• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Kategoride Yazılmış Yargı Kararları

Danıştay Onuncu Daire Kararı

May13
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

   

    Danıştay Onuncu Daire, Esas: 2010/1129, Karar: 2014/7720, Tarih: 15.12.2014

  ÖZÜ: 4817 sayılı Yasa kapsamında yabancıların çalışma izni ile ilgili gerek iş müfettişlerince ve gerekse kolluk kuvvetlerince yapılacak denetimlerin, denetim yapan birimlerin kendi mevzuatları gereğince sahip oldukları denetim yetkisine müdahale şeklinde yorumlamasına, bu tespitlere dayanılarak idari yaptırım uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Aksine, sonuçları itibariyle iç içe giren, biri ile ilgili yapılan denetimin doğrudan diğerini de etkilemesi nedeniyle birbirini tamamlayan bir denetim söz konusu olduğundan, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinde, çalışma izinleri yönünden yabancılar hakkında kolluk kuvvetlerinin denetim ve tespit yapma yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, kolluk kuvvetlerinin 2559 sayılı Kanun’dan kaynaklanan denetim yetkisi nazara alınıp somut olay irdelenerek bir karar verilmesi gerekirken, polisin yabancılar hakkında çalışma izni yönünden denetim yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamakta olup, mahkeme kararının kanun yararına bozulması gerekmektedir.

Dava; davacı şirket tarafından işletilen umuma açık eğlence yerinde yapılan denetimde, çalışma izni olmayan yabancı uyruklu bayanların çalıştığının tespiti üzerine, anılan iş yerinin 2559 sayılı Kanun’un 6. maddesine aykırı olarak işletildiği gerekçesiyle, davacı şirketin 1.200 TL para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 10.8.2006 gün ve 1987 sayılı Konak Belediye Encümen kararının iptali istemiyle açılmıştır. İzmir 4. İdare Mahkemesi Hakimliğince; yabancı uyruklu kişilerin çalışma izni noktasındaki denetimlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı veya Sosyal Sigortalar Kurumu müfettişlerince yapılabileceği, kolluk güçlerinin denetim yetkisinin sadece genel güvenlik ve asayişle sınırlı olduğu, bu sebeple, kolluk birimlerinin denetim yetkisi içerisinde yer almayan bir konuda yaptığı tespit dayanak alınarak uygulanan para cezasında hukuka uyanık görülmeyerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve 2559 sayılı Kanun’un 6. maddesinde yer alan “itiraz üzerine verilen kararlar kesindir hükmü doğrultusunda anılan karar kesinleşmiştir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51.maddesinde, bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, bozma kararının, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı ve bozma kararının bir örneğinin ilgili bakanlığa gönderilip, Resmi Gazete’de yayımlanacağı kuralına yer verilmiştir. Danıştay Başsavcılığı, kolluk kuvvetlerinin umuma açık eğlence yerlerinde yabancılar yönünden denetleme yapma ve mevzuata aykırılığı tespit konusunda yetkili olduğu gerekçesiyle mahkeme kararını kanun yararına temyiz etmiştir.Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından işletilen eğlence yerinde 18.2.2006-2.3.2006 tarihlerinde kolluk kuvveti tarafından yapılan denetimde, çalışma izni olmaksızın yabancı uyruklu bayan çalıştırıldığının tespiti üzerine, belediye encümen kararıyla, 2559 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca, iş yerinin mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletildiği gerekçesiyle davaya konu idari para cezasının verildiği anlaşılmaktadır. 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 1. maddesinde, “Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı Kanun’un 6. maddesinde; “Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden;

a) Faaliyetten geçici olarak men edildiği halde süresinden önce açılan,

b) Açık ve kapalı bulunacağı saatlere uymayan,

c) Bu Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen yasaklara uymadığı tespit edilen,

d) Mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilen İş yerlerinin işletmecilerine beşyüzmilyon Türk Lirası ile bir milyar Türk Lirası arasında idari para cezası verilir.

Bu maddede öngörülen idari para cezaları, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında il daimi encümeni tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdari para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. Bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır.” kuralına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini mevzuata aykırı işleten işyerlerinin işletmecilerine idari para cezası verilmesi öngörülmektedir. Emniyet makamlarının, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 6. maddesinde öngörülen umuma açık istirahat ve eğlence yerleri yönünden, mevzuata uygun işletilip işletilmediği konusunda denetim yapma yetkisi bulunduğu gibi bu yetkinin, 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun hükümleri uyarınca, yabancılar da dahil olmak üzere, yanlarında yabancı uyruklu çalıştıran işyerlerinin denetimini de kapsadığı açıktır. Bu tür eğlence mekanlarının, 2559 sayılı Kanun’un 6. maddesinde yer alan şartlara uygun faaliyet göstermediğinin koltuk güçlerince tespiti halinde, ilgi evrakın ceza tayini için belediye sınırları içinde belediye encümenine, belediye sınırları dışında il daimi encümenine havalesi suretiyle ceza tayinine bu makamlarca karar verilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, İdare Mahkemesi Hakimliğince, kolluk güçlerinin denetim yetkisinin sadece genel güvenlik ve asayişle sınırlı olduğu, bu sebeple, koltuk birimlerinin denetim yetkisi içerisinde yer almayan bir konuda yaptığı tespit dayanak alınarak uygulanan para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de; 4817 sayılı Yasa kapsamında yabancıların çalışma izni ile ilgili gerek iş müfettişlerince ve gerekse kolluk kuvvetlerince yapılacak denetimlerin, denetim yapan birimlerin kendi mevzuatları gereğince sahip oldukları denetim yetkisine müdahale şeklinde yorumlamasına, bu tespitlere dayanılarak idari yaptırım uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Aksine, sonuçları itibariyle iç içe giren, biri ile ilgili yapılan denetimin doğrudan diğerini de etkilemesi nedeniyle birbirini tamamlayan bir denetim söz konusu olduğundan, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinde, çalışma izinleri yönünden yabancılar hakkında kolluk kuvvetlerinin denetim ve tespit yapma yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, kolluk kuvvetlerinin 2559 sayılı Kanun’dan kaynaklanan denetim yetkisi nazara alınıp somut olay irdelenerek bir karar verilmesi gerekirken, polisin yabancılar hakkında çalışma izni yönünden denetim yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamakta olup, mahkeme kararının kanun yararına bozulması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı tarafından yapılan kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile İzmir 4. İdare Mahkemesi Hakimliği’nin 20.2.2009 tarih ve E:2008/1847, K:2009/168 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51.maddesi uyarınca hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, karardan birer örneğinin Danıştay Başsavcılığına ve ilgili Bakanlık olan İçişleri Bakanlığı’na gönderilmesine ve kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına, 15/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Danıştay Ondördüncü Daire Kararı

May11
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

    Danıştay Ondördüncü Daire, E : 2013/2571, K : 2015/1873,  T : 11.03.2015

ÖZÜ: İzmir İli, Konak ilçesi, 305 Sokak, 6620 ada, 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan yapının çatısının kaldırılarak oluşturulan terasına ruhsatsız olarak 12×9,5 m ebadında profil destekler üzeri saç malzemeden sundurma yapıldığının 24.03.2011 günlü yapı tatil tutanağı ile tespit edildiği, sonrasında 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca ilavelerin yıkımına ilişkin 28.04.2011 günlü, 710 sayılı ve aynı Kanun’un 42. maddesi uyarınca yapı sahibi olarak davacıya 14.04.2011 günlü, 632 sayılı Konak Belediye Encümeni kararlarının alındığı, bunun üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı, dava konusu para cezasının tüm çatı alanı olan 176 m2 üzerinden hesaplandığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık konusu olayda; yapının çatısının kaldırılarak oluşturulan terasa sundurma yapıldığı, yapının terasının da bu büyümeden etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır.  Bu durumda; çatı kaldırmak suretiyle yapılan aykırılığın, çatı alanının tamamını etkilediği dikkate alındığında; İdare Mahkemesince, aykırılıktan etkilenen toplam alan dikkate alınarak (176 m2) para cezasının hesaplanması gerekirken, sadece aykırılığın kapladığı alan üzerinden (114 m2) para cezasının hesaplanması sureti ile dava konusu işlemin para cezasına ilişkin kısmının iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

İzmir İli, Konak ilçesi, 305 Sokak, 6620 ada, 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan yapının çatısının kaldırılarak oluşturulan terasına ruhsatsız olarak 12×9,5 m ebadında profil destekler üzeri saç malzemeden sundurma yapıldığından bahisle, 3194 sayılı imar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca ruhsat ve eklerine aykırı kısmın yıkımına ilişkin 28.04.2011 günlü, Konak Belediye Encümeni kararı ile aynı Kanun’un 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 14.04.2011 günlü, 632 sayılı Konak Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, işleme konu inşaatın, ruhsat gerektirmesine rağmen ruhsatsız yapıldığı ve yapı tatil zaptının düzenlenmesinden itibaren de ruhsata aykırılıkların giderilmediği, bu haliyle davalı idarenin yıkıma ilişkin kararının doğru olduğu, sundurma niteliğindeki ruhsatsız imalatın 12×9,5 = 114 m2 ebadında olduğu, ancak yapı tatil tutanağında ve işlemde hiç bir açıklamaya yer vermeden 176 m2 lik etki alanı üzerinden hesaplandığı, bu durumda, dava konusu belediye encümeni kararının, ruhsata aykırı olarak inşa edilen ve verilen süre içerisinde aykırılıkların giderilmediği anlaşılan yapının 3194 sayılı kanun’un 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin kısmında hukuka aykırılık, aynı Kanunun 42.maddesine aykırı olarak hesaplanan para cezasına yönelik kısmında ise hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin para cezasına ilişkin kısmının iptaline, yıkıma ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, bu kararın iptale ilişkin kısmı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3194 sayılı imar Kanunu’nun 5940 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 42. maddesinin 2. fıkrasında; imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespiti halinde verilecek imar para cezasının belirlenmesinde ayrıntılı yeni ilke ve kurallar belirlenmiş, anılan Yasanın 42. maddesinin 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, maddede belirtilen şekilde hesaplanan idari para cezalarının uygulanacağı düzenlenmiş; 2. fıkranın (a) bendinde; yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için uygulanacak para cezalarının miktarları belirlenerek, bu miktarların her takvim yılı basından geçerli olmak üzere o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında bir Türk Lirasının küsuru da dikkate alınmak suretiyle artırılacağı kurala bağlanmış; (b) bendinde; mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan, yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20’si kadar idari para cezası verileceği hükme bağlanmış, (c) bendinde ise; temel para cezasına uygulanacak artırım sebepleri sayılarak, para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alanın dikkate alınacağı, kurala bağlanmıştır.

3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde yapılan düzenlemeye göre; yapıdaki mevzuata aykırılıktan, sadece aykırılığın kapladığı alan etkileniyor ise, para cezasının bu alan üzerinden hesaplanması, ancak yapıdaki aykırılıktan, aykırılığın kapladığı alan dışında, yapının tamamı ya da bir bölümü de etkileniyor ise; para cezasının aykırılıktan etkilenen tüm alanın dikkate alınması suretiyle hesaplanması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; İzmir İli, Konak ilçesi, 305 Sokak, 6620 ada, 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan yapının çatısının kaldırılarak oluşturulan terasına ruhsatsız olarak 12×9,5 m ebadında profil destekler üzeri saç malzemeden sundurma yapıldığının 24.03.2011 günlü yapı tatil tutanağı ile tespit edildiği, sonrasında 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca ilavelerin yıkımına ilişkin 28.04.2011 günlü, 710 sayılı ve aynı Kanun’un 42. maddesi uyarınca yapı sahibi olarak davacıya 14.04.2011 günlü, 632 sayılı Konak Belediye Encümeni kararlarının alındığı, bunun üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı, dava konusu para cezasının tüm çatı alanı olan 176 m2 üzerinden hesaplandığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda; yapının çatısının kaldırılarak oluşturulan terasa sundurma yapıldığı, yapının terasının da bu büyümeden etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda; çatı kaldırmak suretiyle yapılan aykırılığın, çatı alanının tamamını etkilediği dikkate alındığında; İdare Mahkemesince, aykırılıktan etkilenen toplam alan dikkate alınarak (176 m2) para cezasının hesaplanması gerekirken, sadece aykırılığın kapladığı alan üzerinden (114 m2) para cezasının hesaplanması sureti ile dava konusu işlemin para cezasına ilişkin kısmının iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 1. İdare Mahkemesinin 31/10/2012 günlü, E:2011/1692, K:2012/1974 sayılı kararının temyize konu kısmının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11/03/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

  Danıştay Ondördüncü Daire, E: 2013/3172, K: 2014/8280, T: 14.10.2014

ÖZÜ: Ruhsatsız baz istasyonu yapılmasına rıza gösteren davacıya (taşınmaz sahibi) para cezası verilmesine ilişkin işlemde “Cezaların şahsiliği” ilkesi açısından hukuka aykırılık bulunmadığından, işlemin diğer unsurları önünden bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmekte iken, anılan gerekçeyle para cezasının iptali yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

İzmir İli, Konak ilçesi, 6551 ada, 14 sayılı parselinde kayıtlı olan taşınmazdaki ruhsatlı binanın çatı arasına Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından ruhsatsız baz istasyonu yapıldığından bahisle, davacıya 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca 22.848,00 TL para cezası verilmesine ve aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca yapının yıkımına ilişkin 17.05.2012 günlü, 689 sayılı Konak Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesinde; dava konusu Konak Belediye Encümeni kararının para cezası verilmesine ilişkin olduğu, imalatların yıkımı yolunda herhangi bir karar alınmadığı gerekçesiyle yıkıma ilişkin kısmı yönünden incelenmeksizin reddine, baz istasyonunun üzerine kurulu yapının elektronik haberleşme sistemleri kurulmak üzere davacı tarafından Avea İletişim Hizmetleri A.Ş ye kiraya verildiği, yapı tatil tutanağında da ruhsatsız imalatların Avea A.Ş ye ait olduğunun davalı idarece tespit edildiği anlaşıldığından, cezaların şahsiliği ilkesi gereğince ruhsatsız baz istasyonu sahibi olmayan davacıya para cezası verilmesinde hukuka uygunluk olmadığı gerekçesiyle bu kısım yönünden dava konusu kararın iptaline karar vermiş bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının; yıkıma ilişkin kısmında; 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Kararın; davacı, Osman Mehmet Galip’e para cezası verilmesine ilişkin kısmına gelince;

3194 sayılı imar Kanunu’nun 5940 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 42. maddesinin 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, maddede belirtilen şekilde hesaplanan idari para cezalarının uygulanacağı düzenlenmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 14. maddesinde; “Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idari para cezası verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Dosyanın incelenmesinden; davacı ile Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında, davacıya ait taşınmaz üzerinde baz istasyonu yapılması amacıyla kira sözleşmesi imzalandığı, davalı idare görevlilerince 09.05.2012 günlü yapı tatil tutanağı ile ruhsatsız baz istasyonu yapıldığının tespit edilmesi üzerine, 3194 sayılı imar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca davacıya para cezası verilmesine ilişkin 17.05.2012 günlü, 689 sayılı Konak Belediye Encümeni kararının tesis edildiği, bu kararın ‘iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusu olayda; baz istasyonu kurulması için davacı ile Avea iletişim Hizmetleri A.Ş. arasında kira sözleşmesi düzenlenmiş ise de; ruhsat alma mükellefiyetinin taşınmaz malikinde olduğu ve kiracının taşınmaz malikinin muvafakati olmadan ruhsat alamayacağı göz önüne alındığında; taşınmaz malikinin kendi taşınmazında ruhsatsız yapı yapması ile rıza ve muvafakati ile başkası tarafından yapılmasına izin vermesi arasında bir fark gözetilmesi olanaklı değildir.Bu durumda, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca, ruhsatsız baz istasyonu yapılmasına rıza gösteren davacıya para cezası verilmesine ilişkin işlemde “Cezaların şahsiliği” ilkesi açısından hukuka aykırılık bulunmadığından, işlemin diğer unsurları önünden bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmekte iken, anılan gerekçeyle para cezasının iptali yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 26.12.2012 günlü, E:2012/1370, K:2012/2329 sayılı kararın yıkıma ilişkin kısmının ONANMASINA, para cezasına ilişkin kısmının BOZULMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 Danıştay Ondördüncü Daire, E: 2013/6600, K: 2014/1135, T: 29.01.2014

ÖZÜ: 3194 sayılı imar Kanunu’nun 32. maddesinde; “ruhsatsız yapı” esas alınarak düzenleme yapılmıştır. 3194 sayılı Kanun’un 32. maddesine göre verilen yıkım kararının yapıya yönelik olan ve yapıyı esas alan bir işlem olması nedeniyle, para cezaları için geçerli olan “Cezaların şahsiliği” ilkesinin yıkım işlemi için de geçerli olduğunu, söylemek olanaklı değildir. Bu nedenle, yapının, inşa edildiği taşınmazın mülk sahibi muhatap alınmak suretiyle yapının yıkımına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.İdare Mahkemesince; işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken yapı tatil tutanağında ruhsatsız yapıyı yapan yapı sahibi tespit edilmeden mülk sahibi adına yıkım işlemi tesis edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararın bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

İzmir İli, Konak ilçesi, Dicle Caddesi, 38071 ada, 1 ve 38072 ada, 3 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki yapının ruhsatsız olduğundan bahisle, 3194 sayılı imar Kanununun 32. maddesi uyarınca söz konusu yapıların yıkımına ve yıkım masraflarının davacıdan tahsiline ilişkin Konak Belediye Encümeninin 15.07.2010 günlü, 1114 sayılı kararı ile aynı Kanunun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 03.06.2010 günlü, 868 sayılı kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; davalı idare tarafından düzenlenen 20.05.2010 günlü yapı tatil tutanağında yapı sahibinin belirtilmediği, dava konusu yıkım ve yıkım masraflarının tahsiline ilişkin karar ile para cezasının da salt mülk sahibi olması nedeniyle aralarında davacının da bulunduğu şahıslar adına alındığı, yapı tatil tutanağında ruhsatsız yapıp yapan yapı sahibi tespit edilmeden mülk sahibi olan davacı adına yıkım kararı ile birlikte yıkım masraflarının tahsili ve cezası verilmesi yönünde alınan ercümen kararlarında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Karar düzeltme isteminin, para cezasına ve masrafların tahsilline ilişkin kısmı yönünden; Danıştay dava daireleri ve idari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine “Verdikleri kararlar hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar ise adı geçen yasa maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.

Kararın, yıkıma ilişkin kısmına gelince; 3194 sayılı imar Kanunu’nun 32. maddesinde: “Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur.

Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshasıda muhtara bırakılır. Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister.Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; İzmir İli, Konak ilçesi, Dicle Caddesi, 38071 ada, 1 ve 38072 ada, 3 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan 102 no.lu kısmi bodrum+zemin kattan ibaret işyerinin üzerine ilave 1, 2 ve 3. Kat ikmal edilmiş iskana hazır durumda, bitişik parselde bulunan 100/1 numaralı yığma bina yıkılarak yerine kısmi bodrum+zemin+1+2+3 katlı inşaatın kabası tamamlanmış, kısmi bodrum+zemin+1+2. katlar iskana hazır 3. katın sıvaları yapılıyor durumda” olduğu hususunun 20.05.2010 tarihinde düzenlenen yapı tatil tutanağı ile tespit edilerek yapının mühürlendiği, 15.07.2010 günlü, 1114 sayılı belediye encümeni kararı ile de söz konusu yapının yıkımına karar verildiği, yapı tatil tutanağında yapı sahibinin belirtilmediği, dava konusu yıkım kararının da mülk sahibi olması nedeniyle aralarında davacının da bulunduğu şahıslar adına alındığı anlaşılmıştır.

3194 sayılı imar Kanunu’nun 32. maddesinde; “ruhsatsız yapı” esas alınarak düzenleme yapılmıştır. 3194 sayılı Kanun’un 32. maddesine göre verilen yıkım kararının yapıya yönelik olan ve yapıyı esas alan bir işlem olması nedeniyle, para cezaları için geçerli olan “Cezaların şahsiliği” ilkesinin yıkım işlemi için de geçerli olduğunu, söylemek olanaklı değildir. Bu nedenle, yapının, inşa edildiği taşınmazın mülk sahibi muhatap alınmak suretiyle yapının yıkımına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Bu durumda; İdare Mahkemesince; işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken yapı tatil tutanağında yapı sahibi belirtilmediğinden yapı maliki sıfatıyla davacı adına yıkım işlemi tesis edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararın bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, kararın düzeltilmesi isteminin, para cezasına ve masrafların tahsilline ilişkin kısmı yönünden reddine, yıkıma ilişkin kısmı yönünden ise kabulü ile İzmir 4. idare Mahkemesince verilen 13.04.2011 günlü, E:2010/1873, K:2011/470 sayılı kararının bu kısmının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 29/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Danıştay Ondördüncü Daire, E: 2013/8022, K: 2015/767, T: 03.02.2015

ÖZÜ: İzmir İli, Konak İlçesi, 1186 ada, 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın bahçesine yapılan baz istasyonunun ruhsatsız olduğunun 06/12/2012 günlü 4163 sayılı yapı tatil tutanağı ile tespit edildiği, dava konusu encümen kararı ile ruhsata aykırı imalatın; “Konutlar (asansörlü ve/veya kalorüferli)” niteliğinde olduğu, kabul edilerek, III. Sınıf B grubu yapılar için öngörülen birim ceza miktarı esas alınarak ana para cezasının hesaplanması, bu cezanın, (c) bendinde öngörülen arttırım nedenleri uygulanarak arttırılması suretiyle belirlendiği anlaşılmaktadır.İşleme konu ruhsata aykırı baz istasyonu nedeniyle para cezası verilmesi gerektiği sabit olmakla birlikte, encümen kararının dayanağı Yapı tatil tutanağında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu baz istasyonunun, ruhsatlı yapının bahçesin kaçak olarak yapıldığı,  para cezası belirlenirken de bahçenin tamamının “aykırılıktan etkilenen alan” olarak dikkate alındığı anlaşılmıştır.Ruhsat alınmadan inşa edilen yapının baz istasyonu olduğu, baz istasyonu haricindeki bahçenin tamamının ise aykırılıktan etkilenmediği dikkate alındığında, para cezasının, yalnızca ruhsatsız yapılan baz istasyonunun yüzölçümü esas alınarak hesaplanması gerekirken, bahçenin tamamı, üzerinden hesaplanarak uygulanan para cezasında hukuka uyarlık, görülmemiştir.

İzmir İli, Konak ilçesi, 1186 ada, 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın bahçesine yapılan baz istasyonunun ruhsatsız olduğundan bahisle mühürlenmesine ilişkin 06/12/2012 günlü 4163 sayılı yapı tatil tutanağı ile 3194 sayılı imar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca davacıya para cezası verilmesine ilişkin 13/12/2012 günlü, 1978 sayılı Konak Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, davacı şirket tarafından ruhsata tabi iken ruhsatsız olarak baz istasyonu inşa ettirildiğinin saptanması karşısında, söz konusu yapının (baz istasyonunun) mühürlenmesine ilişkin dava konusu yapı tatil tutanağında hukuka aykırılık bulunmadığı, idari para cezasına neden olan baz istasyonunun ruhsata tabi olduğu, ancak ruhsatlı binanın bahçe mesafesine ruhsatsız olarak kurulduğu sabit olduğundan etkileme alanı üzerinden yapı sınıfı ve yapı grubu için öngörülen m2 birim fiyatları dikkate alınmak suretiyle, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin (5),(8),(12) ve (13) nolu alt bentlerinde öngörülen arttırım nedenlerinin de uygulanması sonucunda davacıya para cezası verilmesine yönelik işlemde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının yapı tatil tutanağına ilişkin kısmında 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Kararın para cezasına ilişkin kısmına gelince; 3194 sayılı imar Kanunu’nun 42. maddesinin 1. fıkrasında; bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanacağı, aynı Kanunun 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, fıkrada belirtildiği şekilde hesaplanan idari para cezalarının uygulanacağı hükmü yer almış, bu fıkranın (a) bendinde; Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için birim ceza miktarları belirlenmiş, bu miktarların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında bir Türk Lirasının küsuru da dikkate alınmak suretiyle artırılarak uygulanacağı hüküm altına alınmış; anılan fıkranın devamında temel ceza miktarının hesaplanmasına ve cezaya uygulanacak arttırımların belirlenmesine ilişkin esaslar sayılarak para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alanın dikkate alınacağı, kurala bağlanmış, (c) bendinin 8 numaralı alt bendinde, yapı ruhsatsız ise, cezanın %180 oranında, çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet veriyor ise cezanın % 20 oranında arttırılarak hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır.

28.04.2012 tarihli, 28277 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2012 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğinde 3. sınıf, B grubu yapılar; Entegre tarımsal endüstri yapıları, büyük çiftlik yapıları, idari binalar (ilçe tipi hükümet konakları, vergi daireleri), gençlik merkezleri, halk evleri, belediyeler ve çeşitli amaçlı kamu binaları, lokanta, kafeterya ve yemekhaneler, temel eğitim okulları, küçük kitaplık ve benzeri kültür tesisleri, jandarma ve emniyet karakol binaları, sağlık ocakları, kamu sağlık dispanserleri, ticari bürolar, 150 kişiye kadar cezaevleri, fuarlar, sergi salonları, konutlar, marinalar, gece kulübü, diskotekler, misafirhaneler, pansiyonlar ve bu gruptakilere benzer yapılar olarak sayılmıştır. Yukarıda yer verilen düzenlemelerden; ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar nedeniyle verilecek para cezası miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak temel ölçütün; yapının sınıfı ve gurubu ile ruhsatsız veya ruhsata aykırı imalat alanı ve varsa imara aykırılıktan etkilenen alan olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle; para cezası miktarının belirlenebilmesi için öncelikle; bu hususların yapı tatil tutanağı ile tespitinin yapılması gerekmektedir. Bunun için de, para cezasına esas alınan yapı tatil tutanağında, ruhsatsız veya ruhsata aykırı imalat alanının ve varsa aykırılıktan eklenen alanın nasıl belirlendiğinin ortaya konulması, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı imalatın hangi yapı gurubu ve sınıfına girdiğinin tespiti, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı imalat ana yapının fonksiyon ve niteliklerine uygun olarak ana yapıyla bağlantılı ise, bu yapılar için ayrı bir yapı sınıfı ve grubu belirlenmeksizin, yapı tatil tutanağı düzenlenmesi ve buna göre ana yapının sınıfı ve cinsi esas alınarak temel ceza miktarının hesaplanması gerekmektedir. Öte yandan; 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin (c) bendinin, 13. alt bent uyarınca çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verildiğinden bahisle artırım uygulanabilmesi için; bu hususa ilişkin somut tespitlerin tutanakta ya da işlemde açıkça ortaya konulması gerekmekte olup 8. alt bendin ise; yapının tamamının ruhsatsız olarak yapılması halinde uygulanabilmesi mümkün olduğundan, ruhsatlı yapıda ruhsat ve eklerine aykırı ilave ve/veya ilave yapılar yapılması halinde bu arttırım nedeninin uygulanması mümkün değildir.

Dosyanın incelenmesinden; İzmir İli, Konak İlçesi, 1186 ada, 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın bahçesine yapılan baz istasyonunun ruhsatsız olduğunun 06/12/2012 günlü 4163 sayılı yapı tatil tutanağı ile tespit edildiği, dava konusu encümen kararı ile ruhsata aykırı imalatın; “Konutlar (asansörlü ve/veya kalorüferli)” niteliğinde olduğu, kabul edilerek, III. Sınıf B grubu yapılar için öngörülen birim ceza miktarı esas alınarak ana para cezasının hesaplanması, bu cezanın, (c) bendinde öngörülen arttırım nedenleri uygulanarak arttırılması suretiyle belirlendiği anlaşılmaktadır.

Buna göre; işleme konu ruhsata aykırı baz istasyonu nedeniyle para cezası verilmesi gerektiği sabit olmakla birlikte, encümen kararının dayanağı Yapı tatil tutanağında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu baz istasyonunun, ruhsatlı yapının bahçesin kaçak olarak yapıldığı,  para cezası belirlenirken de bahçenin tamamının “aykırılıktan etkilenen alan” olarak dikkate alındığı anlaşılmıştır.Bu durumda, bakılan uyuşmazlıkta, ruhsat alınmadan inşa edilen yapının baz istasyonu olduğu, baz istasyonu haricindeki bahçenin tamamının ise aykırılıktan etkilenmediği dikkate alındığında, para cezasının, yalnızca ruhsatsız yapılan baz istasyonunun yüzölçümü esas alınarak hesaplanması gerekirken, bahçenin tamamı, üzerinden hesaplanarak uygulanan para cezasında hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki temyize konu kararın bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 27/06/2013 günlü; E:2013/203, K:2013/1177 sayılı kararının yapı tatil tutanağına ilişkin kısmının ONANMASINA, para cezasına ilişkin kısmının ise BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 03/02/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

Danıştay Ondördüncü Daire, E: 2014/7423, K: 2015/500, T: 28 01. 2015

ÖZÜ: İzmir İli, Konak İlçesi,7776 ada, 25 sayılı parselde; eski..7176 ada, 15 parselde bulunan zemin + 4 katlı ruhsatlı binada; 1, 2, 3 katlardaki bağımsız bölümlerin ara duvarları kaldırılmak suretiyle birleştirilerek tek kullanışlı hale getirildiği, eski 7776 ada, 14 parseldeki binanın yan bahçe mesafesinin 1,2,3,4 katlarda kapatılarak her iki bina arasında kapı açılmak suretiyle geçiş sağlandığı, ayrıca eski 15 parseldeki binanın oturtma çatısı yükseltilerek ilave çatı arası katı oluşturulduğunun 14.10.2010 günlü yapı tatil tutanağı ile tespiti üzerine, 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesi uyarınca para cezası verildiği anlaşılmaktadır. Bağımsız alanların birleştirilmesine yönelik olarak yapılan imalatlarda; (örneğin; iki bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması, iki bağımsız bölüm arasında kapı yada pencere açılması yada balkon ile bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması gibi),  aykırılıktan etkilenen alanın tespitinin, yapılan imalatın binanın statiğini etkileyip etkilemediğinin idarece yapılacak inceleme sonucu somut olarak ortaya konulduktan sonra; yapılan imalat binanın statiğini etkilemiyor ise para cezasının, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden, statiğini etkilemesi halinde ise aynı fıkranın a) bendi uyarınca yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması gerektiği anlaşılmaktadır.

İzmir İli, Konak ilçesi, 7776 ada, 25 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapıda ruhsat ve eki mimari projeye aykırı ilaveler yapıldığından bahisle, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 27.10.2010. günlü, 1765 sayılı Konak Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinde belirtilen kriterlere uygun olarak verilen para cezasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu»karar..davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin. 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, maddede öngörülen şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanacağı belirtilmiş, a) bendinde; Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için para cezası uygulanacağı, b) bendinde ise; mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan, yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20’si kadar idari para cezası verileceği hükme bağlanmış, c) bendinde ise (a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı için hesaplanan para cezasına uygulanacak arttırım sebepleri sayılmış, son fıkrasında da “para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; İzmir İli, Konak İlçesi,7776 ada, 25 sayılı parselde; eski..7176 ada, 15 parselde bulunan zemin + 4 katlı ruhsatlı binada; 1, 2, 3 katlardaki bağımsız bölümlerin ara duvarları kaldırılmak suretiyle birleştirilerek tek kullanışlı hale getirildiği, eski 7776 ada, 14 parseldeki binanın yan bahçe mesafesinin 1,2,3,4 katlarda kapatılarak her iki bina arasında kapı açılmak suretiyle geçiş sağlandığı, ayrıca eski 15 parseldeki binanın oturtma çatısı yükseltilerek ilave çatı arası katı oluşturulduğunun 14.10.2010 günlü yapı tatil tutanağı ile tespiti üzerine, 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesi uyarınca para cezası verildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca; bağımsız alanların birleştirilmesine yönelik olarak yapılan imalatlarda; (örneğin; iki bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması, iki bağımsız bölüm arasında kapı yada pencere açılması yada balkon ile bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması gibi),  aykırılıktan etkilenen alanın tespitinin, yapılan imalatın binanın statiğini etkileyip etkilemediğinin idarece yapılacak inceleme sonucu somut olarak ortaya konulduktan sonra; yapılan imalat binanın statiğini etkilemiyor ise para cezasının, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden, statiğini etkilemesi halinde ise aynı fıkranın a) bendi uyarınca yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması gerektiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; İdare Mahkemesince, dava konusu para cezasının, yukarıda yer alan hususlar çerçevesinde, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle uyuşmazlık hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 21/02/2012 günlü, E:2011/72, K:2012/261 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 28/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Danıştay Ondördüncü Daire, E: 2013/197, K: 2015/1075, T: 11.03.2015

ÖZÜ: İzmir İli 444 ada, 252 parsel sayılı taşınmazda yer alan binanın üzerinde ruhsatsız olarak baz istasyonu yapıldığının 18.10.2011 günlü yapı tatil tutanağı ile tespiti üzerine 3194 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca yıkımı ve aynı Kanunun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda; 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin yürürlüğe girdiği ve 406 sayılı Kanun’un Ek 35. maddesinin iptali yolundaki Anayasa Mahkemesi kararından sonra düzenlenen 18.10.2011 tarihli yapı tatil zaptı ile ruhsatsız yapı yapıldığının tespit edilmesi üzerine, davacının eylemi hakkında para cezası uygulanmasının önünde herhangi bir hukuki engel bulunmadığından, İdare Mahkemesince para cezasının esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki kararda hukuki isabet görülmemiştir.

İzmir İli, Konak ilçesi, 444 ada, 252 parsel sayılı taşınmazdaki yapının üzerinde ruhsatsız baz istasyonu kurulduğundan bahisle, 3194 sayılı imar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yıkımına ve aynı Kanun’un 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 27.10.2011 günlü, 2109 sayılı Konak Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; yapının ruhsat gerektirdiği, verilen süre içinde ruhsata bağlanması gerekirken bağlanmadığı, bu nedenle ruhsata aykırı yapının yıkımına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın yıkıma ilişkin kısmının reddine, para cezası yönünden ise; Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararından sonra imar Kanunu’nun 42. maddesinde 5940 sayılı Kanunla yeniden yapılan düzenleme uyarınca dava konusu para cezası verilmiş ise de, cezalandırmaya konu imalat ve aykırılıkların 18.10.2011 günlü yapı tatil tutanağı ile tespit edilmiş olmasına rağmen, 19.11.2008 tarihli güvenlik sertifikasının bulunduğu, fiilin işleniş tarihinin 5940 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 17.12.2009 tarihinden önce olduğunun sabit olduğu, bu Kanun  hükümlerinin yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanmasının mümkün olmadığı, bu nedenle bu Kanun hükümlerine dayanılarak verilen para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı, ayrıca; dava konusu baz istasyonun kurulduğu tarihte 406 sayılı yasanın Ek 35. maddesi yürürlükte olduğundan ruhsatsız yapı yapma fiilinin gerçekleşmediği gerekçeleriyle para cezasının iptaline karar verilmiş, bu kararın redde ilişkin kısmı davacı şirket, iptale ilişkin kısmı ise davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının; yıkıma ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Kararın; para cezasına ilişkin kısmına gelince; 3194 sayılı imar Kanunu’nun 42. maddesinde; “ruhsat alınmadan veya ruhsat ve eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine …500.000 TL’den 25.000.000 liraya kadar para cezası verilir” yönündeki hükmün, “…500.000 TL’den 25.000.000 liraya kadar para cezası verilir” ibaresinin Anayasa Mahkemesi’nin 17.04.2008 günlü, E:2005/5, K:2008/93 sayılı kararı ile iptal edildiği dikkate alındığında, imar mevzuatına aykırı filin söz konusu maddenin yürürlükte olduğu dönemde suç olduğunun açık olduğu, belirtilen Anayasa Mahkemesi kararı ile bu suçun ortadan kaldırılmayıp, yalnızca suçun karşılığı olarak verilecek para cezasının, bir kısım kriterler göz önünde bulundurularak hesaplanması ve bu suretle kişilerin hukuk güvenliğine kavuşturulmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin 17.4.2008 günlü, E:2005/5, K:2008/93 sayılı kararı ile, eylemin suç olmaktan çıkarılmaması, yeni yasal düzenleme ile sadece bu suça verilecek cezanın niteliği ve miktarında değişiklik yapılmış olması karşısında; iptal kararı ile oluşan yeni hukuki durumu, İmar Kanunu’nun getirdiği düzeni bozucu ihlalleri koruyan bir husus olarak değerlendirmek mümkün olmadığı gibi, kişilerin bu durumu kendi lehlerine kullanmasına da imkan bulunmadığı, aksi durumun; suçların cezasız kalması sonucunu doğuracak olması nedeniyle, hiçbir hukuk düşüncesinde kabul görmeyeceği, imar mevzuatına aykırılığın, 17/12/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle yeniden düzenlenen, 3194 sayılı imar Kanunu’nun 42. maddesinin yürürlük tarihinden sonraki bir tarihte yeniden tespit edilmesi halinde yeni yasal düzenlemeye göre para cezası verilebileceği açıktır. Öte yandan; 406 sayılı Kanun’un Ek 35. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı 13/10/2009 tarihinden önce, Telekomünikasyon Kurumundan Güvenlik Sertifikası alınarak inşa edilen ve halen faaliyette bulunan yapılar yönünden; Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürümeyeceği kuralı uyarınca, kazanılmış hakkın oluşup oluşmayacağı hususunun tartışılması gerekmektedir.Hukuk devletinin gerçek anlam ve amacı, devletin tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygun yürütülmesini gerekli kılmaktadır. Anayasanın, devlet faaliyetlerinin yargısal denetime bağlı olarak yürütülmesini öngörmesi nedeniyle yasama işlemlerinin de bu denetim kapsamında olduğu açıktır. Anayasa Mahkemesi kararıyla Anayasaya aykırılığı saptanan bir Kanuna dayanılarak ileriye yönelik hak kazanılması ve kazanılmış bir haktan söz edilmesi olanaksızdır. İletişim hizmeti veren GSM şirketlerinin 5809 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan aldığı izin, ruhsat veya sertifikaların; sabit telekomünikasyon cihazlarının kurulması ve işletilmesi esnasında, ortamda oluşan elektromanyetik alan şiddetinin limit değerlerine uygunluğunun belirlenmesi, ölçüm yöntemleri ve denetlenmesine yönelik olduğu, izin, ruhsat veya sertifikaların, imar Kanunu uyarınca alınması zorunlu olan yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinden muafiyet sağlamayacağı, dolayısıyla; GSM şirketlerinin de sabit elektronik haberleşme cihazlarının kurulabilmesi için, yapı niteliği taşıması şartıyla, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alma zorunluluğunun bulunduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle, Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili kurumdan alınan sertifika ile kurulumu tamamlanmış yapı niteliğini haiz baz istasyonları için inşaat ruhsatı hususunda kazanılmış hakkın varlığından söz etme olanağı bulunmamaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, İzmir İli 444 ada, 252 parsel sayılı taşınmazda yer alan binanın üzerinde ruhsatsız olarak baz istasyonu yapıldığının 18.10.2011 günlü yapı tatil tutanağı ile tespiti üzerine 3194 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca yıkımı ve aynı Kanunun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda; 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin yürürlüğe girdiği ve 406 sayılı Kanun’un Ek 35. maddesinin iptali yolundaki Anayasa Mahkemesi kararından sonra düzenlenen 18.10.2011 tarihli yapı tatil zaptı ile ruhsatsız yapı yapıldığının tespit edilmesi üzerine, davacının eylemi hakkında para cezası uygulanmasının önünde herhangi bir hukuki engel bulunmadığından, İdare Mahkemesince para cezasının esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 2. İdare Mahkemesinin 10/10/2012 günlü; E:2011/2602, K:2012/1676 sayılı kararının; yıkıma ilişkin kısmının ONANMASINA, para cezasına ilişkin kısmının ise BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye’ gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 12/02/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

İzmir İdare Mahkemesi Kararı

May07
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

İzmir İdare Mahkemesi, Esas: 2014/742, Karar: 2015/495, Tarih: 19.03.2015

ÖZÜ: Belediye Zabıta Yönetmeliğinin 17. maddesinde; Bu Yönetmeliğin 6. maddesinde sayılan unvanlardan daire başkanı ve zabıta müdürü dışındaki kadrolara yapılacak atamalarda aşağıdaki şartlar aranır” denilmek suretiyle müdürlük kadrosuna atanmak için diğer ünvanlar için aranılan “görevde yükselme sınavında başarılı olmak” şartının aranmadığı açıktır.

İdarelerin boş bulunan kadrolara atama yapma konusunda takdir yetkilerinin bulunduğu ve yargı yerlerince bu hakkın kullanımını kısıtlayacak şekilde idarenin hukuken zorlanamayacağı açık ise de, zabıta müdürü kadrosuna atanma şartları, yukarda belirtilen Belediye Zabıta Yönetmeliği’nin 17. maddesi ile Görevde Yükselme Esasları kapsamı dışında tutulması karşısında, bu kadroya yapılacak atamanın görevde yükselme sınavı sonucunda başarılı olunması halinde olanaklı bulunduğunun kabulü mümkün olmadığından, zabıta amiri olarak görev yapan davacının görevde yükselme sınavına katılıp başarılı olmaksızın zabıta müdürü kadrosuna atandığı gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Dava, davacının zabıta müdürü kadrosunda görev yapmakta iken zabıta amiri kadrosuna atanmasına ilişkin 18.04.2014 tarih ve 1983 sayılı işlem ile bu görevini Temizlik İşleri Müdürlüğü hizmet biriminde yürütmesinin uygun görülmesine ilişkin 18.04.2014 tarih ve 1999 sayılı işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesinde, kurumlara personelin görev ve unvan eşitliği gözetmeksizin kazanılmış hak aylık dereceleriyle görevli bulundukları kadro derecelerine eşit ve daha üst kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilme yetkisi verilmiştir.

Bu madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı

açık olup, takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı rnerciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin sebep ve maksat öğeleri açısından hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

04.07.2009 günlü ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Ünvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’ in 7/a maddesinde; müdür kadrosuna atanabilmek için fakülte veya 4 yıllık yüksek okul mezunu olmak gerektiği belirtilmiştir. Aynı Yönetmeliğin 21. maddesinde ise: zabıta ve itfaiye personelinin görevde yükselme işlemlerinin, ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütüleceği kuralı yer almaktadır.

1/04/2007 tarih 26490 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Belediye Zabıta Yönetmeliğinin 17. maddesinde; bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde sayılan unvanlardan daire başkanı ve zabıta müdürü dışındaki kadrolara yapılacak atamalarda aşağıdaki şartlar aranır” denilmek suretiyle müdürlük kadrosuna atanmak için diğer ünvanlar için aranılan” görevde yükselme sınavında başarılı olmak” şartının aranmadığı açıktır.

Dosyanın incelenmesinden; zabıta amiri olarak görev yapmakta iken 657 sayılı Yasanın 86.maddesi gereğince zabıta müdürlüğü görevini vekaleten yürütmek üzere görevlendirilen ve 02.03.2014 tarihinde de asaleten zabıta müdürlüğü kadrosuna ataması yapılan davacının, 04.07.2009 tarih 22278 resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Ünvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelikte de yer alan görevde yükselme eğitimini tamamlayarak sınavda başarılı olmak şartını taşımadığı gerekçesiyle bu görevinden alınarak zabıta amirliği kadrosuna atanmasına ve bu görevini Temizlik İşleri Müdürlüğü hizmet biriminde yürütmesinin uygun görülmesine ilişkin tesis edilen işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Belediye Zabıta Yönetmeliğinin 17. maddesinde; Bu Yönetmeliğin 6. maddesinde sayılan unvanlardan daire başkanı ve zabıta müdürü dışındaki kadrolara yapılacak atamalarda aşağıdaki şartlar aranır” denilmek suretiyle müdürlük kadrosuna atanmak için diğer ünvanlar için aranılan “görevde yükselme sınavında başarılı olmak” şartının aranmadığı açıktır. Yine davalı idarenin işlemi dayandırdığı Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Ünvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde, zabıta personelinin görevde yükselme işlemlerinin, ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütüleceği kurala bağlanmıştır.

İdarelerin boş bulunan kadrolara atama yapma konusunda takdir yetkilerinin bulunduğu ve yargı yerlerince bu hakkın kullanımını kısıtlayacak şekilde idarenin hukuken zorlanamayacağı açık ise de, zabıta müdürü kadrosuna atanma şartları, yukarda belirtilen Belediye Zabıta Yönetmeliği’nin 17. maddesi ile Görevde Yükselme Esasları kapsamı dışında tutulması karşısında, bu kadroya yapılacak atamanın görevde yükselme sınavı sonucunda başarılı olunması halinde olanaklı bulunduğunun kabulü mümkün olmadığından, zabıta amiri olarak görev yapan davacının görevde yükselme sınavına katılıp başarılı olmaksızın zabıta müdürü kadrosuna atandığı gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Öte yandan; hukuka aykırılığı saptanan dava konusu işlemler nedeniyle davacının uğradığı maddi kayıpları; dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak davacıya ödenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptaline, davacının dava konusu işlemler nedeniyle uğradığı maddi kayıplarının dava(05.06.2014) tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak davalı idarece davacıya ödenmesine. aşağıda dökümü yapılan yargılama gideri ile karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere, 19/03/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Danıştay 8. Daire Kararı

Nis30
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

               

Danıştay 8. Daire, Esas. 2013/4844,Karar. 2014/7037,Tarih. 14.10.2014

             ÖZET: Dava, bankamatik cihazlarının izin almadan kurulduğundan bahisle kaldırılmasına ilişkin belediye meclis kararının iptali istemine ilişkindir. Olayda; davaya konu ATM cihazlarının işyeri olarak değerlendirilemeyeceği, işyeri olmayan cihazlar için işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmayacağı gibi mevzuatta başka bir izin alınacağı düzenlemesine de gidilmemiştir. Bu durumda, davalı Belediyeye ait taşınmaz üzerinde bulunmayan, üzerine konuldukları taşınmazlara yönelik kira sözleşmeleri bulunan ATM cihazları için davalı belediyeden izin alma zorunluluğu bulunmadığından, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Dava, davacı şirkete ait bankamatik cihazlarının izin almadan kurulduğundan bahisle 15 gün içerisinde kaldırılmasının, aksi halde yasal işlem yapılacağının bildirilmesine ilişkin 8.12.2011 tarih ve 796 sayılı, 8.12.2011 tarih ve 804 sayılı, 8.12.2011 tarih ve 794 sayılı, 8.12.2011 tarih ve 795 sayılı işlemler ile dayanağı 5.10.2011 tarih ve 78 sayılı Nilüfer Belediyesi Meclis kararının iptali istemiyle açılmıştır.İdare Mahkemesince; 5393 sayılı Yasanın 14. maddesinin 1/a bendi uyarınca çevre ve çevre sağlığı ile şehir içi yaya trafiğini düzenleme hizmetlerini yapma veya yaptırma hususunda görev ve sorumluluğu bulunan davalı belediyenin, bu sorumluluk kapsamında şehirdeki halkın ortak kullanımına açık alanlarda kurulacak ATM’lerin yerlerinin belirlenmesi hususunda da genel yetkisi bulunduğunun kabulü gerektiğinden, bu doğrultuda tesis edilen Nilüfer Belediye Meclisinin 05.10.2011 tarih ve 2011/325 sayılı kararı ile bu karara dayanılarak tesis edilen 08.12.2011 tarih ve 795, 804, 796 ve 794 sayılı işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinin l/a bendinde, belediyenin mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla, İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafi ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin’ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapacağı veya yaptıracağı vurgulanmış, 15. maddesinin l/b bendinde de, Kanunların belediyeye verdiği yetki çerçevesinde yönetmelik çıkarabilmek, belediye pasakları koymak ve uygulamak, kanunlarda belirtilen cezaları vermek yetki ve imtiyaz olarak sayılmıştır.4857 sayılı İş Kanununun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde; işyeri işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim olarak tanımlanmıştır.Vergi Usul Kanununun “İşyeri” başlığını taşıyan 156. maddesinde; “Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.” düzenlemesi yer almaktadır.5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 3. maddesinde; şube; elektronik işlem cihazlarından ibaret birimler hariç olmak üzere, bankaların bağımlı bir parçasını oluşturan ve bu kuruluşların faaliyetlerinin tamamını veya bir kısmını kendi başına yapan, sabit ya da seyyar bürolar gibi her türlü işyeri olarak tanımlanmıştır.Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin irdelenmesinden; işleme konu ATM ( elektronik işlem cihazları )’ler bir banka şubesine bağlı makina olup; işyeri ya da şube olarak değerlendirilemeyeceği görülmektedir. Kaldı ki; Bankacılık Kanunu söz konusu cihazları açıkça şube tanımı dışında bırakarak, işyeri olarak değerlendirilmesini de mümkün kılmamaktadır.Diğer taraftan, belediyelerden ruhsat alma durumunda olan işyerlerinin, aynı zamanda belediyelerin denetim ve gözetimine tabi olduğu ve belediyelerden çeşitli hizmetler aldığı düşünüldüğünde; banka şubelerinde verilen hizmetlerin bir kısmını veren ancak şubenin makinası olan cihazların, belediyelerden herhangi bir hizmet de almaması karşısında, işyeri nitelemesiyle belediyenin gözetim ve denetiminde olmayacağı da tartışmasızdır. Dosyanın incelenmesinden; davalı Belediye sınırları içerisinde ancak mülkiyeti davalı Belediyeye ait olmayan farklı yerlerde bulunan ve sahipleri ile aralarında kira sözleşmesi bulunan alanlara konulan 7 adet ATM cihazının davalı belediyeden izinsiz kurulmaları nedeniyle 15 gün içerisinde kaldırılmaları gerektiği, aksi halde yasal işlem yapılacağının davacı bankaya bildirildiği, anılan işlemlere karşı yapılan itirazın reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda; davaya konu ATM cihazlarının işyeri olarak değerlendirilemeyeceği, işyeri olmayan cihazlar için işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmayacağı gibi mevzuatta başka bir izin alınacağı düzenlemesine de gidilmemiştir. Bu durumda, davalı Belediyeye ait “taşınmaz üzerinde bulunmayan, üzerine konuldukları taşınmazlara yönelik kira sözleşmeleri bulunan ATM cihazları için davalı belediyeden izin alma zorunluluğu bulunmadığından, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Kaldı ki, ATM cihazlarının kent estetiğini, çevre ve çevre sağlığını, trafik düzenini bozduğunun yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenecek bilirkişi raporu ile tespiti halinde ATM cihazlarının kaldırılabileceği de açıktır. Açıklanan nedenlerle; Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, yürütmenin durdurulması hakkında karar verilmediğinden 40.00 TL yürütmenin durdurulması harcının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

 

Danıştay Ondördüncü Daire Esas Kararı

Nis28
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Danıştay Ondördüncü Daire, Esas : 2013/3172 Karar : 2014/8280 , Tarih: 14.10.2014

         ÖZÜ: Baz istasyonu kurulması için taşınmaz sahibi davacı ile Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında kira sözleşmesi düzenlenmiş ise de; ruhsat alma mükellefiyetinin taşınmaz malikinde olduğu ve kiracının taşınmaz malikinin muvafakati olmadan ruhsat alamayacağı göz önüne alındığında; taşınmaz malikinin kendi taşınmazında ruhsatsız yapı yapması ile rıza ve muvafakati ile başkası tarafından yapılmasına izin vermesi arasında bir fark gözetilmesi olanaklı değildir. Bu durumda, ruhsatsız baz istasyonu yapılmasına rıza gösteren davacıya para cezası verilmesine ilişkin işlemde “Cezaların şahsiliği” ilkesi açısından hukuka aykırılık bulunmadığından, işlemin diğer unsurları yönünden bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmekte iken, anılan gerekçeyle para cezasının iptali yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

İzmir İli, Konak ilçesi, 6551 ada, 14 sayılı parselinde kayıtlı olan taşınmazdaki ruhsatlı binanın çatı arasına Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından ruhsatsız baz istasyonu yapıldığından bahisle, davacıya 3194 sayılı imar Kanununun 42. maddesi uyarınca 22.848,00 TL para cezası verilmesine ve aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca yapının yıkımına ilişkin 17.05.2012 günlü, 689 sayılı Konak Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dava konusu Konak Belediye Encümeni kararının para cezası verilmesine ilişkin olduğu, imalatların yıkımı yolunda herhangi bir karar alınmadığı gerekçesiyle yıkıma ilişkin kısmı yönünden incelenmeksizin reddine, baz istasyonunun üzerine kurulu yapının elektronik haberleşme sistemleri kurulmak üzere davacı tarafından Avea İletişim Hizmetleri A.Ş ye kiraya verildiği, yapı tatil tutanağında da ruhsatsız imalatların Avea A.Ş ye ait olduğunun davalı idarece tespit edildiği anlaşıldığından, cezaların şahsiliği ilkesi gereğince ruhsatsız baz istasyonu sahibi olmayan davacıya para cezası verilmesinde hukuka uygunluk olmadığı gerekçesiyle bu kısım yönünden dava konusu kararın iptaline karar vermiş bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının; yıkıma ilişkin kısmında; 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Kararın; davacı, Osman Mehmet Galip’e para cezası verilmesine ilişkin kısmına gelince; 3194 sayılı imar Kanunu’nun 5940 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 42. maddesinin 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, maddede belirtilen şekilde hesaplanan idari para cezalarının uygulanacağı düzenlenmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 14. maddesinde; “Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idari para cezası verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Dosyanın incelenmesinden; davacı ile Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında, davacıya ait taşınmaz üzerinde baz istasyonu yapılması amacıyla kira sözleşmesi imzalandığı, davalı idare görevlilerince 09.05.2012 günlü yapı tatil tutanağı ile ruhsatsız baz istasyonu yapıldığının tespit edilmesi üzerine, 3194 sayılı imar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca davacıya para cezası verilmesine ilişkin 17.05.2012 günlü, 689 sayılı Konak Belediye Encümeni kararının tesis edildiği, bu kararın iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusu olayda; baz istasyonu kurulması için taşınmaz sahibi davacı ile Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında kira sözleşmesi düzenlenmiş ise de; ruhsat alma mükellefiyetinin taşınmaz malikinde olduğu ve kiracının taşınmaz malikinin muvafakatı olmadan ruhsat alamayacağı göz önüne alındığında; taşınmaz malikinin kendi taşınmazında ruhsatsız yapı yapması ile rıza ve muvafakatı ile başkası tarafından yapılmasına izin vermesi arasında bir fark gözetilmesi olanaklı değildir.

Bu durumda, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca, ruhsatsız baz istasyonu yapılmasına rıza gösteren davacıya para cezası verilmesine ilişkin işlemde “Cezaların şahsiliği” ilkesi açısından hukuka aykırılık bulunmadığından, işlemin diğer unsurları yönünden bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmekte iken, anılan gerekçeyle para cezasının iptali yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 26.12.2012 günlü, E:2012/1370, K:2012/2329 sayılı kararın yıkıma ilişkin kısmının ONANMASINA, para cezasına ilişkin kısmının BOZULMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sayıştay Temyiz Kurulu Kararları

Nis09
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

SAYIŞTAY TEMYİZ KURULU KARARLARI

Karar No: 37595, Karar Tarihi: 10/09/2013

Konusu: Bazı vatandaşların çeşitli illerin tarihi, turistik yerlerini ziyaret ya da bu illerde düzenlenen şenliklere katılmaları amacını taşıyan faaliyet kapsamında otobüs kiralamaları bedelinin belediye bütçesinden ödenmesinin mümkün olmadığı .

KARAR: ……………ilçesi içinde yaşayan emekli vatandaşların çeşitli illerin tarihi turistik yerlerini gezdirerek konaklamalı lüks otel tatil bedellerinin bütçeden ödenmesi nedeniyle ….TL.ye tazmin hükmü verilmiştir. İlamın 30. maddesinde … ilçesi içerisinde yaşayan emekli vatandaşlara yönelik olarak gerçekleştirilen ve çeşitli illerin tarihi, turistik yerlerini ziyaret ya da bu illerde düzenlenen şenliklere katılmaları amacını taşıyan faaliyet kapsamında otobüs kiralamaları bedelinin bütçeden ödendiği; bu gezilere belediye personelinin de dahil edildiği tespitine yer verilerek, bu organizasyon kapsamında yapılan harcama mevzuata aykırı bulunarak tazmine hükmedilmiştir, demiştir.

Savcılık; Daire kararının onanması yönünde görüş bildirmiştir. Belediyelerin “Görev Yetki ve Sorumlulukları” 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun üçüncü bölümünde yer alan 14. ve 15. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükümlerinde, mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla, belediyelerce yerine getirilmesi öngörülen görevler ve sorumluluklar ile belediyelerin yetkileri sayılmıştır. Yine ilgili Kanun’un 14. maddesinde, belediye hizmetlerinin yerine getirilmesinde öncelik sırasının, belediyenin mali durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirleneceği ve Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanının belediye sınırlarını kapsadığı ifade edilmiştir.

Yine aynı Kanun’un 60. maddesinde ise belediyenin giderleri tek tek sayılmıştır.

Belediye Bütçesinden Yapılacak Temsil Ağırlama ve Tören Giderleri Yönergesi’nin 3. maddesinde; Temsil-ağırlama ve tören giderlerinin konu, kapsam ve miktarının tayini Belediye Başkanının takdirine tabi olduğu belirtildikten sonra bu takdir yetkisinin sınırları aynı yönergenin 4. maddesinde “Temsil Giderleri”, 5’inci maddesinde “Tören Giderleri” ve 9. maddesinde ise “Ağırlama Giderleri” başlıkları altında sayma yöntemiyle belirtilmiştir.

Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nin “Temsil, ağırlama, tören, fuar ve tanıtma giderleri” başlıklı 37. maddesinde; Temsil, ağırlama, tören, fuar, tanıtma ve benzeri faaliyetlerle ilgili olarak yapılacak her türlü mal ve hizmet alımı ile yapım işlerine ilişkin giderlerin ödenmesinde, bu Yönetmeliğin ilgili maddelerinde belirtilen belgelerin aranacağı ifade edilmiştir. Yine aynı Yönetmeliğin 5, 22 ve 36. maddelerine göre; ihale veya doğrudan temin usulüyle yapılacak her türlü mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemelerde; onay belgesi, ihale komisyonu kararı, 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu’nun 22. maddesine göre doğrudan temin usulüyle yapılan alımlarda piyasa fiyat araştırması tutanağı, kamu idareleri için belirlenen diğer belgeler ödeme emri belgesine eklenecektir.

Emekliler için düzenlenen gezilere ilişkin ihale ve onay yazılarında ya emekliler için ya da ihtiyaç sahibi emekli vatandaşlar için bu hizmetin yapıldığı belirtilmiş olmasına rağmen bu kişilerin kim oldukları, emekli ya da ihtiyaç sahibi olup olmadıkları konusunda herhangi bir bilgi ya da belge eklenmemiştir.İsim listelerinin incelenmesinde, aynı soy isimli birden çok kişi olduğu, hatta farkı zamanlarda gidilen tatillerdeki listelerde aynı kişilerin tekrar tekrar yer aldığı ve bazı kişilerin ailecek 5-6 kişilik gruplar halinde listelerde yer aldığı görülmüştür.Öte yandan her listede mutlaka az da olsa belediye personeli ve eşleri yer almaktadır. 15904 no.lu ödeme emrinde bu durum daha bariz hale gelmekte ve 100 kişiye yakın kişinin memur, memur çocuğu ya da yakını ile belediye ve … işçisi olduğu anlaşılmaktadır.Belirtilen mevzuat hükümleri tatil amaçlı böyle bir gidere izin verecek nitelikte değildir. Belediyeler mahalli müşterek ihtiyaçların görülmesi amacıyla kurulmuş idarelerdir. Vatandaşlardan toplanan geliri, ihtiyaç sahibi olup olmadığı belli olmayan emekli kişilerle memur işçi ya da bunların yakınlarının lüks tatil giderleri için kullanmak mümkün değildir.Bu nedenle 1466 sayılı ilamın 30.maddesi ile …TL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE Karar verildi.

Karar No: 39865, Karar Tarihi: 06/01/2015

Konusu: Eğitim Yardımı

KARAR: 829 sayılı İlam’ın 9. maddesi ile yükseköğrenim öğrencilerine belediye bütçesinden eğitim yardımı verilmesi nedeniyle 458.000,00-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi taleplerinin kabul edilerek 829 sayılı İlam’ın 9. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA karar verilmiştir.

Karar No: 39877, Karar Tarihi: 06/01/2015

Konusu: Temsil ve ağırlama gideri

KARAR: 1156 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile, … Spor Kulübü Tesislerinde amaç, kapsam ve içeriği belirtilmeden temsil ağırlama kapsamında yemek bedeli ödenmesi nedeniyle 23.000,00-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi iddialarının reddedilerek 1156 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE karar verildi.

Karar No: 39879, Karar Tarihi: 06/01/2015

Konusu: Hizmet aracının kaza tamir gideri

KARAR: 939 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile, … Belediyesine ait 06 BF 5292 plakalı hizmet aracının kaza yapması sebebiyle yapılan tamir ve bakım masraflarının belediye bütçesinden ödendiği halde sorumluluğu bulunan kişiye rücu edilmemesi nedeniyle 9.565,87-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi, tazminine hükmolunan 9.565,87-TL’nin tahsil edilmeye başlandığını ve 1.133,00-TL’nin tahsil edildiğini bildirmekte ise de, hükümden sonra yapılan bu kısmi tahsilat ilam hükmünün infazı mahiyetinde olup ilam hükmüne karşı da herhangi bir itirazda bulunulmadığından Kurulumuzca YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA, karar verildi.

Karar No: 40032 Karar Tarihi: 17/02/2015

Konusu: Yemek Yardımı ve Eğitim Gideri

KARAR: 1) 1107 sayılı ilamın 1’inci maddesinde, …. Belediye Başkanlığı’nda görevli memur personele yapılan yemek yardımının tamamının belediye bütçesinden ödendiği gerekçesiyle toplam 193.305,12 TL.’ye tazmin hükmolunmuştur. SONUÇ: 1107 sayılı ilamın 1’inci maddesiyle toplam 193.305,12 TL.’ye verilen tazmin hükmünün TAS-DİKİNE,

2) 1107 sayılı ilamın 2’nci maddesinde,   Belediyesinde görevli bazı personele yönelik olarak ……. ili dışında mevzuata aykırı bir biçimde eğitim programı düzenlenerek bedelinin belediye bütçesinden ödendiği gerekçesiyle toplam 24.780,00 TL.’ye tazmin hükmolunmuştur. SONUÇ: 1107 sayılı ilamın 2’nci maddesiyle toplam 24.780,00 TL.’ye tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, Karar verilmiştir.

Danıştay Ondördüncü Daire, Esas:2014/7423, Karar:2015/500, Tarih:28.01.2015

Nis08
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

Danıştay Ondördüncü Daire, Esas:2014/7423, Karar:2015/500, Tarih:28.01.2015

                ÖZÜ: Para cezasına konu imalatın binanın statiğini etkileyip etkilemediğinin idarece yapılacak inceleme sonucu somut olarak ortaya konulduktan sonra; yapılan imalat binanın statiğini etkilemiyor ise para cezasının, 3194 sayılı Kanunun 42. – maddesinin 2. fıkrasının b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden, statiğini etkilemesi halinde ise aynı fıkranın a) bendi uyarınca yapı inşa alanı üzerinden hesaplanması gerekir.

3194 sayılı imar Kanunu’nun 42. maddesinin 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, maddede öngörülen şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanacağı belirtilmiş, a) bendinde; Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için para cezası uygulanacağı, b) bendinde ise; mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün almayan, yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20si kadar idari para cezası verileceği hükme bağlanmış, c) bendinde ise (a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı için hesaplanan para cezasına uygulanacak arttırım sebepleri sayılmış, son fıkrasında da “para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Dosyanın incelenmesinden; İzmir İli, Konak ilçesi, 7776 ada, 25 sayılı parselde; eski 7776 ada, 15 parselde bulunan zemin + 4 katlı ruhsatlı binada; 1, 2, 3 katlardaki bağımsız bölümlerin ara duvarları kaldırılmak suretiyle birleştirilerek tek kullanışlı hale getirildiği, eski 7776 ada, 14 parseldeki binanın yan bahçe mesafesinin 1,2,3,4 katlarda kapatılarak her iki bina arasında kapı açılmak suretiyle geçiş sağlandığı, ayrıca eski 15 parseldeki binanın oturtma çatısı yükseltilerek ilave çatı arası katı oluşturulduğunun 14.10.2010 günlü yapı tatil tutanağı ile tespiti üzerine, 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesi uyarınca para cezası verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca; bağımsız alanların birleştirilmesine yönelik olarak yapılan imalatlarda; (örneğin; iki bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması, iki bağımsız bölüm arasında kapı yada pencere açılması yada balkon ile bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması gibi), aykırılıktan etkilenen alanın tespitinin, yapılan imalatın binanın statiğini etkileyip etkilemediğinin idarece yapılacak inceleme sonucu somut olarak ortaya konulduktan sonra; yapılan imalat binanın statiğini etkilemiyor ise para cezasının, 3194 sayılı Kanunun 42. – maddesinin 2. fıkrasının b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden, statiğini etkilemesi halinde ise aynı fıkranın a) bendi uyarınca yapı inşa alanı üzerinden hesaplanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; İdare Mahkemesince, dava konusu par cezasının, yukarıda yer alan hususlar çerçevesinde, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle uyuşmazlık hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

SAYIŞTAY DAİRE VE TEMYİZ KURULU KARARLARI

Şub16
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

SAYIŞTAY DAİRE VE TEMYİZ KURULU KARARLARI

 Saymanlık Adı : İstanbul Kartal Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğü

Dairesi : 3,İlam No : 1143, Dosya No : 37863, Tutanak No : 38763, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

1143 sayılı ilamın 2. maddesi ile medya takip işinin, belediye bünyesinde bu işle görevlendirilmiş 5 kişilik Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bulunmasına rağmen, hizmet alımı yoluyla … A.Ş.’den satın alınarak bedelinin Belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : İstanbul Kartal Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğü

Dairesi : 3,İlam No : 1143, Dosya No : 37728, Tutanak No : 38766, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

1143 sayılı ilamın 2. maddesi ile İstanbul İl İdare Kurulu tarafından resmi evrakların elden takip ve tebliğinde görevli personele ödenmesi için öngörülen tebligat ücretlerinin görevin fiilen yapılmadığı günler için de ödenmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Ankara Polatlı Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğü

Dairesi : 3,İlam No : 1270, Dosya No : 38155, Tutanak No : 38767,Tutanak Tarihi : 08.04.2014

1) 1270 sayılı ilamın 1. maddesi ile temsil ağırlama ve tören giderleri adı altında … yapılan ancak mahiyeti ve kimlere verildiği belli olmayan yemek alımlarının belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

2) 1270 sayılı ilamın 2. maddesi ile temsil ağırlama ve tören giderleri adı altında … yapılan ancak mahiyeti ve kimlere verildiği belli olmayan yemek alımlarının belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

3) 1270 sayılı ilamın 3. maddesi ile temsil ağırlama ve tören giderleri adı altında … yapılan ancak mahiyeti ve kimlere verildiği belli olmayan yemek alımlarının belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

4) 1270 sayılı ilamın 4. maddesi ile temsil ağırlama ve tören giderleri adı altında … yapılan ancak mahiyeti ve kimlere verildiği belli olmayan yemek alımlarının belediye bütçesinden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Adana Seyhan Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 6,İlam No : 1139, Dosya No : 37734, Tutanak No : 38768, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

1) 1139 sayılı ilamın 2. maddesi ile Adana Seyhan Belediyesinde;

A) Çeşitli müdürlüklere vekalet eden bazı personele kanunen hak kazanmadıkları halde vekalet aylığı ödenmesi nedeniyle,

B) Yazı İşleri Müdürlüğü kadrosuna vekalet eden …’e asilde aranan şartları taşımadığı halde, vekalet ettiği yazı işleri müdür kadrosuna ait özel hizmet tazminatının ödenmesi nedeniyle, tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

2) 1139 sayılı ilamın 3. maddesi ile Seyhan Belediye Meclisi tarafından oluşturulan ihtisas komisyonu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemelerinin 5393 sayılı Belediye Kanununda belirlenen sınırları aşması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün Düzeltilerek TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Adana Seyhan Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 6,İlam No : 1139, Dosya No : 37732, Tutanak No : 38771,Tutanak Tarihi : 08.04.2014

1139 sayılı ilamın 1. maddesi ile Seyhan Belediyesi Hukuk İşleri Müdürlüğünde belediye lehine sonuçlanan davalardan kaynaklanan vekalet ücretlerinin ödenmesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 146. maddesindeki sınırlamalara uyulmaması ve söz konu vekalet ücretlerinin işçilere de ödenmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün Düzeltilerek TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Ankara Sağlık Kurumları 10 Nolu Döner Sermaye Saymanılğı

Dairesi : 2,İlam No : 1035, Dosya No : 37540, Tutanak No : 38772, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

1035 sayılı İlamın 2. maddesi ile … yüklenimindeki Mamak Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Genel Temizlik, İlaçlama ve Haşere ile Mücadele Hizmeti Alım İşi’nde hakedişlerin, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinin Hazinece karşılanan beş puanlık kısmı kesilmeden ödenmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün Düzeltilerek TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Edirne Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 2,İlam No : 847, Dosya No : 36832, Tutanak No : 38776, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

847 sayılı ilamın 1. maddesi ile Belediye Encümeni kararı ile … Spor Kulübü Başkanlığına otopark olarak kullanılmak üzere işgaliye bedeli karşılığı tahsis edilen mülkiyeti Edirne Belediyesi’ne ait olan … otopark alanının … Spor Kulübü tarafından kira sözleşmesi ile özel şahsa daha yüksek bedelle kiraya verilmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Edirne Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 2,İlam No : 847, Dosya No : 36832, Tutanak No : 38776,Tutanak Tarihi : 08.04.2014

847 sayılı ilamın 1. maddesi ile Belediye Encümeni kararı ile … Spor Kulübü Başkanlığına otopark olarak kullanılmak üzere işgaliye bedeli karşılığı tahsis edilen mülkiyeti Edirne Belediyesi’ne ait olan … otopark alanının … Spor Kulübü tarafından kira sözleşmesi ile özel şahsa daha yüksek bedelle kiraya verilmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Antalya Manavgat Çolaklı Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 5,İlam No : 976, Dosya No : 37111, Tutanak No : 38789, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

976 sayılı ilamın 1. maddesi ile belediyeye ait araçların kasko sigorta bedellerinin belediye bütçesinden ödenmesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Antalya Manavgat Çolaklı Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 5,İlam No : 976, Dosya No : 37118, Tutanak No : 38794, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

1) 976 sayılı ilamın 2. maddesi ile ikramiye ödemelerinde Belediye Kanunu’nun 49. maddesinde belirlenen sınırların aşılması nedeniyle 4.788,18 TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

2) 976 sayılı ilamın 3. maddesi ile Çolaklı Belediyesinde çalışan işçi personele yapılan ilave tediye ödemelerinden işçi ve işveren SGK primi ve işsizlik sigortası primi kesilmemesi nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: …TL’nin tahsil edildiği bildirilmekte ise de, hüküm tarihinden sonra yapılan bu tahsilat ilam hükmünün infazı mahiyetinde olduğundan Kurulumuzca YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA; geriye kalan … TL’nin ise tahsil edildiği bildirilmekte ise de hüküm tarihinden önce yapılmış olan söz konusu tahsilat temyiz konusu olmayıp Yargılamanın İadesi ile ilgili bulunduğundan bu hususta Kurulumuzca Yapılacak İşlem Olmadığına ve gereğinin ifasını teminen dosyanın ilgili DAİREYE TEVDİİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü

Dairesi : 8,İlam No : 447, Dosya No : 36215, Tutanak No : 38803, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

 447 sayılı ilamın 4. maddesi ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Genel Müdürlüğünde çalışan memurlara, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa aykırı olarak, bu Kanun ile sağlanan haklar dışında, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca da ödeme yapılması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün TASDİKİNE,

Dilekçilerden … ilama itiraz etmekte ise de; belirtilen madde hükümlerine göre, temyiz talebine yönelik dilekçe, imza ile tamamlandığından imzasız olarak yapılan temyiz başvurusu hakkında Kurulumuzca Yapılacak İşlem Olmadığına,karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : İzmir Bayındır Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 3,İlam No : 501,Dosya No : 36164,Tutanak No : 38810, Tutanak Tarihi : 08.04.2014

501 sayılı ilamın 1. maddesi ile Belediyede görevli memur personele 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu uyarınca yemek yardımı yapılması amacıyla hazır yemek hizmeti satın alınması, ancak bedelinin 1/3’ünün memurlardan alınması gerekirken tamamının bütçeden karşılanması nedeniyle tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Maliye Bakanlığınca memurlardan alınacak katkı paylarına ilişkin yayımlanan tutarların, Yönetmeliğe göre alınması gereken tutarlar olduğunun kabulü ile tazmin miktarının bu tutara göre hesap edilmesi için verilen tazmin hükmünün bozularak DAİRESİNE TEVDİİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Erzurum İl Özel İdaresi Muhasebe Birimi

Dairesi : 8,İlam No : 1168, Dosya No : 37342, Tutanak No : 38704,Tutanak Tarihi : 01.04.2014

1- 1168 sayılı ilamın 1. maddesindeki tazmin hükmüne itiraz olunmakta ise de söz konusu tazmin hükmü ilamda isimleri yazılı Gerçekleştirme Görevlisi ve Harcama Yetkililerine yöneltilmiş olup dilekçinin bu tazmin hükmündeki durumu mezkur tediyenin ahizi olmaktan ibaret bulunmaktadır.Sayıştay Dairelerince verilen kararlara karşı Temyiz Kurulu nezdinde temyize yetkili olanlar 832 sayılı Kanunun 68.maddesinin (c) fıkrasının atıfta bulunduğu 63.maddesinde belirtilen daire ve makamlar ile kendilerine tazmin hükmedilmiş olan memurlardan ibaret olup bunlar arasında tazmine esas olan parayı almış olanlar sayılmamış bulunduğundan ahiz durumunda bulunan dilekçinin vaki itirazı üzerine Kurulumuzca YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA; karar verilmiştir.

2- 1168 sayılı ilamın 2. maddelerindeki tazmin hükmüne itiraz olunmakta ise de söz konusu tazmin hükmü ilamda isimleri yazılı Gerçekleştirme Görevlileri ve Harcama Yetkilisine yöneltilmiş olup dilekçinin bu tazmin hükmünde sorumluluğa iştiraki bulunmamaktadır.Sayıştay Dairelerince verilen kararlara karşı Temyiz Kurulu nezdinde temyize yetkili olanlar 832 sayılı Kanunun 68.maddesinin (c) fıkrasının atıfta bulunduğu 63.maddesinde belirtilen daire ve makamlar ile kendilerine tazmin hükmedilmiş olan memurlardan ibaret olup bunlar arasında yer almayan dilekçinin işbu maddelerle ilgili itirazı üzerine Kurulumuzca YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA; karar verilmiştir.

3- 1168 sayılı ilamın 4. maddesiyle; 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’na göre Vali ve Vali Yardımcılarına ödenen ödeneklerden Gelir Vergisi Kesintisi yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 4. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

4- 1168 sayılı ilamın 5. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 5. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

5- 1168 sayılı ilamın 6. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 6. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

6- 1168 sayılı ilamın 7. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 7. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

7- 1168 sayılı ilamın 8. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 8. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

8- 1168 sayılı ilamın 9. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 9. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

9- 1168 sayılı ilamın 10. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 10. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

10- 1168 sayılı ilamın 11. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 11. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

11- 1168 sayılı ilamın 12. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 12. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

12- 1168 sayılı ilamın 13. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 13. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

13- 1168 sayılı ilamın 14. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 14. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

14- 1168 sayılı ilamın 15. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 15. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

15- 1168 sayılı ilamın 16. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 16. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

16- 1168 sayılı ilamın 17. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 17. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

17- 1168 sayılı ilamın 18. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 18. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

18- 1168 sayılı ilamın 19. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 19. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

19- 1168 sayılı ilamın 20. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 20. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

20- 1168 sayılı ilamın 21. maddesiyle; Vali tarafından il özel idaresinin iş ve işlemlerinin yapılması ile görevlendirilen kaymakamlara, yapmış oldukları bu görev karşılığında verilen il özel idaresi ödeneklerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 21. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Burdur İl Özel İdaresi Muhasebe Birimi

Dairesi : 6,İlam No : 1073,Dosya No : 37122, Tutanak No : 38707, Tutanak Tarihi : 01.04.2014

1073 sayılı ilamın 1. maddesiyle; Burdur İl Özel İdaresi Genel Sekreteri ’e, alması gereken özel hizmet tazminatının yanısıra sadece Maliye Bakanlığı personeline ödenmesi gereken ek ödemenin de verilmesi ve ayrıca makam tazminatının 3000 gösterge rakamı yerine 9000 gösterge rakamı üzerinden ödenmesi sonucu kamu zararına sebebiyet verildiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1073 sayılı ilamın 1. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Erzurum İl Özel İdaresi Muhasebe Birimi

Dairesi : 8,İlam No : 1168, Dosya No : 37403, Tutanak No : 38703, Tutanak Tarihi : 01.04.2014

1- 1168 sayılı ilamın 1. maddesiyle; Erzurum İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği’nde görevli Genel Sekreter ’a özel hizmet tazminatının fazla ödendiği, Daire Başkanına ve Genel Sekreter Yardımcısı ’ya ise herhangi bir mevzuat hükmü olmamasına rağmen Makam ve Görev Tazminatı ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 1. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

2- 1168 sayılı ilamın 2. maddesiyle; Genel Sekreter Yardımcısı , Daire Başkanları , , ve ile Hukuk Müşaviri ’e mevzuata aykırı makam ve görev tazminatı ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin reddi ile 1168 sayılı ilamın 2. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Kırıkkale İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği

Dairesi :1,İlam No: 1091, Dosya No : 37796, Tutanak No : 38712,Tutanak Tarihi : 01.04.2014

1091 sayılı ilamın 3. maddesiyle; İl Özel İdaresine ait araçların trafik cezası, trafik cezası faizi ile araç muayene bedeline ilişkin gecikme cezalarının, bütçeden ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin kabulü ile 1091 sayılı ilamın 3. maddesiyle verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Samsun İlkadım Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 1,İlam No : 1249, Dosya No : 38162, Tutanak No : 38728, Tutanak Tarihi : 01.04.2014

1249 sayılı ilamın 1. maddesiyle; bazı düğün törenlerinde hediye olarak verilen çeyrek altın bedellerinin belediye bütçesinden ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin kabulü ile 1249 sayılı ilamın 1. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Samsun İlkadım Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 1,İlam No : 1249, Dosya No : 38077,Tutanak No : 38733, Tutanak Tarihi : 01.04.2014

1249 sayılı ilamın 2. maddesiyle; belediye başkanının şahsi nitelikli tanıtımına ilişkin gazete ilan bedelinin belediye faaliyetlerinin tanıtılması adı altında belediye bütçesinden ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Dilekçi talebinin kabulü ile 1249 sayılı ilamın 2. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Adana Yüreğir Belediyesi Muhasebe Birimi

Dairesi : 6,İlam No : 1283,Dosya No : 38135,Tutanak No : 38750,Tutanak Tarihi : 01.04.2014

1283 sayılı ilamın 1. maddesiyle; . Tük. Mal. San. Tic. Ltd. Şirketi yükleniminde bulunan “Beton Oturma Grubu İmalat Montaj İşlerinde Eleman ve Araç Çalıştırılması İşi”ne ait hakediş ödemelerinde, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primlerinden işveren hissesinin beş puanlık kısmı Hazine tarafından karşılanmasına rağmen, fiyat farkı hesabında bu kesintinin hesap edilmeyerek ödeme yapılması sonucunda kamu zararına sebep olunduğu gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

SONUÇ: Tazmin hükmünün DÜZELTİLEREK TASDİKİNE, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Türk Standartları Enstitüsü Muhasebe Birimi

Dairesi : 8,İlam No : 271, Dosya No : 35675, Tutanak No : 38619, Tutanak Tarihi : 18.03.2014

271 sayılı İlam’ın 1 inci maddesi ile, Türk Standartları Enstitüsüne ait binalarının sigorta bedellerinin bütçeden ödenmesi nedeniyle 80.170,00-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

Dilekçi iddialarının kabulü ile 271 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Kocaeli TÜBİTAK Türkiye Sanayi Sevk ve İdaresi Enstitüsü Saymanlığı

Dairesi : 4,İlam No : 755, Dosya No : 32720,Tutanak No : 38637,Tutanak Tarihi : 18.03.2014

1-) 755 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile, …’in memuriyet mahalli içinde geçici olarak görevlendirmesine rağmen ilgiliye memuriyet mahalli (Gebze) ile başka şehirde (İstanbul) bulunan ikametgahı arasındaki yol giderlerinin ödenmesi nedeniyle 245,00.-TL’ye tazmin hükmedilmiş; 27.12.2011 tarih ve 34117 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. maddesi ile söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltme talebinin kabulüyle 34117 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. maddesinin Düzeltilmesine ve 755 sayılı İlamın 1. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

2-)755 sayılı İlam’ın 2. maddesi ile, TÜBİTAK TÜSSİDE personelinin 6245 sayılı Kanun’un 6. maddesine aykırı olarak şehirlerarası ulaşımda mutat vasıtalar yerine taksi kullanması ve …’in memuriyet mahalli içinde geçici olarak görevlendirmesine rağmen ilgiliye memuriyet mahalli (Gebze) ile başka şehirde (İstanbul) bulunan ikametgahı arasındaki yol giderlerinin ödenmesi nedenleriyle 255,00.-TL’ye tazmin hükmedilmiş; 27.12.2011 tarih ve 34117 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. maddesi ile söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltme talebinin kabulüyle 34117 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. maddesinin Düzeltilmesine ve 755 sayılı İlamın 2. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

3-) 755 sayılı İlam’ın 3. maddesi ile, geçici görevli olarak başka illere gönderilen kişilere yatacak yer parası olarak harcırahlarını aşan miktarlarda ödeme yapılması nedeniyle 960,00-TL’ye tazmin hükmedilmiş; 27.12.2011 tarih ve 34117 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 3. maddesi ile söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltme talebinin kabulüyle 34117 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 3. maddesinin Düzeltilmesine ve 755 sayılı İlamın 3. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

4-) 755 sayılı İlam’ın 4. maddesi ile, geçici görevli olarak başka illere gönderilen kişilere yatacak yer parası olarak harcırahlarını aşan miktarlarda ödeme yapılması nedeniyle 19.541,00.-TL’ye tazmin hükmedilmiş; 27.12.2011 tarih ve 34117 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 4. maddesi ile söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltme talebinin kabulüyle 34117 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 4. maddesinin Düzeltilmesine ve 755 sayılı İlamın 4. maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü

Dairesi : 8,İlam No : 881, Dosya No : 33550, Tutanak No : 38649, Tutanak Tarihi : 18.03.2014

881 sayılı İlam’ın 1. maddesi ile, Amasya Müzesi 2001 Yılı Onarım İşi’ne ait 12.02.2006 Tarihli Kesin Hakedişte 2001/2862 Sayılı Kararname Eki “Kamu Sektörüne Dahil İdarelerin İhalesi Yapılmış ve Yapılacak İşlerinde İhale Usul ve Şekillerine Göre Fiyat Farkı Hesabında Uygulayacakları Esaslarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Esaslar”ın öngördüğü fiyat farkının yanlış hesaplanması yanında ayrıca kereste, çimento, cam ve akaryakıt için fiyat farkı ödenmesi nedeniyle 25.300,31 TL’ye tazmin hükmü verilmiş; 16.10.2012 tarih ve 35581 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararı ile de dilekçinin sorumluluk yönündeki itirazının reddedilmesine ve tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.Dilekçinin karar düzeltilmesi kapsamında vermiş olduğu dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlar, 16.10.2012 tarih ve 35581 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararında dikkate alındığından dilekçinin sorumluluk yönündeki itirazının reddedilmesine ve 881 sayılı İlamın 1. maddesindeki tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 16.10.2012 tarih ve 35581 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürlüğü

Dairesi : 6,İlam No : 1628,Dosya No : 37189,Tutanak No : 38558,Tutanak Tarihi : 11.03.2014

1) 1628 sayılı ilamın 1’inci maddesinde, denetçilere ödenen aylıklara taban aylık ve yan ödeme tutarının eklenerek hesaplandığı gerekçesiyle toplam 16.200,48 TL.’ye tazmin hükmünün, 05.02.2013 tarih ve 36247 Tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. Maddesi ile tasdikine karar verilmişti.

SONUÇ:Dilekçilerin iddia etmiş olduğu hususların 05.02.2013 tarih ve 36247 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararında karşılanmış olduğu ve ayrıca 832 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde belirtilen karar düzeltilmesini gerektiren yeni bir husus ileri sürülmediği gerekçesiyle, KARAR DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, karar verilmiştir.

2) 1628 sayılı ilamın 2’nci maddesinde; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında görev yapmakta olan kurum personeline ödenen ikramiyenin hesabına taban ve kıdem aylıklarının dahil edildiği gerekçesiyle toplam 1.358.205,82 TL.’ye tazmin hükmünün, 05.02.2013 tarih ve 36247 Tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. Maddesi ile tasdikine karar verilmişti.

SONUÇ:Dilekçilerin iddia etmiş olduğu hususların 05.02.2013 tarih ve 36247 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararında karşılanmış olduğu ve ayrıca 832 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde belirtilen karar düzeltilmesini gerektiren yeni bir husus ileri sürülmediği gerekçesiyle, KARAR DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, karar verilmiştir.

3) 1628 sayılı ilamın 4’üncü maddesinde, ASKİ Spor Kulübü Derneğine, spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere ASKİ Genel Müdürlüğü bütçesinden nakdi yardımda bulunulması nedeniyle kamu zararına sebebiyet verildiği gerekçesiyle toplam 1.752.000,00 TL.’ye tazmin hükmünün 05.02.2013 tarih ve 36247 Tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının 4. Maddesi ile tasdikine karar verilmişti.

SONUÇ:Dilekçilerin iddia etmiş olduğu hususların 05.02.2013 tarih ve 36247 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararında karşılanmış olduğu ve ayrıca 832 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde belirtilen karar düzeltilmesini gerektiren yeni bir husus ileri sürülmediği gerekçesiyle, KARAR DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, karar verilmiştir.

Saymanlık Adı : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Muhasebe Müdürlüğü

Dairesi : 3,İlam No : 917, Dosya No : 34708, Tutanak No : 38198, Tutanak Tarihi : 07.01.2014

Dosyada mevcut belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşüldü:917 s.ilamın 1(b) bendi ile, demirbaş eşya niteliği taşımasına ve piyasadan temini mümkün olmasına rağmen % 25 müteahhit karı eklenerek yeni birim fiyat oluşturulması ve bedelinin müteahhide ödenmesi nedeniyle 86.288,30 TL.ye tazmin hükmü verilmiştir.Dilekçi dilekçesinde özetle; 2886 Sayılı Devlet ihale Kanunu’nun 9. maddesinde Yaklaşık maliyet ve keşif bedeli nasıl belirleneceği tarif edilirken, son fıkrasında, “Yapım işlerinde, bu işler için kanunların verdiği yetkiye dayanılarak ilgili dairelerce tespit edilmiş birim fiyatları varsa, bunlar uygulanır” hükmünün yer aldığını,Bu hükme istinaden Bayındırlık ve iskan Bakanlığının, 209 sayılı KHK. ile değişik 180 sayılı KHK’nin 2. maddesinde kendisine verilen yetkiye dayanarak, kamu inşaatlarında kullanılacak inşaat birim fiyatlarını ve bu fiyatların dayanağı olan birim fiyat analizleri ile birim fiyat tariflerini hazırladığını,Dolayısıyla kamu idarelerinin, 2886 sayılı Kanunun yukarıda zikredilen amir hükmü uyarınca, yapacakları inşaat ihaleleri ile ilgili muhammen bedelin (inşaat keşfinin) tespitinde esas olarak bu resmi birim fiyatlardan yararlanmak zorunda olduklarını,Bunun dışında DSİ, TCK, DLH, iller Bankası, Köy Hizmetleri, Milli Savunma Bakanlığı gibi kurumların da, kendi özel yasalarındaki hükümlere dayanarak, kendi görev alanları ile ilgili inşaat işlerine münhasır birim fiyatlarını hazırlayıp yayımladıklarını,Bayındırlık işleri Genel Şartnamesi (B.İ.G.Ş.)’ nin 20. maddesinde, yeni birim fiyat tespitinin nasıl yapılacağının açıklandığını,Buna göre:”Keşif özetinde veya birim fiyat cetvelinde fiyatı gösterilmemiş olup da, yapılması idarece istenen yapım ve hizmet işlerinin yeni birim fiyatları tespit edilirken öncelik sırası ile aşağıdaki analizler kullanılır;

a) Sözleşme ve eklerindeki (birim fiyat cetvellerindeki) birim fiyatların tespitinde kullanılan analizler veya varsa o işe ait teklif analizler;

b) Sözleşme birim fiyatlarının tespitinde kullanılan analizlerle veya varsa o işlere ait teklif analizlerle kıyaslanarak bulunacak analizler;

c) Diğer idarelere ait benzer analizler

d) Birim fiyatı tespit edilecek iş kalemleri için o işin yapımı sırasında tutulacak puantajla tespit edilecek malzeme miktarları ile işçi ve makinelerin çalışma saatleri esas alınarak bulunacak analizler;Yeni birim fiyatların tespitinde, yukarıdaki analizlere, öncelik sırası ile aşağıdaki rayiçler uygulanır:

1- Bayındırlık, ve iskan Bakanlığı’nca tespit edilip yayımlanan rayiçler veya varsa o işe ait teklif rayiçler;

2- Diğer idarelerce tespit edilmiş rayiçler;

3- idarece kabul edilmek şartıyla, Ticaret ve I veya Sanayi Odasınca onaylanmış memleket rayiçleri;

Bu usullerden hiç biriyle yeni birim fiyat tespiti mümkün olamıyorsa, o iş kalemine ait, Ticaret ve/veya Sanayi Odasınca onaylanmış fatura bedelleri esas alınarak yeni birim fiyat tespit edilebilir.”denildiğini,Bayındırlık ve iskan Bakanlığınca yayınlanmış olan birim fiyat Kitabında yer alan kalemlerde; malzeme bedeli + montaj bedeli + % 25 müteahhit karı ve genel giderlerin dahil KDV.nin hariç olduğunu,Yine Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yayınlanmış olan birim fiyat tarifleri kitabında yer alan 840.100 Hoparlörler imalatları, 840.200 Sahne Işık Sistemleri, 842.100 Kanal Seçiciler ve Mikrofonlar, 843.100 Telsiz Mikrofonlar, 844.100 Amplifikatörler 844.200 DVD/VCD/CD/MP3 Okuyucuları ve benzeri imalat çeşitlerinin (Bakınız Bayındırlık Birimi Fiyat Kitabı Poz No: 844.100-845.100) Seslendirme imalatları) her geçen yıl talep arttıkça Bayındırlık Birim Fiyat kitabına girdiğini, (Ancak Bu imalatların yapıldığı yıl itibariyle Bayındırlık Birim Fiyat Kitabında bulunmadığını, Daha sonraki yıllarda bu tür imalatların Bayındırlık Birim Fiyat Kitabına girdiğini) İdarece Antalya / Alanya Stadyumu için düzenlenen hakedişte aynı tür imalatlar (Daha büyük güçteki ve özellik arzeden imalatlar talep arttıkça birim fiyat kitabına dahil edildiğini) birim fiyat kitabında olmadığı için; idarece kabul edilmek şartıyla, Ticaret ve/veya Sanayi Odasınca onaylanmış memleket rayiçlerinin kullanıldığını, Bu tür imalatların bir yerden satın alınıp yerine konulunca işlevini yapacak demirbaş bir imalat olmadığını, Bayındırlık birim fiyat kitabında yer aldıklarına göre Demirbaş Malzeme olarak algılanmamaları gerektiğini,

1 Haziran 1939 yürürlüğe giren Ayniyat yönetmeliğinde Demirbaş eşyanın tarifinin

“Madde 60 – Demirbaş eşya ve döşeme, belli bir süreye bağlı olmaksızın uzun zaman korunan ve kullanılan eşya olup çeşitleri bağlı (I) numaralı çizelgede gösterilmiştir.

(I) NUMARALI ÇİZELGE

Demirbaş eşya ve döşeme belli bir süreye tabi olmaksızın uzun zaman korunup kullanılan eşya olup bunların başlıcalarının çeşitleri aşağıda gösterilmiştir. Bu cetvele katılmayan ve yapılan tarifin dışında kalıp durumlarından dolayı demirbaş sayılamayan eşya ve benzerleri tüketim maddelerinden olduklarından ötürü bunlar, tüketime ait eşya ve gereçler muhasebesine tabidirler.

Yukarıdaki tarife uymakla beraber aşağıdaki çizelgeye yazılmamış bulunan kalorifer, telgraf, telefon, elektrik, su, havagazı tesisatı ve zil tertibatı, avizeler, zil aletleri, lavabolar, banyo ve duş tertibatları, özetle diğer taşınmaz tesisat da demirbaş eşya ve döşeme kısmına dahil değildir.

ÇİZELGE (I)

1- Bayraklar,

2- Dairelerde, bürolarda kullanılan bütün taşınabilir eşya (Duvar takvimi hariçtir.)

3- Hastane, revir, eczane, laboratuvar, okul, fabrika, atölye, matbaa, cilt evi ve diğer kurumlarda kullanılan taşınabilir bütün süresiz eşya (laboratuarlarda kullanılan tüpler ve kobaylar ve benzerleri tüketim maddelerindendir.)

4- Mutfak, çamaşırhane, yemekhane, yatakhanelerde kullanılan bütün süresiz eşya, çay ve kahve takımları,

5- Bütün ölçüler,

6- Her cins müzik aletleri (radyolar, gramofonlar, plakları dahil),

7- Bütün taşıma ve çekme araçları ve eyer, semer ve koşum takımları ve yedekleri ve bunlara ait eşyalar,

8-Fotoğraf ve sinema makineleri ve aletleri ve bunların diğer malzemeleri kiralanmak suretiyle alınanlar hariç olmak üzere, sinema filmleri (Fotoğraf malzemesinden kağıt, cam, filim ve ilaçları ise tüketim maddelerindendir).

9- inşaat, onarım ve kazı aletleri

10- Atölyesi olmayan yerlerdeki marangozluk, dülgerlik, demircilik, saraçlık ve benzeri sanat aletleri,

11- Yangın söndürme alet ve araçları,

12- Hara, çiftlik ve diğer tarım kurumlarında kullanılan bütün alet, eşya ve makine ve nalbant aletleri ve diğer araçlar,

13- Bütün mühendislik ve mimarlık alet ve araçları,

14- Her cins çadırlar ve araçları,

15- Telefon aletleri,

16- Bütün mürekkepli kalemler,

17- Burslu, yatılı ve fakir öğrencilere okullar tarafından verilen ders kitapların- dan başka bütün kitaplar, haritalar, tablolar, levhalar, vantilatörler, portatif lambalar, yazı ve hesap makineleri,

18- Halı, seccade, yol keçe ve halıları,

19- Damızlık ve hizmet hayvanları, serum kurumlarında kullanılan hayvanlar.”şeklinde sayıldığını,Dolayısıyla demirbaş listesinde adı geçmeyen satın alındığında tek başına bir anlam ifade etmeyen (Stadyumda tek başına çalıştırılamayan) bir işçilik ve emek sonucu diğer imalatlarla birlikte çalışabilen bir yapım işinin demirbaş malzeme olarak ifade edilemeyeceğini, imalatların stadyum sistemine kurulması devreye alınması birbirleriyle irtibatlandırılması bağlantı panellerinin konulması gerektiğini,Bu tür imalatların uygulanabilmesi için Mühendislik, işçilik, nakliye ve kurulum (devreye alma) gibi hizmetlere ihtiyaç duyulduğunu,Yukarıda çizelge (I) de listelenen hiçbir gruba bu imalatların dahil edilemeyeceğini, Bir Büro veya ofise konulan Tv, Masa , Sandalye ve Port Manto gibi düşünülemeyeceğini, Bu tür imalatların piyasadan kolayca temin edilmediğini,Ancak günümüzde inşaat teknolojisindeki hızlı gelişmelere ayak uydurulamaması ve çoğu inşaat girdisinin henüz ülkemizde üretilmiyor olması vb. nedenlerle, yapılması projede öngörülmüş olan veya mahal listelerinde yer alan bazı imalatların resmi birim fiyat listelerinde yer almaması gibi bazı problemlerin ortaya çıktığını, Bu gibi durumlarda idareler yukarıda bahsedilen yöntemlerle tespit ettikleri özel birim fiyatları keşif özetlerine koymakta ve uygulamakta olduklarını belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını istemiştir.

Savcılık; Daire kararının onanması yönünde görüş bildirmiştir.İlamın 1(b) maddesi ile, demirbaş eşya niteliği taşımasına ve piyasadan temini mümkün olmasına rağmen % 25 müteahhit karı eklenerek yeni birim fiyat oluşturulduğu ve bedelinin müteahhide ödendiği gerekçesi ile tazmin hükmü verilmiştir.

Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 20. maddesinde;

“Keşif özetinde veya birim fiyat cetvelinde fiyatı gösterilmemiş olup da, yapılması idarece istenen yapım ve hizmet işlerinin yeni birim fiyatları tespit edilirken öncelik sırası ile aşağıdaki analizler kullanılır;

a) Sözleşme ve eklerindeki (birim fiyat cetvellerindeki) birim fiyatların tespitinde kullanılan analizler veya varsa o işe ait teklif analizler;

b) Sözleşme birim fiyatlarının tespitinde kullanılan analizlerle veya varsa o işlere ait teklif analizlerle kıyaslanarak bulunacak analizler;

c) Diğer idarelere ait benzer analizler

d) Birim fiyatı tespit edilecek iş kalemleri için o işin yapımı sırasında tutulacak puantajla tespit edilecek malzeme miktarları ile işçi ve makinelerin çalışma saatleri esas alınarak bulunacak analizler;

Yeni birim fiyatların tespitinde, yukarıdaki analizlere, öncelik sırası ile aşağıdaki rayiçler uygulanır:

1- Bayındırlık, ve iskan Bakanlığı’nca tespit edilip yayımlanan rayiçler veya varsa o işe ait teklif rayiçler;

2- Diğer idarelerce tespit edilmiş rayiçler;

3- idarece kabul edilmek şartıyla, Ticaret ve I veya Sanayi Odasınca onaylanmış memleket rayiçleri;

Bu usullerden hiç biriyle yeni birim fiyat tespiti mümkün olamıyorsa, o iş kalemine ait, Ticaret ve/veya Sanayi Odasınca onaylanmış fatura bedelleri esas alınarak yeni birim fiyat tespit edilebilir.”hükmüne yer verilmiştir.2886 sayılı Kanunun 4.maddesinde, yapım, her türlü inşaat, ihzaraat,imalat, sondaj, tesisat, onarım, yıkma değiştirme, iyileştirme, yenileştirme ve montaj işleri olarak tarif edilmiş, alım ise, taşınır ve taşınmaz mallar ile her türlü ihtiyaç maddeleri, hizmet ve hakların alımı olarak tarif edilmiştir.

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinde de;“Hizmet: Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, meslekî eğitim, fotoğraf, film, fikrî ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri, Yapım: Bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havalimanı, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslahı, taşkın koruma ve dekapaj gibi her türlü inşaat işleri ve bu işlerle ilgili tesisat, imalat, ihzarat, nakliye, tamamlama, büyük onarım, restorasyon, çevre düzenlemesi, sondaj, yıkma, güçlendirme ve montaj işleri ile benzeri yapım işlerini,…….ifade eder” denilerek yapım ve hizmete ilişkin geniş bir tanımlama yapılmıştır. İlama konu işte, zayıf akım tesisatı kapsamında yaptırılan seslendirme sisteminde kullanılacak malzemeler için 3 ayrı firmadan teklif alındığı ve firmalar tarafından düzenlenen proforma faturalara göre malzemelerin en uygun teklifi veren Baran Elektrik firmasından alınarak müteahhit Mekikler-Yimtaş ortaklığına yaptırılmasına karar verildiği, Sözleşme eki ilk keşifte bulunmayıp da idarece sonradan yapılmasına gerek duyulan zayıf akım tesisatı kapsamındaki seslendirme sistemi imalatlarının bir yerden satın alınıp yerine konulunca işlevini yapacak demirbaş bir imalat olmadığı, yapım işi niteliği taşıdığı anlaşıldığından 917 sayılı ilamın 1(b)bendi ile 86.288,30 TL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA,Karar verildiği 07.01.2014 tarih ve 38198 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

Sayıştay Temyiz Kurul Kararı,K: 36575,T:19.02.2013

ÖZET : Belediyede çalışan memur çocukları için doğrudan temin yoluyla çocukevi ve kreş hizmetleri satın alınması ve bedelinin bütçeden ödenmesi mümkün değildir.

KARAR : 703 sayılı ilamın 11. maddesiyle, Belediyede çalışan memur çocukları için doğrudan temin yoluyla … Ltd. ޞtinden mevzuata aykırı olarak çocukevi ve kreş hizmetleri satın alınması ve bedelinin bütçeden ödenmesi sonucu yersiz ödeme yapıldığı gerekçesiyle … TL’ye tazmin kararı verilmiştir. İlamın tazmin hükmüne karşı sorumlular gönderdikleri ortak dilekçede, 657 sayılı Kanunun 2 ve 146. maddelerinde hizmetle ilgili ödemelerin sayıldığını, alınan kreş hizmetinin aylık, ücret gibi menfaat sağlayıcı yönü bulunmadığını, söz konusu hizmetin memurun yaptığı görev ve hizmet karşılığı olmadığını, 5393 sayılı Kanun uyarınca ihtiyaç sahibi çocuklara yapılacak eğitim yardımları kapsamında olduğunu, velilerin dar gelirli vatandaşlar olduğunu, Kamu Kuruluşlarınca Açılacak Çocuk Bakım Evleri Hakkında Yönetmelik uyarınca … da Belediyeye ait Çocuk Bakım Evinin açılabilmesi için …TL Bütçeye yük getireceğini buna karşın velilerden alınacak ..TL ücretle ancak .TL toplanacağını bunun Belediye aleyhine olacağını, dolayısıyla hizmet alımı yoluyla işin yapılmasının daha uygun olduğunu ileri sürerek 703 sayılı ilamın 11. maddesiyle verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmektedirler. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda memuriyet statüsü kadroya dayandırılmış ve memurun mali haklarıyla ilgili hususlar da bu çerçevede düzenlenmiştir. Bu Kanun’un 2. maddesinde, devlet memurlarının hizmet şartlan, nitelikleri atanma ve yetiştirilmeleri, ilerleme ve yükselmeleri ödev, hak, yükümlülük ve sorumlulukları, aylıkları ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin bu Kanun’la düzenleneceği ifade edildiğinden, belediyelerde çalışan memurların her türlü mali ve sosyal haklarının da diğer Devlet memurlarında olduğu gibi, bu Kanun kapsamında mütalaa edilmesi gerekmektedir. Nitekim, aynı Kanun’un mali hükümlerin kapsamını belirleyen 146. maddesinde de 1. maddenin birinci fıkrası kapsamına giren memurların aylık, ücret, ödenek, hizmetle ilgili her çeşit ödeme ve bunların şekil ve şartlan bakımından bu Kanundaki hükümlere tabi oldukları ve bunlara bu kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceği, hiçbir yarar sağlanamayacağı hükmü yer almıştır. Buna göre, memurlarla ilgili temel düzenlemeler 657 sayılı Kanun’da yer aldığından ve belediyelerde çalışan memurlar da bu Kanun kapsamında bulunduğundan söz konusu memurlarla ilgili olarak, anılan Kanun’la öngörülen düzenlemelerin dışına çıkılması ve mevzuatta öngörülmeyen yollarla herhangi bir hak ve menfaat sağlanması mümkün bulunmamaktadır. 5393 sayılı Kanun’un 14. maddesinin a bendiyle mahalli ortak nitelikteki sosyal hizmet ve yardımların Belediyelerinin asli görev ve sorumluluğunda olduğu hüküm altına alınmış olup bu çerçevede sosyal hizmet ve yardımlar yapmak belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmaktadır. Aynı Kanun’un 60. maddesinin ( i ) bendinde; “Dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar.” belediyesinin giderleri olarak kabul edilmiştir. Buna göre, belediyelerin sınırları içerisinde yaşayan fakir, muhtaç ve dar gelirli kişi ve ailelere sosyal hizmet ve yardım yapması Belediyenin asli ve süreklilik arz eden görevlerindendir. Ancak Kanunda Belediye memur personeli çocuklarının çocuk bakım ve kreş hizmetlerinin piyasadan alınmak suretiyle bedelinin belediye bütçesinden ödenmesi yönünde hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki, personel çocuklarını belediye sınırları içinde yaşayan fakir, muhtaç ve dar gelirli kişi ve aileler kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Bahse konu hizmet bütün belde halkına yönelik değil sadece Belediye memur personeli çocukları için düzenlenmiştir. Dolayısıyla mahalli ve müşterek özellikte bir sosyal hizmet olarak kabulü mümkün olamamaktadır. Yoksul ve muhtaç kimseler için ayrılan belediye kaynaklarının belediye personelini bu kapsamda değerlendirerek harcanması da mevzuata aykırıdır. Zira … Belediyesi Muhtaçlara Yardım Sandığı Yönetmeliğinde muhtaçların nasıl tespit edileceği açık hüküm altına alınmıştır. Bu yönde bir tespit de yapılmamıştır. Öte yandan, Belediye personeli çocukları için doğrudan temin yoluyla alınan çocuk bakım ve kreş hizmetleri 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu’nun 22. maddesinde kapsamında Belediye “ihtiyacı” olarak tanımlamak da olanaklı değildir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, dilekçi iddialarının reddi ile 703 sayılı ilamın 11. maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE; karar verildi.

Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı,K:35985,T: 25.12.2012

ÖZET : Belediye çalışmalarının tanıtımı amacıyla mahalli bir yayın kuruluşunda çeşitli programlara katılınması ve haber bültenlerinde belediye icraatlarına yer verilmesi sonucunda meydana gelen kamu giderinin, mahallî müşterek nitelikte ve belediyeye ait bir vazifenin ifası maksadıyla değerlendirilmesi mümkün değildir.

KARAR : 687 sayılı ilamın 4 üncü maddesiyle, … Belediyesi çalışmalarının tanıtımı amacıyla mahalli bir yayın kuruluşunda yayınlanan haber ve programlar karşılığında ödenen …. TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi … tarihli dilekçesinde özetle: İlamın 4 üncü maddesine ilişkin olarak; İlamda konu edilen ve kamu zararına gerekçe olarak gösterilen 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 13. ve 14. maddeleri dikkatlice incelendiğinde; Anayasa’mızın 127. maddesine göre mahalli idarelerin görev ve yetki alanı mahallin müşterek ihtiyaçları olduğunu, Anayasa’nın anılan maddesi ile Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartının “Özerk Yerel Yönetimler” kapsamı başlıklı 4. maddesinde öngörülen ilkelere ve çağdaş mahalli idare vizyonuna uygun olarak Belediyelerin görev ve sorumluluklarının yeniden düzenlendiğini, anılan maddede Belediyelerin görev ve yetkileri tek tek sayılmak yerine hizmet alanlarının sayıldığını ve kanunlarla açıkça başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki her türlü görev ve hizmetin Belediyelerce yapılması esasının benimsendiğini, 5393 sayılı Kanun’un 13. maddesinde hemşehri hukukundan bahsetmekte olduğunu, madde hükmüyle sağlanan hak ve imkanlar madde metninde görüldüğü gibi belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme zorunluluğunun getirilmiş olmasıdır. …İli merkez nüfusu … olup, … Bölgesinin büyük bir ili olması, turizm potansiyelinin yüksek olması, dışarıdan önemli oranda yatırımcının gelebilmesi ve cazibe merkezi olabilmesi adına … Belediyesi’nce yapılmış olan yatırımların, her türlü faaliyetlerin tanıtılması kadar normal bir durum olduğunu, ayrıca yayıncı kuruluş ile yapılan sözleşmede işin konusu “… Belediyesinin çalışmalarını halka tanıtacak ve duyuracaktır” şeklinde tanımlandıktan sonra “Basın toplantısı, konser ve toplantıların canlı ve banttan yayını, 15 günde bir kere Belediye Başkanı ya da görevlendireceği kişilerce Belediye çalışmalarının anlatılacağı yayınlar ayda bir kez yapılacak ” İcraatın İçinden” Programı duyurularının alt yazı şeklinde duyurulması” gibi bir sözleşme içeriğinin belirlendiğini, 5393 sayılı Kanun’un 14. maddesinde de Belediyelerin görevleri sayılırken kent ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi ifadesinin yer aldığını, belediyeye kent ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi görevini veren bu ifadenin belediyelere ekonomi ve ticari gelişme ile ilgili sorumluluk yükleyen bir yaklaşım olduğunu, yatırımcıların yatırım yapacakları alternatif yerler arasında tercihte bulunurken sadece arazi ve ulaşım maliyetlerine bakmadığını, bunların yanı sıra o kentlerdeki, bölgelerdeki sosyal, kültürel gelişmişlik düzeylerine bakmakta olduğunu, günümüzde bir kent veya bölgeye yatırım çekebilmenin yolunun yapılan yatırımların iyi tanıtılması, sosyo-kültürel gelişim seviyesinin yükseltilmesi ve diğer yandan kent ekonomi ve ticaretin geliştirilmesine duyarlı idari yapıların varlığı ve bunların iletişim araçlarıyla iyi anlatılması ve tanıtılması ile mümkün olduğunu, Bundan dolayıdır ki, ilin ekonomik, sosyal ve kültürel tarihi yapısı ile belediyenin hizmet birimlerince gerçekleştirilen icraatların halka duyurulması, Örnek; Bilgi İşlem Müdürlüğünün halkın hizmetine sunacağı “Kioks’ların nasıl kullanılacağı konusunda uygulamalı olarak tv ekranından halka tanıtılması gibi bu ve benzeri konularda diğer Müdürlüklerinin de yapmış olduğu icraatların duyurulmasında …’nın tek yerel televizyonu olması başka da bir televizyon kuruluşunun olmaması nedeniyle … adlı Özel TV yayıncı kuruluşu ile Belediye arasında yapılan sözleşme kapsamında program hazırlatılması dolayısıyla Belediye Bütçesinden yapılacak “Temsil Ağırlama Giderleri Yönergesinin diğer tören giderleri başlıklı l0. maddesinde yer alan “Belde için gerekli veya gerekli sayılan etkinlikler için yapılacak harcamalar” hususun bu doğrultuda değerlendirilmesinin mümkün olduğu gibi Analitik Bütçe sınıflandırılmasına ilişkin rehberin tanıtma giderleri ayrıntı kodunun ( b ) ve ( d ) fıkrasında yer alan Belediye faaliyetleri ile tanıtma ve uygulama giderlerinin film dahil her türlü Basım-Yayın araçları ile yapılabilmesine izin verilmiş olması da dikkate alındığında yapılan ödemede mevzuata aykırılık bulunmadığını, Belediyeler tarafından yerine getirilen hizmetlerin tarihi gelişimine bakıldığında mevzuatın zaman zaman yerine getirilen hizmetlerin de gerisinde kaldığının görüldüğünü, buna en güzel örnek daha önceki 1580 sayılı kanunda yer almayan Belediyelerin asli görevlerinin yanında, Devlete ait her derecedeki okul binalarını yapabileceği veya bunların bakım ve onarımları ile her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyacını karşılayabileceği, Sağlık alanında her türlü tesisi açabileceği ve işletebileceği, Özürlü, yaşlı ve düşkünlerin kolayca hizmet almasını kolaylaştıran tedbirler alacağının öngörülmesidir. Bunun yanında 5393 sayılı Belediye Kanunu yeni kamu yönetimi anlayışında Mahalli İdarelerin görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda mahalli hizmetleri zayıflatıcı ve yerinden yönetim ilkesine aykırı düzenleme yapılmaması esası benimsenerek, Belediyelerin özerkliliği esas alınmıştır. Ayrıca, 24/10/2003 tarih ve 25269 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun amacı; Demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak halkın ve kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemekte olduğu, yine aynı kanunun tanımlar başlıklı 3. maddesinin ( d ) bendinde “Kamu kurum ve kuruluşların sahip oldukları kanun kapsamında yazılı, basılı, plan, film teyp ve video kaseti elektronik ortamda kaydedilen her türlü bilgi haber ve veri taşıyıcıları olarak” ifade etmektedir. Bilgi Edinme Hakkı Kanunun 4. maddesinde belirtildiği gibi herkes bilgi edinme hakkına sahiptir. Ayrıca aynı kanunun Bilgi ve Belgeye Erişim 10.maddesinin ( c ) bendinde görüntü kaydı şeklindeki bilgi veya belgelerde bunları izleyebilmesini sağlar şeklinde olduğunu, sorguya konu olan ilamın …. İlinde yaşayan halkın bilgi edinme hakkı kanunu çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinin, Sayıştay sorgusuna konu olan ödemenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun Belediye Giderleri Başlıklı 60. maddesi ( k ) fıkrasında “Temsil Tören Ağırlama ve Tanıtım Giderleri”nin nasıl ve şekilde yapılacağının, Sayıştay 4.Dairesi 31/05/2000 tarih ve 29000 sayılı kararında; Belediye Bütçesinden yapılacak harcamaların “Temsil Ağırlama ve Tören Giderleri Yönergesi”nin Genel Kural başlıklı 3. maddesinde Temsil, Ağırlama ve Tören giderlerinin konu kapsam ve miktarının tayini Belediye Başkanının takdirine tabidir, denilmek suretiyle Belediye bütçesinden yapılacak bu tür harcamalarda Belediye Başkanının takdir yetkisinin esas alındığını, yine konuyla ilgili olarak, Sayıştay 5. Dairesinin 06.02.2001 tarih ve 8745 sayılı kararında; Belediye Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinin, Belediye faaliyetlerinin tanıtımının basım-yayım araçları ile yapılabilmesine izin verilmiş olması da dikkate alındığında, yapılan ödemede mevzuata aykırılık bulunmadığına” dair hüküm tesis edildiğini, Yukarıda ayrıntılı bir şekilde Kanunlar ve Sayıştay kararları ışığında yerel halkı yakından ilgilendiren ve Belediye çalışmalarını anlatmak-tanıtmak amacıyla yapılan ve “Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Usulü Yönetmeliği”nin ekonomik kod yapısında öngörülmüş olan tanıtım giderlerinden yayıncı kuruluş … adlı özel TV’ye yapılan … TL tutarındaki ödemenin mevzuata uygun olduğuna ilişkin ileri sürdüğü gerekçelerden dolayı kişi borcunun kaldırılmasını istemiş, Sayıştay Kanunu’nun 72. maddesi gereğince de uygun görüldüğü takdirde itirazları ile ilgili olarak murafaa talebinin de bulunmakta oluğunu ifade etmiştir. Savcılık daire kararının onanması yönünde görüş bildirmiştir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinin “h” bendinde “kamu gideri”; “Kanunlarına dayanılarak yaptırılan iş, alınan mal ve hizmet bedelleri, sosyal güvenlik katkı paylan, iç ve dış borç faizleri, borçlanma genel giderleri, borçlanma araçlarının iskontolu satışından doğan farklar, ekonomik, mali ve sosyal transferler, verilen bağış ve yardımlar ile diğer giderler” olarak tanımlanmıştır. Belediyelerin “Görev, Yetki ve Sorumlulukları” 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14 ve 15. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükümlerinde, mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla belediyelerce yerine getirilmesi öngörülen görevler ve sorumluluklar ile belediyelerin yetkileri sayılmıştır. 14. maddenin birinci fıkrasında, “mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla” ibaresi bu husustaki sınırı da belirlemiştir. Anılan Kanun’un 60. maddesinde ise, belediye giderlerinin neler olabileceği yine tek tek sayılmak suretiyle hüküm altına alınmıştır. Bu maddede zikredilen belediye giderleri 14 ve 15. maddelerde sayılan görevlerin yerine getirilmesi ve yetkilerin kullanılması ile ilgili giderlerdir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede işin konusu; “Belediye başkanı … ın her hafta pazartesi günü … Programına canlı yayın olarak katılması, 120 dakika boyunca belediye başkanının icraatlarını anlatması; ..ana haber bültenlerinde belediyenin icraatlarının kamuoyunun dikkatini çekmek ve belediye çalışmaları için kamuoyu oluşturmak amacıyla ayrıntısına kadar konu hakkında bilgilendirme; Belediye Encümen ve Meclis toplantılarının canlı yayınlanması; Belediye başkanı ..’ın canlı yayınlara ve telefon bağlantılarına katılmasının sağlanması; Basın Danışmanı … ‘in her Çarşamba … Programına canlı yayın olarak katılması.” olarak açıklanmıştır. Belediye çalışmalarının tanıtımı amacıyla mahalli bir yayın kuruluşunda çeşitli programlara katılmak ve haber bültenlerinde belediye icraatlarına yer verilmesi sonucunda meydana gelen kamu giderinin, hizmet/görev ile gider arasındaki sebep sonuç ilişkisinden yoksun olduğu görülmüştür. Kamu gideri ile bağdaşmayan, mahallî müşterek nitelikte olmayan ve belediyeye ait bir vazifenin ifası maksadıyla olmadığı görülen bu giderin belediye bütçesinden ödenmesini 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 60. maddesine göre belediye gideri olarak değerlendirmek mümkün değildir. Ayrıca, sözleşme konusu hizmet incelendiğinde, yapılan yayınların haber niteliği taşıdığı görülmüş olup bu haber karşılığında Belediyeye ait müşahhas bir görevin ifası için bir hizmet satın alınmış gibi ödeme yapmak yersizdir. Belediye Bütçesinden Yapılacak Temsil Ağırlama ve Tören Giderleri Yönergesinin 2. maddesinde; “Bu Yönerge, belediye idaresinin başı ve temsilcisi olan Belediye Başkanının bu sıfatının gereği olarak yapacağı temsil-ağırlama ve tören giderleri konusunda uyacağı kuralları kapsar.” denilmektedir. Anılan hüküm, belediye başkanının, temsil ağırlama ve tören giderlerinin yapılması hususunda, sınırsız bir takdir yetkisine sahip olmadığını belirtmektedir ve bu giderlerin neler olduğuna değinilmiştir. Temsil ağırlama ve tanıtım giderleri” arasında belediye faaliyetlerinin tanıtılması hususu yer almamaktadır ve Belediye Başkanının takdir yetkisi sınırsız olmadığından sadece mevzuatta yer verilen ödemeler yapılabilecektir. Ayrıca; Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünce yayımlanan; “Analitik Bütçe Sınıflandırılmasına İlişkin Rehberin” tanıtma Giderleri başlıklı 03.6.2.01 Tanıtma, Ağırlama, Tören, Fuar, Organizasyon Giderleri kodunda; “plan, program ve bütçelerin ulusal çap ve seviyede tanıtılması ile ilgili her türlü basın, yayın, baskı, konferans, broşür, radyo, televizyon, film, fotoğraf, vesair araç ve malzeme giderleri” tanımlanmış ve ulusal çapta yapılacak tanıtımlar kastedilmiştir. Burada ise yerel bir yayın organı ile anlaşılmıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle 687 sayılı ilamın 4. maddesi ile toplam … TL’ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE; karar verildi.

Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı,K: 34175,T:03.01.2012

ÖZET : Zabıta hizmeti, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyenin Görev ve Sorumlulukları” başlıklı 14 üncü maddesi gereği belediyelerin yapacağı veya yaptıracağı hizmetler arasındadır. Bu itibarla hizmet satın alımı yoluyla ihale edilmesinde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR : 1101 sayılı İlam’ın 23. maddesi ile, Belediyenin asli ve sürekli görevi olan zabıta hizmetinin, hizmet alım ihalesi kapsamında yüklenici firma eliyle gördürülmesi nedeniyle …-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi dilekçesinde özetle, Kamu hizmeti ifadesi kullanıldığında halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sunulan düzenli faaliyetlerin anlaşıldığını; ancak bu düzenli faaliyetlerin illaki kamu görevlileri eliyle görülmesinin bir zorunluluk olarak görülmediğini, kamunun gözetim veya denetimi altında bulunmanın da kamu hizmetinin halka sunulması için yeterli kabul edildiğini, Anayasa Mahkemesi’nin 28.06.1995 tarihli E.94/71, K.95/23 sayılı kararında kamu hizmeti kavramına getirdiği yorumun; “Kamu hizmeti kavramının belirsizliği konusunda görüş birliği vardır. Bununla birlikte kamu hizmeti çeşitli biçimlerde tanımlanmaya çalışılmıştır. En geniş tanıma göre kamu hizmeti, devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında, genel ve ortak gereksinmeleri karşılamak, kamu yararı ya da çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir.” ޞeklinde olduğunu, Neticede, Anayasanın 128 inci maddesinde yer alan kamu hizmeti kamu görevlileri eliyle gördürülür ifadesinin, yukarıda belirtilen yaklaşımlar çerçevesinde ele alınması ve kamunun gözetim ve denetimi altında yapılan kamu hizmetlerinin de bu mahiyette olduğunun kabul edilmesinin kararlar ve içtihatlar gereği olduğunu; Ayrıca, Anayasanın 47’nci maddesinde “Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir.” hükmünün yer aldığını, maddede kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen hizmetlerin gerçek veya tüzel kişiler tarafından da yaptırılabilmesine imkan tanındığını ve bunun kanunlar vesilesiyle gerçekleştirileceğinin ifade edildiğini, Anayasa Mahkemesinin 2004/114 Esas, 2007/85 Karar nolu Kararında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. Maddesinin “III- Sağlık Hizmetleri Ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı” başlıklı bendine 4924 sayılı Yasa’nın 11. Maddesi ile eklenen paragrafın, Anayasa’nın 2. ve 128. Maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle açılmış olan davada Anayasa Mahkemesi Kamu hizmetlerinin özel hukuk sözleşmeleri ile üçüncü kişilere yaptırılabileceğine ve bu kamu hizmetlerinin neler olacağına karar verme yetkisinin Anayasa’nın 47. maddesine eklenen 4. fıkra ile Yasama Organının yetkisinde olduğuna karar verildiğini, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14 üncü maddesinde belediyenin zabıta hizmetlerini üçüncü kişilere yaptırılabileceğinin şu şekilde ele alındığını; “İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı, coğrafi ve kent bilgi sistemleri, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, ZABITA, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehir içi trafik, defin ve mezarlıklar, ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar, konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor, sosyal hizmet ve yardım, nikah, meslek ve beceri kazandırma, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır”.Burada yer alan yaptırır ifadesinin kararda belirtildiği şekliyle kamu hizmetinin özel kişilere devri şeklinde değil, yine belediyenin gözetim veya denetimi altında zabıta hizmetlerinin üçüncü kişiler tarafından yerine getirilmesi şeklinde anlaşılması gerektiğini, Kamu İhale Genel Tebliğinin 85. maddesinde 4734 sayılı Kanun’un 4. maddesinde yer alan hizmet tanımında ismen sayılmayan ve mal alımı veya yapım işi niteliği taşımayan işlerin “benzeri diğer hizmetler” kapsamında ihale yoluyla alınıp alınamayacağının; ilgili mevzuatında, alım konusunun idarenin görev alanında olup olmadığı, söz konusu işin ihale yoluyla yaptırılmasına engel olan bir düzenleme bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi suretiyle belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği; Buna göre, belediyelerin zabıta hizmetleri ihalesine çıkabilmesi için, tebliğ gereği kendi özel mevzuatlarında bunu yasaklayan bir düzenlemenin bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerektiğini; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14’üncü maddesinde ise zabıta hizmetlerinin üçüncü kişilere yaptırılabileceği belirtildiğinden dolayı, zabıta hizmetlerinin ihale edilmesinde herhangi bir sakınca bulunmadığını; ayrıca 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62 nci maddesine göre, idarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması halinde, bu Kanunda belirtilen hizmetler için ihaleye çıkılabileceğini; İhale konusu işe ilişkin ihale dokümanlarına bakıldığında ihale konusu işin kamunun gözetim ve denetimi altında gerçekleştirilmiş bir hizmet alımı olduğunun görüleceğini; İhale ilanında “zabıta personel destek hizmeti” ifadesinden, üçüncü kişilere yaptırılacak olan zabıta alım işinin belediyenin kontrolü altında gerçekleştirileceği sonucunun ortaya çıktığını; Ayrıca işin teknik şartnamesinde veya ihale dokümanlarında, yüklenicinin çalıştırdığı personelin üçüncü kişilere doğrudan ceza keseceğine, üçüncü kişilerle doğrudan yazışma yapabileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme de bulunmadığını; bu kişilerin belediye zabıta personeline yardımcı olmak üzere çalıştıklarını; Teknik şartnamede de bu durumun net olarak ortaya konulduğunu belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Savcılık, Daire kararının onanması yönünde görüş bildirmiştir. Anayasanın “Genel İlkeler” başlıklı 128. maddesinde; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli kamu hizmetleri memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmektedir. Anayasanın 47. maddesinde ise; “Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir” hükmü bulunmaktadır. Buna göre, Belediye tarafından yürütülen kamu hizmetlerinin özel kişilere yaptırılabilmesi, buna izin veren yasal bir düzenlemeyi gerektirmekte olup; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyenin Görev ve Sorumlulukları” başlıklı 14. maddesinde; mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla belediyenin, imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı, coğrafi ve kent bilgi sistemleri, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehir içi trafik, defin ve mezarlıklar, ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar, konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor, sosyal hizmet ve yardım, nikah, meslek ve beceri kazandırma, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapacağı veya yaptıracağı hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 4’ncü maddesi, bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayın, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, mesleki eğitim, fotoğraf, film, fikri ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri, “hizmet” kapsamında değerlendirmiş, ayrıca aynı Kanunun 62 nci maddesinin “e” bendinde “İdarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması halinde, bu Kanunda belirtilen hizmetler için ihaleye çıkılabilir” denilerek personel çalıştırma esaslı ihalelere çıkılabileceği belirtilmiştir. Kamu İhale Genel Tebliği’nin “4734 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan hizmet tanımında ismen sayılmayan işler” başlıklı 85’inci maddesinde; ” 4734 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde “Hizmet: Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, mesleki eğitim, fotoğraf, film, fikri ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri … ifade eder” hükmüne yer verilmiştir. Anılan maddede ismen sayılmayan ve mal alımı veya yapım işi niteliği taşımayan işlerin “benzeri diğer hizmetler” kapsamında ihale yoluyla alınıp alınamayacağının; ilgili mevzuatında, alım konusunun idarenin görev alanında olup olmadığı, söz konusu işin ihale yoluyla yaptırılmasına engel olan bir düzenleme bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.” Denilmektedir. Bununla birlikte, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinin “III- Sağlık Hizmetleri Ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı” başlıklı bendine 4924 sayılı Yasa’nın 11. maddesi ile eklenen “Bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler, lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla, Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir” hükmünün, idarenin dolaylı bir özelleştirme yöntemini benimsediği ve Anayasa’nın 128. maddesinde öngörülmeyen bir istihdam şeklinin düzenlendiği gerekçesiyle Anayasa aykırılık itirazında bulunulması üzerine, konu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 2004/114 Esas, 2007/85 Karar nolu Kararında da; “Anayasa’nın 128. maddesi ile açıkça memur ve kamu görevlisi tanımının yapılmadığını ve onlara gördürülecek işi belirlenme yoluna gidilmediğini; en geniş tanımı ile kamu hizmetinin, devlet ya da diğer kamu tüzelkişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinlikler olduğunu; toplumsal yaşamın zorunlu gereksinimlerinden olan düzenlilik ve süreklilik isteyen sağlık hizmetinin de nitelikleri gereği kamu hizmeti olarak değerlendirildiğini; Anayasa’nın 47. maddesine eklenen dördüncü fıkra ile kamu hizmetlerinden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile üçüncü kişilere yaptırılabileceği veya bunlara devredilebileceği konusunda yasama organının yetkili kılınmış olduğunu;Anayasa’nın 47. maddesi ile 128. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, sağlık hizmetlerinin bütünüyle devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu bir kamu hizmeti şeklinde nitelendirilmesi mümkün olmadığından, sağlık hizmetinin tamamının salt memur ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerektiğinden söz edilemeyeceğini ve 47. maddede öngörülen hizmet kapsamında bunun özel hukuk sözleşmeleri ile üçüncü kişilere yaptırılabileceğini belirterek bu kuralın, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen sosyal devlet ilkesini gerçekleştirmek, 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri arasında belirtilen kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmek, 56. maddesinde öngörülen sağlık hizmetlerini tam ve dengeli biçimde yerine getirebilmek amacıyla düzenlendiği anlaşıldığından Anayasa’nın 2, 47, 56 ve 128. maddelerine aykırı olmadığı yönünde kararı bulunmaktadır.

SONUÇ : Bu itibarla, Kamu hizmetlerinin özel kişilere yaptırılabilmesi buna izin veren yasal bir düzenlemeyi gerektirdiğinden ve … Belediyesi Zabıta Hizmet Satın Alımı İhalesi kapsamında yaptırılan işler de 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesi kapsamında değerlendirilerek yaptırılabilecek nitelikte işlerden olduğundan; dilekçi iddialarının kabul edilerek, 1101 sayılı İlam’ın 23. maddesiyle verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASINA; karar verildi.

Sayıştay Genel Kurul Kararı,K: 5270/1,T:01.03.2010

ÖZET :Yükseköğrenim öğrencilerine yurt hizmeti sağlama görevleri Milli Eğitim Bakanlığına ait olup belediyelerce, mahallî müşterek ihtiyaçlar niteliğinde olmayan yüksek öğrenim öğrenci yurtlarının açılması ve işletilmesi mümkün değildir.

KARAR : Meselenin esasına geçilmeden önce, konuya ilişkin müzekkerenin, Genel Kurulda görüşülüp karara bağlanmasının mümkün olup olmadığı hususu üzerinde duruldu. 832 sayılı Sayıştay Kanununun, 14’üncü maddesinin ( c ) fıkrasında “Birinci başkan tarafından görüşülmesi istenen konular hakkında karar verir” hükmü ile 17’nci maddesinin ikinci fıkrasında “Genel Kurul bu kanunla kendisine verilmiş olan görevleri yapar ve Birinci Başkan tarafından incelenmesi istenen diğer konu ve işlemleri görüşerek karara bağlar” hükümleri gereği, müzekkerenin Birinci başkan tarafından bir daireye gönderilerek dairenin görüşü alındıktan sonra Genel Kurula getirildiği görülmüştür. Müzekkerenin, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 31’inci maddesinin son fıkrasında yer alan “Bu Kanun gereğince yapılacak inceleme ve denetlemeler sırasında harcamaların ilişkin bulunduğu mevzuat yoruma müsait görüldüğü takdirde keyfiyet Sayıştay görüşü tespit edilmek üzere Birinci Başkanlığa bildirilir ve alınacak sonuca göre işlem yapılır.” hüküm gereği Sayıştay görüşünün tespiti amacıyla yazıldığı anlaşılmıştır. Denetçilerin inceleme ve denetlemeler sırasında harcamaların ilişkin bulunduğu mevzuatı yoruma müsait görmeleri halinde, Sayıştay görüşünün tespiti için, konuyu bir müzekkere ile Başkanlığa bildirecekleri Sayıştay Denetçi ve Raportörlerinin Denetim ve Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmeliğin 43’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Yerinde yapılan denetim sonucu denetçi tarafından tereddüt duyulması nedeniyle konu hakkında müzekkere yazıldığından, tereddüdün giderilmesi, denetçilere ve idareye yol gösterici olması bakımından karar verilmesi gereklidir. Sayıştay Denetçi ve Raportörlerinin Denetim ve Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmeliğin Grup Şeflerinin İmzalamakla Yükümlü Olduğu Konu ve İşlemler başlıklı 65’inci maddesinde, bu yönetmeliğin 43’üncü maddesinin ( C ) bendine göre yazılan müzekkerelerin grup şefi tarafından uygun görülerek veya karşı düşünce yazılarak imza edildikten sonra işleme konulacağı hükmü altına alınmıştır. Anılan yönetmeliğin 68’inci maddesinde denetçilerin, grup şefleri ve raportörler ile yerinde inceleme ekip şeflerine karşı birinci derecede sorumlu oldukları yer almıştır. Müzekkereyi yazan denetçinin, ilgili hesabı yerinde inceleyen, aynı zamanda hesabın ekip şefi ve raportörü olduğu görülmüştür. Dolayısıyla müzekkerenin, ekip şefi olması nedeniyle sadece denetçisi tarafından imzalanmış olması usulen yeterli olup, denetçinin dairede görev yapmasından dolayı ilgili Daire Raportörünce de imzalanmasına gerek bulunmamaktadır. Müzekkere, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 31’inci maddesinin son fıkrasında belirtilen şartlar dahilinde yazılmış, yani yapılan inceleme ve denetleme sırasında, harcamaların ilişkin bulunduğu mevzuat yoruma müsait görülmüş, mevzuatın uygulanması hakkında tereddüt oluşmuş ve keyfiyet Sayıştay görüşü tespit edilmek üzere Başkanlığa iletilmiş, mevzuat hakkındaki bu tereddüdün giderilebilmesi için Sayıştay görüşünün tespit edilmesi gerektiğinden, söz konusu uygulama ve bu uygulamayla ilgili denetim ve incelemeler devam ettiğinden, konu hakkındaki tereddüdün giderilmesi önem arz etmektedir. Öte yandan, anılan 31’inci madde uyarınca müzekkere yazılabilmesi için, bu konuda daire kararlarının olup olmadığını araştırmaya gerek bulunmamaktadır. Ayrıca konu hakkında bir dairede karar verilmiş olması, konunun müzakere edilerek görüş tespit edilmesine engel değildir. Bu nedenlerle, 832 sayılı Kanunun 31’inci maddesine uygun olarak yazılan müzekkerede belirtilen konunun esastan görüşülmesi gerektiğine, çoğunlukla karar verilerek müzekkerede belirtilen tereddüt konusunun müzakeresine geçildi. İstanbul Beşiktaş Belediyesi Muhasebe Birimi 2008 mali yılı hesabının yerinde incelenmesi esnasında, 5.4.2007 tarihli ve 2007/20 nolu meclis kararıyla, belediyeye ait Yıldız mahallesi 62 Pafta, 252 Ada 9 Parsel üzerindeki taşınmazın yükseköğrenimdeki kız öğrenciler için yurt binası, Gayrettepe Mahallesi 246 DY 3B Pafta 1436 Ada 30 Parsel üzerinde bulunan taşınmazın da yükseköğrenimdeki erkek öğrenciler için yurt binası ( konukevi ) olarak tahsis edildiği, belediye bütçesinden yapım, bakım-onarım, makine-teçhizat, kırtasiye ve demirbaş alımları ile işletilmesine yönelik harcamaların yapıldığının tespit edildiği görülmüştür. 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14’üncü maddesinde belediyelerin görev ve sorumlulukları açık bir şekilde düzenlendiğinden yapılan uygulamanın doğruluğu konusunda tereddüte düşülmesi üzerine, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 31’inci maddesi ile Sayıştay Denetçi ve Raportörlüklerinin Denetim ve Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmeliğin 43’üncü maddesi uyarınca konu hakkında tereddüt müzekkeresi yazıldığı anlaşılmıştır. Anayasanın 127’nci maddesine göre; mahallî idareler il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileri olup, mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14’üncü maddesinde, “Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; a ) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veyayaptırır. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000’i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar.

b ) Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir; bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir. Gerektiğinde, öğrencilere, amatör spor kulüplerine malzeme verir ve gerekli desteği sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara belediye meclisi kararıyla ödül verebilir. Gıda bankacılığı yapabilir. Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir. Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır. Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsar. Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir” şeklinde belediyelerin görev ve sorumlulukları açık biçimde belirlenmiştir. Belediyeler, kanunda açık şekilde düzenlenmiş olan bu görev ve sorumluluklarını yerine getirirken aynı Kanunun “Belediyenin giderleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde sayılan giderleri yapabileceklerdir. Buna göre, belediye bütçesinden yapılan harcamanın, öncelikle mahallî müşterek bir ihtiyacın karşılanmasına yönelik olması, 5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesinde belirtilen görev ve sorumluluklar arasında bulunması ve aynı Kanunun 60’ıncı maddesinde sayılan giderler arasında yer alması gerekir. Oysa 5393 sayılı Belediye Kanununda, yükseköğrenim öğrencileri için yurt açmak ve işletmek, belediyenin görevleri arasında gösterilmediği gibi, bu yurtlar için yapılacak giderler de belediyelerin yapabileceği giderler arasında yer almamaktadır. Diğer yandan, bir hizmetin mahalli müşterek ihtiyaç olarak nitelenebilmesi için; herhangi bir yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaşayan kişi, aile, zümre ya da sınıfın özel çıkarlarını değil, aynı yörede birlikte yaşamaktan doğan eylemli durumların yarattığı, yoğunlaştırdığı ve güncelleştirdiği, özünde yerel ve kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak ihtiyaç ve beklentileri ifade etmesi gerekmekte olup, belediyeler belediye sınırları içerisindeki mahalli müşterek ihtiyaçları yasalarla sınırları belirlenmiş alanlarda özerk bir biçimde yerine getirebilmeleri gerekmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 24.1.2007 tarihli, E.2005/95 ve K.2007/5 sayılı kararıyla; 5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesinin ikinci fıkrası olan “Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır.” hükmü iptal edilmiştir. Dolayısıyla, belediyelerin hangi mahalli müşterek ihtiyacın giderilmesine yönelik hizmet yürütebileceği ve bu hizmetin sınırlarının kanunla belirlenmiş olması gerekmektedir. 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun “Görev” başlıklı 2’nci maddesinde; yükseköğrenim gençliğinin barınma, beslenme ihtiyaçlarını ve maddi yönden desteklenmelerini sağlama görevi Milli Eğitim Bakanlığına verilmiştir. Bu Kanunun “Bağlı Kuruluşlar” başlıklı 55’inci maddesinde yer alan Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığının yükseköğrenim gençliğinin barınma, beslenme ihtiyaçları ile maddi yönden desteklenmelerini sağlama görevini yerine getirmektedir. 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununun “Kurumun Amacı” başlıklı 2’nci maddesinde; kurumun amacının, yükseköğrenim gören öğrencilere bu kanun gereğince kredi vermek, yurtlar yaptırmak ve yurt işletmesini sağlamak suretiyle Türk gençlerinin yükseköğrenimlerini, sosyal ve kültürel gelişmelerini kolaylaştırmak olduğu ifade edilmiş, “Yurtların Üniversitelere Devri” başlıklı 22’nci maddesinde, Bayındırlık Bakanlığınca inşası ve donatımı tamamlanan yurtlarla, bu kanunla Kuruma intikal edecek bütün yurtlar işletilmek üzere Kurumca üniversitelere tahsis olunacağı ifade edilmiş, “Mevcut Yurt ve Aşevleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinde, 5375 sayılı kanun gereğince Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilmekte olan yurt ve aşevlerine ait bütün gayrimenkuller ile tesis ve menkuller bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Maliye ve Milli Eğitim Bakanlıklarınca görevlendirilecek üçer memurdan kurulan bir komisyon tarafından değerleri tespit olunarak bu kuruma teslim edileceği hüküm altına alınmıştır. 5661 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtları ve Aşevleri Hakkındaki Kanuna Ek Kanunun 1’inci maddesinde, gerçek ve tüzelkişiler tarafından yemekli ve yemeksiz öğrenci yurtları ve buna benzer kurumlar açılması ve işletilmesinin Milli Eğitim Bakanlığının iznine bağlı olduğu ve Milli Eğitim Bakanlığının bu gibi yurt ve kurumları tespit edeceği esaslara göre denetleyeceği düzenlenmiştir. 3.12.2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliğinin “Kapsam” başlıklı 2’nci maddesinde, yönetmeliğin, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine ait yurtların açılması, devri, nakli ve kapatılması, açılma izninin verilmesinde dikkate alınacak esaslar ile bunların yönetilmesi, işletilmesi, denetlenmesi ve öğrenci disiplin işlerine ilişkin hükümleri kapsadığı ve yönetmelik hükümlerinin, kamu kurum ve kuruluşlarına ait yurtlar hakkında uygulanmayacağı ifade edilmiştir. Bu nedenlerle Anayasal ve yasal çerçevede, yükseköğrenim öğrencilerine yurt hizmeti sağlamak görevi Milli Eğitim Bakanlığına verilmiş olup, Bakanlık bu görevini, bağlı kuruluşlarından birisi olan Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü aracılığı ile yerine getirmektedir. İstisnai olarak, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine yurt açılması ve işletilmesi imkânı verilmiştir. Ancak, mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde, yükseköğrenim öğrencilerine yurt hizmeti verilmesinin, adil ve dengeli olması yönünde tek merkezden yürütülmesi amaçlanmaktadır. 5661 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde de gerçek ve tüzelkişiler tarafından yemekli ve yemeksiz öğrenci yurtları ve buna benzer kurumlar açılması ve işletilmesi Milli Eğitim Bakanlığının izniyle olabilmekte ve Milli Eğitim Bakanlığınca bu gibi yurt ve kurumların tespit edeceği esaslara göre denetlenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, Milli Eğitim Bakanlığından izin alınmaksızın yüksek öğrenim öğrenci yurtlarının açılması ve işletilmesi mümkün değildir. 5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesine göre, Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla, konut ile gençlik ve spor hizmetlerini yapar veya yaptırır. Ancak yükseköğrenim gençliği için yapılacak yurt binaları bu maddedeki konut kapsamında değildir. Yurt binası ihtiyacı müşterek nitelikli bir ihtiyaç olmakla berber mahalli bir ihtiyaç değildir. Yurt ihtiyacı genel bir ihtiyaçtır. Belediyelerin gençlik ve spor hizmeti kavramı daha ziyade gençliğe bedeni spor hizmetlerinde destek olmak, malzeme ve tesisler kurmak yönüyle gerçekleştirilir. Maddede geçen gençlik ifadesinden yükseköğrenimdeki gençlere yurt binası yapılacağı, işletilebileceği ve harcamalarının karşılanacağı anlamını çıkarmak mümkün değildir. Yine mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla öğrencilere malzeme vermek ve gerekli desteği sağlamak belediyelerin görevleri arasında olup, bu destek yurt binası yapma şeklinde değil kırtasiye gibi ayni yardımlar şeklinde yapılabilecek desteklerdir.

SONUÇ : Bu itibarla; yükseköğrenim öğrencilerine yurt hizmeti sağlama görevleri Milli Eğitim Bakanlığına ait olup belediyelerce, mahallî müşterek ihtiyaçlar niteliğinde olmayan yüksek öğrenim öğrenci yurtlarının açılması ve işletilmesinin mümkün olmadığına, çoğunlukla karar verildi.

 

 

 

 

Yıkımda İdarenin Sorumluluğu

Oca19
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

GAZETELERDEN…………

Zeytinburnu’nda 16:9 gökdelenleri için verilen yıkım kararı yeni bir boyuta taşındı. Tıraşlanacak katlarda daire sahibi olan şirketin Zeytinburnu Belediyesi’ne açtığı dava sonucunda, idare mahkemesi satın aldığı sırada geçerli bir inşaat ruhsatı bulunan davacıya “bedeli ödenmeden” yıkım yapılmasını hukuka uygun bulmadı. Mahkeme idare kusurlu olduğu için tazminat ödemesi gerektiğini belirtti. Tarihi Yarımada’nın siluetine bıçak gibi saplanan ve daha inşaatı başlamadan tartışma konusu olan 16:9 gökdelenleri için verilen “tıraşlama” kararında yeni bir gelişme yaşandı. Gökdelenlerin tıraşlanması gereken B Blokun 10. katında daire sahibi olan bir şirket yıkım kararı veren mahkeme kararı doğrultusunda encümen kararı ile “yapı tatil tutanağı”  düzenleyen Zeytinburnu Belediye Başkanlığı’na dava açtı. Şirket, tüm süreçlerin idarenin bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığını, bu durumda idarenin tazminat ödemesi gerektiğini belirterek işlemin iptal edilmesini istedi. Zeytinburnu Belediyesi de savunmasında mahkeme kararları doğrultusunda taşınmazın plansız ve ruhsatsız durumda kaldığı, ortaya çıkan hukuki durum nedeniyle encümenin yıkım kararı aldığını belirterek davanın reddini istedi.

İdare kusurlu

Dosyayı karara bağlayan İstanbul 7. İdare Mahkemesi, AİHM kararlarından örnekler vererek sağlıklı ve dengeli bir çevrenin oluşturulması bakımından yürürlükteki plan hükümlerine aykırı olarak inşa edilen yapıların, inşa edildiği tarihte yürürlükteki plan  ve ruhsata uygun olarak yapılsa da yargının aldığı karar doğrultusunda yıkılması gerektiği belirtildi. Yıkım kararında bu açıdan mevzuata aykırılık bulunmadığı ifade edildi. Ancak yıkım işlemi tesis edilmeden önce hukuka aykırı plan yapan ve ruhsat veren idarenin kusurlu davranışı nedeniyle tapu kayıtlarına, resmi belgelere güvenen iyi niyetli kişilere mülkiyet hakkının korunması bakımından yıkıma konu  olan taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiği kaydedildi. Kararda, “Bu nedenle satın aldığı sırada geçerli bir inşaat ruhsatı bulunan ve ardından yapı kullanma izin belgesi düzenlenen bağımsız bölümün bedeli davacıya ödenmeden, sonradan ruhsatsız hale gelen yapımının yıkımı için tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır” denildi. Dava sonu encümen kararı 5 Eylül 2014’te oybirliği ile iptal edildi.

Yazıldı Güncel Mevzuat

Kazanılmış Hak Hakkkında Danıştay Kararı

Ara09
2014
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

3194 sayılı İmar Kanununun 29.maddesinde yer alan ve  “Ruhsat Müddeti “ başlığıyla  yapılan  düzenlenmede “Başlanmış inşaatlarda müktesep haklar saklıdır.” Sözcüğünün içeriği ve kapsamı çok tartışılır olmuştur. Bu konuda Danıştay 1. Dairesi 19.12.1988 tarihli 1988/336 E. 1988/355 K. Sayılı kararında ;

“İdari işlemler hakkında, hukuka aykırı olduklarından bahisle iptalleri istemiyle açılan idari davalarda, hukuka uygunluk denetiminin, idari işlemlerin tesis edildikleri tarih itibariyle yapılması gerekir. Bir idari işlem, tesis edildiği tarih itibariyle tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmadığı, geri alınmadığı sürece, bu işleme karşı açılan davanın konusunun ortadan kalktığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. Hukuka aykırı bir işlemin ise kazanılmış hak doğurabileceğini söylemek pek kolay olmamakla beraber, sakat bir işlemin de bundan yararlananlar lehine bir hak doğurabileceği ve sübjektif sonuçlar meydana getireceği açıktır.Yok hükmünde sayılan işlemler, ilgilinin hilesine dayalı işlemler, idarenin açık hatası sonucu yapılan işlemler ve hemen hak doğurmaya elverişli olmayan işlemlerin kazanılmış bir hak doğurmayacağı da tartışmasızdır. Bunlar dışındaki idarenin bazı hukuka aykırı işlemlerinin, hukuka uygun olmasalar bile ilgili lehine yarattığı hukuki durumların belli bir süreden sonra değiştirilmesi idarenin istikrarı ilkesine aykırı düşer. Bu işlemler hukuka aykırı olsalar bile yargısal başvurma süresi geçirildikten sonra hukuki sonuçlarının korunması gerekir. Bu durum idari işlemin kişisel sonuçlarının dokunulmazlığı ilkesinin doğal bir sonucudur.”

demekle kazanılmış hak (müktesep hak) olgusunu açıklamıştır.

Onceki Sayfa ← Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız