• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

İL ÖZEL İDARELERİNE VE BELEDİYELERE HATIRLATMA !

Tem10
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

                   4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan ihaleler kapsamında, alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatlarının ödenmesindeki kuralları ve hesaplamayı düzenleyen “KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ ÖDENMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK” 08.02.2015 gün ve 29261 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. İlgili Yönetmelik  aşağıya alınmıştır.

 BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan ihaleler kapsamında, alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatlarının ödenmesinde; kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin hesaplanması, alt işveren ile alt işveren işçisinden istenecek belgeler, merkezi yönetim kapsamı dışındaki kamu kurum veya kuruluşları arasındaki hizmet sürelerine tekabül eden tutarların tahsil ve ödeme işlemleri ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 112 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Alt işveren: Bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran yükleniciyi,

b) Hizmet cetveli: Kıdem tazminatı talebinde bulunan işçilerin çalıştığı kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet sürelerini gösterir bu Yönetmelik ekinde yer alan EK-1 belgeyi,

c) Kamu kurum veya kuruluşu: 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda tanımlanan idareyi,ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Kıdem Tazminatına Hak Kazanma Koşulları ve Hizmet Süresinin Tespiti

Hak kazanma koşulları

MADDE 4 – (1) Kıdem tazminatına hak kazanılmasında, 4857 sayılı Kanunun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan mülga 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun yürürlükte olan 14 üncü maddesi hükmü uygulanır.

Aynı kamu kurum veya kuruluşunda çalışanlar

MADDE 5 – (1) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, bu işyerlerinde 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan ihaleler kapsamında geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur.

(2) Son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona eren işçilerin birinci fıkraya göre tespit edilen sürelere ilişkin kıdem tazminatları, ilgili kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödenir.

Farklı kamu kurum veya kuruluşunda çalışanlar

MADDE 6 – (1) Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesine tabi olarak farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak tespit olunur.

(2) Farklı kamu kurum veya kuruluşlarda çalıştırılan işçilerden son alt işvereni ile yapılmış olan iş sözleşmeleri kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona erenlerin birinci fıkraya göre tespit edilen sürelere ilişkin kıdem tazminatları, çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödenir.

Kamu kurum veya kuruluşlarından sonra özel sektör işyerinde çalışmaya devam edenler

MADDE 7 – (1) Alt işveren ile yapmış olduğu iş sözleşmesi sona ermeyen ve alt işveren tarafından 4734 sayılı Kanun kapsamında bulunan idarelere ait işyerleri dışında bir işyerinde çalıştırılmaya devam olunanlardan iş sözleşmesi kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona eren işçilerin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında aynı veya farklı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak tespit olunur.

(2) Bu işçilerden son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermiş olanların birinci fıkraya göre tespit edilen sürelere ilişkin kıdem tazminatları, çalıştırıldıkları son kamu kurum veya kuruluşu tarafından kendi işyerindeki en son ücretinin, yılları itibarıyla asgari ücret artış oranları dikkate alınarak güncellenmiş miktarı üzerinden hesaplanarak ödenir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kıdem Tazminatı Ödeme Usulü ve Ödemeye Esas Belgeler

Ödeme usulü

MADDE 8 – (1) 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin bu Yönetmelik hükümlerine göre tespit edilen sürelere ilişkin kıdem tazminatları, ilgili kamu kurum veya kuruluşunca mülga 1475 sayılı Kanunun yürürlükte olan 14 üncü maddesi kapsamında ödenir.

(2) Kamu kurum veya kuruluşları tarafından yapılacak olan kıdem tazminatı ödemeleri, 10 uncu maddede belirtilen belgeler esas alınarak doğrudan işçinin banka hesabına yapılır.

(3) Bu Yönetmelik kapsamında hesaplanan kıdem tazminatı tutarı, 4734 sayılı Kanunun Ek 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen işyerlerinde kıdem tazminatı ile ilgili olarak açılacak bütçe tertibinden, (b) bendinde belirtilen işyerlerinde ise hizmet alımı gider kaleminden, ödeneğin yetip yetmediğine bakılmaksızın doğrudan işçinin banka hesabına ödenir.

(4) Farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi halinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsil eder. Ancak, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerinde yer alan kamu kurum veya kuruluşları arasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz.

İşçinin başvurusu

MADDE 9 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında kıdem tazminatı ödenmesi talebinde bulunan işçilerin veya ölümü halinde kanuni mirasçılarının, ilgili kamu kurum veya kuruluşuna banka hesap/IBAN numarasıyla birlikte yazılı olarak başvuruda bulunması ve çalıştığı kamu kurum veya kuruluşlarının listesi ile iş sözleşmesinin hangi nedenle sona erdiğine ilişkin olarak alt işverenden alacağı belgeyi eklemesi zorunludur.

(2) İş sözleşmesinin hangi nedenle sona erdiğine ilişkin olarak alt işverenden alacağı belgenin alt işveren tarafından düzenlenmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları esas alınır. Düzenlenen belgede yer alan bilgilere ilişkin uyuşmazlık durumunda mahkemece verilecek karara göre işlem yapılır.

Ödemeye esas belgeler

MADDE 10 – (1) Kıdem tazminatına hak kazananlar için düzenlenen ödeme belgesine; işçinin yazılı talebi, harcama talimatı, hizmet cetveli ve kıdem tazminatının hesaplanmasını gösteren belge de eklenir.

(2) İşçinin iş sözleşmesinin hangi nedenle sona erdiğine ilişkin olarak alt işverenden alınmış olan belge, kıdem tazminatı ödemesini yapan kamu kurum veya kuruluşu tarafından muhafaza edilir.

Hizmet cetvelinin düzenlenmesi

MADDE 11 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında kıdem tazminatı talebinde bulunan ve iş sözleşmesi kıdem tazminatını hak edecek şekilde sona ermiş olan işçinin kıdem tazminatına esas toplam süresi, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan ihaleler kapsamında çalışmasının bulunduğu kamu kurum veya kuruluşlarınca düzenlenmiş olan hizmet cetvelleri esas alınarak tespit edilir.

(2) Ödemeyi yapacak olan ilgili kamu kurum veya kuruluşu, işçinin çalıştığını beyan ettiği kamu kurum veya kuruluşlarından düzenlenecek hizmet cetvelinin gönderilmesini ister. Hizmet cetvelinin kamu kurum veya kuruluşu tarafından herhangi bir nedenle düzenlenememesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları esas alınır.

İhale dokümanı ve özlük dosyaları

MADDE 12 – (1) Kamu kurum veya kuruluşları, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan her bir ihale için, ihale dokümanı ve ihale sözleşmesi ile birlikte bu ihale kapsamında çalışan her bir işçinin nüfus bilgilerini, işe başlama ve işten ayrılma tarihlerini ve nedenini, çalışma sürelerini, ücret ve diğer mali haklarını, yıllık izin kullanımına dair bilgilerini ve sigorta kayıtlarını içeren bir özlük dosyası oluşturur. Kıdem tazminatı talebinde bulunan işçinin hizmet cetveli, ihale dokümanı ve ihale sözleşmesi ile özlük dosyası esas alınarak düzenlenir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Kıdem tazminatına ilişkin diğer hususlar

MADDE 13 – (1) Kıdem tazminatının hesabında, daha önce kıdem tazminatı ödenmiş süreler dikkate alınmaz.

(2) Aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı ödenmez.

(3) Bu Yönetmeliğin 5 inci ve 6 ncı maddelerine göre yapılacak kıdem tazminatı ödemesinde, işçinin almakta olduğu en son ücreti ile ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün iş sözleşmesi ve kanundan doğan menfaatler de esas alınır.

(4) Bu Yönetmeliğin 7 nci maddesine göre yapılacak kıdem tazminatı ödemesinde, işçinin son çalıştığı kamu kurum veya kuruluşundaki en son ücretinin asgari ücret artış oranları dikkate alınarak güncellenmiş miktarı esas alınır. Ödenen kıdem tazminatı tutarının, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden aynı süreler dikkate alınarak hesaplanacak kıdem tazminatı tutarından daha düşük olması halinde, işçinin aradaki farkı işvereninden talep hakkı saklıdır.

(5) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde 4857 sayılı Kanunun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan mülga 1475 sayılı Kanunun yürürlükte olan 14 üncü maddesi hükümleri uygulanır.

Geçiş hükmü

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı kapsamında istihdam edilen ve iş sözleşmesi devam eden işçilerin kıdem tazminatlarının hesabında kamu kurum veya kuruluşlarında ilk işe başladıkları tarih esas alınır.

(2) Bu Yönetmelik kapsamında tespit edilen hizmet süresine ilişkin kıdem tazminatı, 10/9/2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iş sözleşmesi feshedilmiş olan işçilere ödenmez.

Yürürlük

MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik 11/9/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.

 

Yazıldı Duyurular, Güncel Mevzuat

GAZETELERDEN

Tem10
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tarihten itibaren bütün işyerleri iş sağlığı ve güvenliği açısından kanunun kapsamına alındı. Ancak iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmek için bazı geçiş süreleri öngörülmüştü. Bu kapsamda 50 ve daha fazla çalışanı bulunan ‘çok tehlikeli’ sınıftaki işyerleri 30 Aralık 2012’den itibaren iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi istihdam etmek zorundaydı. Çok tehlikeli sınıftaki işyerleri denilince akla fabrikalar, şantiyeler geliyor. Ancak tehlike sınıfları belirlenirken bazı işyerlerinin bu sınıftaki işyerleri ile aynı tehlike sınıfında olması şaşkınlık yaratmıştı. Bu şaşkınlık iş güvenliği uzmanı görevlendirme zorunluluğu ortaya çıkınca ve geçiş süreci tamamlanınca daha da gün yüzüne çıktı. Diğer yandan az tehlikeli sınıftaki işyerlerinden 10’dan az çalışanı olanların iş güvenliği hizmetlerinin işveren veya işveren vekili tarafından yürütülmesine olanak veren İŞYERLERİNDE İŞVEREN VEYA İŞVEREN VEKİLİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK (29 Haziran 2015 günlü  ve 29401 sayılı Resmi Gazetede yayımlandı)  yürürlüğe girince bazı işyerleri için tehlike sınıfının önemi daha da arttı.

Berber, hamam tehlikeli sınıfta

Diğer yandan belki de tehlike sınıfları konusundaki en büyük mağduriyet kuaför, hamam, kaplıca ve saunalar için geçerli. Erkek berberleri, kadın kuaförleri, güzellik salonları, sauna ve hamamlar ‘tehlikeli’ sınıfta. Bu sınıfta olmaları dolayısıyla da 1 Ocak 2014’ten itibaren iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmek zorunda. Dolayısıyla kendi başına dükkân açan ve bir tek kendisi çalışarak hizmet veren kuaförler hariç bütün kuaförler 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmek zorunda. Halbuki yan yana oldukları emlakçı, bakkal, kırtasiye gibi diğer esnaflar ‘az tehlikeli’ sınıfta yer aldıkları için 1 Temmuz 2016’ya kadar iş güvenliği uzmanı görevlendirme zorunlulukları yok.

AYLIK 6 BİN LİRA CEZA…

1 Ocak 2014’ten bugüne iş güvenliği uzmanı görevlendirmek zorunda olan bir berber dükkanı, eğer görevlendirme yapmadıysa her ay için 6 bin 167 TL idari para cezası öder.  Diğer yandan geriye dönük olarak ceza yazılması da mümkün. Dolayısıyla 18 ay boyunca görevlendirme yapmadığı içi toplamda 111 bin TL para cezası ile karşılaşabilir.

Ayrıca işyeri hekimi görevlendirmediği için de aynı miktarda ceza söz konusu olacaktır. Toplamda 222 bin TL’lik ceza berber dükkanının zaten kapanmasına neden olacaktır. Küçük esnafın bu cezanın altından kalkması mümkün değil.

Kendi kendinin uzmanı!

Geçen hafta çıkan yönetmelik uyarınca 10’dan az çalışanı bulunan ‘az tehlikeli’ işyerlerinin işverenleri veya işveren vekilleri Çalışma Bakanlığı’nın uzaktan eğitim yoluyla düzenleyeceği eğitim programına katılan işverenler bu eğitim sonrası kendi işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilecek.

1 Temmuz 2016’dan sonra bu eğitimi almış işverenler iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmek zorunda kalmayacak. Böyle olunca da, çalışan başına her ay 30 TL gibi bir rakam ödemeyecekler. Berberler ise ne yazık ki bu imkandan yoksun kalacak. Çünkü tehlikeli sınıftalar ve bu yönetmeliğin kapsamı dışında kalıyorlar.

Kuru temizleme ‘çok tehlikeli’

Örneğin inşaat sektörü ile kuru temizleme faaliyetlerinin ‘çok tehlikeli’ sınıfta yer alması çok da anlaşılır değil. Diğer yandan kuru temizleme faaliyetleri ‘çok tehlikeli’ sınıftayken, kuru temizleme makinesi imalatı ise ‘tehlikeli’ sınıfta. Bu konuda muhakkak bir adım atılması gerekiyor.

1 Ocak’ta süreler uzayacak

Tehlikeli sınıfta yer alan berber, hamam, sauna gibi işyerleri, iş güvenliği uzmanından çalışan başına her ay 8 dakika hizmet almak zorunda. 5 çalışanı olan bir berber dükkanı her ay 40 dakika hizmet almak durumunda. İşyeri hekimliğinde ise çalışan başına aylık süre 6 dakika. 5 çalışanı olan bir berber dükkanı işyeri hekiminden ayda en az 30 dakika hizmet alacak. Bu süreler 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren artacak. İşyeri hekiminin süresi çalışan başına 10 dakikaya, iş güvenliği uzmanının süresi ise 20 dakikaya çıkacak. Yani berberlerin iş sağlığı ve güvenliği maliyetleri artacak.

Aylık maliyet 150-250 TL

İşyerleri, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimleriyle bireysel olarak sözleşme imzalayabildikleri gibi Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri’nden de (OSGB) hizmet alabilir. Çalışan sayısı başına hizmet alınması gereken süreye göre maliyetler değişiyor. Piyasa koşullarına, işyerinin yerine ve hizmetin kalitesine göre fiyatlar farklılık göstermekle birlikte tehlikeli sınıfta OSGB’ler çalışan başına 30 ila 50 TL arasında aylık fiyatlar sunuyor. Dolayısıyla 5 çalışanı olan bir berber dükkanı OSGB’ye işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirmesi için aylık 150 ila 250 TL arasında ödeme yapmak durumunda.

                     GAZETELERDE YER ALAN GÜNCEL BU HABERLER BAĞLANTILI OLARAK BELEDİYELERİMİZE BİR HATIRLATMA.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun Sağlık gözetimi başlıklı 15 inci maddesine göre; İşverenin;

(2) Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan (Değişik ibare: 6552 – 10.9.2014 / m.17) işlerde çalışacakların, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamayacağı,

(3) (Değişik 1.cümle: 6552 – 10.9.2014 / m.17) Bu Kanun kapsamında alınması gereken sağlık raporları işyeri hekiminden alınacağı,10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli işyerleri için ise kamu hizmet sunucuları veya aile hekimlerinden de alınabileceği,

Raporlara itirazlar Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hakem hastanelere yapılacağı, verilen kararların kesin olduğu,

Yapılan değişiklikle, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan örneğin; inşat, su arıtma ve kanalizasyon v.b. işlerde  çalışacak  işçilerin,yapacakları işe uygun olup olmadıklarına ilişkin sağlık raporu getirmedikleri taktirde işe başlatılmayacakları, raporun işyeri  hekiminden alınacağı, ancak, ondan az çalışanı bulunan az tehlikeli işyerlerinde çalışacak işçiler için  devlet hastanelerinden veya aile hekiminden rapor alınacağının açıklandığı,

29.06.2015 gün ve 29402 sayılı Resmi Gazetede İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ekinde tehlikeli ve çok tehlikeli işleri belirlediği hususu dikkate alınmalıdır.

Yazıldı Güncel Mevzuat

Duyuru

Tem09
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 19/2/2015 tarihli ve 969 sayılı yazısı üzerine, 7126 sayılı Sivil Savunma Kanununun ek 9 uncu maddesine göre, “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” hakkındaki Bakanlar Kurulunun 16/3/2015 gün ve 2015/7401sayılı kararı,9 Temmuz 2015 PERŞEMBE günlü ve  29411 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Yazıldı Duyurular

2015 YILI TEMMUZ AYINDA ÇALIŞANLARI İLGİLENDİREN ARTIŞLAR

Tem08
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

Asgari ücret Temmuz ayında 1.273,5 TL oldu ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan genelgeye göre; 01/07/2015-31/12/2015 döneminde geçerli olmak üzere; memur aylık katsayısı (0,083084), memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylık katsayısı (1,30054), iş güçlüğü, iş riski, temininde güçlük ve mali sorumluluk zamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak yan ödeme katsayısı ise (0,026347) olarak belirlenmiştir.

Asgari ücret artışının memur maaşına etkisi

Bütün çalışanlar ve özelde de memurlar için uygulanacak asgari geçim indirimi, memurun kendisinin veya ailesinin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıyla hesaplanmaktadır. Gerçek rakamlardan uzak olmakla birlikte ele geçen maaşa etkisi bulunmaktadır ve asgari ücrettin ilk dönemindeki artış memur maaşını doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla Temmuz ayındaki asgari ücretin brüt 1201,5 TL’den 1.273,5 TL’ye yükselmesinin asgari geçim indirimine etkisi olmayacağı için memur maaşı da etkilenmeyecektir.

Asgari ücret artışı kıdem tazminatı tavanı

Kıdem tazminatı tavanının hesabında Başbakanlık Müsteşarı’na yapılan emekli ikramiyesi esas alınmaktadır. Emekli ikramiyesini etkileyen en önemli unsur ise maaş katsayılarındaki artıştır. Temmuz ayında maaş katsayıları artacağı için emekli maaşı ve ikramiyesi de artacaktır. Buna göre 2015 yılı Temmuz ayından itibaren kıdem tazminatı tavanı 3.709,98 TL olup, asgari ücret artışının buna herhangi bir etkisi olmayacak, ancak asgari ücretle çalışanların kıdem tazminatı tutarı artacaktır.

 Temmuz ayında ölüm yardımları

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş göremezlik geliri, malüllük, vazife malüllüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya kendisi için en az 360 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da ölen sigortalının hak sahiplerine; 2015 yılında 449 TL cenaze ödeneği verilecek olup, Temmuz ayında herhangi bir artış olmayacaktır.

Ayrıca, 5434 sayılı Kanun kapsamında olan emekliler için ödenecek ölüm yardımı tutarı ise 5434 sayılı Kanun’un ek 4’üncü maddesi gereğince emeklinin bir aylık tutarı kadar olup, maaş katsayılarında artış olduğu için bu ödemede artış olacaktır.

En büyük artış ise milletvekillerinin vefatında yapılacak ödemede olup, milletvekili iken vefat edenler için 9500 * 0,083084 = 789,298 *12 = 9.471,576 TL ölüm yardımı yapılacaktır. Ancak, bu ödeme milletvekilliği sona erenlerin ölmesi halinde ise 8.754/2 = 4.735,788 TL’dir.

Devlet memurunun ölümü halinde yapılacak ölüm yardımı ise 9500 * 0,083084 = 789,298 * 2 = 1.578,596 TL’dir.

Memur olmayan eşi ile aile yardımı ödeneğine müstahak çocuğu ölenlere ise 9500 x 0,083084 = 789,298 TL ödeme yapılacaktır.

Doğum, aile ve çocuk yardımı

Temmuz ayında aile ve çocuk yardımı ödemelerinde artış olacak, doğum yardımında ise olmayacaktır. 6637 sayılı Kanun’la 633 sayılı KHK’ya eklenen ek 4’üncü maddede, doğum yardımı tutarları maaş katsayısından bağımsız hale gelmiştir. Yani maktu ödeme haline getirilmiştir. Buna göre; Türk vatandaşlarına, canlı doğan birinci çocuğu için 300 TL, ikinci çocuğu için 400 TL, üçüncü ve sonraki çocukları için 600 TL doğum yardımı yapılmaktadır.

Memurun her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan eşi için 2.134 x 0,083084 = 177,30 TL aile yardımı ödenecektir.

72’nci ay dahil olmak üzere 0-6 yaş grubunda yer alan çocuklar için; 500 x 0,083084= 41,542 TL, ödeneğe müstahak diğer çocuklar için; 250 x 0,083084 = 20,21TL, çocuk yardımı ödenecektir.

Sosyal denge tazminatı ve ikramiye tutarları

Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100’üdür. Yani 9500 * 0,083084 = 789,298 TL’dir.

Sosyal denge tazminatı vergiden istisna tutulmadığı için hem % 15 gelir vergisi hem de 0,00759 oranında damga vergisi kesintisi yapılacaktır.

Belediye memurlarından başarılı olanlara encümen kararıyla yılda en fazla iki defayı geçmemek üzere her defasında 20.000 x 0,083084 = 1.661,68 TL tutarında ikramiye ödenmektedir. Yine, büyükşehir belediyelerinde çalışan memurlardan başarılı olanlara encümen kararıyla yılda en fazla iki defayı geçmemek üzere her defasında 30.000 x 0,083084 = 2.492,52 TL tutarında ikramiye ödenebilmektedir.

Aynı şekilde, il özel idarelerinde çalışan memurlardan başarılı olanlara yılda en fazla iki defayı geçmemek üzere encümen kararıyla her defasında 20.000 x 0,083084 = 1.661,68 TL tutarında ikramiye ödenmektedir.

Memurlara verilecek ödül tutarı

Memurlara yapılacak ödülde esas alınan unsur üstün başarı belgesi almaktadır. Üstün başarı belgesi verilenlere, merkezde bağlı veya ilgili bakan ve illerde valiler tarafından uygun görülmesi halinde en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) % 200’üne kadar ödül verilebilmektedir.

Bu tutar ise 9500*0,083084 *% 200 =1.578,596 TL’dir. Ancak, yapılacak bu ödeme maksimum tutar olup, kurumlar bu ödemenin üstünde ödeme yapamazlarken altında ödeme yapabilirler.

Yazıldı Duyurular, Güncel Mevzuat

ÇEVRE KANUNUN GEÇİCİ 3.MADDESİNDEKİ DÜZENLEMEYE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI YAYIMLANDI

Tem07
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 2872 sayılı Çevre Kanununa  6486 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3.maddesindeki  düzenlemede yer alan “planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan veya” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 4.7.2015 tarih ve 29406 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 3.7.2015 T., 2013/89 E. ve 2014/116 K. sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. Bu   durumda maddenin yeni şekli aşağıdaki gibidir.

                 GEÇİCİ MADDE 3 – (Ek : 6486 – 21.5.2013 / m.12) 23/6/1997 tarihinden önce kamu yatırım programına alınmış olup, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla  üretim veya işletmeye başlamış olan projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesisler Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.

Yazıldı Güncel Mevzuat

Danıştay Birinci Daire Kararı

Tem06
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

Kararı okumak için linke tıklayınız...Danıştay Kararı

Yazıldı Yargı Kararları

Danıştay 14. Daire, Esas: 2012/7442, Karar:2014/2175, Tarih:13.2.2014

Tem06
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

           

   ÖZÜ: 3194 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 42. maddesinin 2. fıkrasının ( c ) bendinin 8 numaralı alt bendinin artırım nedeni olarak uygulanabilmesi için, yapının tamamının ruhsatsız olarak yapılmış olması gerekmekte olup, ruhsatlı yapıda ruhsat ve eklerine aykırı imalatların yapılması halinde bu artırım nedeninin uygulanamayacağı sonucuna varılmaktadır. Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni bulunan yapıda ruhsat ve eklerine aykırı ilave yapı yapıldığının açık olması karşısında, uyuşmazlık konusu para cezasının hesabında tümüyle ruhsatsız olarak yapılmış yapılar için öngörülen 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin 2. fıkrasının ( c ) bendinin 8 numaralı alt bendindeki artırım nedeninin uygulanmasında hukuka uyarlık, davanın bu kısmının reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Dava; Aydın İli, Didim İlçesi, Altınkum Mahallesi, 14151 sayılı parselde bulunan yapıda ruhsat ve eki mimari projesine aykırı imalatlar yapıldığından bahisle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca binanın projesine uygun hale getirilmesine, getirilmediği takdirde belediyece yıkılarak masrafların mal sahibinden tahsiline ve aynı Kanun’un 42. maddesi uyarınca davacıya 16.012,00-TL imar para cezası verilmesine ilişkin 22.09.2010 günlü, 1032 sayılı Didim Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dosyadaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; inşaat alanını ve mimari projeyi değiştiren esaslı tadilat ve ilave imalatlar niteliğinde olup, mevcut proje ve eklerine aykırı olarak yapılan söz konusu imalatların yıkımı ve davacıya 16.012 TL imar para cezası verilmesine yönelik olarak tesis edilen dava konusu işlemde, imar mevzuatına ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyize konu İdare Mahkemesi kararının; yıkım ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 2. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca hesaplanan para cezasının aslı ile aynı fıkranın ( c ) bendinin 5. ve 12. alt bentleri uyarınca artırım uygulanmasına ilişkin olarak davanın reddine yönelik kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır. Kararın para cezasına ilişkin söz konusu artırım nedenlerinden olan 8. bent yönünden de davanın reddine ilişkin kısmına gelince; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddenin 1. fıkrasında; bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanacağı, 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, fıkrada belirtildiği şekilde hesaplanan idari para cezalarının uygulanacağı hüküm altına alınmış, anılan fıkranın devamında temel ceza miktarının hesaplanmasına ve cezaya uygulanacak artırımların belirlenmesine ilişkin esaslar hükme bağlanmış, ( c ) bendinin 8 numaralı alt bendinde, yapı ruhsatsız ise, cezanın %180 oranında arttırılarak hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır. 3194 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 42. maddesinin 2. fıkrasının ( c ) bendinin 8 numaralı alt bendinin artırım nedeni olarak uygulanabilmesi için, yapının tamamının ruhsatsız olarak yapılmış olması gerekmekte olup, ruhsatlı yapıda ruhsat ve eklerine aykırı imalatların yapılması halinde bu artırım nedeninin uygulanamayacağı sonucuna varılmaktadır. Dosyanın incelenmesinden; Aydın İli, Didim İlçesi, Altınkum Mahallesi, 14151 sayılı parseldeki yapı üzerinde ruhsat ve eki mimari projesine aykırı olarak binanın güney cephesi 3.00 x 16.00 m ebatlarında ( bodrum kat çekme mesafesi ) tuğladan saç trapezden yatakhane, bodrum katta havuz, mahsen, depo olarak görülen 10.77 x 12.80 m ebatlarındaki alanı 4 adet işyerine çevirdiği ( 2.85 x 6.50 m 2 adet, 4.50 x 8.00 m 2 adet ) yine bodrum katta kuzey cephede 1.50 x 12.00 m ebatlarında betondan ilave teras ve yine doğu cepheye 12.60 x5.00 x7.50 m ebatlarında havuz yapıldığı, yapılan imalatların 18.09.2010 günlü yapı tatil tutanağı ile tespit edildiği, süresi içerisinde aykırılığın giderilmemesi üzerine yapının yıkımına ve davacıya para cezası verilmesine ilişkin encümen kararının alındığı anlaşılmaktadır. Buna göre yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni bulunan yapıda ruhsat ve eklerine aykırı ilave yapı yapıldığının açık olması karşısında, uyuşmazlık konusu para cezasının hesabında tümüyle ruhsatsız olarak yapılmış yapılar için öngörülen 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin 2. fıkrasının ( c ) bendinin 8 numaralı alt bendindeki artırım nedeninin uygulanmasında hukuka uyarlık, davanın bu kısmının reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Aydın 1. İdare Mahkemesinin 28.06.2012 günlü, E:2011/669 K:2012/1360 kararının, yıkıma ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 2. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca hesaplanan para cezasının aslı ile aynı fıkranın ( c ) bendinin 5 ve 12. alt bentleri uyarınca artırım uygulanmasına ilişkin olarak davanın reddine yönelik kısmının ONANMASINA, para cezasının 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42/2 ( c ) bendinin 8 numaralı alt bendi uyarınca hesaplanan kısmının ise BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 13.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verild

Yazıldı Yargı Kararları

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği

Tem06
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

T.C.

 

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

                                       Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü

  Sayı: 310.99/9904                                                                                                                           

 Konu: Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği Hk.                                                                 24.07.2014

 Dosya: 000093398

   BİTLİS VALİLİĞİNE

 (Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü)

İlgi: 08/07/2014 tarihli ve 41253164/360.01/1592 sayılı yazınız

 Bakanlığımıza iletilen ilgi yazıda; ilgi yazı eki …….. Belediye Başkanlığının yazısında, SGK’dan ilişiksizlik belgesinin gelmiş olduğu, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 12. maddesine göre 5 yıl ruhsat süresi içinde yapı kullanma izni alınmamış yapılarda, herhangi bir ceza kesilmeden ve ruhsat yenilenmesi yapılmadan sadece fenni mesul taahhütnamesi ve fenni mesul uygunluk raporu ile yapı kullanma izni düzenlenebileceği, ancak 3194 sayılı İmar Kanunun 29. maddesine göre de her ne sebeple olursa olsun süresinde tamamlanmayan inşaata yapı kullanma izni düzenlenemeyeceği, yeni yapı ruhsatı düzenlenmesi gerektiğinin ifade edildiği, bu durumda kanuna göre mi yönetmeliğe göre mi işlem yapılacağı konusunda tereddüt yaşandığı belirtildiğinden konu hakkında Bakanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

3194 sayılı İmar Kanununun “Ruhsat müddeti” başlıklı 29. maddesinde; “Yapıya başlama müddeti ruhsat tarihinden itibaren iki yıldır. Bu müddet zarfında yapıya başlanmadığı veya yapıya başlanıp da her ne sebeple olursa olsun, başlama müddetiyle birlikte beş yıl içinde bitirilmediği takdirde verilen ruhsat hükümüz sayılır. Bu durumda yeniden ruhsat alınması mecburidir.” hükmü,

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 12. maddesinin ikinci fıkrasında; “Ruhsat ve eklerine uygun olarak tamamlanmasına rağmen ruhsat süresi içinde yapı kullanma izni düzenlenmemesi nedeniyle ruhsatı hükümsüz hale gelen yapılara, denetimi yapan fenni mesul mimar ve mühendisler veya yapı denetim kuruluşları tarafından denetim raporu hazırlanmak ve ilgili idare tarafından dosyasında ve yerinde, inceleme ve tespit yapılmak koşuluyla yeniden ruhsat düzenlenmeksizin yapı kullanma izin belgesi verilir.” hükmü yer almaktadır.

Anılan Kanun hükmü uyarınca; yapıya başlama müddeti olan iki yıl içerisinde inşaata başlanmamış veya başlanıp da başlama müddetiyle birlikte beş yıl içerisinde bitirilmemiş ve ruhsat yenilemesi de yapılmamış olması durumunda yapı ruhsatı hükümsüz hale gelmektedir. Bu tür yapılar için Yönetmeliğin Geçici 2. maddesi ile 12. maddesi hükümleri uyarınca yeniden yapı ruhsatı düzenlenmesi gerekmektedir.

Yönetmeliğinin 12. maddesinin ikinci fıkrası ise anılan Kanun maddesinin istisnası olup, Ruhsat ve eklerine uygun olarak tamamlanmasına rağmen ruhsat süresi içinde yapı kullanma izni düzenlenmemesi nedeniyle ruhsatı hükümsüz hale gelen yapılar için, denetimi yapan fenni mesul mimar ve mühendisler veya yapı denetim kuruluşları tarafından denetim raporu hazırlanmak ve ilgili idare tarafından dosyasında ve yerinde inceleme ve tespit yapılmak koşuluyla yeniden ruhsat düzenlenmeksizin yapı kullanma izin belgesi verilmesi mümkündür.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

Selami MERDİN

 Bakan a.

 Genel Müdür V.

Yazıldı Güncel Mevzuat

Danıştay Sekizinci Daire, Esas: 2010/9072, Karar: 2014/5707, Tarih:25.06.2014

Tem06
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

ÖZÜ: 25.07.2010 gün ve 27652 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen “I-Büyükşehir belediyesi ile nüfusa 100.000’i geçen belediye sınırları içinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olması (Ancak, alışveriş merkezleri içinde bulunan 1000 m2 ve üstü alana sahip hipermarket, süpermarket, grosmarket ve megamarket gibi adlarla açılan işyerleri bünyesinde yer alan fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz.)” hükmü ile Kocasinan Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğünün 21.10.2010 gün ve 1084 sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebinin reddine ilişkin işlemi ile Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 25.10.2010 olur tarihli 8249 sayılı üretim ile ilgili faaliyetin durdurulmasına yönelik işleminin hukuka aykırılığı hk.

 25.07.2010 gün ve 27652 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen “I-Büyükşehir belediyesi ile nüfusa 100.000’i geçen belediye sınırları içinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olması (Ancak, alışveriş merkezleri içinde bulunan 1000 m2 ve üstü alana sahip hipermarket, süpermarket, grosmarket ve megamarket gibi adlarla açılan işyerleri bünyesinde yer alan fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz.)” hükmü ile Kocasinan Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğünün 21.10.2010 gün ve 1084 sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebinin reddine ilişkin işlemi ile Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 25.10.2010 olur tarihli 8249 sayılı üretim ile ilgili faaliyetin durdurulmasına yönelik işleminin iptali istemiyle açılmıştır.Anayasanın 124. maddesinde; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunlar ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak koşuluyla yönetmelik çıkarabileceği öngörülmüştür. 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 4/7/1934 tarihli 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu, 14/6/1989 tarihli ve 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun, 12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununa dayanılarak hazırlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik 10.08.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Yönetmelikte 25.07.2010 gün ve 27652 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle değişiklik yapılmış ve Yönetmeliğin 1. maddesi ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen I bendi ile “I-Büyükşehir belediyesi ile nüfusa 100.000’i geçen belediye sınırları içinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olması (Ancak, alışveriş merkezleri içinde bulunan 1000 m2 ve üstü alana sahip hipermarket, süpermarket, grosmarket ve megamarket gibi adlarla açılan işyerleri bünyesinde yer alan fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz.)” hükmü getirilmiştir. Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine ekli Ek 5 sayılı Cetvelin (B) bendinin 37. sırasında “ekmek ve ekmek çeşitleri üreten yerler İkinci Sınıf Gayri Sıhhi Müesseseler arasında sayılmıştır. İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinin 1(d) bendinde, ikinci sınıf gayrisıhhi müessese: Meskenlerden mutlaka uzaklaştırılması gerekmemekle beraber izin verilmeden önce civarında ikamet edenlerin sıhhat ve istirahatleri üzerine gerek tesisatları ve gerekse vaziyetleri itibarıyla bir zarar vermeyeceğine kanaat oluşması için inceleme yapılması gereken işyerlerini ifade eder tanımlamasına yer verilmiştir.Kamu yararını gözetmek ve kamu düzenini sağlamakla görevli bulunan idarenin kentleşmenin getirdiği yoğun nüfus artışı ve hızlı yapılaşma başta olmak üzere uygulamada meydana gelen değişiklikleri ve zorunlulukları da göz önünde bulundurarak, nüfus bakımından belli büyüklüğe ulaşmış belediye sınırları içindeki fırınların konutların altında veya uygunsuz yapılarda faaliyet göstermesini önlemek ve belli bir standart dahilinde hizmet vermelerini sağlamak amacıyla “ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olması” yolunda yapmış olduğu düzenlemede kamu yararına ve hukuka aykırılık görülmemiştir. Kocasinan Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğünün 21.10.2010 gün ve 1084 sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebinin reddine ilişkin işlemi ile Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 25.10.2010 olur tarihli 8249 sayılı üretim ile ilgili faaliyetin durdurulmasına yönelik işleminin iptali istemine gelince; Gıda güvenliğinin temini, her türlü gıda maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin teknik ve hijyenik şekilde üretim, işleme, muhafaza, depolama, pazarlama ve halkın gereği gibi beslenmesini sağlamak, üretici ve tüketici menfaatleriyle halk sağlığını korumak üzere gıda maddelerinin üretiminde kullanılan her türlü ham, yarı mamul ve mamul gıda maddeleri ile gıda işlemeye yardımcı maddeler ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin güvenliğine ilişkin özelliklerinin tespit edilmesi, gıda maddeleri üreten ve satan işyerlerinin asgari teknik ve hijyenik şartlarının belirlenmesi, gıda maddeleri ile ilgili hizmetler ile denetimine dair usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanarak 05.06.2004 tarihli 25483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; 4 üncü maddede belirtilen izin ve tescil işlemlerini yaptırmadan üretime geçen ve/veya bu ürünleri mübadele konusu yapan gerçek veya tüzel kişiler; üretimden men edilir, üretilen ürünlere el konulur ve birmilyar lira idari para cezası ile cezalandırılır. Bu işletmelerin, tescil ve izin işlemleri yapıldıktan sonra üretim yapmalarına izin verilir. Üretim izni alınmamış gıda ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemeleri satan veya miadı dolmuş gıda maddelerini satan işyerlerindeki ürünlere el konulur ve bu ürünleri satan işyerleri birmilyar lira idari para cezası ile cezalandırılır. 4 üncü maddede belirtilen izin ve tescil işlemlerini yaptıran; ancak, asgari teknik ve hijyenik şartlarını muhafaza etmeden üretim yapan işyerleri, durumlarını düzeltinceye kadar faaliyetten men edilir, üretilen ürünlere el konulur ve birmilyar lira idari para cezası ile cezalandırılır. Bu işletmelere, mevcut durumlarını düzelttikten sonra üretim yapma izni verilir. İlgili mercilerce verilen otuz günlük süre içerisinde, eksikliklerini gidermeyen işyerlerinin çalışmaya esas olan izinleri iptal edilir.” kuralı getirilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, 19.10.2010 tarihinde Kayseri Tarım İl Müdürlüğü resmi kontrol görevlilerince yapılan denetim sırasında ilgili işyerinin, izin ve tescil işlemlerini yaptırmadan üretim faaliyetinde bulunduğunun 321 sayılı Denetim ve Kontrol Raporuyla tespit edilmesi üzerine Kocasinan Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğünün 21.10.2010 gün ve 1084 sayılı işlemi ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebinin reddedildiği, Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 25.10.2010 olur tarihli 8249 sayılı işlemi ile de üretim ile ilgili faaliyetinin durdurulduğu anlaşılmakta olup, “ekmek fırını” olarak üretim faaliyetinde bulunan ilgili işyerinin yukarıda belirtilen yönetmelik hükmü çerçevesinde, amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olmak, koşulunu taşımadığından bahisle çalışma ruhsatı talebinin reddedilmesinde ve aynı nedenle ekmek üretimiyle ilgili faaliyetinin durdurulmasında yukarıda değinilen Yasa ve Yönetmelik hükümlerine aykırılık görülmemiştir. Her ne kadar davacılar işyerlerinin 14.06.2010 tarihinden itibaren fırın olarak faaliyet gösterdiğini ve bu nedenle kazanılmış hakkın söz konusu olduğunu ileri sürmekte iseler de, 14.06.2010 tarihinde çalışma ruhsatı alınmadan faaliyete başlanıldığı gibi tespitin yapıldığı 19.10.2010 tarihine kadar da çalışma ruhsatının alınmadığının anlaşılması karşısında, ilgili işyeri açısından kazanılmış haktan söz etmeye olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.

 

 TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, önceden belirlenen 25.06.2014 gününde davacı vekili Av. Hacı Osman Özülkü ile davalı Başbakanlık’ı temsilen Hukuk Müşaviri Tuğba Erpek’in geldiği, diğer davalı idareleri temsilen gelen olmadığı görüldükten ve tarafların açıklamaları ile Danıştay Savcısının düşüncesi dinlenip duruşmaya son verildikten sonra işin gereği görüşüldü:

Davalı Başbakanlık ve Kocasinan Belediye Başkanlığı’nın usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi. Dava, 25.07.2010 gün ve 27652 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikle Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendine eklenen “1-Büyükşehir belediyesi ile nüfusa 100.000’i geçen belediye sınırları içinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olması (Ancak, alışveriş merkezleri içinde bulunan 1000 m2 ve üstü alana sahip hipermarket, süpermarket, grosmarket ve megamarket gibi adlarla açılan işyerleri bünyesinde yer alan fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz.)” şeklindeki hüküm ile Kocasinan Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nün 21.10.2010 gün ve 1084 sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebinin reddine ilişkin işlemi ile Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğü’nün 25.10.2010 olur tarihli 8249 sayılı üretim ile ilgili faaliyetin durdurulmasına yönelik işleminin iptali istemiyle açılmıştır. İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına ilişkin Yönetmeliğin “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, Yönetmeliğin, sıhhi ve gayrisıhhi işyerleri ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesine dair iş ve işlemleri kapsayacağı belirtildikten sonra “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde, “24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 4/7/1934 tarihli 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu, 14/6/1989 tarihli ve 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun, 12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır.” hükmü yer almıştır. Aynı Yönetmeliğin Gayrisıhhi Müesseseler Listesi Başlıklı Ek-2 cetvelinin (C) bölümünün 6.19 no.lu sırasında; günlük üretimi 1000 kg/günden az olan ekmek, sade pide ve ekmek çeşitleri üreten büyükşehir belediyesi sınırları içinde en az 250 m2, büyükşehir belediyesi olmayan illerde en az 200 m2, köy, belde ve ilçe belediye sınırları içinde en az 100m2 olması zorunlu yerler üçüncü sınıf gayrisıhhi müesseler arasında sayılmış; 4. maddenin 1(e) bendinde, üçüncü sınıf gayrisıhhi müessese: Meskenlerin yanında açılabilmekle beraber yalnız sıhhi nezarete tabi tutulması gereken işyerlerini ifade eder tanımlamasına yer verilmiştir.  İptali istenilen 5. maddenin (m) bendinde ise, “1-Büyükşehir belediyesi ile nüfusa 100.000’i geçen belediye sınırları içinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nızamda müstakil binalarda açılmış olması (Ancak, alışveriş merkezleri içinde bulunan 1000 m2 ve üstü alana sahip hipermarket, süpermarket, grosmarket ve megamarket gibi adlarla açılan işyerleri bünyesinde yer alan fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz.)” hükmü yer almaktadır. Dava dosyasının incelenmesinden; davalı Belediye tarafından konut-fırın kullanım amacı ile 12/01/2010 tarihinde yapı kullanma izin belgesi verilen ve tapu senedi belgesinde de simit ve pide fırını niteliği bulunan söz konusu taşınmazın, malik Mehmet Karamemiş tarafından diğer davacıya kiraya verildiği, işyeri açma ve çalışma ruhsatı olmaksızın pide fırını olarak faaliyet gösterdiği zabıta marifetiyle düzenlenen 14/06/2010 tarihli ihtarname ile tespiti sonrasında, söz konusu taşınmaza ilişkin 21/10/2010 tarihinde işyeri açma ve çalışma ruhsatı başvurusunda bulunulduğu, Kocasinan Belediye Başkanlığı’nca dava konusu Yönetmelik maddesi uyarınca söz konusu yapının ayrık nizam – müstakil bir yapı olmadığından dava konusu işlemle başvurunun reddine karar verdiği, diğer davalı Kayseri Valiliği de 5179 sayılı Yasanın 29/a maddesi uyarınca izin almaksızın faaliyette bulunduğuna ilişkin 19/10/2010 tarih tespit sonrasında faaliyetten men kararı vermesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır

Uyuşmazlıkta, dava konusu edilen Yönetmelik maddesinin ayrı, bu yönetmelik maddesi uyarınca Kocasinan Belediye Başkanlığı tarafından tesis edilen bireysel işlem ile 5179 sayılı Yasa uyarınca Kayseri Valiliği tarafından tesis edilen işlemin ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.

İlk olarak dava konusu işyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına ilişkin Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinin incelenmesinden;

Anayasanın 124. maddesinde; Başbakanlık, Bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirler ve bunun uygulanmasını, yürütmeye bir başka ifadeyle idarelere bırakır. Bu asli düzenleme yetkisinin Yasama organına ait olmasının doğal bir sonucudur. Ancak, idarelerin yönetmelik düzenleme yetkisi yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, Kanun, Tüzük gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak gerçekleşebilir. Yönetmeliklerin sebep unsurunu yasa veya tüzükler oluşturur. Yasaların düzenlemediği bir alanda yönetmelik çıkarılması olanaksızdır. Öğretide de türevsel bir yetki olarak kabul edilen idarelerin düzenleme yetkisinin, yasalarla getirilen hükümleri kısıtlayacak bir şekilde kullanılamayacağı İdare Hukukunun en temel prensiplerindendir. Dava konusu edilen Yönetmelik maddesi ile büyükşehir belediyesi ve nüfusu 100.000’i geçen belediye sınırları içerisinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda olması düzenlemesi getirilmiş, bu konuda alışveriş merkezleri bünyesinde belli bir alana sahip marketlerde bulunan fırınlar, düzenlemeden istisna tutulmuştur. İdarelerin halk sağlığı ve güvenliğini sağlama amacıyla belirli kurallar ve kriterler getirmeleri mümkündür. Ancak, bu kuralların uyuşmazlıkta olduğu gibi Yönetmelik ile düzenlenmesi durumunda, Yönetmeliğin yasal dayanağının bulunması ya da bu konuda üst hukuk normlarında düzenleyici işlem tesisine yetki vermesi gerektiği açıktır.

Uyuşmazlık bu kapsamda değerlendirildiğinde, dava konusu Yönetmelik maddesi ile ülkemizde en çok tüketilen gıda maddelerinden biri olan ekmek ve ekmek çeşitlerinin üretiminden tüketicilere ulaşıncaya kadar halk sağlığının ve güvenliğinin korunması amacının gerçekleştirilmesi için sağlık ve çevre şartlarına göre belirli standartların sağlanabilmesine yönelik koşullar getirildiği, bu tür işyerlerinin kamu sağlığı ve güvenliği bakımından müstakil bina ve ayrık nizamda bulunması koşulu getirilerek de kamu yararının amaçlandığı anlaşılmakla beraber, söz konusu düzenleme ile getirilen “nüfus” ve “büyükşehir kriterinin yasal bir dayanağının bulunmadığı görülmektedir. Her ne kadar savunma dilekçelerinde dava konusu Yönetmelikte nüfusu belli bir sayının üzerinde bulunan yerleşim yerlerinde açılacak fırınlarda belli bir standartın getirilmesinin amaçlandığı, konutların altında ve uygunsuz yerlerde fırın açılmasının engellendiği, büyük marketlerin üst ölçekli imar planları ile oluşması ve yapımı esnasında ekmek üretimi için özel bir düzenleme yapıldığından kapsam dışında tutulduğu ileri sürülmekte ise de, halk sağlığı ve güvenliği bakımından büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde ya da belli bir nüfus sayısı üzerinde olan yerleşim yerleri ile büyükşehir sınırları içerisinde bulunmayan ya da belli bir nüfus altında olanlar açısından herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu yönüyle getirilen düzenlemenin hem taşınmaz maliki, hem işyeri ruhsatı talep eden, hem de bu taşınmazlarda faaliyet gösteren işyerlerinden etkilenen vatandaşlar açısından eşitsizliğe sebep olduğu görülmektedir. Başka bir ifade ile fırınlara halk sağlığı ve güvenliği amacıyla belirli bir standartın getirilmesi amaçlanıyor ise, söz konusu kriterlerin aynı faaliyet konusuna ilişkin tüm işyerlerini kapsaması gerektiği açıktır. Öte yandan, söz konusu yönetmelik maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapı ruhsatını ve yapı kullanma izin belgesini “konut ve fırın” şeklinde alan ve tapu senedine işleten taşınmaz malikleri yönünden ise düzenleme yapılırken geçiş hükümlerinin de getirilmemesi nedeniyle mülkiyet haklarının kullanması nın da engellendiği açıktır. Bu nedenlerle, yasal dayanağı bulunmayan, getirilen düzenlemenin objektif kriteri belirlenmeden, ayni hukuki durumda olanlara ilişkin farklı kriterler getiren ve mülkiyet hakkının kullanılması engelleyen dava konusu düzenleyici işlemde hukuka uyanık bulunmaktadır. Dava konusu 21.10.2010 günlü Kocasinan Belediye Başkanlığı işlemi yönünden ise; Diğer yandan, dava konusu işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebinin reddine ilişkin 21.10.2010 gün ve 1084 sayılı Kocasinan Belediyesi Sağlık işleri Müdürlüğü işleminin dayanağı düzenleyici işlemin hukuka aykırılığı tespit edildiğine göre, davacının ruhsat talebinin dava konusu Yönetmeliğin ilgili maddeleri uyarınca yeniden değerlendirilerek işlem tesis edilmesi gerektiğinden hukuka uyarlık bulunmadığı açıktır. Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün üretim ile ilgili faaliyetin durdurulmasına yönelik 25.10.2010 olur tarihli 8249 sayılı işleminin iptali istemine gelince; Gıda güvenliğinin temini, her türlü gıda maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin teknik ve hijyenik şekilde üretim, işleme, muhafaza. depolama, pazarlama ve halkın gereği gibi beslenmesini sağlamak, üretici ve tüketici menfaatleriyle halk sağlığını korumak üzere gıda maddelerinin üretiminde kullanılan her türlü ham, yarı mamul ve mamul gıda maddeleri ile gıda işlemeye yardımcı maddeler ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin güvenliğine ilişkin özelliklerinin tespit edilmesi, gıda maddeleri üreten ve satan işyerlerinin asgari teknik ve hijyenik şartlarının belirlenmesi, gıda maddeleri ile ilgili hizmetler ile denetimine dair usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanarak 05.06.2004 tarihli 25483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; 4 üncü maddede belirtilen izin ve tescil işlemlerini yaptırmadan üretime geçen ve/veya bu ürünleri mübadele konusu yapan gerçek veya tüzel kişiler; üretimden men edilir, üretilen ürünlere el konulur ve birmilyar lira idari para cezası ile cezalandırılır. Bu işletmelerin, tescil ve izin işlemleri yapıldıktan sonra üretim yapmalarına izin verilir. Üretim izni alınmamış gıda ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemeleri satan veya miadı dolmuş gida maddelerini satan işyerlerindeki ürünlere el konulur ve bu ürünleri satan işyerleri birmilyar lira idari para cezası ile cezalandırılır. 4 üncü maddede belirtilen izin ve tescil işlemlerini yaptıran; ancak, asgari teknik ve hijyenik şartlarını muhafaza etmeden üretim yapan işyerleri, durumlarını düzeltinceye kadar faaliyetten men edilir, üretilen ürünlere el konulur ve birmilyar lira idari para cezası ile cezalandırılır. Bu işletmelere, mevcut durumlarını düzelttikten sonra üretim yapma izni verilir. İlgili mercilerce verilen otuz günlük süre içerisinde, eksikliklerini gidermeyen işyerlerinin çalışmaya esas olan izinleri iptal edilir.” kuralı getirilmiştir. Olayda, 19.10.2010 tarihinde Kayseri Tarım İl Müdürlüğü resmi kontrol görevlilerince yapılan denetim sırasında ilgili işyerinin, izin ve tescil işlemlerini yaptırmadan üretim faaliyetinde bulunduğunun 321 sayılı Denetim ve Kontrol Raporuyla tespit edilmesi üzerine Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 25.10.2010 olur tarihli 8249 sayılı işlemi ile de üretim ile ilgili faaliyetinin durdurulduğu anlaşılmakta olup, tesis edilen işlemde yukarıda değinilen Yasa hükümlerine aykırılık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi ile Kocasinan Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nün 21.10.2010 gün ve 1084 sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebinin reddine ilişkin işlemin oyçokluğu ile iptaline, Kayseri Valiliği İl Tarım Müdürlüğü’nün 25.10.2010 olur tarihli 8249 sayılı üretim ile ilgili faaliyetin durdurulmasına yönelik işleminin oybirliği ile reddine, dava kısmen iptal kısmen ret ile sonuçlandığından aşağıda dökümü gösterilen 233,65 TL yargılama giderinin takdiren 80,00 TL’nın davacı üzerinde bırakılmasına, kalan yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.000,00 TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı Başbakanlık ve Kocasinan Belediye Başkanlığı’na verilmesine, posta giderinden artan kısmın davanın kesinleşmesi sonrasında davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 25/06/2014 tarihinde ile karar verildi

Yazıldı Yargı Kararları

İL Özel İdareleri ve Belediyelerin Dikkatine !

Haz30
2015
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

30 Haziran 2015 günlü Resmi Gazetede; 15/3/2010 tarihli ve 2010/238 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan “Büyükşehir Belediyeleri, İl Özel İdareleri, Belediyeler ve Bunların Bağlı Kuruluşlarının Borçlarına Karşılık Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilat Toplamı Üzerinden Ayrılacak Paylardan Yapılacak Kesintilere ilişkin Esaslar”ın geçici 8 inci maddesindeki değişiklik yayınlanmıştır .Buna göre;

“GEÇİCİ MADDE 8– (1) İl özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarının, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak paylardan 5779 sayılı Kanunun 7 nci maddesi çerçevesinde kesinti yoluyla tahsil edilecek borçlarına ilişkin kesinti oranları, 31/12/2015 tarihine kadar yüzde sıfır olarak uygulanır.”

MADDE 2- Aynı Esaslara aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 9- (1) 5 inci maddenin birinci fıkrasında % 40 ve % 25 şeklinde yer alan kesinti oranları 2016 yılı için sırasıyla % 12,5 ve % 7,5 olarak uygulanır.”

MADDE 3– Bu Esaslar 29/6/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yazıldı Duyurular, Güncel Mevzuat
Onceki Sayfa ← Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız