi devam edecek ve bağımsız belediyeler bulunacaktır.
Köyler ilçe belediyesinin mahallesine dönüşmektedir. Tarımsal kesimde bunun sakıncaları, herhalde komisyonda gösterilecektir. Belde belediyeleri kaldırılmakta, mahallelere dönüşmektedir.
Köyler ve mahallelere yönetim ve yetki devredilmek koşuluyla, belirli bir nüfustan daha az belediye kurulmaması makuldür ve temel ilkelerle çelişmez. Ancak yeni küçük ilçeler kurarken belde belediyelerinin hepsini kapatmak irdelenmelidir.
Büyükşehir Belediye Kanunun’da da çelişkiler yaratacak ve idareyi güçleştirecek bazı değişiklikler önerilmektedir.
BŞB sınırlarının bütün ili kapsaması ve il özel idarelerinin son bulması ciddi bir reform olabilir. Bu madde, gerçekte bütün ülkede, illerin (tabii bölgelerin, ilçelerin ve muhtarlıklarla birlikte) yerinden yönetim ilkelerine göre yönetilmesi yolunda atılmış bir adım olabilirdi.
Ancak, bu ilkeyi etkisiz hale getirecek yeni bir idari organ kurulmaktadır: Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezleri (YİKM). Bu merkezler “valiye bağlı” olacaklar  ve  ildeki yatırım hizmetlerini, afet işlerini yapacak, ayrıca ilin tanıtımı, kamu kuruluşlarına destek sağlanmasıyla da uğraşacaklardır.
Kanunun diğer maddelerinden de anlaşılmaktadır ki; Ak Parti yerel yönetimlerle elindeki iş yükünü paylaşmak istememektedir; seçimlerden sonra derinleştirdiği ve genişlettiği merkezileştirmeyi daha da güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bir yandan il özel idarelerini feshederek, belediyelere yetki verir gibi görünürken, diğer yandan YİKM ve başlarında bulunan valilerle, rehberlik, destek, yatırım olanağı diyerek gerçek işleri merkezden denetleme yolu bulunmuştur.
YİKM kurulduğunda ve yazılı işlevler verildiğinde, imar ve altyapı yatırımları bir karmaşaya teslim edilmiş olacaktır.
Özetle bu kanun tasarısının hızla, yerinden yönetim ilkelerine göre yeniden yazılması gerekmektedir; eğer bu yapılmazsa, ülkemizin yönetilmesi bugün olduğundan daha zor olacak, ve sık sık kaoslarla karşılaşılacaktır.

 

HABERCİNİZ.COM
İçişleri Komisyonunda, Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde (KHK) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerindeki görüşmeler yapıldı.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, tasarının alt komisyona gönderilmesini istedi. ”Demokrasinin yeşil kökleri kurutulmaktadır” diyen Vural, 18 yaşına seçime hakkı veren zihniyetin yerel yönetimleri seçme hakkını ortadan kaldırdığını savundu. Tasarının, ”bölgesel yönetim” tarzıyla düzenlendiğini ifade eden Vural, Irak ve Suriye’de olan bitenden endişeleri olduğunu söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Komisyon Başkanı Muammer Güler’e, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in komisyonda bulunmadığını belirterek, bakanlık müsteşarının temsil yetkisi olup olmadığını sordu.
MHP’li Vural’ın, ”Hükümet temsil edilmiyor, müzakereler bitmiştir” sözlerine Güler, ”İçişleri Bakanlığı Müsteşarı kendisi… Temsil edilecek kişiyle ilgili yazılı bildirim var” karşılığını verdi.
Bunun üzerine Tanal, Başkanlık Divanı’na doğru yürüyerek, ”yazılı bildirimi görmek istediğini” söyledi. Güler’in, ”Komisyon Başkanı olarak var diyorsam var. Komisyon açısından yazı temsile uygundur” sözüne Tanal, ”Yetkiyi görebilir miyim, görmem, okumam lazım” dedi.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, ”Bakanın bundan daha önemli işi olabilir mi”, CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner’in ”Bakan Viyana seferine mi çıktı yoksa Angelina Jolie ile randevusu mu var” demesine Güler, ”Gelince sorarız” karşılığını verdi. Güler, tartışmaların devam etmesi üzerine birleşime ara verdi.
Aranın ardından toplantı başlarken İçişleri Bakanı Şahin, komisyona geldi.

 

FAUL YAPARAK SEÇİM KAZANILMAZ
Tasarının tümü üzerinde söz alan muhalefet milletvekilleri, eleştirilerini dile getirdi.
CHP Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın, İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı bir genelgeyle belediyelerin borçlanma tasarruflarını en büyük mülki idare amirinin onayına tabi kıldığını belirterek, ”Sadece bu örnek bile İçişleri Bakanlığı’nın içindeki antidemokratik durumu gösteriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onayı alınmadan belediyeler en küçük bir iş yapamaz hale geldi. İzmir Büyükşehir Belediyesi 400 yılla yargılanıyor. Türkiye’de egemen olan anlayış yerele yetki veren değil, ceberut devlet anlayışını her yere hakim kılmaktır” diye konuştu.
Seçim çevresi değişiklikleri yapıldığını ifade eden Günaydın, ”Bu vatandaştan hep ters tepmiştir. Faul yaparak, oyunun kurallarıyla oynayarak seçim kazanılmaz. İl özel idarelerini kapatarak demokrasiye ters bir mekanizma kuruyorsunuz. Belediye kapatarak yerele yetki devreden ilk iktidar siz olacaksınız. Neden yerel referandum yapmadan halkın iradesine müdahale ediyorsunuz” dedi.
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya önder, tasarının ”özerklik” anlamına gelecek hiçbir düzenleme içermediğini, iktidarın gücü merkezde topladığını savundu. Önder, Bakan Şahin’e, ”MHP’ye nasıl operasyon yapıldıysa size de öyle yapılacak. Muhtemelen siz o zaman bakan olmayacaksınız. 3 büyükşehir belediyesine yapılacak operasyonu göreceğiz” dedi.
Şahin’in, Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’e sahip çıkacak bir şey söylemesi gerektiğini ifade eden Önder, şöyle devam etti:
”Eli silahlı, silahsız birinin feryadını duyduğumda ciğerim paramparça oluyor. Dağı ne zannediyorsunuz; romantizm, konfor yeri mi, o insanlar oraya nasıl geldi? Bugün itizar eden vekiller o manzarayı gördüğünde içi yanacaktır. Bazen önümüze şanslar, yol ayırımları gelir. Bu yol ayrımlarında insanlığı yüceltmeniz, savunduğunuz dünya görüşünü inkar etmenizi gerektirmez. Sayın bakanın onu taltif etmesini diliyorum. Bu yüzleşmeyi PKK da herkes de yapmalı. Kıyamete kadar savaşacak değiliz. Bir gün helalleşecek bu insanlar. Kucaklaşmamıza ne mani? Emniyet müdürünün söyledikleri kendisini de içine katarak söylediği için çok kıymetli.”

 

VEKİLLER KENDİ İLLERİNİ KONUŞTU
Komisyonda söz alan milletvekilleri tasarıyla kendi seçim bölgelerindeki değişiklikleri eleştirdi.
CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü, kapatılacak belediyelerle ilgili referandum yapılması gerektiğini belirterek, ”Tekirdağ’da ilçe yapılan belde AK Parti’den, kapatılan ise diğer partilerden. 50 bin nüfusu olan yer, 5 bin nüfusu olan beldeye bağlandı. Çorlu ilçesiyle ilgili alınan karardan dönülmeli. Siyasi kaygılarla hareket etmek her zaman başarıyı getirmez” dedi.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, ”Bu tasarıyla valiler kral oluyor. İl genel meclisi yetkileri, ilgili bakanlıklara devrediliyor. Cumhuriyet döneminde kurulan belediyelerin kaldırılması haksızlık” görüşünü savundu.
CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Gümüş, ”Zamanla bütün şehir uygulaması tüm Türkiye’ye mi yayılacak? Bu düzenleme, başkanlık sisteminin altyapısıdır. Niyetinizi açıkça ortaya koymuyorsunuz” dedi.
MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, İçişleri Bakanı Şahin’e, ”Bu tasarıyı sizin hazırladığınıza inanmıyorum, bir odada hazırlatıldı, önünüze getirildi. Bakanın haberi olsa eminim itiraz ederdi” dedi.
İlindeki belde belediyelerin yüzde 85’inin kapatılacağını ifade eden Işık, ”Borçsuz belediye niye kapatılıyor? Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin trilyonlarca borcunu üstleniyorsunuz ama bu belediyelerin borcunu üstlenmiyorsunuz. Anadolu’da köyleri birbirine düşman edeceksiniz” dedi.
CHP Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu, Trabzon’un büyükşehir olmasını istediklerini belirterek, kurulacak ”Yavuzselim” ilçesinin isim babasının kim olduğunu sordu.
CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, tasarının mimarının AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi olduğunu belirterek, Manisa’nın ikiye bölündüğünü, yapılacak seçimlerde belediyeleri CHP’nin kazanacağını ileri sürdü.
MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, tasarının farklı gerekçeleri olduğunu ifade ederek, ”AKP koridorlarında dolaşan gerekçeler var; şehirlerde rant bitti sıra köylere, meralara geldi. Bazıları 3 dönem nedeniyle sıkıştı, ‘büyükşehir sayısını artıralım da onlara rütbe verelim’ deniyor” dedi.
CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, ”AKP ne pahasına olursa olsun seçim kazanmak için bu tasarıyı hazırlamıştır” diye konuştu.
Görüşmelerin ardından tasarı, alt komisyona sevk edildi.

 

Yazıldı Makale ve Görüşler

Resmi Okullardaki Kantinlerle İlgili Genelge

Eki12
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

Sayı: B.05.0.MAH.0.00.00.00-250-25021

  Konu: Resmi Okullardaki Kantinler                                                                       01.10.2012

(GENELGE NO: 2012/55)

  Bakanlığımıza, okul kantinleri için işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesi sürecinde bazı okullar için yapı kullanma izin belgelerine ulaşılamaması nedeniyle ruhsatlandırma işlemi yapılamadığı yönünde bilgiler ulaşmaktadır.

1) Bilindiği üzere 10/08/2005 tarihli ve 25902 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin işyerinde aranacak genel şartları düzenleyen 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, özel yapı şeklini gerektiren sinema, tiyatro, düğün salonu, otel, hamam, sauna, ekmek fırını ile akaryakıt, sıvılaştırılmış petrol gazı, sıvılaştırılmış doğal az ve sıkıştırılmış doğal gaz istasyonu için yapı kullanma izin belgesinin alınması yönünde hüküm getirilmiştir.

3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Yapı ruhsatiyesi” başlıklı 21 inci maddesinin birinci fıkrasında, söz konusu Kanunun kapsamına giren bütün yapılar için 26’ncı maddede belirtilen istisna dışında ruhsat vermeye yetkili idarelerden yapı ruhsatı alınması yönünde zorunluluk getirilmekte, aynı Kanunun “Kamuya ait yapı ve tesisler ile sanayi tesislerinde ruhsat” başlıklı 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında ise kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar planlarında o maksada tahsis edilmiş olmak, plan ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimari, statik, tesisat ve her türlü fenni mesuliyeti bu kamu kurum ve kuruluşlarınca üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla avan projeye göre ruhsat verilmesi yönünde düzenleme yer almaktadır.

Yine aynı Kanunun “Yapı kullanma izni” başlıklı 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında, yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarını kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren yetkili idareden izin alınması yönünde zorunluluk getirilmekte, Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrasında ise “Yapı” karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesisler şeklinde tanımlanmaktadır.

02/11/1985 tarihli ve 18916 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 64 üncü maddesinin son fıkrasında, yapı kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapıların elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme vb. hizmetlerden faydalanamayacağı, bu hizmetlerden yararlanılması durumunda hizmeti veren idarenin sorumlu olacağı şeklinde hüküm yer almaktadır.

26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 184 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınaî faaliyetin icrasına müsaade eden kişinin iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması yönünde hüküm yer almakla birlikte, 29/06/2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanunun 184 üncü maddesine, üçüncü fıkra hükmünün 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmayacağı şeklinde altıncı fıkra hükmü eklenmiştir.

2) Birinci maddede açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde, resmi okul binaları için yapı kullanma izin belgesi alınması hususunda yetki ve sorumluluk Milli Eğitim Bakanlığına ait olup, kantin işletmek için ruhsat başvurusunda bulunan kişilerin resmi kurumların yerine geçerek bu okullar için söz konusu belgeyi almalarına imkân bulunmamaktadır. Mevcut durumda, söz konusu okullarda eğitim-öğretim devam etmekte ve bu okullar her türlü kamu hizmetinden de yararlanmaktadır. Bu çerçevede, resmi okul binaları içinde bu kabil işletmeleri açacak olanların ilgili resmi kurumlardan alacakları “Yapı kullanma izin belgesinin temin edilemediğine dair resmi bir yazı” ile müracaatları halinde, mevzuattan kaynaklanan diğer koşulların sağlanması şartıyla ilgili mevzuatında düzenleme yapılıncaya kadar ruhsatlandırma işlemleri yapılabilecektir.

3) İkinci maddede ifade edilen husus Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren resmi okul binaları içinde yer alacak kantin işletmeleri için geçerli olup, söz konusu resmi okul binaları dışında ancak resmi okul alanları içinde açılacak ve 3194 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrasında ifade edilen yapı tanımı içinde kalan bir işletmenin açılması halinde, birinci maddedeki açıklamalar doğrultusunda işlem tesis edilecektir.

4) Genelge kapsamındaki okullar bünyesinde faaliyet gösteren kantin işletmeleri, bir taraftan kâr esasına göre faaliyet gösteren ticari nitelikte işletmeler olmakla birlikte, diğer taraftan öğrencilerin bir kısım kanuni ihtiyaçlarının giderilmesi doğrultusunda da hizmet yürütmekte olup, söz konusu işletmelerin ruhsatlandırılamaması halinde bu ihtiyaçların gereği gibi karşılanamayacağı hususu göz önünde bulundurularak, yetkili idarelerce yapılacak işlemlerde hassasiyetle davranılması hususunda iliniz dahilindeki il özel idaresi ile belediyelerin bilgilendirilmesi için;

Bilgi ve gereğini rica ederim.

İdris Naim ŞAHİN

                                                                                                                                     Bakan

Sözleşmeli Personel (4-B) Prim Kesintisi

Eki12
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

ADALET BAKANLIĞI

Strateji Geliştirme Başkanlığı

 

 

Sayı:B.03.0.SGB.0.00.00.08/1005/2908                                                        27/09/2012

Konu : Sözleşmeli Personel (4-B) Prim Kesintisi

 

……………………………CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

Başkanlığımıza, muhtelif Başsavcılıklar ile Mahkemelerden gelen görüş isteme yazılarında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B.bendi kapsamında sözleşmeli olarak istihdam olunan personele yapılan ek ödemeden prim kesintisi yapılıp yapılamayacağı hususunun müteaddit defalar sorulması üzerine, bu hususa ilişkin olarak Başkanlığımızca yapılan değerlendirme sonucu oluşan görüşümüz aşağıdaki gibidir.

Bilindiği üzere 02/11/2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 666 Sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 1.maddesinin birinci bendi ile 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Ek.9.madde olarak eklenen bentte “…Kadro karşılığı sözleşmeli personel ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personel hariç olmak üzere, çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele, çalıştıkları birim ve bulundukları pozisyon unvanı itibarıyla aynı veya benzer unvanlı memur kadrosunda çalışan, hizmet yılı ve öğrenim durumu aynı olan emsali personel için belirlenmiş olan ek ödeme oranını aşmamak üzere, statüleri ile mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınarak bu madde hükümleri çerçevesinde ek ödeme yapılıp yapılmayacağını, yapılacak ek ödeme oranını sözleşme ücreti ile ilişkilendirilmeksizin belirlemeye, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu ödeme tutarı damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”,şeklinde hükme,10/01/2012 tarihli ve 28169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2012/2665 sayılı Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararının 1/6 maddesinde ise; “Ek ödemeye hak kazanılmasında ve bu ödemenin yapılmasında sözleşme ücretlerine ilişkin hükümler uygulanır ve bu ek ödeme damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz. Bu karar uyarınca yapılacak ek ödeme, ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, iş sonu tazminatı, tazminat, ödenek, döner sermaye payı, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun yapılan benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz.” hükme yer verilmiştir.657 sayılı Kanunun 4/B.bendi kapsamında sözleşmeli olarak istihdam olunan personele yapılan ek ödemeden prim kesintisi yapılıp yapılamayacağı ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na ve Maliye Bakanlığı’na görüş sorulmuş olup, anılan kurumların konuya ilişkin görüş yazıları aşağıda belirtilmiştir.

1- Sosyal Güvenlik Kurumunun 11/04/2012 tarihli ve 6659487 sayılı yazısında;”…5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin birinci fıkrasında;

a) Prime esas kazançların hesabında;

1) Hak edilen ücretlerin,

2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,

3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınacağı,

(b) bendinde, ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmayacağı,

(c) bendinde, (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmayacağı,

(d) bendinde ise, ücretlerin hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulacağı, diğer ödemelerin ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edileceği ve ücret dışındaki bu ödemelerin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edileceği, 105 inci maddesinde de, 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi, 26/10/1990 tarihli ve 3671 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 10/7/1987 tarihli ve 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin onbirinci fıkrası hariç olmak üzere, diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, 5510 sayılı Kanunda prim ödenmeyecek istisnalar tek tek sayılmış olduğundan, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (b) bendine göre istihdam edilen sözleşmeli personele yapılmakta olan ek ödemenin, yukarıda bahsi geçen Kanun hükümleri gereğince prime esas kazanca dahil edilmesi gerekmektedir.” denilmektedir.

2- Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 02/03/2012 tarihli ve 2837 sayılı yazısında ise;”…Buna göre, anılan madde kapsamına giren sözleşmeli personele verilecek ek ödemeye ilişkin oranların tespiti belirli bazı kriterler çerçevesinde Bakanlar Kurulunun yetkisine bırakılmıştır. Ayrıca, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinde ise, 375 sayılı KHK’ye eklenen bu ek 9 uncu maddenin 15.01.2012 tarihinden itibaren yürürlüğü gireceği hükme bağlanmıştır.Dolayısıyla, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 9 uncu maddesinde, söz konusu ek ödemeden kimlerin yararlanabileceği ile verilecek ek ödemenin azami oranı/tutarı ve bu ek ödemeden hangi kesintilerin yapılabileceği münhasıran düzenlenmiş ve yapılacak kesintilere ilişkin olarak hem vergi mevzuatı hem de sosyal güvenlik mevzuatı açısından geçerli olan genel hükümlerden farklı şekilde işlem yapılması açıkça hükme bağlanmıştır. Ayrıca, yapılan bu düzenlemenin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve özel olarak Genel Sağlık Sigortası Kanunundan sonra yürürlüğe girdiği ve normlar hiyerarşisi yönünden 5510 sayılı Kanunun daha üst bir hukuk normu durumunda olmadığı ve sonradan yapılan kanun düzenlemelerinin önceki kanunlardan farklı veya önceki kanunlara aykırı hüküm içermeyeceği yönünde geçerli bir hukuki dayanak da bulunmadığı dikkate alındığında; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesinde, 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesine göre farklı işlem yapılmasını gerektirecek şekilde bir düzenleme yapılmasını engelleyecek veya 375 sayılı KHK’nin ek 9 uncu maddesinin yürürlüğünü ve kapsamını hükümsüz hale getirecek bir hukuki zorunluluk bulunmamaktadır. Bu itibarla, 15/01/2012 tarihinden itibaren, 657 sayılı Devlet memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası çerçevesinde istihdam edilen sözleşmeli personele verilecek ek ödemenin, sigorta primine esas kazanca dahil edilmemesinin ve söz konusu ödemeden sigorta primi kesintisi yapılmamasının gerekli olduğu mütalaa edilmektedir.” denilmektedir.

Bu kapsamda, yukarıda yer alan mevzuat hükümleri uyarınca;Öncelikle normlar hiyerarşisinde aynı zamanda aynı olayı düzenleyen eşit hukuki statüdeki iki norm birbiriyle çeliştiği takdirde, genel hüküm ve özel hüküm ilişkisi veya önceki düzenleme ve sonraki düzenleme ilişkisine bakılmak suretiyle söz konusu olaya uygulanacak hukuk normunun tespit edilmesi gerekmektedir.

666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1.maddesinin birinci bendi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye Ek 9. madde olarak eklenen bent ile, kadro karşılığı sözleşmeli personel ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı Cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personel hariç olmak üzere, çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele verilecek ek ödemenin özel olarak düzenlendiği ve yapılan düzenlemede, bu ek ödemenin damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulamayacağının açık olarak yazıldığı, 5510 sayılı Kanun’da yer alan prim kesintisine ilişkin düzenlemelerin ise sözleşmeli personel de dahil olmak üzere tüm kamu görevlilerine ilişkin genel nitelikte düzenlemeler mahiyetinde olduğu, ayrıca 666 sayılı KHK’nın 5510 sayılı Kanun’dan tarih itibariyle de daha sonra olduğu hususu da dikkate alındığında, sonradan çıkan özel nitelikte bir düzenleme olan 666 sayılı KHK’nın, önceden çıkan ve genel nitelikte bir kanun olan 5510 sayılı Kanun’a göre ek ödeme hususunda uygulama önceliğinin bulunduğu, bu anlamda 666 sayılı KHK ile bu KHK’nın verdiği yetki çerçevesinde çıkarılan Bakanlar Kurulu kararı uyarınca sözleşmeli personele yapılan ek ödemeden prim kesintisi yapılamayacağı düşünülmektedir.Kaldı ki; 666 sayılı KHK’da yer alan “Bu maddenin uygulamasına ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” düzenlemesi de dikkate alındığında bu hususta Maliye Bakanlığı görüşüne itibar edilmesi gerektiği düşünülmektedir.Bundan sonra, 657 sayılı Kanunun 4/B bendi kapsamında sözleşmeli olarak istihdam olunan personele yapılan ek ödemeden prim kesintisi yapılıp yapılamayacağı hususunda Başsavcılıklar ile Mahkeme Başkanlıklarına yapılan yazılı başvurulara ilişkin Başkanlığımıza tekrar görüş sorulmayarak, yukarıda açıklanan görüşümüz doğrultusunda ilgili birimlerce cevap verilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesi ve uygulamanın buna göre yapılmasını rica ederim.

Akın ÇAKIN

Hâkim

Bakan a.

Strateji Geliştirme Başkanı

 

631 sayılı KHK

Eki11
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

15.08.2012

 

Sayı: B.05.0.MAH.0.02.01.00-000-21798

Konu: 631 sayılı KHK

İlgi: Maliye Bakanlığının 08.08.2012 tarihli ve 468-127-8674 sayılı yazısı.

631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin (s) fıkrası ile değiştirilen 12 nci maddesinin uygulanmasına dair Maliye Bakanlığından alınan ilgi yazı ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve konunun; ilçe kaymakamlıkları, iliniz özel idaresi, il dahilindeki belediyeler ile mahalli idare birliklerine duyurulması hususunda;

Bilgi ve gereğini rica ederim.

 

Yavuz Selim KÖŞGER

Bakan a.

Genel Müdür

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü

08.08.2012

 

Sayı: 8674

 

İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA

Bilindiği üzere, 4/7/2001 tarihli ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin (s) fıkrası ile değiştirilen ve 15/1/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 12 nci maddesinde;

“Memurlar ve diğer kamu görevlilerinden, kurum ve kuruluşların yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlarda, görev alanlara, kurum içi ve kurum dışı ayrımı yapılmaksızın bu görevlerinden sadece biri için ücret ödenebilir. Bu maddenin uygulanmasında oluşacak tereddütleri gidermeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

hükmü yer almaktadır.

Bakanlığımızca hazırlanan ve 31/01/2012 tarihli ve 28190 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan (162) Seri No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinde de;

“…

1) Memurlar ve diğer kamu görevlilerinden kurum ve kuruluşların; yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet ve komite ile benzeri organlarda görev alanlara, aldıkları görevler karşılığında ilgili mevzuatında herhangi bir ücret ödenmesinin öngörülmüş olması halinde 15/1/2012 tarihinden itibaren bu görevlerden sadece biri için ücret ödenecektir.

2) Maddede geçen “kurum ve kuruluşların” ibaresinden, memur veya diğer kamu görevlilerinin memur veya diğer kamu görevlisi sıfatı nedeniyle ilgili mevzuatı uyarınca belirtilen görevleri alabilecekleri, asli görevli bulundukları kurum da dahil olmak üzere her statüdeki kurum ve kuruluşların anlaşılması gerekmektedir.”

denilmektedir.

Bununla birlikte, söz konusu madde hükmünün uygulamasına yönelik Bakanlığımıza gönderilen çeşitli yazılarda belirtilen tereddütlerin giderilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

1- 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde bu Kanunun mahalli idareler organlarının seçimlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlediği ve bu amaçla “il genel meclisi üyeleri”nin, “belediye başkanı ile belediye meclisi üyeleri”nin, “köy ve mahalle muhtarları ile ihtiyar meclisi ve heyeti üyeleri”nin seçim sistemi, usul, dönem ve zamanlarına ait esaslarla seçim çevrelerine, aday olabilme ve seçilme ilkelerine ait hükümleri kapsadığı belirtilmiştir.

2- 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun;

– 9 uncu maddesinde, il genel meclisinin il özel idaresinin karar organı olduğu ve ilgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre ildeki seçmenler tarafından seçilmiş üyelerden oluşacağı,

-16 ncı maddesinde, il genel meclisinin bir yıl görev yapmak üzere üyeleri arasından en az üç, en fazla beş kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurabileceği ve eğitim, kültür ve sosyal hizmetler komisyonu, imar ve bayındırlık komisyonu, çevre ve sağlık komisyonu ile plân ve bütçe komisyonu kurulmasının zorunlu olduğu,

-17 nci maddesinin birinci fıkrasında, il genel meclisinin kendi üyeleri arasından üye sayısı üçten az, beşten çok olmamak üzere bir denetim komisyonu oluşturacağı,

-24 üncü maddesinin birinci fıkrasında, meclis ve komisyon toplantılarına katıldıkları her gün için; il genel meclisi başkanına 6.000 gösterge, diğer meclis üyelerine 2.200 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödeneceği,

-25 inci maddesinin birinci fıkrasında, il encümeninin valinin başkanlığında, il genel meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için seçeceği beş üye ile biri mali hizmetler birim amiri olmak üzere valinin her yıl birim amirleri arasından seçeceği beş üyeden oluşacağı,

28 inci maddesinde de, encümenin memur olmayan üyelerine 12.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık brüt ödenek verileceği ve encümen başkanı hariç encümenin memur üyelerine encümen üyeleri için belirlenen gösterge rakamının yarısının ödeneceği,

hükümlerine yer verilmiştir.

3- 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun;

-12 nci maddesinde, büyükşehir belediye meclisinin büyükşehir belediyesinin karar organı olduğu ve ilgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre seçilen üyelerden oluşacağı, büyükşehir belediye başkanının büyükşehir belediye meclisinin başkanı olduğu, büyükşehir içindeki diğer belediyelerin başkanlarının da büyükşehir belediye meclisinin doğal üyesi olduğu,

-15 inci maddesinde, büyükşehir belediye meclisi üyeleri arasından seçilecek en az beş, en çok dokuz kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurulabileceği, imar ve bayındırlık komisyonu, çevre ve sağlık komisyonu, plân ve bütçe komisyonu, eğitim, kültür, gençlik ve spor komisyonu ile ulaşım komisyonunun kurulmasının zorunlu olduğu,

-16 ncı maddesinde, büyükşehir belediye encümeni, belediye başkanının başkanlığında, belediye meclisinin kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği beş üye ile biri genel sekreter, biri malî hizmetler birim amiri olmak üzere belediye başkanının her yıl birim amirleri arasından seçeceği beş üyeden oluşacağı, belediye başkanının katılamadığı toplantılarda, encümen toplantılarına genel sekreter başkanlık edeceği, büyükşehir belediye encümeninin başkanı ve seçilmiş üyelerine 12.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık brüt ödenek verileceği ve encümenin memur üyelerine bu miktarın yarısının ödeneceği,

hükümlerine yer verilmiştir.

4- 5393 sayılı Belediye Kanununun;

-17 nci maddesinde, belediye meclisinin, belediyenin karar organı olduğu ve ilgili kanunda gösterilen esas ve usûllere göre seçilmiş üyelerden oluşacağı,

-24 üncü maddesinde, belediye meclisinin, üyeleri arasından en az üç en fazla beş kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurabileceği,

-25 inci maddesinde, il ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000’in üzerindeki belediyelerde, belediye meclisinin kendi üyeleri arasından üye sayısı üçten az beşten çok olmamak üzere bir denetim komisyonu oluşturulacağı; aynı maddenin üçüncü fıkrasında da denetim komisyonu toplantılarına, belediye ve bağlı kuruluşları dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarından görevlendirilenlere 1.000, kamu personeli dışındaki diğer uzman kişilere büyükşehir belediyelerinde 3.000, diğer belediyelerde 2.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere, belediye meclisince belirlenecek miktarda günlük ödeme yapılacağı ve denetim komisyonunun emrinde görevlendirilecek kişi ve gün sayısı belediye meclisince belirleneceği,

-32 nci maddesinde, meclis başkan ve üyelerine, meclis ve komisyon toplantılarına katıldıkları her gün için, 39 uncu madde uyarınca belediye başkanına ödenmekte olan aylık brüt ödeneğin günlük tutarının üçte birini geçmemek üzere meclis tarafından belirlenecek miktarda huzur hakkı ödeneceği, huzur hakkı ödenecek gün sayısının 20, 24 ve 25 inci maddelerde belirtilen toplantı günü sayısından fazla olamayacağı ve meclis üyelerine aynı gün için birden fazla huzur hakkı ödenmeyeceği,

-33 üncü maddesinde, belediye encümenin, belediye başkanının başkanlığında il belediyelerinde 52 ve nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyelerde, belediye meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği üç üye, malî hizmetler birim amiri ve belediye başkanının birim amirleri arasından bir yıl için seçeceği iki üye olmak üzere yedi kişiden; diğer belediyelerde, belediye meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği iki üye, malî hizmetler birim amiri ve belediye başkanının birim amirleri arasından bir yıl için seçeceği bir üye olmak üzere beş kişiden oluşacağı,

-36 ncı maddesinde, belediye encümeni başkan ve üyelerine, nüfusu 10.000’e kadar olan belediyelerde 3.500, nüfusu 10.001-50.000’e kadar olan belediyelerde 4.500, 50.001- 200.000’e kadar olan belediyelerde 6.000 ve 200.001’in üzerinde olan belediyelerde ise 7.500 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık brüt ödenek verileceği ve encümenin memur üyelerine bu tutarların yarısının ödeneceği, hükümlerine yer verilmiştir.

5- 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununun;

-8 inci maddesinde, birlik meclisinin birliğin karar organı olduğu ve birlik üyesi mahallî idarelerin meclislerinin kendi üyeleri veya belediye meclis üyeliğine seçilmeyi haiz kişiler arasından, birlik tüzüğünde belirlenen sayıda ve gizli oyla seçecekleri üyelerden oluşacağı, dışarıdan seçileceklerin sayısının mahalli idare meclisinden seçileceklerin üçte birini geçemeyeceği ile birliğin üyesi olan il özel idaresi için valinin, belediye için belediye başkanının ve köy için muhtarın birlik meclisinin doğal üyesi olduğu, birlik meclisinde bunların dışında doğal üye bulunmayacağı,

-10 uncu maddesinde, üyelerinin tamamı il özel idarelerinden oluşan birliklerde birlik başkanının birlik merkezinin bulunduğu ilin valisi olduğu, birlik başkanının aynı zamanda birlik meclisinin de başkanı olduğu,

-11 inci maddesinde, birlik meclisinde plan ve bütçe komisyonunun dışında birliğin faaliyet konularıyla ilgili olmak üzere ihtisas komisyonları kurulabileceği, ihtisas komisyonlarının meclis üyeleri arasından birlik meclisinin kararıyla kurulacağı ve komisyon üye sayısının beşi geçemeyeceği,

-12 nci maddesinde, birlik encümeninin, birlik başkanı ile sayısı yediyi geçmemek üzere birlik tüzüğünde gösterilecek sayıda meclis üyesinden oluşacağı, ülke düzeyinde kurulan birliklerde bu sayının iki kat olarak uygulanacağı, bu üyelerin, birlik meclisince, dönem başı toplantısında kendi üyeleri arasından gizli oyla bir yıllığına görev yapmak üzere seçileceği ve birlik başkanının, encümeninin de başkanı olduğu,

-13 üncü maddesinde, birlik encümeninin toplantılarının, kararları ile çalışma esas ve usûlleri hakkında bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, Belediye Kanununun belediye encümenine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,

-17 nci maddesinde, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurların, Belediye Kanununda belirtilen esas ve usullere göre birlik genel sekreteri veya diğer üst yönetici kadrolarında görevlendirilebileceği ve bu tür görevlendirmelerde ilgilinin kendi kurumundan aldığı her türlü malî ve sosyal hakların kesilmeyeceği, ancak kurumundan aldığı aylık ve diğer ödemelerin toplam tutarını geçmemek üzere birlik encümeni kararıyla ek ödeme yapılabileceği,

-18 inci maddesinde, vali ve kaymakamların birlik hizmetlerini yürütmek üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarından personel görevlendirebileceği ve bu şekilde görevlendirilenlere birlik bütçesinden karşılanmak üzere, 5.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunan tutarda aylık ödeme yapılacağı,

-Yine 18 inci maddesinde, “köylere hizmet götürme birlikleri”ne ve 20 nci maddesinde de “ülke düzeyinde birlik kurulması” na ilişkin düzenlemelere; 22 nci maddesinde de, köylere hizmet götürme birliklerinin birlik meclisleri hariç olmak üzere, birlik meclisi ile birlik encümeninin başkan ve üyelerine meclis ve encümen toplantılarına katıldıkları her gün için birlik başkanına 5.000, encümen üyelerine 2.000, meclis üyelerine 1.500 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere, birlik meclisi tarafından belirlenecek miktarda huzur hakkı ödenebileceği ancak, huzur hakkı ödenecek gün sayısının, bir yıl içinde yirmidört günü geçemeyeceği,

hükümlerine yer verilmiştir.

6- 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanununun;

– 1 inci maddesinde, köy muhtarları ile şehir ve kasaba mahalle muhtarlarına 3.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ödenek verileceği, bu gösterge rakamını, muhtarlıkların bulunduğu yerleşim biriminin idarî yapısı ve nüfusu gibi kriterleri ayrı ayrı veya birlikte dikkate almak suretiyle İçişleri Bakanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine bir katına kadar farklı olarak belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu,

– 4 üncü maddesinde de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesi kapsamında sigortalı sayılmayı gerektirecek bir çalışması bulunmayan veya bu kapsamda aylık ve gelir almayan köy ve mahalle muhtarlarının, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları ve bunlardan yeniden bu görevlere seçilmeyenler veya, ayrılanların Bağ-Kur’la ilişkilerinin, kanuni primlerini ödedikleri sürece devam edeceği, hükümlerine yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

1- İl genel meclisi üyelerinin 2972 sayılı Kanun hükümleri uyarınca seçilmiş olmaları dolayısıyla üstlendikleri il genel meclisi üyeliği görevi için 5302 sayılı Kanun kapsamındaki ödemelerden yararlandıkları ve bu görev dışında uhdelerinde başka bir kamu görevi bulunmadığı hususları göz önüne alınarak, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin anılan 12 nci maddesinin il genel meclisi üyelerini kapsamadığı,

2- Büyükşehir belediye meclisi ile belediye meclis üyelerinin 2972 sayılı Kanun hükümleri uyarınca seçilmiş olmaları dolayısıyla üstlendikleri belediye meclis üyeliği görevleri için 5216 ve 5393 sayılı Kanun kapsamındaki ödemelerden yararlandıkları ve bu görevleri dışında uhdelerinde başka bir kamu görevi bulunmadığı hususları göz önüne alınarak, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin anılan 12 nci maddesinin büyükşehir belediye meclisi ile belediye meclisinin seçilmiş üyelerini kapsamadığı,

3- 2972 sayılı Kanun hükümleri uyarınca seçimle göreve gelmiş olmalarından dolayı 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin anılan 12 nci maddesinin büyükşehir ve diğer belediye başkanlarını kapsamadığı,

4- Köy muhtarlarının 2972 sayılı Kanun hükümleri uyarınca seçilmiş olmaları dolayısıyla üstlendikleri muhtarlık görevi için 2108 sayılı Kanuna göre aylık ödemeden yararlandıkları ve bu görevleri dışında uhdelerinde başka bir kamu görevi bulunmadığı hususları göz önüne alınarak, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin anılan 12 nci maddesinin muhtarları kapsamadığı,

5- Vali, vali yardımcısı ve kaymakamlar da dahil olmak üzere, 657 sayılı Kanun ile diğer personel kanunlarına göre istihdam edilenlere kurum içi ve kurum dışı ayrımı yapılmaksızın uhdelerinde bulunan kamu görevi dolayısıyla verilen meclis, encümen, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlardaki görevlerden sadece biri için ücret ödenebileceği,

6- 5355 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü ve 18 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yapılan ödemeler, geçici olarak görevlendirme dolayısıyla ödendiğinden, söz konusu ödemelerin 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin anılan 12 nci maddesi kapsamına girmediği, değerlendirilmektedir.

Bilgilerini ve uygulamanın buna göre yürütülmesini sağlamak üzere yazımızın ilgili birimlere duyurulmasını arz ederim.

Nazi AĞBAL

Bakan a.

Müsteşar

 

 

 

Genelgeler

Eki11
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

24.08.2012

Sayı: B.05.0.MAH.0.02.01.00-349-22333

Konu: Eğlence Vergisi

İlgi: Maliye Bakanlığının 17.08.2012 tarihli ve 87934 sayılı yazısı.

Fuarcılık faaliyetlerinin eğlence vergisine tabi olup olmadığına dair Maliye Bakanlığından alınan 17.08.2012 tarih ve 87934 sayılı yazıyla ilgili bilgilerinizi ve konunun iliniz dahilindeki belediyelere duyurulması hususunda;

Bilgi ve gereğini arz ve rica ederim.

Yavuz Selim KÖŞGER

Bakan a.

Genel Müdür

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

17.08.2012

 

Sayı: 87934

İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA

Türkiye Fuar Yapımcıları Derneği adına Av. Kadir DAYLIK tarafından gönderilen 13.8.2012 tarihli dilekçe ve eklerinin birer örneği ilişikte gönderilmiştir.

Söz konusu dilekçe ve eklerinde, Türkiye Fuar Yapımcıları Derneğinin düzenlemiş olduğu organizasyonların ticarete konu mal ve hizmetlerin tanıtımı, bilgi aktarımı ve piyasa genişletmeye yönelik olarak yapıldığı ve eğlence faaliyetini içermediği belirtilerek düzenlenen fuarlardan eğlence vergisi alınıp alınamayacağı hususu sorulmaktadır.

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 17 nci maddesinde, “Bu Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen ve belediye sınırları ile mücavir alanlar içinde yer alan eğlence işletmelerinin faaliyetleri Eğlence Vergisine tabidir. “ hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, eğlence vergisinin istisna ve muaflıkları düzenleyen 19 uncu maddesinin 2 numaralı bendinde; genel ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler ve köyler tarafından kültürel, sosyal, turistik ve ekonomik amaçlarla düzenlenen kongre, konferans, fuar, festival, şenlik, sergi ve benzeri faaliyetler ile tertip edilen eğlenceler ve konserler verginin kapsamı dışında tutulmuştur.

Aynı Kanunun 21 inci maddesinde eğlence vergisinin kapsamına giren yerler belirtilmiş ve 1 inci fıkrasının 5 numaralı bendi ile sirkler, lunaparklar, çalgılı bahçeler ve benzerlerinden yüzde 20 nispetinde eğlence vergisi alınacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, adı geçen Dernek tarafından organizasyonu yapılan tamamen ticari alım ve satıma taraf olanların bir araya geldiği fuarcılık faaliyetleri yukarıda belirtilen maddede yer alan eğlence faaliyetleri kapsamına girmediğinden söz konusu fuarlardan eğlence vergisinin alınmaması gerekmektedir.

Öte yandan, söz konusu Dernek tarafından 2464 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde sayılan eğlence faaliyetleri kapsamında organizasyon yapılması halinde, bu faaliyetleri nedeniyle eğlence vergisi alınacaktır.

Bilgi edinilmesini ve konu hakkındaki Bakanlığınız görüşünün belirlenerek gerekli duyurunun bütün belediyelere ve adı geçen mükellefe yapılmasını ve sonucundan Başkanlığımıza da bilgi verilmesini arz ederim.

Sadık DEMİRBAŞ

Başkan a.

Gelir İdaresi Grup Başkanı

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

14.08.2012

Sayı: B.05.0.MAH.0.08.02.00-907-21721

Konu: Mahalli İdare Birliklerinin Kadro İhdası

İlgi: 11.05.2012 tarihli ve 12607 sayılı yazımız.

Mahalli idare birlikleri kadro ihdasına ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 26/04/2012 tarihli ve 5434-12 sayılı yazısı, konunun ilinizdeki belediye ve mahalli idare birliklerine duyurulması amacıyla ilgi yazımız ekinde gönderilmişti.

Mahalli idare birliklerinde ve belediyelerde görev yapan personelin sosyal güvenlik yönünden statülerinin tespit edilebilmesi için kadro ihdasına ilişkin, cetvellerin ve meclis kararlarının Kurumlarınca istenilmesi halinde gönderilmesi, istenilmeden gönderilmemesi ve Köylere Hizmet Götürme Birliklerinde kadro ihdası yapılmaması gerektiğine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğünün 27/07/2012 tarihli ve 1-5434-12 sayılı yazısının bir örneği ilişiktedir.

Konunun iliniz dahilindeki belediyelere ve mahalli idare birliklerine duyurulması hususunda;

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

Yavuz Selim KÖŞGER

Bakan a.

Genel Müdür

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

27.07.2012

Sayı: 1-5434-12

İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA

Bilindiği üzere. 7/4/1924 tarihli ve 68 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 442 sayılı Köy Kanununun 47 ve 48 inci maddelerine istinaden 1580 sayılı Belediye Kanununun belediye, köy ve vilayet mahalli idarelerinin birlik kurmaları başlıklı 133 üncü maddesi ile belde ve köyler, vilayet idarei hususiyetleri kendilerine kanunlarla verilen mecburi veya ihtiyari vazifelerin bir veya bir kaçını müşterek tesisat ve idare ile ifa için birlik kurulabileceği,

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Sandıktan faydalanacaklar başlıklı ikinci kısmında yer alan mülga 12 nci madde ile bu Kanunla tanınan haklardan (l) işaretli fıkrada yazılı yerlerde çalışanlardan, (II) işaretli fıkrada gösterilenlerin faydalanacağı hükme bağlanmıştır.

Köy idareleri, dolayısıyla 1580 sayılı Kanunun 133 üncü maddesi uyarınca kurulmuş olan köylere hizmet götürme birlikleri, 5434 sayılı Kanunda sayılan kurumlar arasında yer almamaktadır.

Bu nedenle, köylere hizmet götürme birliklerinde görev yapanlar için kadro İhdası yapılması mümkün değildir.

Nitekim 11/6/2005 tarihli ve 25842 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5355 sayılı Mahalli idare Birlikleri Kanununun Köylere hizmet götürme birlikleri başlıklı 18 inci maddesi, “…

Köylere hizmet götürme birlikleri ihtiyaca göre hizmet akdiyle personel istihdam edebilir. Ancak, köylere hizmet götürme birliklerinin yıllık toplam personel giderleri, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin Vergi Usul Kanununda belirlenen yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın %10’unu aşamaz. Vali ve kaymakamlar birlik hizmetlerini yürütmek üzere diğer kumu kurum ve kuruluşlarından personel görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilenlere birlik bütçesinden karşılanmak üzere, (5000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunan tutarda aylık ödeme yapılır.

…” hükmünü amirdir.

Bu hüküm uyarınca, köylere hizmet götürme birliklerinde görev yapan personel hizmet akdiyle çalıştırılmakta ya da vali ve kaymakamlarca birlik hizmetlerini yürütmek üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarından personel görevlendirilmektedir.

Görüleceği üzere, 5355 sayılı Mahalli idare Birlikleri Kanunu ile köylere hizmet götürme birliklerinde görev yapan personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarından görevlendirilme yoluyla ya da hizmet akdiyle çalıştırılacakları hükme bağlanmış olup, kadrolu personel çalıştırılacağına ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir.

Dolaysıyla, 5434 sayılı Kanuna tabi olmayan köylere hizmet götürme birliklerinde görev yapan personelin gerek 5434 sayılı Kanuna göre gerekse 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca Kurumumuzla ilgilendirilmesi mümkün değildir.

Ancak, Silvan İlçesi Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 19/6/2012 tarihli ve M.21.6.SLK.0.00.00.00.517.99-2305 sayılı. Hisarcık Köylere Götürme Birliğinin 14/5/2012 tarihli ve 2012/43 sayılı yazılarından birliklerine meclis kararı ile kadro ihdas edildiği anlaşılmıştır.

Diğer taraftan. Belediyeler ve Mahalli İdare Birlikleri ile yapılan yazışmalar ile kurumlarında görev yapan personelin kadro ihdasına ilişkin belgeler istenmekte ancak söz konuşu belgelerin imha edilmek üzere SEKA ya gönderildiği veya herhangi bir nedenle bulunamadığı belirtilerek gönderilmemektedir. Bu durumda ilgililerin mağduriyetine neden olmaktadır.

İlgililerin mağduriyetinin önlenebilmesi için daha önce ilgide kayıtlı yazımızla 7/12/2004 tarihli ve 5272 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 24/12/2004 tarihinden itibaren, Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik hükümlerine göre kendi meclisleri tarafından ihdas edilen memur kadrolarına atanan personel sosyal güvenlikleri yönünden 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları belirtilerek belediye ve bağlı kuruluşlar ile mahalli idare birliklerinde görev yapan personelin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olup olmayacakları hususunun 24/12/2004 tarihinden önce 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kadro ihdas edildiğine ilişkin kadro cetvellerinin, 24/12/2004 tarihinden sonra ise kadro ihdasına ilişkin meclis kararlarının ilgili belediyeden veya birlikten istenmek suretiyle inceleneceği ve bu hususun tüm belediye ve mahalli idare birliklerine duyurulması istenilmiştir.

Söz konusu yazımızın Genel Müdürlüğünüzce belediye ve mahalli idare birliklerine duyurulması sonucunda. Belediye Başkanlıklarından ve Mahalli İdare Birliklerinden kadro ihdasına ilişkin cetveller ve meclis kararları gönderilmeye başlanmış ise de, bu belgelerin yazımızda da belirtildiği üzere, Kurumumuzca istenilmesi halinde gönderilmesi gerekmektedir.

Bu nedenlerle, Genel Müdürlüğünüze bağlı bulunan Mahalli idare Birliklerinde ve Belediye Başkanlıklarında görev yapan personelin sosyal güvenlik yönünden statülerinin tespit edilebilmesi için kadro. ihdasına ilişkin cetvellerin ve meclis kararlarının Kurumumuzca istenilmesi halinde gönderilmesinin, istenilmeden gönderilmemesi ve Köylere Hizmet Götürme Birliklerine kadro İhdası yapılmaması gerektiği hususunun Genel Müdürlüğünüzce ilgili birimlere yeniden duyurulmasını arz ederim.

Cüneyt OLGAÇ

Genel Müdür V.

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

14.08.2012

Sayı: B.05.0.MAH. 0.08.02.00-900-21706

Konu: Sosyal Denge Tazminatı

Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen ve 4688 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu görevlisi kapsamına giren ve işçi statüsü dışındaki kadrolu ve sözleşmeli personelin tamamının sosyal denge tazminatından yararlanabileceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Devlet Personel Başkanlığının 06/08/2012 tarihli ve 12282 sayılı yazısı ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

Yavuz Selim KÖŞGER

Bakan a.

Genel Müdür

T.C.

DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI

06.08.2012

Sayı: 12282

                                                                    İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA

Tekirdağ İl Özel idaresinde, 5302 sayılı Kanuna istinaden 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesine göre tam zamanlı olarak çalıştırılan sözleşmeli personele sosyal denge tazminatı ödenip ödenmeyeceğine ilişkin Başkanlığımızdan görüş talebinizi ihtiva eden ilgi yazı incelenmiştir.

25/06/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 3 üncü maddesinde kamu görevlisi, “…Bu Kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların kadro veya pozisyonlarında istihdam edilenlerden işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlilerini ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 32 nci maddesinde, “27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir. Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 15 inci maddesinde “Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il Özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.”

hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde,-belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen ve 4688 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu görevlisi kapsamına giren ve işçi statüsü dışındaki kadrolu ve sözleşmeli personelin tamamının sosyal denge tazminatından yararlanabileceği mütalaa edilmektedir.

Enes POLAT

Başkan a.

Devlet Personel Başkan Yardımcısı

 

T.C.

 

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

 

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

14.08.2012

 

Sayı: B.05.0.MAH.0.11.01.00-250-21660

Konu: Sosyal Denge Tazminatı

 

İlgi: Maliye Bakanlığının 08/08/2012 tarih ve 115951 -8673 sayılı yazısı.

İlgi yazıda, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 32 nci maddesine ilişkin Maliye Bakanlığına çeşitli başvurular yapıldığı, Bu başvurularda;

1) İl afet ve acil durum müdürlüğü personelinin sosyal denge tazminatından faydalanıp faydalanamayacağı,

2) Söz konusu müdürlük personeline ilişkin personel giderlerinin il özel idare personel giderleri kapsamında olup olmadığı,

3) Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması sonucunda devredilen personeline ilişkin personel giderlerinin ilgili belediyelerin veya il Özel idarelerinin personel giderlerinin kapsamında olup olmadığı

4) İl genel meclisi üyelerine ödenen ücretlerin il özel idarelerinin personel giderleri kapsamında olup olmadığı,

5) Muhtar ödeneklerinin il özel idarelerinin personel giderleri kapsamında olup olmadığı,

6) İller Bankasına olan borçların hangi kapsamda değerlendirileceği,

7) Vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamından ne anlaşılması gerektiği gibi konularda tereddüt yaşandığı ifade edilmiş olup, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Maliye Bakanlığının ilgi yazısı yazımız ekinde gönderilmiştir.

Konunun iliniz dahilindeki mahalli idarelere duyurulması hususunda;

Bilgi ve gereğini arz ve rica ederim.

Yavuz Selim KÖŞGER

 

Bakan a.

 

Genel Müdür

T.C.

 

MALİYE BAKANLIĞI

 

Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü

 

08/08/2012

 

Sayı: 115951 -8673

İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA

Bakanlığımıza gönderilen çeşitli yasalardan, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 32 nci maddesine yönelik olarak;

1) İl afet ve acil durum müdürlüğü personelinin sosyal denge tazminatından faydalanıp faydalanamayacağı,

2) Söz konusu müdürlük personeline İlişkin personel giderlerinin il özel idare personel giderleri kapsamında olup olmadığı,

3) Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması sonucunda devredilen personeline ilişkin personel giderlerinin ilgili belediyelerin veya İl özel idarelerinin personel giderlerinin kapsamında olup olmadığı

4) İl genel meclisi üyelerine ödenen ücretlerin il özel idarelerinin personel giderleri kapsamında olup, olmadığı,

5) Muhtar ödeneklerinin il özel idarelerinin personel giderleri kapsamında olup olmadığı,

6) İller Bankasına olan borçların hangi kapsamda değerlendirileceği,

7) Vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamından ne anlaşılması gerektiği,

hususlarında tereddüte düşüldüğü anlaşılmış olup tereddütlerin giderilmesi ve uygulamada birliğin sağlanması amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

Bilindiği üzere, 27/6/1989 tarih ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesinde, “Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir. ” hükmü,

25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde, “27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir. Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.

Yapılacak sözleşme, toplu sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanır ve sözleşme süresi hiçbir şekilde izleyen mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemez. Mahalli idareler genel seçim tarihini izleyen üç ay içerisinde de toplu sözleşme dönemiyle sınırlı olmak üzere sözleşme yapılabilir. Bu sözleşmeye dayanılarak yapılan ödemeler kazanılmış hak sayılmaz. .

İlgili mahalli idarenin; vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamının gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin yüzde onunu aşması, ödeme süresi geçtiği halde ödenmemiş aylık ve ücret borcu bulunması veya gerçekleşen en son yıla ilişkin toplam personel giderinin, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin belediyelerde yüzde otuzunu, il özel idaresinde yüzde yirmibeşini aşması hallerinde bu madde kapsamında sözleşme yapılamaz. Sözleşmenin yapılmasından sonra bu koşulların oluşması durumunda mevcut sözleşme kendiliğinden hükümsüz kalır. ” hükmü,

Öte yandan, 29/5/2009 tarihli ve 5902 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “İl afet ve acil durum müdürlükleri ile birlik müdürlüklerinin norm kadro ilke ve standartları, Maliye Bakanlığının görüşü üzerine Başkanlıkça belirlenir. Başkanlıkça belirlenecek norm kadro ilke ve standartlarına uygun olarak bu müdürlüklerin kadrolarının ihdası, iptali ve değişikliği ile geçici iş pozisyonu vizesine ilişkin işlemler, il özel idarelerinin tabi olduğu hükümler çerçevesinde yürütülür. Ancak, il özel idarelerinde kadrolarının ihdası, iptali ve değişikliği ile geçici iş pozisyonu vizesine ilişkin olarak İl Genel Meclisine verilmiş olan yetkiler, bu müdürlükler açısından valiler tarafından kullanılır ve bu müdürlüklerin kadroları, il özel idarelerinin kadro cetvellerinde ayrı bir bölüm halinde gösterilir.” hükmü,

13/1/2005 tarihli ve 5286 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinde, “Kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün;

a) Mülkiyeti Hazineye ait olup da Maliye Bakanlığınca bu Genel Müdürlüğe tahsis edilen taşınmazlar hariç olmak üzere, taşra teşkilâtının kadro ve pozisyonları, personeli, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları, tapuda bu Genel Müdürlük adına kayıtlı olan taşınmazları ve hizmet binaları; İstanbul ve Kocaeli illerinde büyükşehir belediyelerine, diğer illerde il özel idarelerine,

…

devredilir” ve aynı Kanunun geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise, “İl özel idareleri ve büyükşehir belediyelerinin gelirlerine ilişkin yeni bir kanunî düzenleme yapılıncaya kadar bu idarelere devredilen personelin aylık ve diğer her türlü malî ve sosyal haklarına ilişkin ödemeler Devlet bütçesinden il özel İdarelerine veya büyükşehir belediyelerine kaynak aktarmak suretiyle yapılır. ” hükmü,

22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Meclis toplantılarına katıldıkları her gün için; il genel meclisi başkanına 2600 gösterge, diğer meclis üyelerine 2200 gösterge rakamının, memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir.” hükmü,

29/8/1977 tarihli ve 2108 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde, “Köy muhtarları ile şehir ve kasaba mahalle muhtarlarına, 3000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ödenek verilir. İçişleri Bakanlığının görüşü alınarak Maliye Bakanlığının teklifi üzerine bu gösterge rakamını yüzde yüz oranına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Bu ödenek damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.

Bu ödeneğin karşılığı her yıl İçişleri Bakanlığı bütçesine konulur ve yılı içinde söz konusu bütçeden il özel idare bütçelerine aktarılır.

Muhtar ödeneği, her ayın onbeşinci günü il Özel idareleri tarafından ilgililere peşin olarak ödenir.” hükmü,

yer almaktadır.

Ayrıca, 2012-2014 Dönemi Bütçe çağrısı ve Bütçe Hazırlama Rehberi eki Analitik Bütçe Sınıflandırmasına İlişkin Rehberde; kamu personeli ile kamu personeli olmasa bile kamu personeli gibi çalıştırılan veya hizmetinden faydalanılan kişilere veya diğerlerine ilgili mevzuatına göre bordroya dayalı olarak nakden yapılan ödemelerinin personel gideri ve aynı nitelikteki ödemelerin ise mal ve hizmet alım gideri olduğu, personel giderlerinin çeşitli personel kanunlarına göre çalıştırılanların istihdam çeşitleri ile çalıştırılma veya hizmetinden yararlanma yöntemleri esas alınarak; memurlar, sözleşmeli personel, işçiler, geçici personel ve diğer personel olarak farklı gruplarda sınıflandırıldığı ve bunlara ilgili mevzuatına göre yapılan ödemelerin hangi ekonomik koda gider yazılacağı detaylı bir şekilde ifade edilmiş bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden;

1- 5902 sayılı Kanun ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki cetvellerde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının taşra teşkilatı bulunmaması, il afet ve acil durum müdürlüklerinin il özel idaresi bünyesinde kurulmuş olması, bu müdürlüklerin kadrolarının il özel idarelerinin kadro cetvellerinde ayrı bir bölüm halinde gösterilmesi, valiye bağlı olarak faaliyet sürdürmesi ve il alet ve acil durum müdürü de dahil olmak üzere bütün personelinin vali tarafından atanması hususlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde 4688 sayılı Kanun hükümleri uyarınca il afet ve acil durum müdürlüğü personelinin yapılan sosyal denge sözleşmesinden yararlandırılması gerektiği,

2 -İl afet ve acil durum müdürlüklerinde çalışan personelin il özel idare personeli olması ve söz konusu personele ilişkin personel giderlerinin il Özel idare personel giderlerine ilişkin tertiplerden tahakkuk ettirilerek yapılması gerekçeleriyle bu personele yönelik Analitik Bütçe Sınıflandırmasına göre “01- Personel Giderleri” ve ”02- Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” kodları altında yapılan harcamaların il özel idarelerinin toplam personel giderleri kapsamında olduğu,

3- 5286 sayılı Kanun kapsamında İstanbul ve Kocaeli illerinde büyükşehir belediyelerine, diğer illerde il özel idarelerine devredilen personelin, statü ayrımı yapılmaksızın kadro ve pozisyonları ile birlikte devredildiği dikkate alındığında, devredilen memur ve işçiler ile bu kapsamda devredilen diğer personel için Analitik Bütçe Sınıflandırmasına göre “01 Personeli Giderleri” ve “02 Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri”‘ kodları altında yapılan harcamaların il özel idarelerinin toplam personel giderleri kapsamında olduğu,

4- 5302 sayılı Kanun uyarınca il genel meclisi üyeleri ile encümen üyelerine yapılan ödemelerin il özel idarelerinin toplam personel giderleri kapsamında olduğu,

5-Köy ve mahalle muhtarlarına 2108 sayılı Kanun uyarınca yapılan ödemelerin il özel idarelerinin toplam personel giderleri kapsamında olduğu,

6- 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin üçüncü fıkrasında sosyal denge tazminatı için sözleşme yapılmasına engel olan ya da sonradan sözleşmeyi hükümsüz kılacak kriterler sayılmaktadır. Mahalli idarelerin İller Bankasına olan borçlarının bu kriterler kapsamında bulunmadığı, mütalaa edilmektedir.

7- 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin uygulanması bakımından, “vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamı” ibaresine ilişkin olarak, Hazine Müsteşarlığının 4/7/2012 tarihli ve 11091 sayılı, Gelir İdaresi Başkanlığının 29/6/2012 tarihli ve 068471 sayılı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 23/7/2012 tarihli ve 12859241 sayılı yazılarında yer alan aşağıdaki hususların dikkate alınmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

a) Vergi borcu kavramı tüm vergi türlerini kapsamakta ve bununla birlikte asıl alacaklarla birlikte söz konusu alacağa bağlı fer’i alacaklar ve vergi aslına bağlı cezalar da bu kapsamda bulunmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37 nci maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 111 inci ve 112 inci maddelerinde vergi borçlarında vadenin tanımı yapılmış olup, vadesi geçmiş borcun da süz konusu madde hükümlerinde belirtilen vade suretiyle belirlenmesi gerekmektedir. Öte yandan, muhtelif yapılandırma kanunları ile 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin amme borçlarının taksitlendirmek suretiyle ödenmesine imkan sağladığı, bu durumda vergi borçlarının normal vade tarihleri korunmak kaydıyla mükelleflere yeni ödeme zamanları verilebildiği, dolayısıyla, muhtelif yapılandırma kanunları ile 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi hükümleri gereğince taksitlendirilen vergi borçlarının yeni verilen ödeme sürelerinde ödeniyor olması şartıyla vadesi geçmiş vergi borcu olarak dikkate alınmaması gerektiği, diğer taraftan yargı organlarınca vergi borçlarının takibine yönelik olarak açılmış davalarda yürütmeyi durdurma kararı verilmesi halinde söz konusu borçların da vadesi geçmiş vergi borcu olarak dikkate alınmaması gerekmektedir.

b) Hazine Müsteşarlığı tarafından dış borcun ikrazı suretiyle kullandırılan krediler ve Hazine garantilerinden anılan Müsteşarlıkça üstlenmeler neticesinde doğan alacaklar ile ikrazen ihraç edilmiş Devlet İç Borçlanma Senetlerinden doğan alacaklardan borçlu kuruluş tarafından vadesinde ödenmeyen tutarlar toplam alacak stoku içerisinde vadesi geçmiş alacak olarak takip edilmektedir. Bununla birlikte, 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi gereğince tarihli ve 4749 sayılı Kanun kapsamında olup, takip için tahsil dairelerine intikal etmiş olan Hazine alacaklarıyla ilgili yapılandırma başvurusu yapan kuruluşların 31/12/2010 öncesi vadesi geçmiş borçları ilgili vergi dairelerince yapılandırılarak söz konusu vadesi geçmiş borçlara ilişkin yeni ödeme planları oluşturulmaktadır. Bahse konu Kanun kapsamında yapılandırılan borçlar muhasebe kayıtlarında vadesi geçmiş borç statüsünden çıkarılıp, vadesi gelecek Hazine alacağı olarak kaydedilmiş olup, yapılandırma ile oluşturulan itfa planı kapsamında takip edilmekte olan alacakların vadesinde ödenmemesi durumun da, söz konusu alacaklar tekrar vadesi geçmiş Hazine alacağı haline gelmektedir.

c) Sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde, 5510 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri doğrultusunda vadesinde ödenmemiş olan sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı tutarlarını ihtiva etmekte olup, sigorta primlerinden vadesi geçmiş olmaları nedeniyle 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi gereğince tecil ve takside bağlanmış olanlar ile çeşitli yapılandırma kanunları çerçevesinde yapılandırılmış olan borçlar vadesi geçmiş borç olarak değerlendirilmemektedir.

Bilgilerini arz ederim.

Naci AĞBAL

 

Bakan a.

 

Müsteşar

 

 

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

 

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

15.08.2012

Sayı: B.05.0.MAH.G.11.01.00-250-21767

Konu: Su Abonelik İşlemleri

 

İlgi: Hazine Müsteşarlığının 13/08/2012 tarih ve 13452 sayılı yazısı.

Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulan “Su Aboneliği Tesis ve Abone Değişikliği işlemlerinde Zorunlu Deprem Sigortasının Aranmasına llişkin Uygulama Esasları” ekte gönderilmiştir.

Konunun iliniz dahilindeki mahalli idarelere duyurulması hususunda;

Bilgi ve gereğini arz ve rica ederim.

Yavuz Selim KÖŞGER

 

Bakan a.

 

Genel Müdür

 

Su Aboneliği Tesis ve Abone Değişikliği İşlemlerinde Zorunlu Deprem Sigortasının Aranmasına İlişkin Uygulama Esasları

1) Bilindiği üzere, 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanununun 11 inci maddesinde “zorunlu deprem sigortasının kapsamına giren binalar ve bağımsız bölümlerle ilgili olarak yaptırılan su ve elektrik abonelik işlemlerinde, zorunlu deprem sigortasının varlığı ilgili kuruluşça kontrol edilir.” hükmü yer almaktadır.

2) Zorunlu Deprem Sigortası, genel anlamda, belediye sınırları içinde kalan meskenlere yönelik olarak uygulamaya konulmuş bir sigortadır. Afet Sigortaları Kanunu’nun 10 uncu maddesi, kapsamdaki binaları şu şekilde belirlemektedir. “23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve Özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle Devlet tarafından yaptırılan veya sağlanan kredi ile yapılan meskenler zorunlu deprem sigortasına tâbidir.

Buna karşın, kamu kuruluşlarına ait binalar, köy yerleşim alanlarında yapılan binalar (köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yapılan binalar) ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında olsalar dahi tamamı ikamet dışı amaçlarla kullanılan binalar (tapu kaydında kullanım şekli mesken olmayan binalar) Zorunlu Deprem Sigortasına tabi değildir.

3) Zorunlu Deprem Sigortası teminatı, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından verilmekte olup, sigorta poliçeleri DASK nam ve hesabına yetkili sigorta şirketleri ile bu şirketlerin acenteleri ve banka şubeleri tarafından düzenlenmektedir.

4) Taşınmaz mal üzerinde müstakilen mesken olarak İnşa edilmiş binalar ile birlikte 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında tesis edilen kat mülkiyetine veya kat irtifakına konu meskenlerin su aboneliği tesis ve abone değişikliği işlemlerinin. Zorunlu Deprem Sigortası yapılmış olduğunun kontrol edilmesinin ardından tamamlanması gerekmektedir.

5) Abonelik işlemleri esnasında, sigorta poliçesinin varlığının aşağıdaki yöntemlerden biri ile teyit edilmesi gerekmektedir.

a) Elektronik sorgulama (DASK Web servis uygulaması): DASK’ın sunduğu “web servis” yardımıyla elektronik ortamda sorgulama yapılarak poliçe bilgileri teyit edilebilir. Elektronik sorgulamaya ilişkin olarak 0216 400 14 44 numaralı telefondan veya abone@dask.gov.tr e-posta adresinden yardım istenebilir.

b) www.dask.gov.tr üzerinden sorgulama: Abonelik işlemi yapılacak konuta alt poliçenin numarasının ve konum malikinin kimlik numarasının (TCKN) sözlü veya yazılı olarak beyan edilmesi durumunda, DASK internet sitesi “poliçe sorgulama” bölümünde poliçe numarası ve TCKN bilgisi girilerek poliçe bilgileri teyit edilebilir.

c) Poliçe aslı ile işlem yapılması: Yukarıda belirtilen yöntemlerden birini tercih etmeyenlerin poliçe aslını talep etmeleri ve poliçe üzerinden adres bilgilerinin doğruluğunu teyit ederek işlem yapmaları gereklidir.

6) Tüm sorgulamalarda, poliçe kayıtlarındaki adresin abonelik tesis edilecek konuta ait olduğunun teyit edilmesine dikkat edilmelidir.

7) Tamamen ticari veya sınai amaçlı olan binaların sigorta kapsamı dışında olması nedeniyle, abonelik adresi İş hanı, iş merkezi, idari hizmet binaları, eğitim merkezi binaları ve benzeri olarak geçen başvurular ile inşası henüz tamamlanmamış binalar için Zorunlu Deprem Sigortası aranmaz.

8) Zorunlu deprem sigortasının malikler veya İntifa hakkı sahipleri tarafından yahut kiracılar tarafından yaptırılması mümkündür. Sigortanın kiracı tarafından yaptırılması durumunda; malike ait TCKN poliçede belirtilir ve poliçede kiracı “sigorta ettiren” olarak, malik ise “sigortalı“ olarak yer alır. Kiracı tarafından bu şekilde yapılan poliçeler için ödenen sigorta primi, malikten tahsil edilebilir veya kiradan mahsup edilebilir

9) Uygulamaya ilişkin ortaya çıkabilecek tereddütler için “Alo DASK 125″ten telefonla veya abone @dask gov.tr adresinden bilgi alınması mümkün bulunmaktadır.

DASK ve Zorunlu Deprem Sigortası hakkında daha fazla bilgiye, DASK’ın www.dask.gov.tr adresli internet sitesinden veya “Alo DASK l25″ten ulaşmak mümkündür.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI NASIL YAPTIRILIR?

Zorunlu deprem sigortası uygulaması, 17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen Marmara depreminin ardından depremlerin meskenlerde yarattığı maddi zararları teminat altına almak üzere hayata geçirilmiştir. Zorunlu Deprem Sigortası teminatı, kamu tüzel kişiliğini haiz ve kar amacı gütmeyen Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından verilmekte olup, sigorta poliçeleri DASK nam ve hesabına yetkili sigorta şirketleri, bu şirketlerin acenteleri ve banka şubeleri tarafından düzenlenebilmektedir. Sigorta şirketleri zorunlu deprem sigortası yaparken aracılık görevini üstlenmekte olup, herhangi bir hasar durumunda tazminat DASK tarafından ödenmektedir.

Zorunlu deprem sigortası aşağıda belirtilen seçeneklerden biriyle yapılabilir:

1.Doğrudan sigorta şirketlerinin merkezlerinden,

2.Herhangi bir sigorta acentesinden,

3.Herhangi bir banka şubesinden,

4.İnternet üzerinden: DASK’ın internet sitesinde on-line poliçe alınabilecek sigorta şirketi ve aracıların adres bilgilerine ulaşabilir (http;//www.dask.gov.tr/261.htmn.)

Ayrıntılı bilgi için www.dask.gov.tr ve www.facebook.com/dask adresini ziyaret edebilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

Büyükşehir Belediyesi Yasa Tasarısı Taslağı

Eki01
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

            

             Bazı Büyükşehir Belediyelerinin Sınırlarının Büyütülmesi, 13 İl’de Yeni Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı Ana Hatlarıyla Aşağıdaki Hususları İçermektedir:

 

• Mevcut 14 Büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırı olacak şekilde genişletilmekte,

• Toplam il nüfusu 750.000’i aşan 13 il’de sınırları ilin mülki sınırları olacak şekilde Büyükşehir Belediyeleri kurulmakta,

• İstanbul ve Kocaeli sınırları içerisindeki orman köyleri de dâhil olmak üzere yaklaşık 16 bin köyün tüzel kişiliğine son verilip mahalleye dönüştürülmekte,

• Büyükşehir sınırları içindeki belediyeler görev ve yetki açısından kademelendirilmekte,

• Yeni büyükşehir olacak 13 ilde 23 yeni ilçe kurulmakta.

• Yerel yönetimler alanında yaşanan bazı sıkıntıların giderilmesi amacıyla yerel yönetimlerle ilgili kanunlarda çeşitli değişiklikler yapılmakta,

• İl genelindeki tüm belde belediyeleri ile köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak mevcut ilçelerde

ilçe belediyesine, yeni kurulan ilçelerde bu belediyelere mahalle olarak katılmakta ve

• Büyükşehir Belediyelerine dönüştürülen belediyelerin sınırları içinde en az bir yeni ilçe kurulmaktadır.

*Anakent ilçe belediyesi ve büyükşehir ilçe belediyesi kavramlarıyla tanışılıyor.
*Anakent ilçe belediyeleri, mesleki eğitim ve beceri kursları açmıyor.
Buna karşılık, hayvan barınağı, kütüphane, müze yapabiliyor ve işletebiliyor.
*Büyükşehir yetki alanlarında karla mücadele yetkisi ilçe belediyelerine veriliyor.
*Büyükşehir ilçe belediyesi, yetki sınırları içinde taksi sayılarını, duraklarını belirleyebilecek. Sokak, meydan gibi yerlerde araç park alanlarını saplayıp işletebilecek.
*Büyükşehir ilçe belediyeleri ayrıca sınırları içinde toplu taşıma hizmeti verebilecek. İsterlerse, gerekli tesisleri kurup işletecek ya da işlettirecek. Kara ve deniz taksi araçlarının ruhsatları da ilçe belediyelerce verilecek.

*Toptancı hali kurabilecek, mezbaha açabilecek. Bu yerlerin ruhsatı da ilçe belediyelerinden alınacak.

*En önemli yetkilerden biri de mezarlıklarını sorumlulukları büyükşehir ilçe belediyelerine veriliyor. İlçe belediyeleri mezarlık alanlarını belirleyip, mezar tesisi edebilecek.
*Taslaktaki bir başka yenilik de belediye meclis kararlarına yönelik.
Daha önce de valiye giden meclis kararları yeni taslağa göre 10 gün içinde iade edilmezse kesinleşiyor.Valinin iade ettiği karar, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla yeniden meclisten geçerse vali idari yargıya gidebiliyor. Yine ilçe belediyelerin imar kararlarını daha önce 3 ay olan inceleme süresi 6 aya çıkıyor.

*Yasa tasarısında büyükşehir belediyelerini ilgilendiren bir madde de, belediyelerin mülkiyetindeki yerlerin belediye şirketlerine ihalesiz devretme yetkisinin alınması. Artık büyükşehir belediyelerini çay bahçesini belediye şirketine devredemeyecek.

*Tasarı aynen yasalaşırsa, ilçe belediyelerin ve büyükşehir belediyelerinin gelirleri de artıyor.

*Yine tasarıya göre, daha önce nüfusu 50 bin olan belediyeler için kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açma zorunluluğu nüfusu 150 bin olanlar için geçerli olacak.
*Belediye meclislerinde kurulan denetim komisyonları, sadece belediyenin değil bağlı kuruluş ve şirketlerin de denetimini yapabilecek.

*İçişleri Bakanlığı denetimleri belediyelerin mali işlemlerini de kapsayacak. Kamu zararına ilişkin İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırlayacağı raporlar Sayıştay yargılamasına esas alınacak.

*Hizmetlerde aksamaları sulh hukuk hakimliği karar verirken yeni taslağa göre İçişleri Bakanlığı denetim elemanları karar verecek.

*Belediyeler, şirketleri ve bağlı oldukları birlikler bütçede ödeneği olması durumunda kamu yararı gözetmek şartıyla derneklere yardım yapabiliyorken yeni tasarıdaki maddeye göre yapamayacak

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

Eyl10
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak 20/06/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilen ve 30/06/2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun uygulanmasında ve getirdiği yenilik ve özellikleri özetlersek;

 4857 sayılı İş Kanunun Yürürlükten Kaldırılan Maddeleri:İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulama yeni Kanun çerçevesinde yürütüleceğinden, 4857 sayılı Kanunun bazı hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak bu madde altı ay sonra yürürlüğe girecektir.

 

• 2 nci maddesinin dördüncü fıkrası.

• 63 üncü maddesinin dördüncü fıkrası.

• 69 uncu maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları.

• 77, 78, 79, 80, 81, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 95, 105 ve geçici 2 nci maddeler.

• 4857 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan   “İş sağlığı ve güvenliği hükümleri saklı kalmak üzere” ifadesi ile 98 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “85 inci madde kapsamındaki işyerlerinde ise çalıştırılan her işçi için bin Yeni Türk Lirası,” ifadesi metinden çıkartılmıştır.

4857 sayılı İş Kanunun Geçerliliği: Diğer mevzuatta iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak 4857 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılacaktır.

 

• 4857 sayılı Kanunun 77 nci, 78 inci, 79 uncu, 80 inci, 81 inci ve 88 inci maddelerine göre yürürlüğe konulan yönetmeliklerin bu 6331 sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümleri, bu Kanunda öngörülen yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilecektir.

• Çalışanların tabi oldukları kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 6331 sayılı Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4857 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanacaktır

• Çalışanlar için, 4857 sayılı Kanun ve diğer mevzuat gereği daha önce alınmış bulunan periyodik sağlık raporları süresi bitinceye kadar geçerli olacaktır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Kapsamına Giren ve Girmeyenler:6331 sayılı Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacaktır.

 

Ancak aşağıda belirtilen faaliyetler ve kişiler hakkında bu 6331 sayılı Kanun hükümleri uygulanmayacaktır.

• Fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri.

• Afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri.

• Ev hizmetleri.

• Çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar.

• Hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan işyurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri.

Tanımlar:6331 sayılı Kanunun uygulamasında geçerli olan tanımlar aşağıda belirtilmiştir.

 

• Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.

• Çalışan: Kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişi.

• Çalışan temsilcisi: İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalara katılma, çalışmaları izleme, tedbir alınmasını isteme, tekliflerde bulunma ve benzeri konularda çalışanları temsil etmeye yetkili çalışan.

• Destek elemanı: Asli görevinin yanında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda özel olarak görevlendirilmiş uygun donanım ve yeterli eğitime sahip kişi.

• Eğitim kurumu: İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin eğitimlerini vermek üzere Bakanlıkça yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve Türk Ticaret Kanununa göre faaliyet gösteren şirketler tarafından kurulan müesseseler.

• Genç çalışan: Onbeş yaşını bitirmiş ancak onsekiz yaşını doldurmamış çalışan.

• İş güvenliği uzmanı: İş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip mühendis, mimar veya teknik eleman.

• İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olay.

• İşveren: Çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar.

• İşyeri: Mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile çalışanın birlikte örgütlendiği, işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçları da içeren organizasyon.

• İşyeri hekimi: İş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş, işyeri hekimliği belgesine sahip hekim.

• İşyeri sağlık ve güvenlik birimi: İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütmek üzere kurulan, gerekli donanım ve personele sahip olan birim.

• Konsey: Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi.

• Kurul: İş sağlığı ve güvenliği kurulu.

• Meslek hastalığı: Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık.

• Ortak sağlık ve güvenlik birimi: Kamu kurum ve kuruluşları, organize sanayi bölgeleri ile Türk Ticaret Kanununa göre faaliyet gösteren şirketler tarafından, işyerlerine iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sunmak üzere kurulan gerekli donanım ve personele sahip olan ve Bakanlıkça yetkilendirilen birim.

• Önleme: İşyerinde yürütülen işlerin bütün safhalarında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili riskleri ortadan kaldırmak veya azaltmak için planlanan ve alınan tedbirlerin tümü.

• Risk: Tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali.

• Risk değerlendirmesi: İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar.

• Tehlike: İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli.

• Tehlike sınıfı: İş sağlığı ve güvenliği açısından, yapılan işin özelliği, işin her safhasında kullanılan veya ortaya çıkan maddeler, iş ekipmanı, üretim yöntem ve şekilleri, çalışma ortam ve şartları ile ilgili diğer hususlar dikkate alınarak işyeri için belirlenen tehlike grubu.

• Teknik eleman: Teknik öğretmen, fizikçi ve kimyager unvanına sahip olanlar ile üniversitelerin iş sağlığı ve güvenliği programı mezunları.

• İşyeri hemşiresi: 25/2/1954 tarihli ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanununa göre hemşirelik mesleğini icra etmeye yetkili, iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş işyeri hemşireliği belgesine sahip hemşire/sağlık memuru.

• İşveren vekilinin işveren sayılması: İşveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, bu 6331 sayılı Kanun uygulanması bakımından işveren sayılır.

             İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ YÜKÜMLÜLÜKLER

 A-İşverenin Genel Yükümlükleri:İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;

 

• Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.

• İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.

• Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.

• Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.

• Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.

• İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.

• Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez.

• İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.

İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde aşağıdaki ilkeler göz önünde bulundurulur:

• Risklerden kaçınmak.

• Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek.

• Risklerle kaynağında mücadele etmek.

• İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek.

• Teknik gelişmelere uyum sağlamak.

• Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek.

• Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek.

• Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek.

• Çalışanlara uygun talimatlar vermek.

B-İşverenin Diğer Yükümlülükleri:

1-İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri İle İlgili Yükümlülükler:

Mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işveren;

• Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir.

• Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılar.

• İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlar.

• Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirir.

• Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirir.

• 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları; iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini, Sağlık Bakanlığına ait döner sermayeli kuruluşlardan doğrudan alabileceği gibi 4734 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde de alabilir.

• Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde, diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir.

2-İşyeri Hekimleri ve İş Güvenliği Uzmanları İle İlgili Yükümlülükler:

• İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.

• İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları; görevlendirildikleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir; bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, bu hususu Bakanlığın yetkili birimine bildirir.

3-Risk Değerlendirmesi, Kontrol, Ölçüm ve Araştırma Yükümlülükleri:

• İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür. Risk değerlendirmesi yapılırken aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

– Belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu.

– Kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve müstahzarların seçimi.

– İşyerinin tertip ve düzeni.

– Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu.

• İşveren, yapılacak risk değerlendirmesi sonucu alınacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ile kullanılması gereken koruyucu donanım veya ekipmanı belirler.

• İşyerinde uygulanacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri, çalışma şekilleri ve üretim yöntemleri; çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden korunma düzeyini yükseltecek ve işyerinin idari yapılanmasının her kademesinde uygulanabilir nitelikte olmalıdır.

• İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden çalışma ortamına ve çalışanların bu ortamda maruz kaldığı risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların yapılmasını sağlar.

4-Acil Durum Planları, Yangınla Mücadele ve İlk Yardımla İlgili Yükümlülükler:

İşveren;

• Çalışma ortamı, kullanılan maddeler, iş ekipmanı ile çevre şartlarını dikkate alarak meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirerek, çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirler ve bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirleri alır.

• Acil durumların olumsuz etkilerinden korunmak üzere gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yapar, acil durum planlarını hazırlar.

• Acil durumlarla mücadele için işyerinin büyüklüğü ve taşıdığı özel tehlikeler, yapılan işin niteliği, çalışan sayısı ile işyerinde bulunan diğer kişileri dikkate alarak; önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda kişiyi görevlendirir, araç ve gereçleri sağlayarak eğitim ve tatbikatları yaptırır ve ekiplerin her zaman hazır bulunmalarını sağlar.

• Özellikle ilk yardım, acil tıbbi müdahale, kurtarma ve yangınla mücadele konularında, işyeri dışındaki kuruluşlarla irtibatı sağlayacak gerekli düzenlemeleri yapar.

5-Tahliye Yükümlülüğü:

• Ciddi, yakın ve önlenemeyen tehlikenin meydana gelmesi durumunda işveren;

– Çalışanların işi bırakarak derhal çalışma yerlerinden ayrılıp güvenli bir yere gidebilmeleri için, önceden gerekli düzenlemeleri yapar ve çalışanlara gerekli talimatları verir.

– Durumun devam etmesi hâlinde, zorunluluk olmadıkça, gerekli donanıma sahip ve özel olarak görevlendirilenler dışındaki çalışanlardan işlerine devam etmelerini isteyemez.

• İşveren, çalışanların kendileri veya diğer kişilerin güvenliği için ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıkları ve amirine hemen haber veremedikleri durumlarda; istenmeyen sonuçların önlenmesi için, bilgileri ve mevcut teknik donanımları çerçevesinde müdahale edebilmelerine imkân sağlar. Böyle bir durumda çalışanlar, ihmal veya dikkatsiz davranışları olmadıkça yaptıkları müdahaleden dolayı sorumlu tutulamaz.

6-İş Kazası ve Meslek Hastalıklarını Kayıt ve Bildirim Yükümlülüğü:

• İşveren;

– Bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenler.

– İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenler.

• İşveren, aşağıdaki hallerde belirtilen sürede Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimde bulunur:

– İş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde.

– Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde

7Sağlık Gözetimi ve Sağlık Raporu Alma Yükümlülüğü:

İşveren;

• Çalışanların işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlar.

• Aşağıdaki hallerde çalışanların sağlık muayenelerinin yapılmasını sağlamak zorundadır:

– İşe girişlerinde.

– İş değişikliğinde.

– İş kazası, meslek hastalığı veya sağlık nedeniyle tekrarlanan işten uzaklaşmalarından sonra işe dönüşlerinde talep etmeleri hâlinde.

– İşin devamı süresince, çalışanın ve işin niteliği ile işyerinin tehlike sınıfına göre Bakanlıkça belirlenen düzenli aralıklarla.

• Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz.

• Bu Kanun kapsamında alınması gereken sağlık raporları, işyeri sağlık ve güvenlik biriminde veya hizmet alınan ortak sağlık ve güvenlik biriminde görevli olan işyeri hekiminden alınır. Raporlara itirazlar Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hakem hastanelere yapılır, verilen kararlar kesindir.

• Sağlık gözetiminden doğan maliyet ve bu gözetimden kaynaklı her türlü ek maliyet işverence karşılanır, çalışana yansıtılamaz.

• Sağlık muayenesi yaptırılan çalışanın özel hayatı ve itibarının korunması açısından sağlık bilgileri gizli tutulur.

8-Çalışanları Bilgilendirme Yükümlülüğü:

• İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve sürdürülebilmesi amacıyla işveren, çalışanları ve çalışan temsilcilerini işyerinin özelliklerini de dikkate alarak aşağıdaki konularda bilgilendirir:

– İşyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik riskleri, koruyucu ve önleyici tedbirler.

– Kendileri ile ilgili yasal hak ve sorumluluklar.

– İlk yardım, olağan dışı durumlar, afetler ve yangınla mücadele ve tahliye işleri konusunda görevlendirilen kişiler.

• İşveren;

– 12 nci maddede belirtilen ciddi ve yakın tehlikeye maruz kalan veya kalma riski olan bütün çalışanları, tehlikeler ile bunlardan doğan risklere karşı alınmış ve alınacak tedbirler hakkında derhal bilgilendirir.

– Başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanların birinci fıkrada belirtilen bilgileri almalarını sağlamak üzere, söz konusu çalışanların işverenlerine gerekli bilgileri verir.

– Risk değerlendirmesi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili koruyucu ve önleyici tedbirler, ölçüm, analiz, teknik kontrol, kayıtlar, raporlar ve teftişten elde edilen bilgilere, destek elemanları ile çalışan temsilcilerinin ulaşmasını sağlar.

9-Çalışanları Eğitme Yükümlülüğü:

• İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlar. Bu eğitim özellikle; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde veya yeni teknoloji uygulanması hâlinde verilir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarla tekrarlanır.

• Çalışan temsilcileri özel olarak eğitilir.

• Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz.

• İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe başlamadan önce, söz konusu kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir. Ayrıca, herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir.

• Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işe başlatılamaz.

• Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, iş sağlığı ve güvenliği risklerine karşı çalışana gerekli eğitimin verilmesini sağlar.

• Bu madde kapsamında verilecek eğitimin maliyeti çalışanlara yansıtılamaz. Eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden sayılır. Eğitim sürelerinin haftalık çalışma süresinin üzerinde olması hâlinde, bu süreler fazla sürelerle çalışma veya fazla çalışma olarak değerlendirilir.

10-Çalışanların Görüşlerini Alma ve Katılımlarını Sağlama Yükümlülüğü:

• İşveren, görüş alma ve katılımın sağlanması konusunda, çalışanlara veya iki ve daha fazla çalışan temsilcisinin bulunduğu işyerlerinde varsa işyeri yetkili sendika temsilcilerine yoksa çalışan temsilcilerine aşağıdaki imkânları sağlar:

– İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda görüşlerinin alınması, teklif getirme hakkının tanınması ve bu konulardaki görüşmelerde yer alma ve katılımlarının sağlanması.

– Yeni teknolojilerin uygulanması, seçilecek iş ekipmanı, çalışma ortamı ve şartlarının çalışanların sağlık ve güvenliğine etkisi konularında görüşlerinin alınması.

• İşveren, destek elemanları ile çalışan temsilcilerinin aşağıdaki konularda önceden görüşlerinin alınmasını sağlar:

– İşyerinden görevlendirilecek veya işyeri dışından hizmet alınacak işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer personel ile ilk yardım, yangınla mücadele ve tahliye işleri için kişilerin görevlendirilmesi.

– Risk değerlendirmesi yapılarak, alınması gereken koruyucu ve önleyici tedbirlerin ve kullanılması gereken koruyucu donanım ve ekipmanın belirlenmesi.

– Sağlık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve koruyucu hizmetlerin yürütülmesi.

– Çalışanların bilgilendirilmesi.

– Çalışanlara verilecek eğitimin planlanması.

• Çalışanların veya çalışan temsilcilerinin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği için alınan önlemlerin yetersiz olduğu durumlarda veya teftiş sırasında, yetkili makama başvurmalarından dolayı hakları kısıtlanamaz.

11-Çalışan Temsilcisi Görevlendirme Yükümlülüğü:

• İşveren; işyerinin değişik bölümlerindeki riskler ve çalışan sayılarını göz önünde bulundurarak dengeli dağılıma özen göstermek kaydıyla, çalışanlar arasında yapılacak seçim veya seçimle belirlenemediği durumda atama yoluyla, aşağıda belirtilen sayılarda çalışan temsilcisini görevlendirir:

– İki ile elli arasında çalışanı bulunan işyerlerinde bir.

– Ellibir ile yüz arasında çalışanı bulunan işyerlerinde iki.

– Yüzbir ile beşyüz arasında çalışanı bulunan işyerlerinde üç.

– Beşyüzbir ile bin arasında çalışanı bulunan işyerlerinde dört.

– Binbir ile ikibin arasında çalışanı bulunan işyerlerinde beş.

– İkibinbir ve üzeri çalışanı bulunan işyerlerinde altı.

• Birden fazla çalışan temsilcisinin bulunması durumunda baş temsilci, çalışan temsilcileri arasında yapılacak seçimle belirlenir.

• Çalışan temsilcileri, tehlike kaynağının yok edilmesi veya tehlikeden kaynaklanan riskin azaltılması için, işverene öneride bulunma ve işverenden gerekli tedbirlerin alınmasını isteme hakkına sahiptir.

• Görevlerini yürütmeleri nedeniyle, çalışan temsilcileri ve destek elemanlarının hakları kısıtlanamaz ve görevlerini yerine getirebilmeleri için işveren tarafından gerekli imkânlar sağlanır.

• İşyerinde yetkili sendika bulunması hâlinde, işyeri sendika temsilcileri çalışan temsilcisi olarak da görev yapar.

12-İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu Oluşturma Yükümlülüğü:

• Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere kurul oluşturur. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun kurul kararlarını uygular.

• Altı aydan fazla süren asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hallerde;

– Asıl işveren ve alt işveren tarafından ayrı ayrı kurul oluşturulmuş ise, faaliyetlerin yürütülmesi ve kararların uygulanması konusunda iş birliği ve koordinasyon asıl işverence sağlanır.

– Asıl işveren tarafından kurul oluşturulmuş ise, kurul oluşturması gerekmeyen alt işveren, koordinasyonu sağlamak üzere vekâleten yetkili bir temsilci atar.

– İşyerinde kurul oluşturması gerekmeyen asıl işveren, alt işverenin oluşturduğu kurula iş birliği ve koordinasyonu sağlamak üzere vekâleten yetkili bir temsilci atar.

– Kurul oluşturması gerekmeyen asıl işveren ve alt işverenin toplam çalışan sayısı elliden fazla ise, koordinasyonu asıl işverence yapılmak kaydıyla, asıl işveren ve alt işveren tarafından birlikte bir kurul oluşturulur.

• Aynı çalışma alanında birden fazla işverenin bulunması ve bu işverenlerce birden fazla kurulun oluşturulması hâlinde işverenler, birbirlerinin çalışmalarını etkileyebilecek kurul kararları hakkında diğer işverenleri bilgilendirir.

13-İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinasyon Yükümlülüğü:

• Aynı çalışma alanını birden fazla işverenin paylaşması durumunda işverenler; iş hijyeni ile iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin uygulanmasında iş birliği yapar, yapılan işin yapısı göz önüne alınarak mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulması çalışmalarını koordinasyon içinde yapar, birbirlerini ve çalışan temsilcilerini bu riskler konusunda bilgilendirir.

• Birden fazla işyerinin bulunduğu iş merkezleri, iş hanları, sanayi bölgeleri veya siteleri gibi yerlerde, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki koordinasyon yönetim tarafından sağlanır. Yönetim, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden diğer işyerlerini etkileyecek tehlikeler hususunda gerekli tedbirleri almaları için işverenleri uyarır. Bu uyarılara uymayan işverenleri Bakanlığa bildirir.

14İşin Durdurulması Halinde Yükümlülükler:

• İşveren 6331 sayılı Kanunun 25 inci maddesine istinaden işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermekle yükümlüdür.

15-Güvenlik Raporu veya Büyük Kaza Önleme Politika Belgesi Hazırlama Yükümlülüğü:

• İşletmeye başlanmadan önce, büyük endüstriyel kaza oluşabilecek işyerleri için, işyerlerinin büyüklüğüne göre büyük kaza önleme politika belgesi veya güvenlik raporu işveren tarafından hazırlanır.

• Güvenlik raporu hazırlama yükümlülüğü bulunan işveren, hazırladıkları güvenlik raporlarının içerik ve yeterlilikleri Bakanlıkça incelenmesini müteakip işyerlerini işletmeye açabilir.

C-Çalışanların Yükümlülükleri:Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır:

 

• İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek.

• Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.

• İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek.

• Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

• Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

• Ayrıca işyerine, sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasaktır. İşveren; işyeri eklentilerinden sayılan kısımlarda, ne gibi hallerde, hangi zamanda ve hangi şartlarla alkollü içki içilebileceğini belirleme yetkisine sahiptir. Aşağıdaki çalışanlar için alkollü içki kullanma yasağı uygulanmaz:

– Alkollü içki yapılan işyerlerinde çalışan ve işin gereği olarak üretileni denetlemekle görevlendirilenler.

– Kapalı kaplarda veya açık olarak alkollü içki satılan veya içilen işyerlerinde işin gereği alkollü içki içmek zorunda olanlar.

– İşinin niteliği gereği müşterilerle birlikte alkollü içki içmek zorunda olanlar.

Çalışmaktan Kaçınma Hakkı:Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar İş sağlığı ve güvenliği kuruluna, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir.

 

• Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.

• Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda yukarıdaki usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.

• İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir. Toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personeli, bu maddeye göre çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılır.

• Kanunun 25 inci maddesine göre işyerinde işin durdurulması hâlinde, bu madde hükümleri uygulanmaz.

İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının Görev – Yetki ve Sorumlulukları: İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.

 

• İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları; görevlendirildikleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir; bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, bu hususu Bakanlığın yetkili birimine bildirir.

• Hizmet sunan kuruluşlar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur.

• Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınır.

• İş güvenliği uzmanlarının görev alabilmeleri için; çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde en az (B) sınıfı, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise en az (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip olmaları şartı aranır. Bakanlık, iş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin görevlendirilmesi konusunda sektörel alanda özel düzenleme yapabilir.

• Belirlenen çalışma süresi nedeniyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda; işveren, işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurar. Bu durumda, çalışanların tabi olduğu kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresi dikkate alınır.

• Kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilecek personele, görev yaptığı her saat için (200) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme, hizmet alan kurum tarafından yapılır. Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde, günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla, aylık toplam seksen saatten fazla olan görevlendirmeler dikkate alınmaz.

• Kamu sağlık hizmetlerinde tam süreli çalışmaya ilişkin mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, işyeri hekimlerinin ve diğer sağlık personelinin işyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde görevlendirilmelerinde ve hizmet verilen işyerlerinde çalışanlarla sınırlı olmak üzere görevlerini yerine getirmelerinde, diğer kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz.

• İşyeri hekimleri; meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk eder.

İşyeri Tehlike Sınıfının Belirlenmesi:İşyeri tehlike sınıfları; 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 83 üncü maddesine göre belirlenen kısa vadeli sigorta kolları prim tarifesi de dikkate alınarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürünün Başkanlığında ilgili taraflarca oluşturulan komisyonun görüşleri doğrultusunda, Bakanlıkça çıkarılacak tebliğ ile tespit edilir.

 Bağımlılık Yapan Maddeleri Kullanma Yasağı:İşyerine, sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasaktır.

 

İşveren; işyeri eklentilerinden sayılan kısımlarda, ne gibi hallerde, hangi zamanda ve hangi şartlarla alkollü içki içilebileceğini belirleme yetkisine sahiptir.

• Aşağıdaki çalışanlar için alkollü içki kullanma yasağı uygulanmaz:

– Alkollü içki yapılan işyerlerinde çalışan ve işin gereği olarak üretileni denetlemekle görevlendirilenler.

– Kapalı kaplarda veya açık olarak alkollü içki satılan veya içilen işyerlerinde işin gereği alkollü içki içmek zorunda olanlar.

– İşinin niteliği gereği müşterilerle birlikte alkollü içki içmek zorunda olanlar.

Teftiş ve İşin Durdurulması:

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümlerinin uygulanmasının izlenmesi ve teftişi, iş sağlığı ve güvenliği yönünden teftiş yapmaya yetkili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince yapılır. Bu Kanun kapsamında yapılacak teftiş ve incelemelerde, 4857 sayılı Kanunun 92, 93, 96, 97 ve 107 nci maddeleri uygulanır.

• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında ölçüm, inceleme ve araştırma yapmaya, bu amaçla numune almaya ve eğitim kurumları ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde kontrol ve denetim yapmaya yetkilidir. Bu konularda yetkilendirilenler mümkün olduğu kadar işi aksatmamak, işverenin ve işyerinin meslek sırları ile gördükleri ve öğrendikleri hususları tamamen gizli tutmakla yükümlüdür.

• Askeri işyerleriyle yurt güvenliği için gerekli maddeler üretilen işyerlerinin denetim ve teftişi konusu ve sonuçlarına ait işlemler, Millî Savunma Bakanlığı ve Bakanlıkça birlikte hazırlanacak yönetmeliğe göre yürütülür.

• İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde; bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur. Ayrıca çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur.

• İş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili üç iş müfettişinden oluşan heyet, iş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili iş müfettişinin tespiti üzerine gerekli incelemeleri yaparak, tespit tarihinden itibaren iki gün içerisinde işin durdurulmasına karar verebilir. Ancak tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi hâlinde; tespiti yapan iş müfettişi, heyet tarafından karar alınıncaya kadar geçerli olmak kaydıyla işi durdurur.

• İşin durdurulması kararı, ilgili mülki idare amirine ve işyeri dosyasının bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne bir gün içinde gönderilir. İşin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından yirmidört saat içinde yerine getirilir. Ancak, tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi nedeniyle verilen işin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından aynı gün yerine getirilir.

• İşveren, yerine getirildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde, yetkili iş mahkemesinde işin durdurulması kararına itiraz edebilir. İtiraz, işin durdurulması kararının uygulanmasını etkilemez. Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Mahkeme kararı kesindir.

• İşverenin işin durdurulmasını gerektiren hususların giderildiğini Bakanlığa yazılı olarak bildirmesi hâlinde, en geç yedi gün içinde işyerinde inceleme yapılarak işverenin talebi sonuçlandırılır.

• İşveren, işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermekle yükümlüdür.

Kanun Hükümleri Uyarınca Uygulanacak İdari Para Cezaları:

6331 sayılı Kanunun;

• 4 .maddenin birinci fıkrasında yer alan;

a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapma,

b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izleme, denetleme ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlama,

yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene her bir yükümlülük için ayrı ayrı ikibin Türk Lirası,

• 6.maddenin birinci fıkrası gereğince belirlenen nitelikte iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi görevlendirmeyen işverene görevlendirmediği her bir kişi için beşbin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar, diğer sağlık personeli görevlendirmeyen işverene ikibinbeşyüz Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar,

aynı fıkrada yer alan;

– Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılama,

– İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlama,

– Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirme,

yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene her bir ihlal için ayrı ayrı binbeşyüz Türk Lirası,

– Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirme yükümlülüğüne aykırı hareket eden işverene yerine getirilmeyen her bir tedbir için ayrı ayrı bin Türk Lirası,

• 8.maddede yer alan

– İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.

– Belirlenen çalışma süresi nedeniyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda; işveren, işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurar. Bu durumda, çalışanların tabi olduğu kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresi dikkate alınır.

hükümlerine aykırı hareket eden işverene her bir ihlal için ayrı ayrı binbeşyüz Türk Lirası,

• 10. maddenin birinci fıkrasına göre risk değerlendirmesi yapmayan veya yaptırmayan işverene üçbin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için dörtbinbeşyüz Türk Lirası, dördüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene binbeşyüz Türk Lirası,

• Acil durum planları, yangınla mücadele ve ilk yardımla ilgili yükümlülüklerin yer aldığı 11 inci madde ve tehlike durumunda çalışanları tahliye yükümlülüğünün yer aldığı 12 nci madde hükümlerine aykırı hareket eden işverene, uyulmayan her bir yükümlülük için bin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar,

• 14. maddenin;

– Birinci fıkrasında belirtilen;

a) Bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenleme.

b) İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenleme.

yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene her bir yükümlülük için ayrı ayrı binbeşyüz Türk Lirası,

– İkinci fıkrasında belirtilen;

a) İş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde.

b) Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde.

Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirme yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverene ikibin Türk Lirası,

– Dördüncü fıkrasında belirtilen; sağlık hizmeti sunucularının kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirme yükümlülükleri yerine getirmeyen sağlık hizmeti sunucuları veya yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına ikibin Türk Lirası,

• 15. maddenin;

– Birinci fıkrasında belirtilen; sağlık gözetimine tabi tutulmalarını ve sağlık muayenelerinin yapılmasını sağlama,

– İkinci fıkrasında belirtilen; tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz.

Şeklindeki yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene, sağlık gözetimine tabi tutulmayan veya sağlık raporu alınmayan her çalışan için bin Türk Lirası,

• 16.maddede belirtilen çalışanların bilgilendirilmesi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene, bilgilendirilmeyen her bir çalışan için bin Türk Lirası,

• 17.maddede belirtilen çalışanların eğitimi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene her bir çalışan için bin Türk Lirası,

• 18. maddede belirtilen çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene, her bir aykırılık için ayrı ayrı bin Türk Lirası,

• 20. maddenin;

– Birinci fıkrasında belirtilen, işyerinin değişik bölümlerindeki riskler ve çalışan sayılarını göz önünde bulundurarak dengeli dağılıma özen göstermek kaydıyla, çalışanlar arasında yapılacak seçim veya seçimle belirlenemediği durumda atama yoluyla, maddede belirtilen sayılarda çalışan temsilcisini görevlendirme,

– Dördüncü fıkrasında belirtilen, görevlerini yürütmeleri nedeniyle, çalışan temsilcileri ve destek elemanlarının hakları kısıtlamama ve görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli imkânları sağlama,

yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene bin Türk Lirası,

– Üçüncü fıkrasında belirtilen; çalışan temsilcilerinin, tehlike kaynağının yok edilmesi veya tehlikeden kaynaklanan riskin azaltılması için, işverenden alınmasını istedikleri tedbirleri almayan işverene binbeşyüz Türk Lirası,

• 22. maddede belirtilen iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurma yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene her bir aykırılık için ayrı ayrı ikibin Türk Lirası,

• 23.maddenin ikinci fıkrası uyarınca; birden fazla işyerinin bulunduğu iş merkezleri, iş hanları, sanayi bölgeleri veya siteleri gibi yerlerde yönetim, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki koordinasyonu sağlamak, iş sağlığı ve güvenliği yönünden diğer işyerlerini etkileyecek tehlikeler hususunda gerekli tedbirleri almaları için işverenleri uyarmak, bu uyarılara uymayan işverenleri Bakanlığa bildirmekle yükümlüdür. Burada belirtilen bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeyen yönetimlere beşbin Türk Lirası,

• 24. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda ölçüm, inceleme ve araştırma yapılmasına, numune alınmasına veya eğitim kurumları ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin kontrol ve denetiminin yapılmasına engel olan işverene beşbin Türk Lirası,

• 25.maddede belirtilen yükümlülüklere göre işyerinin bir bölümünde veya tamamında verilen durdurma kararına uymayarak durdurulan işi yönetmelikte belirtilen şartları yerine getirmeden devam ettiren işverene fiil başka bir suç oluştursa dahi onbin Türk Lirası, altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene ihlale uğrayan her bir çalışan için bin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar,

• 29. maddede belirtilen; büyük kaza önleme politika belgesi hazırlamayan işverene ellibin Türk Lirası, güvenlik raporunu hazırlayıp Bakanlığın değerlendirmesine sunmadan işyerini faaliyete geçiren, işletilmesine Bakanlıkça izin verilmeyen işyerini açan veya durdurulan işyerinde faaliyete devam eden işverene seksenbin Türk Lirası,

• 30.maddede öngörülen yönetmeliklerde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene, uyulmayan her hüküm için tespit edildiği tarihten itibaren aylık olarak bin Türk Lirası,

idari para cezası verilir.

• Burada belirtilen idari para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. Verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir. İdari para cezaları tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir.

 

 

 

İşveren Uygulama Tebliği

Eyl06
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

     01 Eylül  2012 gün ve 28398 sayılı Resmi      Gazete’de ;

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11, 12, 80, 86, 88 ve 90 ıncı maddeleri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri doğrultusunda işveren yükümlülüklerine ilişkin uygulama esaslarını düzenleyen İşveren Uygulama Tebliği yayınlanmıştır.

                       Bu Tebliğle,

55510 sayılı KANUNUN 4 ÜNCÜ MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (a) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLAR YÖNÜNDEN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİN DÜZENLENMESİ, VERİLMESİ VE PRİMLERİN ÖDENMESİ, KANUNUN 4 ÜNCÜ MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (b) BENDİ KAPSAMINDAKİ SİGORTALILARIN BEYANDA BULUNMA ESASLARI VE PRİMLERİN ÖDENME SÜRELERİ, KANUNUN 4 ÜNCÜ MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (c) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLAR YÖNÜNDEN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİN DÜZENLENMESİ, VERİLMESİ VE PRİMLERİN ÖDENMESİ, SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİNİN ÖDENME ŞEKLİ VE SÜRESİ, PRİM BORÇLARININ KATMA DEĞER VERGİSİ İADE ALACAĞINDAN MAHSUP SURETİYLE ÖDENMESİ, PRİME ESAS KAZANCIN TESPİTİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR başlığıyla ayrıntılı düzenlemelerde bulunulmuştur.

                       

İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik

Ağu31
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

11.07.2012

Sayı: B.055.MAH.0.11.01.00-250-18531

Konu: İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik

İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsallarına İlişkin Yönetmelikte 05/04/2012 tarih ve 28255 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve Bazı Yönetmeliklerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile çeşitli değişiklikler yapılmıştır.

Söz konusu Yönetmelik değişikliği ile Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelikte öngörülen amaçlara paralel olarak mahalli idarelerce düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının vatandaş beyanına dayalı olarak şeffaf, hızlı, kaliteli, basitleştirilmiş ve düşük maliyetli bir şekilde verilmesi amaçlanmaktadır.

Yönetmelik ile getirilen düzenlemeler çerçevesinde;

1) Birden fazla işyerinin bulunduğu işhanı, çarşı ve benzeri işyerlerinin yangına karşı gerekli önlemlerin alındığını gösteren itfaiye raporu bina yönetimi tarafından alınacak, yapıda yangın tedbirlerini etkileyecek şekilde değişiklik yapılmaması kaydıyla bu türden işyerleri için münferit itfaiye raporu istenmeyecektir, Yapıda değişiklik yapılması halinde ise yalnızca yapısında değişiklik yapılan işyeri için münferit itfaiye raporu istenecektir.

2) Sıhhi işyerlerinin adresleri değişmeksizin faaliyet konusunda değişikliğe gitmeleri ve işyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin EK-1 listesinde yer alan yeni faaliyet konusu ile ilgili aranan şartları taşımaları kaydıyla, dosyadaki bilgi ve belgeler esas alınarak başvuru sahibi adına ruhsat düzenlenecektir.

3) Birinci sınıf gayrisıhhi müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerleri için yetkili idareye ruhsat başvuruları sırasında başvuru sahiplerinden sorumlu müdür sözleşmesi istenmeyerek beyana tabi olarak işlemler sonuçlandırılacak ancak, yapılacak denetimlerde söz konusu sözleşmenin işyerlerinde bulunup bulunmadığı kontrol edilecektir.

4) Başvuru sırasında umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinde çalışacak kişilerin adı soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları, adli sicil durumları ile bulaşıcı hastalığı olmadığına dair beyanları alınarak başvurular sonuçlandırılacak, ancak yapılacak denetimlerde bu hususlar kontrol edilecektir.

5) işyerlerinin ruhsatlandırılması esnasında mevzuat kapsamında talep edilen belgelerden asıl olanların aslına uygunluğu görevlilerce kontrol edildikten sonra onaylanarak başvuru sahiplerinden belgelerin asılları ile noter onaylı suretleri istenmeyecek, yetkili idarelerin kendi birimlerinde bulunan veya bulunması gereken bilgi ve belgeler için ayrıca başvuru sahiplerinden bilgi ve belge talep edilmeyecektir.

6) İşyeri açma ve çalışma ruhsatı alma başvurusunda bulunanların kimlik bilgileri Kimlik Paylaşım Sistemi sorgulamasıyla, mülkiyet bilgileri Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) sorgulamasıyla, vergi dairesi ve vergi kimlik numarası bilgileri e’-vergi levhası sorgulanmasıyla, ticaret sicil gazetesi bilgileri ise Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi Müdürlüğünün kurumsal internet sayfası üzerinden yapılacak sorgulama ile teyit edilecektir.

Bilgilerinizi ve konunun İl Özel İdaresi ile iliniz dahilindeki belediyelere duyurularak uygulamanın takibini rica ederim.

 

Seyfullah HACIMÜFTÜOĞLU

Bakan a.

Vali-Müsteşar

 

Onceki Sayfa ← Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız