• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

Kategoride Yazılmış Yargı Kararları

Danıştay Kararı-Mal Bildirimi

Tem04
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

             

Danıştay 5.Daire, T. 9.5.2017, E. 2016/17722,K. 2017/12426; Mal bildiriminde bulunmadığı belirlenen davacıya ilk olarak ihtarda bulunulması, ihtara rağmen otuz gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmadığı takdirde şartları varsa disiplin cezası tesis edilmesi yoluna gidilmesi gerekir.3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun “Bildirimlerin konusu” başlıklı 5. maddesinde; “Bu Kanun kapsamına giren görevlilerin kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile görevliye yapılan aylık net ödemenin, ödeme yapılmayan görevlilerin ise, 1. derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri mal bildiriminin konusunu teşkil eder.” hükmüne; “Bildirimin zamanı” başlıklı 6. maddesinin 1.fıkrasının ( d ) bendinde ise; “Mal Bildirimlerinin; “Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde verilmesi zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde ise; 6. maddede belirtilen sürelerde mal bildiriminde bulunmayana bildirimlerin verileceği mercilerce ihtarda bulunulacağı, ihtarın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmayana üç aya kadar hapis cezası verileceği, soruşturma ile ilgili olarak verilen süre zarfında mal bildiriminde bulunmayana üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verileceği kurala bağlanmıştır. Öte yandan, 5.11.1990 tarih 20696 Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkındaki Yönetmeliğin “Mal bildiriminin konusu” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının ( b-4 ) bendinde; “Mal bildiriminde bulunmakla yükümlü olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri alandaki çocuklarına ait bulunan; kendilerine aylık ödenenler, net aylık tutarının beş katından; aylık ödenmeyenler ise Genel İdare Hizmetleri sınıfında birinci derecenin birinci kademesindeki şube müdürüne ödenen net aylığın beş katından fazla değer ve tutarındaki her türlü kara, deniz ve hava taşıt araçları, traktör, biçer-döver, harman makinası ve diğer ziraat makinaları, inşaat ve iş makinaları, hayvanlar, koleksiyon ve ev eşyaları ile diğer taşınır mallar mal bildirimine konu teşkil eder”, “Ek mal bildirimi” başlıklı 10. maddesinde; Mal bildirimi bulunmakla yükümlü bulunanlar, eşleri velayeti altındaki çocukları ve kendilerinin şahsi mal varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda, değişikliği izleyen bir ay içinde yeni edindikleri mal, hak, gelir, alacak ve borçlara münhasır olmak üzere ek mal bildirimi vermek zorundadırlar. 8. maddede gösterilen mahiyet ve miktardaki malın iktisabı ile hak, alacak veya gelir sağlanması veya borçlanılması, mal varlığında önemli değişiklik sayılır.”, 17. maddesinde de, “Bu Yönetmelikte belirtilen süreler içinde mal bildiriminde bulunmayanlara, bildirimin verileceği mercilerce yazılı olarak ihtarda bulunulur. Bu ihtar, ilgilisine Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ olunur. İhtarın kendisine tebliğinden itibaren bir ay içinde bildirimde bulunmayanlar hakkında gerekli işlem yapılmak üzere yetkili Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur. Müfettiş ve muhakkikler de, soruşturma ile ilgili olarak verdikleri süre zarfında mal bildiriminde bulunmayan hakkında yetkili Cumhuriyet başsavcısına suç duyurusunda bulunurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, mal bildiriminde bulunulmadığının idarece tespiti halinde bu hususun davacıya ihtar edilmesi gerekliliğinin bir idari usul olarak düzenlenmiş bulunduğu görülmektedir. Bu usul, aynı zamanda davacının suç işleme kastıyla hareket edip etmediğinin açığa kavuşturulması bakımından da önem arz etmektedir. Dolayısıyla, mal bildiriminde bulunmadığı belirlenen davacıya ilk olarak ihtarda bulunulması, ihtara rağmen otuz gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmadığı takdirde şartları varsa disiplin cezası tesis edilmesi yoluna gidilmelidir. Bu durumda, davacının, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında soruşturmayı yürüten müfettiş tarafından mal beyanında bulunmasının istenilmesi üzerine ek mal beyanı ile … plakalı aracı beyan etmesi sebebiyle edindiği malı gizleme maksadı taşıdığı söylenemeyeceğinden, anılan cezanın konuluş amacı göz önünde bulundurularak suç işleme kastıyla hareket etmediği sonucuna ulaşılan davacının oniki ay uzun süreli durdurma cezasıyla cezalandırılmasına dair davaya konu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

 

Etik Kurulu Kararları

May30
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

YAZININ DEVAMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ..

 

 

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK  KURULU KARARI

Dosya No: 2018/59,Başvuru Tarihi: 27.03.2018,Karar Tarihi : 04.02.2019,

Karar No : 2018/13

 A. BAŞVURAN

Gizlilik talepli

B. HAKKINDA İNCELEME YAPILAN KAMU GÖREVLİSİ

Belediye Başkanı

D. İDDİALARIN ÖZETİ

…. Belediyesi’nde ziraat mühendisi olarak görev yapan başvuran dilekçesinde, 23.08.2016 tarihinde mesai saati içinde işyerinde … Müdür V. … tarafından darp edildiğini ve başka bir tarihte hakarete uğradığını; durumu 24.08.2016 tarihli ve 4320 sayılı dilekçe ile Belediye Başkanı ….’a bildirmiş olmasına rağmen disiplin soruşturması açılması gerekirken konu hakkında hiçbir işlem yapılmadığını ve şahsına herhangi bir cevap verilmediğini; konu ile ilgili olarak …… Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açtığını; Belediye Başkanının mağduriyetine göz yummak ve gerekli işlemleri yapmamak suretiyle etik ilkelere aykırı davrandığını iddia etmektedir.

E. İNCELEME

… tarafından hazırlanan raporda yer alan, başvurunun görev, konu ve kabul edilebilirlik yönünden 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğe uygun olduğuna ilişkin görüş değerlendirilerek konunun esastan incelenmesine geçilmiştir. Konuyla ilgili olarak yapılan araştırma ve inceleme çerçevesinde;

1. Kurulumuzun 04.05.2018 tarihli toplantısında; başvuru değerlendirilmiş olup … Belediye Başkanlığından konu ile ilgili olarak bilgi ve belge istenmesine karar verilmiştir.

2. Kurulumuzun .2018 tarihli ve 43628 sayılı yazısı ile anılan Belediyeden bilgi ve belge istenmiştir.

3. … Belediye Başkanlığı 2018 tarihli ve 3944 sayılı yazıyla, iddialar hakkında yapılan araştırma çerçevesinde; …. Müdür V. … ile Sözleşmeli Personel … arasında bu yönde bir dava olduğu; konu hakkında idare tarafından görevlendirilen muhakkik tarafından tanık beyanlarına başvurulduğunu ve neticede herhangi bir fiziksel şiddetin bulunmadığı kanısına varılarak ilgili müdür hakkında herhangi bir ceza uygulanmasına lüzum görülmediği belirtilmiş ve savunma ile tanık beyanları Kurulumuza sunulmuştur. Ancak konu hakkında

herhangi bir soruşturma raporu düzenlenmediği ve şifahi olarak bir değerlendirme yapıldığı anlaşılmıştır.

3.1 Mobbing (işyerinde psikolojik taciz) uyguladığı iddia edilen Müdür … savunmasında özetle; iddia konusu sözlü tartışmaların …’nın görevini yapmamasından kaynaklandığını; kendisine müteaddit defalar sözlü uyarılarda bulunduğunu, ama kendisinin uyarıları dikkate almadığını; ayrıca aralarında herhangi bir fiziksel saldırı yaşanmadığını beyan etmiştir.

3.2 Dosyada yer alan tanık beyanları incelendiğinde; …’nın görevini yapmadığı, kendisine verilen emirleri ve yapılan ikazları dikkate almadığı ve kendisine herhangi bir fiziksel saldırının söz konusu olmadığının ifade edildiği görülmektedir.

4. Dosyada yer alan yargı kararları incelendiğinde;

4.1 … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.12.2016 tarihli ve 2016/660 sayılı kararında;

– Sanık … (Müdür)’nun üzerine atılı katılan sanık …’ya yönelik alenen hakaret suçunu işlediği sabit olduğundan adli para cezası ile cezalandırılması;

– İlk haksız eylemi kimin yaptığının belirlenemediği;

– Katılan sanık …’nun üzerine atılı katılan sanık …’ya (Belediye’de işçi) yönelik kasten basit yaralama suçunu işlediği anlaşıldığından, adli para cezası ile cezalandırılmasına;

– Sanık …’ın üzerine atılı katılan sanık …’ya yönelik kasten basit yaralama suçunun “kast” unsuruna dair herhangi bir delil elde edilemediğinden beraatine;

Hükmedildiği;

4.2 … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin …’nun istinaf yoluna başvurması üzerine yapılan yargılama neticesinde verdiği 06.10.2017 tarihli ve 2017/1583 sayılı kararda;

Yerel Mahkemenin kararı kaldırılarak; Sanık Müdür …’nun katılan …’yu sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kasten yaraladığı sabit olduğundan adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği Görülmektedir.

F. SAVUNMA

Kurulumuzun 13.12.2018 tarihli toplantısında, şikâyet edilen kamu görevlisinin savunmasının alınmasına karar verilmiş olup, Kurulumuzun 18.12.2018 tarih ve 25346381.541-2018-59/113 sayılı yazısı ile … Belediye Başkanı …’un yazılı savunması istenmiştir. Adı geçen 28.12.2018 tarihinde Kurulumuza intikal eden yazılı savunmasında özetle; Şikâyetçinin, çalıştığı dönemlerde sürekli sorun çıkaran, görevini yapmayan, işyeri çalışma düzenini ve barışını olumsuz yönde etkileyen bir personel olması nedeniyle görevine son verildiği;İddia konusu olaya ilişkin olarak …’nun savunmasının istendiği ve tanık beyanlarının alındığı ve yapılan değerlendirme neticesinde ve ayrıca olayın adli makamlara intikal etmiş olması nedeniyle herhangi bir cezai işlem uygulanmadığı; yaralama olayı hakkında yerel mahkeme tarafından ilk etapta beraat kararı verildiği, bu süre zarfında zamanaşımı süresinin geçtiği; istinaf üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sonradan bir karar verildiği belirtilmiştir.

KARAR

Dosyadaki bilgi ve belgeler ile Raportörün raporu birlikte değerlendirildiğinde;

Belediye’de … Müdür V. olarak görev yapan …’nun, mühendis olarak görev yapan başvurana hakaret ettiği ve nüfusunu kötüye kullanmak suretiyle darp ettiği hususlarının ilgili mahkeme kararları ile sabit olduğu; İddia konusu olaya ilişkin olarak Belediye Başkanı tarafından, Disiplin Hukuku’na uygun olarak soruşturma raporunun düzenletilmesi ve raporda yer alacak kanaat ve öneri de dikkate alınarak gereğinin yapılması icap ederken, somut olayda soruşturma prosedürünün tamamlanmadığı; Konuyla ilgili olarak;657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi” kenar başlıklı 131. maddesinde yer alan “Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez.” hükmü; Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik’in “Disiplin Amirlerinin sorumlulukları” kenar başlıklı 19. maddesinin ikinci fıkrasının “a” bendinde yer alan “Memurların uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve memurluktan çıkarma cezalarından biriyle cezalandırılması gereken disipline aykırı davranışlarını öğrendikleri tarihten itibaren kanunen belli süreler içinde disiplin soruşturmasını başlatarak; gerekli cezayı uygulayarak, disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğramasını önlemek, sonuçlandırmak, zorundadırlar.” hükmü; Ayrıca Danıştay 12. Dairesi’nin 13/03/2009 tarihli ve 2007/342 esas, 2009/1324 sayılı kararında “... Disiplin cezası vermeye yetkili mercilerce disiplin suçu sayılacak eylemlerinin işlenildiğinin öğrenilmesi hâlinde, bu kişiler hakkında soruşturma emri verilerek, soruşturmacı görevlendirilmesiyle başlatılacak soruşturmada; varsa iddia sahipleri ile olayın açıklığa kavuşması için gerekli tanık ve davacının ifadeleri alınarak yapılacak araştırma ve inceleme ile soruşturma sonucunda olayın değerlendirilmesi; adli, idari ve disiplin yönünden soruşturulan hakkında soruşturmacı kanaat teklifinin de yer aldığı soruşturma raporunun hazırlanması, olayın şüpheye yer vermeyecek şekilde somut delillerle ortaya konulması…” denilmekte olduğu; Yukarıda yer alan açıklamalar, ilgili mevzuat ve yargı kararları çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; … Belediye Başkanı …’un, yöneticisi olduğu kurumda vuku bulan bir olay sonrasında hukuken gerekli soruşturma sürecini tamamlamamak suretiyle; yönetici konumundaki bir kamu görevlisinden beklenen tutum ve davranışı sergilememiş olduğu ve bu nedenle Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “Dürüstlük ve tarafsızlık” kenar başlıklı 9. maddesinde yer alan “Kamu görevlileri; tüm eylem ve işlemlerinde yasallık, adalet, eşitlik ve dürüstlük ilkeleri doğrultusunda hareket ederler.” hükmüne ve “Saygınlık ve güven” kenar başlıklı 10. maddesinde yer alan “Kamu görevlileri, kamu yönetimine güveni sağlayacak şekilde davranırlar ve görevin gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını davranışlarıyla gösterirler.” hükmüne aykırı davrandığına; Kararın başvurana ve hakkında inceleme yapılan kamu görevlisine tebliği ile Cumhurbaşkanlığı Makamına ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Makamına bildirilmesine, kararın tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde yargı yolu açık olmak üzere 04.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK  KURULU KARARI

Dosya No:2018/…Başvuru Tarihi: 06.04.2018,Karar Tarihi:31.08.2018,Karar No: 2018/…,

 

A. BAŞVURAN

… …

B. HAKKINDA İNCELEME YAPILAN KAMU GÖREVLİSİ

… … – … … Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri

 

D. İDDİALARIN ÖZETİ

Başvuran, dilekçesinde, … Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri M.T. tarafından şahsına mobbing (psikolojik yıldırma) uygulandığını, bu çerçevede;

(1) … Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığına bağlı olan Mezarlıklar Şube Müdürü görevini yürütürken Genel Sekreter tarafından bu görevden alınarak aynı müdürlükte sıradan bir personel olarak görevlendirdiğini; yerine ise başka bir kurumdan bir kişinin vekâleten şube müdürü olarak görevlendirdiğini;

(2) Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu kararı ile Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen personel arasında iken, Genel Sekreter tarafından, Devir Tasfiye ve Paylaştırma Yönergesi’ne aykırı ve keyfi bir işlem ile “norm ve ihtiyaç fazlası personel” olarak değerlendirilerek maddi ve manevi olarak mağdur edildiğini;

(3) Norm ve ihtiyaç fazlası personel olarak … İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Araştırmacı olarak görevlendirilmesi işlemine karşı … İdare Mahkemesi’nde açtığı davada işlemin iptal edildiğini; ancak Genel Sekreter tarafından kararın uygulanmadığı ve makam odasında 4 kişinin huzurunda “O personeli buraya (Belediye’ye) alacağım ve … ilçesine göndereceğim.” diyerek art niyetini açıkça beyan ettiğini;

(4) Bahse konu Mahkeme kararından 13 ay sonra … Büyükşehir Belediyesi’nde şube müdürü olarak göreve başlatıldığını; aynı gün … İli’nin en uzak ilçesi olan ve … sayılı Kanun’da belirtilen “memur mahalli” tanımına uymayan … ilçesinde Mezarlıklar Birimi’nde görevlendirildiğini;

(5) … ilçesinde fazla konaklama imkânı bulunmaması dolayısıyla Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı … Yerleşkesi Misafirhanesi’nde kaldığını ancak Genel Sekreter tarafından yine “Bu personel bu yerleşkede kalmayacak.” tavrı konularak şahsının mağdur edildiğini;

(6) … ilçe Mezarlıklar Birimi’nde görevlendirilmesi işlemine karşı … İdare Mahkemesi’nde dava açmasının öğrenilmesi üzerine bu kez 90 km uzaklıkta bulunan … Mezarlıklar Birimi’nde süresiz olarak görevlendirildiğini; İddia etmektedir.

E. İNCELEME

Başvurunun, 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’e usul yönünden uygun olduğu anlaşılmış ve işin esastan incelemesine geçilmiştir. Konuyla ilgili olarak yapılan araştırma ve inceleme çerçevesinde;

(1) Kurulumuzun 02.05.2018 tarihli toplantısında, raportörün raporu ile birlikte dosya değerlendirilmiş ve başvuru konusu iddialara ilişkin olarak … Büyükşehir Belediyesi’nden bilgi ve belge istenilmesine karar verilmiş olup, Kurulumuzun 04.05.2018 tarihli ve … sayılı yazısı ile anılan Belediyeden bilgi ve belge istenilmiştir.

(2) … Büyükşehir Belediyesi’nin 23.05.2018 tarihli ve … sayılı cevabi yazısında;

a- Belediyede Şube Müdürü kadrosunda görev yapan İ.U’ın … İlçe Belediyesinde 1. Dereceli mezarlıklar müdürü kadrosunda iken 6360 sayılı Kanunla Devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu marifetiyle ilgisi gereği anılan Kanun kapsamında … Büyükşehir Belediyesi’ne devrinin yapıldığı; Büyükşehir Belediyeleri norm kadrosunda mezarlıklar müdürü olmaması nedeniyle müktesebine eşdeğer şube müdürü kadrosuna atamasının yapıldığı; herhangi bir mükteseben hak kaybına uğramadığı;

b- 6360 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, adı geçenin ihtiyaç fazlası olarak Devir Tasfiye Komisyonuna bildirilmek suretiyle, Devlet Personel Başkanlığınca … İl Milli Eğitim Müdürlüğü Araştırmacı kadrosuna atamasının yapıldığı;

c- Söz konusu işleme karşı açılan dava neticesinde Mahkemenin işlemi iptal etmesi üzerine Başkanlık Makamının 15.09.2015 tarihli ve … sayılı onayı ile Belediye Fen İşleri Dairesi Başkanlığında bulunan 1. Dereceli şube müdürü kadrosuna naklen atamasının yapıldığı;

ç- Daha sonra Parklar ve Yeşil Alanlar Dairesi Başkanlığına bağlı Cenaze Hizmetleri Şube Müdürlüğünde Şube Müdürü kadrosunda bulunan İ.U’ın konuya ilişkin bilgi birikimi ile iş tecrübesinden yararlanmak ve bu alanda oluşabilecek olumsuzlukları ve problemleri çözmeye yönelik Fen İşleri Dairesi Başkanlığının 19.01.2016 tarihli ve … sayılı yetki devri tebliğinin 11. maddesi uyarınca ilçelerde görev yapmak üzere kadro unvanı ve kazanılmış tüm mali ve sosyal haklarıyla birlikte hizmet gereği ihtiyaca binaen Başkanlık Makamınca görevlendirildiği;

d- Netice itibariyle söz konusu görevlendirmelerin 657 sayılı Kanunun 76. maddesinde yer alan “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” hükmü kapsamında gerçekleştirildiği belirtilmiştir.

F. SAVUNMA

Kurulumuzun 26.07.2018 tarih ve … sayılı yazısı ile … Büyükşehir Belediyesi Eski Genel Sekreteri M.T’nun yazılı savunması istenmiştir. M.T. 16.08.2018 tarihinde Kurulumuza intikal eden yazılı savunmasında özetle;Nisan 2014- Ocak 2017 tarihleri arasında … Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak görev yaptığını; Şikâyetçinin görevlendirilme işlemlerinin İmza Yetkileri Yönergesi ve Kurum teşkilatı çerçevesinde ilgili genel sekreter ve daire başkanı tarafından ihtiyaca binaen yapılan rutin işlemler olduğunu; hiçbir mobbing/yıldırma kastı olmadığını aksine istihdam edilen personelin etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasının amaçlandığını, iddiaların iftira niteliğinde ve asılsız olduğunu; Devir Tasviye ve Paylaştırma Komisyonunun, … Valisi başkanlığında ilde görev yapan kurumların temsilcilerinden teşekkül ettiğini; şikâyetçinin misafirhanede kalma talebinin tarafına ulaşmadığını; ayrıca il sınırlarında geçici olarak görevlendirilen personele konaklama sağlama zorunluluğunun bulunmadığını; … Büyükşehir Belediyesinin tüm personelinin … İlinin tamamına hizmet götürmekle görevli olduğunu belirtmiştir.

 

KARAR

Dosyadaki bilgi ve belgeler ile Raportörün raporu birlikte değerlendirildiğinde;

(1) Başvuranın … Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Şube Müdürü iken özlük hakları korunmuş olsa da bu görevinden alınarak yerine başka birinin görevlendirildiği;

(2) İhtiyaç fazlası personel olarak Devir Tasfiye Komisyonuna bildirilmesi sonucunda, … İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Araştırmacı kadrosuna atamasının yapıldığı;

(3) Bu işleme karşı açtığı dava neticesinde, … İdare Mahkemesi’nin idari işlemin iptal edilmesine dair 25.06.2015 tarihli ve … sayılı kararında; “Her ne kadar davalı idarece Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Mezarlıklar Müdürü kadrosu bulunmadığından davacının norm kadro ve ihtiyaç fazlası olarak belirlendiği belirtilmekte ise de; Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Mezarlıklar Şube Müdürlüğü kadrosu bulunduğu ve 6360 sayılı Kanun kapsamında devredilen personel arasında yalnızca 1 adet Mezarlıklar Müdürü bulunduğunun görülmesi karşısında; şube müdürlüğü kadrosunda yıllarca mezarlıklar müdürlüğü yapmış personeli bulunmakta iken Mezarlıklar şube müdürlüğü kadrosuna vekâleten atama yapılmak suretiyle davacının norm kadro ve ihtiyaç fazlası olarak belirlenmesine ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldığı” denilmekte olduğu;

(4) Başvuranın, anılan Mahkeme Kararı sonrasında 17.12.2015 tarihinde merkeze uzak bir mesafede bulunan … ilçesi Biriminde görevlendirildiği;

(5) Bu işleme karşı açtığı dava neticesinde, … İdare Mahkemesi’nin idari işlemin iptal edilmesine dair 07.04.2016 tarihli ve … sayılı kararında “Söz konusu görevlendirme işleminin herhangi bir süre öngörülmeksizin, geçici görevlendirmenin mahiyeti ve amacı ile bağdaşmayacak ve naklen atama sonucunu doğuracak şekilde tesis edildiğinin anlaşıldığı” denilmekte olduğu;

(6) Başvuranın, bu kez 01.04.2016 tarihinde, yine merkeze uzak bir mesafede bulunan … ilçesi Biriminde görevlendirildiği; anlaşılmaktadır.

Bütün bu hususlar dikkate alındığında; başvuranın kısa süre içerisinde birden fazla defa ve lehine neticelenen yargı kararları sonrasında mevcut görev yerine uzak mesafelerde görevlendirilmesi ve bu arada norm fazlası personel olarak belirlenip başka bir kurumda görevlendirilmesi hayatın olağan akışına uygun olmadığından, bu işlemlerin şahsını yıldırmak ve yıpratmak amacıyla ve yargı kararlarını dolaylı olarak yerine getirmiş olmak için yapıldığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle, … Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri M. T.’nun Yönetmeliğin “Saygınlık ve güven” kenar başlıklı 10. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, “Yönetici veya denetleyici konumunda bulunan kamu görevlileri, keyfi davranışlarda, baskı, hakaret ve tehdit edici uygulamalarda bulunamazlar.” hükmü ile “Dürüstlük ve tarafsızlık” kenar başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Kamu görevlileri, takdir yetkilerini, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda, her türlü keyfilikten uzak, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine uygun olarak kullanırlar.” hükmüne aykırı olarak etik dışı davrandığına ; Kararın başvurana, hakkında inceleme yapılan kamu görevlisine ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na tebliği ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilmesine, kararın tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde yargı yolu açık olmak üzere 31.08.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

İdare Mahkemesi ve Sayıştay Genel Kurulu Kararı

May30
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

YAZININ DEVAMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ !

Konya Bölge İdare Mahkemesi

 

 

Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 2018/344 Esas Nolu Kararı;

“İhale sürecinde bilirkişi görevlendirilmesi yapılmaması nedeniyle Müfettişler tarafından yapılan ön incelemede “soruşturma izni verilmesine” ilişkin valilik kararın kaldırılmasına gerekir.”

İdarenin yaptığı bir hizmet alımı ihalesinde yeterli rekabet sağlanamadığı gerekçesiyle ihalenin iptal edildiği, sonrasında tekrarlanan ihaleye yine tek isteklinin teklif verdiği ancak bu sefer ihalenin sözleşmeye bağlandığı, ancak iptal edilen ihaleye göre daha yüksek bir teklifi ile ihalenin sonuçlandırıldığı; ihaleyi alan yüklenicinin de edimini yerine getirirken teknik şartnamede belirtilen usul ve esaslara uymadığı iddiaları kapsamında müfettişler tarafından yapılan ön inceleme sonucunda valilik tarafından soruşturma izni verilmesine karar verildiği, ancak ilgililerin idare mahkemesine itirazı sonucunda yukarda anılan mahkemenin bu kararın kaldırılması kararını verdiği görülmüştür. Anılan idare mahkemesi kararında özetle; “4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 6. maddesi uyarınca; ön incelemecinin, hakkında ön inceleme yapılan kişilerin leh ve aleyhindeki bütün bilgi ve belgeleri toplamak suretiyle bir rapor (ön inceleme raporu) düzenlemesinin gerekmekte olduğu, söz konusu düzenlemeye göre ön inceleme ile görevlendirilenlerin, bakanlık müfettişleri ile kendilerini görevlendiren merciin bütün yetkileri ile birlikte Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yazılı tüm yetkileri kullanabilecekleri; bu kapsamda teknik bilgi ve uzmanlığı gerektiren konuları bilirkişilere incelettirerek, onların düşünce ve kanaatlerini suçun tespitinde delil olarak kullanabilecekleri; Olayda hakkında ön inceleme yapılanlara isnad edilen fiilin sübut bulup bulmadığı ….. ihalesinde herhangi bir kusurlarının, ihmallerinin bulunup bulunmadığının tespiti noktasında konunun özel ve teknik bilgiyi gerektiriyor olması nedeniyle, bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik ön incelemeye istinaden verilen merci kararında bu yönden usul ve yasaya uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle valilik kararının kaldırılmasına karar verildiği ancak üyelerden birinin; “Ön inceleme dosyasındaki bilgi ve belgeler ilgililer hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma yapılabilmesi için yeterli olup, bu yöndeki merci kararına yapılan itirazın reddi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.” şeklinde karara katılmadığı görülmektedir.

Sayıştay Genel Kurulunun 25.02.1988 tarihli ve 4623/1 sayılı Kararı;

Memurların görev değişikliğinde yeni görevine ilişkin aylığa hangi tarihten itibaren hak kazanacağına ilişkin 657 sayılı Kanunda gerekli düzenlemelerin yapılmış olduğu, anılan Kanunun 74 üncü maddesinde memurların bir kurumdan diğerine nakillerinin, 76 ncı maddesinde memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesinin düzenlendiği, Görev yeri değiştirilen memurların aylıkları” başlıklı 169 uncu maddesinde düzenlemesiyle, görev yeri değiştirilen memurların aylıklarının işe başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren yeni görev yerinde ödeneceği ve eski görev yerinde alınan aylıklar için kurumlar arasında herhangi bir hesaplaşma yapılmayacağının hükme bağlandığı, Diğer taraftan, anılan Kanunun “Açıktan atamada aylığa hak kazanma” başlıklı 165 inci maddesi düzenlemesiyle, göreve başlanıldığı günden itibaren aylığa hak kazanma durumunun açıktan aday veya asıl memur olarak atananlarla sınırlı tutulduğu, Derece değişikliğinde aylığa hak kazanma” başlıklı 167 nci maddesinde de “Derece yükselmesinde veya daha aşağı derecelere atamada memur, yükseldiği veya atandığı derecenin görevine başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren bu derecenin 161 inci maddeye göre kazandığı kademe aylığını alır. Ancak, yürütülmekte olan görevin niteliğinde bir değişme olmaması halinde derece yükselmesine ilişkin onayın geçerlilik tarihini takip eden aybaşından itibaren bu derecenin 161.maddeye göre kazandığı kademe aylığını alır.” hükmüne yer verildiği, bahsi geçen 167. maddenin incelenmesinden görüleceği üzere; birinci fıkrada, memurların niteliği farklı bir göreve atanmaları durumunda atandıkları göreve fiilen başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren yeni görevlerinin aylıklarını almaya hak kazanacaklarının, ikinci fıkrada ise, niteliği farklı olan bir göreve atanmaksızın yapılan derece yükselmelerinde, terfi onayını takip eden aybaşından itibaren yeni dereceleri üzerinden aylık almaya hak kazanacaklarının belirtildiği, anılan maddede ikinci fıkraya yer verilmesinin nedeninin, birinci fıkrada yer verilen “yükseldiği veya atandığı derece” ibaresinin, aynı zamanda görevin niteliğindeki değişmeyi de ifade etmesinin bir sonucu olduğu, aksi halde ikinci fıkrada; memurların niteliği farklı olan bir göreve atanmaksızın yapılan derece yükselmelerinde, terfi onayını takip eden aybaşından itibaren yeni dereceleri üzerinden aylık almaya hak kazanacaklarının ayrıca belirtilmeyeceği, Bu bakımdan, 160 Seri No.lu Tebliğde yer alan açıklamaların da 657 sayılı Kanunda yer alan hükümlerin uygulama birliğini sağlamak adına daha açık şekilde ve örneklerle ifade edilmesinden ibaret olduğu, sonuç olarak görevleri değişen memurların yeni görevlerine ilişkin mali haklarının bu görevlere atandıkları tarihten itibaren ödenebilmesinin ancak buna ilişkin yeni bir kanuni düzenleme yapılması halinde mümkün olacağı, Dairelerce ve Temyiz Kurulunca verilen yargısal kararlar belli bir olay üzerine bina edilmektedir. Genel nitelik taşımayan bu kararların Sayıştay görüşü oluşturamayacağı açıktır. Buna karşılık Genel Kurulca alınan yorum kararları, mali konularda uygulamaya yön verecek genel nitelikli kararlardır.” denilmek suretiyle Sayıştay Dairelerince verilen kararların Sayıştay görüşü oluşturamayacağı, ancak Genel Kurul tarafından alınan yorum kararlarının Sayıştay görüşü oluşturabileceği ve uygulamaya yön vereceği, anılan Kararın sonuç bölümünde de “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 68’ inci maddesinin (B) bendi uyarınca atama suretiyle yapılan bu işlem sonucu ödenecek ilk aylığın, ilgililerin, göreve başladıkları tarihten itibaren hesaplanarak ay sonunda ödenmesi gerektiğine çoğunlukla karar verildi.” denilerek yalnızca 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesi (B) bendi uyarınca atananlara yeni görevlerine ilişkin aylığın göreve başladıkları tarihten itibaren verileceği karara bağlandığı, Sayıştay Genel Kurulunca konuda daha önce verilen 20.04.1972 tarihli ve 3579/1 sayılı Kararda da aynı sonuca varılarak görevleri değişen memurların yeni görevlerine ilişkin mali haklarının göreve başladıkları tarihten itibaren alabilmeleri durumunun 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesi (B) bendi uyarınca atananlarla sınırlı olduğunun ifade edildiği, Benzer bir konuya ilişkin Danıştay 2. Dairesinin vermiş olduğu 01.03.2013 tarihli ve E.2008/3224, K.2013/1130 sayılı Kararında “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun yukarıda yer alan hükümlerinin irdelenmesinden, memurların aylıklarının her aybaşında peşin olarak ödendiği, açıktan aday veya asıl memur olarak atananların göreve başladıkları günden itibaren aylığa hak kazandıkları, görev yeri değiştirilen ve daha üst bir göreve atanan memurların hangi tarihten itibaren aylığa hak kazanacakları hususunda ise açık bir düzenlemenin yer almadığı, bununla birlikte, anılan Yasa’nın 167 nci maddesinde yer verilen, “üst derece veya alt derecelere yapılan atamalarda memurun atandığı derecenin görevine başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren; yürütülmekte olan görevin niteliğinde bir değişme olmaması halinde ise derece yükselmesine ilişkin onayın geçerlilik tarihini takip eden aybaşından itibaren bu derecenin 161 inci maddeye göre kazandığı kademe aylığını alacağı” yolundaki kural ile 169 uncu maddede yer alan, “görev yeri değiştirilen memurların aylıklarının işe başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren yeni görev yerinde ödeneceğine” dair kural birlikte göz önünde bulundurulduğunda, görev yeri değiştirilen ve bir üst göreve atanan memurların da, atandığı göreve başladığı tarihi izleyen aybaşından itibaren yeni atandığı kadronun aylığına hak kazanacağı sonucuna ulaşılmıştır.” denilerek görev değişikliklerinde memurun yeni görevine ilişkin mali haklarından bu göreve başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren yararlanması gerektiğinin hükme bağlandığı belirtilmiştir. 657 sayılı Kanunun değişik 147’inci maddesinin ( A ) bendinde, aylık, bu Kanuna tabi kurumlarda görevlendirilen memurlara, hizmetlerinin karşılığı ödenen para şeklinde tanımlanmış; değişik 164’üncü maddesinde de, memurlara, aylıklarının, peşin olarak ödenmesi öngörülmüştür. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 68’inci maddesinin ( B ) bendi uyarınca atama suretiyle yapılan bu işlem sonucu ödenecek ilk aylığın, ilgililerin, göreve başladıkları tarihten itibaren hesaplanarak ay sonunda ödenmesi gerektiğine çoğunlukla karar verildi.

 

 

VEKALET ÜCRETİ VE EK ÖDEME SAYIŞTAY KARARI

May30
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 YAZININ DEVAMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ !

Sayıştay 5. Dairesinin 2017/362 nolu ve 119 İlam Nolu, 5.2.2019 Tutanak tarihli kararı; 657 sayılı Kanununa göre, vekalet eden personele vekalet ücreti verilebilmesi için, vekalet edenin asilde bulunan şartları taşıması gerekmektedir. Aynı kural, ek ödeme farkları için de geçerlidir. Müdürlük için asilde aranan şartlar iki önemli şarttan birisi “en az 4 yıllık yüksek okul mezunu olmak”, bir diğer ise 657 sayılı Kanunun 68-B bendin aranan 1. dereceli kadrolar için en az 10 yıl hizmet şartına sahip olmaktır. Diğer taraftan mahalli idarelerde belediyelerdeki bazı müdürlük kadroları için belirli bölümlerden mezun olma şartı da aranmaktadır. …… belediyesinde lise mezunlarını ve 10 yıllık hizmeti olmayanların müdürlük kadrosuna atanmaları sonucu ödenen, vekalet ücreti ve ek ödeme farkı kamu zararı oluşturur.

               ………..Belediyesinin bir kısım müdürlük görevlerini vekaleten yürüten ve söz konusu kadrolara asaleten atanma şartlarını taşımayan kişilere vekalet ücreti ödenmesi sonucunda toplam ………… TL kamu zararına sebebiyet verildiği hususu ile ilgili olarak,

Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin “Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar” başlıklı 7 nci maddesinde:”5 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır.

a) Müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için;

1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,

2) Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,

3) Ekli (1) sayılı listede sayılan ve teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için; yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak,

4) Ekli (2) sayılı listede sayılan müdürlükler için son müracaat tarihi itibariyle iki yılı uzman, sivil savunma uzmanı, şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru, eğitmen veya muhasebeci kadrosunda çalışmış olmak, …” denilmektedir.

99 Seri Nolu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinde:

“(…)

2) Asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesi mümkün görülmektedir.

3) 657 sayılı Kanunun Vekalet ücreti ödenmesine ilişkin 175 inci maddesine göre, tedvir dolayısıyla herhangi bir ödeme yapılması mümkün bulunmamaktadır. “hükmü yer almaktadır.2006/10344 sayılı Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının “Vekalet” başlıklı 9 uncu maddesinde:

“657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca; … cc) Vekillerin, genel ve ilgili özel mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadro veya görevler için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil) bir arada taşımaları, kaydıyla; vekalet ettikleri kadro veya görevler için bu Karar uyarınca öngörülen zam ve tazminatların toplam net tutarının, asli kadro veya görevleri karşılığında fiilen aldıkları zam ve tazminatların toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark; 657 sayılı Kanunun 175 inci maddesindeki oranlar dikkate alınmaksızın, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve vekalet görevinin fiilen yapıldığı sürece ödenir..” denilmektedir.

Ek ödemenin düzenlendiği 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 9 uncu maddesinde;”…Birinci fıkra kapsamına giren personelden; kuramlarınca bir kadroya kurum içinden veya kurum dışından vekalet ettirilenlere, vekaletin 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesine istinaden yapılmış ve bu hususun onayda belirtilmiş olması, vekalet görevinin Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek karar ile atama yapılması gereken kadrolar için ilgili bakan, diğer kadrolar için asili atamaya yetkili amir tarafından verilmesi, vekalet eden personelin asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadrolar için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil) taşıması kaydıyla vekalet ettikleri kadro için öngörülen ek ödemenin asli kadroları için öngörülen ek ödemeden fazla olması halinde, aradaki fark, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve bu görev fiilen yapıldığı sürece ödenir..” hükmü yer almaktadır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, vekil olarak görevlendirilen kişiye, vekalet ettikleri kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödeme ile asli kadrosu için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödeme arasındaki farkın ödenebilmesi için, söz konusu kişinin genel ve ilgili özel mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları bir arada taşıması gerektiği anlaşılmaktadır.

……….. Belediyesinin vekalet ödemeleri incelendiğinde müdür kadrolarına vekil olarak görevlendirilmiş bir kısım memurlara yukarıda verilen mevzuat hükümlerine göre vekalet ücreti ödenmemesi gerektiği halde söz konusu kişilere vekalet ücreti ödendiği tespit edilmiştir. Ayrıca bu kişilerin vekalet ücreti hesaplanmasında özel hizmet tazminatı farkı, ek ödeme farkı gibi hususlar gözetilmemiş, Belediye’de bulunan tüm müdürlerin aldıkları maaşı eşitleyecek şekilde, bir nevi götürü vekalet ücreti ödendiği görülmüştür. Bu manada kendi kadrosuna istinaden aldığı maaşı düşük olup da müdürlüğe vekalet eden kişinin daha yüksek vekalet ücreti aldığı, kadrosuna ait maaşı yüksek olup da müdürlüğe vekalet eden kişinin ise daha düşük vekalet ücreti aldığı tespit edilmiştir. Ayrıca söz konusu kişiler vekalet ücretine müstahak olabilmek için mevzuatın öngördüğü şartları da taşımadıklarından almış oldukları vekalet ücretinin tümünün kamu zararı olduğu değerlendirilmiştir. Vekalet ücreti alan kişilere ilişkin olarak yapılan incelemede:

1. Yazı işleri Müdür Vekili olan …………’ın lise mezunu olduğu dolayısıyla söz konusu müdürlüğe asaleten atanabilmek için aranan şartlardan “fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak” şartına haiz olmadığı,

2. Bilgi İşlem Müdür Vekili olan ……….’nın lise mezunu olduğu dolayısıyla söz konusu müdürlüğe asaleten atanabilmek için aranan şartlardan “fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak” şartına haiz olmadığı,

3. Sosyal Yardım İşleri Müdür Vekili olan ……….’ın iki yıllık yüksekokul mezunu olduğu dolayısıyla söz konusu müdürlüğe asaleten atanabilmek için aranan şartlardan memuriyet süresi (12 yıl) şartına haiz olmadığı, (memurlar.net’in Notu: Buradaki sürenin 10 yıl olması gerekmektedir.)

4. Gençlik Spor Müdür Vekili olan …………..’un 657 Sayılı Kanunun 68’nci maddesinin (B) bendinde belirtilen şartlardan memuriyet süresi şartına haiz olmadığı,

5. Ruhsat ve Denetim Müdür Vekili olan……….’ın 657 Sayılı Kanunun 68’inci maddesinin (B) bendinde belirtilen şartlardan memuriyet süresi şartına haiz olmadığı, görülmüştür. Adı geçen kişiler asilde aranan şartları taşımadıklarından vekalet ettikleri müdür kadroları için kendilerine vekalet ücreti ödenmesi mümkün görülmemektedir.

Yönetmelik Değişiklikleri ve Yargı Kararları

Nis22
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

      

19 Nisan 2019 Tarihli ve 30750 Sayılı Resmî Gazetede;

“1– İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Karar Sayısı: 1003)

         2– Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Karar Sayısı: 1005)

         3– Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”  ler yayınlandı.

             Sayıştay 5. Dairesinin 2017/ 365 tarih, 365 Karar ve 26.2.2019 Nolu Tutanak Kararı; “Belediye’de çalışan personele mevzuata aykırı bir şekilde yemek yerine elektronik karta para yüklemesi yapılarak kamu zararına sebebiyet verildiği hususunda tereddüt bulunmamakla birlikte kamu zararının hesabında; yemek yardımından yararlananlardan yemek maliyetinin yarısının kesilmesi, kamu zararı tutarının da, yemek maliyetinin yarısı ile personelden kesilen bütçe uygulama talimatındaki rakamlar arasındaki fark olması gerektiğinden kamu zararı oluşmayan ……………………. TL ile ilgili olarak ilişilecek husus bulunmamaktadır.”

Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliğine aykırı olarak Memur Öğlen Yemeği Hizmet Alımı adı altında yemek hizmeti alınması suretiyle …………….. TL kamu zararına sebebiyet verildiği hususu ile ilgili olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Yiyecek yardımı” başlıklı 212 nci maddesinde; Devlet memurlarının hangi hallerde, yiyecek yardımından ne şekilde faydalanacakları ve bu yardımın uygulanması ile ilgili esasların Maliye Bakanlığı ile Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının birlikte hazırlayacakları bir yönetmelik ile tespit olunacağı belirtilmiştir. Bahse konu Yönetmelik 19/11/1986 tarih ve 86/11220 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 11 Aralık 1986 tarihli ve 19308 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir. Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliğinin “Yardım şekli” başlıklı 3 üncü maddesi; “(Değişik fıkra: 20/11/2017-2017/11180 K.) Yiyecek yardımı sadece yemek verme şeklinde yapılır. Bu yardım, nakten veya kupon, kart, fiş, bilet ya da bu mahiyette bir ödeme aracı verilmek suretiyle yapılamaz. Yiyecek yardımı haftalık çalışma süresi 40 saati aşmayan yerlerde öğle yemeği olarak verilir. Günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurlara, görevlerinin diğer yemek saatlerinde de devam etmesi şartıyla üç öğüne kadar yemek verilebilir. “Yemek Servisi Giderleri” başlıklı 4 üncü maddesi; “(Değişik: 8/8/2016-2016/9103 K.) Yiyecek yardımının gerektirdiği giderler, yemek maliyetlerinin Ankara, İstanbul ve İzmir illeri için üçte ikisini, diğer iller için yarısını aşmamak üzere, bu Yönetmelik kapsamına dahil memur kadrosu adedine göre kurum bütçelerine konulacak ödeneklerle karşılanır. Ödenek dağıtımı yemek servisi kurulacak kurumdaki memur sayısı dikkate alınmak suretiyle yapılır. Yemek bedelinin bütçeden karşılanamayan kısmı yemek yiyenlerden alınır. 2155 sayılı Bazı Kamu Personeline Tayın Bedeli Verilmesi Hakkında Kanun’a göre tayın bedeli verilen personel ile sözleşmeli olarak çalıştırılanların, bu Yönetmeliğe göre yiyecek yardımı yapılan yemek servislerinde yemek yemeleri halinde, yemek bedelinin tamamı kendilerinden alınır.”Yardımın Şartları” başlıklı 5 inci maddesi; “Kurum bütçelerine yiyecek yardımı karşılığı olarak konulan ödenek, memurlara yemek vermek üzere kurulan yemek servisi, yardım sandığı, dernek veya bu mahiyetteki kuruluşa ödenir. (Ek cümle: 20/11/2017-2017/11180 K.) Yiyecek yardımının gerektirdiği giderler sadece yemek servisi, yardım sandığı, dernek veya bu mahiyetteki kuruluş tarafından yapılır. Yemek servisi, yiyecek yardımından faydalanabilecek personel sayısının asgari 50 olması ve yemekhane için elverişli yer bulunması şartıyla atamaya yetkili amirin onayı ile kurulabilir. (Ek cümle: 20/11/2017-2017/11180 K.) Yiyecek yardımı bu şekilde kurulan yemek servislerinde yapılır. Yemek servisi için gerekli bina, tesis ve demirbaş eşya kurumlarca sağlanır. Bunlara karşılık memurlardan ücret alınmaz.  “Yemek Maliyetinin Hesabı” başlıklı 9 uncu maddesi; “Bu Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin uygulanmasında, kurum kadrolarında olup, yemek servisinde görevlendirilen personel giderleri kira, amortisman, su, elektrik ve hava-gazı giderleri yemek maliyetine dahil edilmez.” şeklindedir. 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Uygulama Tebliğinin (Sıra No: 1) 1 inci maddesinde “Bu Tebliğin amacı, 2017 yılında öğle yemeği servisinden faydalanacak olan memurlardan ve sözleşmeli personelden alınacak asgari yemek bedellerine ilişkin esasları belirlemektir.”5 inci maddesinde; “Kuruluşlar, personelin kadro veya pozisyon unvanını, hizmetlerinin özelliğini, yemek maliyetlerini ve yemek servisinin farklı mahallerde daha iyi şartlarda sunulması gibi hususları dikkate alarak Ek-1’de belirtilen miktarların üzerinde yemek bedeli tespit edebilir.” denilerek 2017 yılı yemek yardımına ilişkin esaslar belirlenmiştir.4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 2 inci maddesi;” Aşağıda belirtilen idarelerin kullanımında bulunan her türlü kaynaktan karşılanan mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihaleleri bu Kanun hükümlerine göre yürütülür:

a) Değişik: 1/6/2007-5680/1 md.) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı; döner sermayeli kuruluşlar, birlikler (mesleki kuruluş şeklinde faaliyet gösterenler ile bunların üst kuruluşları hariç), tüzel kişiler…”Aynı Kanunun 4 üncü maddesi ise; “Bu Kanunun uygulanmasında; “Mal: Satın alınan her türlü ihtiyaç maddeleri ile taşınır ve taşınmaz mal ve hakları, Hizmet: (Değişik: 30/7/2003-4964/3 md.) Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, mesleki eğitim, fotoğraf, film, fikri ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri, …ifade eder.” hükümlerini içermektedir. Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri çerçevesinde, yiyecek yardımının gerektirdiği giderler, yemek maliyetlerinin yarısını aşmamak üzere Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliği kapsamına dahil memur kadrosu adedine göre kurum bütçelerine konacak ödeneklerle karşılanacaktır. Ödenek dağıtımında yemek servisi kurulacak kurumdaki memur sayısı dikkate alınmak suretiyle yapılacak, yemek bedelinin bütçeden karşılanamayan kısmı ise yemek yiyenlerden alınacaktır. Öte yandan, 657 sayılı Kanunun 212 nci maddesine dayanılarak hazırlanan ve 19/11/1986 tarihli ve 86/11220 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliğinin 4 üncü maddesi uyarınca yemek maliyetlerinin yarısını aşmamak üzere kurum bütçelerinden yapılan yemek yardımı Ankara, İstanbul ve İzmir illerinin büyükşehir belediyesi sınırları içinde görev yapan personel için yemek maliyetlerinin azami üçte ikisi diğer iller için yarısı olarak uygulanabilecektir. Buna göre kurum bütçesinden memurların her gün yiyebileceği ihtimaline karşılık konulan yiyecek yardımı ödeneğinden yemek maliyetinin yarısını aşmamak üzere harcama yapılabileceğinden, yemek maliyetinin bütçeden karşılanamayacak olan kısmı yemek yiyenlerden karşılanacaktır. Yemek yiyenlerden alınacak yemek ücretleri tarifesi ise her yılbaşında Bütçe Uygulama Talimatı ile asgari rakamlar üzerinden belirlenmekte olup, 2017 için öğle yemeği servisinden faydalanacak olan memurlardan ve sözleşmeli personelden alınacak asgari yemek bedelleri; 13/1/2017 tarihli ve 30300 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maliye Bakanlığının (Seri No:1) numaralı 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Uygulama Tebliği ile belirlenmiştir. Böylece kurumlar yemek maliyetinin kalan kısmını karşılayacak şekilde bu tebliğde belirtilen rakamların daha üstünde fiyat tespit edebileceklerdir. Bütçe Uygulama Talimatı ile belirlenen miktarlar alınması gereken en az miktarı ifade etmektedir. Eğer Bütçe Uygulama Talimatında belirtilen miktarlar üzerinden kişilerden tahsil edilen bedel, yemeğin maliyetinin kalanını karşılamaya yetmiyorsa, kişilerden tahsil edilen miktarın yemeğin maliyetinin kalan kısmını karşılayacak şekilde artırılması veya yemeğin maliyetinin düşürülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde yemek maliyetinin yarısından fazla bir miktarı bütçeden karşılanmış olacaktır ki bu da Kanuna aykırıdır. Kaldı ki devlet memurlarının yiyecek yardımından hangi hallerde, ne şekilde faydalanacaklarını ve bu yardımın uygulanması ile ilgili esasları belirlemek amacıyla hazırlanan Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliğinin “Yardım Şekli” başlıklı 3 üncü maddesinde yiyecek yardımının yemek verme şeklinde yapılacağı ve bu yardım karşılığında nakden bir ödemede bulunulmayacağı da açık bir şekilde ifade edilmiştir. Mezkur Yönetmeliğin “Yardımın Şartları” başlıklı 5.maddesinde yer alan; “Kurum bütçelerine yiyecek yardımı karşılığı konulan ödenek memurlara yemek vermek üzere kurulan yemek servisi, yardım sandığı, dernek veya bu mahiyette kuruluşa ödenir.” hükmü karşısında, özel firmalardan yemek teminine açıkça cevaz verilmediği anlaşılmakta ise de; yemek hizmetinin Kanunda öngörülmüş sosyal bir hak oluşu, bu hakkın bir şekilde yerine getirilmesi gerekliliği; aksi halde yemek yardımından yemek vermek üzere kurulan yemek servisi, yardım sandığı, dernek veya bu mahiyetteki kuruluş vasıtasıyla faydalanan memurlara nazaran Kanunda öngörülmüş bir haktan mahrum bırakılma gibi bir durum söz konusu olacağından bu tür bir uygulamanın memur lehine değerlendirilerek kabul edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; Belediye tarafından memurlara sunulacak yemek hizmetinin …………………… İhale Kayıt Numaralı, ……………………. TL yaklaşık maliyetli, ……………….. TL sözleşme bedelli (….. Ay Süreli, Toplam……..Öğün) “………Yemeği Hizmet Alımı İşi” kapsamında 4734 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi hükmü gereği açık ihale yoluyla hizmet satın alma usulüyle sağlandığı, Belediye tarafından memur personele yemek yardımı kapsamında çalışılan her gün için elektronik karta para yüklemesi yapıldığı, bu suretle ilgili firmaya 2017 yılı içerisinde toplam …………………. TL ödemede bulunulduğu, Bütçe Uygulama Tebliği gereğince personelden kesilmesi gereken tutarların kesildiği, ancak kesilen ………………. TL’nin 333.99.07 Hesap kodlu Emanet Hesabında tutulduğu anlaşılmıştır. Ancak, sorumluların duruşma esnasında sunmuş oldukları …………… tarih ………………… no.lu muhasebe işlem fişinden emanet hesabında bulunan ……………………. TL’nin Bütçeye gelir olarak kaydedildiği, yine 2017 yılı personel maaş icmallerinden aylık yemek kesintilerin yapıldığı tarafımıza sunulan belgelerden görülmüştür.5018 sayılı Kanunu’nun “Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32 nci maddesinde; Bütçelerden harcama yapılabilmesinin, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkün olabileceği, harcama yetkililerinin harcama talimatlarının, bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır. “Giderin gerçekleştirilmesi” başlıklı 33 üncü maddesinde ise Gerçekleştirme görevlilerinin, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütecekleri, bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken iş ve işlemlerden sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu itibarla, usulüne uygun olarak yürütülen ve tamamlanan ihale sürecinde ihale komisyonu başkan ve üyelerinin sorumlulukları bulunmamakla birlikte hukuka aykırı işlemin sübut bulduğu dikkate alınarak oluşan kamu zararında; ödemeyi yapan gerçekleştirme görevlisi ve harcama yetkilisinin sorumlu olması gerektiği anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda Belediye’de çalışan personele mevzuata aykırı bir şekilde yemek yerine elektronik karta para yüklemesi yapılarak kamu zararına sebebiyet verildiği hususunda tereddüt bulunmamakla birlikte kamu zararının hesabında; yemek yardımından yararlananlardan yemek maliyetinin yarısının kesilmesi, kamu zararı tutarının da, yemek maliyetinin yarısı ile personelden kesilen bütçe uygulama talimatındaki rakamlar arasındaki fark olması gerektiğinden kamu zararı oluşmayan ……………………. TL ile ilgili olarak ilişilecek husus bulunmadığına, Kalan …………….. TL kamu zararının;…………… TL’sinin Harcama Yetkilisi …………….. ve Gerçekleştirme Görevlisi ……………….’e………….. TL’sinin Harcama Yetkilisi …………….. ve Gerçekleştirme Görevlisi ……….’a Müştereken ve müteselsilen, 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53.maddesi gereği işleyecek faizleriyle ödettirilmesine, İş bu ilamın tebliğ tarihinden itibaren 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55.maddesi gereğince altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla, karar verildi.

 

          Danıştay 12.Daire,E:2016/8142,K:2018/2259, T:22.05.2018;

”5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cezanın Belirlenmesi” başlıklı 61. maddesinin 6. fıkrasında, hapis cezasının süresinin gün, ay ve yıl hesabıyla belirleneceği, bir günün, yirmidört saat; bir ayın, otuz gün, yılın ise resmi takvime göre hesap edileceği düzenlemesine yer verildiği, 1 yıldan anlaşılması gereken sürenin de 365 gün 5 saat 49 dakika olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı, bu durumda, davacının toplam 12 ay hapis cezasının karşılığının toplam 360 gün olması ve 360 günün de 1 yıl olarak kabul edilemeyecek bulunması dolayısıyla davacının kasten işlenen bir suçtan dolayı 1 yıl veya daha fazla ceza almamış olmak şartını kaybettiğinden bahsedilemeyecektir.”

İstemin Özeti : Yüksek öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Kayseri Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Kervansaray Yurdunda koruma ve güvenlik görevlisi olarak görev yapan davacının, 12 ay hapis cezası ile cezalandırılması nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48/A-5 maddesinde sayılan şartı kaybettiğinden bahisle aynı Kanun’un 98/b maddesi uyarınca memurluğunun sona erdirilmesine ilişkin 30/05/2012 tarihli ve 1983 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada; davacı hakkında, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Kayseri Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Kervansaray Yurdunda koruma ve güvenlik görevlisi olarak görev yapmakta iken eşini kasten yaralandığından bahisle Kırşehir Sulh Ceza Mahkemesi huzurunda açılan dava sonucunda, kasten yaralama suçunu işlediğinden dolayı anılan Mahkemenin 19/11/2018 günlü ve E:2008/75, K:2008/600 sayılı kararı ile 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay tarafından onanarak 21.12.2011 günü kesinleştiği, bunun üzerine davacının, 657 sayılı Kanun’un 48/A-5 maddesinde aranılan kasten işlenen suçtan dolayı 1 yıl veya daha fazla ceza almamış olmak şartını kaybettiğinden bahisle aynı Kanun’un 98/b maddesi uyarınca memuriyetinin sona erdirilmesine karar verildiği, davacının 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yasada ise memuriyete engel sürenin 1 yıl veya daha fazla hapis cezası ile cezalandırılmak olarak düzenlendiği, cezaların infazı bakımından 12 ayın 1 yıla denk gelmediği iddiaları ile söz konusu işlemin iptali istemiyle görülmekte olan iş bu davanın açıldığı, dava konusu olayda davacının, kasten adam yaralama suçunu işlediğinden bahisle, 12 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, söz konusu cezanın onanarak kesinleştiği açık olmak birlikte; somut olayda uyuşmazlığın çözümüne esas olmak üzere; 12 ay hapis cezası ile 1 yıl hapis cezasından ne anlamak gerektiğinin, dolayısıyla 12 ay hapis cezasının 1 yıl hapis cezası olarak mı değerlendirilmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulması açısından, söz konusu cezaların gün, ay ve yıl hesabı yapılarak infazının nasıl gerçekleştiğine bakmak gerektiği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cezanın Belirlenmesi” başlıklı 61.maddesinin 6. fıkrasında, hapis cezasının süresinin gün, ay ve yıl hesabıyla belirleneceği, bir günün, yirmidört saat; bir ayın, otuz gün, yılın ise resmi takvime göre hesap edileceği düzenlemesine yer verildiği, bu hesaplama usulüne göre de davacı adına düzenlenen müddetnamede, cezaevine girdiği tarih olan 16.05.2012 tarihinden itibaren her ay 30 gün kabul edilerek 12 ay üzerinden yapılan hesaplama sonrasında toplam cezasının 360 gün, tahliye tarihinin ise 10/05/2013 olarak belirlendiği, diğer taraftan, 1 yıl anlaşılması gereken sürenin de 365 gün 5 saat 49 dakika olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı, bu durumda, davacının toplam 12 ay hapis cezasının karşılığının toplam 360 gün olması ve 360 günün de 1 yıl olarak kabul edilemeyecek bulunması dolayısıyla davacının kasten işlenen bir suçtan dolayı 1 yıl veya daha fazla ceza almamış olmak şartını kaybettiğinden bahsedilemeyecek bulunması karşısında; davalı idarece aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuat hükümlerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda Yozgat İdare Mahkemesince verilen 19/02/2013 tarihli ve E:2012/903, k:2013/118 sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

              Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü :İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. İdare mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerine bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 22/05/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi

Yazıldı Güncel Mevzuat

Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı

Nis22
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

YAZININ DEVAMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ..

Sayıştay Temyiz Kurulu 16.02.2017 gün ve 235 sayılı Kararı;

 

     Başkanlık ödeneği;

                 A) 5393 sayılı Belediye Kanununun 39 uncu maddesi uyarınca Belde nüfusunun hatalı olarak esas alınması suretiyle; Başkanlık ödeneğinin yanlış hesaplanması ve bu ödenek üzerinden sosyal güvenlik destek primi kesintisi işveren payı hesaplanarak ödenmesi neticesinde …….. TL kamu zararına sebebiyet verildiği hususu ile ilgili olarak;5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye Başkanının Özlük Hakları” başlıklı 39’uncu maddesinde;“Belediye başkanına nüfusu;…e)250.001’den 500.000’e kadar olan beldelerde 135.000, f)500.001’den 1.000.000’a kadar olan beldelerde 155.000,Gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık brüt ödenek ödenir. …” hükmü yer almaktadır.Aynı Kanunun “Kararlarının Uygulanması ve Nüfus” başlıklı 12’nci maddesinde “Bu Kanunda öngörülen nüfus büyüklüğü için Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca bildirilen nüfus esas alınır” denilmektedir. 14 Ağustos 2013 tarih ve 28735 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme’nin “375 sayılı KHK’ye ekli (II) ve (III) sayılı Cetvellerde yer alan ücret göstergesi” başlıklı 20’inci maddesi uyarınca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli II ve III sayılı Cetvellerde yer alan ücret göstergelerinin “2.280” rakamının eklenmesi suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.

                  İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün 11.03.2008 tarih ve B.05.0.MAH.0.65.001/80000- 7065 sayılı “Belediye Başkanı Ödenekleri Hakkında Genelge” sinde;“5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediye başkanının özlük haklarını düzenleyen 39’uncu maddesine göre, belediye başkanlarına belde nüfusu esas alınmak suretiyle ödenek verilmektedir. Bu ödemeler ilgili maddede belirtilen gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay brüt olarak ödenmektedir. Bu çerçevede, 31/12/2007 tarihi esasıyla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2007 Yılı Nüfus Sayımı sonuçları Bakanlığımız Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün www.mahalli-idareler.gov.tr web adresine yerleştirilmiştir.01/02/2008 tarihinden geçerli olmak üzere nüfusları düşen veya nüfusları artan beldelerin belediye başkanlarının, ödeneklerini açıklanan yeni nüfus rakamları üzerinden almaları yasal bir zorunluluktur” ifadeleri yer almaktadır.5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu çerçevesinde hazırlanan Resmi İstatistik Programı kapsamında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre temel nüfus istatistikleri izleyen yılın ilk ayı içerisinde Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanmaktadır. Kurum tarafından 29.01.2014 tarihinde resmi bülten ile açıklanan ……. İli ……İlçesi’nin 2013 yılı nüfusu 506.293, 28.01.2015 tarihinde resmi bülten ile açıklanan 2014 yılı nüfusu ise 482.571 olarak ilan edilmiştir.Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, ……. Belediye Başkanı için 5393 sayılı Kanunun 39.maddesine göre esas alınması gereken katsayı, nüfusu 250.001-500.000 arasındaki belediyeler için öngörülen 135.000 rakamıdır. Bu rakama 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşmede belirlenen 2.280 rakamının ilave edilmesiyle hesaplanan 137.280 gösterge, ……. Belediye Başkanına ödenmesi gereken ödenek katsayısıdır.12.05.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin “Sigortalı Sayılanlar” başlıklı 9’uncu maddesinin 7’inci bendinde; “Kanunun 4’üncü maddesi birinci fıkrasının (c) bendi hükümleri;……………………..b) Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il encümeninin seçimle gelen üyeleri,…hakkında da uygulanır.” hükmü yer almaktadır.Buna göre, 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra belediye başkanlığına seçilenlerden, sigortalılık hali bulunmayanlar ile 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamında sigortalı olanlar isteklerine bakılmaksızın seçildikleri tarihten itibaren Kanunun 4.maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılacaklardır.21.04.2005 tarih ve 5335 sayılı Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 30’uncu maddesinde;“…Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.Diğer kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya, çalıştırılmaya veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 11 inci maddesine göre 1.1.2005 tarihinden önce alınmış Bakanlar Kurulu kararları uygulanmaz.Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri;…d)Mahalli idareler seçimleri sonucuna göre görev alanlar,…Hakkında uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre mahalli idareler seçimleri sonucuna göre görev alanlardan herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanmış bulunanların bu aylıkları kesilmeksizin ve haklarında sosyal güvenlik destek primi hükümleri uygulanmaksızın seçilmiş oldukları kadro, pozisyon ve görevde çalıştırılmaları ve görev yapmaları mümkündür.30.03.2014 tarihli Mahalli İdareler Genel Seçimleri sonucunda ilk defa belediye başkanlığına seçilen ve 01.05.2013 tarihi itibariyle 5510 sayılı Kanunun 4.maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında emekli aylığı almakta olan belediye başkanına verilen başkanlık ödeneği üzerinden sosyal güvenlik destek primi hesaplanarak işveren payının Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenmesi yasal dayanaktan yoksundur.5510 sayılı Kanunun “Sosyal güvenlik destek primine ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 14’üncü maddesinde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi veya sigortalı olanlar, vazife malûllüğü, malullük ve yaşlılık veya emekli aylığı bağlananlar ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam edenler; bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayanlar hariç olmak üzere hakkında sosyal güvenlik destek primine tabi olma bakımından bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.” hükmü yer almaktadır.Söz konusu hükümler uyarınca emekli aylığı almakta iken mahalli idareler genel seçimleri sonrası belediye başkanlığına seçilen kişiler ile ilgili de bu kişilerin aylıklarının kesilmeksizin seçildikleri görev ve pozisyonlarda çalışabilmeleri mümkün olmakla birlikte bunlar hakkında sosyal güvenlik destek primi hükümlerinin uygulanmaması esastır. Bu itibarla, 5393 sayılı Belediye Kanununun 39 uncu maddesi uyarınca Belde nüfusunun hatalı olarak esas alınması suretiyle; Başkanlık ödeneğinin yanlış hesaplanması ve bu ödenek üzerinden sosyal güvenlik destek primi kesintisi işveren payı hesaplanarak ödenmesi neticesinde oluşan ………. TL kamu zararının,…….. TL’sinin Harcama Yetkilisi …….. ve Gerçekleştirme Görevlisi …………’e,…….. TL’sinin Harcama Yetkilisi …….ve Gerçekleştirme Görevlisi ………..’e,Müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine,İş bu ilamın tebliğ tarihinden itibaren aynı kanunun 55 inci maddesi gereğince altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu ve 56 ncı maddesi gereğince beş yıl içinde Sayıştay Daireleri nezdinde yargılamanın iadesi yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

                B) 5393 sayılı Belediye Kanununun 39.maddesi uyarınca Belde nüfusunun hatalı olarak esas alınması suretiyle; Başkanlık ödeneğinin yanlış hesaplanması sonucu meclis üyesi kökenli Belediye Başkan Yardımcılarının aylık ödeneklerinin fazla hesaplanarak ödenmesi neticesinde ……….TL kamu zararına sebebiyet verildiği hususu ile ilgili olarak;5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Norm Kadro ve Personel Istihdamı” başlıklı 49’uncu maddesinin yedinci fıkrasında; “Norm kadrosunda belediye başkan yardımcısı bulunan belediyelerde norm kadro sayısına bağlı kalınmaksızın; belediye başkanı, zorunlu gördüğü takdirde, nüfusu 50.000’e kadar olan belediyelerde bir, nüfusu 50.001-200.000 arasında olan belediyelerde iki, nüfusu 200.001-500.000 arasında olan belediyelerde üç, nüfusu 500.000 ve fazla olan belediyelerde dört belediye meclis üyesini belediye başkan yardımcısı olarak görevlendirebilir. Bu şekilde görevlendirilen meclis üyelerine belediye başkanına verilen ödeneğin 2/3’ünü aşmamak üzere belediye meclisi tarafından belirlenecek aylık ödenek verilir ve taleplerine göre bir sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilir. Bu şekilde görevlendirme, memuriyete geçiş, sözleşmeli veya işçi statüsünde çalışma dâhil ilgililer açısından herhangi bir hak teşkil etmez ve belediye meclisinin görev süresini aşamaz. Sosyal güvenlik prim ve benzeri giderlerden kurum karşılıkları belediye bütçesinden karşılanır” denilmekte olup; Kanunun “Belediye Başkanının Özlük Hakları” başlıklı 39’uncu maddesinde; “Belediye başkanına nüfusu;e) 250.001’den 500.000’e kadar olan beldelerde 135.000, f) 500.001’den 1.000.000’a kadar olan beldelerde 155.000,…Gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık brüt ödenek ödenir. …” hükmü yer almaktadır.Aynı Kanunun “Kararlarının Uygulanması ve Nüfus” başlıklı 12’nci maddesinde “Bu Kanunda öngörülen nüfus büyüklüğü için Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca bildirilen nüfus esas alınır” denilmektedir. 14 Ağustos 2013 tarih ve 28735 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme’nin “375 sayılı KHK’ye ekli (II) ve (III) sayılı Cetvellerde yer alan ücret göstergesi” başlıklı 20’inci maddesi uyarınca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli II ve III sayılı Cetvellerde yer alan ücret göstergelerinin “2.280” rakamının eklenmesi suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.

İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün 11.03.2008 tarih ve B.05.0.MAH.0.65.001/80000- 7065 sayılı “Belediye Başkanı Ödenekleri Hakkında Genelge” sinde;“5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediye başkanının özlük haklarını düzenleyen 39’uncu maddesine göre, belediye başkanlarına belde nüfusu esas alınmak suretiyle ödenek verilmektedir. Bu ödemeler ilgili maddede belirtilen gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay brüt olarak ödenmektedir. Bu çerçevede, 31/12/2007 tarihi esasıyla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2007 Yılı Nüfus Sayımı sonuçları Bakanlığımız Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün www.mahalli-idareler.gov.tr web adresine yerleştirilmiştir.01/02/2008 tarihinden geçerli olmak üzere nüfusları düşen veya nüfusları artan beldelerin belediye başkanlarının, ödeneklerini açıklanan yeni nüfus rakamları üzerinden almaları yasal bir zorunluluktur” ifadeleri yer almaktadır.5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu çerçevesinde hazırlanan Resmi İstatistik Programı kapsamında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre temel nüfus istatistikleri izleyen yılın ilk ayı içerisinde Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanmaktadır. Kurum tarafından 29.01.2014 tarihinde resmi bülten ile açıklanan …….İli ……. İlçesi’nin 2013 yılı nüfusu 506.293, 28.01.2015 tarihinde resmi bülten ile açıklanan 2014 yılı nüfusu ise 482.571 olarak ilan edilmiştir.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, …….Belediye Başkanı için 5393 sayılı Kanunun 39. maddesine göre esas alınması gereken katsayı, nüfusu 250.001-500.000 arasındaki belediyeler için öngörülen 135.000 rakamıdır. Bu rakama 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşmede belirlenen 2.280 rakamının ilave edilmesiyle hesaplanan 137.280 gösterge, Kadıköy Belediye Başkanına ödenmesi gereken ödenek katsayısıdır ve meclis üyesi kökenli Belediye Başkan Yardımcılarının aylık ödeneklerinin 5393 sayılı Kanunun 49. maddesine göre bu katsayı üzerinden belirlenmesi gerekmektedir.Sorumluların savunmalarında belirtmiş  oldukları, kısaca 2972 sayılı Kanun gereğince Belediye Meclis Üye sayısının belirlenmesi ve nüfusun azalması sonucunda üye sayısında bir değişiklik olmaması hususu, kanunda nüfus ile birlikte üye sayısının da değişeceğine ilişkin herhangi bir düzenleme olmaması sebebiyle geçerli olmakla birlikte; Başkanlık Ödeneğinin de bu doğrultuda değişmemesi gerektiğine ilişkin ifadenin, yukarıda da belirtildiği üzere, bu konuda mevzuatta bir düzenleme olması sebebiyle, kıyas yolu ile doğrulanması mümkün değildir.Bu itibarla 5393 sayılı Belediye Kanununun 39 uncu maddesi uyarınca Belde nüfusunun hatalı olarak esas alınması suretiyle; Başkanlık ödeneğinin yanlış hesaplanması sonucu meclis üyesi kökenli Belediye Başkan Yardımcılarının aylık ödeneklerinin fazla hesaplanarak ödenmesi neticesinde oluşan ………TL kamu zararının,……. TL’sinin Harcama Yetkilisi ……..ve Gerçekleştirme Görevlisi ………..’e,……… TL’sinin Harcama Yetkilisi ……ve Gerçekleştirme Görevlisi ………..’e ,Müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine,İş bu ilamın tebliğ tarihinden itibaren aynı kanunun 55 inci maddesi gereğince altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu ve 56.maddesi gereğince beş yıl içinde Sayıştay Daireleri nezdinde yargılamanın iadesi yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

                  C) 5393 sayılı Belediye Kanununun 39 uncu maddesi uyarınca Belde nüfusunun hatalı olarak esas alınması suretiyle; Başkanlık ödeneğinin yanlış hesaplanması sonucu meclis üyelerine ödenen huzur hakkının fazla hesaplanarak ödenmesi neticesinde ……….TL kamu zararına sebebiyet verildiği hususu ile ilgili olarak;5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Huzur Ve İzin Hakkı” başlıklı 32’inci maddesinde;“Meclis başkan ve üyelerine, meclis ve komisyon toplantılarına katıldıkları her gün için, 39 uncu madde uyarınca belediye başkanına ödenmekte olan aylık brüt ödeneğin günlük tutarının üçte birini geçmemek üzere meclis tarafından belirlenecek miktarda huzur hakkı ödenir. Huzur hakkı ödenecek gün sayısı, 20, 24 ve 25 inci maddelerde belirtilen toplantı günü sayısından fazla olamaz ve meclis üyelerine aynı gün için birden fazla huzur hakkı ödenemez.…” denilmekte olup Kanunun “Belediye Başkanının Özlük Hakları” başlıklı 39. maddesinde;“Belediye başkanına nüfusu……e) 250.001’den 500.000’e kadar olan beldelerde 135.000, f) 500.001’den 1.000.000’a kadar olan beldelerde 155.000,…Gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık brüt ödenek ödenir. ” hükmü yer almaktadır.Aynı Kanunun “Kararlarının Uygulanması ve Nüfus” başlıklı 12’nci maddesinde “Bu Kanunda öngörülen nüfus büyüklüğü için Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca bildirilen nüfus esas alınır” denilmektedir. 14 Ağustos 2013 tarih ve 28735 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme’nin “375 sayılı KHK’ye ekli (II) ve (III) sayılı Cetvellerde yer alan ücret göstergesi” başlıklı 20’inci maddesi uyarınca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli II ve III sayılı Cetvellerde yer alan ücret göstergelerinin “2.280” rakamının eklenmesi suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediye başkanının özlük haklarını düzenleyen 39’uncu maddesine göre, belediye başkanlarına belde nüfusu esas alınmak suretiyle ödenek verilmektedir. Bu ödemeler ilgili maddede belirtilen gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay brüt olarak ödenmektedir. Bu çerçevede, 31/12/2007 tarihi esasıyla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2007 Yılı Nüfus Sayımı sonuçları Bakanlığımız Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün www.mahalli-idareler.gov.tr web adresine yerleştirilmiştir.01/02/2008 tarihinden geçerli olmak üzere nüfusları düşen veya nüfusları artan beldelerin belediye başkanlarının, ödeneklerini açıklanan yeni nüfus rakamları üzerinden almaları yasal bir zorunluluktur” ifadeleri yer almaktadır.5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu çerçevesinde hazırlanan Resmi İstatistik Programı kapsamında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre temel nüfus istatistikleri izleyen yılın ilk ayı içerisinde Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanmaktadır. Kurum tarafından 29.01.2014 tarihinde resmi bülten ile açıklanan ….. İli ……İlçesi’nin 2013 yılı nüfusu 506.293, 28.01.2015 tarihinde resmi bülten ile açıklanan 2014 yılı nüfusu ise 482.571 olarak ilan edilmiştir.Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, …….Belediye Başkanı için 5393 sayılı Kanunun 39.maddesine göre esas alınması gereken katsayı, nüfusu 250.001-500.000 arasındaki belediyeler için öngörülen 135.000 rakamıdır. Bu rakama 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan 2.Dönem Toplu Sözleşmede belirlenen 2.280 rakamının ilave edilmesiyle hesaplanan 137.280 gösterge, ………. Belediye Başkanına ödenmesi gereken ödenek katsayısıdır ve meclis üyelerine ödenecek huzur hakkının 5393 sayılı Kanunun 32.maddesine göre bu katsayı üzerinden belirlenmesi gerekmektedir.Sorumluların savunmalarında belirtmiş oldukları, kısaca 2972 sayılı Kanun gereğince Belediye Meclis Üye sayısının belirlenmesi ve nüfusun azalması sonucunda üye sayısında bir değişiklik olmaması hususu, kanunda nüfus ile birlikte üye sayısının da değişeceğine ilişkin herhangi bir düzenleme olmaması sebebiyle geçerli olmakla birlikte; Başkanlık Ödeneğinin de bu doğrultuda değişmemesi gerektiğine ilişkin ifadenin, yukarıda da belirtildiği üzere, bu konuda mevzuatta bir düzenleme olması sebebiyle, kıyas yolu ile doğrulanması mümkün değildir.Bu itibarla, 5393 sayılı Belediye Kanununun 39 uncu maddesi uyarınca Belde nüfusunun hatalı olarak esas alınması suretiyle; Başkanlık ödeneğinin yanlış hesaplanması sonucu meclis üyelerine ödenen huzur hakkının fazla hesaplanarak ödenmesi neticesinde oluşan …….TL kamu zararının,Harcama Yetkilisi ……ve Gerçekleştirme Görevlisi ………’ya, Müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine,İş bu ilamın tebliğ tarihinden itibaren aynı kanunun 55 inci maddesi gereğince altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu ve 56.maddesi gereğince beş yıl içinde Sayıştay Daireleri nezdinde yargılamanın iadesi yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

 

639 Sayılı İlke Kararı İptali

Nis22
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

YAZININ DEVAMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ..

            Danıştay nezdinde yapılan başvuru ertesinde 14.Dairesince verilen iptal kararı uyarınca, 639 sayılı İlke Kararı, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 27/02/2019 tarih, 1184 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Söz konusu Yüksek Kurulun iptal kararı Danıştay kararına dayalı olarak, 09/04/2019 tarih ve 30740 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

            İptale konu olan, 13.10.2016 tarih ve 639 numaralı İlke Kararında;

            “Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da doğal afet yaşanan yerlerde; can ve mal güvenliği açısından ilgili Bakanlık veya Valilikçe tehlikeli, hasarlı, yıkılmaya yüz tutmuş veya yıkılmış olduğunun tespiti yapılan tescilli taşınmaz kültür varlığı kalıntılarının, hazırlanacak rölöve, restitüsyon, restorasyon ve rekonstrüksiyon projelerine esas olmak üzere, rölövesi için sayısal veri oluşturacak, taşınmazın durumuna göre üç boyutlu lazer taramalarına yönelik işlemler ile fotoğraf, video gibi görsel belgelerin ilgili Koruma Bölge Kurul Müdürlüğü’ne iletilmesi ve Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün uygun görüşü sonrasında ilgili idaresince kaldırılabileceğine;  Koruma alanlarında bulunan benzer durumdaki diğer yapıların ise ilgili Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüne bilgi verilerek ilgili idaresince kaldırılabileceğine” denilerek tarihi yapı kalıntıları adeta moloz gibi değerlendirilmiş, Koruma Kurulu kararı gerekmeden doğrudan Kurul Müdürlüğü’nün görüşüyle ortadan kaldırılması öngörülmüştü.

BELEDİYELERİMİZE ÖNEMLİ DUYURU !!!

Nis08
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin Bazı Hükümleri Hakkında Danıştay 6.Dairesi Kararları

 

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin Bazı Maddelerinin Yürütmesinin Durdurulması ile İlgili Danıştay 6. Dairesinin 12/07/2018 tarihli ve 2017/4840, 2017/7567, 2017/4783, 2017/4842 Sayılı Kararları yayınlandı.Söz konusu kararlara; “webdosya.cs​b.gov.tr” adresinden ulaşabilirsiniz.

Yazıldı Duyurular

Usulsüz Vekalet Atamaya İlişkin Sayıştay Kararı

Mar12
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

YAZININ DEVAMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ..

USULE AYKIRI ATAMA İŞLEMİNE İLİŞKİN SAYIŞTAY 5. DAİRESİNİN 2017/320 NO’LU KARARI

             Müdürlük kadrosu için gereken en az dört yıllık öğrenim durumu şartını taşımayıp, görevde yükselme sınavına girip başarılı olmadan Başkan oluru ile Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü kadrosuna asaleten atanan Müdür Yardımcısı kadrosundaki …… ile Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü Kadrosuna atanan Zabıta Komiser Yardımcısı kadrosundaki ……’e, yürüttüğü kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı, yan ödeme ve ek ödemenin ödenmesi ve Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü kadrosuna asaleten atanma şartlarını taşımayan ancak bu görevi vekaleten yürüten Zabıta Amiri kadrosundaki……’e vekaleten yürüttüğü kadro için öngörülen ek ödemenin ödenmesi sonucu …… TL kamu zararına sebebiyet verilmesi ile ilgili olarak yapılan incelemede,

              A) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun “Derece yükselmesinin usul ve şartları” başlıklı 68/B maddesinde aynen;

“Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı hariç, sınıfların 1, 2, 3 ve 4 üncü derecelerindeki kadrolarına, derece yükselmesindeki süre kaydı aranmaksızın, atanmasındaki usule göre daha aşağıdaki derecelerden atama yapılabilir.

Ancak, bu şekilde bir atamanın yapılabilmesi için ilgilinin;

a) 1 inci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300 ve daha yukarıda olanlar için en az 12 yıl,

b) 1 inci ve 2 nci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300’den az olanlar için en az 10 yıl,

c) 3 üncü ve 4 üncü dereceli kadrolar için en az 8 yıl, hizmetinin bulunması ve yükseköğrenim görmüş olması şarttır. Dört yıldan az süreli yükseköğrenim görenler için bu sürelere iki yıl ilave edilir. Bu sürelerin hesabında; 8/6/1984 tarihli ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2.maddesi kapsamına dahil kurumlarda fiilen çalışılan süreler ile Yasama Organı Üyeliğinde, belediye başkanlığında, belediye ve il genel meclisi üyeliğinde, kanunlarla kurulan fonlarda, muvazzaf askerlikte, okul devresi dahil yedek subaylıkta ve uluslararası kuruluşlarda geçen sürelerin tamamı ile yükseköğrenim gördükten sonra özel kurumlarda veya serbest olarak çalıştıkları sürenin; Başbakanlık ve bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarının müsteşar ve müsteşar yardımcıları ile en üst yönetici konumundaki genel müdür ve başkan kadrolarına atanacaklar için tamamı, diğer kadrolara atanacaklar için altı yılı geçmemek üzere dörtte üçü dikkate alınır…” ifadeleri yer almaktadır.04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme Ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin “Görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar” başlıklı 5. Maddesinde görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar arasında müdür kadrosu da sayılmıştır. Aynı yönetmeliğin “Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar” başlıklı 7 nci Maddesinin “a” bendi aynen;

              “Müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için;

1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,

2) Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,

3) Ekli (1) sayılı listede sayılan ve teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için; yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak,

4) Ekli (2) sayılı listede sayılan müdürlükler için son müracaat tarihi itibariyle iki yılı uzman, sivil savunma uzmanı, şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru, eğitmen veya muhasebeci kadrosunda çalışmış olmak,” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı yönetmeliğin “Sınav şartı” başlıklı 10 uncu Maddesinde aynen; “Müdür, şube müdürü ve bunlarla aynı düzeydeki görevlere görevde yükselme suretiyle atanacakların yazılı ve sözlü sınavda; diğer görevlere görevde yükselme suretiyle atanacak personelin ise yazılı sınavda başarılı olmaları gerekir.” ifadeleri yer almaktadır. Yukarıdaki mevzuat hükümlerinden açıkça anlaşılacağı üzere müdürlük kadrosuna atanmak için öncelikle fakülte veya en az dört yıllık yükseköğrenim mezunu olmak ve 657 sayılı Kanun’un 68 inci Maddesi “B” bendinde sayılan çalışma süresi ve yine burada ifade edilen eğitim şartlarını taşımak ve bazı müdürlükler için şeflik, saymanlık, kontrol memurluğu gibi kadrolarda en az iki yıl çalışmış olmak suretiyle görevde yükselme sınavına girmeye hak kazanmak ve bu sınavda başarılı olmak gerekmektedir. İfade edilen mevzuat hükümlerine aykırı olarak, müdürlük kadrosu için gereken öğrenim durumu ve görevde yükselme sınavına girme şartlarını taşımamakla birlikte, Başkan Oluru ile Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü kadrosuna asaleten atanan Müdür Yardımcısı kadrosundaki ……..’e, Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü kadrosuna atanan Zabıta Komiser Yardımcısı ……..’e, müdürlük kadrosu için öngörülen özel hizmet tazminatı, yan ödeme ve ek ödemenin ödenmesi sonucu ……..TL kamu zararına sebebiyet verilmiştir.

                 B) 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin “Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar” başlıklı 7. maddesinde; “Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır.

a) Müdür kadrosuna atanabilmek için;

1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (b) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,

2) Fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,

3) Ekli (1) sayılı listede sayılan ve teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için; yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak.., Denilmekte, söz konusu ekli listede, teknik öğrenim gerektiren müdürlükler arasında Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü de sayılmaktadır.17.05.1987 tarih ve 19463 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 99 Seri Nolu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinde;

“…1) Bir görevin vekaleten yürütülmesi halinde görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bu görevi vekaleten yürütecek olanların asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir. Bu sebeple,

a) 1-4 üncü dereceli kadrolara vekalet edeceklerin 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinde belirtilen şartları haiz olmaları,

b) 5 – 15 inci dereceli kadrolara vekalet ettirileceklerin öğrenim durumları itibariyle tespit olunan yükselinebilecek dereceyi aşmamak kaydıyla vekalet ettirilecekleri kadronun derecesinin, kazanılmış hak aylık derecesinin üç üst derecesinden fazla olmaması, gerekmektedir.

2) Asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesi mümkün görülmektedir.

3) 657 sayılı Kanunun vekalet ücreti ödenmesine ilişkin 175 inci maddesine göre, tedvir dolayısıyla herhangi bir ödeme yapılması mümkün bulunmamaktadır.” ,

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve aynı Kanunun Ek Geçici 9. maddesi kapsamına giren kurumlardan aylık alanlara ne miktarda zam ve tazminat verileceğine ilişkin 05.05.2006 tarih ve 26159 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 17.04.2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli Kararın “Vekalet” başlıklı 9. maddesinde;

“657 sayılı Kanunun 86. maddesi uyarınca;

a) 1) Kurumlarınca bir göreve kurum içinden veya diğer kurumlardan vekalet ettirilenlere;

              aa) Vekaletin, 657 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesine binaen yapılması ve bu hususun onayda belirtilmiş olması,

               bb) Vekaletin, Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek karar ile atama yapılması gereken kadro veya görevler için ilgili Bakan, diğer kadro veya görevler için asili atamaya yetkili amir tarafından verilmesi,

              cc) Vekillerin, genel ve ilgili özel mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadro veya görevler için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil) bir arada taşımaları, kaydıyla; vekalet ettikleri kadro veya görevler için bu Karar uyarınca öngörülen zam ve tazminatların toplam net tutarının, asli kadro veya görevleri karşılığında fiilen aldıkları zam ve tazminatların toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark; 657 sayılı Kanunun 175 inci maddesindeki oranlar dikkate alınmaksızın, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve vekalet görevinin fiilen yapıldığı sürece ödenir.

               2) aa) Esas ve usule ilişkin olarak yukarıda belirtilen şartları bir arada taşımayanlara,………… …vekalet nedeniyle öngörülen zam ve tazminatlar ödenmez”,375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 9. maddesinde; (Ek: 11/10/2011 – KHK-666/1 md.)”...Birinci fıkra kapsamına giren personelden; kurumlarınca bir kadroya kurum içinden veya kurum dışından vekalet ettirilenlere, vekaletin 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesine istinaden yapılmış ve bu hususun onayda belirtilmiş olması, vekalet görevinin Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek karar ile atama yapılması gereken kadrolar için ilgili bakan, diğer kadrolar için asili atamaya yetkili amir tarafından verilmesi, vekalet eden personelin asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadrolar için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil) taşıması kaydıyla vekalet ettikleri kadro için öngörülen ek ödemenin asli kadroları için öngörülen ek ödemeden fazla olması halinde, aradaki fark, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve bu görev fiilen yapıldığı sürece ödenir…”,hükümleri yer almaktadır. Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, bir görevin vekaleten yürütülmesi halinde görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bu görevi vekaleten yürütecek olanların asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir.

Buna göre bir göreve kurum içinden veya kurum dışından vekil olarak atananlara, vekalet ettikleri kadro için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödeme ile asli kadrosu için öngörülen özel hizmet tazminatı ve ek ödeme arasındaki farkların vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve vekalet görevinin fiilen yapıldığı sürece ödenebilmesi için, bu kişinin genel ve ilgili özel mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadro veya görevler için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil) bir arada taşıması gerekmektedir. Mahalli idarelerde teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olma şartı bulunmaktadır. Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü görevini vekaleten yürüten …….., söz konusu kadro için gerekli kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden mezun olma şartını taşımamaktadır.

Bu nedenle, Ruhsat ve Denetim Müdürü kadrosuna 09.05.2016 tarihinde Belediye Başkanı Oluru vekaleten atanan ancak söz konusu göreve asaleten atanma şartlarını taşımayan Zabıta Amiri kadrosundaki ……..’e vekalet ettiği müdürlük için öngörülen özel hizmet tazminatı, yan ödeme ve ek ödemenin ödenmesi sonucu ……..TL kamu zararına sebebiyet verilmiştir.(A) ve (B) şıklarında açıklanan nedenlerle her ne kadar toplam …….. TL kamu zararına sebebiyet verilmişse de, bu tutarın; ……..TL’sinin, ……..tarih …….. sayılı tahsilat makbuzu ile Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü ……..’ten, ……..TL’sinin, 27.07.2018 tarih 649958 sayılı tahsilat makbuzu ile Çevre ve Kontrol Müdürü ……..’den, ……..TL’sinin, ……..tarih …….. sayılı tahsilat makbuzu ile Ruhsat ve Denetim Müdürü ……..’ten tahsil edildiğinden ilişilecek husus kalmadığına, İş bu ilamın tebliğ tarihinden itibaren 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55 inci maddesi gereğince altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Denge Tazminatı

Oca28
2019
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

YAZININ DEVAMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ..

BELEDİYE BAŞKANINA SOSYAL DENGE TAZMİNATI ÖDENİR Mİ?

 

 

 Sayıştay 5. Dairesi 2017/321 sayılı kararı:

Özü: Belediye başkanının sosyal denge tazminatı ödenemez.

Belediye ile …..-Sen arasında imzalanan …. yılına ilişkin sosyal denge tazminatını düzenleyen Sözleşmeye istinaden belediye başkanına da sosyal denge tazminatı ödenmesi sonucu ……TL kamu zararına sebebiyet verilmesi ile ilgili olarak yapılan incelemede,4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’ nun Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması başlıklı 32 nci maddesinde; “27/06/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir. Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.” Denilmektedir.375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15’inci maddesinde; “Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.” Hükmü yer almaktadır. Bu madde metninde geçen “kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlileri” terimi memur ve sözleşmeli personeli ifade etmektedir.

Öte yandan, 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediye başkanının özlük hakları” başlıklı 39 uncu maddesinde; “Belediye başkanına nüfusu;

a)10.000′ e kadar olan beldelerde 70.000, ……

Gösterge rakamının devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık brüt ödenek ödenir.

Belediye başkanlığı yapmış olanların, personel kanunlarına tabi bir kadroya atanmaları halinde belediye başkanlığında geçen süreleri memuriyette geçmiş sayılır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca Devlet memurları ile bakmakla yükümlü bulundukları için uygulanan sosyal hak ve yardımlar, aynı esas ve usullere göre belediye başkanları ile bakmakla yükümlü bulundukları için de uygulanır.” denildiğinden, belediye başkanları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında olmayıp aldıkları maaş da ödenek olarak tarif edilmiştir. Bu nedenlerle, belediye başkanlarına sosyal denge tazminatı ödenmesi mümkün değildir. Savunmada, 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesindeki “kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir” hükmü ile Anayasa, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 4483 sayılı sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun gereğince “kamu görevlisi” olduğu açık olan belediye başkanına yapılan sosyal denge tazminatı ödemelerinin kamu zararı tanımı ile uyuşmadığı belirtilmişse de, 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesine göre, sosyal denge tazminatının Belediyelerin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine ödeneceği düzenlenmiş olup, her ne kadar belediye başkanı kamu görevi yürütüyor olsa da, Belediyenin kadro ve pozisyonlarında istihdamı söz konusu olmadığından savunmayı kabul etme imkânı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, Belediye ile …….Sen arasında imzalanan sosyal denge tazminatını düzenleyen Sözleşmeye istinaden belediye başkanına da sosyal denge tazminatı ödenmesi sonucu oluşan ……..TL kamu zararının;….. TL’sinin, Harcama Yetkilisi ve Sözleşmeyi İmzalayan (Belediye Başkanı)……, Gerçekleştirme Görevlisi (Tahsilat Memuru) ……..’dan,…… TL’sinin, Harcama Yetkilisi (Belediye Başkan Vekili) …….., Gerçekleştirme Görevlisi (Tahsilat Memuru) ……., Belediye Adına Sözleşmeyi İmzalayan (Belediye Başkanı) ………’tan,……TL’sinin, Harcama Yetkilisi (Belediye Başkan Vekili)……, Gerçekleştirme Görevlisi (Tahsilat Memuru) ……, Belediye Adına Sözleşmeyi İmzalayan (Belediye Başkanı) …….’tan, Müştereken ve müteselsilen, 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53. maddesi gereği işleyecek faizleriyle ödettirilmesine, İş bu ilamın tebliğ tarihinden itibaren 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55.maddesi gereğince altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

Yazıldı Soru / Cevap
Onceki Sayfa ← Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız