• ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • HİZMETLERİMİZ
  • SEMİNERLER
  • Mevzuat Takip Programı
  • YAYINLARIMIZ
  • Soru / Cevap
  • İLETİŞİM
Follow

İdari Para Cezalarının İndirimli Olarak Peşin Ödenmesi

Ağu28
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Hukuk Müşavirliği

 17.07.2012

Sayı: 10268

Konu: İdari Para Cezalarının İndirimli Olarak Peşin Ödenmesi

İlgi: Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 09.07.2012 tarih ve 18258 sayılı yazısı

GÖRÜŞ İSTENİLEN KONU; Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün İlgi yazısıyla; 3194 sayılı İmar Kanununun 42 nci maddesine göre belediye encümeni tarafından verilen para cezalarının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında taksitlendirilmesinin mümkün olup olmadığı ile bu cezalarının tebliğ tarihinden itibaren yasal ödeme süresi içerisinde ve kanun yoluna başvurmadan peşin olarak dörtte üçü oranında ödemesinin yapılıp yapılamayacağı hususunda Bakanlık görüşü istenilmektedir.

İLGİLİ BİRİMİN GÖRÜŞÜ: Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü konuya ilişkin olarak;

“… Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi uyarınca idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümler dışındaki 1-31 inci maddesinde yer alan diğer genel hükümlerinin bütün kanunlarda yer alan idari yaptırımları gerektiren fiiller hakkında uygulanacağı, sözü edilen genel hükümler arasında; 17’nci maddede düzenlenen peşin ödeme indirimi ve (taksitlendirme hakkının da yer aldığı, bu çerçevede imar para cezalarıyla ilgili olarak tebliğ tarihinden itibaren yasal ödeme süresi içerisinde ödeme yapılması: halinde indirim hakkından, yine süresi içerisinde talep edilmesi halinde taksitlendirme imkanından yararlanılması gerektiği değerlendirilmekle…”

Şeklinde görüş belirtmiştir. ‘

HUKUK MÜŞAVİRLİĞİNİN GÖRÜŞÜ: Konuya ilişkin olarak mevzuatta;

3194 sayılı İmar Kanununun “İdari müeyyideler” başlıklı 42 nci maddesinde; “(Değişik: 9/12/2009-5940/2 md.) Bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanır…”

5326 sayılı Kabahatler Kanununun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3 üncü maddesinde; “(Değişik: 6/12/2006-5560/31 md.) (1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır.”,

Aynı Kanunun “idarîpara cezası” başlıklı 17 nci maddesinde;

(3) (Değişik; 6/12/2006-5560/32 md)… mahalli idareler tarımdan verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir.  Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması hâlinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.

(4) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md)… mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. …

(6)… idarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkım etkilemez. …

Hükümleri yer almaktadır.

Kabahatler Kanununun uygulanması hakkında 12/05/2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 442 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde; “… 5326 sayılı Kanunun kanun yolu dışındaki diğer genel hükümleri tüm idari para cezaları hakkında uygulanacak, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmaması halinde 5326 sayılı Kanunun idari yaptırım kararlarına karşı getirdiği kanun yoluna ilişkin hükümleri de uygulanacaktır.

Bu itibarla, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar, kararların ilgililere tebliğ usulü, özel kanununda hüküm bulunmaması koşuluyla idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümler (başvuru yolu ve süresi, itiraz yolu ve süresi), ödeme usulü, zamanaşımı, idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri gibi düzenlemeler genel hükümler olup, ilgili Kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

Kamu tüzel kişileri, görevleri gereği verecekleri idari para cezalarının uygulamasını, 5326 sayılı Kanunda yer edan genel esaslara bağlı kalarak yapacaklardır.

Kamu tüzelkişilerinin görev alanları dikkate alınarak aşağıdaki şekilde tasnif edilmesi mümkündür.

c) Mahalli idareler: Mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulmuş olan mahalli idareler; il Özel idareleri, belediyeler ve köylerden oluşmaktadır. …

Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği tasnifine dahil kamu tüzel kişileri ile bu tasnifte yer almayan diğer kamu tüzel kişilerine idari para cezası verme yetkisi kanunla verilmiş olması halinde, bu tüzel kişilerce verilecek idari para cezalarında 5326 sayılı Kanunla getiren genel esaslara uyulması gerekmektedir….”

Şeklinde açıklamalar bulunmaktadır.

Dosyasının tetkikinden; Ankara Valiliğinin 18/06/2012 tarih ve 14557 sayılı yazısıyla; belediye encümenince 3194 sayılı İmar Kanununun 42 nci maddesine göre verilen para cezalarının, Etimesgut Belediyesi tarafından tek seferde tahsil edildiğinden bahisle, bu cezaların 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında taksitlendirilmesinin mümkün olup olmadığına dair görüş istenilmesi üzerine. Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 29/06/2012 tarihli ve B.05.0.MAH.0.01.01.00/ 17458 sayılı yazısı ile İmar Kanununda gösterilen para cezaları hakkında da 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği ve buna göre taksitlendirme yapılabileceği yönünde görüş bildirildiği, S.S. Akdenizkent Konut Yapı Kooperatifinin 04/07/2012 tarihli dilekçesinde ise, kooperatif tarafından yapılan inşaatları için Etimesgut Belediye Encümenince verilen imar para cezalarının tebliğ tarihinden itibaren yasal ödeme süresi içerisinde ve kanun yoluna başvurmadan belediyenin banka hesabına peşin olarak dörtte üçü oranında yatırıldığı, ancak Belediyece imar para cezalarının 5326 sayılı Kanun kapsamına girmediği gerekçesiyle kalan kısmının da ödenmesinin istenildiği Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 09/07/2012 tarihli ve B.05.0.MAH. 0.01.01.00-255-18258 sayılı yazısı ile belirtilerek, konunun Hukuk Müşavirliğimize iletildiği anlaşılmıştır.

Mevcut mevzuat hükümleri ve Tahsilat Genel Tebliği çerçevesinde konu irdelendiğinde;

3194 sayılı imar Kanununun 42 nci maddesinde, yapı ruhsatı alınmadan veya ruhsat ve eklerine veya îmar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine veya sorumlularına idari para cezası verileceği hükme bağlandığı ve cezanın tahsili ile ilgili olarak Kanunda özel bir hükme yer verilmediği, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde, Kanunun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde ve diğer genel hükümlerinin de idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı, 17 nci maddesinde, mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezalarının kendî bütçelerine gelir kaydedileceği, kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebileceği, mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezalarının, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunacağı, idarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçünün tahsil edileceğinin hüküm altına alındığı. Dolayısıyla, 3194 sayılı İmar Kanununun 42 nci maddesi çerçevesinde verilen idari para cezalarının tahsili ile ilgili olarak aynı Kanunda özel bir hükmün bulunmaması nedeniyle, bu cezaların tahsilinde 5326 sayılı Kabahatler Kanununun genel hükümlerinin uygulanacağı,

Ayrıca, Kanunun 17 nci maddesinde düzenlenen “peşin ödeme indirimi” ve “taksitlendirme” imkanının da sözü edilen genel hükümler arasında yer aldığı göz önünde bulundurulduğunda, imar para cezalarıyla ilgili olarak tebliğ tarihinden itibaren yasal ödeme süresi içerisinde ödeme yapılması halinde indirim hakkından, yine süresi içerisinde talep edilmesi halinde taksitlendirme imkanından yararlanılabileceği,

Değerlendirilmektedir.

Uygun görüldüğü takdirde görüş yazımızın Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne havalesini arz ederim.

Ahmet Hamdi NAYIR

1.Hukuk Müşaviri

Yazıldı Makale ve Görüşler

Sosyal Denge Tazminatı

Ağu28
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

 

16.07.2012

 Sayı: B.05.0.MAH.0.08.02.00-900-18990

Konu: Sosyal Denge Tazminatı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğünün 06/07/2012 tarihli ve 8825 sayılı yazısında;

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda değişiklik öngören 04/04/2012 tarihli ve 6289 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, kamu görevlileri sendikalarına toplu sözleşme hakkı tanınmış olduğu; yerel yönetim hizmetleri hizmet kolunda da ayrıca sosyal denge tazminatının belirlenmesine yönelik sözleşme yapılabileceğinin öngörüldüğü;

Aynı Kanunun “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32 nci maddesinde 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabileceği, bu sözleşmenin bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılamayacağı, yapılacak sözleşmenin, toplu sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanacağı ve sözleşme süresinin hiçbir şekilde izleyen mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemeyeceğinin hükme bağlandığı belirtilmekte olup;

Sendikal örgütlenmenin bulunmadığı kurumlarda sosyal denge sözleşmesinin imzalanamayacağı bildirilmekledir.

Bilgilerinizi ve konunun iliniz dahilindeki mahalli idarelere duyurulmasını rica ederim.

Yavuz Selim KÖŞGER

Bakan a.

Genel Müdür

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

KPSS Online Talep

Ağu28
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

 

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

 

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

                                                                                                 11.07.2012

Sayı: B.05.0.MAH.0.08.02.00-000-18477

Konu: KPSS online talep

Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik uyarınca yapılacak atamalarla ilgili olarak kurumların personel yerleştirme taleplerinin on-line olarak alınacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Devlet Personel Başkanlığının 03/07/2012 tarihli ve 12083 sayılı yazısı ilişikte gönderilmiştir.

Konunun Özel İdaresi ile iliniz dahilindeki Belediyelere ve bağlı Kuruluşlara duyurulmasını önemle rica ederim.

Yavuz Selim KÖŞGER

Bakan a.

Genel Müdür

                                  ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI

                                                   Devlet Personel Başkanlığı

03.07.2012

Sayı: 12083

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmeliğin “Atama yapılacak kadroların belirlenmesi” başlıklı 20 nci maddesi hükmü çerçevesinde, kurumlar tarafından merkezi yerleştirmeye ilişkin personel talepleri, EK-2 form doldurulup CD ortamına aktarılarak üst yazı ekinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilmektedir.

Kamu kurum ve kuruluşları arasında uygulamada birliğin sağlanması amacıyla, “2012 KPSS Takvimi”nde belirlenen KPSS 2. Yerleştirme işlemlerinden itibaren kurumların personel yerleştirme talepleri on-line olarak, Devlet Personel Başkanlığının resmi internet sitesindeki “DPB e-Uygulama” kısmının “KPSS Talep” bölümü üzerinden alınacaktır.

Kurum ve kuruluşlar, on-line olarak yerleştirme talebinde bulundukları boş kadro ve pozisyonlara ilişkin nitelikleri, “Nitelik-Kod Kılavuzundaki niteliklere göre belirleyecektir. Bu kadrolar için ilave veya yeni nitelik belirlenmeyecektir. Bilgilerin on-line olarak girişinin yapılmadan gönderilmesi halinde kurum ve kuruluşların talepleri dikkate alınmayacaktır.

Bu uygulama kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarınca;

1) KPSS Merkezi Yerleştirmeye ilişkin personel taleplerini, “KPSS Yerleştirme Yapılması Talep Edilen Kadrolara ilişkin Bilgi Formu”ndaki bilgi alanlarının eksiksiz doldurulması suretiyle o yılın ocak ayında açıklanacak yerleştirme takviminde belirlenen süreler içinde,

2) Boş kadro veya pozisyonlarına yerleştirilmiş olan adaylardan; atama sonucu göreve başlatılanlara, ataması yapıldığı halde göreve başlamayanlara, niteliği uymadığı gerekçesi ile ataması yapılamayan veya ataması iptal edilenlere ilişkin bilgileri, “Yerleştirme Sonrası Memur Atamalarına İlişkin Bilgi Formu”ndaki alanların eksiksiz doldurulması suretiyle, atamaya ilişkin işlemlerin sonuçlandığı tarihten itibaren 15 günlük süre içinde, “Web Sorumlularının belirleyeceği kullanıcılar aracılığıyla Devlet Personel Başkanlığı sistemine girişi yapılacak ve on-line olarak gönderilecektir. Ayrıca, girişi yapılan bilgilere ilişkin çıktılar adı geçen Başkanlığa yazı ile de gönderilecektir.

Kurum ve kuruluşların “Web Sorumlusu” bulunmaması halinde, bahsi geçen bilgilerin on- line olarak gönderilme işleminin gerçekleştirilebilmesi için yerleştirme talebinde bulunmadan önce kurum ve kuruluşların “Web Sorumlusu”na ilişkin bilgileri Devlet Personel Başkanlığına ait http://euygulama.dpb.pov.tr/ DPB_yetki/DPB Kullanıcı Basvuru.aspx internet adresindeki, bilgi alanlarının doldurulması suretiyle online olarak bildirerek Web sorumlularını belirlemesi ve yazı ile de Devlet Personel Başkanlığına göndermeleri hususlarında gereğini bilgilerinize arz / rica ederim.

Faruk ÇELİK

Bakan

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Yargıtay Kararı

Ağu16
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ,E. 2010/11812,K. 2010/16078

ÖZET :Üç yıldan az kira sözleşmelerinin yapılamasına karar vermenin Belediye Encümeninin görevinde olduğu, ancak süresi sona eren kira sözleşmesini ihale yapmaksızın uzatmak şeklinde belediye meclisince alınan kararın hukuksal değeri bulunmayıp yok hükmünde olması itibariyle kiraya veren belediyenin sözleşmeyi uzatma iradesinin varlığından söz edilemez.

 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU,E. 2009/14-380,K. 2009/433,T. 14.10.2009

ÖZET : Davada dayanak kabul edilen anılan belediye meclisi kararında, satışa çıkarılacak taşınmazlar tek tek sayılmamış, nitelikleri belirtilmemiştir. Kaldı ki, belediye meclisi kararının 2. bendinde, düzenleme sonucu oluşan taşınmazlara ait bir listeye atıf yapılmakta ise de, bahsi geçen liste bulunamadığı gibi, çekişmeli taşınmazın satışının da açıkça meclis kararında belirtilmediği görülmektedir. O halde, davacıya satış kararı veren… sayılı belediye encümeni kararı, belediye meclisi kararına dayanmadığına göre, yapılan satışa geçerlilik verilemez. Davacıya satış encümen kararı ile yapıldığından bu satışa dayanılarak tescil isteminde bulunulamaz.

Bilindiği üzere, mülga 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 70 ve 13.7.2005’te yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 18/e maddesinde Belediye Meclisi’nin “…Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesisi…” konularında karar vereceği düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra 5393 sayılı Yasanın 34/g maddesinde de “…Taşınmaz mal satımına, trampasına ve tahsisine ilişkin meclis kararlarını uygulamak; süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına…” belediye encümeni tarafından karar verileceğini belirten hüküm uyarınca, belediye meclisi taşınmaz satımında belediye encümenine yetki verebilir. 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 70 ve 83. maddelerine yorum getiren gerek adli gerekse idari yargı kararlarında belediye taşınmazlarının satışına karar verme yetkisinin, belediye meclislerine ait olduğu ilkesi benimsenmiş ve yargısal uygulama istikrar kazanmış iken bu defa 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Yasa ile 1580 sayılı Belediye Kanunu iptal edilmiş ve 5393 sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddesi hükmü ile belediyeye ait taşınmazların satışı yine belediye meclisinin kararına bağlı kılınmış, meclisin kararı doğrultusunda belediye encümeninin tasarrufa yetkili olduğu benimsenmiştir. Buna göre, belediye encümeni tarafından yapılan belediyeye ait taşınmaz mal satışlarının geçerli olması için, belediye meclisi tarafından belediye encümenine yetki verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, bu konuda alınacak meclis kararlarının hangi unsurları kapsaması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Gerçekten, belediye meclislerinin “…Belediyenin taşınmazlarının satışına…” ya da “…Belediye başkanınca veya belediye encümenince uygun görülen taşınmazların satışına…” şeklindeki genel nitelikte olan ve yetki devri anlamına gelen kararları, hukuki sonuç doğuramaz ve geçerli kabul edilemez. Öyle ise, belediye meclis kararlarına, satılacak taşınmazların ada ve parsel numaraları, mevkii ve yüzölçümleri raice uygun tahmini bedelleri yazılmalıdır.

Yazıldı Yargı Kararları

Disiplin Cezası Nedeniyle Memuriyetten Çıkarılanlar…

Ağu13
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

1999 ile 2005 tarihleri arasında disiplin cezası nedeniyle memuriyetten çıkarılanlar, boşta kaldıkları sürelere ilişkin sosyal güvenlik primlerinin kurumları tarafından ödenmesi için 12 Ekim tarihine kadar Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) müracaat edecek. Böylece söz konusu kişilerin boşta kaldıkları süreler de memuriyette geçmiş gibi kabul edilecek.

 

23 Nisan 1999 ile 14 Şubat 2005 tarihleri arasında tabi oldukları personel mevzuatına göre aldıkları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona erenlerin haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçlarıyla, 22 Haziran 2006 tarihli ve 5525 sayılı Memurlar İle Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun, uyarınca ortadan kaldırılmıştı.
5525 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinin ardından disiplin cezası nedeniyle memuriyeti sona erenlere, memuriyete dönme ve 1999-2006 yılları arasında boşta kaldıkları süre için borçlanma hakkı tanınmıştı. Bu kapsamda, disiplin cezası nedeniyle memuriyetine son verilen yaklaşık 600 kişi SGK’ya müracaat etmiş, bunlardan yaklaşık 170’i de primlerini yapılandırarak ödemişti.

3 ay içinde başvuru yapacaklar

12 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ”Torba Kanun”un 40’ıncı maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenen geçici 44. madde uyarınca, söz konusu dönemde disiplin suçu nedeniyle memuriyetine son verilen kişilerin boşta kaldıkları döneme ilişkin sosyal güvenlik prim borçları, mensup oldukları kurum tarafından ödenecek.Söz konusu kişilerin, memuriyetlerinin sona erdiği tarih ile 22 Haziran 2006 tarihi arasında boşta kaldıkları sürelerine ilişkin kesenek ve kurum karşılığı toplamları, görevden ayrıldıkları tarihteki derece ve kademelerine hizmet olarak sayılacak. Boşta kalınan sürenin her üç yılına bir derece ve her yılına bir kademe verilmek suretiyle belirlenecek emekli keseneğine esas aylık tutarları üzerinden SGK tarafından hesaplanacak.
Boşta kalınan süre için belirlenen tutarlar, kişilerin halen veya kamu görevlisi olarak en son çalıştıkları kamu idarelerine bildirilecek. Tutarlar, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde kamu idareleri tarafından SGK’nın hesabına yatırılacak.Buna göre, kanun kapsamına giren sigortalıların ”Torba Kanun”un yürürlüğe girdiği 12 Temmuz 2012 tarihinden itibaren üç ay içinde yani 12 Ekim 2012 tarihine kadar SGK’ya müracaat etmeleri gerekiyor.

Yazılı başvuru yapılacak
Bu kapsamda yapılacak işlemler, Ankara’daki Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü Sigortalı Tescil ve Hizmet Daire Başkanlığı tarafından yürütülecek. Sigortalıların, bu hükümden yararlanmak istediklerine dair müracaatlarını TC kimlik numaralarını, emeklilik sicil numaralarını, varsa 5510 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine tabi çalışmalarına ilişkin sicil numaralarını belirterek, yazılı olarak başvuru yapmaları gerekiyor.Ayrıca, sigortalılar söz konusu taleplerini bulundukları ildeki sosyal güvenlik müdürlüklerine/sosyal güvenlik merkez müdürlüklerine de yapabilecek.SGK’nın söz konusu kişilerin boşta kaldıkları her ay için kurumlardan ortalama 500 TL prim tahsil edeceği belirtiliyor.Disiplin cezası nedeniyle memuriyeti sona erenlerden daha önce SGK’ya müracaat ederek, boşta kaldıkları sürelere ilişkin primlerini ödeyenlere ise iade yapılmayacak.

 
 

                      PLAN YAPIMINA AİT ESASLARA DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK   31.07.2012 gün ve 28370 sayılı R.G.de yayınlandı.

 

MADDE 1 – 2/11/1985 tarihli ve 18916 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (12) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“12) Bakanlık: Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır.”

 

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 11 ve 23 üncü maddelerinin birinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 34 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 34 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.”

 

MADDE 4 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

 

MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.

 

 

Yazıldı Duyurular

13 Ağustos 2012 gün ve 28383 sayılı Resmi Gazete

Ağu13
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

      13 Ağustos 2012 gün ve 28383 sayılı Resmi Gazete’de 

                  1-Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile,

                  2-Kamu İhale Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayınlanmıştır.Tebliğ Eki Y.1 Yapım İşleri İhalelerinde Yeterliğin Belirlenmesi İçin İstenecek Belgelere İlişkin Tablo değiştirilmiştir.

Yazıldı Duyurular, Güncel Mevzuat

İŞÇİLERİN KURUMLAR ARASI NAKLİ

Tem24
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

             İş hukukumuzda, işçilerin istihdamı ve işçilere uygulanan diğer hususlar, çok az farklılıklarla birlikte kamu kurumları ile özel hukuk tüzel kişilerinde aynı kurallara tabidir. Özel hukuk tüzel kişilerinin, işçileri işe almadan tutunda, istihdamdaki bazı hususlardaki serbestlikleri, kamu kurumlarına nazaran daha fazladır.Özel hukuk tüzel kişiliklerinde çalışanlarla, kamu tüzel kişiliklerindeki işçi istihdamı konusunda farklılık oluşturan hususların başında işçilerin iş sözleşmesinin devri konusu gelmektedir.Yeni Borçlar Kanunu yürürlüğe girinceye kadar sözleşmelerin devri ile ilgili olarak mevzuatımızda doğrudan hiçbir hüküm mevcut değildi. 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun TBMM’ne sevk edilen tasarısının 6. maddesinde “İşyerinin veya bir bölümünün devri” 7. maddesinde “İş sözleşmesinin devri” 8. maddesinde “Ödünç İş İlişkisi” düzenlenmiş ancak tasarının iş sözleşmesi devrini düzenleyen 7. maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nun 12.3.2003 tarih ve Esas No: 1/534 Karar No: 25 sayılı kararı ile tasarıdan çıkarılmıştır.Tasarının 7. maddesinde “Bir iş sözleşmesinin tarafı olan işveren, işçinin rızası ile işin görülmesini talep hakkını sürekli olarak başka işverene devredebilir. Devir işlemi ile birlikte devreden işveren ile işçi arasındaki iş ilişkisi sona erer ve devralan işveren bütün hak ve borçları ile birlikte iş sözleşmesinin işveren tarafı sıfatını kazanır. 6 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü (Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür) iş sözleşmesinin devrinde de uygulanır.” hükmü bulunmaktaydı.

           4 Şubat 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanıp 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren olan yeni Borçlar Kanunu’nun “Sözleşmenin devri” başlıklı 429. maddesine göre; “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir.Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.”İşçilerin kurumlar arası nakli olarak adlandırılan,iş hukuku açısından iş sözleşmesinin devri olarak ifade edilen hususun, bugüne kadar kamu kurumlarında uygulanamayacağı genel kanaat olmakla beraber, özel hukuk tüzel kişilerinde, yani özel sektörde uygulanması da Yargıtay içtihatlarına göre şekillenmiştir.Konunun değerlendirilebilmesi için, kamu kurumlarında da işçi istihdamı konusunda özel hukuk hükümlerinin uygulandığını, bu açıdan bakıldığında kamu tüzel kişileri (kamu işverenleri) ile özel hukuk tüzel kişileri (özel sektör işverenleri) açısından hiçbir farkın bulunmadığını, tek farkın işçilerin işe başlatılması noktasında, işçilerin temin şeklinde oluştuğunu tespit etmemiz gerekmektedir.İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğince 28.07.2006 tarih ve 7598 sayı ile verilen görüşte, mevcut mevzuatımızda, işçilerin naklen atanması ile ilgili düzenleme olmadığından; bir mahalli idareye bağlı olan bir işçinin, başka bir mahalli idareye geçmesinin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar mümkün olamayacağı değerlendirilmiştir.Bu görüşün talebine ilişkin Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 24.06.2006 tarih ve B.050.MAH.0.71.00.01/6723 sayılı yazısında ise, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü konuyla ilgili olarak; “Devir işlemleri sonunda mahalli idare personeli olan işçilerin başka bir mahalli idareye naklinin bütçe imkanları ve iki kurumun kıdem tazminatının üstlenilmesine ilişkin karşılıklı muvafakati dahilinde yapılabileceği” ni belirtmiştir.Özel sektörde; şirket birleşmeleri, iş yerlerinin devri ile birlikte esnek çalışma ihtiyaçları nedeniyle son dönemde yoğun olarak işçi ve işyeri devri yaşanmaktadır. Günümüzde çalışma hayatının dinamikliği ve tarafların ihtiyaçları dikkate alındığında genellikle holding ve şirket topluluklarında olmak üzere bir şirketten diğer şirkete yönelik olarak işçinin tüm haklarının korunması şartıyla işçinin transferi yaşanmaktadır.

Diğer bir ifade ile işçinin sözleşmesinin devri gerçekleşmektedir.Bununla birlikte mevzuatta şimdiye kadar iş sözleşmesinin devrine ilişkin hükümlerde eksiklikler mevcuttu. Her ne kadar iş sözleşmesinin devri direkt olarak İş Kanununda düzenlenmemiş olsa da, bu durum birçok Yargıtay kararlarında görüldüğü gibi iş sözleşmesinin devrine engel oluşturmamaktadır. Bununla birlikte yeni Borçlar Kanununda yukarıda da belirttiğimiz gibi yapılan düzenleme ile iş sözleşmesinin devrine ilişkin mevzuat eksikliği tamamlanmıştır.

(Mahalli İdareler Araştırma ve Geliştirme Merkezinin” web sayfasından özetlenerek  alınmıştır.)

Yazıldı Makale ve Görüşler

Akaryakıt İstasyonları ve Ruhsatlandırma

Tem24
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

                      AKARYAKIT VE LPG SATIŞ İSTASYONLARI               ÜZERİNE DEĞERLENDİRME

Akaryakıt Satış İstasyonunun ek tesisi olarak imar mevzuatında bir tanım bulunmamakla birlikte satış ofisi, yıkama yağlama, lastik bakım ve onarımı, WC üniteleri gibi servis-bakım ve yönetim üniteleri istasyonu tamamlayıcı nitelikteki tesisler olup, imar planı kararı ile tanımlanması gereken tesislerdir

Akaryakıt satış istasyonları ve LPG satış istasyonlarının imar planı içindeki yer seçimi ve ruhsatlandırılma aşamaları, belediyelerin en sık karşılaştıkları sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gerek mevzuatın sürekli olarak yenilenmesi nedeniyle mevzuatın takibinde yaşanan güçlük, gerekse yerel idarelerdeki personelin konu hakkında yeterli bilgi ve birikime sahip olamamaları, petrol ve LPG piyasasından sorumlu idarece konu hakkında yeni yorumlar oluşturması, merkezi idare tarafından sürekli olarak bilgilendirme ve yönlendirme yapılması gereğini ortaya çıkarmaktadır.

Bu değerlendirme yerel idarelerin imar sistematiğinden farklı olarak parça parça bilgilendirilmeleri sonucu yaşanan sıkıntıların, genel bir değerlendirme ile tek bir başlık altında toplanmasının sağlanmasıdır. Yapılan değerlendirmede, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile 3194 sayılı İmar Kanunu arasında, planlama ve ruhsata ilişkin hükümlere yer verilecek ve mevzuatın uygulanmasına yönelik yönlendirici açıklamalarda bulunulacaktır.

Bilindiği gibi, 14.6.1997 tarih ve 23019 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan Tebliğ’de, belediye ve mücavir alan sınırları içinde, karayolu kenarında, aynı istikamette olan akaryakıt satış istasyonlar arasındaki mesafenin 2 km., belediye mücavir alan sınırları dışında ise 10 km. olması gerektiği belirtilmiş, köy yolları bu kapsam dışında bırakılmıştı. Aynı Tebliğle 19.6.1996 tarihinden önce bu konuda ilgili makamlar nezdinde yapılmış bulunan ve halen işlemleri sonuçlandırılmayan akaryakıt satış istasyonlarına ait her türlü müracaatın, müktesep hakların korunması maksadıyla, Tebliğ hükümleri kapsamında değerlendirilmeyeceği belirtilmişti.

Ancak; 04.12.2003 tarihlinde kabul edilen, 20 Aralık 2003 tarihli ve 25322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 8. maddesinde; bayiler ve dağıtıcıların, lisanslarına göre kurdukları akaryakıt istasyonlarını Kuruma bildirerek işletmeye başlayacakları, Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafelerin, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda 10 (on) kilometreden, şehir içi yollarda 1 (bir) kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak ve 01.01.2005 tarihinde yürürlüğe girecek Yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

Petrol Piyasası Kanununun 22. maddesinde, piyasa faaliyetlerine ilişkin hususların bu Kanununun ilgili maddelerine atıfta bulunanlar yönetmelikler ve piyasanın işleyişi esnasında ihtiyaç duyulan hususlarda Kurum tarafından yürürlüğe konulacak yönetmeliklerin düzenleneceği, bu yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanacağı, ayrıca Kurumun yetkilerini Kurul kararıyla özel nitelikli kararlar almak suretiyle de kullanabileceği, özel nitelikli kararlardan kamuoyunu ilgilendiren hususlar ile yapılacak düzenlemeleri açıklamak amacıyla çıkarılacak tebliğlerin basın ve yayın araçlarıyla veya özel bültenlerle duyurulacağı ifade edilmiştir.

Kanunun Geçici 1. maddesinde de; bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükte olan petrol ürünleri ile ilgili Kararname, yönetmelik ve tebliğlerde yer alan hükümlerin Kurumca düzenleme yapılıncaya kadar saklı olduğu, kurum tarafından oluşturulacak yönetmelik ve diğer mevzuat yürürlüğe girene kadar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve/veya Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nce yürütülmekte olan işlemlere ilişkin görevlerin sürdürüleceği hüküm altına alınmıştır.

17.06.2004 tarih ve 25495 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 45. maddesinde; “iki akaryakıt ve/veya LPG istasyonu arasındaki mesafe, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda 10, şehir içi yollarda 1 km’den az olamaz” hükmüne yer verilerek, daha evvelce uygulanan mesafe tahdidi uygulamasında değişikliğe gidilmiştir.

Aynı Yönetmeliğin 59. maddesi gereğince; kilometre tahdidi uygulaması, 01.01.2005 tarihinden itibaren geçerli olup, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 27.06.2005 tarih ve 9390 sayılı yazısı aynı parselde hem akaryakıt hem de LPG tesisinin, gerekli izinlerin alınması ve durumun yapı ruhsatının kullanım amacı bölümünde ayrı ayrı işlenmesi koşulu ile yapılmasının mümkün olduğu belirtilmiştir. Anılan Petrol Piyasası Kanunu ve Yönetmeliklerinde köy yollarına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olması, uygulama aşamasında yeniden Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun görüşüne ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca, köy yollarında da yolun durumuna göre (şehirlerarası ve şehir içi) mesafe tahdidinin uygulanması gerektiği, mücavir alan sınırları içindeki tüm yolların şehir içi, bunun dışında kalan yolların ise şehirlerarası yol olarak değerlendirildiğinin belirtilmesi üzerine, daha evvelce aralarında mesafe bulunma zorunluluğu olmayan ve köy yolu olarak değerlendirilen güzergahlar üzerindeki akaryakıt ve LPG satış istasyonları da mesafe tahdidine tabi olmaya başlamıştır.

Akaryakıt Satış İstasyonları arasındaki mesafe tahdidine ilişkin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 26.07.2005 tarih ve 11154 sayılı yazısı ile; 01.01.2005 tarihinden önce akaryakıt veya LPG istasyonu olarak tanzim edilmiş yerler için halen geçerli olan yapı ruhsatı veya yapı kullanma izni olmayan parsellerde, imar planı onayı veya başka bir işleme ilişkin başvuruların, mesafe tahdidi açısından müktesep hak oluşturmayacağı belirtilmiştir. Ayrıca anılan yazıda; düzenlemelerde yer alan asgari mesafe koşulunu sağlamayan mahallerde, istasyonlarla ilgili izin, ruhsat ve benzeri diğer belgelerin verilmemesinin gerektiği, bunun dışındaki hususların ise idarece değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.Bu açıklama, imar planında akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonu kullanımına ayrılmış olan ancak herhangi bir ruhsat ve/veya yapı kullanma izni almayan istasyonlar için büyük önem taşımaktadır. Bilindiği üzere 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca, ruhsat parsele düzenlenen bir belge olup, ruhsatın, imar planına, yönetmeliklere ve Kanuna uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. 3194 sayılı İmar Yasasının 3. maddesinde herhangi bir sahanın her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamayacağı kuralının yer aldığı göz önünde tutularak,Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 4/24. maddesi ile konut dışı kentsel çalışma alanlarına ilişkin tanım yapılmış ve içerisinde motel ve lokanta da bulunabilen akaryakıt satış ve bakım istasyonları, resmi ve sosyal tesisler, dumansız, kokusuz atık ve artık bırakmayan ve çevre sağlığı yönünden tehlike arz etmeyen imalathaneler ile patlayıcı, parlayıcı ve yanıcı maddeler içermeyen depoların yapılabileceği alanlar olarak tanımlanmış olup, aynı Yönetmeliğin 2.9.1999 tarih ve 23804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelikle değişik 13. maddesinin 3. fıkrasında konut dışı kentsel çalışma alanlarındaki uygulamaların plan kararı ile yapılması zorunluluğu getirilmiştir.

Herhangi bir parsele, imar planındaki kullanım amacından farklı olarak ruhsat düzenlenmesi söz konusu olmayıp, bir parselde, Akaryakıt ve LPG Satış İstasyonu yapma talebinin karşılanabilmesi için öncelikle söz konusu parselin imar planında “akaryakıt istasyonu” veya “LPG İkmal İstasyonu” veya “Akaryakıt ve LPG İkmal İstasyonu” kullanımına ayrılmış olması gerekmektedir.10.01.2009 gün ve  27106 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Yönetmelikle yürürlükten kaldırılan 7.8.2003 tarih ve 25192 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) İle Çalışan Motorlu Taşıtlar için İkmal İstasyonlarının Kuruluş, Denetim, Emniyet ve Ruhsatlandırma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik’in 2. maddesi ile değiştirilen 5. maddesinin 1. paragrafında “LPG ikmal istasyonlarının kurulacağı alanın 1/5000 ve 1/1000’lik imar planlarına LPG ikmal istasyonu olarak işlenmesi şarttır” hükmü  yer almıştır.

5393 sayılı Belediye Kanununun 80. maddesinde de; “Belediye sınırları ve mücavir alanları içinde, karayolu ile yolcu taşıma hakkına sahip gerçek ve tüzel kişilerin şehirlerarası otobüs terminali kurmalarına ve işletmeleri ile her türlü akaryakıt ile sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) istasyonlarına nazım imar ve uygulama imar plânına uygun olmak kaydıyla belediye tarafından izin verilebilir. Akaryakıt istasyonlarına izin verilmesi için nazım imar planında akaryakıt istasyonu olarak gösterilmesi şarttır” hükmü yer almaktadır.

Diğer yandan; 14.5.2004 tarih ve 25462 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Mecburi Standart Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”de yayımlanan “Akaryakıt İstasyonları – Emniyet Kuralları” standart ile, akaryakıt satış istasyonu içerisinde yer alan yapıların birbirleri ile olan mesafelerinin belirlenmektedir.

Dolayısıyla; akaryakıt ve LPG satış istasyonu yapılacak olan parselin, içerisinde yapılacak olan tüm yapılar dikkate alınarak, bu yapıların birbirlerine, parsel sınırlarına ve parselin dışında kalan yapılara olan yaklaşma mesafeleri, sağlık koruma bandı, karayoluna ve kavşaklara olan minimum yaklaşma mesafelerinin Yönetmelik, Tebliğler ve Standartlara uygun olmasını sağlayacak şekilde yeterli büyüklükte olması, imar planı kararı ile düzenlenen ruhsat eki projelerinde de bu hususların belirtilmesi gerekmektedir.

Akaryakıt Satış İstasyonunun ek tesisi olarak bir tanım imar mevzuatında bulunmamakla birlikte satış ofisi, yıkama yağlama, lastik bakım ve onarımı, WC üniteleri gibi servis-bakım ve yönetim üniteleri istasyonu tamamlayıcı nitelikteki tesisler olup imar planı kararı ile tanımlanması gereken tesislerdir. Bunların dışında kalan lokanta, otel, yatakhane, mescit, çay salonu, alışveriş üniteleri gibi tesisler tamamlayıcı nitelikte olmayıp, yapılma zorunluluğu bulunmayan tesislerdir. Bu tesislerin olası tehlike ve telafisi olanaksız sakıncalarının önüne geçmek, insan ve çevre sağlığı, toplum güvenliği ve kamu yararı bakımından, sağlık-güvenlik bantları tespit edildikten sonra imar planı kararı ile tesis edilmesi gerekmektedir.

Maalesef yaşanan sıkıntılar, sadece yukarıda anlatılmaya çalışan çözümlerle sınırlı kalmamış, mevcut bir istasyona yapılmak istenen ilave istasyon talepleri de, istasyonlar arasındaki mesafe tahdidine ilişkin konunun yeni baştan ele alınmasını zorunlu kılmıştır.

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile Akaryakıt ve LPG satış istasyonları arasındaki mesafe tahdidine ilişkin olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 27.06.2005 tarih ve 9390 sayılı yazısında; mevcut bir istasyonun yapı ruhsatına ikinci bir istasyon eklenmek istenmesi halinde, bu durumun ruhsat tadili ile yapılabileceği, ancak yeni bir mevzi imar planı düzenlenmek istenmesi halinde ise asgari mesafe şartı aranması gerektiği ve istasyonlar arasındaki mesafenin tespitinde istasyonda satış yapılan maddenin önemi olmayıp, istasyonlar arasındaki mesafenin esas alınması gerektiği belirtilmiştir.

Buraya kadar ki açıklamalar, her ne kadar mesafeye ilişkin olarak değerlendirildiğinde yeterli gibi görünse de, konu ruhsata ilişkin olarak değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunundan bağımsız bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı açıktır. Nitekim belediyelerce yapılan ilave istasyon taleplerinin çoğunun sadece ruhsat tadilini gerektirmeyen, imar planı üzerinde değişiklik yapılmasını zorunlu kılan değişiklikler ve ilaveler olduğu göze çarpmaktadır. İmar planı değişikliği yapılırken ise, ilavesi yapılacak istasyon ve diğer tesislerin, parsel içindeki konumları ve yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında gerek sağlık-güvenlik bantları, gerekse Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)-İkmal İstasyonu-Karayolu-Taşıtları İçin Emniyet Kuralları, TS 11939 Standardı ve “Mecburi Standart Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” hükümleri çerçevesinde, ruhsatı düzenleyen idare tarafından değerlendirme yapılmasını gerekli kılmaktadır.

Diğer yandan, mevzi imar planları dahil tüm planların yasal olarak geçerlilik süresi bulunmayıp, 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili Yönetmelikleri, yapılan planların, günün ve geleceğin ihtiyaçları ve eğilimleri kapsamında yeniden ele alınarak revizyonunun ve değişikliklerinin yapılmasına olanak sağlamıştır. Dolayısıyla; akaryakıt ve LPG satış istasyonuna yönelik olarak yapılan mevzi imar planının yasal olarak geçerlilik süresi bulunmayıp, planın yapıldığı alan üzerinde kullanım amacına yönelik herhangi bir inşaat ve imalatın yapılmamış olması, söz konusu planın geçerliliğini de ortadan kaldırmamaktadır. Akaryakıt Satış İstasyonları arasındaki mesafe tahdidinde müktesep haklara ilişkin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 26.07.2005 tarih ve 11154 sayılı yazısı ile alınan görüş yukarıda açıklanmıştı. Aynı yönde olmak üzere arasında 1 km den daha az mesafe bulunan akaryakıt ve LPG satış istasyonu taleplerinin değerlendirilmesi aşamasında da, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 15.08.2006 tarih ve 19763 sayılı yazısında, akaryakıt istasyonları arasındaki kilometre tahdidi uygulamasına yönelik tüm hususların ilgili imar ve petrol piyasası mevzuatı hükümlerinin esas alınması suretiyle başvuruya muhatap idari merci tarafından değerlendirilerek sonuçlandırılması gerektiği ifade edilmektedir.

Ancak; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nca mevzi imar planının mesafe tahdidi açısından müktesep hak olarak değerlendirilmemesi hali, anılan Kurum’dan “İmar Kanununa göre yapılacak işlemlerde petrol piyasası mevzuatında düzenlenen asgari mesafe tahdidi hükümlerine uygun hareket edilmesi gerektiği” doğrultusunda alınan görüş ile uygulama aşamasında ters düşmektedir.

Öyle ki;

a-) Akaryakıt ve LPG istasyonu kullanım amacına yönelik olarak yapılan mevzi imar planlarının, müktesep hak oluştursun veya oluşturmasın, mesafe tahdidi açısından dikkate alınması halinde; plan kararı olduğu halde, 3194 sayılı İmar Kanunu ve yönetmelikleri uyarınca ruhsat alınmayan veya ruhsat süresinin dolması nedeni ile ruhsatı hükümsüz hale gelen yapıların bulunduğu parseller, aynı yöndeki diğer istasyonlar için mesafe tahdidinde dikkate alınması zorunlu parsel konumuna geleceğinden, bu durum, mesafe tahdidi açısından mümkün olmayan ancak yapımı talep edilen diğer istasyonlar için kısıtlayıcı bir engel oluşturabilecektir.

b-) Akaryakıt ve LPG istasyonu olarak kullanım kararı getirilerek onaylanan mevzi imar planları, müktesep hak oluştursun veya oluşturmasın, mesafe tahdidi açısından dikkate alınmadığında ise; bir çok yerde akaryakıt ve LPG istasyonu yapım amacına yönelik mevzi imar planı yapılacağı, bu durumun ise, kısıtlı ve değerli bir kaynak olan arazinin verimli kullanılmasına engel teşkil edebileceği gibi, bu uygulama şehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile de ters düşecektir.

Bu durumda uygulamada karşılaşılan asıl sorunun, mevzi imar planının yapımı olmadığı, asıl sorunun, plan kararlarının uygulamaya geçirilmesinde zaman yönü ile karşılaşılan aksaklıklar olduğu ortaya çıkmaktadır.

Diğer yandan; yapılacak değerlendirmeler neticesinde, parselde mevcut tesise ilave LPG veya akaryakıt istasyonu yapılmasında herhangi bir sakınca olmadığının tespit edilmesi halinde ve birden çok başvurunun hangisine öncelik verileceğinin belirlenmesinde de sorunlarla karşılaşılmaya devam edilmektedir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 27.06.2005 tarih ve 9390 sayılı yazısında, önceden yapılmış başvurulara ilave bir imkan sağlanması hususunun idarenin takdirinde olduğu belirtilse de, istasyonlar arasında uygulanması gereken mesafe şartını da içeren Kanun ve Yönetmelikler Enerji Piyasası Yüksek Kurumu tarafından hazırlandığından, ilave istasyona GSM ruhsatı verilmesine yönelik konunun, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan alınacak görüşler doğrultusunda değerlendirmeye alınması gerekmektedir. El değiştiren parsellerde, daha önce yapılan başvuruya ilişkin işlemlerin idarece sonuçlandırılmamış olması durumunda, söz konusu işlemlerin yeni mülk sahibi adına yürütülmesinde fayda görülmektedir. Daha sonradan sorun çıkmaması için, herhangi ilave bir işlem yapılmadan, yeni başvuru yapılması gerektiği düşünülmekte olup, imar planı değişikliklerinde öncelikli konu; yapılacak plan değişikliğinin niteliği, plan değişikliği ile ilgili yapılan işlemler, akaryakıt ve LPG istasyonu açısından en uygun alan, mesafeler, ilgili mevzuat ve şehircilik esasları açısından yerinde incelenerek karar verilmesidir.

Bu kapsamda; Petrol Piyasası Kanununun yürürlük tarihinden önce onaylanmış planlarda akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonu olarak belirlenen parsellere yapı ruhsatı alınarak akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonları yapılmamış ise, bu planlara istinaden anılan istasyonların ne zaman yapılacağı belli olmadığından, bu arada başka parseller için gelen akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonu taleplerinin de karşılanabileceğine ilişkin bir düzenleme yapılabileceği gibi, buna ilave olarak, akaryakıt ve /veya LPG satış istasyonu olarak planlanmış alanda kalmakla birlikte, inşai faaliyetlerini geçekleştirmeyen veya tamamlamayan veya ruhsatı hükümsüz hale gelen yapıların bulunduğu parseller ile plansız olmakla birlikte yapıldığı tarihteki mevzuata uygun yapı ruhsatı düzenlenmiş veya 2981 sayılı Kanuna tabi akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonlarına müktesep hak tanınmasına ilişkin bir düzenlemenin, 5015 sayılı Kanunun 22. maddesi kapsamında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yapılması halinde, bir takım sorunların da ortadan kalkacağı düşünülmektedir.

Yukarıda yapılan tüm açıklamalar doğrultusunda, bir akaryakıt ve/veya LPG satış istasyonu yapımının, birden çok konuyu ilgilendirdiği görülmektedir. Yapılacak olan tesisin içeriği, diğer tesisler, yapılar ve hatta kavşaklara olan minimum yaklaşma mesafeleri, tesisin plan üzerinde verilmiş basit bir karar içeriğinde olmadığını, birden çok faktörün bir arada değerlendirmeye esas olduğunu gözler önüne sermektedir. Ancak, dikkat edilmeye değer asıl husus, değerlendirmeye tabi tutulacak mevzuatın ve kriterlerin çokluğu değildir. Asıl husus, bu güne kadar yapılmış ve yapılması talep edilen istasyonlar hakkında tüm ilgili mevzuatın yorumlanması ve uygulamaya esas görüş verilmesi aşamasında, Türkiye’de maalesef sıkça görülen kurumsal formalitelerin, prosedürlerin ve yetkinin kurumdan kuruma geçerek uzaması ve yaşanan sorunların tek bir yerde ve tek bir aşamada çözüme kavuşturulamamasından kaynaklandığı görülmektedir.

Belediyelerin dikkat etmesi gereken asıl husus, herhangi bir akaryakıt ve LPG satış istasyonunun imar planı kararı olmaksızın yapılmasının mümkün olmadığı, imar planı olmaksızın yapılan ve dolayısıyla da ruhsat ve yapı kullanma izni bulunmayan istasyonlar hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun 32. ve 42. maddelerine göre belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyece, bu sınırlar dışında ise il özel idaresince yasal işlem tesis edilmesi gerektiği hususudur.

6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında  Kanunun Karayollarında kurulacak tesisler ve yasaklanan faaliyetler başlığı altındaki 18.maddesinde “Erişme kontrolü uygulanan karayolu sınırları içinde Genel Müdürlüğün izniyle kurulacak tesis veya yapılacak faaliyetler dışında tesis kurulması veya faaliyette bulunulması yasaktır.

Erişme kontrolü uygulanan karayolu sınırları içinde Genel Müdürlüğün izniyle kurulacak tesisler ve eklentileri mimarî, statik, tesisat ve her türlü fennî mesuliyeti Genel Müdürlükte olmak kaydıyla 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen yapı ruhsatiyesine tâbi değildir. Bu tesislerin plan ve projesi ile mülkiyet bilgileri inşaat başlamadan önce ilgili idarelere bildirilir. Bu tesisler erişme kontrolü uygulanan karayolunun müştemilatından sayılır. Bu tesislerin işletilmesi ile ilgili resmi makamlarca verilecek izin, ruhsat ve lisanslar bakımından, ilgili tesislerin kesinleşmiş karayolu güzergâh planlarına işlenmesi yeterli olup, ayrıca imar planına işlenme şartı aranmaz.Erişme kontrolü uygulanan karayolları dışında kalan diğer karayollarının kenarında yapılacak tesislerin yola uzaklığı, yola giriş ve çıkış bağlantıları  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde Genel Müdürlüğün uygun görüşü ile belirlenir.” denilmektedir.

Kanunun karayolu güzergâhının tespiti başlığı altındaki 19. maddesinde “Genel Müdürlük; otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolu güzergâhlarına ve bunların değişikliklerine ilişkin planlarını hazırlayarak, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerde imar  planlarına işlenmesini belediye veya ilgili kurum ve kuruluşlardan talep eder. Belediye veya ilgili kurum ve kuruluşlar, karayolu güzergâhlarına ilişkin söz konusu planlara varsa itirazlarını en geç otuz gün içinde bildirir. Bu süre sonunda itiraz edilmemişse güzergâh planları, ilgili kurum veya kuruluşlar açısından imar planına esas olmak üzere kesinleşir. İlgili kurum ve kuruluşlarca itiraz edilmesi halinde ise karayolu güzergâh planlarına yapılacak itirazlar Genel Müdürlükçe değerlendirilerek, itiraz tarihinden itibaren en geç yirmi gün içinde sonuçlandırılır. Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan yerlerde ise karayolu güzergâh planları, il özel idareleri veya ilgili kurum ve kuruluşlarla koordine edilmek suretiyle Genel Müdürlükçe doğrudan tayin ve tespit edilir ve uygulaması bu çerçevede yapılır.

Kesinleşen imar planlarında karayolu ve çevresine ilişkin daha sonra yapılacak her türlü ilave, değişiklik ve diğer çalışmalarda, trafik ve karayolu güvenliği açısından Genel Müdürlüğün görüşü alınır. Bu plana ilişkin değişiklikler hakkında ilgili mevzuatına göre ilan süresinin başladığı tarihte Genel Müdürlüğe bilgi verilir.Bu madde hükümleri çerçevesinde kesinleşen karayolu güzergâh planları kapsamında karayollarının yer aldığı alanlara ilişkin olarak, belediyeler veya il özel idarelerince, ilk kez yapılan imar planı düzenlemelerinde, otoyollar hariç olmak üzere, kesinleşmiş güzergâh planlarındaki karayolları, 3194 sayılı Kanunun 18 inci maddesi hükümleri dâhilinde oluşturulacak düzenleme ortaklık payları hesabına dâhil edilir. İlgili belediyeler veya il özel idareleri, söz konusu işlemleri Genel Müdürlük ile koordineli olarak ve ivedilikle sonuçlandırır.” hükmü vardır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun Belediye sınırları dışında Karayolu kenarındaki yapı ve tesisler başlığı altındaki 17. maddesinde “Karayollarında her iki taraftan sınır çizgisine elli metre mesafe içinde bağlantıyı sağlayacak geçiş yolları yönünden; akaryakıt, servis, dolum ve muayene istasyonları, ……………vb. işyerleri ve benzeri trafik güvenliğini etkileyecek yapı ve tesisler için,o karayolunun yapım ve bakımı ile sorumlu kuruluştan izin alınması zorunludur. Verilen izinler, ilgili valiliğe bildirilir. İzinsiz yapılan bu gibi tesislerin yapımı ve işletilmesi yetkililerce durdurulacağı gibi, yönetmelikteki şartlar yerine getirilmeden işletme izni verilmez ve bağlantı yolu, her türlü gider sorumlulara ait olmak üzere yolun yapım ve bakımı ile ilgili kuruluşça ortadan kaldırılır.

Kanunun Belediye sınırları içinde bulunan karayolu kenarındaki yapı ve tesisler başlığı altındaki değişik 18.maddesinde; Belediye sınırları içindeki karayolları kenarında  yapılacak veya açılacak 17.maddede sayılan yapı ve tesisler için;

“a) Belediyelerden izin alınması,

b) Belediyelerce bu iznin verilmesinde, trafik güvenliği bakımından bu tesisler hakkındaki Yönetmelikte belirlenen şartların yerine getirilmesini sağlamaları ve ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğünün yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolu kenarında yapılacak ve açılacak olanların bu yollara bağlantıları için bu Genel Müdürlüğün ilgili bölge müdürlüğünden uygun görüş almaları,zorunludur.

İzinsiz yapılan bu gibi tesislerin yapımı ve işletilmesi yetkililerce durdurulacağı gibi,yönetmelikteki şartlar yerine getirilmeden işletme izni verilmez ve bağlantı yolu, her türlü gider sorumlulara ait olmak üzere yolun yapım ve bakımı ile ilgili kuruluşlarca ortadan kaldırılır” hükmü yer almaktadır.

2918 sayılı Kanunun Belediye trafik birimleri,görev ve yetkileri başlığı altındaki değişik 10. Maddesine göre ,”Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülmelidir.

Karayolları Kenarlarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmeliğin Geçiş yolu izin belgesi başlığı altındaki 4. maddesinde “Bu Yönetmelik kapsamındaki tesisler için, karayoluna bağlantıyı sağlayacak geçiş yolları yönünden Geçiş Yolu İzin Belgesi alınması zorunludur. Bu Belge sadece yol ve trafik güvenliğinin sağlanması ile ilgili olup 3194 Sayılı İmar Kanunu gereğince alınması gerekli ruhsatlar yönünden geçerli değildir. Ancak Geçiş Yolu İzin Belgesi alınmadan, 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun öngördüğü ruhsat alınsa dahi, inşaata başlanılamaz.Tesis sahibince, yapılanma, arazi kullanımı ve diğer hususlarla ilgili olarak görevli ve yetkili kuruluşlardan gerekli iznin alınması zorunludur” hükmü vardır.

Yönetmeliğin Geçiş Yolu İzin Belgesi başlığı altındaki 16. maddesinde ” Belediye sınırları dışındaki karayolları kenarında yapılacak ve açılacak tesislerden karayoluna bağlantı yapılmak istenmesi halinde, yolu  yapan ve bakım altında tutan kuruluştan Geçiş Yolu İzin Belgesi alınması zorunludur.” hükmü vardır.

Yönetmeliğin Belediye Sınırları İçerisindeki Tesislere İlişkin Geçiş Yollarının Kaplanması başlığı altındaki 38. maddesinde “İlgili belediye başkanlıklarının, Karayolları Genel Müdürlüğünün yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolları kenarında yapılacak ve açılacak tesislere Geçiş Yolu İzin Belgesi verilmesinden önce tesise ait onaylı vaziyet planının bir örneğini de eklemek suretiyle Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili Bölge Müdürlüğünden uygun görüş almaları zorunludur. Yapılmak istenilen tesis yerinin incelemeye alınabilmesi için yolun trafiğe açılmış olması şarttır.

Projeleri onaylanarak kesinleşmiş, kamulaştırma işlemleri tamamlanmış, ancak inşaatı bitirilip tamamı trafiğe açılmadığı halde, başkaca bir alternatifi olmadığı için yöresel trafiğin zorunluluk nedeniyle kullandığı KARAYOLU kenarında yapılmak istenen tesis başvuruları da incelemeye alınır.

Bu Yönetmelik gereğince verilen Geçiş Yolu İzin Belgesinin bir örneği Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili Bölge Müdürlüğüne gönderilir .Bu tesislerin yapılması ve işletilmesinin, verilen izne ve bu Yönetmelik şartlarına uygunluğu ,ilgili belediyeler ve Karayolları Genel Müdürlüğü yetkililerince denetlenir.” hükmü vardır.

Yönetmeliğin 39. maddesinde “İlgili Belediye Başkanlıklarının,  Karayolları Genel  Müdürlüğünün  yapım ve bakımından sorumlu olduğu  karayolları  kenarında  yapılacak ve açılacak  tesislere Geçiş Yolu  İzin Belgesi  verilmesinden önce  Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili Bölge Müdürlüğünden  uygun görüş almaları zorunludur. Bu Yönetmelik gereğine göre verilen Geçiş Yolu İzin Belgesinin bir  örneği Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ilgili Bölge Müdürlüğüne gönderilir ve bu tesislerin yapımı veya işletilmesinin; verilen izin ve bu Yönetmelik şartlarına uygunluğu, ilgili Belediye ve Karayolları Genel Müdürlüğü yetkililerince denetlenir.” hükmü mevcuttur.

Yönetmeliğin Cephe Genişlikleri başlığı altındaki 40 ıncı maddesinde “Devlet ve il yolları kenarında yapılacak ve açılacak tesisler için cephe genişliği;

a) Devlet ve il yolları kenarındaki akaryakıt istasyonları ile yolcu terminalleri için enaz 40 metre.

b) Devlet ve il yolları kenarındaki diğer tesisler için münferit geçiş yolu talep edilmesi halinde enaz 20 metredir.

c) Devlet ve il yolları kenarındaki tesislere ait geçiş yolu ile adalar;

Akaryakıt istasyonları ile yolcu terminallerinde devlet ve il yolunun bölünmüş veya iki yönlü olma durumuna göre Ek-7 veya Ek-8 deki proje örneğine,

Diğer tesislerde devlet ve il yolunun bölünmüş veya iki yönlü olma durumuna göre Ek-9 veya Ek-10 daki proje örneğine,uygun olarak düzenlenir.

Cephe genişliğinin tahkikinde, mülkün karayolu sınır çizgisine kesintisiz olarak çakışan ortak kenar uzunluğu esas alınır.” hükmü mevcuttur.

 

Yönetmeliğin Yapı Yaklaşma Mesafesi başlığı altındaki değişik 41 inci maddesinde “Tesisler bünyesindeki yapıların cephe hattı ile karayolu sınır çizgisi arasındaki mesafe;

a) Tesisler bünyesinde yapılacak olan yer üstü akaryakıt, sıvılaştırılmış gaz ve diğer tehlikeli madde depolan için en az 50 metre,

b) Her türlü yer altı depoları ile akaryakıt ve (LPG “Sıvılaştırılmış Petrol Gazı”/CNG “sıvılaştırılmış doğal gaz” ) istasyonları, akaryakıt ve sıvılaştırılmış gaz dolum istasyonları, umuma açık park yerleri ve garajlar, yolcu ve yük terminalleri, atölye, fabrika, işhanı, çarşı, pazaryerleri, ticari bina, sinema ,tiyatro, gazino gibi eğlence yerleri, turistik yapı ve tesisler, müstakil olarak yapılan otel-motel lokanta ve kahvehaneler, araç bakım ve onarım yerleri ,araç teşhir ve satış yerleri, hububat, fındık, tütün, pamuk, pancar vb. tarım ürünlerinin muhafaza edildiği kapalı depolar,sürücü kurs yerleri,toptancı hal ,üretme-besi çiftliği ve ahırlar ,maden ve petrol şantiye, ocak ve tesisleri,havuzlar,sabit kantarlar,eğitim,sağlık,dini ye kültürel vb. kamu ve özel yapılar ile yukarıda sayılan tesislere ait her türlü ana binalar ve sundurmalar için en az 25 metre,

Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce onaylanmış ve yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında yer alan yapı yaklaşma mesafelerine ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü mevcuttur.Yönetmeliğin Devlet ve İl Yolları Dışındaki Yollara Bağlantı Yapılması başlığı altındaki değişik 42 inci maddesinde “Belediye ve mücavir alan sınırları içinden geçen devlet ve il yolları kenarında, KARAYOLU sınır çizgisinden itibaren her iki tarafta 50 metre mesafe içinde yer alan ve geçiş yollan yönünden devlet ve il yolu dışındaki yollara bağlantı yapmak isteyen tesisler için bu Yönetmeliğin 5, 8, 9,10, 37 ve 41 inci madde hükümleri aynen uygulanır.” hükmü mevcuttur.

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun 8. Maddesi ve bu Kanun’a bağlı olarak çıkarılan Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 45. Maddesi gereğince; iki akaryakıt ve/veya LPG istasyonu arasında, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda on, şehir içi yollarda bir kilometre mesafe olması gerekmektedir. İki akaryakıt ve/veya sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) istasyonu arasındaki mesafeye ilişkin uygulama Karayolları Genel Müdürlüğünce yürütülmeyip,bu Yönetmelik hükümleri Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından yürütülmektedir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 08/04/2005 tarih ve  473/6 no.lu Kurul Kararında;  İki akaryakıt ve/veya sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) istasyonu arasındaki mesafeye ilişkin uygulamanın;

a -Belediye ve mücavir alan sınırları içinde, ilgili belediye başkanlıkları tarafından,

b – Belediye ve mücavir alan sınırları dışında, ilgili valiliklerce, yerine getirileceği” belirtilmiştir.

Belediye mücavir sınırları dışında;Karayolları Kenarlarında bulunan tesisler, karayoluna bağlantıyı sağlayacak geçiş yolları yönünden Geçiş Yolu İzin Belgesi alınması zorunludur. Bu belge sadece yol ve trafik güvenliğinin sağlanması ile ilgili olup 3194 Sayılı İmar Kanunu gereğince alınması gerekli ruhsatlar yönünden geçerli değildir. Ancak Geçiş Yolu İzin Belgesi alınmadan, 3194 Sayılı İmar Kanununun öngördüğü ruhsat alınsa dahi, inşaata başlanılamaz. Tesis sahibince, yapılanma, arazi kullanımı ve diğer hususlarla ilgili olarak görevli ve yetkili kuruluşlardan gerekli iznin alınması zorunludur.

Yol geçiş İzin Belgesi almak için aşağıdaki belgeler aranmalıdır;

1 – Tesis yapılacak yerin tapusu,

2 – Çaplı tasarruf belgesi,

3 – Zilyetlik ilmühaberi veya kira kontratından herhangi birinin aslı veya noterden tasdikli bir örneği,

4 – Vaziyet planı : Teknik elemanlarca hazırlanmış ve imzalanmış tesisin arazi üzerindeki konumunu, her türlü giriş çıkış yollarını gösteren ve arazideki halihazır durumun işlenmiş olduğu vaziyet planlarından beş adet,

5 -Tesis yerinin belediye sınırı veya mücavir alan dışında olduğuna dair ilgili Belediyeden alınmış resmi yazı.

Tesis yerine ait müşterek veya iştirak halindeki mülkiyette, sahiplerinden her birinin noterden tasdikli muvafakatleri ayrıca istenir.

6-Yol Geçiş İzin Belgesi Harç Makbuzu

Belediye mücavir alanları dahilinde ise bu işlemler belediyesince yapılacaktır.

Sonuç olarak; yeni gündeme gelen akaryakıt satış istasyonu taleplerinde; mesafe tahdidi dikkate alındığında, mevzi imar planı yapılıp yapılamayacağı hususunda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan görüş alınması gerekmekte olup, alınan görüş doğrultusunda, mesafe tahdidine uygun olarak yapılması mümkün olan tesisler için, genel olarak değerlendirmeye alınması gereken mevzuata aşağıda yer verilmektedir.

3194 sayılı İmar Kanunu, imar planı, plan notları, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği,

• 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği, 14.09.2005 tarih ve 25936 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik”,

• 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 16.09.2005 tarih ve 25938 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Lisans Yönetmeliği”, 12.02.2002 tarih ve 24669 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)” hükümleri,

• 14.5.2004 tarih ve 25462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Mecburi Standart Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”, Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)-İkmal İstasyonu-Karayolu-Taşıtları İçin Emniyet Kuralları TS 11939 Standardı,

• 5393 sayılı Belediye Kanunu,

• 06.01.1998 tarih ve 23222 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmelik

• 10.08.2005 tarih ve 25902 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik” hükümleri kapsamında, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu uyarınca Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararları.

               Danıştay Sekizinci Daire,Esas No : 2008/1088,Karar No : 2009/8114, 25.12.2009

                            ÖZÜ: İmar planında akaryakıt istasyonu olarak ayrılma ve akaryakıt tesis izni alınması ; akaryakıt ruhsatı verilmesinde, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası ve Petrol Piyasası Yönetmeliğinde kurala bağlanan mesafe şartı için kazanılmış hak teşkil etmez.

Uyuşmazlık; akaryakıt satış ve servis istasyonu kurmak üzere ruhsat verilmesi istemiyle yapılan 23.6.2004 günlü başvurunun reddine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gayri Sıhhi Müesseseler İnceleme Kurulunun 8.12.2006 gün ve 9846 sayılı işleminin iptali isteminden kaynaklanmıştır.20.12.2003 gün ve 25322 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının “bayiler” başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrasında; “Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere göre bayilik kategorileri oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları kategorilerine göre düzenlenir. Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafeler, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda on kilometreden, şehir içi yollarda bir kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak ve 01/01/2005 tarihinde yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

17.06.2004 gün ve 25495 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’ nin “Mesafe Kısıtlamaları” başlıklı 45. maddesinde; “İki akaryakıt ve/veya LPG istasyonu arasındaki mesafe, aynı yönde olmak üzere; a) Şehirlerarası yollarda on, b) Şehir içi yollarda bir, kilometreden az olamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.Aynı Yönetmeliğin “Yürürlük” başlıklı 59. maddesinde ise; 45. maddenin 1.1.2005 günü yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

Dosyanın İncelenmesinden; İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Cevizli Mahallesi, Bağdat Caddesi, … Numara, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazda akaryakıt satış ve servis istasyonu kurmak üzere ruhsat verilmesi istemiyle yapılan 23.6.2004 günlü başvurunun, akaryakıt istasyonu ile aynı istikamette 800 m öncesinde ruhsatlı akaryakıt istasyonu bulunduğu; 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının 8. maddesinde yer alan 1 km şartına uyulmadığından bahisle reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “belirlilik” tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması zorunludur. Ancak bu durumda birey, kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Bu kapsamda; belirlilik, kamu yararı ve hukuki güvenliği sağlamakla birlikte, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı yönetimde istikrarı sağlar.

Olayda; akaryakıt satış ve servis istasyonu kurulmak üzere alınan 26.3.2004 gün ve 2004/777 sayılı akaryakıt ve ticaret olmak üzere imar durum belgesi sonrası, 23.4.2004 günü akaryakıt ruhsatı verilmesi istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvuruda bulunulmuş; akaryakıt satış ve servis istasyonu inşaatının 10.2.2005 gün ve 9098/437 sayılı akaryakıt yer seçimi ve tesis izni verilmesi sonrası başlanılarak tamamlandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasında açıkça kurala bağlanan ve 01/01/2005 günü yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenleneceği belirtilen mesafe şartının akaryakıt yer seçimi ve tesis izni verildiği gün itibarıyla da yürürlükte bulunması ve henüz dava konusu olan akaryakıt ruhsatının düzenlenmemiş olması karşısında, İdare Mahkemesinin haklı beklenti içinde bulunulduğu ve kazanılmış hak edinildiği gerekçesine katılmak, belirlilik ilkesi gereği mümkün değildir.Öte yandan; yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinde, akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafenin, aynı yönde olmak üzere, şehir içi yollarda bir kilometreden az olamayacağı belirtilmiş olmakla birlikte; bu düzenlemelerde muafiyete veya mesafe şartı ile ilgili geçiş sürecine ilişkin hükümlere de yer verilmemiştir.Ayrıca; lisans başvuruları için imar planına dayalı olarak muafiyet sağlayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 27.06.2007 gün ve 1232/3 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada da; düzenleyici bir idari işlem niteliğinde olan imar planında taşınmazın akaryakıt istasyonu alanı olarak ayrılmasının, bu yer için 5015 sayılı Yasanın 8. maddesinde öngörülen asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmayacağından, dayanağı yasal düzenlemeye uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay 13. Dairesinin 16.01.2008 gün ve E:2007/11823 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş; bu karara yapılan itiraz ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2008/529 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında da benimsendiği üzere; imar planında taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak ayrılmasının 5015 sayılı Yasanın 8. maddesinde öngörülen asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmadığı açıktır. Bu açıdan bakıldığında;davaya konu taşımaz için kullanım amacı akaryakıt istasyonu olmak üzere; Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği yürürlükte iken alınan 2.5.2006 gün ve 2006/2-7 sayılı yapı ruhsatı ile 28.9.2006 gün ve 2006/1-31 sayılı yapı kullanma izin belgesinin anılan asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmayacağı kabul edilmelidir. Bu durumda; dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde kurala bağlanan, mesafe şartının sağlanamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.Açıklan nedenlerle. … 5. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 25.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi .

 

Yazıldı Makale ve Görüşler, Yargı Kararları

4734 Yönetmelik ve Genel Tebliğ Değişikliği

Tem19
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

15 Temmuz 2012 gün ve 28354 sayılı Resmî Gazete’de Kamu İhale Kanunu Uygulama Yönetmelikleriyle Kamu İhale Genel Tebliğinde değişiklikler yayınlandı.

             HİZMET ALIMI İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 – 4/3/2009 tarihli ve 27159 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 29 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Kanunun 48 inci maddesinde yer alan danışmanlık hizmet alımlarından, yaklaşık maliyeti, Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalanların ihalelerinde ise; (a) ve (b) bentlerinde sayılan belgelerin istenilmesi zorunludur.”

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 44 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yaklaşık maliyeti, Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendindeki üst limit tutarının dört katının altında kalan ve hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilen danışmanlık hizmetlerine ilişkin iş deneyimini gösteren belgelerin düzenlenmesi, verilmesi ve değerlendirilmesinde 4/3/2009 tarihli ve 27159 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 38 inci maddesi ile ikinci kısmının beşinci ve altıncı bölümlerinde yer alan hükümler uygulanır.”

MADDE 3 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

             DANIŞMANLIK HİZMET ALIMI İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 – 4/3/2009 tarihli ve 27159 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Ancak yaklaşık maliyeti Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmetleri, hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilebilir.”

MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Kamu İhale Kurumu Başkanı yürütür.

 

 

             KAMU İHALE GENEL TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

MADDE 1 – 22/8/2009 tarihli ve 27327 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu İhale Genel Tebliğinin 74.8. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“74.8. 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan ve hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilecek olan danışmanlık hizmeti alımlarında kalite ve standarda ilişkin belgeler kapsamında sadece kalite yönetim sistem belgesi istenebilecektir.”

MADDE 2 – Aynı Tebliğin 84.1. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“84.1. 4734 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, yaklaşık maliyeti 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmetleri, Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğine göre gerçekleştirilebilecektir.”

MADDE 3 – Aynı Tebliğin 84.2. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“84.2. Anılan Yönetmeliğin 44 üncü maddesinde, Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmeti alımı ihalelerinin Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğine göre gerçekleştirilmesi halinde, iş deneyimini gösteren belgelerin düzenlenmesi, verilmesi ve değerlendirilmesinde Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde yer alan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.”

MADDE 4 – Aynı Tebliğin ekinde yer alan “Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğine göre istenilecek belgeler” başlıklı Ek-H.1 tablosunda yer alan “Yaklaşık maliyeti 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının altında kalan ve hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilen danışmanlık hizmet alımlarında” ibaresi, “Yaklaşık maliyeti 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan ve hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilen danışmanlık hizmet alımlarında” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 5 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 6 – Bu Tebliğ hükümlerini Kamu İhale Kurumu Başkanı yürütür.

 

Yazıldı Güncel Mevzuat

Akaryakıt İstasyonu ve Ruhsatlandırmaya Dair Karar..

Tem19
2012
Yorum Yazın Tarafından Yazıldı admin

         

 Danıştay Sekizinci Daire,Esas No : 2008/1088,Karar No : 2009/8114, 25.12.2009

                            ÖZÜ: İmar planında akaryakıt istasyonu olarak ayrılma ve akaryakıt tesis izni alınması ; akaryakıt ruhsatı verilmesinde, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası ve Petrol Piyasası Yönetmeliğinde kurala bağlanan mesafe şartı için kazanılmış hak teşkil etmez.

Uyuşmazlık; akaryakıt satış ve servis istasyonu kurmak üzere ruhsat verilmesi istemiyle yapılan 23.6.2004 günlü başvurunun reddine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gayri Sıhhi Müesseseler İnceleme Kurulunun 8.12.2006 gün ve 9846 sayılı işleminin iptali isteminden kaynaklanmıştır.20.12.2003 gün ve 25322 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının “bayiler” başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrasında; “Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere göre bayilik kategorileri oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları kategorilerine göre düzenlenir. Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafeler, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda on kilometreden, şehir içi yollarda bir kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak ve 01/01/2005 tarihinde yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

17.06.2004 gün ve 25495 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’ nin “Mesafe Kısıtlamaları” başlıklı 45. maddesinde; “İki akaryakıt ve/veya LPG istasyonu arasındaki mesafe, aynı yönde olmak üzere; a) Şehirlerarası yollarda on, b) Şehir içi yollarda bir, kilometreden az olamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.Aynı Yönetmeliğin “Yürürlük” başlıklı 59. maddesinde ise; 45. maddenin 1.1.2005 günü yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

Dosyanın İncelenmesinden; İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Cevizli Mahallesi, Bağdat Caddesi, … Numara, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazda akaryakıt satış ve servis istasyonu kurmak üzere ruhsat verilmesi istemiyle yapılan 23.6.2004 günlü başvurunun, akaryakıt istasyonu ile aynı istikamette 800 m öncesinde ruhsatlı akaryakıt istasyonu bulunduğu; 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının 8. maddesinde yer alan 1 km şartına uyulmadığından bahisle reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “belirlilik” tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması zorunludur. Ancak bu durumda birey, kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Bu kapsamda; belirlilik, kamu yararı ve hukuki güvenliği sağlamakla birlikte, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı yönetimde istikrarı sağlar.

Olayda; akaryakıt satış ve servis istasyonu kurulmak üzere alınan 26.3.2004 gün ve 2004/777 sayılı akaryakıt ve ticaret olmak üzere imar durum belgesi sonrası, 23.4.2004 günü akaryakıt ruhsatı verilmesi istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvuruda bulunulmuş; akaryakıt satış ve servis istasyonu inşaatının 10.2.2005 gün ve 9098/437 sayılı akaryakıt yer seçimi ve tesis izni verilmesi sonrası başlanılarak tamamlandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasında açıkça kurala bağlanan ve 01/01/2005 günü yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenleneceği belirtilen mesafe şartının akaryakıt yer seçimi ve tesis izni verildiği gün itibarıyla da yürürlükte bulunması ve henüz dava konusu olan akaryakıt ruhsatının düzenlenmemiş olması karşısında, İdare Mahkemesinin haklı beklenti içinde bulunulduğu ve kazanılmış hak edinildiği gerekçesine katılmak, belirlilik ilkesi gereği mümkün değildir.Öte yandan; yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinde, akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafenin, aynı yönde olmak üzere, şehir içi yollarda bir kilometreden az olamayacağı belirtilmiş olmakla birlikte; bu düzenlemelerde muafiyete veya mesafe şartı ile ilgili geçiş sürecine ilişkin hükümlere de yer verilmemiştir.Ayrıca; lisans başvuruları için imar planına dayalı olarak muafiyet sağlayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 27.06.2007 gün ve 1232/3 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada da; düzenleyici bir idari işlem niteliğinde olan imar planında taşınmazın akaryakıt istasyonu alanı olarak ayrılmasının, bu yer için 5015 sayılı Yasanın 8. maddesinde öngörülen asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmayacağından, dayanağı yasal düzenlemeye uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay 13. Dairesinin 16.01.2008 gün ve E:2007/11823 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş; bu karara yapılan itiraz ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2008/529 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında da benimsendiği üzere; imar planında taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak ayrılmasının 5015 sayılı Yasanın 8. maddesinde öngörülen asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmadığı açıktır. Bu açıdan bakıldığında;davaya konu taşımaz için kullanım amacı akaryakıt istasyonu olmak üzere; Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği yürürlükte iken alınan 2.5.2006 gün ve 2006/2-7 sayılı yapı ruhsatı ile 28.9.2006 gün ve 2006/1-31 sayılı yapı kullanma izin belgesinin anılan asgari mesafe gerekliliğini ortadan kaldırmayacağı kabul edilmelidir. Bu durumda; dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde kurala bağlanan, mesafe şartının sağlanamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.Açıklan nedenlerle. … 5. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 25.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi .

 

Yazıldı Yargı Kararları
Onceki Sayfa ← Sonraki Sayfa →

Son Yazılar

  • Sayıştay Daire Kararları
  • İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik Değişikliği
  • İmar Kanunu Değişiklik Taslağı (TBMM Komisyonlarında Görüşülen..)
  • 2020 Yiyecek Yardımı Tebliği
  • Tahsilat Genel Tebliği

Son yorumlar

Görüntülenecek bir yorum yok.

Arşivler

  • Şubat 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Eylül 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Ağustos 2014
  • Temmuz 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012

Kategoriler

  • Duyurular
  • Güncel Mevzuat
  • Kategori Dışı
  • Makale ve Görüşler
  • Pratik Bilgiler
  • Seminerler
  • Soru / Cevap
  • Sunumlar
  • Yargı Kararları
  • Yayınlarımız