İlçemiz Ali Çayı üzerinde bulunan 1990’lı yıllarda yapımına başlanan mülkiyeti belediyemize ait olmayan alanda projesiz ve ruhsatsız olmak üzere belediye tarafından 65 adet dükkan yapılmıştır. Günümüze kadar da belediyemiz tarafından ilçe esnafının kira karşılığında kullanımı sağlanmaştır. Ancak Başbakanlığımızın Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünce Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı ile ilgili olarak 20 Şubat 2010 tarihli ve 27499 sayılı Resmi Gazetede 2010/5 nolu bir genelge yayımlanmıştır. Bu genelgenin belediyemize tebliğide sırası ile Konya Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğünce 04.11.2011 tarihinde İlçe Kaymakamlığımıza, sonrasında da İlçe Kaymakamlığımızın 10.11.2011 tarih 769 sayılı yazısı ile tarafımıza bildirilmiştir. Tebliğ edilen yazı içeriğinde “ 18 Ekim 2011 tarihinde yapılan İl Koordinasyon Kurulu toplantısında Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı konusu gündeme gelmiş olup bu tür projelerde Başbakanlığın 2010/5 sayılı genelgesinde belirtilen esaslara uyulması gerekmekte olup gereğinin ifası rica edilmiştir. Bu genelgenin 9. maddesi “DSİ tarafından yapılacak akarsu ve dere yatağı ıslahlarının projesine göre yapılabilmesi için; bu alanlardan belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunanlar, ilgili belediyelerce DSİ’ye ihtilafsız olarak teslim edilecek, bu alanların dışında kalan yerlerin ise DSİ’ye tesliminin sağlanması hususunda gerekli çalışmalar valilerin koordinasyonunda yürütülecektir.” Şeklindedir. Bu sebeple İlçemiz Ali Çayı üzerinde bulunan dükkanların tahliyesi ve yıkımı gerekmektedir. Bu dükkanlarda bulunan esnafımızın kira sürelerin sona erdiğini ve tahliyesinin gerektiğini bildiren 09.08.2011 tarihli bir ihtarname gönderilmiştir. Esnafımızın bu ihtarnameyi dikkate almadığı görülmüştür. Aynı zamanda ilçe esnafının bu zaman zarfında kira ve ecrimisil bedellerini ödememekte ısrarcı olduğu gözlenmiştir. Konu ile ilgili olarak 06.06.2012 tarihinde Noter aracılığı ile ikinci kez bir ihtarname daha gönderilmiştir. Bu durum üzerine bahse konu esnafımızda ihtara cevap şeklinde Noter aracılığı ile belediyemize yapılan ihtarın kanuna aykırı olduğu şeklinde bir cevap göndermişlerdir. Belediyemiz tamamen Başbakanlığımızın 2010/5 sayılı genelgesinde belirttiği emir ve görüşleri doğrultusunda hareket etmektedir.
Son olarak ilçemiz Kaymakamlık Makamına bahse konu işyerlerinin tahliyesi yapılarak yıkımı için gerekli kararın çıkması amacıyla bir yazı yazılmıştır. Ancak şu an için yazımıza herhangi bir cevap verilmemiştir. Yalnız almış olduğumuz duyum gereğince Kaymakamlık Makamı bahse konu dükkanların mülkiyetini ve tasarruf hakkını Milli Emlak a devrederek belediyemizin bugüne kadar tahsil etmiş olduğu kira bedellerini geriye dönük ecrimisil uygulayarak belediyemizden tahsil etme hazırlığında olduğu yönündedir.
Sonuç olarak sizden talep ettiğimiz bahse konu işyerlerinin belediyemiz menfaati doğrultusunda nasıl hareket edebileceğimiz hakkında bilgi vermenizdir.Saygılarımızla…
Doğanhisar Belediye Baskanlığı/KONYA
GÖRÜŞ:
1990’lı yıllarda Ali Çayı üzerinde projesiz ve ruhsatsız olarak yapılan ve daha sonraki yıllarda kiralanan ancak 2010/5 sayılı genelge uyarınca,dere yatağında kaldığından yıkılması ve ıslahı için DSİ’YE teslim edilmesi gereken dükkanların tahliyesi hakkında iki seçenek bulunmaktadır.Ya bu dükkanların tahliyesi için adli yargıda söz konusu gerekçeyle dava açmak ve sonucunu beklemek ya da,5393 sayılı Kanunun 15.maddesinde yer alan,” 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.” Hükmünden hareketle Kaymakamlıktan dükkanların tahliyesi istenmelidir.Ki zaten siz bu işlemi yapmışsınız.Ancak,Kaymakamlığa yazdığınız yazının içeriğini bilmediğimden,bu konuda yorum yapılması zor olmakla birlikte,Kaymakamlıktan ilgi genelge ve Valiliğin yazısı ilgi tutularak dükkanların ………..tarihinde yıkılacağından gerekli güvenlik personelinin sağlanması istenmeli ve aynı zamanda bu dükkanların suyu belediyece, elektriğinin de kesilmesinin sağlanması için ilgili kuruma yazı yazılması gerekmektedir.Bu dükkanlarda kısa sürede bozulacak gıda maddesi varsa bunların da yeddi emin olarak bir soğuk hava veya normal depolarda muhafaza edilmesi için ön çalışma yapılmalıdır.Diğer taraftan,bu dükkanların yıkımında gerekli iş makinesi ve ekipmanları ile personelin de hazırlanması gereklidir.Çünkü yıkım işlemi sırasında insani güvenlik kadar,yıkım güvenliğinin de sağlanması zorunludur.
Malmüdürlüğünün ecrimsil talebinde bulunması da mümkündür.Dükkanların kaçak inşaat olması nedeniyle zaten 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca yıkmak zorundasınız.Bu nedenle,dere yatağında kaçak olarak inşa edilen dükkanların mülkiyeti olmaz.Dere yatağı da devletin hüküm ve tasarrufunda olan ancak tapuya tescil edilemeyen alanlardır.Bu nedenle mülkiyet olmaz ayrıca sakıncalı olması ve DSİ tarafından bu nedenle ıslah yapılacak alanda kalan yerde yeni dükkan da yapılamaz.
Kişisel görüşüme göre,bu dükkanların 2886 sayılı Kanunun 75.maddesi hükmüne dayanarak Kaymakamlıkça yıkımında ısrarcı olmak gerekir.Konuyla ilgili Bakanlık genelgesi de ektedir.
T.C.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü
SAYI : B.05.0.MAH.0.65.00.02/11753-82652 15.11.2005
KONU :2886 sayılı Kanunun 75.maddesinin uygulanması
GENELGE
2005/119
…………………….. VALİLİĞİNE
Belediyenin sahip olduğu yetki ve imtiyazlar 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanununun 15.maddesinde hüküm altına alınmıştır.Bu hükme göre,belediye mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş sayılır.2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75.maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.
Bilindiği gibi,08.09.1983 tarih ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunun kapsamında Genel Bütçeye dahil dairelerle,katma bütçeli idarelerin,özel idare ve belediyelerin alım,satım,hizmet,yapım,kira,trampa,mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri bulunmaktadır.2886 sayılı Kanunun 75.maddesi ise; “ Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malların,gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine,fuzuli şagilden,bu Kanunun 9.maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle,13.maddesinde gösterilen komisyonca takdir ve tespit edilecek ecrimisil istenir.Ecrimisil talep edilebilmesi için, Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.
Ecrimisil fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmez ise,6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde,sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir.Aksi halde ecrimisil alınır.İşgal edilen taşınmaz mal,idarenin talebi üzerine,bulunduğu yer mülki amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek,idareye teslim edilir” hükmünü taşımaktadır.
Görüldüğü gibi,5393 sayılı Belediye Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra belediyelerin sahip oldukları taşınmazların gerçek veya tüzel kişilerce işgali üzerine,fuzuli şagilden ecrimisil istenmesi,fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmeyen ecrimisil için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil yoluna gidilmesi ve işgal edilen belediye taşınmazının belediyenin talebi üzerine,bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 içinde tahliye ettirilerek belediyeye teslim edilmesi gerekmektedir.
Ancak,Belediyelerin sahip olduğu taşınmazların 2886 sayılı Kanun kapsamında ihaleyle kiraya verilmiş olması,bu kiralama sözleşmesinin bir özel hukuk akdi niteliğini ortadan kaldırmamaktadır.Ayrıca iş hanı,konut,otel,dükkan gibi damlı/musakkaf yapılar bakımından 18.05.1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun ve Borçlar Kanunu hükümlerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Bu nedenle,yukarıdaki hükümler dahilinde belediyelerin sahip olduğu taşınmazlar bakımından 2886 sayılı Kanunun 75.maddesinin uygulanmasında aşağıdaki usul ve esaslara uyulması uygulamadan doğan hukuki sorunların önlenmesi bakımından büyük önem arzetmektedir.
1)2886 sayılı Kanun dahilinde ihale edilen taşınmazlar bakımından arsa ve arazi dahil,öncelikle kira sözleşmesi hükümlerine göre hareket edilecektir.Ayrıca,kira süresi dolmadan ve tahliye isteğine ilişkin hukuki şartlar oluştururulmadan mülki idare amirinden tahliye talebinde bulunulmayacaktır.
2)6570 sayılı Kanun kapsamında bulunan taşınmazlar için,tahliye şartlarının yasal olarak doğmuş olması ve bunun belediye tarafından belgelendirilmesi halinde tahliye talebinde bulunulabilecektir.Mahkemelerde tahliye davasına konu edilmiş bir taşınmazın tahliyesi 2886 sayılı Kanunun 75.maddesine göre tahliye talebinde bulunulmayacaktır.
3)Belediye taşınmazının,belediyenin rızası hilafına veya bilgisi dışında işgali söz konusu ise,bunun belgelendirilmesi yoluyla mülki makamdan tahliye talebinde bulunulacaktır.
Belediye taşınmazlarının fuzuli işgali durumunda tahliye sağlanana kadar,2886 sayılı Kanunda düzenlenen esaslar dahilinde ecrimisil tahsili de zorunlu bulunmaktadır.
Konu hakkında bilgi edinilmesini ve mülki makamlarla belediyelere duyurulmasını rica ederim.
Zekeriya ŞARBAK
Bakan a.
Müsteşar Yardımcısı V.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 12.03.2007 günlü, E:2007/723, K:2007/2564 sayıyla “2886 sayılı Devlet İhale Yasası’nın 75. maddesinden, ancak hazine ile 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesi hükmünden belediyelerin yararlanabileceğine” karar vermiştir. “Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, Üniversitenin mutfağında her gün 40.000 öğrenciye yemek hizmeti verildiğini, bu hizmetin verildiği mutfak alanı ön cephe koridorunun dört adet kafeterya ile kapatılmış olduğundan mutfağın altyapısının yetersiz olduğunu ve havalandırmanın sağlanmasında sıkıntı yaşandığını, mutfak alanının yeniden düzenleneceğini, bunun için bütçeye ödenek koyduklarını belirterek 6570 sayılı Yasa’ nın 7/c maddesi uyarınca kiralananın ihtiyaç nedeniyle tahliyesini istemiştir.
Davalı, davacının ihtiyacının samimi olmadığını, kira bedelini artırmak için dava açıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.03.2003 başlangıç ve 29.02.2004 bitim tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın niteliği itibariyle 6570 sayılı Yasa kapsamına giren yerlerden olduğu, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Bursa İkinci Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2005/536-732 sayılı ilamıyla hükmen belirlenmiştir.
Kiralananın 2886 sayılı Devlet İhale Yasası hükümlerine göre ihale sonucu kiralanması, 6570 sayılı Yasa’ nın uygulanmasına engel teşkil etmez. Gayrımenkul Kiraları Hakkındaki 6570 sayılı Yasa, Belediye hudutları dahilindeki musakkaf nitelikteki taşınmazlar hakkındaki kira sözleşmelerine uygulanmakta olup, 2886 sayılı Devlet İhale Yasası yönünden ayrık bir hüküm taşımamaktadır. Esasen 6570 sayılı Yasa nın 14. maddesi “2490 sayılı İhale Kanunu’ na tabi olarak kiraya gayrımenkuller hakkında da bu Kanun hükümleri tatbik olunur” hükmünü taşımaktadır. 2490 sayılı Yasa 01.01.1984 tarihinde yürürlükten kaldırılmış, yerine 2886 sayılı Yasa konmuştur. 2886 sayılı Yasa’ nın 75. maddesi hükmünden ancak Hazine ve Belediyeler yararlanır. Zira, Hazine ve Belediyeler bu Yasa uyarınca kiraya verdikleri taşınmazların süre bitimi sebebiyle 2886 sayılı Kanun’ un 75. maddesine göre mülki amirden tahliyesini isteyebilecekleri gibi, 6570 sayılı Kanun’ un 12. maddesine dayanarak süre bitimi sebebiyle “fuzuli şagil” durumuna düşen kiracının sulh hukuk mahkemesine başvurarak tahliyesini isteyebilirler. Hazine ve Belediyeler dışında diğer kamu kuruluşları, taşınmazlarını 2886 sayılı Yasa uyarınca kiraya vermiş olsalar bile, bu Kanun’ un 75. maddesine dayanarak kiralananın tahliyesini sağlayamazlar. Hazine ve Belediyeler dışındaki diğer kamu kurumlarına ait taşınmazlar, 6570 sayılı Kanun’ un kapsamında ise, yazılı tahliye taahhüdü dışında süre bitimi sebebiyle tahliye edilemezler açıklanan bu nedenle, 2886 sayılı İhale Yasası’ na göre kiraya verilen 6570 sayılı Yasa’ ya tabi kiralananın ihtiyaç nedeniyle tahliyesinin istenmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde, mevcut mutfağın yeterli olmadığını, mutfak altyapısının yetersiz gelmesi nedeniyle mutfak alanının yeniden yapılandırılacağını ileri sürerek taliye isteminde bulunmuştur. Bu şekilde ileri sürülen ihtiyaç iddiası karşısında tahliye kararı verilebilmesi için, kiralananın mevcut haliyle veya basit bir tadilatla ihtiyaca cevap vermesi gerekir. Davacı idare vekilinin dava dilekçesinin ekinde sunduğu zemin kat mutfak tadilat planının incelenmesinden, kiralananda yapılacak işlerin basit bir tadilatı gerektirip gerektirmediği anlaşılamamaktadır. Bu gibi hallerde mahkemece yapılacak iş, davanın dayandığı projeni uzman bilirkişi aracılığı ile mahalline uygulanması suretiyle kiralananda yapılacak işin basit bir tadilat mı yoksa imar amaçlı esaslı bir tadilat mı olduğunun saptanmasından ibarettir. Zira bundan amaç, 6570 sayılı Yasa’ nın 7/c veya 7/ç maddelerinden hangisinin olaya uygulanacağının belirlenmesidir. Uygulanacak yasa hükmü mahkemece belirlenir. Mahkemece bu belirleme yapıldıktan sonra varılacak sonuç dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır