• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Kategoride Yazılmış Soru / Cevap

Soru / Cevap

Mar30
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

SORU :

Şirkete ait bir akaryakıt istasyonu kendisi işletmek amacıyla akaryakıt istasyonunda market açar ise ayrı bir ruhsat verecek midir? Çünkü akaryakıt istasyonu gayri sıhhi sınıfına giriyor market ise sıhhi müessese. 

Açıklayıcı bilgilerinizi rica ediyoruz.İyi çalışmalar.                                           (Havsa Belediyesi/Edirne)

 CEVAP :

 14.5.2004 tarih ve 25462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “MECBURİ STANDART TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞDE yayımlanan “Akaryakıt İstasyonları – Emniyet Kuralları” standart ile, akaryakıt satış istasyonu içerisinde yer alan yapıların birbirleri ile olan mesafelerinin belirlenmektedir. Dolayısıyla; akaryakıt ve LPG satış istasyonu yapılacak olan parselin, içerisinde yapılacak olan tüm yapılar dikkate alınarak, bu yapıların birbirlerine, parsel sınırlarına ve parselin dışında kalan yapılara olan yaklaşma mesafeleri, sağlık koruma bandı, karayoluna ve kavşaklara olan minimum yaklaşma mesafelerinin Yönetmelik, Tebliğler ve Standartlara uygun olmasını sağlayacak şekilde yeterli büyüklükte olması, imar planı kararı ile düzenlenen ruhsat eki projelerinde de bu hususların belirtilmesi gerekmektedir. Akaryakıt Satış İstasyonunun ek tesisi olarak bir tanım imar mevzuatında bulunmamakla birlikte satış ofisi, yıkama yağlama, lastik bakım ve onarımı, WC üniteleri gibi servis-bakım ve yönetim üniteleri istasyonu tamamlayıcı nitelikteki tesisler olup imar planı kararı ile tanımlanması gereken tesislerdir. Bunların dışında kalan lokanta, ……………..,çay salonu, alışveriş üniteleri gibi tesisler tamamlayıcı nitelikte olmayıp, yapılma zorunluluğu bulunmayan tesislerdir. Söz konusu tesislerin olası tehlike ve telafisi olanaksız sakıncalarının önüne geçmek, insan ve çevre sağlığı, toplum güvenliği ve kamu yararı bakımından, sağlık-güvenlik bantları tespit edildikten sonra imar planı kararı ile tesis edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle “KARAYOLLARI KENARINDA YAPILACAK VE AÇILACAK TESİSLER HAKKINDA Yönetmeliğin Yapı Yaklaşma Mesafesi başlıklı 41.maddesinin  ( c ) fıkrasında:  (Değişik : 06.01.1998/23222 Sayılı Resmi Gazete) Tesisler bünyesindeki yapıların cephe hattı ile karayolu sınır çizgisi arasındaki mesafe;…………………………………….büfe vb. ikinci derece yapılar ve meskenler için en az 5 metre” kriterine uygun olarak yapılmışsa, ruhsatlandırılmasında sakınca bulunmamaktadır.

 

Soru / Cevap

Oca19
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

7 Mayıs 2014  ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 28993

MAHALLİ İDARELER PERSONELİNİN GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ ESASLARINA DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 7 – (1) 5 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır.

a) Müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için;

1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,

2) Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,

3) Ekli (1) sayılı listede sayılan ve teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için; yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak,

4) Ekli (2) sayılı listede sayılan müdürlükler için son müracaat tarihi itibariyle iki yılı uzman, sivil savunma uzmanı, şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru, eğitmen veya muhasebeci kadrosunda çalışmış olmak,

“EK-2

DİĞER MÜDÜRLÜKLER

A) BELEDİYE, BAĞLI KURULUŞLARI VE MAHALLİ İDARE BİRLİKLERİ

1- DESTEK HİZMETLERİ MÜDÜRÜ2- MALİ HİZMETLER MÜDÜRÜ3- STRATEJİ GELİŞTİRME MÜDÜRÜ

4- BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ5- BELEDİYE TİYATRO MÜDÜRÜ6- BELEDİYE ORKESTRA MÜDÜRÜ7- DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ8- HASTANE MÜDÜRÜ9- HUZUREVİ MÜDÜRÜ10- İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRÜ11- İŞLETME MÜDÜRÜ12- İŞLETME VE İŞTİRAKLER MÜDÜRÜ

13- KREŞ MÜDÜRÜ14- KÜTÜPHANE MÜDÜRÜ15- KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER MÜDÜRÜ

16- MEZARLIKLAR MÜDÜRÜ17- SOSYAL YARDIM İŞLERİ MÜDÜRÜ18- EMLAK VE İSTİMLÂK MÜDÜRÜ

19- HAL MÜDÜRÜ20- HUKUK İŞLERİ MÜDÜRÜ21- ŞUBE MÜDÜRÜ

diye sıralanmış.. benim sorum sayın hocam;

Belediyelerde 657/76 madde ve 68/B madde hükümlerince 2 yıllık yüksek okul mezunu birisini Yazı işleri müdürü olarak atayabilir hükmü çıkıyor çünkü görevde yükselme yönetmeliğinde Yazı İşleri Müdürü kadrosu belirtilmemiştir.Doğru mudur ? gerekçeli görüşlerinizi acil olarak başkan beye sunulmak üzere gönderilmesi hususunu saygılarımla arz ederim.

CEVAP :

 MAHALLİ İDARELER PERSONELİNİN GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ ESASLARINA DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

 MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Bu maddenin (2)bendinde ; “ Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak” şartı yer almaktadır. Bu şartı taşımadığınız  için Yazı İşleri Müdürlüğü’ne atanmanızın mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.

 

Soru / Cevap

Oca19
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Soru : İyi çalışmalar..

 4734 SAYILI İHALE KANUNUNA GÖRE HİZMET ALIM İHALESİ YAPILACAKTIR.FİRMANIN VERGİ VE SGK BORÇLARI 6736 SAYILI KANUNA GÖRE TAKSİTLENDİRİLMİŞ VE ÖDEMELER YAPILMAYA BAŞLANMIŞTIR.BU FİRMA İHALEYE ALINABİLİR Mİ ?                                            Gökçeada Belediye Başkanlığı / Çanakkale

Cevap :

 KAMU İHALE GENEL TEBLİĞİNİN

“17.4. 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendine ilişkin olarak,

17.4.1. 17.4.2. İsteklinin;

…………………………………………….

……………………………………………..

d) Vadesi geçtiği halde ödenmemiş ancak vergi idaresi tarafından taksitlendirilmiş veya tecil edilmiş vergi borçlarının, vadesindeki ödemeler aksatılmadığı sürece, kesinleşmiş vergi borcu olmadığı,

kabul edilecektir.” DÜZENLEMESİ YER ALDIĞINDAN,6736 SAYILI KANUNA GÖRE YAPILANDIRILAN VERGİ BORCUNA  İLŞİKİN ,İSTEKLİNİN VERGİ DAİRESİNDEN YAZI GETİRMESİ HALİNDE BU BELGE GEÇERLİ OLACAKTIR.

 

Soru / Cevap

Oca17
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

  

  Soru:

 657 sayılı Kanuna tabi Devlet memuruyum. Yaklaşık 16 yıl bir belediyede ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ’NÜ (2009 yılına kadar) vekaleten yaptım. Ancak bu zaman zarfında asaleten kadroya atanmamla ilgili talebim olmadı. Aynı kurumda şu an başka bir müdürlüğü yine vekaleten yürütüyorum. Acaba geriye dönük yapmış olduğum Özel Kalem müdürlüğü görevim nedeniyle asaleten Müdür kadrosuna atanabilir miyim ?

           Cevap :

Vekalet, kamu hizmetlerinin aksamadan yürütülmesini sağlama amacıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. maddesinde öngörülmüştür. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi” başlıklı 76 maddesinde “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler. Memurlar istekleri ile, kurumlarında kazanılmış hak derecelerinin en çok üç derece altında aynı veya başka yerlerdeki kadrolara atanabilirler…” hükmü bulunmaktadır.

Bu maddede yer alan atama usulündeki takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun kullanılması amacıyla atamanın objektif şartları görevde yükselme ve unvan değişikliği esaslarına dair yönetmeliklerde düzenlenmiştir. Mahalli idareler açısından öncelikle 02/02/2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan mülga “İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik uygulanmıştır. Mülga Yönetmeliğin ek 4. maddesinde ise  “Bir göreve vekaleten atanan personel, gerekli nitelikleri taşımış olsa da, vekalet edilen kadro unvanı kazanılmış hak olarak görülemeyeceğinden, bunlar görevde yükselme eğitim ve sınavına tabi tutulmadan vekalet edilen kadroya atanamazlar.”  hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu Yönetmelik 04.07.2009 tarihli ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelikle yürürlükten kaldırılmıştır. Son Yönetmeliğin 20. maddesinde “(1) Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde düzenlenmiş olan hizmet grupları arasındaki geçişler aşağıdaki esaslar çerçevesinde yapılır.. b) Gruplar arası görevde yükselme niteliğindeki geçişler ve alt gruptan üst gruplara geçişler görevde yükselme sınavına tabidir. Mahalli idarelerde ve diğer kamu/kurum ve kuruluşlarında, daha önce bulunulan görevler  ile bu görevlerle aynı düzey görevlere veya alt görevlere, görevde yükselme sınavına tabi tutulmadan  atama yapılabilir.” hükmüne, 22. maddesinde “Bu Yönetmelik kapsamında bulunan unvanları, daha önce ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak kazananların ve bu kadrolara atananların  hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Vekaletin mevzuatımızdaki amacına göre, vekalet edilen kadrolar, vekalet edenler açısından kazanılmış hak sayılmamaktadır.  Bu durum, yukarıda belirtildiği gibi, gerek özel kalem müdürlüğüne vekalet ettiğiniz dönemdeki Yönetmelikte, gerekse şu anki mevzuatta ifade edilmiştir.

Özetle;  özel kalem müdürü kadrosuna ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak asaleten atanmadığınız için, daha önce bu kadroda bulunduğunuzun kabulü mümkün değildir.  Bu nedenle diğer müdürlük kadrolarına sınavsız olarak asaleten atanmanızın mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.

Soru / Cevap

Oca12
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

SORU :

Merhaba  Kent Egitim ; Benim baz istasyonlariyla ilgili sorum olucakti. Belediye Baskanligimiz bünyesinde sirketlerle yapmis oldugumuz sözlesmemiz mevcut 2003 yilinda. Ancak devam etmek istemiyoruz.Sözlesmede de fesh yetkimiz bulunmuyor, tek tarafli olarak Sirketin var bu hakki. Haritasinda baktigimda bulundugu bölge dini tesis alaninda . Bununla ilgili neler yapabiliriz ? Bir yol gösterebilir misiniz ? 

CEVAP :

TÜRKELİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA / SİNOP:

Elektronik haberleşme istasyonu (BAZ İSTASYONU)  kuran şirketle/şirketlerle belediyeniz arasındaki sözleşmenin içeriği hakkında bilgi verilmemekle birlikte, 2003 yılından bu yana devam edegelen bir sözleşmenin varlığından söz edilmektedir.Ve de belediyenin tek taraflı sözleşmeyi fesih hakkı bulunmadığı da belirtilmektedir. Baz istasyonunun kurulu olduğu alanın dini tesisi alanı olduğu ifade edilmektedir. Burada henüz yapılaşma olmadığı ve arsa niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu parsel plandaki amacı doğrultusunda kamulaştırılmadığına göre özel mülkiyete tabi olmaktadır. Aşağıda da ayrıntılı olarak açıklandığı gibi baz istasyonların  ruhsatlandırılması aşamasında bazı huşuların varlığı gerekmektedir. “Özel mülkiyete tabi arsa ve binalarda ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü ile beş yılda bir yenilenmek ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre kat maliklerinin muvafakati alınmak şartıyla ilgili idarelerden ruhsat alınarak elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir.”  Bu husus yanı sıra, “Elektronik haberleşme istasyonlarının kurulabilmesi için, elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak yer seçim belgesinin düzenlenmiş olması, yatayda ve düşeyde gerekli ve yeterli koruma mesafesinin bırakılması, koruyucu tedbirler alınması, tasarımının kent ve yapı estetiği ile uyumlu olması zorunludur.”  Düzenlemesi bulunmaktadır. Baz istasyonlarının kurulması ve faaliyette bulunması için zorunlu olan bu hususların  olup  olmadığı ilgili şirekete sorulması veyahut doğrudan 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre, bu Bakanlığın İl Müdürlüğünden bilgi istenebilir. Eksiği veya kusuru varsa veyahut istenilen şartları taşımıyorsa, Bu Müdürlüğün tespitleri sonrasında sözleşmeyi fesh edebilirsiniz.

                   Aşağıda yer verilen Danıştay 14.Dairesinin kararında da yer alan; “iletişim hizmeti veren GSM şirketlerinin 5809 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan aldığı izin, ruhsat veya sertifikaların; sabit telekomünikasyon cihazlarının kurulması ve işletilmesi esnasında, ortamda oluşan elektromanyetik alan şiddetinin limit değerlerine uygunluğunun belirlenmesi, ölçüm yöntemleri ve denetlenmesine yönelik olduğu, izin, ruhsat veya sertifikaların, İmar Kanunu uyarınca alınması zorunlu olan yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinden muafiyet sağlamayacağı, dolayısıyla; GSM şirketlerinin de sabit elektronik haberleşme cihazlarının kurulabilmesi için, yapı niteliği taşıması şartıyla, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alma zorunluluğunun bulunduğu “ ibaresini dikkate alarak, baz istasyonunun 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca yapı ve yapı kullanma izin belgesi olup olmadığı konusunda gerekli tespitler yapılarak (tutanağa bağlanmak suretiyle) yine anılan kararda belirtilen ,

“ Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili kurumdan alınan sertifika ile kurulumu tamamlanmış yapı niteliğini haiz baz istasyonları için inşaat ruhsatı hususunda kazanılmış hakkın varlığından söz etme olanağı bulunmadığı” da gözetilerek, yani baz istasyonunun 2009 yılı öncesi yapılmış olması bu baz istasyonun  inşaat ruhsatı hususunda kazanılmış bir hakkının bulunmadığı bilinmeli ve buna göre işlem yapılmalıdır.

                BAZ İSTASYONLARININ RUHSATLANDIRILMASI

5393 sayılı Belediye Kanunundaki 6360 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi düzenleme ; “Belediye mücavir alan sınırları içerisinde 05/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda tesis edilecek elektronik haberleşme istasyonlarına kent ve yapı estetiği ile elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak ücret karşılığında Büyükşehir Belediyelerince yer seçim belgesi verilir.” Şeklinde iken,6360 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle;

5393 sayılı Kanunun 15. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent, birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra ve dördüncü fıkrasına aşağıdaki eklenen  cümle sonrasında;

“r) Belediye mücavir alan sınırları içerisinde 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda tesis edilecek elektronik haberleşme istasyonlarına kent ve yapı estetiği ile elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak ücret karşılığında yer seçim belgesi vermek,”

“(r) bendine göre verilecek yer seçim belgesi karşılığında alınacak ücret Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca belirlenir. Ücreti yatırılmasına rağmen yirmi gün içerisinde verilmeyen yer seçim belgesi verilmiş sayılır. Büyükşehir sınırları içerisinde yer seçim belgesi vermeye ve ücretini almaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir” halini aldığı,

8 Eylül 2013’te Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 9.madddesine eklenen fıkrada; “(Ek fıkra:RG-1/6/2013-28664) kamuya ait umumi hizmet alanları ile ilgili idarelerin tasarrufu altındaki yol, otopark, yaya bölgesi gibi yerlerde kamu hizmetinin yürütülebilmesi ve iletişimin sürdürülebilmesi için gerekli tedbirler ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü alınmak suretiyle elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir. Özel mülkiyete tabi arsa ve binalarda ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü ile beş yılda bir yenilenmek ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre kat maliklerinin muvafakati alınmak şartıyla ilgili idarelerden ruhsat alınarak elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir. Elektronik haberleşme istasyonları 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda ve imar planı kararı aranmaksızın kurulur. Elektronik haberleşme istasyonlarının kurulabilmesi için, elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak yer seçim belgesinin düzenlenmiş olması, yatayda ve düşeyde gerekli ve yeterli koruma mesafesinin bırakılması, koruyucu tedbirler alınması, tasarımının kent ve yapı estetiği ile uyumlu olması zorunludur. Büyükşehir sınırları içerisinde yer seçim belgesi vermeye ve ücretini almaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir. Ücreti yatırılmasına rağmen yirmi gün içerisinde verilmeyen yer seçim belgesi verilmiş sayılır. Uygulamalar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun sorumluluğunda yürütülür.” Denildiğinden,

Özel mülkiyete tabii arsa ve binalarda ise beş yılda bir yenilenmek ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre kat maliklerinin muvafakati alınmak şartıyla ilgili idarelerden ruhsat alınarak elektronik haberleşme istasyonu tesis edilebilecek, özel mülkiyete tabi yerlerde baz istasyonu ise sahiplerinin isteği ile kurulabilecektir.

Yönetmelikte, Elektronik haberleşme istasyonları Elektronik Haberleşme Kanunu, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izin verilen alanda ve imar planı aranmaksızın kurulur ” denildiğinden, bu düzenlemeye göre kamuya ait tüm alanlarda baz istasyonları kurulumu için herhangi bir engel söz konusu olamayacaktır. Çünkü, anılan Yönetmeliğin yukarıya alınan madde hükmünde;  “Yollarda, parklarda, yaya yürüyüş alanlarında baz istasyonu kurulması serbest olacağından belediyelerin itiraz etmelerinin mümkün olamayacağı, elektronik haberleşme istasyonları hakkında,5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda ve imar planı kararı aranmaksızın kurulur” düzenlemesinin yer aldığı, diğer taraftan;5393 sayılı Kanunun 15.madddesine eklenen fıkra uyarınca da; “yer seçim belgesi karşılığında alınacak ücretin yatırılmasına rağmen yirmi gün içerisinde verilmeyen yer seçim belgesi verilmiş sayılır. Büyükşehir sınırları içerisinde yer seçim belgesi vermeye ve ücretini almaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir.” Hükmüne göre, başvuruların 20 gün içinde sonuçlandırılacaktır.

Danıştay 14.Dairesi,E: 2011/15099,K: 2013/986, T: 14.02.2013

ÖZÜ: Anayasa Mahkemesi kararı ile birlikte değerlendirilmesinden; iletişim hizmeti veren GSM şirketlerinin 5809 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan aldığı izin, ruhsat veya sertifikaların; sabit telekomünikasyon cihazlarının kurulması ve işletilmesi esnasında, ortamda oluşan elektromanyetik alan şiddetinin limit değerlerine uygunluğunun belirlenmesi, ölçüm yöntemleri ve denetlenmesine yönelik olduğu, izin, ruhsat veya sertifikaların, İmar Kanunu uyarınca alınması zorunlu olan yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinden muafiyet sağlamayacağı, dolayısıyla; GSM şirketlerinin de sabit elektronik haberleşme cihazlarının kurulabilmesi için, yapı niteliği taşıması şartıyla, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alma zorunluluğunun bulunduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle, Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili kurumdan alınan sertifika ile kurulumu tamamlanmış yapı niteliğini haiz baz istasyonları için inşaat ruhsatı hususunda kazanılmış hakkın varlığından söz etme olanağı bulunmamaktadır.

 

 

 

 

 

SORU/CEVAP

Oca04
2017
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Soru :

 2886 Sayılı Devlet ihale Kanunu hükümlerine göre yapılan taşınmaz mal satış ihalesine 4 istekli başvurmuş, geçici teminatlarını yatırarak ihale şartnamesi gereği vermek zorunda oldukları belgeleri idareye teslim etmişlerdir. Ancak ihale saatinde isteklilerden biri hazır bulunmayarak ihaleye katılmamıştır. Bu durumda ihaleye katılmayan isteklinin yatırmış olduğu geçici teminatın iadesi mi irat kaydı mı gereklidir?

CEVAP :

GÖKÇEADA BELEDİYESİ;

2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 17.09.2004 tarih ve 5234 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesiyle değişik 54’üncü maddesine göre; taahhüdün, sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak amacıyla, sözleşme yapılmasından önce müteahhit veya müşteriden ihale bedeli üzerinden hesaplanmak suretiyle % 6 oranında kesin teminat alınacak, müteahhit veya müşterinin bu zorunluluğa uymaması halinde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın ihale bozulacak ve varsa geçici teminatı gelir kaydedilecek, verilen kesin teminat, teminat olarak kabul edilen diğer değerlerle değiştirilebilecek, sözleşmenin yapılmasından sonra geçici teminat iade edilecektir.

Bu durumda ihaleye katılmayan isteklinin yatırmış olduğu geçici teminatı iade EDİLMELİDİR.

 

 

Uzman Kadrosuna Atanma

Kas15
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

      

SORU:  Toplam hizmet yılı 16 ve 4 yıllık üniversite mezununun  atandığı  Belediye Özel Kalem Müdürlüğü görevinden, uzman kadrosuna atama yapılır mı?

Özel kalem müdürlüğü kadroları, müdürlüğe denk ve istisnai kadro durumundadır.Belediye personelinin tabi olduğu, Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 7. maddesinde, uzman kadrosuna atanabilmek için en az 4 yıllık yükseköğrenim mezunu olma ve bazı görevlerde (VHKİ dahil) 2 yıl süreyle çalışma şartı aranmaktadır.

Aynı Yönetmeliğin 20. maddesinde, “Mahalli idarelerde ve diğer kamu/kurum ve kuruluşlarında, daha önce bulunulan görevler ile … alt görevlere, görevde yükselme sınavına tabi tutulmadan atama yapılabilir.” denilmektedir. Bu hükümlere göre, özel kalem müdürlüğü görevinden sonra uzman kadrosuna sınavsız atanabileceği düşünülmektedir.

Belediye Meclisinin Tahsis Yetkisi

Eki28
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

BELEDİYE MECLİSLERİNİN İ, BELEDİYEYE AİT KAPALI HALI SAHA, KAPALI SPOR SALONU VE STADINI BELEDİYE SPOR KULÜPLERİNE 5393 SAYILI KANUNUN 18/E FIKRASI GEREĞİNCE TAHSİS EDEBİLİR Mİ?

           5393 sayılı Kanunun 18/ e maddesinde, ”Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması hâlinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesisine karar vermek.” Denilmek suretiyle belediye meclisine taşınmaz malların tahsisi yetkisi verilmiştir. Meclisin bu yetkisini nasıl ve ne şekilde kullanacağı ise aynı Kanunun “Diğer Kuruluşlarla İlişkiler” başlıklı 75.maddesinin (d) bendi ile belirlenmiş olup, söz konusu maddenin ilgili hükmünde aynen  “Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda;

……………………..

d) Kendilerine ait taşınmazları, aslî görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya süresi yirmibeş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür.

Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz.”

Anılan Kanunun Arsa ve Konut Üretimi başlıklı 69.maddesinde ise; “Belediye; düzenli kentleşmeyi sağlamak, beldenin konut, sanayi ve ticaret alanı ihtiyacını karşılamak amacıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde, özel kanunlarına göre korunması gerekli yerler ile tarım arazileri hariç imarlı ve alt yapılı arsalar üretmek; konut, toplu konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu amaçlarla arazi satın almak, kamulaştırma yapmak, bu arsaları trampa etmek, bu konuda ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları ve bankalarla iş birliği yapmak ve gerektiğinde onlarla ortak projeler gerçekleştirmek yetkisine sahiptir.

……………………….

Arsalar hariç üretilen konut ve işyerlerinin satışı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tâbi değildir. O belediye ve mücavir alan sınırları içinde kendisine, eşine veya onsekiz yaşından küçük çocuklarına ait konutu olmayan dar gelirli kişiler ile afete maruz kalanlara, sanayi bölgelerinden nakledileceklere ve üyelerinin tamamı bu durumda olan kooperatiflere, bedeli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre oluşturulan takdir komisyonu tarafından belirlenecek tutardan aşağı olmamak üzere arsa tahsisi yapılabilir. Durumları 775 sayılı Gecekondu Kanununun 25 inci maddesine uyan kimselere de bu maddeye göre arsa ve konut sağlanabilir. Bu fıkranın uygulama esasları, İçişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak çerçeve yönetmeliğe uygun olarak belediye meclisleri tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.” Denilmektedir.

2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 1.maddesinde; “Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri bu Kanunda yazılı hükümlere göre yürütülür.” İhale usulleri başlıklı 35.maddesinde ise; “Bu Kanunun 1.maddesinde yazılı işlerin ihalelerinde aşağıdaki usuller uygulanır:

a) Kapalı teklif usulü,

b) Belli istekliler arasında kapalı teklif usulü,

c) Açık teklif usulü,

d) Pazarlık usulü,

e) Yarışma usulü.

İşin gereğine göre bu usullerden hangisinin uygulanacağı, bu Kanun hükümlerine uyularak idarelerince tespit edilir.” Denilmek suretiyle idarelerin bu Kanuna tabi işlerde uygulayacakları ihale usulleri hükme bağlanmıştır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3.maddesinde; “…………….Münhasıran bu Kanunun uygulanmasında………… Kamu kaynakları: Borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri ”ifade eder, Hesap Verme Sorumluluğu başlıklı 8.maddesinde; “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” Mal Yönetiminde Etkililik ve Sorumluluk başlıklı 48.maddesindeki düzenlemede ise, “Kamu idarelerine ait malları edinme, kiralama, tahsis, yönetim, kullanma ve elden çıkarma işlemleri, mevzuatında öngörülen kurallar dahilinde hizmetin amacına uygun olarak verimlilik ve tutumluluk ilkesine göre yapılır. Bu ilkeye aykırı eylem ve işlemlerden doğacak zararlardan, malların yönetimi veya kullanılması hususunda yetki verilenler sorumludur.”  Hükmü yer almaktadır. Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesi sonucu; 5393 sayılı Belediye Kanununun  “Belediyenin Görev ve Sorumlulukları” başlıklı 14/b maddesinde yer alan ; “Gerektiğinde, sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör spor kulüplerine ayni ve nakdî yardım yapar ve gerekli desteği sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan öğrencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve antrenörlere belediye meclisi kararıyla ödül verebilir.”  Hükmü uyarınca yapılan tahsis işleminin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, çünkü bu düzenlemede,2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na istisna teşkil edecek şekilde belediyeye ait taşınmazları ihalesiz olarak spor kulübüne tahsisine yetki verildiğini anlamak ve Kanun metnini bu şekilde yorumlamak mümkün bulunmamaktadır. Sayıştay Temyiz Kurulunun 04.03.2014 gün ve 38553,20.05.2015 gün ve 40535 sayılı kararlarında da bu durum vurgulanmıştır. Yapılan açıklamalara göre belediye meclisince karar alınırken, belediye mülkiyetindeki taşınmazların ihalesiz olarak belediye spor kulübüne tahsis edilemeyeceği hususu bilinmelidir.

Soru/Cevap

Eki26
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

 1- Yıllık izni bulunan memura mazeret izni kullanabilir mi?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun yıllık izin başlıklı 102. maddesinde; “Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (on yıl dahil) olanlar için 20 gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir” hükmüne, 103’üncü maddesinde ise; “Yıllık izinler, amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabilir. Birbirini izleyen iki yılın izni bir arada verilebilir. Cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları düşer….” hükmüne yer verilmiştir. Diğer taraftan, anılan  Kanunun 104.maddesinde; doğum, ölüm, evlilik ile ilgili mazeret izinleri düzenlenmiş olup, (C) fıkrasında ise; “(A) ve (B) fıkralarında belirtilen haller dışında, merkezde atamaya yetkili amir, ilde vali, ilçede kaymakam ve yurt dışında diplomatik misyon şefi tarafından, birim amirinin muvafakati ile bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde, mazeretleri sebebiyle memurlara on gün izin verilebilir. Zaruret halinde öğretmenler hariç olmak üzere, aynı usulle on gün daha mazeret izni verilebilir. Bu takdirde, ikinci kez verilen bu izin, yıllık izinden düşülür” hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde; memurların yıllık izinlerinin amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullandırılabileceği belirtilerek zaman bakımından idareye takdir yetkisi tanınmıştır. Ancak, idarenin bu hakkını kötüye kullanmaması gerekmekle birlikte uygulamada bu hakkın sıklıkla kötüye kullanıldığına da şahit olunmaktadır. Yine, bazı memurlar 10 günlük mazeret iznini, yıllık izne ilave bir izin gibi görmektedir. Yıllık izin hakkı olan personele bazı istisnai durumlarda anılan madde kapsamında mazeret izni verilmesi mümkün olmakla birlikte amirin bu konuda takdir yetkisinin olduğu, takdir yetkisi kullanılırken mazeretin niteliği ile birlikte ilgilinin yıllık izin hakkının olup olmadığı hususu da dikkate alınabilir. Yani amirler, memurun yıllık izni olduğu gerekçesiyle tamamen takdire bağlı mazeret izinleri hakkında, izin verebilirler de vermeyebilirler de, bu konuda amirlerin zorlanması mümkün değildir.

2- Memurun yıllık izin kullanımında yol süresi verilecek midir?

Kamu kurumları arasında yıllık iznin kullanımında farklı uygulamalar yapıldığı görülmektedir. Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’ne göre; bu iznin verilebilmesi için,¹ memurların bulundukları belediye ve köy sınırları dışında izinlerini geçirmesi ile ²çok zorunlu ve çok ender durumlarda yetkili amirin gerek ve uygun görmesi gerekmektedir. ¹Bunun dışında yıllık izin kullanılması sırasında gidiş ve dönüş için idarenin takdiri ile verilen ikişer günlük yol süresinin verilmesinde bir kriter bulunmamakta olup, izin vermeye yetkili amirin iki dudağı arasındadır. Özellikle bazı kurumlarda bu iznin kullanılması sanki zorunluymuşçasına uygulanırken bazı kurumlarda ise hiç uygulanmayabilmektedir. Bu konuda Devlet Personel Başkanlığı tarafından uygulama birliği sağlanmasında yarar bulunduğu değerlendirilmektedir.

3- Aday memur olarak atanan personelin memuriyete girmeden önce yedek subay olarak veya diğer şekilde görev yapması halinde askerlikte geçen hizmetiyle birlikte 1 yıllık süreyi doldurması halinde yıllık izin hakkı doğar mı ?

657 sayılı Kanun’un 102 ve 103’üncü maddesinde yıllık izin süreleri ile izinlerin nasıl kullanılacağı açıkça belirlenmiştir. Yıllık izinlerin uygulanmasına yönelik olarak Maliye Bakanlığı’nca yürürlüğe konulan 154 seri Nolu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nde; “Yıllık izin sürelerinin hesabında, hangi statüde olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri ile kamu kurum ve kuruluşlarında geçmese dahi devlet memurlarının kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilen hizmet sürelerinin dikkate alınması” gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 83 ve 84’üncü maddelerinde muvazzaf askerlikte geçen sürelerin ilgililerin kazanılmış hak aylık ve derecelerinde değerlendirileceği hükme bağlanmıştır. Bu hükümler çerçevesinde; yıllık izin hesabında askerlik süresi ancak, adaylık süresi kalktıktan sonra dikkate alınabilecektir. Çünkü, askerlikte geçen süreler 657 sayılı Kanun’un 84’üncü maddesine göre ancak, asalet tasdikinden sonra dikkate alınmaktadır. Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşleri de bu yönde olduğundan, bu süreler adaylık dönemi geçmeden dikkate alınmamaktadır.

4- Kazanılmış hak aylığında değerlendirilen hizmetler adaylık süresini kısaltacak mıdır?

657 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinde yer alan; “Aday olarak atanmış devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz” hükmünde belirlenen adaylık süresi kazanılmış hak aylık derecesinde değerlendirilen sürelerle alakalı olmadığından hiçbir şekilde adaylık süresi değişmeyecektir.

5- Aday memurken istifa eden personelin yeniden aday memur olarak atanması halinde adaylık süresinin tespitinde memuriyetten çekilmeden önce adaylıkta geçirdiği süreler dikkate alınacak mıdır?

657 sayılı Kanun’un 54, 58 ve 159’uncu maddelerinde yer verilen hükümler çerçevesinde Devlet Personel Başkanlığı tarafından verilen 24.01.2011 tarihli görüşe göre; “aday memurken istifa eden personelin yeniden aday memur olarak atanması halinde adaylık süresinin tespitinde memuriyetten çekilmeden önce adaylıkta geçirdiği sürelerinde eklenmesi suretiyle hesaplanması” gerekmektedir.

Soru/Cevap

Eki13
2016
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

SORU 1 :

 YENİ ÇIKAN YASAYLA BERABER YENİ DOĞUM YAPAN  KADINLAR 2 AY YARIM GÜN ÇALIŞABİLİYOR, İŞÇİLERİN FARKINI İŞSİZLİK MAAŞINDAN ALIYOR, MEMURLARDAN HİÇ KESİNTİ YAPILMIYOR.BENİM SORUM ŞU ;

BELEDİYEMİZDE ÇALIŞAN SÖZLEŞMELİ  KADIN MİMAR DOĞUM YAPTI VE DOĞUM RAPORU BİTTİ.ÇIKAN YASADAN YARARLANIP YARIM GÜN ÇALIŞABİLİR Mİ ? ÇALIŞIRSA MAAŞI TAM MI VERİLİR,YOKSA YARIM MI VERİLİR ?

 CEVAP 1 :

 5510 sayılı SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK  SİGORTASI KANUNU

EK MADDE 11- (Ek: 29/1/2016-6663/30 md.)

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, doğum veya evlat edinmeye bağlı olarak ilgili mevzuatına göre yarım zamanlı çalışma hakkından yararlanmaları nedeniyle mali hakları ile sosyal yardımları yarım ödenenlerin, bu şekilde ödeme yapılan döneme ilişkin fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanır. Yarım zamanlı olarak çalışılmaya başlanan günü izleyen ay başından itibaren normal zamanlı çalışılması hâlinde ödenmesi gereken sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli keseneği ödenir. Ancak, bunların genel sağlık sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının tamamı üzerinden ödenir. Bu maddenin primlerin ve prim ödeme gün sayılarının yarım olarak uygulanacağına dair hükümleri yarım zamanlı çalışanlardan ek 3 üncü madde uyarınca ilave prim ödeyenler hakkında da uygulanır.

5510 sayılı Kanunun 4/c maddesinin 1.fıkrasındaki düzenleme;

4/c-1

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine tabi sigortalılardan ilgili mevzuatına göre yarım zamanlı çalışma hakkından yararlanmaları nedeniyle mali hakları ile sosyal yardımları yarım ödenenlerin eksik çalışılan süreleri, kendilerinin ya da hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları hâlinde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışanların 41 inci maddede belirtilen esaslara göre, haklarında mülga hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulananların ise müracaat ettikleri tarihteki emekli keseneğine esas aylık tutarına ilişkin tüm unsurlar üzerinden güncel katsayılar ile kesenek ve karşılık oranlarına göre hesaplanan borcu kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde ödemeleri şartıyla hizmet sürelerine eklenir.

2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar, sigortalı sayılırlar.

SORU 2 :

BELEDİYE OLARAK PREFABRİK EV ALIP DAR GELİRLİ (ROMAN) VATANDAŞLARA  KİRA BEDELİ OLMADAN VEREBİLİR MİYİZ ? VEYA EN DÜŞÜK KİRA MİKTARI NE OLMALIDIR ?

 CEVAP 2 :

   4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleriyle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1.maddesinde “…il özel idareleri ve belediyelerle ve bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerce… üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz.” hükmünü taşımaktadır. Bu nedenle, prefabrik meskenlerin bedelsiz kullanılması mümkün değildir. Ancak, belirlenecek düşük muhammen bedel üzerinden 2886 sayılı Kanuna göre ihale  yoluyla kiralanması mümkündür.

 

 

Onceki Sayfa ← Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız